aSLihaN
New member
1850-1860 yılları arasında Korgan Yaylası’na yakın bir köyde Hekimoğulları’nın bir oğlu dünyaya gelir. Adını İbrahim koyarlar. İbrahim küçük yaşta babasını kaybeder. Bir evin biricik oğludur. Yaşlı anasıyla yoksulluk içinde büyümeye başlar.
O yıllarda yerli halk, bir çok yerden bu bölgeye gelip yerleşen yabancılara karşıdır. Sonradan bu yöreye akın akın gelip yerleşenler, umumiyetle Gürcü’lerdir. O devirde yörenin yerli halkı, Rum’larla birlikte yaşamaktaydı.
İbrahim, artık delikanlı çağına erişmiştir. Sarışın uzun boylu, çok yakışıklı bir genç olan İbrahim, gözünü budaktan sakınmayan dürüst, akıllı, yiğit biridir. Kısa zamanda çevresinin sevgisini kazanır.
Söylentilere göre Korgan yöresinde egemenlik kurmuş Sefer Ağa adında bir Gürcü Bey’i yaşamaktadır. Sefer Ağa’nın vurduğu vurduk , kestiği kestiktir. Bu ağanın Fadime adında güzel mi güzel, narin mi narin bir kızı vardır. Fadime’yi ağalar, beyler ister. Fadime doğuştan amca oğluna sözlüdür.Günlerden bir gün babasının değirmen yolunda İbrahim’le göz göze gelirler. O günden itibaren birbirlerine sevdalanırlar. Yüreklerini bir ateş sarar. Ateş bacayı sarmıştır. Gizli gizli buluşmaya başlarlar. Bir Gürcü Beyinin kızını istemek İbrahim’in haddine mi düşmüştür? Onun kaderi, ta doğduğu günden itibaren amca oğluna yazılmıştır. Bir Gürcü geleneğine göre o zamanlar, çocuklar yalnız Gürcülerle başgöz edilir. Kız tarafı, karşı taraftan yüklü bir başlık alır. Bu başlık hem de altındır.
İbrahim ile Fadime’nin buluşmaları günün birinde duyulur. Dilden dile dolaşmaya başlar. Sefer Ağa ile Fadime’nin sözlüsü, bu olayı duyar duymaz küplere binerler. İlk önce Fadime sorguya çekilir. Bu sevdanın gerçek olduğu anlaşılınca, bir odaya kilitlenir.
Artık Gürcü Bey’i İbrahim’e düşman kesilir. Ona savaş açar. Teke tek buluşmayı önerir. Bir de buluşma yeri belirler. İbrahim, silahını kuşanıp belirlenen yere tek başına gelir. Sefer Ağa ise sözünde durmaz.
Adamlarıyla beraber gelir. Aniden İbrahim’i yaylım ateşine tutarlar. İbrahim’in çevresi sarılmıştır. Büyük bir çatışma sonunda İbrahim, bu çemberi yarıp kurtulur. Bu çatışma sırasında Sefer Ağa’nın en önemli adamlarından birisi ölür. Bu olay yörede büyük yankı uyandırır. Artık İbrahim’in adı Hekimoğlu olarak ün kazanır. Ondan sonra Hekimoğlu lakabıyla çağrılmaya başlanır.
Artık Hekimoğlu’nun dağa çıkmaktan başka çaresi kalmamıştır. O artık Kumru, Niksar, Perşembe, Kümbet, Kragöl, Çambaşı, Akkuş yaylalarını ve Karadeniz kıyılarındaki ormanlık bölgeleri kendisine mesken edinecektir.
Hekimoğlu’nun dağa çıktığını duyan yöre köylüleri kendisine kucak açarlar. Ondan her türlü yardımlarını esirgemezler. Özellikle Hekimoğlu’nun yoksul halkla dostluk kurması, zenginlerden alıp fakirlere vermesi kendi ününün yayılmasını daha da arttırır. Himayesine birçok kişi katılır. O, artık Gürcü Bey’inin korkulu rüyası olur.
Bunun üzerine Sefer Ağa, Korgan, Fatsa ve Ünye’ye kadar bütün yöreleri dolaşır. Hekimoğlu’na karşı büyük bir taraftar toplar. Sonra Fatsa’ya inip, soluğu Zaptiye Karakolu’nda alır. Zaptiye Komutanı’yla anlaşıp, Hekimoğlu’nun peşine düşerler.
