PePeSanceS
Çǿκ کε√díκ طę ∂طí
Türk tiyatrosunun ve sinemasının son zamanlarda yetiştirdiği en önemli isimlerden biri olan Haldun Boysan ile, Beşiktaş`ı, Beşiktaş aşkını, son zamanlarda yaşanan olayları ve sanatı konuştuk.
Haber1903 merkez ofisinde gerçekleşen röportaj çok samimi bir ortamda geçerken sizlerin de okurken aynı keyfi almanızı temenni ediyor ve bu içten röportajla sizleri başbaşa bırakıyoruz.
Öncelikle biraz kariyerinizden bahsedelim… Oyunculuğa nasıl başladınız?
Ankara DTCF Tiyatro bölümü mezunuyum. Zaten başka bir işte yapamazmışım. Yani saate bağlı olmadığı için 7 gün 24 saatte çalışsam mutsuz değilim. Çünkü arada 3 gün hiç çalışmadığım da oluyor. Okullu olunca ilk olarak okul döneminde o zaman tek kanal vardı TRT, orada gündelik bir dizide başladık tesadüfi olarak. Her şey şans işi. Kısmetin varsa ayağına geliyor. Okulda oyun seyrettiler falan. Sen oynar mısın dediler ve ben çocukken öyle bir şans geldi ve oynadık. Bölümü de bitirdikten sonra tiyatro oynadım. Ankara`da büyüdüğüm için ben tiyatro orada daha değerli. Seyircisi çok sağlamdır Ankara`nın ve çok revaçtadır tiyatrolar. Hiç boş olmaz mesela, hep dolu olur. Bu şekilde yavaş yavaş açılan o kapıdan yürüdük gittik.
-BEŞİKTAŞLI OLUNMAZ, BEŞİKTAŞLI DOĞULUR -
Beşiktaşlılığınız nereden geliyor? Sizin için koyu bir Beşiktaşlı diyebilir miyiz?
Fazlasını bile diyebiliriz. Beşiktaşlılık aileden geliyor. Takım Ankara`ya her geldiğinde babam mutlaka götürüyordu beni. Orta ikinci sınıf itibari ile şimdiki yöneticilerden Hakan Aksoy falan vardı, beraber giderdik maçlara. O gruptan en yeni arkadaşlığımız 37 sene. 50 yaşına geldik. 13 yaşından sonra önce İstanbul`daki maçlara gelip gitmeye başladık, sonra her deplasman başladı. Sonra her maç başladı ve Beşiktaş bir yaşam biçimi oldu.
Yani gerçekten Beşiktaşlı sonradan olunmuyor, Beşiktaşlı doğuluyor. O senin üzerindeki bir etiket yani. Önce Beşiktaş var, sonra bizim kimliğimiz ve kişiliğimiz geliyor arkasından. Ben kesinlikle kimliğimi Beşiktaş`ın önüne koymuyorum. Önce Beşiktaşlıyım, sonra Haldun Boysan`ım ve oyuncuyum. Bugün numaralıya gidiyorum ama gönlüm hep kapalıdan yana. Arada gidip orada da izlediğim oluyor.
-İNÖNÜ STADI BENİM İÇİN KABE, ORADA BAŞKA TAKIM ALKIŞLANMAZ-
İnönü Stadyumu’ndaki maçları izlemeye gelebiliyor musunuz?
Hepsine gidiyorum. Çekim programlarımızı bile maçlara göre ayarlıyoruz. Sağolsunlar onlar da ayarlıyorlar, düzenliyorlar. Çünkü ben gitmeyince televizyondan da izleyemiyorum. İçim kaldırmıyor. Televizyon maç izlemek farklı bir olay. Sürekli topun olduğu yeri gösteriyor. Ama arkasını görmüyorsun. Adam topu atıyor, arkası boş mu, değil mi derken o heyecanı yaşayamıyorsun televizyondan izlerken. Statta görüyorsun, yalandan da olsa bağırıyorsun o anda "Gir, çık, kay, al, bas" diye. Tamam yalandan ama ben tribünde olmayı seviyorum.
