şüphesiz allahın kullarına indirmiş olduğu ve kıyamet gününe kadar da sabit olarak kalacak ve tüm nesillere ışık olabilecek kaynak kur'an'dır.
Senin adamdan saymak istemediğin çok değerli muhaddislerimiz de hadislerden önce tabiki ilk kaynağı kur'an olarak alıyorlardı
aynı şekilde o muhaddislerimizin hayat hikayelerini hadis ilmi üzerine çalışma metodlarını,zekalarını islamı öğrenme araştırma azmini okursan günümüz insanlarının onların ulaştığı erdeme ulaşabilmelerinin ne kadar zor olduğunu göreceksin.
herşey kur'an'da bulunur demişsin ama kur'anda namazın nasıl kılınacağının yok olduğunuda söylemişsin ama bunu nerden öğrendiğimizi nedense söylemeye çekinmişsin kur'an kesin kaynaktır elbetteki ama sen islamda sadece ve sadece kur'an-ı kerim'i tek kaynak olarak alırsan yanılırsın neden yanılırsın
çünkü;
Hz. Muhammed (s.a.v)'ın geliş amacı msn messenger gibi allahtan aldığını sadece insanlara aktarmak değildir kur'an'ı doğru bir şekilde insanlara açıklamak anlaşmazlıkların çıktığı noktalarda insanlara gerektiğinde muallim olmak kur'anın gerçek vasıflarını 1. elden öğreterek islamın bozulmamasını ve ilk gündeki gibi anlaşılabilmesini sağlamaktır.Eğer sen kur'an-ı kerim'i tek kaynak olarak alırsan hz. Muhammed (sav) efendimiz olmasada olurdu gibi bi duruma getirmiş olursun konuyu ve bu hem islamın temeline hem kur'ana hemde müslüman olduğumuzu belirtmek için kullandığımız kelime-i şehadet e tamamiyle ters bir konuşma olur.
Buraya kadarki yazılarım islamın sadece kur'andan değil ilk kur'an ve sonrada peygamber efendimizin hadislerinden oluştuğunu mantıksal bir şekilde anlatabilmek içindi
şimdi sıra geldi kaynaksal konuşmaya;
İslamın ilk dönemlerinde hadis yazmalarının yasaklanmasının sebebi tabiki islamın temeli olan Kur'an'ın hadislerle karışmasını engellemeye yönelik olmasındandır
Kur'an-ı kerimin birçok yerinde allaha resulüne itaat edilmesi gerektiği belirtilmiştir
Peygamberimiz dini oturduğu yerden sadece gelen ayetleri vahiy katiplerine yazdırarak değil bizzat halkın arasında gezerek halkın bir konuda sıkıntısı olduğu anda olaya müdahale edip doğru yolu bulmalarını sağlayarak öğretmiştir.
bu bağlamda peygambere itaat etmek demek onun söylediği nasihatleride doğru kabul etmek demektir.
islamın ilk zamanlarında da kur'an vardı ama yinede günlük hayatta islamı anlamada sıkıntılar vardı madem hadisi şeriflere güvenmeyeceğiz o zaman
bilmediklerimizi bize öğretebilecek muallimi nereden bulacağız?
o zaman biz sahabeden daha şanssız bir konumda oluyoruz
Al-i İmran
32. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Eger yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.
Al-i İmran
132. Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ki rahmete kavusturulasiniz.
Nisa
59. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eger bir hususta anlasmazliga düserseniz
Allah'a ve ahirete gerçekten inaniyorsaniz onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onlarin talimatina göre halledin); bu hem hayirli, hem de netice bakimindan daha güzeldir.
Enfal
1. Sana savas ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranizi düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin.
Enfal
20. Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlüne itaat edin, isittiginiz halde O'ndan yüz çevirmeyin.
Enfal
46. Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekismeyin; sonra korkuya kapilirsiniz da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
Nisa
80. Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmis olur. Yüz çevirene gelince, seni onlarin basina bekçi göndermedik!
Al-i İmran
31. (Resûlüm! ) De ki:
Eger Allah'i seviyorsaniz bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarinizi bagislasin. Allah son derece bagislayici ve esirgeyicidir.
Al-i İmran
164. Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'in âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap
ve hikmeti ögreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmustur. Halbuki daha önce onlar apaçik bir sapiklik içinde idiler.
Bakara
129. Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti ögretecek, onlari temizleyecek bir peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her seyi yerli yerince yapan yalniz sensin.
Bakara
151. Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arindiran, size
Kitab'i ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size ögreten bir Resûl gönderdik.
