'Hepimiz Atatürk'üz' !!!

eiffel

Forumun Kulesi
Katılım
10 Mar 2006
Mesajlar
5,705
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Her insan büyük bir alemdir.İnsan düşünceden ibare
'Hepimiz Atatürk'üz'
6blc1ut.jpg


Hepimiz Atatürk'üz. Atatürk ilke ve inkılâplarına, üstelik Atatürk milliyetçiliğine yürekten bağlıyız. Aksini kim iddia edebilir? Atatürk adını, anne, babadan, mamadan hemen sonra öğrenmedik mi?

Öndeki süt dişlerimizi fareler yedikten sonra gittiğimiz ilkokulun bahçesinde, her gün hep birlikte heyecanla "andımızı" içerek Atatürk'e sözler vermedik mi? Her pazartesi ve cuma, İstiklal Marşı'nı coşku ile söylerken onu hayal etmedik mi? Okul bahçesinde onun büstü önünde oynamadık mı? Her 10 Kasım'da onun için ağlamadık mı? Gençliğe Hitabe'yi ezberlerken "bedhah" ile "bedbaht" arasındaki farkı öğrenmedik mi? Gaflet, dalalet ve hıyanet arasındaki sıralamayı bellemedik mi? Hangimiz, onun kargaları kovaladığını bilmez? Adaşı olan öğretmeninin, zekâsını takdir etmek için ona Mustafa Kemal ismini verdiğini duymayanımız var mı? Onun kurduğu cumhuriyetin "fazilet" olduğunu ve bizlere emanet edildiğini elbette hepimiz biliyoruz. Onun bize armağan ettiği bağımsızlığı, özgürlüğü gözümüz gibi koruyoruz. Muasır medeniyet seviyesine ulaşma idealini hep birlikte benimsiyoruz. Aksini kim iddia ederse bu ülkeye uzaktır. Eğitim sistemimizin ve müfredatımızın yabancısıdır. Türklere güvenmemek gibi bir sorunu vardır. Türk insanının zekâsını, ferasetini anlayamamıştır.

Peki, o zaman sorun ne?


Demokrasi mesafe alırken, hükmünü icra ederken rahatsızlık duyanlar neden Atatürk'ü sadece kendilerine aitmiş gibi korumaya kalkıyorlar? "Atatürk'ümüze (birinci çoğul şahıs iyelik eki ile) kimse dokunamaz" diye ayağa kalkıyorlar? Demokrasinin her ileri hamlesini Atatürk ilke ve inkılâplarına bir saldırı olarak peşinen mahkûm ediyorlar? Atatürk'ün kurduğu laik-cumhuriyetin doğrudan demokrasiden, yani halktan gelen bir tehdit ile karşı karşıya kaldığını iddia ediyorlar? Halkın tercihini beğenmeyenler neden karşımıza laik cumhuriyetin ve Atatürkçülüğün "yegâne" savunucusu olarak çıkıyorlar? Yazdığı tek bir cümle bile anlaşılmayan, ifade-i meram ve idare-i kelamdan yoksun fikir fukaraları neden karşımıza "Atatürkçü", sonra "Gerçek Atatürkçü", en nihayetinde "En Gerçek Atatürkçü" olarak çıkıyorlar? İçeriği hakkında tek cümle edemeyenler nasıl oluyor da "Atatürkçü Düşünce Sistemi"ni savunduklarını, bu sistemden taviz vermeyeceklerini ileri sürüyorlar? Peki, bu "En Gerçek Atatürkçüler" 84 yıllık Cumhuriyet'in kazanımlarına ve gücüne neden inanmıyorlar? Sağlam temellerini atan ve istikametini veren Atatürk'ün engin dehasına ve öngörüsüne neden güvenmiyorlar? Cumhuriyet, böyle bir çırpıda yıkılacak; ancak çağdışı bir dikta yönetimi altında ve silahların gölgesinde korunacak kadar çürük bir bina mı?

Muasır medeniyet seviyesine ulaşma yolunda büyük bir adım atıyoruz. Doğrudan halkın iradesinin eseri olan, milleti kaynaştıracak yeni bir sözleşmeyi, yeni bir anayasayı tartışıyoruz. "Sivil anayasa"ya karşı çıkanlar neden sadece "Atatürk'e dokundurtmayız" diye icat ettikleri bir gerekçeye sığınıyorlar? Atatürk'ün önderlik ettiği 1924 Anayasası "sivil" değil miydi? Neden Atatürk'le ve Atatürkçülükle "sivil bir anayasa" arasında bir karşıtlık kuruyorlar? Neden "En Gerçek Atatürkçüler" silahlı gücün yaptığı anayasa ile yönetilmekten utanmaz, ar etmezler de "sivil anayasa" gündeme geldiğinde ayağa kalkarlar?