Bir de şunu söylemek istiyorum, ben İnönü Stadı`nda başka bir takımı alkışlamam. Wolfsburg maçında bazı taraftarlar Wolfsburg`u alkışlamışlardı. Alkışlamam diyorum çünkü İnönü Stadı benim için Kabe. Ben bunu çok ciddi söylüyorum. Ben bazen yolumu değiştiriyorum önünden geçiyorum sırf orayı görebileyim diye. Arabayla da olsa, yaya da olsam. Taksideysem de önünden mutlaka geçiyorum ama eğer arabamla geçiyorsam şöyle bir tur atıyorum etrafında. Sonra gideceğim yere gidiyorum. Kendimi rahatlatıyorum. Çünkü orası Kabe gibi benim için. Orada Beşiktaş`tan başka takım alkışlanmaz. Oranın tek hakimi var o da Beşiktaş`tır.
- ERMAN TOROĞLU BEŞİKTAŞ MAÇLARINA GELMESİN -
Bilet fiyatları için neler söyleyeceksiniz?
Bana kalsa basın tribünü bile paralı olmalı. Benim maçını yazacaksa parasıyla yazsın. Zaten doğru düzgün yazmıyorsun benim maçını o yüzden de paranla gir. Yalan da yazacaksan paranla gir. Mesela Erman Toroğlu gelmesin abi maça. Otursun televizyon başından yorumunu yapsın Edi`yle Büdü gibi. Geliyorsan yazmaya vereceksin 400 lira her maç. Senin gazeten alacak biletini, oraya 8 tane fasarya adam göndermeyecek, adam gibi 2 tane adam gönderecek, onun adamı, bunun yalakası olmayacak birilerini göndereceksin, sonra gazeteni öyle satacaksın.
Bana basından Beşiktaş`ı destekleyen birini göstersenize, Allah rahmet eylesin Vedat abi olmasaydı Beşiktaş`ın adı geçmezdi. Beşiktaş yazarıysan suya yazı yazmayacaksın, takımını savunacaksın. Eğer savunmuyorsan banane senin Beşiktaşlılığından. Beşiktaş`ı savunmayacaksan kimi savunacaksın.
-KARTALLCELL REKLAMINDA NEDEN "ÇARŞI" LOGOSUNU SİLDİNİZ, SİLME!-
Beşiktaş taraftarı, çarşı taraftar grubu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Çarşı bir oluşum. Bugün Çarşı olarak kendini adlandıran herkesin bilmesi gereken bir gerçek var. Çarşı neredeyse Kazan`la yaşıt. Çarşı bir grup değil. Bir tüzüğü yok, bir yönetim kurulu yok. Bir ara kendi kendilerini lav ettiler ya, nasıl lav edersin, hakkın yok ki böyle birşeye. Eskişehir`deki şampiyonluktan sonra semtin içinden maça yürüyerek gidilmesi ile başlayan, Çarşı diye adlandırılan böyle bir oluşumdur. Ve her türlü protestoyu yapabilen ve her şeye el verebilen hakikaten yürekli bir gruptur. Bu zaman içinde daha da gelişti, daha da büyüdü. Şimdi bence dünyanın en büyük taraftar grubu. Bunu zaten bütün dünya söylüyor.
Çarşı ile ilgili olarak yönetimi eleştirmek istediğim bir nokta var. Kartallcell reklamında "Ruhumuz Yeter" pankartının altında Çarşı logosu vardı. Maça giden herkes bilir bunu. Neden siliyorsun, silme! Taraftar hatalıysa sen hatalı olma. Bırak Çarşı dursun orada. Protestoyu sevmeyebilirsin, tamam küfür çok yanlış. Ama sen başkan olarak çok büyüksün. O yüzden o logoyu kaldırmayacaksın, o logo duracak orada. Sen böyle ders vermek zorundasın. Çünkü ben iddia ediyorum, kapalı tribünün en çok bağıran grubu 16-22 yaş grubu. Hiç başarısızlık görmeyen bir kesim bağırıyor orada. Biz neler çektik. Dönsünler geçmişe bir baksınlar. Demek ki bizim yaşadıklarımızı yaşasalar tribünde adam kalmayacak. Kimseyi bulamayacağız.
