€rd@ls10
Altın Üye
- Katılım
- 2 Ocak 2008
- Mesajlar
- 16,867
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
CHP’nin çarşafla imtihanı !
Yeni Şafak ve Zaman dikkat kesildi.. Cumhuriyet hiç görmedi! Sürpriz şekilde destek verenler.. ‘Seçim stratejisidir’ diyenler.. İşte CHP’nin çarşaf açılımı ve yazarların konu hakkındaki yorumları:
3 gündür “CHP’ye katılan çarşaflılar” konuşuluyor. Baykal’ın çarşaflı ve türbanlı kadınlara CHP rozeti takatkenki görüntülerini kullanan medyada konuya dair çokca yorumlar yer alıyor.
Hürriyet ve Milliyet gazeteleri siyasette yaşanan açılımları “Solda çarşaf, sağda Alevilik” ile “Siyasette 3 önemli çıkış” başlıklı toplu bir haberlerle değerlendirdi bugün.
“Baykal’ın çarşaf açılımı” ise bugün bir çok köşe yazarının gündemindeydi. Konu, Zaman ve Yeni Şafak’ta önemli ölçüde yer buldu. Yılladır “İslamcı kesime yakın” diye nitelendirilen Yeni Şafak’ın önde gelen yazarları köşelerini ‘CHP’nin türban açılımına’ ayırdı.
DESTEKLEYENLER
Yeni Şafak’tan Fehmi Koru, bu konuda CHP’ye ciddi destek vermiş.. “CHP’nin çarşafla imtihanı” başlıklı yazısında Koru, türbanının ‘siyasal simge’ olarak görülmesini eleştirmiş:
“Üniversite ve yüksek okullarda başörtüsü yasağı uygulanmasının sebebi olan Anayasa Mahkemesi’nin 1989, 1991 ve 2008 kararları okunduğunda görülecektir: Yasağın sürdürülmesine gerekçe olarak kullanılan gerekçelerin neredeyse bütünü, ‘başörtüsü’ veya ‘türban’ diye adlandırılan kadın giysisinin ‘siyasal simge’ sayılması üzerine oturuyor. (...) CHP lideri ise ‘çarşaf’ giyeni bile partisine kabul ediyor. Baykal’ın çarşaf da dahil başını bir biçimde örten kadınların bu davranışlarının tek bir siyasi görüşle ilgisi olmadığını ilân etmesi, dahası bu giysinin ‘geleneksel’ olduğunu söylemesi, sürdürülen yasağın üzerine oturduğu temeli sarsacak cinsten bir yeni yaklaşım. Yeni, ama doğru bir yaklaşım...”
Star gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu ise “Baykal’ın yapmaya çalıştığı şeyi destekliyorum” demiş:
“(...) Bugünkü pozisyonu önemsiyorum. Bugün çarşaflı-türbanlı kadını partisine çağıran bir lider yarın onların sesine de kulak vermek zorunda kalacaktır. Türkiye’nin dindar, yerli, muhafazakar insan malzemesi gerçeğiyle barışmak; bu ülkede siyaset yapmak isteyen bütün partiler için zarurettir. (...) Mahallesinden fanatikler, iflah olmaz marjinaller, yeminli türban düşmanları Baykal’ı hedef alacaklardır. Başladılar da zaten. Öfkeyle yoğrulmuş siyasal akıl önerilerine kulak tıkasın. Unutmasın ki o akıl CHP’yi de kendisini de tarihin en büyük seçim hezimetine sürükledi. Bununla birlikte iki rozet takmak, iki ürkek kucaklaşma CHP’ye oy da kazandırmaz. Ama itibar getirir, köşeye sıkışmış, marjinalleşmekte olan bu partiye toplumsal meşruiyet kazandırır..”
Yeni Şafak’taki “Çarşafın izinden giden altı ok” başlıklı yazısında Mustafa Ünal ise şunları yazmış:
“(...) Ne yalan söyleyeyim ben Baykal’ın çarşaflı kadınların yakasına parti rozeti takmasını heyecan verici buluyorum. Ve bir açılım girişimi olarak görüyorum. CHP lideri parti içinde ve kimi sol çevrelerde sert eleştirilere neden olsa da geri adım atmamalı, aksine ileriye gitmeli. CHP Anadolu’ya ne kadar giderse Anadolu da CHP’ye o kadar gelir. Hiçbir rengi dışlamadan toplumun bütün unsurlarını kucaklarsa sandıkta karşılığını mutlaka alır..”
ELEŞTİRENLER
Bugünkü yazısını konuya ayıran ve “Baykal türbanla ezber bozarken” başlığı atan Radikal’den Murat Yetkin, “türbanlı kadının istediklerini CHP yapabilir mi?” diye sormuş:
