Hem Dindar Hem Solcu Olunmaz Mı ?

Newwave

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
17 Kas 2007
Mesajlar
12,976
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
World Of Hackhell

2d8nxi9.jpg


Hem dindar hem solcu olunmaz mı

Solun çarşafla imtihanı..

CHP'nin çarşaf açılımıyla gündeme gelen, Hem solcu hem dindar olunmaz mı?" sorusu gündemin en çok sorulan sorularından. Vatan yazarı Ruhşen Çakır, Solun İslamla imtihanını yazdı. Türk solunun gelişmelerin gerisinde kaldığını savundu: "Dindarların toplumsal alandaki her türlü varoluşuna “ilericilik/gericilik” ikileminden bakan Türk solu birçok toplumsal gelişmenin gerisinde kalarak marjinalleşti." dedi.

TÜRKİYE’DE İSLAM VE DEMOKRASİ

1960’lı yılların sonlarına doğru Katolik kilisesine mensup bazı din adamları, Latin Amerika’nın farklı ülkelerinde, içinde bulundukları toplumlardaki baskı, sömürü ve yoksulluğa karşı mücadele etmek için Hz. İsa’nın yanısıra Karl Marx’a da başvurdular. “Kurtuluş ilahiyatı” olarak tanımlanan bu akım, farklı sol hareketlere hem yepyeni ideolojik açılımlar getirdi, hem de halk kitlelerine ulaşmalarını epey kolaylaştırdı. Bugün birçok Latin Amerika ülkesinde sol partiler iktidardaysa, “Kurtuluş İlahiyatı”na bağlı papzaların ve onların inşa ettiği “halk kiliseleri”nin rolü çok büyüktür.

Sol hareketlerin Hıristiyanlıkla pozitif ilişkilerine dünyanın başka ülkelerinden de sayısız örnek verebiliriz. Benzer bir şekilde Musevilik, Hinduizm, Budizm gibi dinlere bağlı olup solcu olan binler, yüzbinlerce insan bu dünyadan gelip geçmiştir. Buna rağmen İslam topluluklarında sol hareketlerin, halkın çoğunun bağlı olduğu dinle ilişkilerinde genellikle sorunlar karşımıza çıkıyor. Türkiye
de bu bakımdan çok çarpıcı bir örnek oluşturuyor.

İLERİCİLİK-GERİCİLİK

1985’ten beri İslami hareketler üzerine çalışan ve kendini solda tanımlayan bir gazeteci olarak, Türkiye’de solcuların din konusunda ne kadar ilgisiz, bilgisiz ve önyargılı olduklarına (bu süre zarfında maruz kaldığım ve hâlâ kalmakta olduğum muameleleri ileride belki uzun uzun yazarım) çok açık ve net bir şekilde tanık oldum.

DİNDAR VE SOLCU OLUNMAZ MI

Örneğin birçok solcuya göre, dindar bir insan, çıkarları bunu gerektirse ve çok istese bile asla sosyalist olamaz. Yıllar önce İstanbul’da, sol ağırlıklı bir topluluğa hitaben “Bir dindar pekala sosyalist olabilir” dediğimde alenen küfür yemiştim ve paneli yöneten meşhur bir sosyalistimiz bu küfüre sesini çıkarmamıştı. İlginçtir, kısa bir süre Malatya’da İslamcı bir radyoda aynı
tespitimi tekrarladığımda İslamcı dinleyicilerin öfkesine muhatap olacaktım.

TÜRK SOLU MARJİNELLEŞTİ

Dindarların toplumsal alandaki her türlü varoluşuna “ilericilik/gericilik” ikileminden bakan Türk solu birçok toplumsal gelişme ve dönüşümün gerisinde kaldı ve giderek marjinalleşti. Örneğin ilk başlarda karşı çıkılan üniversitelerdeki başörtüsü yasağı, 28 Şubat süreciyle birlikte birçok solcu tarafından savunulur oldu. Bunun sonucunda sol zaten ilişki kurmakta zorluk
çektiği Sünni muhafazakâr kesimlerden iyice uzaklaştı ve devlete yakınlaştı kendisiyle birlikte Alevilerin önemli bir bölümünü de beraberinde götürdü.