Peygamberimiz(s.av)'da kendisinin muallim olarak gönderildiğini bildirmiştir.
(İbn Mâce, Mukaddime, 17, no: 229; Müslim, (18) Talak, 4, no: 1478.)
Ashabına bilmedikleri konusunda yol göstermiştir.(Müslim, (44) Fezâilü's-Sahabe, 41, no: 2502.)
Hz Muhammed(s.av) efendimiz,
cahilleri aydınlatan ve muhtaçları doyuran birisi olarak gönüllere
taht kurmuştur.(Buhârî, (24) Megâzî, 38, no: 4230; Müslim, (44) Fezâilü's-Sahabe,
41, no: 2502. Bkz. Özbek, Abdullah, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed
(S.A.V), Esra Yayınları, İstanbul, 1997, s. 41.)
Hadis-i şeriflerin sağlam bir şekilde tesbit edilmesi, İslâm dininin
tahrifata uğramasını engellemiş, dini yabancı unsurlardan korumuş,
bid'atlardan muhafaza etmiştir.
islamın gelişinden bu yana 14 asır geçmiş olmasına rağmen sünnetleri doğru şekilde aktaran hadisler sayesinde islam bozulmadan bu günleri görebilmiştir.
ve sanırım hepiniz veda hutbesini bilirsiniz ve veda hutbesinin de değiştirilmiş olacağını herhalde düşünmüyorsunuz
veda hutbesinin içinden alıntı
''Size
öyle bir şey bıraktım ki, ona sımsıkı sarılırsanız hiç bir zaman
dalâlete düşmez, sapıtmazsınız: O,
Allah'ın Kitabı ve Rasûlüllah'ın
sünnetidir.''
Hz Muhammed (s.a.v)'ında açıkladığı gibi bırakılmış olan miras kitap ve sünnettir.
2. bölüm
asr-ı saadette islam beldesi şeriatle yönetilmekteydi ve de islam en altın çağını şeriat yönetiminin olduğu zaman dilimi içerisinde yaşamıştır
peki şeriat nedir?
şeriat allahın kuralları'nın hepsi demektir doğuda bir insana sen şeriatçımısın diye soruluğunda eğer o kişi müslümansa şeriatçıyım cevabını verir neden çünkü
şeriatın bir anlamıda islamiyet demektir
asr-ı saadet dışında bugüne kadar kurulmuş hiçbir şeriat devletini benim kastettiğim şeriatle karıştırmamak gerekir çünkü günümüzde şeriatle yönetilen hiçbir devlet şeriati tam olarak anlayabilmiş değildir
islamiyet=şeriat olduğuna göre demokratik islamcı şeriatçı islamcı olmaz bir insan ya şeriatçıdır ya başka bir dindendir ya da kafirdir konu bu kadar açık ve basittir
3.bölüm
son olarak çeşitli alimlerden tasavvufun tanımı
* "Tasavvuf, Resûlullah efendimizin sünnet-i seniyyesine uymak,
fazla konuşmayı, fazla yemeği ve fazla uykuyu terk etmektir."
(Alâüddevle Semnânî)
* "Tasavvuf, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylerin hepsini
terketmektir." (Ali bin Sehl)
* ''Tasavvuf,
vakti, en değerli olan şeye harcamaktır." (Ebû Saîd Ebü'l-Hayr)
Mevlana'nın da her fırsatta peygamberimizi övdüğü tüm yaşamını kur'ana ve onun resulüne bağlı olarak yaşadığı tartışılmaz bir gerçektir
MUTASAVVIF : Gafletten uzak olarak yâni her an Hakk'ı zikreden,
kalbini mânevî kirlerden temizleyen ve Allah'dan başka her şeyi
gönlünden çıkaran, rûhunu Hakk'ın zikri ile süsleyen tasavvuf ehli,
velî, mürşid, ahlâk-ı hasene sâhibine mutasavvıf denilir.
bu tarifte kur'ana ve sünnete ters olan şeyi soruyorum =)
biraz uzun bi mesaj oldu ama ancak toparlayabildim işerimin yoğunluğu arasında bide buna vakit ayırmak zorunda kaldım ha bu beni mutsuz mu etti tam aksine ben böyle bi konu açıldığı için çok mutlu oldum
insanları biraz olsun aydınlatabilmişsem ne mutlu bana ne mutlu aydınlanan herkese
son olarak kıyamete kadar
1-Kur'an
2-Sünnet
3-İcma
4-Kıyas