Hiçbir kurala uyulmayan ülkenin protokol kurallarına aşırı merakı…

g.haneli

Banned
Katılım
4 Eki 2007
Mesajlar
388
Reaction score
0
Puanları
0
Hiçbir kurala uyulmayan ülkenin protokol kurallarına aşırı merakı…


Genel olarak tüm kuralların hafife alındığı hatta yok sayıldığı bir toplumsal ortamımız var.


Trafik kurallarına uyulmaması kentli yaşamın ağırlıklı sorunu.

“Özel yaşamlara saygılı olmak” kuralını pek hatırlayan yok gibi.

“Bel altına vurmamak” kuralı, sadece boksta geçerli.

“Hakem kararlarına uymak” kuralı ise, futbolda bile söz konusu değil artık. Her yenilen neden yenildiğini değil, hakemlerin neden kendilerini yendirdiğini anlatmaya çalışıyor televizyon programlarında.

Meğer bu toplum için “protokol kuralları” hala en üstün değermiş.

“Cumhurbaşkanı Abdullah Gül neden Suudi Arabistan Kralı’nın ayağına gidip, protokol kurallarını çiğnetti?” diye günlerdir yazıyor, tartışıyor ve olayı kınıyoruz.

Bildik bilmedik herkes protokolcü ve kuralcı oluverdi bir anda.



Mütekabiliyet bile tarih oldu



Örneğin en temel kural “mütekabiliyet”tir (karşılıklılık) uluslararası ilişkilerde.

Buna göre bir devlet başkanı bir ülkeyi ziyaret ettiği zaman, diğer devlet başkanı da kendisini ziyaret eden başkanın ülkesini ziyaret etmeden, o ülkenin devlet başkanı o ülkeye bir daha gitmez.

Şimdi bu mütekabiliyet kuralının varlığına rağmen dünyanın bütün devlet başkanları ve başbakanları neden zırt pırt Washington’u ziyaret ediyor?

ABD Başkanı her Washington ziyaretçisinin ülkesine gitmediği halde, neden hala bu başkanlar ve başbakanlar, durmadan Washington’da görülüyorlar?

Birincisi mütekabiliyet kuralının icat edildiği yüzyılda jet uçakları yoktu. İkincisi de ABD süper devlet değildi.

O dönemlerde mesela Büyük Britanya İmparatorluğu süper devletti. Örneğin Padişah Abdülaziz yanında şehzadeleri ile İngiltere’de Kraliçe Victoria’yı ziyaret (1867) etmişti. Ama Victoria İstanbul’a hiç gelmedi.



Eski krallar farklıydı



Ulaşım imkanlarının fazla gelişmediği, kralların kendilerine düşman gördükleri ülkenin kralları ile “tarafsız” ve “tehlikesiz” alanlarda buluşmayı tercih ettikleri çağlarda, “zirve diplomasisi” bugünkünden çok farklı kurallara bağlıydı.

Bu konuda diplomasi tarihinin çok bilinen iki örneğinden birinde, 15’inci yüzyılda İngiltere Kralı 4’üncü Edward ve Fransa Kralı 11’inci Louis, bir köprü üzerinde görüşmüşlerdi. Napolyon ile Çar Aleksandr da, Tilsit Nehri üzerindeki bir salda (1807) buluşmuşlardı.

Bütün devletlerin eşit sayıldığı ve uluslararası toplantılarda ülkelerin alfabetik diziyle sıralanacağı gibi protokol kuralları “Aix-la-Chapelle Kongresi”nde (1818) kabul edildi. Ama 2’nci Dünya Savaşı sonunda Birleşmiş Milletler kurulurken, bazı ülkelerin Güvenlik Konseyi’nde veto hakkına sahip olmalarında, alfabe sırasına hiç bakılmadı.



Kurallar rafa kaldırılabilir



Bunun gibi ülkelerin liderleri krizleri aşmayı amaçladıkları zaman protokol kurallarına hiç bakmadılar. Mısır’ın maktul Başkanı Sedat bu şekilde Kudüs’ü ziyaret edip Begin’le kucaklaştı. İngiliz Başbakanı Tony Blair, terörist IRA’nın siyasi kanadı olan Sinn Fein’in lideri Gerry Adams’la bu şekilde el sıkışıp, Kuzey İrlanda için iç barışın yolunu açtı.

