Hz Mehdİ ve özellikleri

alish

вυяαq αℓι&#1
Katılım
17 Ağu 2005
Mesajlar
2,480
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ℓσνє ιѕ ƒєηєявαнçe
HZ. MEHDİ

Mehdi kelimesi, "hidayete eren veya hidayete vesile olan" anlamına gelmektedir. Bazı sözlüklerde ve ansiklopedilerde ise kelimenin daha geniş bir tanımı vardır:

Harfiyen "kendisine rehberlik edilen" demek olup, bütün istikametler (yol göstermeler) Allah'tan geldiği için, kelime nihayet kendisine Allah tarafından yol gösterilen, yani hususi ve şahsi bir tarzda Allah'ın hidayetine nail olan manasını almıştır. (İslam Ansiklopedisi, 7/474)

Hidayete eren veya hidayete vesile olan. Sahib-üz-zaman. "Hususi ve şahsi bir tarzda Allah'ın hidayetine mazhar olan, kendisine Cenab-ı Hak tarafından yol gösterilen" manasındadır. Bu kelime ihtida etmiş olanlar için de kullanılmıştır. Mehdi-yi Resul, Mehdi-yi Muntazır da denir. Ahir zamanda gelip bütün Müslümanları Hakaik-ı imaniye ve Kur'aniyeyi cami eserleri ile uyandıracak, dinlerini takviye ve imanlarını tevdit edecek olan ve Peygamberimiz Al'inden bir zattır. (Tür-Dav Lugat, 607)

Mehdi Bütün Dünyaya Hakim Olacaktır

Mehdi'nin tüm dünyaya hakim olacağı Peygamber Efendimiz'in pek çok hadisinde belirtilmiştir. Bu hakimiyet hayatın bütün safhalarında açıkça görülecektir. Bununla ilgili hadislerden bazıları şöyledir:

Tüm olarak yeryüzünün meliki dört tanedir. Onların ikisi: Zülkarneyn ve Süleyman müminlerden, diğer ikisi, Nemrud ve Buhtunnasr kafirlerdendi. Yere beşinci olarak Ehl-i Beyt'imden biri sahip olacak. Yani Mehdi. (Mektubat-ı Rabbani, c. 2, s. 251)

Mehdi tıpkı Zülkarneyn ile Süleyman gibi bütün dünyaya hükmedecek. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Ahir Zaman, s. 10/El-Kavmu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 32/Kıyamet Alametleri, s. 183)

Mehdi doğu ile batı arasındaki her yeri fetheder. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamat-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 57)


Kuran'da İslam Ahlakının Dünya Hakimiyetine İşaret Eden Ayetler

Kuran'da İslam ahlakının dünya hakimiyetine işaret eden pek çok ayet bulunmaktadır. Bu ayetler Peygamberimiz'in Mehdi ve Mehdi'nin İslam ahlakını dünyaya hakim kılması hakkındaki haberleriyle çok büyük paralellik göstermektedir. Böyle bir olay bugüne kadar gerçekleşmediğine göre, Kuran ayetlerinde haber verilen geniş çaplı dünya hakimiyetinin, Peygamberimiz'in haber verdiği ahir zamandaki Hz. Mehdi'nin hakimiyetine işaret etmesi çok büyük olasılıktır. Konuyla ilgili ayetlerden bazıları şunlardır:

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)

Allah, yazmıştır: "Andolsun, ben galip geleceğim ve elçilerim de." Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır. (Mücadele Suresi, 21)

Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile. Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saf Suresi, 8-9)

Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. Müşrikler istemese de O dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 32-33)

Allah, suçlu-günahkarlar istemese de, hakkı (hak olarak) kendi kelimeleriyle gerçekleştirecektir. (Yunus Suresi, 82)

Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmuşlardı; fakat düzen kuruculuğun (tedbirlerin, karşılık vermelerin) tümü Allah'a aittir. Her bir nefsin ne kazandığını O bilir. Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir. (Rad Suresi, 42)

Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte biz, suçlu-günahkar olan bir topluluğu böyle cezalandırırız. Sonra, nasıl yapıp-davranacaksınız diye gözlemek için, onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık. (Yunus Suresi, 13-14)

Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın katıksızca iman edenlerin yeryüzüne mirasçı kılınacakları da Kuran'ın pek çok ayetinde vurgulanan ilahi bir kanundur:

Andolsun, biz Zikir'den sonra Zebur'da da: "Şüphesiz Arz'a salih kullarım varisçi olacaktır" diye yazdık. (Enbiya Suresi, 105)

"Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır)." (Peygamberler) Fetih istediler, (sonunda) her zorba inatçı bozguna uğrayıp -yok oldu- gitti. (İbrahim Suresi, 14-15)

Musa kavmine: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz Allah'ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir." dedi. Dediler ki: "Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da eziyete uğratıldık." (Musa:) "Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler (egemenler) kılacak, böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek" dedi. (Araf Suresi, 128-129)

Kendisine bereketler kıldığımız yerin doğusuna da, batısına da o hor kılınıp-zayıf bırakılanları (müstaz'afları) mirasçılar kıldık. Rabbinin İsrailoğullarına olan o güzel sözü (vaadi), sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı (yerine geldi). Firavun ve kavminin yapmakta oldukları ve yükselttiklerini (köşklerini, saraylarını) da yerle bir ettik. (Araf Suresi, 137)

Hayır, biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)


MEHDİ'NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİ

Mehdi ve Ahir Zamanla İlgili Hadislerin Büyük Çoğunluğu "Müteşabih"tir

Mehdi'nin çıkış alametlerine geçmeden önce, bu alametleri bildiren hadislerin önemli bir özelliğinden bahsetmek gerekir. Bu özellik, Mehdi ve ahir zaman hakkındaki hadislerin müteşabih bir anlatıma sahip olmasıdır.

"Müteşabih", açık, görünür (zahiri) anlamı kastedilmeyen, benzetme ve örneklerle yapılan imalı anlatımlara denir. Peygamber Efendimiz de, ahir zamanda olacak olaylara yönelik hadislerinin bir kısmını böyle imalı bir şekilde, çeşitli benzetme ve örneklerle tarif etmiştir. Böyle hadislere müteşabih (teşbihler içeren) hadisler denir.

Peygamber Efendimiz'in, Allah'ın kendisine bildirdiği geleceğe dair olayları bu şekilde üstü kapalı, imalı olarak bizlere nakletmesinin çok önemli hikmetleri vardır:

Dünya bir imtihan yeridir. İnsanlar bu dünyada vicdanlarını kullanarak Allah'a ve O'nun bildirdiği gerçeklere iman edip etmemekle denenirler. Bu nedenle bu dünyada insanların mecbur kalarak, ister istemez iman etmek zorunda kalacakları bir durum imtihan mantığına aykırı olur. Çünkü iman, insanın vicdanını ve samimiyetini ortaya koyan bir seçimdir.

İşte, insanların mecbur kalarak değil de, seçme ve araştırma yeteneklerini, vicdanlarını, iradelerini kullanarak karar verebilmeleri için, geleceğe yönelik işaretler içeren pek çok hadis üstü kapalı bir şekilde haber verilmiştir. Eğer bu hadislerde herşey açıkça bildirilmiş, gelecekte olacak olan olaylar açıkça tarif edilmiş olsa, o zaman imtihan ortamı kalkardı. Tüm insanlar bu gerçekleri kabul etmek, ister istemez Peygamber'e iman etmek zorunda kalırlardı. Bu durumda ise seçme ve vicdanını kullanma diye bir konu kalmazdı. İman etmenin vicdanlı ve vicdansız kimseleri ayırt edici özelliği kalkar, gerçek imana sahip kişileri tanıma imkanı olmazdı. Çok üstün ahlaktaki imanlı bir kişi ile imansız bir kişi aynı derecede görülürdü. İşte bu nedenle Peygamberimiz Hz. Muhammed' (sav)in geleceğe yönelik pek çok hadisi imtihan ortamını kaldırmayan müteşabih hadislerdir. Bu hadisler benzetmelerle, örneklerle ve işaretlerle doludur, derin manalar içerir.

