işte küba gerçeği

kezap

New member
Katılım
9 Eki 2007
Mesajlar
33
Reaction score
0
Puanları
0
bazı arkadaşlar kübayı kötülüyorlardı bakın bari iyi gelir
Sosyalist Küba'da eğitim
19 Kasım 2007, Pazartesi

Küba yüzleri gülen, ayakları dans eden, zihinleri politik öğretilerle gelişen, kitap hediyesine oyuncak hediyesi kadar sevinen çocukların ülkesi”

Küba’nın eğitimdeki başarısı tüm dünyada hayranlıkla izleniyor ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO gibi örgütlerden de sayısız ödüller alıyor. Ancak bundan 48 yıl önce yani Ocak 1959’da devrimci ordu Havana’ya girdiğinde, nüfusun yaklaşık dörtte birinin okuma yazması yoktu ve okul çağındaki çocukların yüzde 54’ü ise hiç okul yüzü görmemişti. Devrimci hükümet bu tabloyu tersine çevirmek için hemen işe koyuldu.

Devrimden sonra hızla çözüm bekleyen sayısız sorunlar vardı elbette, yine de devrimci hükümet okur-yazarlıktan yoksunlukla mücadeleyi öncelik sıralamasında başlara aldı ve devrimden hemen üç ay sonra Mart 1959’da Temel Eğitim ve Okuma Yazma Öğretimi Ulusal Komitesi kuruldu. “Her okur-yazar olamayana bir eğitmen, her eğitmene bir okur-yazar olamayan” ve “Bilmiyorsan öğren, biliyorsan öğret” sloganlarıyla başlatılan okuma-yazma seferberliğine ortaöğretim gençliğinden işçilere kadar onbinlerce kişi katıldı. Eğitmenler kısa süreli bir eğitimden sonra giysi, araç ve gereçlerini yanlarına alarak eğitmen eksikliği çekilen bölgelere yollandı. Eğitmen köylüyle aynı yaşamı paylaşıyordu, gündüz tarım çalışmalarına katılıyor ve akşam olunca kendini ağırlayan aile bireylerine okuma yazma öğretiyordu.

22 Aralık 1961’de kampanya sona erdi ve Küba görkemli bir şekilde “Okur-Yazarlık Açısından Kurtarılmış Bölge” ilan edildi. Çünkü, okuma-yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 23,6’dan yüzde 3,9’a düşmüştü. 700 bini aşkın yetişkin okuma yazmayı öğrendi. Ayrıca 1961’de yetişkinlerin kültür seviyelerini yükseltmek için de gece kursları açıldı ve aile içi okuma toplulukları oluşturuldu.

Küba’yı eğitim alanında 1959’dan bu günkü başarısına ulaştıran 4 temel ilkesi var:

a) Eğitimin tarafsızlığı ilkesi
Yaş, cinsiyet, ırk, din ve ikamet yeri ayrımı yapılmaksızın herkes eğitim hakkından eşit bir şekilde yararlanır.

b) Öğrenim ve işin bütünselliği ilkesi
Küba eğitim sisteminin asıl ilkesi teoriyle pratiği, okulla hayatı, eğitimle üretimi birbiriyle bağdaştırmaktır.

Fidel’in dediği gibi, “Öğretimle, üretken çalışmayı kaynaştırma olgusunun tek gerçek komünist eğitim biçimi olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Başka yolu da yoktur. Kimse karada yüzmeyi, denizde de yürümeyi öğrenemez.”

c) Farklı ilgi alanlarına duyarlılık ve eğitimin bütünselliği ilkesi
Küba eğitim sistemi; her bir öğrencinin özelliklerine, ilgilerine ve yeteneklerine göre gereksinim duyduğu eğitimi sağlamaktadır.

d) Parasız eğitim
Eğitim her seviyede hiçbir ücret talep edilmeksizin sağlanmaktadır. Öğrencilerin okul kırtasiye malzemeleri, üniformalar gibi gerekli bütün malzemeler ile okul içerisinde beslenmesi de ücretsiz karşılanıyor. Devlet, tüm öğrenciler için geniş bir burs sistemi oluşturmakta ve öğretimin evrenselleştirilmesi için çalışanlara da birçok öğrenim olanağı sağlamaktadır.

