umutd07
:_:_мєтαℓ ƒıятıηα_:_:
Allah doğadaki canlıların her birini içinde yaşadığı ortama göre farklı özelliklerle yaratmıştır.
Her canlı, kendini korumak veya avlanmak için, yaratılışından gelen bu özellikleri kullanır. Bazıları üstün kamuflaj teknikleriyle kendilerini gizler, bazıları rol yapar, bazıları ise akılcı taktiklere başvurur.
Kamuflaj, askerlik sanatının değişmez unsurlarından biridir. Düşmana kendini hissettirmeden saldırabilmek veya düşman saldırısı sırasında kendini gizleyebilmek son derece önemlidir.
İlginç olan, detaylı bir hazırlık gerektiren kamuflaj isimli bu yöntemin sadece akıl sahibi insanlar değil, hayvanlar tarafından da kullanılmasıdır.
Kamuflaj yapan canlılar yaşadıkları ortama son derece uyumlu şekilde yaratılmış vücut yapıları, biçimleri, renkleri ve desenleriyle özel bir koruma altına alınmışlardır. Bu canlıların bazılarının bedenleri bulundukları ortamla o kadar uyumludur ki, çevrelerindeki bitkilerden ayırt edilebilmeleri son derece zordur.
Üzerinde yaşadığı çiçekle aynı renkte olan bir örümcek, ağaç dalı gibi hareketsiz duran bir yılan, kurumuş yaprakla birebir aynı kanatlara sahip bir böcek, çevresindeki bitkilerin rengini ve biçimini alan bir kurbağa... Tüm bunlar doğadaki kamuflajın ilginç örnekleridir. Ve bize kamuflajın özel yaratılmış bir yöntem olduğunu göstermektedir.
Kimi canlılar, yaşadıkları ortamın yaygın bitki örtüsüne uygun renk ve desenlere sahiptir. Örneğin sararmış otların arasında gizlenen bir kaplanın, avı tarafından fark edilebilmesi çok güçtür.
Aslanlar da yaşadıkları bozkırların renginde yaratılmıştır. Bu sayede kuru otların arasında kolayca gizlenirler. Kamuflaj yapmış bir asker gibi, yavaş yavaş avlarına doğru yaklaşırlar.
Çita da sahip olduğu doğal kamuflaj sayesinde avına fark edilmeden sokulur. Av onu fark ettiğinde ise, artık çok geç kalmıştır.
Kamuflaj yönteminin bazı ustaları ise, dünyanın en soğuk topraklarında, kutuplara yakın bölgelerde yaşayan kutup kuşlarıdır.
Yaşadıkları doğal ortamlarında onları farkedebilmek neredeyse imkansız, çünkü tüylerinde doğal zemini taklit eden mükemmel bir kamuflaj var. Kar tabakası ile kuşun beyaz tüyleri birbirlerinin adeta kopyası.
Aynı şekilde karların arasında kalan toprak deseni de kuşun tüylerinin üzerine özenle çizilmiş gibidir. Zemin ve kuşun görünümü birbirinin aynısı, ayırdedebilmek neredeyse imkansızdır.
Kış ilerledikçe her yeri kar kaplamaya başladığı zaman kutup kuşlarının vücutlarında mucizevi bir değişim yaşanır. Koyu renkli tüylerin hepsi yok olur ve sadece beyaz tüyler kalır. Karların arasında bembeyaz kuşu farketmek yine imkansız gibi. Kuşun bu işten hiçbir haberi yok, ama vücudu yine mükemmel şekilde kamufle ediliyor. Gözünü çevreleyen siyah tüyler ise, kardan yansıyan ışınlar yüzünden kör olmasını engelliyor.
İlkbahar geldiğinde karlar erimeye başlar. Eriyen karların arasında bitkiler yeşerir. Kutup kuşunun tüylerinin arasında ise yeşeren bitkilerin renginde yeni tüyler çıkar.