Geçtiğimiz hicri yüzyılın büyük İslam alimlerinden Bediüzzaman Said Nursi hazretleri de "Şualar" isimli eserinde, ahir zamanda meydana gelecek kıyamet alametlerinin, hadislerde çoğunlukla müteşabih olarak bildirildiğini belirtmiştir. Bunların ise ancak "tevil edilerek", yani yorumlarla açıklanarak insanlara anlatılabileceğini bildirmiştir. Ayrıca yapılan bu yorumların doğruluğunun da ancak Peygamberimiz'in bildirdiği olay meydana geldikten sonra anlaşılacabileceğini izah etmektedir. Bediüzzaman bu durumu şu şekilde ifade etmektedir:

Ahir zamanda vukua gelecek hadisata (meydana gelecek olaylara) dair hadislerin bir kısmının müteşabihat-ı Kuraniye (Kuran'daki müteşabih anlatımlar) gibi derin manaları var. Muhkemat (açık, net, hüküm bildiren ifadeler) gibi tefsir edilmez ve herkes bilemez. Belki tefsir yerinde tevil (geleceğe yönelik yorumlanırlar) ederler.

sırriyle, vukuundan (gerçekleştikten) sonra tevilleri (yorumları) anlaşılır ve murad ne olduğu (ne kastedildiği) bilinir. (Şualar, s.486)


Tüm bunlardan ortaya çıkan gerçek şudur: Müteşabih hadisler, manası açık olan hadisler gibi yorumlanamaz ve herkes bu hadislerin gerçek manalarını bilemez. Ancak yorumları yapılır, gerçek manaları ise olaylar yaşanınca anlaşılır, kesinleşir.

Durum böyleyken, ahir zamana işaret eden hadislerin bir kısmındaki benzetme ve örnekler, zamanla halk tarafından kelimelerin görünürdeki (zahiri) manalarıyla yorumlanmıştır. Oysa müteşabih hadislerde, olacak olayları haber veren mecazi ifadeler "zahiri" anlamlarıyla yorumlandığında, bu olayların sebepler dairesi içinde gerçekleşemeyeceği çok açıktır. Bu nedenle hadiste müteşabih olarak bildirilen olay gerçekleşmiş olsa bile, bu olaylarla hadisler arasında bir ilişki kurulamamıştır. Bunun sonucunda da birer birer gerçekleşen alametler fark edilememiş ve insanlar bu işaretleri anlayamamışlardır.

Mehdi Hakkındaki Hadislerin Yorumunda Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

Mehdi'nin çıkışı ile ilgili alametler incelenirken en çok dikkat çeken husus, bu alametlerin 15-20 yıl gibi kısa bir dönemde, arka arkaya gerçekleşmiş olmalarıdır. Bu kitapta yer alan ya da almayan yüzlerce alametin aynı yüzyılda, belirtilen yer ve zamanda, muntazam bir şekilde, birbiri ardınca ve tam izah edildiği şekilde çıkması söylediğimiz meseleye büyük bir delil teşkil etmektedir. Belki bu olayların ayrı ayrı farklı dönemlerde gerçekleşmesi fazla birşey ifade etmeyebilirdi. Ancak hepsinin bir arada ve aynı zaman dilimi içinde gerçekleşmesi bunların hiçbir şekilde sıradan ve rastlantısal olaylar olmadıklarının çok açık bir göstergesidir. İşte bu bakış açısıyla değerlendirildiğinde söz konusu olayların hadislerde bildirilen ahir zaman olayları, bir başka deyimle "kıyamet alametleri" olduklarına dair kanaat güçlenir ve kesinleşir.

Örneğin, "Bir kuyruklu yıldızın doğması" rivayetinde haber verildiği gibi kuyruklu yıldız her zaman doğabilir, "Ramazan ayında güneş ve ay çoğu kereler tutulabilir", "büyük bir olayın" meydana gelmesi rivayetinde belirtilenlere benzer olaylara her devirde raslanabilir. Fakat önemli olan hadiste kastedilen olayı tespit edebilmektir.