Küba’da bugün, zorunlu eğitim (6-14 yaş arası), ilköğretim ve temel ortaöğretimi kapsayacak biçimde, 9 yıldır. Küba’da altı yıl ilköğretim, üç yıl ortaöğretim ve üç yıl da üniversite öncesi eğitim var ve sonrası da üniversite. Ülkede, dini ve özel okul bulunmamaktadır. Küba’da eğitim dili İspanyolca’dır ve ülkede yaşayan herkesin anadili İspanyolca olduğundan eğitim dili ile ilgili bir sorun yaşanmamaktadır.

Okur-yazar oranının yüzde 100 olduğu Küba’da eğitim ile ilgili diğer istatiksel rakamlar da en az okur-yazar oranı kadar çarpıcı:

Okul öncesi eğitimde kırk beş günlükten beş yaşına kadar çocukları alan okullar vardır. 2002-03 dönemi verilerine göre, 3-5 yaş grubu için okul öncesi düzeyde okullaşma oranı yüzde100’dür.

İlköğretimde, sınıflarda bir öğretmene en fazla 20 öğrenci düşmektedir. Taşımalı eğitim türü bir uygulamanın olmadığı ülkede, kırsal bölgelerde ondan az öğrencisi bulunan 2000’in üzerinde okul bulunmaktadır. Bu nedenle, UNESCO’nun 2002-03 öğretim yılı verilerinden derlemesine göre, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 11’dir. Bu düzeyde, yine aynı öğretim yılı için, Küba’da toplam okullaşma oranı yüzde 98’dir

Temel orta öğretimde, sınıflarda bir öğretmene 15 öğrenci düşer ve okullaşma oranı 2002-03 öğretim yılı için Küba’da, yüzde 93’tür.

Küba’nın eğitimdeki başarısı bu rakamlarla sınırlandırılamaz, eğitimin sosyal alandaki başarısı da dikkat çekicidir. Eğitimin her kademesinde öğrenciler iş içinde eğitim ilkesi uygulamalarının bir parçası olarak okulda ve yakın çevrede bazı sorumluluklar üstlenmektedir. Yaşa bağlı olarak bu sorumluluk, okul temizliğinden, gerektiğinde tarlalarda, fabrikalarda çalışmaya kadar değişmektedir. Eğitim süresince sürekli sosyal sorumluluklar vurgulanır. Bu vurgu gündelik yaşamda da karşılığını buluyor. Öğrencilerin, ‘90 krizi döneminde ortaya çıkan “Dengue” ateşli salgınından kurtulmak amacıyla gerçekleştirilen kampanyalara, okulların ve beldelerin temizlenmesi çalışmalarına ya da kasırgaya karşı koruyucu önlemlerin geliştirilmesine katılımı, ders kitaplarının onarılması kampanyası düzenlemeleri buna örnek olarak verilebilir.

Eğitimde sosyalist demokrasi
Küba öğrencilere, eğitimde karar mekanizmasına doğrudan katılma olanağı sunuyor. Küba okullarında 1. seviyeden 9. seviyeye kadar olan öğrencileri temsil eden Pioneros ve orta ve yüksek okul öğrencilerini temsil eden FEEM adlı örgütlenmeler bulunuyor. Örneğin Küba’daki orta öğretim kurumlarında her sınıfındaki Pionero üyeleri, seçilen sınıf temsilcilerinin yönettiği toplantılar gerçekleştiriyor. Bu toplantılarda, öğle yemeklerinde çıkan yemeklerden öğretmenler tarafından verilen ödevlere kadar her şey tartışılıyor. Toplantının karar ve sonuçları öğretim elemanlarına yöneltilerek değişiklikler önerilebiliyor. Tüm kitlesel öğrenci örgütlerinin ulusal düzeyde düzenli delege kongreleri var. Buradaki tartışmalardan çıkan öneriler ve projeler doğrudan Ulusal Meclise ve Eğitim Bakanlığına yönlendiriliyor.

