Harput Kalesi

by.Ok@N

New member
Katılım
8 Mar 2009
Mesajlar
880
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Arkadan Konuşmak Yalnız Ahlaksızlık Değil, KORKAKL
b-298484-Elaz%C4%B1%C4%9F_harput_kalesi.jpg


Elazığ’ın güneydoğusunda Elazığ Ovası’na hakim kayalar üzerinde bulunan Harput Kalesinin ilk yapımı Urartu dönemine kadar inmektedir. Kale içerisindeki kayalara oyularak yapılmış odalar ve gizli geçitler Urartu döneminden kalmıştır. Tarihi belgelerden kalenin Roma, Bizans ve Arapların da eline geçtiği öğrenilmektedir. Kalenin yapımı ile ilgili bir söylentiye göre taşların harcına daha sağlam olabilmesi için süt katılmış ve bu yüzden de bu kaleye Süt Kalesi ismi de yakıştırılmıştır. Artukoğullarının yöreye hakim olmasından sonra Artukoğlu Belek 1115’te bu kaleyi ele geçirmiştir. Artukluları izleyen dönemlere kale birkaç kez onarılmış ve yeni eklemeler yapılmıştır. Kale üzerindeki kitabelerde ilk onarımın ve yeni ilavelerin Nizameddin İbrahim tarafından 1205’te yapıldığı öğrenilmiştir. İç ve Dış kaleden oluşan bu kalenin bir bölümü Nizameddin İbrahim döneminde saray-köşk olarak da kullanılmıştır. Bunun ardından Dulkadiroğulları, Akkoyunlular ve Osmanlılar da bu kaleyi onarmış, bu onarımları belirten kitabeyi de kale üzerine yerleştirmişlerdir. Dulkadiroğullarının yapmış olduğu onarımlar moloz taştan olduğundan ötürü diğerlerinden ayrılmaktadır. Özellikle Akkoyunlu Uzun Hasan bu kaleye önem vermiştir. Emir Ali Bey kaleyi ve burçlarını yenilercesine onarmıştır. Buradaki burçlarda görülen arslan ve boğa mücadelelerini yansıtan kabartmaların Urartulardan önceki dönemlere ait olduğu sanılmaktadır. Kalenin girişi doğuda ve Harput’a bakan yöndedir. Bunun dışında kuzeyde Metris, batıda Dağ Kapısı ismini taşıyan iki ayrı kapısı daha bulunuyordu. Dış ve İç kale olarak iki ayrı bölümü olan kale, kesme ve kaba yontma taşlardan yapılmış, duvar işçiliğinde de oldukça ileri bir düzeye erişilmiştir. İç Kale oldukça küçük bir alanda yapılmış olmasına rağmen burada bir cami, arasta, su sarnıçları ve ambarlar da yapılmıştır. Bunların yanı sıra Munzuroğlu Konağı, Köseoğlu Konağı da burada yapılmıştır. Ancak bu konaklardan hiç birisi günümüze ulaşamamıştır. XIX.yüzyılda bu kalenin içerisi yerleşime açılmış ve burada toprak damlı yöresel evlerde insanlar yaşamıştır.
 
kale dedigin bööle olur işte bea
 
eskiler bi başka kaleler gizli geçitler. eline sağlık
 
buraya gitmiştm 1 de o civarlarda arap baba diye 1 adam varmış ilginc 1 hikayesi vardı
 
14 sene elazığda kaldım işte budur yani xD super bişi
 
Geri
Üst