Türkiye'de hâlâ çağa aykırı, muasır medeniyete fersah fersah uzak alışkanlıklar var. Ortaçağdan kalma derebeylik düzenleri ve bu düzenler içinde saltanat sürenler var. Üniversite düzenini örnek olarak alın. Türkiye'yi muasır medeniyet düzeyine taşıyan lokomotif olması gereken üniversiteler, her ileri hamleye ayak bağı oluyor. Özgür bilimin, özgür düşüncenin, bilimsel ahlâkın kaleleri olması gereken üniversiteler keyfîliğin, zorbalığın, hukuksuzluğun üretildiği ve ülkeyi de esir aldığı bir hapishaneye dönüşüyor. Ve sivil anayasa, ilkel YÖK düzenini, feodal senyörler gibi asıp kesen rektörlerin saltanatını sona erdiriyor. Geride ne YÖK kalacak ne de rektör saltanatı. Bu öyle şaşaalı bir saltanat ki, doğal olarak bu ilkel düzenin senyörleri direniyor; ayrıcalıklarını, saltanatlarını, despotluğu sürdürebilmek için ayağa kalkıyor ve ilk sözleri "Anayasa'da Atatürk'e dokundurtmayız" oluyor. Atatürk heykellerinin, büstlerinin kaideleri üzerine inşa edilmiş çağdışı saltanatlar bunlar. Sivil anayasaya dair söyleyebileceği tek söz "Atatürk'ü anayasadan çıkarttırmayız"dan ibaret olan bir üniversite, bilimi mi yoksa saltanat süren rektörlerinin çıkarlarını mı temsil eder? O zaman bize düşen, üniversiteden önce Atatürk'ün şanını ve şerefini bu güç simsarlarının elinden kurtarmak olmaz mı?

Hepimiz Atatürk'üz, hepimiz Atatürkçüyüz. Hepimiz Atatürk ilke ve inkılâplarına, Atatürk milliyetçiliğine yürekten bağlıyız. Söz veriyoruz: Onun gösterdiği "muasır medeniyet hedefi"ne doğru yılmadan, yorulmadan ilerleyeceğiz. Sivil anayasamızın her satırına onun bize bıraktığı özgürlük ve bağımsızlık mirasını bir kanaviçe gibi işleyeceğiz. Onun ismini ve manevi mirasını iktidarlarına ve saltanatlarına payanda yapanlardan kurtaracağız. Daha yükseğe, en yükseğe çıkartacağız. Bunun için onun güvendiği Türk insanına ve muasır dünyaya yakışan özgürlükçü ve hukuka sonuna kadar bağlı bir anayasa yapacağız. Atatürk'e ve onun mirasına yürekten bağlı gerçek Atatürkçüler bizleriz. Ondan aldığımız ilham ile YÖK düzenini ve rektör saltanatını yıkacak ve çağdaş bilimin önündeki engelleri ortadan kaldıracağız. Hepimiz Atatürk'üz. Ve yaşasaydı Atatürk de bizim yaptığımızı yapardı.
MÜMTAZER TÜRKÖNE​
 
Mümtazer Bey de "hepimiz" gibi "Atatürkçüymüş"
Prof Dr. ünvanı alan "Fethullahçıların" içinde de "Atatürkçülük" hızla yayılıyor desenize...
O'nun gibi gerçek Atatürkçülere ihtiyacımız var aslında.Demokratik hakkı olan fikirlerini ifade etme özgürlüğünü kullanıp, gözümüzün içine baka baka "yalan söylemesini" bir yana bıraktık,Cumhuriyet rejimi konusunda kaygıları olanlarda ona göre "darbeciymiş"
Yani neymiş kaygılanma,yoksa "darbeci" olursun :)

"Ve yaşasaydı Atatürk de bizim yaptığımızı yapardı." sözleri de "Atatürk paragmatisttir" diyerek Kemalizmden uzak bir "ultra-liberal" yaklaşımdır ve yapılanlara Atatürk'ün adını kullanarak meşruyet aramaktır.(Tabi Atatürk milliyetçiliği ile de uzaktan yakında alakası yoktur)

Şunu unuttuk: Bu sözleri bize söyleyen bay Türköne olmazsa kim Okan Bayülgen'i "tehdit edecek"?Ya da kim köşesinde başkalarına hakaret edecek?

