deadman
New member
- Katılım
- 26 Şub 2006
- Mesajlar
- 613
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
As you make your bed, so you lie on it (kendi düşen ağlamaz)
As you sow, so you shall reap (ne ekersen onu biçersin)
Bad news travels fast (kötü haber tez duyulur)
Barking dogs seldom bite (havlayan köpek ısırmaz)
The biter is sometimes bit (ava giden avlanır)
Cut your coat according to your cloth (ayağını yorganına göre uzat)
Diamond cut diamond (dinsizin hakkından imansız gelir)
Early bird gets the worm (sona kalan dona kalır)
Everything comes to him who waits (tekkeyi bekleyen çorbayı içer)
Great haste makes waste (acele işe şeytan karışır)
He laughs best who laughs last (son gülen iyi güler)
İf the cap fits, wear it.(yarası olan gocunur)
Keep something for a rainy day (ak akçe kara gün içindir)
Make a hay while the sun shines (su akarken testiyi doldur)
Many a little make a mickle (damlaya damlaya göl olur)
Money makes money (para parayı çeker)
Never look a gift horse in the mouth (bedava sirke baldan tatlıdır)
Once burnt, twice shy (sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer)
Other times other ways (eski camlar bardak oldu)
The rotten apple injures its neighbours (körle yatan şaşı kalkar)
A soft answer turneth away wrath (tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır)
Spare the road and spoil the child (kızını dövmeyen dizini döver)
Speech is silver but silence is gold (söz gümüşse sukut altındır)
There is no smoke without fire (ateş olmayan yerden duman çıkmaz)
Too many cooks spoil the broth (horozu çok olan yerde sabah geç olur)
When in Rome do as the Romans do (ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin)
Who drinks will drink again (alışmış kudurmuştan beterdir)
Who pays the piper calls the tune (parayı veren düdüğü çalar)
A word is enough to the wise (anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az)
You can not teach an old dog new tricks (ağaç yaşken eğilir)
Kaynak : The Golden Dictionary, Altın Kitaplar Yayınevi , 1986
As you sow, so you shall reap (ne ekersen onu biçersin)
Bad news travels fast (kötü haber tez duyulur)
Barking dogs seldom bite (havlayan köpek ısırmaz)
The biter is sometimes bit (ava giden avlanır)
Cut your coat according to your cloth (ayağını yorganına göre uzat)
Diamond cut diamond (dinsizin hakkından imansız gelir)
Early bird gets the worm (sona kalan dona kalır)
Everything comes to him who waits (tekkeyi bekleyen çorbayı içer)
Great haste makes waste (acele işe şeytan karışır)
He laughs best who laughs last (son gülen iyi güler)
İf the cap fits, wear it.(yarası olan gocunur)
Keep something for a rainy day (ak akçe kara gün içindir)
Make a hay while the sun shines (su akarken testiyi doldur)
Many a little make a mickle (damlaya damlaya göl olur)
Money makes money (para parayı çeker)
Never look a gift horse in the mouth (bedava sirke baldan tatlıdır)
Once burnt, twice shy (sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer)
Other times other ways (eski camlar bardak oldu)
The rotten apple injures its neighbours (körle yatan şaşı kalkar)
A soft answer turneth away wrath (tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır)
Spare the road and spoil the child (kızını dövmeyen dizini döver)
Speech is silver but silence is gold (söz gümüşse sukut altındır)
There is no smoke without fire (ateş olmayan yerden duman çıkmaz)
Too many cooks spoil the broth (horozu çok olan yerde sabah geç olur)
When in Rome do as the Romans do (ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin)
Who drinks will drink again (alışmış kudurmuştan beterdir)
Who pays the piper calls the tune (parayı veren düdüğü çalar)
A word is enough to the wise (anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az)
You can not teach an old dog new tricks (ağaç yaşken eğilir)
Kaynak : The Golden Dictionary, Altın Kitaplar Yayınevi , 1986