işte selaattin eyyubi...

DEYYUS

New member
Avrupalıların Gözüyle: Selahaddin Eyyubi
1138 yılında Fırat –Dicle nehirleri arasında kalan Mezopotamya bölgesinde Dicle nehri üzerine kurulmuş olan Takrit şehrinde dünyaya geldi. Kendisine Yusuf Ibn Ayyub ismi verildi. Ancak, ileriki yıllarda yeni bir isim daha kazandı; sadık, güvenilir olmasından dolayı kendisine “Selaattin” denildi.

7 yasından itibaren medrese eğitimi aldı ve Kur’an dan birçok ayeti kolaylıkla ezberledi. Kendisi dogmadan 40 yıl önce Haclıların batıdan gelip, kutsal şehir Kudüs’ü işgal etmeleri, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudileri öldürmeleri onu cok etkilemişti. O’nun için bütün bu dine mensup olan insanların birbirinden farkı yoktu. İyi bir Müslüman olarak Yahudilerin de Ibrahimin Allah’ına inandıklarını düşünüyor ve yapılan zulümleri hak etmediklerini düşünüyordu. Daha çocuk yaşta bir gün Fransız ve İngilizlerin yaptıkları bu haksızlığa nasıl son vereceğini düşünüyor ve meşhur "İmparator Selaattin Eyyubi“ olacağını hissettiriyordu.

Selaattin henüz bebek iken ailesi ile birlikte Şam’a göç ettiler. Şam valisi olan babası ve güçlü bir general olan Şirkuh`un yardımlarıyla Selaattin, güçlü bir kişiliğinin yanında çok başrılı bir asker ve devlet adamı olacaktı. Kürtçe’yi çok iyi biliyordu ve Arapça’yı da öğrenmesi zor olmadı. Zeki Selaattin, Türk Sultan Nurettin`in dikkatini çekti ve en önemli kademelerde görev aldı.

14 yaşında iken Nurettin’in ordusuna katıldı. Birkaç yıl sonra Sultanın başyardımcısı oldu. 31 yaşında iken 1169`lu yıllarda birkaç kez Mısır’a seyahat etti. Mısır’ın o anki politik kaoslarına ilgisiz kalmadı ve Nurettin’in komutanlarından olan Şirkuh’un yanına yerleşti.
Fransızlarla mücadele verilirken Şirkuh`un veziri, Şirkuh’u öldürüp yerine geçmeyi planlarken kendisi öldü ancak, kısa süre sonra da Şirkuh da öldü ve Selaattin ‘Melik’ unvanı ile vezirliğe Mısır ve Suriye birliklerinin komutanlığına gecti(1169)

Selaahattin, sultan Nurettin ile birlikte 'birlik oluşturduklarını' ileri sürse de Şam’da kendisine “Dog that barks at its master” yani "Sultanına karşı gelebilen, söz geçirebilen, güçlü insan" olarak anılıyordu.

Üc yıl sonra Sultan Nurettin öldü. Oğulları 11 yaslarında ve erkek kardeşleri de liderlik özelliklerine sahip olmadıklarından dolayı sultann sevdiği, güvendiği sadık insan Selaattin imparatorluğun başına geçti.

Mısır ve Suriye`yi ele geçirirken aynı zamanda da Nurettin’in erkek kardeşlerinin düşmanlıklarıyla da uğraştı. Ancak 1185 de din adına ikna oldular ve aynı cephede Hıristiyanlara karsı savaştılar. Fransızlara karşı kutsal savaş (Haçlı Seferleri) başlamıştı. Amaç kutsal şehir Kudüs’de barışı, huzuru sağlamaktı.

Selaattin, Franklarla(Alman-Fransız karışımı ordu) 4 yıllık ateşkes imzaladı ve bu anlaşmaya sadık kaldı. Ancak, Reginald of Chatillon hiç bir zaman anlaşmaya uymayı düşünmedi ve ordusu zayıf düşse de anlaşmayı bozdu.
Reginald’in Avrupa’da hiçbir mal varlığı ve parası yoktu. Suriye’nin iki zengin dul kadını ile evlendi ve en güçlü kalelere sahip oldu. Kahire, Mekke ve Şam’a gidip gelen kervanları idare ediyordu.

Belli bir sure barış sağlanıp insanlar huzur içerisinde ticarete devam etse de Reginald, kendi kurallarını koydu ve Kızıldeniz üzerinden Mekke’ye saldırılar düzenledi. Hatta öyle ileri gitti ki, Medine’den Hz.Muhammed'in naaşının bile çalınması için uğraştı. Fakat başarılı olamadı. Bu tur saygısız davranışlarından dolayı Suriye`nin 'en nefret edilen' adamı unvanını aldı. Reginald’in halkı öldürme, hırsızlık ve gasp suçlarını arttırdı ve kısa zamanda bedelini ödedi. Bu arada Selahattin Eyyubi, imparatorluğunu gittikçe büyütüyor, Suriye, Mısır, Kuzey Mezapotamya ve Filistin`i içine alan büyük imparatorluğu kurmaya ve en sevilen lider unvanına sahip oluyordu.

Selaattin düşmanlarının liderlerini iyi tanıyor ve bir gün başarılı olacağını iyi biliyordu. 1187 Haziran'ında Taberiye’ye girdi. Raymond of Tripoli`nin kalesini başarıyla fethetti. Frankları çadırlarında, çölde bozguna uğrattı ve tarihe ‘Reymond utancından öldü’ diye geçti.
Bu arada Conrad of Montfernat Sur’a deniz yoluyla asker çıkardı. Haclıların tek umuduydu. Selattin’in aklından Sur’dan önce Kudüs’ü almak geçiyordu ve Sur’u sonraya bıraktı.