Bekir'e çomar Okan'a şamar



Şovmen Okan Bayülgen, Milletvekili eşi Özlem Türköne ile canlı yayında yaptığı konuşmaya tepki gösteren ve "Rastlarsam döverim" diyen Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne hakkında konuşmamayı yeğledi.

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türköne’nin, "Eşimle konuşurken epey öfkelendim. ’Bu adama bir yerde rastlarsam döverim herhalde’ dedim. Sonra da ’Şimdi değil de soğuduktan sonra hakkından geleyim’ dedim. Yaptığı saygısızlıktı ve bunda ısrar etti çünkü" sözlerini Star Gazetesi’nde okuduğunu belirten Bayülgen, sorulara "Bu konuda konuşmak istemiyorum" diye yanıt verdi.

ÖZLEM DEYİNCE GERİLDİ

Bayülgen, seçimden önce NTV’de İstanbul 1. bölge adayları AKP’li Özlem Türköne ile CHP’li Berhan Şimşek’i konuk etmişti. Türköne, Berhan Şimşek’in her sözüne itiraz edip konuşturmayınca Okan Bayülgen araya girerek, "Özlem siyasette yeni" cümlesini kullanınca ortalık karışmıştı. Özlem Piltanoğlu Türköne, kendisinden ’Özlem’ diye bahsedilmesine alındı ve sadece ismi ile değil soyadı ile de anılmasını istedi. Bu sefer Okan Bayülgen kendi seyircisi önünde konuğunun ’edep’ dersi vermesine çok kızdı ve ikilinin arasında tartışma çıktı. Bayülgen, reklam arası verdi. Ancak reklam dönüşünde de ikili arasındaki ’üslup’ tartışması devam etti.

KİMSE BANA TERBİYE ÖĞRETEMEZ

Türköne ise, ’Ben bu toplumda yaşıyorum. Bizlerde kişilerin ilk adları ile hitap edilebilmesi için belli bir çerçeve, belli bir yakınlaşma, belli bir ortam doğmuş olması gerekir. Belki Amerikalılar böyle hitap ediliyor olabilir. Ama ben ne Amerikalı ne de Meksikalıyım" diye konuştu. Yaklaşık 10 dakika süren tartışma sırasında Okan Bayülgen, Türköne’ye "Bana kimse terbiye öğretemez" ifadesini kullandı. Tartışma sonrasında birçok yazar konuyu köşesine taşırken internet ortamında da, "Bayülgen ’Özlem’ diyerek terbiyesizlik mi etti" sorusuna cevap arandı.

Bekir Coşkun’a hakaret etmişti

PROF. Dr. Mümtazer Türköne, 24 Ağustos 2007’de Zaman Gazetesi’ndeki yazısında, isim vermeden Hürriyet yazarı Bekir Coşkun’a ’Çomar’ benzetmesiyle saldırmış, özetle şöyle yazmıştı: "Türk sokak köpeği ırkına ’Çomar’ deniliyor. Hayatını sürdürebilmesi zekásına ve dayanıklılığına bağlıdır. Bu yüzden cins köpeklere göre daha yetenekli ve mücadeleci olurlar. Ancak şehir hayatı geliştikçe Çomarların hayatı da sınırlanmaya başlamıştır. Yine de bize düşen nesli tükenenleri koruma altına almak olmalı."

http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=7214411

öyle ya Atatürkçü olmak için bunlar olmazsa olmazlarımız
terbiyesizlik yapmak ve de başka insanları tehdit etmek
eğer hepimiz "böyle" birer "Atatürkçüysek"
durmak yok yola "böyle" devam ;)
 
Mümtaz'er Türköne ne zaman Atatürk'çü olmuş?Aşağıda kendisine ait başka bir yazı var.29 Temmuz 2007, Pazar Tarihli yazısında başka düşünceleri savunmuş:
Bu ne değişim
Kemalizm'in altı oku