Mevsim yaz olduğunda ise karlar tamamen erimiş, bitki örtüsü yeşermiştir. Kutup kuşu ise yine olağanüstü bir kamuflaj sergiler. Kutup kuşunda yine planlı bir değişim yaşanır. Vücudu bitki örtüsünün deseninde tüylerle kaplanır. Otların arasında onu görebilmek neredeyse imkansız olur.
Tüm bu harika kamuflaj gösterisi, elbette bir açıklama gerektirmektedir.
Kutup kuşunun, tüylerinin rengini ortama göre kendi iradesi ile ayarlaması elbette imkansızdır. Sahip olduğu kamuflajın ne işe yaradığını bilecek bir akla dahi sahip değildir.
O halde bu kuşa olağanüstü kamuflaj yeteneğini veren kimdir ?
Mevsimine göre kutup kuşunun sahip olması gereken kamuflajı kim bilmektedir?
Çevrenin renk ve desenini kuşun tüylerinin üzerine adeta bir ressam gibi kim çizmiştir?
Sorular bizi tek bir cevaba götürmektedir; Kutup kuşunu Allah yaratmıştır ve sahip olduğu özellikleri de kendisine Allah vermiştir.
Kamuflaj ustalarını yalnızca ormanlarda veya karlar üstünde değil, aynı zamanda denizlerin derinliklerinde de bulmak mümkündür. Deniz kamuflajcılarının belki de en maharetlileri ahtapotlardır. Bazı ahtapot türleri, üzerinde gezindikleri deniz tabanına hem renk hem de desen olarak mükemmel uyum sağlar. Ahtapotlar, üstün kamuflaj tekniğinin yanısıra son derece usta bir taklitçidir de. Kamuflaj yapmayı güçleştiren kumlu bir deniz zeminine geldiğinde, taklit yeteneğini devreye sokar ve kendini bir yosuna benzetir. Ahtapot kimi zaman öyle ustaca biçim değiştirir ki onu, köşesine yapıştığı bir kayadan ayırdetmek adeta imkansız hale gelir.
Denizlerin derinliklerinde daha onlarca kamuflaj ustasına rastlayabiliriz.
Yosuna benzeyen deniz atı, dal çıkıntısı gibi duran örümcek, yaprağa benzeyen böcek
Yaprakların arasına gizlenen bir böcek, böceğin gövdesinin gerçek bir yapraktan hiçbir farkı yoktur. Yaprağın biçiminden üzerindeki damarlara kadar her detay kusursuzca yaratılmış.
Bu böceklerin düşünme yetenekleri yoktur. Hayatta kalmak için bir yaprağa benzemeleri gerektiğini bilemezler. Bilseler dahi vücutlarının üzerine yaprak şekli çizemezler. O halde böceğin kanatları üzerinde yer alan ve bilinçli şekilde tasarlandığı açık olan çizim kimin eseridir?
Kuşkusuz bu çizim, bu canlıyı var etmiş olan Yaratıcı'nın bir delilidir...
Bilindiği gibi Darwin'in evrim teorisi, doğadaki tüm canlıların kör tesadüflerin ürünü olduğunu iddia eder . Oysa bu küçük böceğin kanatlarındaki yaprak tasarımı dahi, canlıların tesadüflerin değil, bir Yaratıcı'nın eseri olduğunu göstermeye yeterlidir.
Bir ressam, bir yaprak resmi çizmeye kalksa, ancak bu kadar gerçekçi çizebilir. Burada ise bir çizim değil, bir böceğin bedenine yerleştirilmiş mükemmel bir üç boyutlu yaprak maketi vardır.
Bu canlıyı böylesine harika bir tasarımla yaratan ve bizlere bu şekilde sanat ve kudretini tanıtan Yaratıcı, tüm alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'tır.
Allah, bir Kuran ayetinde buyrulduğu gibi, " kusursuzca yaratandır ".