Bu konuyu dünkü Referans’ta yayınlanan Mensur Akgün’ün yazısından bazı cümleleri alıntılayarak noktalayalım:

- Türkiye’nin hedefi, amacı belli. Amacına ulaşmak için muhataplarına saygı anlamında protokole tabii ki uymak zorunda. Ancak protokol ne Suudi Kralı ile Cumhurbaşkanı’nın ilişkilerine engel olmalı ne de başka bir hedefe ulaşmaya. Protokol ile kibri birbirine karıştırırsak, hiçbir amaca ulaşamayız. Gül de Sezer gibi Çankaya’da oturur. Türkiye ise önemli bir diplomasi potansiyelinden mahrum kalır.



Kibarlık kimseyi alçaltmaz



- Önemli olan Suudi Kralı’nın Türkiye’ye gelmesi, ülkesinin Türkiye’ye güvendiğini söylemesidir. Kibarlık yüzünden insanlar da devletler de alçalmaz. Sadece ülkeler arasında yakınlık doğmasına yol açar.

- Bugün protokolünü beğenmediğimiz Türkiye komşu bir ülkenin topraklarında operasyon yaparken dünyanın gözünün üstünde olduğu iki lideri Meclis’inde ağırlayan Türkiye’dir. Bir zamanlar yalvar yakar borç istediği Suudi Arabistan’ın ciddiye aldığı, güvenliği açısından muhtaç olduğu devlettir.



Mehmet Barlas
 
Mehmet Barlas halkın bu ilgisinden neden rahatsız olmuş onu düşünmek lazım!
Doğan medya center çalışanlarının baş duayenlerinden olan barlas emre kongarın bir birinden farkı nedir ?

Zengin sevdalısı bu çalışanlar müşteri veli nimetimizdir deyip gerekeni yaparlar tıpkı bu yazıdada olduğu gibi..
 
Hala şu garip durumu bir şekilde savunmaya çalışan insanlar var. Sanırım bunlar da gözü kara çıkarcı akp lilerdir...

şeref madalyasından başka herşeye layık olan bir kralın ayağına gidip sonra kaldığı otele cağrınca cumhurbaşkanı ve başbakan gidip devlet nişanı takıyor... Hiç yakışmayacak bir adama...

Tutup bu hareketi hala savunmaya çalışan holigan AKP lilerde var....

Nediyim inşallah bu holiganizmini size bir çıkar bir maddi olanak sağlıyordur. Yoka hayatınızı nerden kurataracaksınız ;)
 
Ah be g.haneli kardeşim,keşke AKP yi savunması için başka bir yazarın yazısını koysaydın(medyada bol miktarda var)Mehmet Barlas her devrin yazarıdır,Darbelerde askeri,Ecevit gelince solcu,Akp ile dinci Nasıl inanacağız biz şimdi o yazıya:durdurun
 
siz şimdi futbol,trafik gibi konuları ABDullah gül ün suudi kralınayagına gitmesi ile aynı kefeye mi koyuyosunuz?eskiden krallar edwardsla louis orneginde bir koprude buluşmuşlar.bunun bu konuyla bi alakası war mı?burda digerinin ayagına giden bi cumhurbaskanından bahsediyoruz.SAYIN barlasın yorumlarında buna benzer bir sürü safsataya rastlayabiliriz.sen şuanda hiçbir ülkenin devlet baskanını ziyarete gittiğin ülkede kendi kaldıgın otele getirtip devlet nişanı alamıyorsan kimseye de bu izni vermemelisin.hele ki bu nişanı verdiğin adam TÜRK milletinin lideri MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ün ölüm yılddönümünde kabrini ziyaret etmeyen birisiyse bu onu ödüllendirmekten başka birşey değildir.sen 11 eylülde abd ye gidip saldırlarla ilgili dewlet törenlerine katılmayıp bush u oteline çagırıp nişan kazanabiliyor musun?diger ülkelerin yas günleri içinde örnke verebiliriz.belki abd uç bir ornek olabilir...
Cem Yılmaz'ın ''bir tat bir doku'' isimli stand up gosterisini görenler şahit olmuşlardır.orda KAPTANIN AKRABALARI diye bi zihniyet wardı.gülün zihniyeti de bundan ne yazkki farksız..
 
Geri
Üst