“(...) Hayrünisa hanım türbanlı diye Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığını artık Meclis’teki Cumhuriyet törenleri dahil boykot eden Baykal’ın “Lütfen siyaseti artık yukarı çekelim, siyaseti kılık kıyafetin bir parçası, uzantısı görmeyelim” demesi elbette ezber bozucu ve şaşırtıcıdır. Sadece AK Parti’liler değil, CHP’liler için de öyle. (...) Peki Baykal’ın parti rozeti takıp birlikte poz verdiği hanım, yasal hakkını talep edip parti kurullarında görev almak, ya da diyelim milletvekili adayı olmak isterse Baykal ne yapacak? Ya daha önce MHP lideri Devlet Bahçeli’nin türbanıyla seçilip Meclis’e gelen Nesrin Ünal’dan rica ettiği gibi resmi çalışmalarda başını açmasını mı rica edecek? Ya da onun olduğu gibi bütün çalışmalara katılmasına izin mi verecek? (...) CHP’nin taze türbanlı ve çarşaflı üyeleri, örneğin türbanlı kızlarının üniversiteye girememe sorununa Baykal’ın sahip çıkmasını isterlerse ne yanıt alacaklar?”
Murat Yetkin gibi türbanlıların üniversiteye giremeyişini hatırlatan Sabah’ın genel yayın yönetmeni Ergun Babahan ise “Üniversiteye girme ama CHP'ye gir!” başlıklı bugünkü yazısında Baykal’ı ve CHP’yi eleştirmiş:
“(...) CHP, kadın, kıyafet, özgürlükler, eğitim hakkı gibi konularda bir değişim sürecinden geçme kararı almışsa, bunu toplumla paylaşmak durumundadır. Yoksa, bu tamamen siyasi oportünizm kapsamına girer ve bugün gelinen noktada pek hoş görülmez, görülemez. Gelinen noktada CHP'nin tavrı, "üniversiteye gitme ama CHP'ye gir ve partime oy ver. Sonra da evinde oturmaya devam et", biçiminde özetlenebilir..”
Yeni Şafak’tan Resul Tosun, durumun Baykal’ın bir seçim stratejisi olabileceğine dikkat çekmiş ve daha somut eylemler istemiş:
“(...) Şimdi ben de bu filmi daha önce seyretmiş herkes gibi CHP’nin türbanlı ve çarşaflı hanımlara rozet takarken samimi mi yoksa seçim taktiği mi olduğundan kuşkuluyum. Çünkü aynı taktiği Baykal 2002 seçimlerinden önce de uyguladı. Baykal’ın CHP’si bu sorunu çözmekte samimi olduğunu ispatlarsa -ki bunu canı gönülden diliyorum- işte o zaman halkımız tıpkı 1999’da Ecevit’e yöneldiği gibi CHP’ye yönelebilir. Sayın Baykal mesela başörtülü birkaç hanımı seçilebilecek önemli merkezlerde belediye başkanı, belediye meclisi üyesi il genel meclisi üyesi adayı yaparak samimiyetini somutlaştırabilir! (...) Baykal’ın CHP’si yerel seçimlerden sonra da başörtülüleri korur, sorunun çözümüne katkıda bulunacağın dair somut öneriler getirir ve sorun çözülürse 2011 seçimlerinde ben bile CHP’ye oy vermeyi düşünebilirim!”
Vatan’dan Okay Gönensin ise hayata ‘dini referansla’ bakanların ‘sosyal demokrat’ olamayacağını belirtmiş:
“CHP’nin laikliğinin zedeleneceğini düşünüp kaygılananlar da merak etmesin, olay basit bir seçim oyunundan ibarettir. Bu oyunla belki CHP’ye “üç-beş”, sadece “üç-beş” oy gelebilir ama bu aşırı istisnai bir durum olacaktır. Dünyaya dini referanslarla bakan, hayatlarını dini referanslara göre yaşayanların, solculuk sadece adında kalmış olsa bile herhangi bir sol partiye yönelmelerini beklemek hayaldir. Kadınların tek görevlerinin çocuk doğurmak ve bunlara bakmak olduğunu düşünen, ailesini buna göre yaşatan birinin de “sosyal demokrat” siyasi görüşe sahip olması mümkün değildir..”
STAR: “DEMEK Kİ ÖCÜ DEĞİLMİŞ”
Hükümete yakın Star gazetesi bugün ilginç bir manşet attı: “Demek ki öcü değilmiş” Haberde Baykal için şunlar söylenmiş:
“Üniversitelerde başörtüsüne özgürlük getiren düzenlemeyi yargıya götüren, ‘Türban, Kur’an-ı Kerim’in emri değil. 1400 yıllık İslam tarihinde yeri yok’ diyen CHP lideri Baykal, yerel seçimlere aylar kala başörtülülerin tehdit olmadığını anladı. Baykal, ‘Siyaseti yukarıya çekelim, kimseyi kılık kıyafetiyle, sakalıyla bıyığıyla yargılamayalım, herkesin tercihine saygı göstermek zorundayız’ dedi..”
CUMHURİYET HİÇ GÖRMEDİ!
Bu arada Cumhuriyet gazetesinden hiç bir yazarın bugün bu konuyu köşesine taşımaması da dikkat çekti.