Beşiktaş’ta unutamadığınız maç hangisi. Unutamadığınız futbolcular kimler?
Sabri abi var, Lütfü abi var, Mete abi var, Metin-Ali-Feyyaz herkeste var, Recep var. Çok var. Ben 13 yaşımdan bu yana izlediğim her senenin kadrosunu sayarım size. Çünkü bu takımda oynayan futbolcu benim için çok değerlidir. En unutamadığım maç ise 1974`te Ankara`da oynanan Cumhurbaşkanlığı Kupası maçıydı. Fenerbahçe ile oynamıştık. 3-0 kazanmıştık ve benim ayaklarım yerden kesilmişti.
- TAKIMLA BERABER YORULUYORUM, HER MAÇ DARBE ALIYORUM-
Maçları izlerken kendinizi kaptırdığınız oluyor mu?
Tabii ki. Resmen darbe alıyorum. Ben her maçtan yorgun çıkıyorum. Çok sağlam efor harcıyorum. Küçükken daha da manyaktık. Beşiktaşlı İşadamları Derneği vardı. O dönem biz onlar sayesinde maçları numaralıdan izlemiştik. O zaman localar yok. Arka tarafta sütunlar var ve boş. Takım kale değiştirdiği zaman takımla beraber öbür başa koşuyoruz, onlarla atağa kalkıyoruz, takım savunmaya döndüğü zaman yine onlarla beraber bizim yarı sahamıza doğru koşuyoruz. Ve ben maç bittiğinde kilo verdiğimi hissediyordum. Stattan çıktıktan sonra da bacaklarım ağrıyordu. Biz oynamıyorduk ama bir o tarafa bir bu tarafa takımla beraber koşuyorduk.
-MUHİTTİN BOŞAT KATLETTİ MAÇI-
Efkarlandığınız ya da sizi sinirden ağlatan bir maç var mı?
Ağlama krizine kadar gelen maç yakın tarihte oldu. İlhan`ın kırmızı kart gördüğü bir Fenerbahçe maçı var. Muhittin Boşat yönetiyor maçı. Katletti maçı. Sonra buradaki Samsunspor maçı da kahretti beni. Cem Papila için dediler ki "Çok doğru yönetti maçı". Ben de diyorum ki bunu söyleyenlere "İlk 20 dakikayı bir izleyin". Herkes bizimkilere vurdu. Bir tane sarı kart yok. Ortam gerildi. Ondan sonra da doğrama başladı. Madem o kadar iyi hakemdi neden bıraktırdılar hakemliği? Mesela son Türkiye Kupası finali`nde İzmir`de yine Fenerbahçe ile oynanan maçta, maç 4-1 gidiyor. Sanane be Bünyamin Gezer, neden olmayan bir penaltıyı veriyorsun da maçı 4-2`ye getirtiyorsun. Bırak 4-1 bitsin. 4-2 olsa ne olacak? Ama olmaz 4-1 bitse fark olacak maç. Ama 4-2 bitince göze farklı geliyor, farkı kapatıyor. Yapmayacaksınız bunları. Bunlar nedense hep bize oluyor.
-BU TAKIMIN BU SEZON DA ŞAMPİYON OLACAĞINA İNANIYORUM-
Geçtiğimiz sezon çifte şampiyonlukla kapatıldı. Fakat bu sezon beklentilerden uzak bir görüntü çiziliyor. Son 6 haftada ligde bir seri yakalandı ama sizce bu performans sezon sonu yine ipi göğüslemeye yetebilir mi?
