Vtnsvr
New member
Öztin AKGÜÇ Kaynak Heddam
Ergenekon tertibi, tezgâhı, masalı, vaveylası nasıl nitelendirirseniz
nitelendirin, olay her açıdan, temel hukuk kurallarının ihlal edildiği,
bozulduğu, sakatlandığı bir skandal.
Bunların başlıcalarını açıklamaya çalışayım.
• Hazırlık soruşturmasının (tahkikatının) gizliliği sakatlanmıştır.
Hazırlık soruşturmasının gizliliği, hukukun ana kurallarından biridir. Hazırlık soruşturması, genelde bir yapının temeline benzetilir. Sağlam bir yapı ancak sağlam bir temel üzerine kurulabilir. Yargı kararının sağlamlığı da büyük ölçüde hazırlık soruşturmasına bağlıdır. Dinci basına, emperyal güçlerin gizli ve açık ayanlarına servis için siyasal baskı için ne yazık ki hukukun bu temel kuralı ihlal edilmiştir.
• Suçları sabit görülünceye, kanıtlanıncaya değin kişilerin suçsuz olduğuna ilişkin kural veya hukuk karinesi çiğnenmiştir.
"Suçları kanıtlanıncaya, karara bağlanıncaya kadar, bireyler masumdur" kuralı ya da karinesi hiçe sayılmış; göz ardı edilmiş; gözaltına alınanlar, sonradan salıverilseler de çeteci, darbeci, karanlık güç diye önsel olarak suçlu ilan edilmişlerdir.
• Kavram karmaşası, kirliliği yaratılmıştır.
Zanlı, sanık, suçlu kavramları, ya bazı politikacılarımızın her alanda olduğu gibi hukuk alanında da engin, derin(!) bilgileri sonucu ya da siyasal bir rant elde etme gayretiyle karıştırılmış; İtalya'da "Temiz Eller" operasyonunun kimlere karşı yapıldığı göz ardı edilerek; daha iddianame açıklanmadan halk avcılığı yapılarak yanlış biçimde temiz eller operasyonuna benzetilmiştir.
• Yargısız infaz yapılmıştır.
Yalnız Kuddusi Okkır olayı değil, iddianame hazırlanmadan kişileri bir yıldan daha uzun süre tutuklama, yargısız infaz, kişileri mahkûm etmektir. Yalnız uzun süre tutuklu kalma değil; gözaltına alma, sorgulama şekli de bir yerde yargısız infaz izlenimini vermiştr. Koruma altında, yaşı sekseni aşkın, kalp hastası bir kişiyi, sabahın alacakaranlığında gözaltına alır, uzun süre bir sandalye üzerinde bekletir, sorgular, belki de oturduğu yerde hafif de olsa bir hava akımı yaratırsanız; bu insan haklarını sakatlama, yetkiyi amacını aşkın biçimde kullanma değil, öldürmeye teşebbüs suçu olarak nitelendirilebilir. İlhan Selçuk gözaltında tutulduğu sürece, sağlık koşullarını bildiğim için, öldürmeye teşebbüs suçu işleniyor diye düşündüm.
Nitekim İlhan Selçuk sorgulama sırasında, daha sonra uzun sağlatım sürecinde kendi deyimi ile nalları dikebilirdi. Olsaydı, bunu normal, olağan bir ölüm olarak mı kabul edecektik. Gözaltına almada, tutuklamada yasarlara uygun hareket edilmediği sürece, sorumluların öldürmeye teşebbüs, ölüme sebep olma suçlarını işlemiş olabilecekleri göz ardı edilmemelidir.
• Hukukta çifte standart.
Özgürlükçü, demokrat, insan haklarına saygılı geçinenler, insan haklarına, hukuka aykırı 20'nci yüzyıl Türkiyesi'ne yakışmayan bu ilkel uygulamalara karşı tepki vermediler, bir kısmı sadece timsah gözyaşı döktü. Haksızlık etmeyeyim, bu tür uygulamalara karşı ülkemde seslerini yükselten şerefli insanlar da oldu. Onlara bir vatandaş olarak minnet borcumuz var. Emperyal güç işbirlikçilerden dolar, Avro belki milyon dolar karşılığı kalem oynatanlardan, yorum yapanlardan, şarlatanlardan başka bir davranış beklenemezdi. Ya özgürlükçü, demokrat, insan haklarına saygılı geçinen AB sözcüleri... Türkiye'de kendi ajanları, işbirlikçileri, bırakın gözaltına alınmayı, tutuklanmayı, mahkemeye verildiklerinde dahi ayağa kalkan, Barroso'lar, Lagendijk'ler, Olli Rehn'ler suspus oldular, hatta onayladılar. AB için özgürlük, demokrasi, insan hakları bir göz boyama alalamadır; bunlar süslü sözcüklerdir. AB'nin çifte standardı burada da gözlendi.
Yanlış bilgilendirme (dezenformasyon) kanallarına bakarak değil, vatandaşların görüşlerini almak için konuşuyorum. Bir sürücü yaşananlar için "Dincilerin tezgâhı" dedi. Ben de sordum, "Peki bu dinciler kimin tezgâhı". AB'nin ABD'nin tutumunu ve bunların yerli maşalarına bakarak, kimin tezgâhı tertibi olduğuna karar verin.