Sefer Ağa ne yapıp yapar, sonunda önemli bir istihbarat alır. Hekimoğlu’nu Kumru’nun bir köyünde, bir fırıncının evinde olduğunu birilerinden öğrenir. Zaptiye kuvvetleri ve kendi adamlarıyla Kumru’daki köye yürürler. Bir gece yarısı fırıncının evini kuşatırlar. Büyük bir çatışma başlar. Bu çatışmada Ağa’nın en önemli adamlarından olan Hulusi Ağa ölür. Tabii Hekimoğlu ve adamları gereken tedbirleri almışlardır.Evin hemen bitişiğinde bulunan fırının, fırıncının yardımıyla ekmek pişirilen tarafını delerek kaçmayı başarırlar.
Hulusi Ağa’nın vurulması Ordu’dan Samsun’a kadar büyük bir heyecan uyandırır. Gürcüler, bu olayı bir nevi matem ilan ederler. Çoğu hükümet kuvvetlerine katılır. Bunların arasında öyle birisi vardır ki Hulusi Ağa’nın yakını, çoğunun korkulu rüyası, Dadyan Arslan’dır.
Bir gün Hekimoğlu’nun yeğenleri Mehmet ile Hüseyin köylerine gitmek için Hekimoğlu’ndan izin isterler. Çitlice Köyü’nde konaklamak isterler. Kendilerine en yakın kişi Köy Muhtarı Kıralioğlu Hasan Ağa’dır. Bu Muhtar, Hekimoğlu’nun çok yakın dostu bilinmektedir. Daha sonra Dadyan Arslan tarafından satın alınan Muhtar, evinde bulunan Hekimoğlu’nun iki yeğenini ihbar eder. Dadyan Arslan’a hemen haber ulaştırır. Dadyan Arslan zaptiye kuvvetleriyle Muhtar’ın evini basar. Evin her tarafı sarılır. İki genç kurşun yağmuruna tutulur, delik deşik edilirler.
Hekimoğlu bu haberi alır almaz, çok büyük öfkeye kapılır. En yakın arkadaşı Gedik Halil ile görüşür. Yeğenlerinin acısı ciğerlerini parçalamıştır. Muhtarın kalleşliği onda derin yaralar açmıştır. Muhtardan bu kalleşliğin hesabını sormaya and içer.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra Hekimoğlu, Gedik Halil ve arkadaşları bir gece yarısı muhtarın evini kuşatırlar. Evde Muhtar’dan başka kimse yoktur. Çoluk çocuğu plan gereği başka bir köye taşınmıştır. Çünkü Dadyan Arslan öyle emretmiştir. Adamları ve hükümet kuvvetleri günlerdir pusudadır. Hekimoğlu’nun intikam aşmak için geleceğini bilmektedirler. Artık Muhtarın bir işareti kalmıştır. Muhtar işareti verir. Ev sarılır. Uzun bir çatışmadan sonra Gedik Halil vurulur. Hekimoğlu ağır yaralanır, çemberi yarar. Aldığı ağır yaralara Aynalı Martin’ini basarak bir hayli o köyden uzaklaşır. Artık gücü kesilir, bir ağacın dibinde son nefesini verir.
Hekimoğlu ile Gedik Ali’nin cesetleri Fatsa’ya götürülür. O zamanın kaymakamı İrfan Bey’e teslim edilir. Halk, yığın yığın Fatsa’ya akın etmektedir. Şehirde büyük bir heyecan doğar. O zaman Fatsa’da bulunan bir Rum vatandaşı onların fotoğraflarını çeker. Tarih:1910. Daha sonra Amerika’ya yerleşen bu kişi çoğalttığı bu fotoğrafı Fatsa Belediyesi ve yakın dostlarına gönderir. Bu fotoğrafta Hekimoğlu ve arkadaşlarının cesetleri, Kaymakam İrfan Bey ve zaptiyeler görülmektedir.
Hekimoğlu derler benim aslıma
Aynalı martin yaptırdım da narinim kendi neslime
Evlerinin önü arpa sergisi
Hekimoğlu İbrahim de narinim ayva sarısı
Hekimoğlu İbrahim taştan bakıyor
Elindeki martini de narinim canlar yakıyor
Konaklar yaptırdım hurma dalından
İçin döşedemedim de narinim acem şalından
Konaklar yaptırdım mermer direkli
Hekimoğlu dediğinde narinim aslan yürekli
Konaklar yaptırdım döşedemedim
Ünye, Fatsa bir oldu da narinim baş edemedim
Hekimoğlu derler bir ufak uşak
Bir omuzdan bir omuza da narinim on arma fişek
Bugün günlerden pazardır Pazar
Çitlice muhtarı da narinim puşluklar düzer
Ünye, Fatsa arası ordu da kuruldu
Hekimoğlu İbrahim de narinim o da vuruldu
Anonim Türkü
O yıllarda yerli halk, bir çok yerden bu bölgeye gelip yerleşen yabancılara karşıdır. Sonradan bu yöreye akın akın gelip yerleşenler, umumiyetle Gürcü’lerdir. O devirde yörenin yerli halkı, Rum’larla birlikte yaşamaktaydı.