Yeter bence. Bu seri yakalanana kadar ben hep iddia ediyordum tribünde. Çünkü öyle şampiyonluklar yaşadık ki, herkesin isyan ettiği dönemde şampiyon olduğumuzu biliyorum. Yeter ki inanalım. Biz bu takıma taraftar olarak şu ana kadar minimum 4 puan kaybettirdik. Bunlardan biri Kayserispor maçı, diğeri de İstanbul Büyükşehir Belediye maçı. O yüzden baştaki puan kayıpları çok önemli değil. Lig ikinci yarı başlıyor çünkü. Herkesin bir iddiası olmaya başlıyor ve yavaş yavaş insanlar patlamaya başlıyor. O yüzden de ben bu takımın bu sezonda da şampiyon olacağına inanıyorum.
- BİZ SEVİNMEK İÇİN SEVMEDİK Kİ-
Tribünlerde son zamanlarda yaşanan gerginlikler için neler düşünüyorsunuz?
Çok genç bir nesil var. Bir takım olayları yaşamamış bir nesil var. Şimdiki tribünler bu küfür olayı şöyle yanlış, tamam takımı beğenmeyebilirsin, beğenebilirsin de, ama başkana küfür etmek olmaz. Çünkü o hepimizi temsil ediyor. Protesto yaparsın, sonuçta bizler de ne protestolar yaptık. Protesto güzel birşey ama bir amacı olmalı. Biz protesto ederken o dönemdeki insanlar 15 yıl şampiyonluk yaşamamışlardı.
Şimdi öyle birşey olsa tribün kalır mı bilmiyorum ama o döneme yaşı yetmeyenler gitsinler arşivlerden baksınlar o dönemin gazetelerine. Çünkü gazeteler hep "Bir takım bu kadar şampiyon olamıyor ama seyircisi nasıl artıyor?" diye yazıyorlardı. Takım maç kaybedebilir ama bizim sloganımız yok mu "Biz seni sevinmek için sevmedik ki" diye? Biz Beşiktaşlı olmadık, öyle doğduk. Bugüne kadar da bu duruşumuzu hep savunduk. O yüzden Beşiktaşlılık çok güzel bir duygudur. Kulüp yönetiminde söz sahibi olmak gayet güzel. Protesto etmekte en tabii hakkımız, kabul. Çünkü birşey iyi olsun diye protesto ediyorsun. Ama bunu uzatmak hepimize, herkese zarar verir.
- TABATA`NIN HEYKELİNİ DİKERİM-
Bu sezon izlenen transfer politikası hakkında neler düşünüyorsunuz?
Numaralı tribünde bir genç arkadaşla kavga edecek konuma geldik bir kere bu konu yüzünden. Tabata`ya bu kadar para verilir mi dedi, tamam verilmeyebilir. Ama verilebilir de. Diyelim ki Tabata bana iki tane Fenerbahçe maçı aldı. Bir maç 1-1 giderken, 88.dakikada bir frikik attı maç 2-1 oldu. Bana deseler ki sezon başında 8,5 milyon avroyu şu banka hesabına yatırın 2 Fenerbahçe maçınız garanti, 1 maçta da 3 puan vereceğiz deseler kim yatırmaz o parayı, herkes yatırır. Bana iki Fener, bir Galatasaray, iki Trabzon, 3 tane de işte başka maç kazandırırsa zaten heykelini dikerim ben onun.
Sonra bu o çocuğun günahı değil ki. Bir anlaşma sağlanmış. Hem bu takıma kimler gelip gitti ne paralara. Del Bosque`ye yarım sezonda 8,5 milyon avro ödendi. Hiç değilse Tabata`yı satma şansın var. Bir de diyorlar ki, keşke Deco gelseydi. Deco 36 yaşında. Gelse burada emekli olacak, çünkü oynayacak mı, oynamayacak mı bilmiyorsun. Tabata`yı en kötü 2 ya da 2,5 milyon avro`ya birine verirsin. Dersin ki 6 milyon avro zarar ettik. Bize de Allaha şükür 8-10 maç kazandırdı. Ödemiş sayarız biz bunu dersin olay biter. Sonra bu yönetimin kendi problemidir bu. Hiçbirimiz bilmiyoruz neler olacağını. Çünkü belki bu parayı bağışlayacak, belki hediye edecek, belki de parasını isteyecek. Ama çocuğun bir günahı yok ki burada. Sen onu neden ıslıklıyorsun ki? Zaten zor yürüyen bir takımımız var. Bu kadar protesto yerine ortalık güllük gülistanlık olsa, geçen sene ki gibi takımı sen itsen ve bu takım gitse ne olur yani? Taraftar olarak sorumluluğumuzun farkına varmak lazım. Çünkü bizim asıl sorumluluğumuz takımı desteklemektir.