Üniversiteler için de gelişkin bir demokratik işleyiş ve özerklik söz konusu. Henüz 1971 yılında Fidel Castro’nun üniversitenin özerkliği üstüne sorulan bir soruya cevabı bunu gösteriyor: “Küba’da üniversite özerkliğinin yasal olarak var olup olmadığını anımsamıyorum. Bildiğim bir şey varsa o da aşağı yukarı on yıldır bu sorundan söz edilmediğidir. Şimdi sorun başkadır: Belki bir gün gelir Küba Devletini üniversiteden özerk kılmak bile söz konusu olur.” Üniversitede demokratik işleyişin devamlılığı çeşitli kurumlar aracılığıyla sağlanıyor. Üniversitede yasal görevi danışmanlık olan bir üniversite yönetim kurulu var. Bu kurul, fakülte dekanları, Üniversite Öğrencileri Federasyonu başkanı ve bir de Komünist Gençlik Birliği (UJC) temsilcilerinden oluşuyor. Benzer örgütlenmeler fakülte düzeyinde de işliyor.

Herkese üniversiteye kadar eğitim imkanı
Ülkede her bireye üniversiteye kadar eğitim olanağı sunulmuştur. Üniversiteye devam 12 yıllık orta öğretimi bitirme diplomasına bağlıdır. Üniversiteye girişte, her yüksek öğretim kurumu, kendi sınavını yapmaktadır. Bunun yanında, yapılan merkezi sınav ve öğrencinin orta öğretim notları da üniversiteye girişte etkili olmaktadır. Küba’da üniversiteler, Eğitim Bakanlığı’ndan ayrı bir kurum olan Yüksek Öğretim Bakanlığı’na bağlıdır. Diğer düzeylerde olduğu gibi yüksek öğretimde de kitaplar ve diğer öğretim gereçleri ücretsizdir. Yüksek öğretim temelde beş yıl sürmekte, bunun yanında dört ve altı yıllık programlar da bulunmaktadır. Ülke genelinde, toplam 49 tane üniversite, ayrıca Yüksek Öğrenim Bakanlığı üniversitelerine bağlı 73 Araştırma Merkezi vardır. 2004 yılı verilerine göre üniversitelerde, 125 binden fazla öğrenci öğrenim görmektedir. Ülke genelinde, 300'den fazla yüksek lisans, 140'tan fazla doktora programı vardır. Yüksek Öğrenim Bakanlığı'nca 35 bilimsel dergi yayınlanmaktadır.

Yaklaşık 110 ülkeden 17 bin yabancı öğrenci, Küba’daki çeşitli üniversitelerde eğitim görüyor. Bunların 5 bini tıp fakültelerinde. Şu anda bu tıp fakültelerinden mezun olmuş 25 bin doktor, Latin Amerika ve Afrika’da, daha önce hiç doktorun gitmediği, yoksul bölgelerde görev yapıyor. Yurtdışında hizmet veren Kübalı doktorların sayısı Dünya Sağlık Örgütü doktorlarından fazla.