:victory:victory:victory:victory:victory:victory:victory:victory:victory:victory:victory:victory
Her canlı, kendini korumak veya avlanmak için, yaratılışından gelen bu özellikleri kullanır. Bazıları üstün kamuflaj teknikleriyle kendilerini gizler, bazıları rol yapar, bazıları ise akılcı taktiklere başvurur.
Kamuflaj, askerlik sanatının değişmez unsurlarından biridir. Düşmana kendini hissettirmeden saldırabilmek veya düşman saldırısı sırasında kendini gizleyebilmek son derece önemlidir.
İlginç olan, detaylı bir hazırlık gerektiren kamuflaj isimli bu yöntemin sadece akıl sahibi insanlar değil, hayvanlar tarafından da kullanılmasıdır.
Kamuflaj yapan canlılar yaşadıkları ortama son derece uyumlu şekilde yaratılmış vücut yapıları, biçimleri, renkleri ve desenleriyle özel bir koruma altına alınmışlardır. Bu canlıların bazılarının bedenleri bulundukları ortamla o kadar uyumludur ki, çevrelerindeki bitkilerden ayırt edilebilmeleri son derece zordur.
Üzerinde yaşadığı çiçekle aynı renkte olan bir örümcek, ağaç dalı gibi hareketsiz duran bir yılan, kurumuş yaprakla birebir aynı kanatlara sahip bir böcek, çevresindeki bitkilerin rengini ve biçimini alan bir kurbağa... Tüm bunlar doğadaki kamuflajın ilginç örnekleridir. Ve bize kamuflajın özel yaratılmış bir yöntem olduğunu göstermektedir.
Kimi canlılar, yaşadıkları ortamın yaygın bitki örtüsüne uygun renk ve desenlere sahiptir. Örneğin sararmış otların arasında gizlenen bir kaplanın, avı tarafından fark edilebilmesi çok güçtür.

Aslanlar da yaşadıkları bozkırların renginde yaratılmıştır. Bu sayede kuru otların arasında kolayca gizlenirler. Kamuflaj yapmış bir asker gibi, yavaş yavaş avlarına doğru yaklaşırlar.
Çita da sahip olduğu doğal kamuflaj sayesinde avına fark edilmeden sokulur. Av onu fark ettiğinde ise, artık çok geç kalmıştır.

Kamuflaj yönteminin bazı ustaları ise, dünyanın en soğuk topraklarında, kutuplara yakın bölgelerde yaşayan kutup kuşlarıdır.
Yaşadıkları doğal ortamlarında onları farkedebilmek neredeyse imkansız, çünkü tüylerinde doğal zemini taklit eden mükemmel bir kamuflaj var. Kar tabakası ile kuşun beyaz tüyleri birbirlerinin adeta kopyası.
Aynı şekilde karların arasında kalan toprak deseni de kuşun tüylerinin üzerine özenle çizilmiş gibidir. Zemin ve kuşun görünümü birbirinin aynısı, ayırdedebilmek neredeyse imkansızdır.
Kış ilerledikçe her yeri kar kaplamaya başladığı zaman kutup kuşlarının vücutlarında mucizevi bir değişim yaşanır. Koyu renkli tüylerin hepsi yok olur ve sadece beyaz tüyler kalır. Karların arasında bembeyaz kuşu farketmek yine imkansız gibi. Kuşun bu işten hiçbir haberi yok, ama vücudu yine mükemmel şekilde kamufle ediliyor. Gözünü çevreleyen siyah tüyler ise, kardan yansıyan ışınlar yüzünden kör olmasını engelliyor.
İlkbahar geldiğinde karlar erimeye başlar. Eriyen karların arasında bitkiler yeşerir. Kutup kuşunun tüylerinin arasında ise yeşeren bitkilerin renginde yeni tüyler çıkar.
