sideways
New member
- Katılım
- 6 Ara 2006
- Mesajlar
- 695
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Hedef Çanakkale ruhuydu
28 Şubat mağdurlarından Prof. Dr. Nevzat Tarhan diyor ki:‘28 Şubat Cumhuriyet tarihinin en büyük kadrolaşma operasyonudur’
"28 Şubat sürecinde 1565 subay/astsubay re'sen, 10 bine yakın subay-astsubay da zorla emekli edildi... 28 Şubat'ı gerçekleştiren zihniyet, Çanakkale Ruhu'nu ortadan kaldırmayı, halkına yabancılaşmış bir ordu oluşturmayı hedefliyordu."
28 Şubat mağduru Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 28 Şubat'ın Cumhuriyet tarihinin en büyük kadrolaşma operasyonu olduğunu söyledi. Haftalık haber dergisi Aksiyon, bu haftaki sayısında Gülhane Askerî Tıp Akademisi'nde (GATA) klinik şefliği yaparken dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in talimatıyla Gaziantep'e veteriner olarak atanan Prof. Dr. Nevzat Tarhan'la yapılan bir röportaja yer verdi. Dönemin GATA komutanı tarafından makama çağrılan Tarhan'a "yargı kararları ne olursa olsun bir daha GATA'da çalışamayacağı" bildirilir. Gerekçe olarak da "yaşam tarzı" gösterilir. Tarhan, bunun üzerine emekliliğini ister ve yıllarca giydiği askerî üniformasını dolabına asar.
Hakkındaki düzmece raporların Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarafından hazırlandığını söyleyen Tarhan, emir komuta zinciri dışında hareket eden bir oluşum diye tanımladığı bu ekibin gerçek maksadının irtica ile mücadele adı altında kadrolaşmak olduğunu söylüyor. Tarhan, 28 Şubat'ı "Cumhuriyet tarihinin en büyük kadrolaşmasının yaşandığı dönem" olarak tanımlayarak, bu dönemde 1565 subay ve astsubayın ordudan uzaklaştırıldığına, 10 bine yakın askerî personelin de emekliliğe mecbur bırakıldığına dikkat çekiyor. Tarhan, "Çanakkale ruhunu" hedef alan bu tasfiye hareketinin milletle orduyu karşı karşıya getirmeyi amaçladığını dile getirerek, bu grubun yeni hedefinin cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ülkeyi kana bulamak olduğunu iddia ediyor.
28 ŞUBAT'IN ANAHTAR KELİMESİ İRTİCA
28 Şubat'ın anahtar kelimesinin 'irtica', anahtar sembolünün de 'türban' olduğunu ifade eden Tarhan, "Toplumun bunlara bakışı gayet iyi bilindiğinden bu iki kavramın içini dolduracak ve bunlara negatif anlamlar yükleyecek olay ve oyuncular piyasaya sürülmüş ve kitlelerin algıları değiştirilmek istenmiştir. Psikolojik savaş sistematik bir faaliyettir. Tartışılan fikirler rastgele değil, yetiştirilmiş fikirlerdir. Bu grup lehine veya aleyhine nefret ya da taraftarlık duyguları meydana getirme faaliyetidir" dedi.
Kendisi açısından derin devlet sözünü anlamlı kılan kuruluşun Batı Çalışma Grubu (BÇG) olduğunu belirten Tarhan, şunları söyledi: "Artık vaktinin geldiğini düşünerek basında ilk defa anlatıyorum. GATA'da görev yaparken haksız bir şekilde tayinim çıktı. Ben de mahkemeye verdim ve kazandım. Tekrar tayinim çıktı; yine mahkemeye gittim, yine kazandım. Bunun üzerine dönemin GATA komutanı beni makamına çağırdı. 'Nevzat yine kazanırsın biliyorum; ama bu sefer tayinin Şırnak'a çıkacak, bunu söylemek zorundayım.' dedi. Ben de kendisine ne kusur işlediğimizi sorunca, 'Devlet içinde emir-komuta zinciri dışında bir odak var; sizi istemiyor.' dedi. 'Neden beğenmiyor?' diye sorunca da 'Sizin yaşam tarzınızı beğenmiyor.' cevabını verdi."