Bunu tespit ederken alınacak en önemli ölçü ise bu olayların birbiri ardınca ve aynı dönem içinde meydana gelmeleridir. Yine bu olayların, hadislerin ve İslam büyüklerinin dikkat çektikleri yer, ortam, dönem ve zaman dilimi içinde gerçekleşmeleri de bunların hadislerde kastedilen alametler olduklarının önemli bir kanıtı olacaktır. Bu kitapta da ahir zamanla ilgili haberlerin yorumlanmasında bu ölçüler esas alınacaktır.

Mehdi'nin Çıkış Zamanı

Kıyamet Kopmadan Önce Mutlaka Gönderilecektir

Hadislerde Mehdi'nin İslam ahlakını hakim etmek için, kıyamet kopmadan önce yeryüzüne mutlaka geleceği özellikle vurgulanmaktadır. Bu konudaki rivayetler şu şekildedir:

Hz. Ali'den rivayet olduğuna göre Resulullah şöyle buyurdu: Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa, Allah (cc) benim Ehl-i Beytimden bir zatı gönderecek. (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)

İbn-i Mace ve Ebu Naim, Ebu Hüreyre'den tahric ettiler. O dedi ki Peygamber buyurdu: Eğer dünyadan bir gün kalsa, Allah o günü uzatır ve Ehl-i Beytimden birisini Melik kılar. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Muntazar, 10/El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 27/Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s.437)

Dünyanın ancak bir günlük ömrü kalmış olsa, onun başa geçmesi için Cenab-ı Allah o günü behemehal uzatır. (Sünen-i Tirmizi, 4/92)


Hicri İkinci Bin Yılın İçinde Gelecektir

İmam Rabbani, Mehdi'nin Peygamberimiz'in vefatından 1000 (bin) sene geçtikten sonra hicri ikinci binin içinde geleceğini bildirmektedir. Mektubat-ı Rabbani'nin pek çok bölümünde Mehdi'nin, Hz. İsa ile birlikte olacağı da vurgulanmaktadır:

Ancak beklenen odur ki; aradan bin sene geçtikten sonra bu saklı devlet tecid edile (yenilene). Ona bir üstünlük verilip suyu bulması, artırıla... Böylece kemalatın aslı zuhur edip, onun zilletini örte… Ve nisbet-i aliyyenin mürevvici Mehdi gelsin. Allah ondan razı olsun.

(Mektubat-ı Rabbani, 1/569)

Resulullah S.A. efendimizin ümmeti arasından çıkanlar pek kamildirler. Yani Resulullah efendimizin irtihali üzerinden bin sene geçtikten sonra isterse az olsunlar. Onların pek kemalli olmaları şunun içindir ki: Şeriatın takviyesi, pek tamam şekliyle hasıl ola.

Aradan bin sene geçtikten sonra, Mehdi'nin gelişi de bunun içindir. Onun mübarek kudümünü (gelişini), Hatem'ür-rüsul Resulullah efendimiz müjdelemiştir. Hz.İsa dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul edecektir. (Mektubat-ı Rabbani, 1/440)

Şeriatın teyit hasletleri, milleti tecdidi bu ikinci bindedir. Bu davanın doğruluğuna adil şahid: Hz. İsa'nın a.s. Mehdi'nin r.a. bu bin içinde var oluşlarıdır. (Mektubat-ı Rabbani, 1/66)


Hz. Muhammed'in vefatından bin sene geçtikten sonra, hicri ikinci bin yılına girilir. İmam-ı Rabbani'nin yukarıdaki açıklamalarına göre ikinci bin yılı içerisinde Hz. Mehdi gelecektir. İkinci binin başlangıcından içinde bulunduğumuz 14. yüzyıla kadar geçen üç yüz yılda Hz. Mehdi ve Hz. İsa gelmemişlerdir.