Mevsim yaz olduğunda ise karlar tamamen erimiş, bitki örtüsü yeşermiştir. Kutup kuşu ise yine olağanüstü bir kamuflaj sergiler. Kutup kuşunda yine planlı bir değişim yaşanır. Vücudu bitki örtüsünün deseninde tüylerle kaplanır. Otların arasında onu görebilmek neredeyse imkansız olur.
Tüm bu harika kamuflaj gösterisi, elbette bir açıklama gerektirmektedir.
Kutup kuşunun, tüylerinin rengini ortama göre kendi iradesi ile ayarlaması elbette imkansızdır. Sahip olduğu kamuflajın ne işe yaradığını bilecek bir akla dahi sahip değildir.
O halde bu kuşa olağanüstü kamuflaj yeteneğini veren kimdir ?
Mevsimine göre kutup kuşunun sahip olması gereken kamuflajı kim bilmektedir?
Çevrenin renk ve desenini kuşun tüylerinin üzerine adeta bir ressam gibi kim çizmiştir?
Sorular bizi tek bir cevaba götürmektedir; Kutup kuşunu Allah yaratmıştır ve sahip olduğu özellikleri de kendisine Allah vermiştir.
Kamuflaj ustalarını yalnızca ormanlarda veya karlar üstünde değil, aynı zamanda denizlerin derinliklerinde de bulmak mümkündür. Deniz kamuflajcılarının belki de en maharetlileri ahtapotlardır. Bazı ahtapot türleri, üzerinde gezindikleri deniz tabanına hem renk hem de desen olarak mükemmel uyum sağlar. Ahtapotlar, üstün kamuflaj tekniğinin yanısıra son derece usta bir taklitçidir de. Kamuflaj yapmayı güçleştiren kumlu bir deniz zeminine geldiğinde, taklit yeteneğini devreye sokar ve kendini bir yosuna benzetir. Ahtapot kimi zaman öyle ustaca biçim değiştirir ki onu, köşesine yapıştığı bir kayadan ayırdetmek adeta imkansız hale gelir.
Denizlerin derinliklerinde daha onlarca kamuflaj ustasına rastlayabiliriz.
Yosuna benzeyen deniz atı, dal çıkıntısı gibi duran örümcek, yaprağa benzeyen böcek
Yaprakların arasına gizlenen bir böcek, böceğin gövdesinin gerçek bir yapraktan hiçbir farkı yoktur. Yaprağın biçiminden üzerindeki damarlara kadar her detay kusursuzca yaratılmış.
Bu böceklerin düşünme yetenekleri yoktur. Hayatta kalmak için bir yaprağa benzemeleri gerektiğini bilemezler. Bilseler dahi vücutlarının üzerine yaprak şekli çizemezler. O halde böceğin kanatları üzerinde yer alan ve bilinçli şekilde tasarlandığı açık olan çizim kimin eseridir?
Kuşkusuz bu çizim, bu canlıyı var etmiş olan Yaratıcı'nın bir delilidir...
Bilindiği gibi Darwin'in evrim teorisi, doğadaki tüm canlıların kör tesadüflerin ürünü olduğunu iddia eder . Oysa bu küçük böceğin kanatlarındaki yaprak tasarımı dahi, canlıların tesadüflerin değil, bir Yaratıcı'nın eseri olduğunu göstermeye yeterlidir.
Bir ressam, bir yaprak resmi çizmeye kalksa, ancak bu kadar gerçekçi çizebilir. Burada ise bir çizim değil, bir böceğin bedenine yerleştirilmiş mükemmel bir üç boyutlu yaprak maketi vardır.
Bu canlıyı böylesine harika bir tasarımla yaratan ve bizlere bu şekilde sanat ve kudretini tanıtan Yaratıcı, tüm alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'tır.
Allah, bir Kuran ayetinde buyrulduğu gibi, " kusursuzca yaratandır ".
:victory:victory:victory:victory:victory:victory:victory:victory:victory:victory:victory:victory