Zafer Hoca'nın işi zor. Kapkara bir cehaletin, tabulaşmış önyargıların ve "vurun söyletmen" tarzı körleşmiş bir şiddetin hakim olduğu dünyanın hemen kenarında anayasa hukukunun hassas konularını tartışıyor. Maksadı "ideolojisi olmayan bir anayasa"yı savunmak. AK Parti içinden, Baykal'ın dediği gibi "dakika bir gol bir" tarzında Atatürk'e ve cumhuriyet rejimine yönelik bir saldırı falan yok ortada.
Nitekim Profesör Üskül de Atatürk'ü ve onun liderliğini, tam da saygın yerine yerleştirerek sözlerine devam ediyor. Üstelik "Kemalizm anayasadan çıkartılmalı" manşetine bakarak, "hayır çıkartılmasın" diye ayağa kalkacak olanların, cahil durumuna düşmek istemiyorlarsa biraz sabırlı olmaları gerekiyor. Çünkü Anayasa'mızda "Kemalizm" zaten yok. Hatta çoğu kişinin yanlış bildiği şekilde "Atatürkçülük" de yok. Anayasa'mızdan çıkartılması gereken, Zafer Hoca'nın sözlerinin özü olan "ideoloji"nin kendisi. Bu ideoloji de, bugün Baykal'ın başında bulunduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin altı okunda temsil edilen ideolojiden başka bir şey değil.

1927 yılında Anayasa'ya Cumhuriyet Halk Fırkası'nın dört umdesi giriyor: 1931 yılında bu umdeler altıya çıkartılıyor ve daha sonra anayasanın ikinci maddesine: Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Milliyetçilik ve İnkılapçılık şeklinde yerleştiriliyor. 1936 yılında parti ile hükümet birleştiriliyor; valiler CHP'nin il başkanları oluyor. Bu yıllar Avrupa'da faşizmin yükseldiği yıllar. "Altı Ok" da, o dönemde CHP'de temsil edilen Türk faşizminin formülasyonu olarak temayüz ediyor. Atatürk öldüğü zaman İnönü'nün Mussolini'nin unvanı olan "Duçe"den iktibas ederek kullandığı "Millî Şef" unvanı, bu faşizan özentiyi ifade ediyor. İnönü döneminde formüle edilen bu ideolojiye "Kemalizm" adı veriliyor. Kemalizm adını verdiğimiz ideoloji bu yüzden CHP'nin ambleminde bulunan "altı ok"tan başka bir şey değil. Bu oklar "Kemalizm'in altı oku" olarak biliniyor.

27 Mayıs darbesini yapanlar, sırtlarını yasladıkları "hür dünya" ile çok uzak düşmemek için "Kemalizm" kelimesi yerine "Atatürkçülük" deyimini tercih ediyorlar. Atatürkçülük, 1960'tan sonra kullanılmaya başlanıyor ve demokrasiye, ülkenin itibarına darbe vuran diktacı geleneğin arkasına saklandığı bir maskeye dönüşüyor. Bugün Anayasa'mızda "Atatürkçülük" ibaresi de yok; onun yerine "Atatürk milliyetçiliği" tabiri, başlangıç kısmında üniter-ulus devletin referansı olarak kullanılıyor.

Bugün "Atatürkçülük" dendiği zaman, ne anlama geldiği konusunda çok farklı rivayetlerin birbiriyle çatıştığı anlamsız bir dünyanın içine girmeniz gerekir. Bu dünyada "gerçek Atatürkçülük", "Saf Atatürkçülük", "En doğru Atatürkçülük", "Gerçek Kemalizm" gibi ifadelerle karşılaşırsınız. Kabaca bugün Atatürkçülük başlığı altında, Soğuk Savaş dönemine özgü üçüncü dünyacı sol milliyetçilikten başka bir şey bulamazsınız. "Bütün bu farklı düşüncelerin, ideolojilerin Atatürk ile ilgisi nedir?" sorusunun da kestirme bir cevabı var: Hiçbir ilgisi yok. Geride bir dogma ve kalıplaşmış bir öğreti bırakmadığını ısrarla vurgulayan Atatürk, engin bir ferasetle bu saçma sapan düşüncelerin kendisi ile bir ilgisi olamayacağı öngörüsünde bulunmuş. Elimizde tek kriter var: Atatürk Atatürkçü değildi. Atatürk'ü seven ve ona şükran duyan herkesin Atatürk'e mal edilen bu totaliter ve çağdışı "düşünce sistemleri"nden uzak durması ve O'nun vasiyeti gereği "aklı hür, vicdanı hür" vatandaşlar olmaya çalışması gerekir. Atatürk Atatürkçü değildi, bugün Atatürk'ten bir düşünce sistemi çıkarttığını iddia edenler, sadece demokrasiye ve halka karşı düşmanca fikirleri savunurken Atatürk'ün arkasına saklananlardır. Zafer hoca tamamıyla haklı: Faşist İtalya'dan özenerek Anayasa'ya taşıdığımız "Kemalizm'in altı oku"nun bugün kalan izlerini de Anayasa'dan silmek zorundayız. Başka türlü ilerleyemeyiz. CHP bile, mağlubiyetler zincirini kırmayı ilk adım olarak bu "altı ok"tan vazgeçerek başarabilir.