Öğretmen yetiştirme
Küba’da 15 tane pedagoji enstitüsü bulunmaktadır. Öğretmenlik eğitim süresi, lise sonrası 5 yıldır. Bu enstitülerde öğretmenler büyük bir sınavdan sonra özel görüşmeye alınarak değerlendirilmektedir. İkinci yıldan itibaren giderek artan miktarda sorumluluk alarak öğrenim süresinin yüzde 50’sini staj okulunda geçirmekte ve uygulama olanağı bulmaktadırlar. Staj okulları ile üniversiteler arası çok sıkı bir dayanışma vardır. Öğretmen adaylarının eksiklikleri, gerektiğinde üniversiteye bildirilmekte ve o konularda danışman öğretmenler tarafından ek destek sağlanmaktadır. Herkes kendi bölgesindeki pedagoji enstitüsüne devam etmektedir. Ayrıca, işçiler içinden öğretmen olmak isteyenlere yönelik olarak, program esnekleştirilerek; onlara göre ayarlamalarla enstitüler 6 yıllık bir eğitim verebilmektedir.

İş garantisi
Türkiye’deki lise düzeyine denk düşen üniversite öncesi eğitim ve mesleki teknik eğitimden mezun olanlar için devlet iş garantisi vermektedir. 2005 verilerine göre Küba’da işsizlik yüzde 2’dir. Herhangi bir nedenden dolayı eğitim dışı kalan ve eğitimlerine devam etmek isteyen 17-29 yaş arası gençler, haftada 4 gün, günde 3 saat ya üniversiteye hazırlık ya da meslek edindirme programına devam edebilmektedir. Bu öğrenciler, katıldıkları bu programlar için mali yardım (maaş) almaktadırlar. Maaş ödeme nedeni ise, bu gençlerin eğitim almalarının ülkenin ilerlemesi için gerekli olması ve onların kendilerini üretim sürecinin dışında ve pasif bireyler olarak hissetmelerini engellemektir.

Yo si Puedo (Evet başarabilirim)
Küba yetişkinlere okuma yazma eğitimi için, Yo si Puedo (Evet başarabilirim) adlı, TV ve radyo konferansı şeklinde yürütülen bir metot geliştirdi. Yöntem, yetişkinlerin rakamlara aşina oluşunu kullanıyor ve sayılarla harfleri ilişkilendiriyor. Bu metot Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’dan şu ana dek 5 ödül aldı. Bu metot Küba’da uygulanmıyor, çünkü; Küba’da okuma yazma bilmeyen yok. Bu metot, son dönemde anti-emperyalist mücadelenin yükseldiği Latin Amerika ülkeleri arasında bir dayanışma sembolü haline geldi ve 20 ülkede uygulanıyor.

Sosyalizm güncelliğini ve gerçekliğini bugün Küba’da eğitim alanında da gösteriyor. Yanı başındaki ABD’ye ve uyguladığı ablukaya rağmen dimdik duruyor ve tüm dünyaya sosyalizmin nasıl insanca bir yaşam sağladığını gösteriyor.
not:alıntıdır
 
Zaten Küba örneğin tıp alanında dünya'daki bütün ülkeler tarafından hakkı verilen bir devlet. Ayrıca maalesef sağlık alanında da bizden kat kat ilerdeler; ama doğal olan bu sosyalizm sayesinde olur bunlar. Türkiye'de de bunların gerçelşeceğini günler elbet gelecek:)
 
yok bide benim anlamadığım kübada işsizlik var diyolardı adamlarda işsizlik %2 mi 1 mi neymiş
 
komünizmin bu ülkede yeri yok istemeyen defolup gider. biz kemalistler bu ülkeyi komünizmden daha iyi yönetiriz. bunun içinde önce içimizdeki hainleri birer birer yok edeceğiz. ölünüzü dirinizi hergün birinizi birgün hepinizi...