Bu birimin BÇG olduğunu ifade eden Tarhan, "Emir-komuta zinciri dışında istihbarat topluyor, kişileri fişliyor, yalan-yanlış bilgilerle hazırladığı raporları Yüksek Askerî Şûra'da projeksiyon cihazlarıyla komutanlara sunuyor ve bunun neticesinde bazı kişiler ordudan uzaklaştırılıyor. Bu tasfiye ise ciddi bir psikolojik harekâtla gerçekleştiriliyor" diye konuştu.
10 BİN ASKER TASFİYE EDİLDİ
Kimilerine Amerikancı, kimilerine dinci, kimilerine kafatasçı denilerek ordu içindeki bir ekibin tasfiye edildiğini söyleyen Tarhan, "28 Şubat sürecinde 1565 subay-astsubay re'sen emekli edildi. 10 bine yakın subay-astsubay da zorla emekli edildi. Bu, bir tasfiye operasyonudur ve her tasfiye operasyonunun doğal sonucu yeni bir kadrolaşmadır. Bu kadar insan ordudan atılınca yerleri boş kalacak değildi ya. Ciddi bir kadrolaşma gerçekleşti ve bugün de bu süreç devam ediyor" diye konuştu.
28 Şubat döneminde fişleme faaliyetlerinin başında Doğu Aktulga'nın yer aldığını söyleyen Tarhan, "Aktulga, atılan her personelin yerine kendi adamlarını yerleştirdi. Bu kişiler Aktulga'ya o kadar sadıktı ki eşler hatta çocuklar bile istihbarat toplama görevini seve seve yerine getirdi" dedi.
YAŞ'ın demokrasi dışı bir kurum olduğunu söyleyen Tarhan, şunları söyledi: "Temel vazifesi şûra, yani danışma kurulu olan bir kurumun eylem yapması başlı başına bir suçtur. Alınan kararların yargıya kapalı olması, birtakım şeylerin hukuksuz olduğunu gösteriyor. Bugün YAŞ kararı ile ordudan uzaklaştırılan askerî personel, ne acıdır ki terör örgütü liderine tanınan yargılama hakkından yararlanmak için uğraşıyor. Ordudan uzaklaştırılan bin 500 personelin büyük bölümü ciddi askerî eğitimden geçmiş, muharebe deneyimine sahip, feragat madalyası taşıyan subay ve astsubaylardır. Bu insanlar iddia edildiği gibi dinci, faşist veya çete olsalardı eylem yaparlardı değil mi? Ama bakın bir tanesi bile devletine, milletine karşı sesini çıkarmadı ve vehim sahiplerinin iddialarının ne kadar haksız olduğunu duruşlarıyla ortaya koydu. Bu bile 28 Şubat'ın içinin boş ve tek amacının kadrolaşmak olduğunu açıkça ortaya koyuyor."
MAL VARLIKLARI ARAŞTIRILMALI
28 Şubat'ta aktif rol oynayan asker ve sivil bürokratlarla gazetecilerin mal varlıklarının masaya yatırılıp incelenmesi gerektiğini belirten Tarhan, "Kimler nasıl zenginleşti? O dönemde alışılmışın dışında yani devletin kendilerine takdir ettiği maaşın dışında aşırı şekilde zenginleşen, rezidanslarda veya villalarda oturan generallerin durumunun sorgulanması gerekiyor. Bu sorgulama olmadığı müddetçe bu tür hevesler her zaman devam edecektir" diye konuştu.
HEDEFLERİ ÇANAKKALE RUHUYDU
28 Şubat'ı gerçekleştiren zihniyetin ordu içindeki "Çanakkale ruhunu ortadan kaldırmayı" hedeflediğini ifade eden Tarhan, şunları kaydetti: "Çanakkale ruhu, beş dakika sonra şehit düşeceğini bile bile büyük bir tefekkürle siperde bekleyen Mehmetçik ve onun kahraman kumandalarının dünyanın en büyük iki gücü İngiltere ve Fransa'yı dize getirmelerini sağlayan ruhtur.