3 gündür “CHP’ye katılan çarşaflılar” konuşuluyor. Baykal’ın çarşaflı ve türbanlı kadınlara CHP rozeti takatkenki görüntülerini kullanan medyada konuya dair çokca yorumlar yer alıyor.
Hürriyet ve Milliyet gazeteleri siyasette yaşanan açılımları “Solda çarşaf, sağda Alevilik” ile “Siyasette 3 önemli çıkış” başlıklı toplu bir haberlerle değerlendirdi bugün.
“Baykal’ın çarşaf açılımı” ise bugün bir çok köşe yazarının gündemindeydi. Konu, Zaman ve Yeni Şafak’ta önemli ölçüde yer buldu. Yılladır “İslamcı kesime yakın” diye nitelendirilen Yeni Şafak’ın önde gelen yazarları köşelerini ‘CHP’nin türban açılımına’ ayırdı.

Yeni Şafak’tan Fehmi Koru, bu konuda CHP’ye ciddi destek vermiş.. “CHP’nin çarşafla imtihanı” başlıklı yazısında Koru, türbanının ‘siyasal simge’ olarak görülmesini eleştirmiş:
“Üniversite ve yüksek okullarda başörtüsü yasağı uygulanmasının sebebi olan Anayasa Mahkemesi’nin 1989, 1991 ve 2008 kararları okunduğunda görülecektir: Yasağın sürdürülmesine gerekçe olarak kullanılan gerekçelerin neredeyse bütünü, ‘başörtüsü’ veya ‘türban’ diye adlandırılan kadın giysisinin ‘siyasal simge’ sayılması üzerine oturuyor. (...) CHP lideri ise ‘çarşaf’ giyeni bile partisine kabul ediyor. Baykal’ın çarşaf da dahil başını bir biçimde örten kadınların bu davranışlarının tek bir siyasi görüşle ilgisi olmadığını ilân etmesi, dahası bu giysinin ‘geleneksel’ olduğunu söylemesi, sürdürülen yasağın üzerine oturduğu temeli sarsacak cinsten bir yeni yaklaşım. Yeni, ama doğru bir yaklaşım...”

“(...) Bugünkü pozisyonu önemsiyorum. Bugün çarşaflı-türbanlı kadını partisine çağıran bir lider yarın onların sesine de kulak vermek zorunda kalacaktır. Türkiye’nin dindar, yerli, muhafazakar insan malzemesi gerçeğiyle barışmak; bu ülkede siyaset yapmak isteyen bütün partiler için zarurettir. (...) Mahallesinden fanatikler, iflah olmaz marjinaller, yeminli türban düşmanları Baykal’ı hedef alacaklardır. Başladılar da zaten. Öfkeyle yoğrulmuş siyasal akıl önerilerine kulak tıkasın. Unutmasın ki o akıl CHP’yi de kendisini de tarihin en büyük seçim hezimetine sürükledi. Bununla birlikte iki rozet takmak, iki ürkek kucaklaşma CHP’ye oy da kazandırmaz. Ama itibar getirir, köşeye sıkışmış, marjinalleşmekte olan bu partiye toplumsal meşruiyet kazandırır..”

“(...) Ne yalan söyleyeyim ben Baykal’ın çarşaflı kadınların yakasına parti rozeti takmasını heyecan verici buluyorum. Ve bir açılım girişimi olarak görüyorum. CHP lideri parti içinde ve kimi sol çevrelerde sert eleştirilere neden olsa da geri adım atmamalı, aksine ileriye gitmeli. CHP Anadolu’ya ne kadar giderse Anadolu da CHP’ye o kadar gelir. Hiçbir rengi dışlamadan toplumun bütün unsurlarını kucaklarsa sandıkta karşılığını mutlaka alır..”
ELEŞTİRENLER

