Hesaplar Bozulurken

Vtnsvr

New member
Salih SEVİM

Oysa her şey, ne kadar güzel gidiyordu değil mi?

Bir yanda; liberal ekonominin kurallarının bir saat nizamında, tıkır, tıkır işlediği dünya hayâli…

Ve o hayâlin cezbesi içinde, o "ufka" ulaşabilmek için, "vatanı, bir çift kadın göğsüne değişirim" diyebilecek kadar, "gözü kara" bir liberal mecnûniyet…

Diğer yanda; bu ekonominin nimetlerinden istifade ederken, bu istifadenin "zekatı" kabilinden, "ne kokar, ne bulaşır" bir ılımlı-İslam anlayışının müntesipleri…

El ele vermişlerdi…

Efendileri, ABD-AB-İsrail troykasının velayeti altında kurulacak "Yeni Dünya Düzeni"nin, "ışıltılı" atmosferi içinde, uysal bir ülkenin, mutlu, mesut vatandaşları olarak, yaşayacaklardı…

Efendileri, bu ortamı sağlayabilmek için gece gündüz çalışıyordu… Ama kendileri de bir şeyler yapmalıydı…

O sebeble, liberal mecnûnlardan biri:

Efendileri Irak'ı işgal etmeye niyetlendiğinde, "Herkes pozisyonunu buna göre alsın! Zamanın ruhunu, tarihin ilerleyişini durduramazsınız" diyordu, yaşayan Hegel edasıyla…

Önde gelen, "Gül"eç yüzlü, ılımlı-İslâmcı, bir siyasetçiyse:

"Önümüzdeki birkaç yılda Ortadoğu'da sınırlar değişecek" diye beyanat veriyordu, efendilerinin "omuz başından" bakarcasına…

Efendilerinin, "Kasımpaşa" tebaasından, "Gül"eç yüzlünün kankası ise:

"Ben, Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanıyım" diyerek, hizmet yarışında "ben de varım" mesajını iletiyordu dünyaya…

Fakat dış siyasette yapılanlar yeterli değildi. Efendilerinin onlar için hazırlamış olduğu, ülke içinde yapılacakları gösteren, bir yol haritası vardı. Buna göre:

-Liberal ekonominin işleyişinin önündeki engeller kaldırılacak, sermayenin vatansızlaştırıldığı bir dünyaya uygun hâle getirilecekti.

-Halkın zihnindeki "kırmızı çizgiler" ve direnç noktaları tahrip edilecekti.

Bunun için:

Sahte kutuplaşmalar üzerinden, AB konusunda doku uyuşmazlığı olan İslamcı kesimin, "bak laikler geliyor" korkusuyla batıya râm edilmesi…

Ülke bölünüyor edebiyatıyla, sözüm ona bunun engellenmesi adına, Irak'ın kuzeyindeki işbirlikçi yapılanmayla ilişkinin, halk nezdinde meşrulaştırılması…

Ermenilerden özür dilenmesi meselesinde, halkın direncinin, "Bunlar, Abdülhamid'i tahttan indirenler değil mi? Ve bugün bu konuda direnenler, 28 Şubat'ta size şöyle, şöyle yapmadılar mı?" şeklinde propagandayla kırılması…

Bu direncin devlet içindeki karşılığının ise, millet nezdinde itibardan düşürülerek, "Asrın davası" edebiyatıyla sindirilmesi… Ve daha sayamadıklarımız…

Tüm bunlar, peyder pey, hayata geçirilmeye çalışılırken…

Uğruna "vatanın bir çift kadın göğsüne değişildiği" liberal ekonominin, pek de öyle tıkır, tıkır işlemediği haberleri geldi efendilerden…

"Zamanın ruhunun" Irak'ta ve Afganistan'da donup kaldığı, "Tarihin ilerleyişinin" bataklıktan (ki bu bataklık, Irak ve Afganistan'da ABD, Filistin ve Gazze'de İsrail için bir bataklıktır. Yoksa bizim için Irak, bir vaha Afganistan, Hindistan'a 17 tane sefer düzenleyen büyük sultan Gazneli Mahmud'un diyarı, Filistin ve Gazze ise Peygamberler diyarı bir cennet bahçesidir) çıkamadığı duyumları, daha bir telâşlandırdı, liberal-mecnûn-ılımlı-İslâmcı ittifakını…

Ve, son İsrail soykırım harekatıyla birlikte, dünyanın gebe olduğu hadiseler gösteriyor ki, artık çatırtılar geliyor "Yeni Dünya Düzeninin" o "ışıltılı" kubbesinden…

Gazze'den yükselen sedâ, direncin kırılmadığının haberini verirken, yankısını buluyor Anadolu'dan…

O yankı, liberal mecnûnlara ağıt yaktırıyor…

"Elveda! Uğruna vatanı sattığım, tıkır, tıkır işleyen liberal ekonomisiyle AB, elveda!"

"Elveda! Büyük Felaket diyerek "özür dilediğim, Ermeni kardeşlerim elveda!"

O yankı, ılımlı-İslam müntesiplerine ise acıklı bir türkü söylettiriyor…

"Elveda! Nimetlerinden faydalanma uğruna, ahiretimi sattığım imansız-ılımlı-İslâm elveda!"

"Elveda! Ne kokar ne bulaşır şekliyle, nefsimi yellediğim "hoşgörülü dinim" elveda!"


Haftalık BARAN Dergisi

http://anadoluhaber.blogspot.com/2009/01/anadoluhaber-baran-dergisi-hesaplar_16.html
 

HTML

Üst