Hicri 1500'den Önce Gelmesi Gerekmektedir

Peygamber Efendimiz'in bir hadisinde ümmetinin ömrünün bin seneyi geçeceği fakat bin beş yüz seneyi aşmayacağı bildirilmiştir:

Bu ümmetin ömrü bin (1000) seneyi geçecek, fakat bin beş yüz (1500) seneyi aşmayacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 299, Celaleddin Suyuti'nin "El-Keşfu Fi Mücazeveti Hazin el-Ümmeti El Elfe Ellezi Dellet Aleyh el-Asar" isimli kitabından nakil)


Daha önceki rivayetlerden öğrendiğimize göre Mehdi hicri 1000. yıldan sonra gelecektir. Yukarıdaki hadise göre de ümmetin ömrünün bitimi olan hicri 1500. seneden sonra gelmesi beklenemez. Bugüne kadar gelmediğine göre de geriye tek ihtimal olarak hicri 14. yüzyıl, yani hicri 1400'ler kalmaktadır.

İmam Suyuti gibi pek çok İslam alimi gelecek olan bu hayırlı ümmetin yeryüzünde hakim olacakları sürenin Hicri 1500 yıllarına kadar devam edeceğine, bu barış ve güvenlik dolu yılların ardından, daha önceki kavimlerde olduğu gibi ahlaki açıdan çok büyük bir bozulmanın başlayacağına, "en doğrusunu Allah bilir" diyerek işaret etmektedir.

Hadis-i şeriflere göre Hz. Mehdi çıktıktan sonra 40 sene yaşayacaktır. Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi ile ilgili hadis-i şeriflerde de, onun yeryüzünde kalış müddetinin 40-45 sene olacağı bildirilmektedir. Bunun bir kısmını Hz. Mehdi ile Hz. İsa beraber yaşayacaklardır. Bu iki kutlu insanın beraber yaşayacakları dönem 7 ile 10 sene arasında olacaktır. Bu bilgilere göre Hz. Mehdi ve Hz. İsa'nın vefatına kadar olan 1475-1480 senelerine gelinmiş olacaktır. Bu tarihten 1500'e kadar devam eden 20-25 yıllık bir süre de, temin edilen barış ve adalet ortamının korunmasına çalışıldığı bir devre olacaktır.

Yüzyıl Başlarında Çıkacaktır

Büyük İslam alimi İmam Rabbani de eserlerinde tüm inananların büyük bir umutla bekledikleri Mehdi'nin yüzyıl başında geleceğini bildirmektedir.

Zira onun (Hz. Mehdi'nin) yüzyıl başında zuhur edeceği (çıkacağı) bildirilmektedir. (Mektubat-ı Rabbani)


Daha önce izah edildiği gibi, İmam Suyuti'den aktarılan rivayetlere göre Ümmet-i Muhammed'in ömrü 1500 (bin beşyüz) seneyi aşmayacaktır. Hicri 1500 yılına ulaşmaya bir yüzyıl başı kalmıştır. O da Hicri 1400 yılı başlarıdır.

Buraya kadar incelediğimiz tüm rivayetlerden varılan ortak sonuç, Mehdi'nin Hicri 14. asrın başlarında çıkması gerektiğidir. Nitekim bir sonraki bölümde inceleyeceğimiz Mehdi'nin çıkış alametlerinin de, toplu olarak hicri 1400 yılının başlarında arka arkaya gerçekleşmeleri bu sonucu kuvvetli bir biçimde doğrulamaktadır.

Mehdi'nin çıkış tarihi ve çıkış alametleri ile ilgili tüm rivayetler bize Hz. Mehdi'nin hicri 1400'lü (miladi 1979) yıllardan itibaren İslam ahlakını tebliğ faaliyetine başlamış olduğunu ve yine rivayetlerin işaretine göre bu faaliyetin herkes onu Mehdi olarak bilmeden, tanımadan önceki başlangıç safhasını tamamlamak üzere olduğunu göstermektedir.

Mehdi'nin Çıkış Alametleri

Mehdi'nin çıkış alametleri ile ilgili Peygamber Efendimiz'in pek çok hadisi bulunmaktadır. Bu hadisler birçok büyük İslam aliminin kitaplarında bizlere nakledilmiştir. Bu bölümde söz konusu hadislerin günümüzle olan bağlantıları incelenecektir. Bu hadislerin içinde bulunduğumuz dönemin ortam ve şartlarını açıkça tarif ettiklerini ve çok yakın geçmişte arka arkaya gerçekleşen bazı kritik olayları mucizevi bir biçimde haber verdiklerini göreceğiz.