İbrahim, artık delikanlı çağına erişmiştir. Sarışın uzun boylu, çok yakışıklı bir genç olan İbrahim, gözünü budaktan sakınmayan dürüst, akıllı, yiğit biridir. Kısa zamanda çevresinin sevgisini kazanır.
Söylentilere göre Korgan yöresinde egemenlik kurmuş Sefer Ağa adında bir Gürcü Bey’i yaşamaktadır. Sefer Ağa’nın vurduğu vurduk , kestiği kestiktir. Bu ağanın Fadime adında güzel mi güzel, narin mi narin bir kızı vardır. Fadime’yi ağalar, beyler ister. Fadime doğuştan amca oğluna sözlüdür.Günlerden bir gün babasının değirmen yolunda İbrahim’le göz göze gelirler. O günden itibaren birbirlerine sevdalanırlar. Yüreklerini bir ateş sarar. Ateş bacayı sarmıştır. Gizli gizli buluşmaya başlarlar. Bir Gürcü Beyinin kızını istemek İbrahim’in haddine mi düşmüştür? Onun kaderi, ta doğduğu günden itibaren amca oğluna yazılmıştır. Bir Gürcü geleneğine göre o zamanlar, çocuklar yalnız Gürcülerle başgöz edilir. Kız tarafı, karşı taraftan yüklü bir başlık alır. Bu başlık hem de altındır.
İbrahim ile Fadime’nin buluşmaları günün birinde duyulur. Dilden dile dolaşmaya başlar. Sefer Ağa ile Fadime’nin sözlüsü, bu olayı duyar duymaz küplere binerler. İlk önce Fadime sorguya çekilir. Bu sevdanın gerçek olduğu anlaşılınca, bir odaya kilitlenir.
Artık Gürcü Bey’i İbrahim’e düşman kesilir. Ona savaş açar. Teke tek buluşmayı önerir. Bir de buluşma yeri belirler. İbrahim, silahını kuşanıp belirlenen yere tek başına gelir. Sefer Ağa ise sözünde durmaz.
Adamlarıyla beraber gelir. Aniden İbrahim’i yaylım ateşine tutarlar. İbrahim’in çevresi sarılmıştır. Büyük bir çatışma sonunda İbrahim, bu çemberi yarıp kurtulur. Bu çatışma sırasında Sefer Ağa’nın en önemli adamlarından birisi ölür. Bu olay yörede büyük yankı uyandırır. Artık İbrahim’in adı Hekimoğlu olarak ün kazanır. Ondan sonra Hekimoğlu lakabıyla çağrılmaya başlanır.
Artık Hekimoğlu’nun dağa çıkmaktan başka çaresi kalmamıştır. O artık Kumru, Niksar, Perşembe, Kümbet, Kragöl, Çambaşı, Akkuş yaylalarını ve Karadeniz kıyılarındaki ormanlık bölgeleri kendisine mesken edinecektir.
Hekimoğlu’nun dağa çıktığını duyan yöre köylüleri kendisine kucak açarlar. Ondan her türlü yardımlarını esirgemezler. Özellikle Hekimoğlu’nun yoksul halkla dostluk kurması, zenginlerden alıp fakirlere vermesi kendi ününün yayılmasını daha da arttırır. Himayesine birçok kişi katılır. O, artık Gürcü Bey’inin korkulu rüyası olur.
Bunun üzerine Sefer Ağa, Korgan, Fatsa ve Ünye’ye kadar bütün yöreleri dolaşır. Hekimoğlu’na karşı büyük bir taraftar toplar. Sonra Fatsa’ya inip, soluğu Zaptiye Karakolu’nda alır. Zaptiye Komutanı’yla anlaşıp, Hekimoğlu’nun peşine düşerler.