28 Şubatçılar, TSK içinde bu zihniyeti taşıyan dinî duyarlılığı yüksek kadroları tasfiye ederek Çanakkale ruhunu öldürmeyi hedeflemişlerdir. Bu milletin ordusunu bu milletten uzaklaştırmak hangi amaca hizmet etmektedir? Toplumun kültüründen uzak bir askerî kültür inşa etmeyi amaçlayan bu operasyonla dış düşmanlara karşı zayıf (tıpkı Suriye ordusu gibi) ama içeride rejimi koruyan, kendi halkından korkan ve onu tehdit olarak gören bir ordu mu oluşturulmak istenmektedir? Bakın emekli Orgeneral Kemal Yamak ne diyor? (Bizim askerimiz başında komutanını, bayrağını görür ve ezan sesini de duyarsa savaşır.) Bugün annesi başörtülü çocuklar harp okullarına alınmıyor. Askerî birliklerdeki mescitlerde ezan sesi duyulmuyor.
Dinî duyarlılığı olan insanların TSK'ya girme çabaları ise (sızma girişimi) olarak adlandırılarak lanetleniyor. Peki, sizin lanetlemek istediğiniz bu insanlar kimlerdir? Evinden en az bir şehit çıkmış, vatan denince gözleri dolan ve acısını kalbine gömüp her daim (vatan sağ olsun) diyen insanlardır. Halkına yabancılaşmış bir ordu projesi kimin projesidir? Bu soruyu iyi düşünmek gerekiyor."
28 Şubat sürecinde yaşanan olayların da birer proje olduğunu ifade eden Tarhan, "Ajan provokatörler kullanılarak büyük bir camianın topyekûn mahkûm edilmek istenmesi psikolojik savaşın boyutlarını gözler önüne seriyor. Çok radikal küçük grupların eylemleri abartılarak ciddi bir psikolojik savaş süreci başlatıldı. Türkiye'nin İran veya Cezayir olacağı korkusu oluşturuldu ve bunlar kullanıldı" dedi.
kaynak:vakit
28 Şubat mağdurlarından Prof. Dr. Nevzat Tarhan diyor ki:‘28 Şubat Cumhuriyet tarihinin en büyük kadrolaşma operasyonudur’
"28 Şubat sürecinde 1565 subay/astsubay re'sen, 10 bine yakın subay-astsubay da zorla emekli edildi... 28 Şubat'ı gerçekleştiren zihniyet, Çanakkale Ruhu'nu ortadan kaldırmayı, halkına yabancılaşmış bir ordu oluşturmayı hedefliyordu."
28 Şubat mağduru Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 28 Şubat'ın Cumhuriyet tarihinin en büyük kadrolaşma operasyonu olduğunu söyledi. Haftalık haber dergisi Aksiyon, bu haftaki sayısında Gülhane Askerî Tıp Akademisi'nde (GATA) klinik şefliği yaparken dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in talimatıyla Gaziantep'e veteriner olarak atanan Prof. Dr. Nevzat Tarhan'la yapılan bir röportaja yer verdi. Dönemin GATA komutanı tarafından makama çağrılan Tarhan'a "yargı kararları ne olursa olsun bir daha GATA'da çalışamayacağı" bildirilir. Gerekçe olarak da "yaşam tarzı" gösterilir. Tarhan, bunun üzerine emekliliğini ister ve yıllarca giydiği askerî üniformasını dolabına asar.
Hakkındaki düzmece raporların Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarafından hazırlandığını söyleyen Tarhan, emir komuta zinciri dışında hareket eden bir oluşum diye tanımladığı bu ekibin gerçek maksadının irtica ile mücadele adı altında kadrolaşmak olduğunu söylüyor. Tarhan, 28 Şubat'ı "Cumhuriyet tarihinin en büyük kadrolaşmasının yaşandığı dönem" olarak tanımlayarak, bu dönemde 1565 subay ve astsubayın ordudan uzaklaştırıldığına, 10 bine yakın askerî personelin de emekliliğe mecbur bırakıldığına dikkat çekiyor. Tarhan, "Çanakkale ruhunu" hedef alan bu tasfiye hareketinin milletle orduyu karşı karşıya getirmeyi amaçladığını dile getirerek, bu grubun yeni hedefinin cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ülkeyi kana bulamak olduğunu iddia ediyor.