Transfer teknik direktörün ve yönetimin işi. Biz de görüyoruz nerede açık var. Mesela Münch`ten sonra çok ciddi bir sol açık gelmedi. Bu sezon Tello benim paramla 10 kuruşluk top oynamadı. Artık daha fazla ısrara gerek yok. Çünkü benimle beraber yüreği bu takım için atmayan futbolcunun Beşiktaş`ta yeri yok. Rüştü`nün son bir demeci vardı mesela okudum ve çok sevindim. Dizlerim titriyor İnönü Stadı`nda demiş. Benim de titriyor. Heyecanlandığını iddia ediyor. Çünkü o tribünün karşısında heyecanlanmamak elde değil.
- YILDIRIM DEMİRÖREN`İ ÇOK SEVİYORUM-
Beşiktaş yönetimi hakkında neler düşünüyorsunuz? Yakın tarihte de bir kongre var. Murat Aksu için düşünceleriniz neler? Beşiktaş başkanı olacak kişinin ve yönetimindekilerin sizce hangi özellikleri ile ön plana çıkmaları gerekir? Hangi aday daha şanslı sizce?
Bence Yıldırım Demirören şanslı. Çok seviyorum Yıldırım Demirören`i. Çok adam gibi Beşiktaşlı. Hatası olmayacak mı, olacak. Hepimizin hataları olur. Kiminin az kiminin çok. Şimdi varsayalım ki seçim oldu. Sayın Demirören yeniden başkan oldu ve bu takım da bu sene yine şampiyon oldu. Ne olacak o zaman? Sen 4-5 ay önce küfür ettiğin başkanına nasıl teşekkür edeceksin, nasıl bağıracaksın ona "Büyük Başkan el salla" diye? Yani köprüleri yıkmamak gerekiyor.
Seçimde Demirören`in çok iyi bir kadro yapması lazım. Şu anki yönetimde benim arkadaşlarım var, Şeref Yalçın olsun, Hakan Aksoy olsun, beraber maça gittiğimiz, kavgalar ettiğimiz, Fenerbahçe stadı`nda kapalıyı Fenerbahçelilere vermediğimiz arkadaşlarım onlar benim. Bunları da herkes anlatır hala. Efsane kadro gibi birşeydik biz o dönem. Ama yanında çok doğru bir yönetim kurulu gerekiyor başkana. Hatta yanında Beşiktaş camiasına lafının, sözünün geçebileceği 2 tane, bir sağda bir de solda insanlar gerekiyor. Hem lobi için, hem de insanlar dinlediği zaman, hakikaten güzel konuşmuş ve yakışmış diyebilmeliler. Çünkü tek başına hiç birşeysin. Bunlar da senin arkanda olursa daha iyi olur.
Mesela Mansimov dediler. İyi bir seçim bence. Ama parası olduğu için değil, çünkü artık futbol bir ticaret ve endüstriyel bir hale geldi. Sevmesekte böyle maalesef. Biz hala siyah çorap ve vidalı krampon falan desekte futbol endüstriye döndü artık. Onun için iyi şirket idarecilerinin olması gerekiyor.
Demirören de birşeyleri öğrendi artık. Hataları da var tamam, kabul. Ama her şeyden bir ders çıkardığını ve daha düzgün bir başkan olacağını düşünüyorum Yıldırım Demirören`in. Şimdi 0`dan Beşiktaş başkanı olacak biri için koskaca kulübü telef edemem yani. Ben Murat Aksu`yu 5-6 sene öncesine kadar tanımıyorum mesela. Ondan öncesini bilmem kendisinin. Mesela Del Bosque`nin gönderilmesi zamanında eksper olduğu bir konuda ağırlığını hissettirmeliydi.
