HZ. ADEM (S.A.)
Hz. Adem , yeryüzünde ilk insan ve ilk peygamber, bütün insanlarin babasi'dir.
Cesitli memleketlerden getirilen topraklari melekler su ile camur yapip, insan sekline koydular. Mekke ile Taif arasinda 40 yil yatip salsal oldu. Yani pismis gibi kurudu. Önce Muhammed aleyhisselamin nuru alnina kondu. Sonra Muharrem'in onuncu Cuma günü ruh verildi. Her seyin ismi ve faydasi kendisine bildirildi. Boyu ve yasi kesin olarak bildirilmedi. Allahü tealanin emri ile bütün melekler, Adem'e secde etti, ama Iblis (seytan) kibirlenip, bu emre karsi geldi ve secde etmedi : « Hani biz meleklere (ve cinlere): Adem'e secde edin , demistik. Iblis haric hepsi secde ettiler. O yüz cevirdi ve büyüklük tasladi, böylece kafirlerden oldu »(Bakara, 34) . Hz. Adem 40 yasinda Firdevs adindaki Cennet'e götürüldü. Cennet'de yahut daha önce Mekke disinda uyurken, sol kaburga kemiginden Hz. Havva yaratildi. Allahü teala onlari birbirine nikah etti. Yasak edilen agactan unutarak ve Iblis'in oyununa gelerek önce Havva, sonra Adem aleyhisselam yedikleri icin Cennetten cikarildilar. Adem aleyhisselam Hindistan'da Seylan (Ceylon) adasina, Havva ise Cidde'ye indirildi. 200 sene aglayip yalvardiktan sonra , tövbe ve dualari kabul olup, hacca gitmesi emr olundu: «Sonra Rabbi onu seckin kildi; tevbesini kabul etti ve dogru yola yöneltti »(Ta'ha, 122) . Arafat ovasinda Havva ile bulustu. Kabe'yi insaa etti.
Hz. Adem her sene hac yapardi. Arafat meydaninda veya baska meydanda , kiyamete kadar gelecek cocuklari belinden zerreler halinde cikarildi. «Ben sizin Rabbiniz degil miyim ?» diye soruldu. Hepsi «Evet » dedi. Sonra hepsi zerreler haline gelip, beline girdiler. Yahud belinden yalniz kendi cocuklari cikti. Sonra Sam'a geldiler. Burada cocuklari oldu. Neslinden 40.000 kisiyi gördü. 1500 yasinda iken cocuklarina peygamber oldu. Cocuklari cesitli dillerde konustu. Cebrail aleyhisselam 12 kere geldi. Oruc, her gün bir vakit namaz ve gusül abdesti emredildi. Kendisine kitap verilip, fizik, kimya, tip, eczacilik, matematik bilgileri ögretildi. Süryani, Ibrani ve Arabi diller ile kerpic üstüne cok kitap yazildi. Bir rivayete göre 2000 yasinda iken Cuma günü vefat etti. Hz.Havva 40 sene sonra vefat etti. Kabirlerinin Kudüs'de veya Mina da Mescid-i Hif'de veya Arafat'da oldugu rivayetleri vardir.
**************************************************************************************************************************
Hz İbrahime sormuşlar:
- Ey peygamber! Mademki peygambersin söyle bana, bu dünyaya kötülük nasıl geldi, biz nasıl geldik!
Hz. İbrahim ise süre istemiştir. Bunu sormak için Tanrıyla konuştuğunda Tanrı ona:
- Cennetten geldi Ya İbrahim!
Demiştir ve anlatmıştır. Hz. İbrahim ise halkının yanına döndüğünde tüm bunları anlatmıştır:
- Orada, Tanrı hep vardı. Melekleri yarattı, şeytanı yarattı ve Tanrı erkeği yarattı. Adı Âdemdi. Gözleri vardı ama göremiyordu. Çünkü çıplaktı, tamamen çıplaktı ve Tanrı bunu görmesini istemiyordu. Konuşamıyordu. Sonra Âdem, yalnızlıktan sıkılmıştı. Şeytan onu sevmiyordu. Ve Tanrı kadını yarattı, Âdemin bel kemiğinden. Adı Havvaydı. Doğurgandı. O da çıplaktı. Gözleri vardı, göremiyordu. Şeytan onu da sevmedi. Biz varken onlara ne gerek var ki? diyordu. Sonra şeytan, onlara karşı olmak için her şeyi yapacaktı.