Ergenekon tertibi, tezgâhı, masalı, vaveylası nasıl nitelendirirseniz
nitelendirin, olay her açıdan, temel hukuk kurallarının ihlal edildiği,
bozulduğu, sakatlandığı bir skandal.
Bunların başlıcalarını açıklamaya çalışayım.
• Hazırlık soruşturmasının (tahkikatının) gizliliği sakatlanmıştır.
Hazırlık soruşturmasının gizliliği, hukukun ana kurallarından biridir. Hazırlık soruşturması, genelde bir yapının temeline benzetilir. Sağlam bir yapı ancak sağlam bir temel üzerine kurulabilir. Yargı kararının sağlamlığı da büyük ölçüde hazırlık soruşturmasına bağlıdır. Dinci basına, emperyal güçlerin gizli ve açık ayanlarına servis için siyasal baskı için ne yazık ki hukukun bu temel kuralı ihlal edilmiştir.
• Suçları sabit görülünceye, kanıtlanıncaya değin kişilerin suçsuz olduğuna ilişkin kural veya hukuk karinesi çiğnenmiştir.
"Suçları kanıtlanıncaya, karara bağlanıncaya kadar, bireyler masumdur" kuralı ya da karinesi hiçe sayılmış; göz ardı edilmiş; gözaltına alınanlar, sonradan salıverilseler de çeteci, darbeci, karanlık güç diye önsel olarak suçlu ilan edilmişlerdir.
• Kavram karmaşası, kirliliği yaratılmıştır.
Zanlı, sanık, suçlu kavramları, ya bazı politikacılarımızın her alanda olduğu gibi hukuk alanında da engin, derin(!) bilgileri sonucu ya da siyasal bir rant elde etme gayretiyle karıştırılmış; İtalya'da "Temiz Eller" operasyonunun kimlere karşı yapıldığı göz ardı edilerek; daha iddianame açıklanmadan halk avcılığı yapılarak yanlış biçimde temiz eller operasyonuna benzetilmiştir.
• Yargısız infaz yapılmıştır.
Yalnız Kuddusi Okkır olayı değil, iddianame hazırlanmadan kişileri bir yıldan daha uzun süre tutuklama, yargısız infaz, kişileri mahkûm etmektir. Yalnız uzun süre tutuklu kalma değil; gözaltına alma, sorgulama şekli de bir yerde yargısız infaz izlenimini vermiştr. Koruma altında, yaşı sekseni aşkın, kalp hastası bir kişiyi, sabahın alacakaranlığında gözaltına alır, uzun süre bir sandalye üzerinde bekletir, sorgular, belki de oturduğu yerde hafif de olsa bir hava akımı yaratırsanız; bu insan haklarını sakatlama, yetkiyi amacını aşkın biçimde kullanma değil, öldürmeye teşebbüs suçu olarak nitelendirilebilir. İlhan Selçuk gözaltında tutulduğu sürece, sağlık koşullarını bildiğim için, öldürmeye teşebbüs suçu işleniyor diye düşündüm.
Nitekim İlhan Selçuk sorgulama sırasında, daha sonra uzun sağlatım sürecinde kendi deyimi ile nalları dikebilirdi. Olsaydı, bunu normal, olağan bir ölüm olarak mı kabul edecektik. Gözaltına almada, tutuklamada yasarlara uygun hareket edilmediği sürece, sorumluların öldürmeye teşebbüs, ölüme sebep olma suçlarını işlemiş olabilecekleri göz ardı edilmemelidir.
• Hukukta çifte standart.
Özgürlükçü, demokrat, insan haklarına saygılı geçinenler, insan haklarına, hukuka aykırı 20'nci yüzyıl Türkiyesi'ne yakışmayan bu ilkel uygulamalara karşı tepki vermediler, bir kısmı sadece timsah gözyaşı döktü. Haksızlık etmeyeyim, bu tür uygulamalara karşı ülkemde seslerini yükselten şerefli insanlar da oldu. Onlara bir vatandaş olarak minnet borcumuz var. Emperyal güç işbirlikçilerden dolar, Avro belki milyon dolar karşılığı kalem oynatanlardan, yorum yapanlardan, şarlatanlardan başka bir davranış beklenemezdi. Ya özgürlükçü, demokrat, insan haklarına saygılı geçinen AB sözcüleri... Türkiye'de kendi ajanları, işbirlikçileri, bırakın gözaltına alınmayı, tutuklanmayı, mahkemeye verildiklerinde dahi ayağa kalkan, Barroso'lar, Lagendijk'ler, Olli Rehn'ler suspus oldular, hatta onayladılar. AB için özgürlük, demokrasi, insan hakları bir göz boyama alalamadır; bunlar süslü sözcüklerdir. AB'nin çifte standardı burada da gözlendi.
Yanlış bilgilendirme (dezenformasyon) kanallarına bakarak değil, vatandaşların görüşlerini almak için konuşuyorum. Bir sürücü yaşananlar için "Dincilerin tezgâhı" dedi. Ben de sordum, "Peki bu dinciler kimin tezgâhı". AB'nin ABD'nin tutumunu ve bunların yerli maşalarına bakarak, kimin tezgâhı tertibi olduğuna karar verin.