-OYUM DEMİRÖREN`E -
Kongre üyesi misiniz?
Evet...
Oyunuzun rengi de belli oldu zaten...
Ben saklamıyorum ki. Gocunmuyorum da bundan. Benim oyum Demirören`e. İnanıyorum ki daha iyi olacak.
-KARTALPENÇELİ FORMAYI SEVMİYORUM -
Bu sezon tasarlanan formalar için ne düşünüyorsunuz?
Dürüstçe söyleyeyim ben o kartalpençeli formayı sevmiyorum. Çubuklu siyah-beyaz formayı seviyorum. Damalı bile o kartalpençeliden iyidir. Mesela bazı trendler çıkardılar dünyada, Juventus`un ikinci formasına bakıyorsun sarı-lacivert. Neymiş efendim siyah-beyazın karşıtıymış. Şimdi içinde sarı-lacivert forması olan bir Beşiktaş düşünebiliyor musunuz? İntihar sebebidir benim için. Çok asil renklerimiz var bizim. Siyah ve beyaz. Ben küçüklüğümden hatırlıyorum, beyaz üst, siyah şort, siyah çorap. Yani fanilayla çıksınlar, üzerinde arma olsun. Ben buna da razıyım, yeter ki siyah ve beyaz olsun. Bu arada hazır sormuşken, bir düşüncemi daha paylaşmak istiyorum, Cola Turka ve Ülker grubunu ben kendi adıma Beşiktaş`a yakıştıramıyorum.
-TUNCAY ÖZİLHAN`IN YAPTIKLARI KANIMA DOKUNUYOR-
Gönlünüzden geçen bir reklam var mı?
Hani çok Beşiktaşlı olduğunu iddia eden abiler var, mesela Tuncay Özilhan gibi. Şimdi işte tavır zamanı. Gerçekten Atatürkçüyse eğer, Beşiktaş Efes Pilsen yapsın, legal olsun biz de Efes Pilsen reklamı koyalım formaya. Spor müsabakalarında yasak olduğunu için alkollü içeceklerin reklamı, bu şekilde legalleştirilebilir. Basketbolda var mesela. Fenerbahçe Ülker oluyor da, Beşiktaş Efes Pilsen neden olmuyor? Beşiktaş başkanlığına oynayacağını iddia ediyor ama İnönü stadı`nda locası yok. Fakat Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı`nda locası var. Bunlar benim kanıma dokunuyor. İş arkadaşları falan olabilir tamam ama git en ucuz locayı al İnönü Stadı`nda. Efes Pilsen locası yap. Eşini dostunu gönder. Gelmesen de olur maça ama bir katkın olsun yani.
-KEŞKE GÖĞÜS REKLAMI ALMASAK-
Beşiktaş futbol takımının formasının sırtına bu sezon Türk Kızılayı`nı sponsor olarak aldı yönetim. Fenerbahçe maçında da Mehmetçik Vakfı`nın reklamı ile sahaya çıkılacağını açıkladı başkan geçen gün. Bunlar için ne diyeceksiniz hazır söz formalardan açılmışken?
Bunları zaten biz yapmazsak kimse yapamaz bu ülkede. Keşke göğüs reklamı da almasak Barcelona gibi. Geçtiğimiz seneye kadar reklam yoktu Barcelona`nın formasında. Onlar da çok büyük bir projeye imza attılar ve Unicef`i reklam olarak aldılar formalarına.
Peki siz taraftar olarak böyle bir gelir kapısının kapanmasına tepki koymaz mısınız?