Yasak Bahçede yaşayan yaratıkların içinden bir tanesi, yılan, sinsiydi. Şeytan yılanı kandırdı, yılan da Havvayı. Yılan, Havvaya dedi ki Bu meyve niye yasak Havva? Biliyor musun? Tanrı güçsüzdür, Tanrı zayıftır. Tanrı bunu yemenizi istemiyor, çünkü yemenizden korkuyor. Bunu yersen Tanrıya denk olacaksın. Onunla gücün aynı olacak. Onun gibi konuşabileceksin. Onun gibi yaratabileceksin. Onu öldürebileceksin. Ye onu! Ye hadi! dedi. Sonra Havva bu sözlere kanıp yasak elmadan bir parçasını yedi. Gözleri birden açılıverdi. Çıplak olduğu için utandı. Sonra Âdem, onun yanına geldi. Havva, Âdeme elmayı uzattı, Âdem de Havvanın aşkından elmayı aldı. Yerken elma, Âdemin boğazına takıldı. Ama gene de çıkarmadı yuttu. Böylece onun da gözü açıldı. Çıplak olduğundan utandı. Ama o an Havva tüm olanları anladı. Çünkü konuşamıyordu. Ama gene de Tanrıya gidip çıplak oldukları için ona kızdılar. Bizi niye böyle yarattın? diye düşündüler. Sonra, Âdem ile Havvanın tuvaleti geldi. Tanrı, onları dünyaya yolladı. Böylece de kötülük dünyaya geldi.
Sonra bir başkası demiş ki:
- Peki, Âdem ile Havva kötü müydü de kötülük dünyaya geldi?
- Hayır! Âdem ile Havvanın pek çok çocuğu oldu. Hepsi ikiz olarak doğuyorlardı. Bir ikizi, ikizi olmayan başka biriyle evlendiriyorlardı. Her ikizin biri kız biri erkekti. Sonra Kabil ile ikizi doğdu. Habil ile ikizi de doğdu. Kabilin ikizi çok güzeldi ve Kabil ona âşık oldu. Ama Âdem, Kabilin ikizi ile Habili uygun gördü ve onları evlendirdi. Kabil buna karşı çıktı, ama engel olamadı.
Sonra Âdemin tevhit dini gereğince Tanrıya kurban veriyorlardı. Kabil çiftçi, Habil çobandı. Habil, en iyi besili koyunlarından Tanrıya kurban olsunlar diye uçuruma bıraktı. Kabil ise çürük meyvelerinden. Geri gelip aşağı baktıklarında, meyveler orada duruyordu. Ama koyunlar yoktu. Kabilin kurbanı, kabul edilmemişti. Bunun üzerine Kabil, kızarak ormana girdi. Sonra kızgınlık içinde Habili bulup ona saldırdı. Habil, Kabili yere serdi ama canını bağışladı. Çünkü ağabeyini her şeye rağmen seviyordu. Hem de Habil, Tanrıdan korkuyordu. Ama sonra Kabil, kardeşine onu öldüreceğini söyledi. Bir taşı eline aldı ve Habili ormana götürdü. Orada Habil, Kabile karşı koymadı. Habil, şiddete karşıydı ve Tanrıdan korkuyordu. Bu yüzden Kabilin onu öldürmesine izin verdi.
Sonra Âdem ve Havva, Habilin cesedini bulup mezarını yaptı. Bu mezar Şamdadır. Ancak bulunmamıştır. Böylece de dünyaya kötülük gelmiş oldu.
Şimdi Tanrı, bize nimetler veriyor, Vadedilmiş Topraklara yolculuk etmemiz gerekiyor. Yolculuk için hazır olun.
Yolculuğa çıkmışlardı ve İbrahim, Tanrıyla konuştuğunda tek bir şey istedi. Çocuğu olmasını. Karısı ise kısırdı. Bu yüzden çocukları olmuyordu. Tanrı ise ona Oğlun evinde olacak! diye buyurdu. Karısına geri döndüğünde karısı kendinin doğuramayacağını söyleyip bir köle kızdan çocuk yapmasını istemiştir. Böylece İsmail doğmuştur. Ama karısı, köle kızı sevmediğinden ve Tanrının lütfü ile İshakı doğurduğundan, köle kız ve İsmail, yalnız başlarına terk edilip bırakıldı. Sonra İshak, olgunluğa eriştiğinde Tanrı, İbrahime İshak getirip kurban etmesini istemiştir. İshak ile İbrahim, tek başlarına oraya gitmiştir. İshak ise ölümünden haberlidir ve Tanrı için kurban olmaya hazırdır. İbrahim, gözünden yaş gele gele bıçağını kaldırdı. Ama tam İshaka saplayacak iken Cebrail oraya geldi ve buyurdu:
- Ey İbrahim! Sen Tanrıya bağlılığını bize gösterdin. Oğlunu öldürme! Gel benim yanımda getirdiğim bu koyunları kurban et.
İbrahim de defalarca teşekkür ederek koyunları kurban etti. İshak ile birlikte oradan ayrıldılar.
alıntı