“(...) Hayrünisa hanım türbanlı diye Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığını artık Meclis’teki Cumhuriyet törenleri dahil boykot eden Baykal’ın “Lütfen siyaseti artık yukarı çekelim, siyaseti kılık kıyafetin bir parçası, uzantısı görmeyelim” demesi elbette ezber bozucu ve şaşırtıcıdır. Sadece AK Parti’liler değil, CHP’liler için de öyle. (...) Peki Baykal’ın parti rozeti takıp birlikte poz verdiği hanım, yasal hakkını talep edip parti kurullarında görev almak, ya da diyelim milletvekili adayı olmak isterse Baykal ne yapacak? Ya daha önce MHP lideri Devlet Bahçeli’nin türbanıyla seçilip Meclis’e gelen Nesrin Ünal’dan rica ettiği gibi resmi çalışmalarda başını açmasını mı rica edecek? Ya da onun olduğu gibi bütün çalışmalara katılmasına izin mi verecek? (...) CHP’nin taze türbanlı ve çarşaflı üyeleri, örneğin türbanlı kızlarının üniversiteye girememe sorununa Baykal’ın sahip çıkmasını isterlerse ne yanıt alacaklar?”

Murat Yetkin gibi türbanlıların üniversiteye giremeyişini hatırlatan Sabah’ın genel yayın yönetmeni Ergun Babahan ise “Üniversiteye girme ama CHP'ye gir!” başlıklı bugünkü yazısında Baykal’ı ve CHP’yi eleştirmiş:
“(...) CHP, kadın, kıyafet, özgürlükler, eğitim hakkı gibi konularda bir değişim sürecinden geçme kararı almışsa, bunu toplumla paylaşmak durumundadır. Yoksa, bu tamamen siyasi oportünizm kapsamına girer ve bugün gelinen noktada pek hoş görülmez, görülemez. Gelinen noktada CHP'nin tavrı, "üniversiteye gitme ama CHP'ye gir ve partime oy ver. Sonra da evinde oturmaya devam et", biçiminde özetlenebilir..”
Yeni Şafak’tan Resul Tosun, durumun Baykal’ın bir seçim stratejisi olabileceğine dikkat çekmiş ve daha somut eylemler istemiş:
“(...) Şimdi ben de bu filmi daha önce seyretmiş herkes gibi CHP’nin türbanlı ve çarşaflı hanımlara rozet takarken samimi mi yoksa seçim taktiği mi olduğundan kuşkuluyum. Çünkü aynı taktiği Baykal 2002 seçimlerinden önce de uyguladı. Baykal’ın CHP’si bu sorunu çözmekte samimi olduğunu ispatlarsa -ki bunu canı gönülden diliyorum- işte o zaman halkımız tıpkı 1999’da Ecevit’e yöneldiği gibi CHP’ye yönelebilir. Sayın Baykal mesela başörtülü birkaç hanımı seçilebilecek önemli merkezlerde belediye başkanı, belediye meclisi üyesi il genel meclisi üyesi adayı yaparak samimiyetini somutlaştırabilir! (...) Baykal’ın CHP’si yerel seçimlerden sonra da başörtülüleri korur, sorunun çözümüne katkıda bulunacağın dair somut öneriler getirir ve sorun çözülürse 2011 seçimlerinde ben bile CHP’ye oy vermeyi düşünebilirim!”
Vatan’dan Okay Gönensin ise hayata ‘dini referansla’ bakanların ‘sosyal demokrat’ olamayacağını belirtmiş:
“CHP’nin laikliğinin zedeleneceğini düşünüp kaygılananlar da merak etmesin, olay basit bir seçim oyunundan ibarettir. Bu oyunla belki CHP’ye “üç-beş”, sadece “üç-beş” oy gelebilir ama bu aşırı istisnai bir durum olacaktır. Dünyaya dini referanslarla bakan, hayatlarını dini referanslara göre yaşayanların, solculuk sadece adında kalmış olsa bile herhangi bir sol partiye yönelmelerini beklemek hayaldir. Kadınların tek görevlerinin çocuk doğurmak ve bunlara bakmak olduğunu düşünen, ailesini buna göre yaşatan birinin de “sosyal demokrat” siyasi görüşe sahip olması mümkün değildir..”

Hükümete yakın Star gazetesi bugün ilginç bir manşet attı: “Demek ki öcü değilmiş” Haberde Baykal için şunlar söylenmiş:
“Üniversitelerde başörtüsüne özgürlük getiren düzenlemeyi yargıya götüren, ‘Türban, Kur’an-ı Kerim’in emri değil. 1400 yıllık İslam tarihinde yeri yok’ diyen CHP lideri Baykal, yerel seçimlere aylar kala başörtülülerin tehdit olmadığını anladı. Baykal, ‘Siyaseti yukarıya çekelim, kimseyi kılık kıyafetiyle, sakalıyla bıyığıyla yargılamayalım, herkesin tercihine saygı göstermek zorundayız’ dedi..”
CUMHURİYET HİÇ GÖRMEDİ!
Bu arada Cumhuriyet gazetesinden hiç bir yazarın bugün bu konuyu köşesine taşımaması da dikkat çekti.