Şöyle söyleyeyim, tamam her şey ekonomik ama bazı şeyler de yürek işi. Yani bana kalsa formanın birine Hakkı Yeten`in silüetini koysunlar, hiç göğüs reklamı almasınlar onla çıksınlar. Ruh olsun yeter. Çarşı neden bir grup değil diyoruz. Çünkü Çarşı bir ruh. Semtten stada doğru yürürken o ruhu yaşıyorsunuz.
-TÜRK SİNEMASI ATILIM İÇİNDE-
Yeniden sizin profesyonel kariyerinize dönersek eğer şu an Türk sinemasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yeni bir atılım içerisinde Türk sineması. Çok güzel filmler çekilmeye başlandı. İnsanlar mesela geçen sezon Hollywood filmlerinden daha çok Türk filmlerine gitmişler.
Peki sinema mı, dizi film mi, tiyatro mu?
Sinema keyifli ve çok kalıcı. Para kazanmak için dizi. Tiyatro da mesleğim, onu oynamakta çok büyük keyif. Ama içlerinden birini seçmek zorunda kalsam ve çok param olsa sinemayı seçerdim.
Siz Beşiktaş’ı konu alan bir proje üretmeyi düşündünüz mü?
Çok düşündük. Mesela Köprü diye bir dizimiz vardı. Onun için de Çarşı`yı geçirmiştik. Beşiktaş Kulübü`ne ve Çarşı`ya teşekkür edilen tek dizidir.
2009 yılı içerisinde birçok projede yer aldınız. Özellikle oynadığınız sinema filmleri daha vizyona girmeden konuşulmaya başlandı. Ayrıca Kapalı Çarşı dizisinde de `Osman` karakterini canlandırıyorsunuz. Dizinin adının "KAPALI ÇARŞI" olması sizin diziyi kabul etmenizde bir etken oldumu? Çünkü ismiyle Beşiktaş`ı çağrıştırıyor...
Tamamen denk geldi isim ama çokta güzel oldu öyle olması. Kapalı Çarşı`da çok güzel bir grup var bu arada. Hepsi Beşiktaşlı. Kendilerine anoraklar yaptırmışlar falan Çarşı logolu.
Tiyatrocularımız, sanatçılarımız oynadıkları eserlerde kendi takımları haricinde farklı kulüplere ait formalar giyebiliyor. Size böyle teklif gelse ne düşünürsünüz? Böyle bir teklifi kabul eder misiniz?
Hiç işim olmaz. 90`lı yıllarda Fanatik`in bir reklamı çekilecekti. Beni Galatasaraylı olarak oynatmak istediler. Kabul etmedim. Valla babam mezarda ters döner dedim. Para pul falan hiç önemli değil. Kesinlikle böyle birşey olmaz.
- OSMAN KARAKTERİ KAYPAK. KESİN G.SARAYLI OLURDU-
Kapalı Çarşı dizisindeki Osman karakteri gerçek hayatta yaşıyor olsaydı hangi takımı tutardı?
Galatasaraylı olurdu. Paraya tamah ediyor çünkü. Beşiktaşlının duruşu farklıdır çünkü. Osman karakteri çok kaypak bir karakter. O kesin Galatasaraylı olurdu.
Camiamıza, taraftarımıza söylemek istediğiniz, iletmeyi düşündüğünüz mesajınızı alabilir miyiz?
Benim tribünde 37 senem doldu. İnşallah 60 senem de dolar. Bu takımın kıymetini bilsinler, sahip çıksınlar. Onları ileri doğru iten biziz. Bu takımın hep ileri gitmesini istiyorsak eğer dışarıya malzeme vermemiz lazım. Kimin başkan olduğu ya da ne yaptığı önemli değil. Tarihe şampiyonluklar yazılırken, başkanların ya da futbolcuların adı yazılmıyor Beşiktaş yazılıyor. Bunları unutmasınlar yeter.
Haldun bey bu keyifli röportaj için çok teşekkür ederiz ve başarılar dileriz...
Ben de çok keyif aldım ve çok teşekkür ediyorum.
RÖPORTAJ : İLKER EZİBAY /HABER1903
Not: Haber1903.com özel haberidir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.HABER1903©