KAYNAK;

http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/yazar.do?yazino=569885
 
öle söylendiği kadar kolay Atatürk olunmuyor ..
 
Bu yazıyı yazan Mümtazer Türköne şu Okan'ın programındaki,eşinin tartışmasından dolayı,"Okan Bayülgen'i yakalarsam dövecegim" diyen maganda profesör mü?
Evet sizlerin çapı yetmez, "Atatürk" olmaya arkadaş dogru söylüyor bu konuda.100 yıllık ihanet planlarını bilmesek,"Hedefe ulaşıncaya kadar her şey mübahtır"ları bilmesek,Başbakan'ın,Cumhurbaşkanı'nın, ve diger önde gelenlerinin,bir sürü Türkiye Cumhuriyetine kinlerini kustuklarını okumasak,ilham aldıkları,kolkola cephe kurdukları meczupların,Atatürk'e hakaretlerini işitmesek inandırıcı olabilirdi bu Atatürk sevginiz.Niyetlerinizi bilmesem gözlerimde yaşarabilirdi ama yaşarmadı.
Atatürkçülerin,Atatürk'ü kullandıgından bahsediliyor.Sangi bu yazı Atatürk'ü kullanma amaçlı yazılardan en güzel örnek değilmişçesine.Atatürkçü geçinenlerin saltanatından bahsediliyor.Sanki bu ülkede yeni Dindarlık bir kriter olarak konmadı.Sanki etkin ve yetkin olmayan imamlar devletin kilit yerlerine getirilip kadrolaşılmadı bu ülkede,sonuçta hiç bir farkınız yok o Atatürk'ü kullanan çevrelerden,Onlar Atatürk'ü sömürdüysede sizlerde dini sömürdünüz.Bu ülkenin aradıgı ise ne Din sömürülsün,ne de Atatürk.
 
Beni kişilerin Atatürkçülüğü pek fazla ilgilendirmiyor. Artık bu ülkede Atatürkçü olunmuyor, Atatürkçü doğuluyor.

Ben hiçbir zaman olamayacağımı bilsemde Atatürk olmaya çalışıyorum. Bu benim için şereftir.
 
eiffel yazısını koyduğun adam beş para etmez söz bir aydın ama canlı yayında seni yakalayıp döverim diyebilen bir aydın bir daha ki sefer daha iyi yazarlar bulmaya çalış :D
 
Adamın iki yazısıda aynı şeylere dikkat çekiyor,ama anlamak istemeyen nerden okuyor bilmem. Bu vatandaş ATATÜRKÇÜ olamaz,çünki sizin gibileri tarif ediyor.Dolayısısıyla sizden
ATAÜRKÇÜ notu alması pek normal olmazdı zaten.
Atatürkçüleri belirlemek sizin elinizde olduğu sürece bu böyle devam eder,sayın noterler.
Herkes ermeni oluyor ama ATAÜRKÇÜ olamıyor,oda dur.?
Sahte ATATÜRKÇÜLER.
 
Biz Atatürk'çüyüz dediğiniz gençlik Çanakkale'de sahilde her akşam içtikleri biralarla kumsala Cumhuriyetin temelini atıyorlar.İnanmayan gelsin baksın.
Bırakın herkesin Atatürk'çülüğü,devrimciliği,dindarlığı kendine kalsın.Ama ben geleceğimize pek umutla bakmıyorum.Her kes aynı değildir.Bunu biliyorum.Ama serbestlik ve özgürlük alışkanlıkları doğurur.Korkum da kötü alışkanlıkların devam etmesidir.
Yoksa tabii ki hepimiz Atatürk'çüyüz.Türk'çüyüz.Devrimciyiz.Elhamdülillah Müslümanız.
 
Geri
Üst