BAYKAL'IN ÇIKIŞI

Bu nedenle CHP lideri Deniz Baykal’ın son çarşaf açılımını önemsiyor, hatta bunu “küçük çaplı bir devrim” olarak niteliyorum. Fakat bu adımın başarıya ulaşabilmesi için, solun, bu arada CHP ve Baykal’ın ciddi bir yüzleşme ve özeleştiri sürecine yönelmesi gerekiyor. Örneğin Baykal’ın Akşam’da İsmail Küçükkaya’ya söylediği “Muhafazakâr kesimleri cumhuriyet ile buluşturmak, insanımızı devletle kaynaştırmak arayışındayız” cümlesini ele alalım:

1) “Muhafazakâr kesimleri cumhuriyet ile buluşturmak” çok yerinde bir arayış. Ancak Baykal’ın öncelikle aradaki makasın açılmasındaki sorumluluğunu kabul etmesi şartıyla. 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesi CHP liderinin birçok miting konuşmasını izlemiştim. Başta gerçek bir sosyal demokrat lider olarak yoksulluk, yoksunluk ve yolsuzluklardan söz ediyordu. Ardından anlaşılmaz bir şekilde Kürt sorununu terörizme indirgeyip bir “şahin” gibi devam ediyor ve nihayet laikliği eksen alarak AKP’yi yıpratmaya kalkıyordu. Bu stratejinin hiç ama hiçbir işe yaramadığı, halkın çoğunluğunun 27 Nisan e-muhtırası nedeniyle AKP’ye daha da yakınlaşmış olduğu sandıkta ortaya çıktı.

2)“İnsanımızı devletle kaynaştırmak” için “yerinde bir arayış” demekse mümkün değil. Baykal haklı bir şekilde “cumhuriyet” kavramını öne çıkarıyor, ama bu kavramı devletin bekası için önemsiyor. Halbuki eşitlik, kardeşlik ve özgürlüğün bileşkesi olan cumhuriyet toplumun olmazsa olmazıdır.

3)Türkiye’nin temel sorunu, halkla devlet arasındaki olup olmadığı tartışılır mesafe değil farklı toplumsal kesimler arasındaki giderek tırmanma eğilimi gösteren kamplaşmadır. Baykal’dan, devletin bekasından ziyade toplumun kardeşliğini gözetmesini beklemek hakkımız olsa gerek.

ÖZELEŞTİRİ ŞART
CHP lideri Baykal’ın çarşaf açılımının başarıya ulaşabilmesi için CHP’nin ve Baykal’ın ciddi bir şekilde yüzleşme ve özeleştiri sürecine yönelmesi gerekiyor.


Kaynak
 
hem müslüman hem ateist nasıl olunmuyorsa hem müslüman hemde solcu olunmaz
 
solcunun dınsız veya dınsızın solcu oldugunu bu arkadaslara kım fısıldadı merak edıyorum acıkcası.. solcu namaz kılar oruc tutar ve en buyuk ıman olan vatan sevdasınıda bız dındadırız dıyenlerden, din bezirganlarından daha cok hıssederler ıclerınde.. Ateist adı ustunde ayrı bır durumdur. bır tercıhdır. Tamamı degıl ama buyuk kısmı ateist olan grup komunıst gruplardır genelde.. Komunizmle sol gorusu aynı kefeye sıkıstıranlarda zaten memleket meselelerine karısmasın.. Soylıyecegım su kı, ne o partıye alınan carsaflı kadının dındar oldugunu ve dındar toplulugu temsıl ettıgını syleyebılırz nede baykalın bu kadını partıye alarak dınsız topluluk olarak atfedılen sol toplulugu dındarlasma calısması olarak gorebılırız! Soru basından berı yanlıstır. Insanlar sıyası goruslerıne gore dın sınıflandırılmasına sokulamazlar! eger bunu yaparsanız bugun turban meselesı gıbı bınlerce sebeple TURK adı ile dogdugunda bırlestırılen bu mıllet bınlerce parcaya ayrılmaya zorlanacaktır
 
olur olur neden olmasın ancak bugünkü chp kadar inandırıcı olur ,sen ,birtaraftan dışlayacaksın horlayacaksın küçük düşüreceksin anıt kabirin,üniversitenin kapısından çevireceksin ve bunların yapılması için ta ki anayasa mahkemesine götüreceksin ondan sonra hem,solcu hem dindarım diyecen sen benim külahıma anlat bunları baykal efendi.....
 
olur olur neden olmasın ancak bugünkü chp kadar inandırıcı olur ,sen ,birtaraftan dışlayacaksın horlayacaksın küçük düşüreceksin anıt kabirin,üniversitenin kapısından çevireceksin ve bunların yapılması için ta ki anayasa mahkemesine götüreceksin ondan sonra hem,solcu hem dindarım diyecen sen benim külahıma anlat bunları baykal efendi.....