polisin arkasına saklanın bakalım ne kadar saklanıcaksınız atatürküde ağzına alma bundan sonra
 
sana ne dersem az gelir beynin öyle bir yıkanmışki papağan gibi aynı şeyleri ötüyorsun yazmaya değmez senin gibiler için madem bi ideolijin var adam gibi açıkla. sonra her açılan konuya atlamak zorunda değilsin . sen kendi dünyanın içinde yok olup git. bi dahada bu konuya bir şey yazma kendini küçültmekden başka bir şey yapmıyorsun
 
sana mı soracam kimi ağzıma alıp almayacağımı. polisin, demokrasinin arkasına saklanan sizlersiniz. bu ülkede demokrasi var diyerek istediğiniz gibi bizim olmadığımız yerde nara atıyorsunuz. bir gün o demokrasininde arkasına saklanamayacaksınız. biz burda olduğumuz sürece size yer yok buralarda.. komünizm bir yılandır, Türk dünyasının en büyük düşmanıdır görüldüğü yerde başı ezilmelidir ve ezilecektirde. yılmadan yıldıracağız.. her gün birinizi, bir gün hepinizi..

sen ver bna msn adresini madem "her gün birinizi, bir gün hepimizi diosn" gel bnmle başla
 
kapitalizm <<<< sosyalizm.
iyi ya da kötü uygulamalar buradaki küçüktür işarelerinin sayısını en fazla bir tane azaltmaya yarar. Ama her zaman sosyalizm, kapitalizmden iyidir.
 
sosyalizm-kemalizm ilişkisi...

niye sustu herkes niye sustu benden msn adresi isteyenler. hepinizin ev adresini istiyorum

Kardeş senin ruh halin pek iyi değil herhalde bu aralar, yazılanları anlamıyorsun. Sen kemalist geçinen bir insansın ama AKP'lilere uğraşacağına gelmiş solcularla uğraşıyorsun. valla ister beğen beğenme. Biz kapitalizme karşıyız bunu ayrıca tartışırım istediğin kadar. katılırsın katılmazsın.
Ama kübaya saldıracağına, amerika'ya saldır. TKP ile uğraşacına git AKP ile uğraş, enerjini ona harca. Bugün memleketi felakete sürükleyen AKP'dir, ister beğen ister beğenme cumhuriyet mitinglerinden sonra yapılan AKP karşıtı en büyük işi TKP yaptı.
işte sana link de burada:
http://www.tkp.org.tr/haberler/akpyi-istemeyenler-2-martta-kadikoye

Zamanında ilerici ve iyi bir iş olan tarih boyunca öyle kalmak zorunda değil. Örneğin 1200'lerde Osmanlı Devletinin kurulması ilerici ve iyi bir iştir. Ama 1923'te osmanlı devam etsin demek ve cumhuriyete karşı çıkmak gericilkten başka bir şey değildir. BUgün bizde 1923'te ilerici olan kapitalizmi,ki bunu Atatürk getirmiştir, daha ilerisiyle değiştirmek istiyoruz. Bu öz itibariyle Atatürk'ün de ilkelerinden biri olan Devrimciliğe de gayet uygundur. Sabit fikirli olmak, msn adresleri ev adresleri isteyip cengaverlik yapmak yerine mantıklı olmalıyız gerekir diye düşünüyorum
Saygılar...
 
Kardeş senin ruh halin pek iyi değil herhalde bu aralar, yazılanları anlamıyorsun. Sen kemalist geçinen bir insansın ama AKP'lilere uğraşacağına gelmiş solcularla uğraşıyorsun. valla ister beğen beğenme. Biz kapitalizme karşıyız bunu ayrıca tartışırım istediğin kadar. katılırsın katılmazsın.
Ama kübaya saldıracağına, amerika'ya saldır. TKP ile uğraşacına git AKP ile uğraş, enerjini ona harca. Bugün memleketi felakete sürükleyen AKP'dir, ister beğen ister beğenme cumhuriyet mitinglerinden sonra yapılan AKP karşıtı en büyük işi TKP yaptı.
işte sana link de burada:
http://www.tkp.org.tr/haberler/akpyi-istemeyenler-2-martta-kadikoye