Daha önceki bölümlerde de belirttiğimiz gibi gerek Mehdi'nin çıkışı, gerekse kıyamet alametleri ile ilgili hadislerin art arda gerçekleşmeleri belirli bir döneme işaret etmektedir. Ve tüm alametlerin hicri 14. yüzyıl başından (1979-1980) itibaren sırayla ortaya çıkmaları, içinde bulunduğumuz dönemin Mehdi'nin yeryüzünde bulunuş yılları olduğunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. (En doğrusunu Allah bilir.)

Şimdi hadislerde bildirilen Hz. Mehdi'nin çıkış alametlerini ana maddeler halinde inceleyelim.

1) FİTNELERİN ÇOĞALMASI

2) HARAMLARIN HELAL SAYILMASI

3) ALLAH'IN AÇIKÇA İNKAR EDİLMESİ

4) MÜSLÜMANLARA BASKININ ARTMASI

5) DÜNYANIN HER YERİNİ KARIŞIKLIK VE KARGAŞALARIN KAPLAMASI

6) İRAN-IRAK SAVAŞI

7) AFGANİSTAN'IN İŞGALİ

8) FIRAT'IN SUYUNUN KESİLMESİ

9) RAMAZAN'DA AY VE GÜNEŞ TUTULMALARI

10) KUYRUKLU YILDIZIN DOĞMASI

11) KABE BASKINI VE KABE'DE KAN AKITILMASI

12) DOĞU TARAFINDAN BİR ATEŞİN GÖRÜLMESİ

13) BÜYÜK OLAYLARIN VE HAYRET VERİCİ ŞEYLERİN MEYDANA GELMESİ

14) GÜNEŞTEN BİR ALAMETİN BELİRMESİ

15) BÜYÜK ŞEHİRLERİN YOK OLMASI

16) DEPREMLERİN ÇOĞALMASI

17) BİR KÖYÜN YOK OLMASI

1) Fitnelerin Çoğalması

Fitne kelimesi, insanların din konusundaki imtihanlarının şiddetlendiği olayları, ortam ve şartları tarif eder. İnsanların yaşam şartlarının güçleştiği, Allah'ın ve dinin çeşitli şekillerde yalanlanarak insanların imanlarının zayıflatılmaya, yok edilmeye çalışıldığı şiddetli imtihan ortamları dini terminolojide fitne ortamı olarak tanımlanır.

Aşağıdaki hadis de Hz. Mehdi'nin çıkışından önce müminlerin imanlarının zayıflayacağını ve buna sebep olacak hadiseleri haber vermektedir.

Kıyamet yaklaştığı zaman ve müminlerin kalbi; ölüm, açlık, fitneler, sünnetlerin kaybolması, bid'atlerin ortaya çıkması, emri bil maruf ve nehyi anıl münker (iyiliği öğütleyip kötülükten menetme) imkanlarının kaybolması gibi sebeplerle zayıfladığı zaman benim evlatlarımdan Mehdi ile Cenab-ı Hak sünnetleri ihya eder. Onun adalet ve bereketi ile müminlerin kalbi ferahlar, Acem (Arap olmayan) ve Arap milletleri arasında ülfet ve muhabbet yerleşir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 66)


Eğer kısaca özetleyecek olursak, Mehdi öncesi şu olaylar belirecektir:

1- Ölüm: Anarşi ve yaygın katliamlar neticesinde halkın can güvenliğinin kalmaması ve bunun meydana getirdiği tedirginlik ortamı.

2- Açlık: Hayat pahalılığı sebebiyle meydana gelen geçim sıkıntısı. Felaketler ve doğal afetler sonucunda kıtlıkların, açlığın artması.

3- Fitneler: Haramların küçük-büyük herkesin arasında, alabildiğince yaygınlaşması ve teşvik görmesi. Her türlü ahlaksızlığın herkesin gözleri önünde yapılması.