AYNEN AYNEN AYNENN
 
Oruclu iken rakı içtiğinde ne kadar oruçlu olursan,Müslümanken solcu yahud solcuyken müslüman o kadar olursun
 
Hem dindar, hem solcu olunamaz mı?


Dindarların toplumsal alandaki her türlü varoluşuna “ilericilik/gericilik” ikileminden bakan Türk solu birçok toplumsal gelişmenin gerisinde kalarak marjinalleşti.

TÜRKİYE’DE İSLAM VE DEMOKRASİ 2 / RUŞEN ÇAKIR

1960’lı yılların sonlarına doğru Katolik kilisesine mensup bazı din adamları, Latin Amerika’nın farklı ülkelerinde, içinde bulundukları toplumlardaki baskı, sömürü ve yoksulluğa karşı mücadele etmek için Hz. İsa’nın yanısıra Karl Marx’a da başvurdular. “Kurtuluş ilahiyatı” olarak tanımlanan bu akım, farklı sol hareketlere hem yepyeni ideolojik açılımlar getirdi, hem de halk kitlelerine ulaşmalarını epey kolaylaştırdı. Bugün birçok Latin Amerika ülkesinde sol partiler iktidardaysa, “Kurtuluş İlahiyatı”na bağlı papzaların ve onların inşa ettiği “halk kiliseleri”nin rolü çok büyüktür.

Sol hareketlerin Hıristiyanlıkla pozitif ilişkilerine dünyanın başka ülkelerinden de sayısız örnek verebiliriz. Benzer bir şekilde Musevilik, Hinduizm, Budizm gibi dinlere bağlı olup solcu olan binler, yüzbinlerce insan bu dünyadan gelip geçmiştir. Buna rağmen İslam topluluklarında sol hareketlerin, halkın çoğunun bağlı olduğu dinle ilişkilerinde genellikle sorunlar karşımıza çıkıyor. Türkiye de bu bakımdan çok çarpıcı bir örnek oluşturuyor.



İlericilik-gericilik

1985’ten beri İslami hareketler üzerine çalışan ve kendini solda tanımlayan bir gazeteci olarak, Türkiye’de solcuların din konusunda ne kadar ilgisiz, bilgisiz ve önyargılı olduklarına (bu süre zarfında maruz kaldığım ve hâlâ kalmakta olduğum muameleleri ileride belki uzun uzun yazarım) çok açık ve net bir şekilde tanık oldum.

Örneğin birçok solcuya göre, dindar bir insan, çıkarları bunu gerektirse ve çok istese bile asla sosyalist olamaz. Yıllar önce İstanbul’da, sol ağırlıklı bir topluluğa hitaben “Bir dindar pekala sosyalist olabilir” dediğimde alenen küfür yemiştim ve paneli yöneten meşhur bir sosyalistimiz bu küfüre sesini çıkarmamıştı. İlginçtir, kısa bir süre Malatya’da İslamcı bir radyoda aynı tespitimi tekrarladığımda İslamcı dinleyicilerin öfkesine muhatap olacaktım.

Dindarların toplumsal alandaki her türlü varoluşuna “ilericilik/gericilik” ikileminden bakan Türk solu birçok toplumsal gelişme ve dönüşümün gerisinde kaldı ve giderek marjinalleşti. Örneğin ilk başlarda karşı çıkılan üniversitelerdeki başörtüsü yasağı, 28 Şubat süreciyle birlikte birçok solcu tarafından savunulur oldu. Bunun sonucunda sol zaten ilişki kurmakta zorluk çektiği Sünni muhafazakâr kesimlerden iyice uzaklaştı ve devlete yakınlaştı kendisiyle birlikte Alevilerin önemli bir bölümünü de beraberinde götürdü.