Selattin Kudüs’u almaya çalışırken, Balian adındaki bir şövalyeden mesaj aldı. Balian, Hattin’deki savaşlardan kalan bir gaziydi. Selattin’den Kudüs`deki ailesini geri getirmek için izin istedi. Selattin de savaş yapmamak şartıyla kendisine yardımcı güçler verdi ve ailesini barış içerisinde getirmesini istedi. Ancak Balian, gittiği yerde Hıristiyanların kendisine düşmanca davranışlarıyla karsılaştı ve savaş başladı. Selaattin “Kudüs Allah’in evidir‘der ve barış ister ancak, savaşa engel olamaz ve kendisi de katılır... böylece 2 Ekim 1187 de Kudüs’ü ele geçirdi.


Selaattin hiç bir zaman intikam almak istememiştir. Herkesin huzurlu olması için çaba gösterdi ve halkın, fakirlerin, kölelerin özgürlüklerini geri verdi. Askerleriyle şehirde huzuru sağladı, Kudüs’ün ele geçirilmesiyle Roma’da ve Avrupa’da büyük yankı olmuş ve Pope Urban III şok geçirip ölmüştür.

Gregory VIII 3. haçlı seferi için çağrı yapar. Kıyafetlerine ‘hac’ işaretleri yaptırırlar ve tarihe ‘Haçlı Seferi’ olarak geçer. Alman ve Fransız kralları hemen harekete geçerler. İngiliz Kral Richard I, korkusuz Selaattin’le sabırsızlıkla çatışmak ister. Richard o kadar çok kızmış ki, ”Savaşın giderleri için Londra’yı satarım” der.

Bu arada Sur’da olan Selaattin’in ordusu hava şartları ve iklimden dolayı başarısız olur. Selaattin ve ordusu Akka’ya Avrupalılarla çatışmaya gelir ve savaş 638 gün sürer. Bu sure içerisinde Selattin en iyi lider unvanı alırken, Richard da en sevilmeyen olarak tarihte yerini alır. Güçlü olmasına rağmen halka iyi davranamaz ve halk arasında yaramaz çocuklara söylenen:”Uslu ol. yoksa, Ingiliz kralını çağırırım.” Anılınır.

İngiliz kral, Alman kralın yolda ölmesi ve Fransız kralın da iki ay sonra savaşı bırakması sonucu haçlı seferinde tek başına kalmıştır. 1191 Ağustos da Richard, askerlerini Yaffa’ya çıkardı. Hem karadan hem de denizden saldırıyordu. Selaattin için Hıristiyanları burada yenmek Hattin’dan daha zordu. Güçlü ’Aslan yurekli’ lakaplı Richard’in askerlerin zayıf düşmesi ve kardeşi John‘un Fransız Kral Philip’le toprak genişletme savasına girmesiyle dönmek zorunda kalır. Dönerken ‘mutlaka bir gün geri geleceğine ve kutsal şehri geri alacağına’ dair yemin eder. Selaattin ve Richard hiçbir zaman yüz yüze gelmemiş ancak, ikisi de birbirlerinin gücüne saygı duymuşladır. Richard Selattin’in askerlerine gösterdiği centilmenliği unutamamış ve “insanlığı Selaattinden öğrendim” demiştir.
Selaattin`se Richard’in büyük savaşçı olduğunu düşünür ve söyle der; ”Bir gün Kudüs elimizden gidecekse, sahibi Richard olsun”....der.

2 Eylül 1192`de yapılan ateşkes antlaşmasıyla, kıyı boyunca Sur’dan Yaffa’ya kadar olan bölge Frankların, geri kalan topraklar ise -Kudüs dahil- Müslümanların oldu.

Haçlılar bölgeyi terk ederken Selaattin’in ne kadar büyük bir savaşçı, centilmen ve büyük insan olduğunu söylemeden edemiyorlardı.

4 Mart 1193`de son derece mütevazı bir biçimde, varlıksız ve lüks içinde olmadan hayata veda eden tek sultandı. Şam’ın doktorları sultan için söyle dediler; “Büyük prens, görüntüsünde sevgi ve saygı olan, sıcak, çok zeki, hoş sohbet ve düşüncelerinde son derece asil bir insandı. Yakınındaki herkes, onu örnek alırdı”



Kaynak:
1-A short history New York ;Modern Library,2000
2-Jerussalem;One city,Three Faiths,New York,Ballantine Books,1997
3-Diana Stanley‘Selaattin Nobel Prince of Islam’ 2002
 

ankara1905

New member
sağol paylaşım için benim içimde herzaman bu adama karşı büyük bi sevgi ve hayranlık vardır helal olsun adama
 

Mephisto

R€B€L
Ewt BÜyÜk Adam Ama Bİzİm ÖĞrendİĞİmİze GÖre Selahaddİn Eyyubİ Dİe Yazilio.yanliŞlik Belİrtmek İcİn Deİlde Tarİh Hocamiz D Yerİne T Lerİn Kullanilmasini Sonradan Yapilan Sonradan Gelme Bİ PuŞtluk Olarak Tanimlar Hac İŞaretİne Benzetİr:)ondan Dolayi Önemİ Yok Ama SÖyleyİm Dedİm.
Bİde Bu Adam KudusÜ Almaya Karar Verdİkten Sonra Alana Kadar Hİc Rahat YÜzÜ GÖstermemİŞtİr Kendİsİne Saraylari Warken Cadirlarda Sefİl Bİ Hayat SÜrmÜŞtÜr Sirf Ben Orayi Aldiktan Sonra Rahata KavuŞmayi Hak Edİcem Dİedİr.
 

DayWalkerr

ABDUSSABUR
Hristiyan aleminin bile gıpta ettiği bir lider...Allah ondan razı olsun..

PAylaşım için saolasın dostum..
 

HTML

Üst