28 ŞUBAT'IN ANAHTAR KELİMESİ İRTİCA
28 Şubat'ın anahtar kelimesinin 'irtica', anahtar sembolünün de 'türban' olduğunu ifade eden Tarhan, "Toplumun bunlara bakışı gayet iyi bilindiğinden bu iki kavramın içini dolduracak ve bunlara negatif anlamlar yükleyecek olay ve oyuncular piyasaya sürülmüş ve kitlelerin algıları değiştirilmek istenmiştir. Psikolojik savaş sistematik bir faaliyettir. Tartışılan fikirler rastgele değil, yetiştirilmiş fikirlerdir. Bu grup lehine veya aleyhine nefret ya da taraftarlık duyguları meydana getirme faaliyetidir" dedi.
Kendisi açısından derin devlet sözünü anlamlı kılan kuruluşun Batı Çalışma Grubu (BÇG) olduğunu belirten Tarhan, şunları söyledi: "Artık vaktinin geldiğini düşünerek basında ilk defa anlatıyorum. GATA'da görev yaparken haksız bir şekilde tayinim çıktı. Ben de mahkemeye verdim ve kazandım. Tekrar tayinim çıktı; yine mahkemeye gittim, yine kazandım. Bunun üzerine dönemin GATA komutanı beni makamına çağırdı. 'Nevzat yine kazanırsın biliyorum; ama bu sefer tayinin Şırnak'a çıkacak, bunu söylemek zorundayım.' dedi. Ben de kendisine ne kusur işlediğimizi sorunca, 'Devlet içinde emir-komuta zinciri dışında bir odak var; sizi istemiyor.' dedi. 'Neden beğenmiyor?' diye sorunca da 'Sizin yaşam tarzınızı beğenmiyor.' cevabını verdi."
Bu birimin BÇG olduğunu ifade eden Tarhan, "Emir-komuta zinciri dışında istihbarat topluyor, kişileri fişliyor, yalan-yanlış bilgilerle hazırladığı raporları Yüksek Askerî Şûra'da projeksiyon cihazlarıyla komutanlara sunuyor ve bunun neticesinde bazı kişiler ordudan uzaklaştırılıyor. Bu tasfiye ise ciddi bir psikolojik harekâtla gerçekleştiriliyor" diye konuştu.
10 BİN ASKER TASFİYE EDİLDİ
Kimilerine Amerikancı, kimilerine dinci, kimilerine kafatasçı denilerek ordu içindeki bir ekibin tasfiye edildiğini söyleyen Tarhan, "28 Şubat sürecinde 1565 subay-astsubay re'sen emekli edildi. 10 bine yakın subay-astsubay da zorla emekli edildi. Bu, bir tasfiye operasyonudur ve her tasfiye operasyonunun doğal sonucu yeni bir kadrolaşmadır. Bu kadar insan ordudan atılınca yerleri boş kalacak değildi ya. Ciddi bir kadrolaşma gerçekleşti ve bugün de bu süreç devam ediyor" diye konuştu.
28 Şubat döneminde fişleme faaliyetlerinin başında Doğu Aktulga'nın yer aldığını söyleyen Tarhan, "Aktulga, atılan her personelin yerine kendi adamlarını yerleştirdi. Bu kişiler Aktulga'ya o kadar sadıktı ki eşler hatta çocuklar bile istihbarat toplama görevini seve seve yerine getirdi" dedi.