Baykal’ın çıkışı

Bu nedenle CHP lideri Deniz Baykal’ın son çarşaf açılımını önemsiyor, hatta bunu “küçük çaplı bir devrim” olarak niteliyorum. Fakat bu adımın başarıya ulaşabilmesi için, solun, bu arada CHP ve Baykal’ın ciddi bir yüzleşme ve özeleştiri sürecine yönelmesi gerekiyor. Örneğin Baykal’ın Akşam’da İsmail Küçükkaya’ya söylediği “Muhafazakâr kesimleri cumhuriyet ile buluşturmak, insanımızı devletle kaynaştırmak arayışındayız” cümlesini ele alalım:

1) “Muhafazakâr kesimleri cumhuriyet ile buluşturmak” çok yerinde bir arayış. Ancak Baykal’ın öncelikle aradaki makasın açılmasındaki sorumluluğunu kabul etmesi şartıyla. 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesi CHP liderinin birçok miting konuşmasını izlemiştim. Başta gerçek bir sosyal demokrat lider olarak yoksulluk, yoksunluk ve yolsuzluklardan söz ediyordu. Ardından anlaşılmaz bir şekilde Kürt sorununu terörizme indirgeyip bir “şahin” gibi devam ediyor ve nihayet laikliği eksen alarak AKP’yi yıpratmaya kalkıyordu. Bu stratejinin hiç ama hiçbir işe yaramadığı, halkın çoğunluğunun 27 Nisan e-muhtırası nedeniyle AKP’ye daha da yakınlaşmış olduğu sandıkta ortaya çıktı.

2)“İnsanımızı devletle kaynaştırmak” için “yerinde bir arayış” demekse mümkün değil. Baykal haklı bir şekilde “cumhuriyet” kavramını öne çıkarıyor, ama bu kavramı devletin bekası için önemsiyor. Halbuki eşitlik, kardeşlik ve özgürlüğün bileşkesi olan cumhuriyet toplumun olmazsa olmazıdır.

3)Türkiye’nin temel sorunu, halkla devlet arasındaki olup olmadığı tartışılır mesafe değil farklı toplumsal kesimler arasındaki giderek tırmanma eğilimi gösteren kamplaşmadır. Baykal’dan, devletin bekasından ziyade toplumun kardeşliğini gözetmesini beklemek hakkımız olsa gerek.

ÖZELEŞTİRİ ŞART

CHP lideri Baykal’ın çarşaf açılımının başarıya ulaşabilmesi için CHP’nin ve Baykal’ın ciddi bir şekilde yüzleşme ve özeleştiri sürecine yönelmesi gerekiyor.

RUŞEN ÇAKIR/VATAN -kaynak
 
olamaz bu konjonktürde gerçekleşmesi imkanısz bir durum saçma ve bi o kadar yapay
 
birileri olur diyo gaza getiriyo insanları sonra baykallasıyo herkes...
 
tam okumadim ama konunuzdaki kisi Baykal CHP yi birakmadikca (kendi gorusum) kimse oy vermez ayni sewiyede dewam eder.Ne zaman Baykal gitti CHP ozmn iktidari alir eline sebebi yanindaki kendi bilmez birkac kisi Hz,Muhammed ` le alakali alay gecmez akillanirlar ve insan olmayi ogrenirler ozmn 100% iktidarda olur ! (tabi bu benim gorusum kimseyi kotulemek icin yazmadim malesef gercekler bu ! )
 
Baykal bırakmadıkca CHP iktidar olamaz diyorlarda =)

Genel Başkanlık Seçimlerinde Baykal dışında aday olan yok...madem bu kadar çok inanıyorsunuz Baykal bırakınca CHP iktidar olucak madem siyaseti çok iyi biliyorsunuz gidin

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Adayı olun :)
 

2d8nxi9.jpg


Hem dindar hem solcu olunmaz mı

Solun çarşafla imtihanı..