Zamanında ilerici ve iyi bir iş olan tarih boyunca öyle kalmak zorunda değil. Örneğin 1200'lerde Osmanlı Devletinin kurulması ilerici ve iyi bir iştir. Ama 1923'te osmanlı devam etsin demek ve cumhuriyete karşı çıkmak gericilkten başka bir şey değildir. BUgün bizde 1923'te ilerici olan kapitalizmi,ki bunu Atatürk getirmiştir, daha ilerisiyle değiştirmek istiyoruz. Bu öz itibariyle Atatürk'ün de ilkelerinden biri olan Devrimciliğe de gayet uygundur. Sabit fikirli olmak, msn adresleri ev adresleri isteyip cengaverlik yapmak yerine mantıklı olmalıyız gerekir diye düşünüyorum
Saygılar...

kısa ve öz konuşacağım: ben zaten ilericiyim benim komünistlere kızmamım sebebi ise vatanımızı bölmek isteyenlere destek vermesi ve onları bizim seviyemizde görmeleridir. işte ben buna kızıyorum. elbette hepimiz ilerici olmalıyız elbette kapitalist düzen yıkılmalıdır fakat söz konusu vatan olunca damarım kalkıyor işte..
 
sana kimse akıl vermiyor elinde oluncada byby sana kulaktan dolma bilgilerle geliyorsunuz buraya gidinde sürünün oralarda...

ÖNCE VATAN !!!

Arkadaşım önce vatan diyorsun ama önce avatarındaki işaretin anlamına bir bak !

kısa ve öz konuşacağım: ben zaten ilericiyim benim komünistlere kızmamım sebebi ise vatanımızı bölmek isteyenlere destek vermesi ve onları bizim seviyemizde görmeleridir. işte ben buna kızıyorum. elbette hepimiz ilerici olmalıyız elbette kapitalist düzen yıkılmalıdır fakat söz konusu vatan olunca damarım kalkıyor işte..

Arkadaşım doğru düşünüyorsun.Ancak şunu belirtme gereği duyuyorum bazı basit zihniyetler biz solcuları sürekli komünist olmakla suçluyorlar.Vatanını bölmek isteyenlere destek olanlara ben solcu demem (onlar benim için çakma solculardır).Düşünce tarzın hoşuma gitti.Bir de bazı insanlar Lenin den veya Fidel Castro dan neden nefret ediyorlar onu gerçekten merak ediyorum.Bizim istediğimiz tamamen Sosyalizm değil.Elbette Cumhuriyet ülkemizin yönetim şekli ama sosyalizmden ne kadar uzaklaşır kapitalizme yaklaşırsak işte o zaman ne demokrasi kalır ne de eşitlik inan bana.
 
kısa ve öz konuşacağım: ben zaten ilericiyim benim komünistlere kızmamım sebebi ise vatanımızı bölmek isteyenlere destek vermesi ve onları bizim seviyemizde görmeleridir. işte ben buna kızıyorum. elbette hepimiz ilerici olmalıyız elbette kapitalist düzen yıkılmalıdır fakat söz konusu vatan olunca damarım kalkıyor işte..

merhabalar oncelikle ;
vatani bolmek terimi beni biraz dusundurdu_!!!!_
sosyalizm de var olan birsey de sudur;
uluslarin kendi kaderini tayin hakki.isteyen sosyalist duzende devam eder isteyende kendi kaderini belirler, ayrilabilir yani.Ulusların kendi kaderini tayin hakkı, esas olarak ezilen ulusun bağımsız bir devlet kurma hakkıdır. Bu hak bu açıklığıyla konmadığı sürece, hem ezen ulusun egemenleri tarafından hem de ezilen ulusun mülk sahibi sınıfları tarafından çarpıtılmaya açık hale gelir. Marksistler ezilen ulusların kendi kaderini tayin hakkını, sulandırmaksızın, yani onların dilerlerse ayrı devlet kurmalarını kabul kapsamında desteklerler. Bu hakkı hangi biçimde kullanacağı ezilen ulusun iradesine bırakılmalıdır. Ulusal sorun, ezilen ulus ayrılma ve bağımsız bir devlet kurma hakkını elde edinceye kadar gerçekte çözülmeden kalır.....
bu bolmek degildir lenin sscb den ayrilip devlet kuran uluslara birsey dememistir.