YAŞ'ın demokrasi dışı bir kurum olduğunu söyleyen Tarhan, şunları söyledi: "Temel vazifesi şûra, yani danışma kurulu olan bir kurumun eylem yapması başlı başına bir suçtur. Alınan kararların yargıya kapalı olması, birtakım şeylerin hukuksuz olduğunu gösteriyor. Bugün YAŞ kararı ile ordudan uzaklaştırılan askerî personel, ne acıdır ki terör örgütü liderine tanınan yargılama hakkından yararlanmak için uğraşıyor. Ordudan uzaklaştırılan bin 500 personelin büyük bölümü ciddi askerî eğitimden geçmiş, muharebe deneyimine sahip, feragat madalyası taşıyan subay ve astsubaylardır. Bu insanlar iddia edildiği gibi dinci, faşist veya çete olsalardı eylem yaparlardı değil mi? Ama bakın bir tanesi bile devletine, milletine karşı sesini çıkarmadı ve vehim sahiplerinin iddialarının ne kadar haksız olduğunu duruşlarıyla ortaya koydu. Bu bile 28 Şubat'ın içinin boş ve tek amacının kadrolaşmak olduğunu açıkça ortaya koyuyor."
MAL VARLIKLARI ARAŞTIRILMALI
28 Şubat'ta aktif rol oynayan asker ve sivil bürokratlarla gazetecilerin mal varlıklarının masaya yatırılıp incelenmesi gerektiğini belirten Tarhan, "Kimler nasıl zenginleşti? O dönemde alışılmışın dışında yani devletin kendilerine takdir ettiği maaşın dışında aşırı şekilde zenginleşen, rezidanslarda veya villalarda oturan generallerin durumunun sorgulanması gerekiyor. Bu sorgulama olmadığı müddetçe bu tür hevesler her zaman devam edecektir" diye konuştu.
HEDEFLERİ ÇANAKKALE RUHUYDU
28 Şubat'ı gerçekleştiren zihniyetin ordu içindeki "Çanakkale ruhunu ortadan kaldırmayı" hedeflediğini ifade eden Tarhan, şunları kaydetti: "Çanakkale ruhu, beş dakika sonra şehit düşeceğini bile bile büyük bir tefekkürle siperde bekleyen Mehmetçik ve onun kahraman kumandalarının dünyanın en büyük iki gücü İngiltere ve Fransa'yı dize getirmelerini sağlayan ruhtur.
28 Şubatçılar, TSK içinde bu zihniyeti taşıyan dinî duyarlılığı yüksek kadroları tasfiye ederek Çanakkale ruhunu öldürmeyi hedeflemişlerdir. Bu milletin ordusunu bu milletten uzaklaştırmak hangi amaca hizmet etmektedir? Toplumun kültüründen uzak bir askerî kültür inşa etmeyi amaçlayan bu operasyonla dış düşmanlara karşı zayıf (tıpkı Suriye ordusu gibi) ama içeride rejimi koruyan, kendi halkından korkan ve onu tehdit olarak gören bir ordu mu oluşturulmak istenmektedir? Bakın emekli Orgeneral Kemal Yamak ne diyor? (Bizim askerimiz başında komutanını, bayrağını görür ve ezan sesini de duyarsa savaşır.) Bugün annesi başörtülü çocuklar harp okullarına alınmıyor. Askerî birliklerdeki mescitlerde ezan sesi duyulmuyor.
Dinî duyarlılığı olan insanların TSK'ya girme çabaları ise (sızma girişimi) olarak adlandırılarak lanetleniyor. Peki, sizin lanetlemek istediğiniz bu insanlar kimlerdir? Evinden en az bir şehit çıkmış, vatan denince gözleri dolan ve acısını kalbine gömüp her daim (vatan sağ olsun) diyen insanlardır. Halkına yabancılaşmış bir ordu projesi kimin projesidir? Bu soruyu iyi düşünmek gerekiyor."
28 Şubat sürecinde yaşanan olayların da birer proje olduğunu ifade eden Tarhan, "Ajan provokatörler kullanılarak büyük bir camianın topyekûn mahkûm edilmek istenmesi psikolojik savaşın boyutlarını gözler önüne seriyor. Çok radikal küçük grupların eylemleri abartılarak ciddi bir psikolojik savaş süreci başlatıldı. Türkiye'nin İran veya Cezayir olacağı korkusu oluşturuldu ve bunlar kullanıldı" dedi.
kaynak:vakit