CHP'nin çarşaf açılımıyla gündeme gelen, Hem solcu hem dindar olunmaz mı?" sorusu gündemin en çok sorulan sorularından. Vatan yazarı Ruhşen Çakır, Solun İslamla imtihanını yazdı. Türk solunun gelişmelerin gerisinde kaldığını savundu: "Dindarların toplumsal alandaki her türlü varoluşuna “ilericilik/gericilik” ikileminden bakan Türk solu birçok toplumsal gelişmenin gerisinde kalarak marjinalleşti." dedi.

TÜRKİYE’DE İSLAM VE DEMOKRASİ

1960’lı yılların sonlarına doğru Katolik kilisesine mensup bazı din adamları, Latin Amerika’nın farklı ülkelerinde, içinde bulundukları toplumlardaki baskı, sömürü ve yoksulluğa karşı mücadele etmek için Hz. İsa’nın yanısıra Karl Marx’a da başvurdular. “Kurtuluş ilahiyatı” olarak tanımlanan bu akım, farklı sol hareketlere hem yepyeni ideolojik açılımlar getirdi, hem de halk kitlelerine ulaşmalarını epey kolaylaştırdı. Bugün birçok Latin Amerika ülkesinde sol partiler iktidardaysa, “Kurtuluş İlahiyatı”na bağlı papzaların ve onların inşa ettiği “halk kiliseleri”nin rolü çok büyüktür.

Sol hareketlerin Hıristiyanlıkla pozitif ilişkilerine dünyanın başka ülkelerinden de sayısız örnek verebiliriz. Benzer bir şekilde Musevilik, Hinduizm, Budizm gibi dinlere bağlı olup solcu olan binler, yüzbinlerce insan bu dünyadan gelip geçmiştir. Buna rağmen İslam topluluklarında sol hareketlerin, halkın çoğunun bağlı olduğu dinle ilişkilerinde genellikle sorunlar karşımıza çıkıyor. Türkiye
de bu bakımdan çok çarpıcı bir örnek oluşturuyor.

İLERİCİLİK-GERİCİLİK

1985’ten beri İslami hareketler üzerine çalışan ve kendini solda tanımlayan bir gazeteci olarak, Türkiye’de solcuların din konusunda ne kadar ilgisiz, bilgisiz ve önyargılı olduklarına (bu süre zarfında maruz kaldığım ve hâlâ kalmakta olduğum muameleleri ileride belki uzun uzun yazarım) çok açık ve net bir şekilde tanık oldum.

DİNDAR VE SOLCU OLUNMAZ MI

Örneğin birçok solcuya göre, dindar bir insan, çıkarları bunu gerektirse ve çok istese bile asla sosyalist olamaz. Yıllar önce İstanbul’da, sol ağırlıklı bir topluluğa hitaben “Bir dindar pekala sosyalist olabilir” dediğimde alenen küfür yemiştim ve paneli yöneten meşhur bir sosyalistimiz bu küfüre sesini çıkarmamıştı. İlginçtir, kısa bir süre Malatya’da İslamcı bir radyoda aynı
tespitimi tekrarladığımda İslamcı dinleyicilerin öfkesine muhatap olacaktım.

TÜRK SOLU MARJİNELLEŞTİ

Dindarların toplumsal alandaki her türlü varoluşuna “ilericilik/gericilik” ikileminden bakan Türk solu birçok toplumsal gelişme ve dönüşümün gerisinde kaldı ve giderek marjinalleşti. Örneğin ilk başlarda karşı çıkılan üniversitelerdeki başörtüsü yasağı, 28 Şubat süreciyle birlikte birçok solcu tarafından savunulur oldu. Bunun sonucunda sol zaten ilişki kurmakta zorluk
çektiği Sünni muhafazakâr kesimlerden iyice uzaklaştı ve devlete yakınlaştı kendisiyle birlikte Alevilerin önemli bir bölümünü de beraberinde götürdü.