ewet sosyalizimde bu acik ve net ortaya koyulmustur.dunyada bir cok yer ulusal kurtulus mucadelesi vermektedir bu halk boluculukle suclanamaz hakki olan sey icin mucadele ediyordur sadece ve sadece.ornegin filistin-israil mucadelesi filistin halkinin ulusal mucadelesidir ve filistin israili bolmeye parcalamaya calisiyor diyemeyiz.
sevgilerimle....
 
merhabalar oncelikle ;
vatani bolmek terimi beni biraz dusundurdu_!!!!_
sosyalizm de var olan birsey de sudur;
uluslarin kendi kaderini tayin hakki.isteyen sosyalist duzende devam eder isteyende kendi kaderini belirler, ayrilabilir yani.Ulusların kendi kaderini tayin hakkı, esas olarak ezilen ulusun bağımsız bir devlet kurma hakkıdır. Bu hak bu açıklığıyla konmadığı sürece, hem ezen ulusun egemenleri tarafından hem de ezilen ulusun mülk sahibi sınıfları tarafından çarpıtılmaya açık hale gelir. Marksistler ezilen ulusların kendi kaderini tayin hakkını, sulandırmaksızın, yani onların dilerlerse ayrı devlet kurmalarını kabul kapsamında desteklerler. Bu hakkı hangi biçimde kullanacağı ezilen ulusun iradesine bırakılmalıdır. Ulusal sorun, ezilen ulus ayrılma ve bağımsız bir devlet kurma hakkını elde edinceye kadar gerçekte çözülmeden kalır.....
bu bolmek degildir lenin sscb den ayrilip devlet kuran uluslara birsey dememistir.

ewet sosyalizimde bu acik ve net ortaya koyulmustur.dunyada bir cok yer ulusal kurtulus mucadelesi vermektedir bu halk boluculukle suclanamaz hakki olan sey icin mucadele ediyordur sadece ve sadece.ornegin filistin-israil mucadelesi filistin halkinin ulusal mucadelesidir ve filistin israili bolmeye parcalamaya calisiyor diyemeyiz.
sevgilerimle....

Ben böyle bir hakkın ilkesel olarak olduğunu kabul etmiyorum. Söylediklerin doğrudur ama Lenin'in özgürlük verdiği ülkelerle arsında bir politik bağ vardır ayrıca bu hak tanınmasaydı sovyetler zor durumda kalırdı.
ben bir komünist olarak, Irak'ın toprak bütünlüğünden yanayım örneğin.Kuzey ırak'ta ABD kuklası bir Kürt devletinin kurulmasını istemiyorum bunu da oradaki kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı olarak da görmüyorum. ya da emperyalizmin her gün yeni kukla devletler kurduğu bir dünyada bu hakkın ilkesel oalrak değil de düşünülerek desteklenmesinde yarar var.mesela ayı şekilde Kosava'da ellerinde ABD bayrakları ya da AB bayrakları ile bağımsızlık kutlayanları desteklemek zorunda da asla değilim bir komünist olarak. ki stalin de aşagı yukarı halklar komiseri olarak aynı şeyleri savunmuştur. bu söylediklerimin de Kürt sorunu ile bir ilgisi yok. o konuda şartların neleri getirip neleri getirmeyeceğini bilemem.ama ilkesel olarak böyle bir zorunluluk yoktur.
neyse bu da sana yazacağım ilk ve son cevap. Forumdaki kafatasçılarla uğraşmak daha mantıklı enerjimi onlara harcamayı tercih ederim.
saygılar...
 
Geri
Üst