Herkesin Bir Hesabı Varsa ; Benim de Bir Kraliçem Vardır

Vtnsvr

New member
Fatma Sibel Yüksek



Sayın Cumhurbaşkanımız artık bir 'şövayle'…Şövalyelik, haçlı seferlerinden kalma bir unvan.

Yani, Kraliçe'nin elinden şövalye nişanı takınmak için bir hayli Müslüman kanı dökmüş olmanız gerekiyor…
Bizim Cumhurbaşkanımız için hâşâ öyle bir şey düşünülemez; çünkü kendileri "Dindar cumhurbaşkanı" sloganı ile o koltuğa oturdular. Olsun.

Sayın Gül, her nişana layıktır. Şövalye de olur, Kont da olur, Şeyhülislam da olur, gol kralı da olur, en seksi erkek de seçilir…

Cumhurbaşkanımızın 'davetkâr gülümseyişi' kendisine nişan takmak için sıraya girenler indinde bir heyecan meydana getirmekte, kendi aralarında bir itişip kakışmaya neden olmaktadır.

Bu, "Knight Grand Cross of the Order of the Bath" denilen nişanın sadece anlamı değil, ritueli de bir hayli cafcaflı.

Yıkandıktan sonra bir kilisede sabah saatlerine kadar uyanık bırakılan şövalye adayı, sabaha karşı Kraliçe'nin karşısına getiriliyor…Nişanın ortasındaki üç tac, "Tria iuncta in uno" yani, İngiltere ile İskoçya'nın yanı sıra Fransa ve İrlanda krallıklarını da temsil ediyor. Bu nişan aynı zamanda, hristiyanlık felsefesinde "Baba, oğul ve kutsal ruhu" ifade eden Kutsal Üçlü'yü de temsil ediyor…

Çankaya Köşkü, Çankaya Köşkü olalı hiç bu kadar buram buram hristiyanlık kokmamıştı..

Haçlı ruhu, sonunda Mustafa Kemal'in makamına da girdi…

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın yakasına, Müslüman kanı dökmedeki başarılardan dolayı takılan nişanı taktılar…

Üstelik, karısının 'türbanı' sorun olan Cumhurbaşkanı'nın yakasına…

"Çankaya'ya Müslüman Cumhurbaşkanı" propagandasıyla işbaşına gelen Reis-i Cumhur'un yakasına….

Ne kadar övünsek azdır…

Size minnettarız "her majesty"

Bazı şeyleri biz söyleyince, "dezenformasyon" diyorlar, "komplo teorisi" diyorlar. "İngiliz Gülü- Harun ile Yehuda " adlı yazımızı 'en üst makamdan" teyit ettiğiniz için size minnettarız. Artık biz ne söylesek boş valla…

Kraliçe Elizabeth Alexandra Mary, Cumhurbaşkanı'nın yakasına şövalye nişanını yapıştırdı ve dünyaya demiş oldu ki:

"O bizim, benim, majestelerinin…Üzerinde güneş batmayan krallığın bir şövalyesidir. Sahipsiz değildir..Öyle istediğiniz gibi itip kakamazsınız…"

Aldık mesajı…

Ey Başbakanımız'a "Cesaret Ödülü" veren ADL (Anti Defamation League)! Neredesin?
Oysa "cüppe giydirmek" tam da bu sıra lazım değil mi? Neden susarsınız? "Cesur Yürek'e" neden sahip çıkmazsınız?Kiminin "kraliçesi", kiminin Pentagon'u, kiminin Brüksel'i, kiminin NATO'su var…

Benim Başbakan'ım öksüz mü, yetim mi?
Kendi başının çaresine bakmak zorunda kalmışlar gibi 'ayetlere' sarılıyor…

"Herkesin bir hesabı varsa, bizim de bir hesabımız var" diyor. (Aslı: "Ve kâfirlerin hesapları varsa, Allahın da bir hesabı vardır. Allah hesabı çabuk görendir" Enfal Suresi, Ayet : 30).

Hesabı ne?

Siyasi yasak gelince, gerekirse otuz küsur milletvekili istifa ettirilerek hemen ara seçime gidilecek.

Kalpazanlık, görevi kötüye kullanma, çete oluşturma vs. gibi 'yüz kızartıcı' suçlardan bekleyen onlarca fezleke işleme konulmadan, yargı hükmü giydirmeden 'bağımsız olarak" yeniden seçilecek ki, dokunulmazlık zırhına yeniden kavuşabilsin; yargı süreci tekrar askıya alınsın….

Amaaan….Ölme eşeğim yaz gelsin!

İnsanın kırk tane 'hesabı' ve yiyecek paketi ile kazanılmış yüzde 47 oyu olacağına, bir tane 'kraliçesi' olsun evlâdır…

 

sedapinar

New member
Ülke olarak yıllardır eksikliğini hissettiğimiz konunun çözümlenmesidir Gül'ün nişanı.. Cari açığımız yok, enflasyonumuz neredeyse sıfır, iş alanımız fazla, her şeyimiz tamam da tek sorunumuz Cumhurbaşkanı'nın şovalye olamamasıydı.
E Bir bakanımız da ingiliz olduğuna göre artık vazifeye atılmak için içinde bulunduğumuz durumu düşünmememiz gereken zamandır.
 

sergahcan

New member
ben biraz takıntılı bir insanım. kafama takılanda şu hırsız kime denir?
hırsız:Başkasının malını çalan kimse
zimmetine geçirmek:emanet edilmiş para veya eşyayı kendine mal etmek.
şimdi bu nerden çıktı diyceksiniz. şurdan, biz cumhurbaşkanına ve tüm siyasetçilere bu ülkeyi ve devlete ait tüm para ve malı emanet ettik. yani bizim olan her şey onlara emanet. emanet geri alınmak üzere verilir. ayrıca bu vatandaşlara bu emanetçilikleri karşılığında belli bir maaş ödüyoruz, yani hakettikleri karşılığı veriyoruz.
kimsenin kafasına takmadığı bir şey benim kafamı fena bozuyor.sayın hayrünisa gül kimdir?
cumhurbaşkanının eşi. biz kimi cumhurbaşkanı seçmiştik. abdullah gülü. yani hayrünisa gül cumhurbaşkanı değil. peki bunu anladık, ABD de yedikleri yemeğin hesabını hayrünisa hanım ve arkadaşları niye devletin sırtına yükledi. yani niye biz ödüyoruz onların yediği havyarın parasını. peki niye bunun adı zimmetine geçirmektir diyen yok. niye bu kadar emanete hıyanet edenleri baş tacı ediyoruz. haddimi aştığımı düşünen varsa hiç yorulmasın. haddini aşan benim çocuğun rızkından kesilen vergilerle havyar yiyen kişilerdir. cumhurun eşi olması dahada berbat bir durum. asıl bu işlenen suçu katlayıp ağırlaştırıyor. müslüman cumhurbaşkanımız olmuşmuş. buyrun bunuda dinle açıklayın. cumhurbaşkanı makamı haketmeyenlere verilmemeli. buyrun siz karar verin bu makamı hakediyorlar diyorsanız saygı duyarım... sonuçta benim söz hakkım yok. bir kirli oyun oldu ülkemde siyaset. globalleşmekse bu kalsın....saygılarımla....
 

HTML

Üst