Sefer Ağa ne yapıp yapar, sonunda önemli bir istihbarat alır. Hekimoğlu’nu Kumru’nun bir köyünde, bir fırıncının evinde olduğunu birilerinden öğrenir. Zaptiye kuvvetleri ve kendi adamlarıyla Kumru’daki köye yürürler. Bir gece yarısı fırıncının evini kuşatırlar. Büyük bir çatışma başlar. Bu çatışmada Ağa’nın en önemli adamlarından olan Hulusi Ağa ölür. Tabii Hekimoğlu ve adamları gereken tedbirleri almışlardır.Evin hemen bitişiğinde bulunan fırının, fırıncının yardımıyla ekmek pişirilen tarafını delerek kaçmayı başarırlar.
Hulusi Ağa’nın vurulması Ordu’dan Samsun’a kadar büyük bir heyecan uyandırır. Gürcüler, bu olayı bir nevi matem ilan ederler. Çoğu hükümet kuvvetlerine katılır. Bunların arasında öyle birisi vardır ki Hulusi Ağa’nın yakını, çoğunun korkulu rüyası, Dadyan Arslan’dır.
Bir gün Hekimoğlu’nun yeğenleri Mehmet ile Hüseyin köylerine gitmek için Hekimoğlu’ndan izin isterler. Çitlice Köyü’nde konaklamak isterler. Kendilerine en yakın kişi Köy Muhtarı Kıralioğlu Hasan Ağa’dır. Bu Muhtar, Hekimoğlu’nun çok yakın dostu bilinmektedir. Daha sonra Dadyan Arslan tarafından satın alınan Muhtar, evinde bulunan Hekimoğlu’nun iki yeğenini ihbar eder. Dadyan Arslan’a hemen haber ulaştırır. Dadyan Arslan zaptiye kuvvetleriyle Muhtar’ın evini basar. Evin her tarafı sarılır. İki genç kurşun yağmuruna tutulur, delik deşik edilirler.
Hekimoğlu bu haberi alır almaz, çok büyük öfkeye kapılır. En yakın arkadaşı Gedik Halil ile görüşür. Yeğenlerinin acısı ciğerlerini parçalamıştır. Muhtarın kalleşliği onda derin yaralar açmıştır. Muhtardan bu kalleşliğin hesabını sormaya and içer.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra Hekimoğlu, Gedik Halil ve arkadaşları bir gece yarısı muhtarın evini kuşatırlar. Evde Muhtar’dan başka kimse yoktur. Çoluk çocuğu plan gereği başka bir köye taşınmıştır. Çünkü Dadyan Arslan öyle emretmiştir. Adamları ve hükümet kuvvetleri günlerdir pusudadır. Hekimoğlu’nun intikam aşmak için geleceğini bilmektedirler. Artık Muhtarın bir işareti kalmıştır. Muhtar işareti verir. Ev sarılır. Uzun bir çatışmadan sonra Gedik Halil vurulur. Hekimoğlu ağır yaralanır, çemberi yarar. Aldığı ağır yaralara Aynalı Martin’ini basarak bir hayli o köyden uzaklaşır. Artık gücü kesilir, bir ağacın dibinde son nefesini verir.
Hekimoğlu ile Gedik Ali’nin cesetleri Fatsa’ya götürülür. O zamanın kaymakamı İrfan Bey’e teslim edilir. Halk, yığın yığın Fatsa’ya akın etmektedir. Şehirde büyük bir heyecan doğar. O zaman Fatsa’da bulunan bir Rum vatandaşı onların fotoğraflarını çeker. Tarih:1910. Daha sonra Amerika’ya yerleşen bu kişi çoğalttığı bu fotoğrafı Fatsa Belediyesi ve yakın dostlarına gönderir. Bu fotoğrafta Hekimoğlu ve arkadaşlarının cesetleri, Kaymakam İrfan Bey ve zaptiyeler görülmektedir.
Hekimoğlu derler benim aslıma
Aynalı martin yaptırdım da narinim kendi neslime
Evlerinin önü arpa sergisi
Hekimoğlu İbrahim de narinim ayva sarısı
Hekimoğlu İbrahim taştan bakıyor
Elindeki martini de narinim canlar yakıyor
Konaklar yaptırdım hurma dalından
İçin döşedemedim de narinim acem şalından
Konaklar yaptırdım mermer direkli
Hekimoğlu dediğinde narinim aslan yürekli
Konaklar yaptırdım döşedemedim
Ünye, Fatsa bir oldu da narinim baş edemedim
Hekimoğlu derler bir ufak uşak
Bir omuzdan bir omuza da narinim on arma fişek
Bugün günlerden pazardır Pazar
Çitlice muhtarı da narinim puşluklar düzer
Ünye, Fatsa arası ordu da kuruldu
Hekimoğlu İbrahim de narinim o da vuruldu
Anonim Türkü