4- Bidatların ortaya çıkması: Dinin aslında olmadığı halde sonradan ortaya çıkarılan adetlerin dinin esaslarıymış gibi kabul edilmesi.

5- Dini anlatma imkanlarının kaybolması: İyiliğin emredilmesi ve kötülüğün engellenmesi, kısacası tebliğ imkanının kaybolması ile meydana gelen boşluk.

Fitne ortamları sağlam imana sahip müminler için imanlarının, sabırlarının ve ahiretteki derecelerinin artmasına vesile olurken, zayıf ve yüzeysel imana sahip geniş kesimlerin ise imanlarını kaybetmelerine ya da daha da zayıflamalarına yol açar. İşte Mehdi bu tür bir fitne ortamının en yoğun ve şiddetli olarak yaşandığı bir dönemde ortaya çıkacaktır:

Mehdi, fitnelerin zuhur ettiği bir zaman aralığında gelecek. (Mektubat-ı Rabbani, 2-258)



MEHDİ'NİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

PEYGAMBERİMİZ'İN SOYUNDANDIR

Mehdi Peygamber Efendimiz'in soyundandır:

Hz. Ali'nin rivayetine göre Resulullah şöyle buyurdu: "Kıyametin kopması için zaman da sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah (c.c.) benim Ehl-i Beytimden bir zatı (Mehdi'yi) gönderecek." (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)

Hz. Ali' den rivayet edilmiştir; Peygamberimiz buyurdu: "El-Mehdi, bizden Ehl-i Beyt'tendir."

Said b. el Müseyyeb'den, Peygamberimiz şöyle buyurdu: "Mehdi, kızım Fatıma'nın neslindendir." (Sünen-i İbn Mace, 10/348)

Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş'ten ve Ehl-i Beyt'imden bir kişidir. (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 13)


Bütün peygamberler birbirinin soyundandır. Hz. Mehdi de hadislerin belirttiğine göre bu soydan gelmektedir. Halk arasında bu soydan gelenlere Seyyid denmektedir. Allah, Kuran'da birbirlerinin soyundan gelen elçilerden bahsetmektedir. Bu ayetler Mehdi'nin de aynı soydan geleceğine işaret ediyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir)

Gerçek şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti; Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir. Allah işitendir, bilendir. (Al-i İmran Suresi, 33-34)

"Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin." (Bakara Suresi, 128)

Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik. (Enam Suresi, 87)


Güzel ve Nurludur

O (Mehdi) güzel bir delikanlıdır, güzel yüzlüdür. Yüzünün nuru başına ve saçlarının siyahına kadar yükselir. (Mehdilik ve İmamiye, s. 153 /İkdüd Dürer'den)

Yüzü parlayan yıldız gibi nurludur. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 33/Kitab-ül Burhan Fi Alamatil-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 22)


Allah, Hz. Yusuf'un güzelliğinden şu şekilde bahsetmektedir:

(Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf'a da) "Çık, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: "Allah'ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir" dediler. (Yusuf Suresi, 31)


Siyah Saçlıdır

Yüzünün nuru başına ve saçlarının siyahına kadar yükselir. (Mehdilik ve İmamiye, s. 153/İkdüd, Dürer'den)


Omzunda Nübüvvet Mührü Vardır

Mehdi'nin omzunda Peygamber Efendimiz'deki nübüvvet mührü bulunacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasarr Fi Alamatil Mehdiyy- il Muntazar, s. 41)

Omzunda Peygamber'in alameti vardır. (Kıyamet Alametleri, s. 165/Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23)

Omzunda Peygamber'in nişanı vardır. (Kıyamet Alametleri, s. 163)


Hadis-i şeriflerden anlaşılacağı üzere Hz. Mehdi'nin iki omuzu arasında Hz. Muhammed'de olduğu gibi açık bir alamet olan "nübüvvet mührü" olacaktır.