BAYKAL'IN ÇIKIŞI

Bu nedenle CHP lideri Deniz Baykal’ın son çarşaf açılımını önemsiyor, hatta bunu “küçük çaplı bir devrim” olarak niteliyorum. Fakat bu adımın başarıya ulaşabilmesi için, solun, bu arada CHP ve Baykal’ın ciddi bir yüzleşme ve özeleştiri sürecine yönelmesi gerekiyor. Örneğin Baykal’ın Akşam’da İsmail Küçükkaya’ya söylediği “Muhafazakâr kesimleri cumhuriyet ile buluşturmak, insanımızı devletle kaynaştırmak arayışındayız” cümlesini ele alalım:

1) “Muhafazakâr kesimleri cumhuriyet ile buluşturmak” çok yerinde bir arayış. Ancak Baykal’ın öncelikle aradaki makasın açılmasındaki sorumluluğunu kabul etmesi şartıyla. 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesi CHP liderinin birçok miting konuşmasını izlemiştim. Başta gerçek bir sosyal demokrat lider olarak yoksulluk, yoksunluk ve yolsuzluklardan söz ediyordu. Ardından anlaşılmaz bir şekilde Kürt sorununu terörizme indirgeyip bir “şahin” gibi devam ediyor ve nihayet laikliği eksen alarak AKP’yi yıpratmaya kalkıyordu. Bu stratejinin hiç ama hiçbir işe yaramadığı, halkın çoğunluğunun 27 Nisan e-muhtırası nedeniyle AKP’ye daha da yakınlaşmış olduğu sandıkta ortaya çıktı.

2)“İnsanımızı devletle kaynaştırmak” için “yerinde bir arayış” demekse mümkün değil. Baykal haklı bir şekilde “cumhuriyet” kavramını öne çıkarıyor, ama bu kavramı devletin bekası için önemsiyor. Halbuki eşitlik, kardeşlik ve özgürlüğün bileşkesi olan cumhuriyet toplumun olmazsa olmazıdır.

3)Türkiye’nin temel sorunu, halkla devlet arasındaki olup olmadığı tartışılır mesafe değil farklı toplumsal kesimler arasındaki giderek tırmanma eğilimi gösteren kamplaşmadır. Baykal’dan, devletin bekasından ziyade toplumun kardeşliğini gözetmesini beklemek hakkımız olsa gerek.

ÖZELEŞTİRİ ŞART
CHP lideri Baykal’ın çarşaf açılımının başarıya ulaşabilmesi için CHP’nin ve Baykal’ın ciddi bir şekilde yüzleşme ve özeleştiri sürecine yönelmesi gerekiyor.


Kaynak




olur arkadaşım hemde bal gibi. burda asıl sorun chp' nin solu ne kadar temsil ettiğidir -ki bu sorunun yanıtıda hiçtir. chp sol değildir tabanındaki insanlar solcu olabilir ama yönetiminde solculuk yoktur. bu yüzden chp nin yaptıklarını sol kesime yüklemekte yanlıştır
 
Baykal bırakmadıkca CHP iktidar olamaz diyorlarda =)

Genel Başkanlık Seçimlerinde Baykal dışında aday olan yok...madem bu kadar çok inanıyorsunuz Baykal bırakınca CHP iktidar olucak madem siyaseti çok iyi biliyorsunuz gidin

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Adayı olun :)

Arkadaşım senin siyasetten haberin yok anlaşılan

Baykal efendi kendine öyle bir hanedaanlık oluşturdu ki aday olup baykalın karşısına çıkmak neredeyse imkansız

geçen kurultayda Haluk Koç aday olmak istedi ama aday olmak için 250 delegenin imzası gereklidir gibi bir maddee ekletti tüüzğe dolayısı ile baykalın karşısına aday bile çıkamadılar

Kısacası bykal delegeleri seçiyor delegeler de Baykalı

nasıl sistem ama

tam CHP ve Baykal a göre
 
chp değil ki kalan diğer solcular da dindar olamaz çünkü sol ile din taban tabana zıttır...
 
hangi yönüyle zıt değildir kı sol
yaradılısa ınanmaz evrımcıdır
dogmaya inanmaz günübirlikçidir
ahlak değil öenmli olan etiktir
düşündüklerini değil konuştuklarını söyleyen kimselerdir
 
Arkadaşlar fazla kurcalamayın ulema arkadaşlar karar vermiştir...

Konu ile ilgili diyorum Dindar ne demek Dindar nasıl olunur...Hele Vatan
topraklarında o kadar mezhep tarikat varken.Ölçü varmıdır insanların dindarlığını
ölçebilen.
*Ne diyelim ,Baykalın başını okşayanlar kulağınıda çekmeyi ihmal etmiyor
konunun özeti bu bence.
etmiyor
 
Geri
Üst