Cabir b. Semüre'den rivayet edilmiştir: "Resululah'ın mühürü güvercin yumurtası kadar bir yumru idi." (Sünen-i Tirmizi, 6/126)

Abdullah b. Sercis'ten rivayet edilmiştir: "(Resulullah'ın) iki küreği arasında sol küreği bölümü tarafında üstü siğilleri andıran beneklerle dolu peygamber mührüne baktım." (İbni Kesir, Şemail-i Resul, s. 53)

Ebu Saib b. Yezid'den rivayet edilmiştir: "Gözüm Peygamberimiz'in iki omuzu arasındaki mühüre ilişti." (Sünen-i Tirmizi, 6/126)


Rengi

Hz. Mehdi'nin rengi arabidir. (Kıyamet Alametleri, s. 163/El - Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 29/Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)

Rengi arab rengidir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)


Not: Arap ırkının ten rengi kırmızıyla karışık beyazdır.

Esmer olacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 163/El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)


Hz. Peygamber'in ten rengi de kırmızıya çalan beyaz renkti. Fakat, teninin görünen kısımları güneş, rüzgar gibi etkenlerle esmere çalıyordu. Rivayetlerden Hz. Mehdi'nin de Peygamber Efendimiz'le aynı renkte olacağı anlaşılmaktadır. Bir rivayette Resulullah'ın ten rengi şöyle tarif edilmektedir:

Enes b. Malik, Peygamber'in rengi hakkında şöyle dedi: Beyaz idi. Fakat beyazı esmere çalıyordu. (İbni Kesir, Şemail'ür- Resul, s. 28)

Esmerden maksat bembeyaz olmayıp az kırmızılığı ispat etmektir. Çünkü Resul-ü Ekrem Hazretlerinin rengi, hamamdan henüz yeni çıkmış ve kendisine kızıllık gelmiş olan bir beyaz kimsenin o andaki rengi gibidir. Yani Resul-ü Ekrem Hazretlerinin mübarek rengi, kırmızı ile karışık nurani beyaz idi. (İbni Kesir, Şemail'ür- Resul, s. 28)


Genel Görünümü

Hz. Mehdi'nin boyu, posu sanki Beni İsrail ricalindedir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 36-29)

Cismi, İsrail cismidir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)

Mehdi sanki Beni İsrail'den bir adamdır. (Tavrı onlara benzer yani heybetli ve acar) (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23-30)


Boyu

Mehdi, orta boylu olacaktır. (Kıyamet Alametleri/El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)


Peygamber Efendimiz'in de aynı boyda olduğunu rivayetlerden öğrenmekteyiz:

Enes B. Malik rivayetlerde buyurdu ki: Resulullah (s.a.v) orta boylu idi. Bilindiği gibi hadiste geçen Rab'a kelimesi normal ve orta boylu demektir. Fakat normal boy için uzun olan şahsa göre bir sınır vardır. Çünkü boyun sahibi kendi karışı ile yedi karış kadar olan boya normal boy denilir. (Tirmizi, Şemail-i Şerif, s. 15)


Yaşı

Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir... Mehdi benim evlatlarımdandır. 40 yaşlarındadır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)

40 yaşındadır. Diğer bir rivayete göre 30 ile 40 yaşındadır. (Kıyamet Alametleri, s. 163)


Hadislerde belirtilen, Mehdi'nin gönderildiği yaşlardan kasıt, onun vazifeye başlayacağı, insanların kendisini tanıyacakları ve faaliyetini görüp izleyecekleri yaşlardır.

Sakalı

Sakalı bol ve sık olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
Sakalı sıktır. (Kıyamet Alametleri, s. 163)
 
dostum biraz geç okumuşum ama sağolasın.millet geyikten bu gerçeklere vakit ayıramayıp 2 kelime bişi yazmamışlar.sağol eline sağlık.buraya dikkat :Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir. (Rad Suresi, 42)
 
tşkler dostum bu tür paylaşımlar coğalsın ıstıyorum
 
eline saglik dostum herkezin okumasi gereken bi yazi devamini bekleriz
 
Uzun OLduğu İçin Az Dikkat Çekti Ama Hepinizin İLgisine TeşekkürLer..
 
Geri
Üst