MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Anayasa değişiklik paketini eleştirirken, “Bu değişiklik gerçekleşirse yargı yürütmenin eline geçer, hapı yutarız” diyorduk...
İktidar dün bu eleştirilerin, “hap” bölümünü doğruladı.
Başbakan dün maddelerin tek tek oylanmasını isteyenleri eleştirerek şunları söyledi:
“Maddelerin tek tek oylanması bir defa referandum mantığına ters, böyle bir şey olmaz. Milletin vekilleri zaten bunu tek tek oyluyor. Parlamento’da bütün değerlendirmesini yapıyor, milletin huzuruna bunu hazır olarak getiriyor, ön çalışma bu Parlamento’da bitiyor...”
Şimdi bombaya hazır olun:
“Bu çalışmalar bittikten sonra da bunu adeta bir hap gibi, tablet gibi sunuyor. Yani, ‘Biz bunu görüştük, bitirdik, size sunuyoruz ey milletim’ diyor.”
***
“Hap”a geleceğiz...
Ama öncelikle sormak gerekiyor:
Maddelerin tek tek oylanması, neden referandum mantığına ters olsun ki?
Referandumun amacı ne?
Yapılacak değişikliklerin her birini doğrudan halkın onayına sunmak...
Siz onlarca değişikliği bir pakete tıkıştırıp, halka “Sadece ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ de” derseniz...
Halkın hangi değişikliği istediğini, hangisine karşı çıktığını nasıl öğreneceksiniz?
***
Örneğin ben... Açıkça söylüyorum; eğer bu değişiklikleri maddeler halinde oylayacak olsam, en az yedisine gözümü bile kırpmadan ‘Evet’ oyu verebilirim.
Ama...
Paket halinde gelirse, vereceğim oy belli: Hayır!
Böyle olunca da gerçek irademi sandığa yansıtamamış olacağım...
***
Ne diyor Başbakan?
“Milletin vekilleri bunları zaten tek oyluyor, bir de milletin kendisinin oylamasına gerek yok...”
Neden?
Madem “asıl”a gidiliyor; o zaman vekile tanınan hak, “asıl”dan neden esirgeniyor?
Yoksa “millet”in kafasının, maddeleri tek tek değerlendirmeye yetmeyeceği mi düşünülüyor?
Eğer öyleyse; bu, “millet”e yapılan en büyük hakaret sayılmaz mı?
***
Vekiller maddeleri tek tek görüşüp “hap” haline getirecekmiş...
Siz ne yapacaksınız?
Hapı yutacaksınız?
Eeee; biz de zaten bunu söylemiyor muyuz?
*****
GÜNÜN SORUSU
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Adalet Bakanlığı Müsteşarı hakkında yaptığı suç duyurusundan sonra dün de Adalet Bakanı’nın anayasal suç işlediğini belirterek cezalandırılmasını istemiş...
Acaba birileri hâlâ, “Yargıyla yürütme arasında çatışma yok” diyebilecek mi?
*****
27 gün sonra nasıl haklı çıktım?
3 Mart’ta yayınlanan, “Referanduma gitmek o kadar kolay değil” başlıklı yazımda demiştim ki:
“AKP, Anayasa’nın bazı maddelerini değiştirmek için düğmeye bastı...
Değişikliklerin referanduma götürülmesi için 337 milletvekiline sahip olan AKP’nin 7’den fazla fire vermemesi gerekiyor...
Eğer fire sayısı 7’yi aşarsa; devreye BDP’nin girmesi gerekiyor...
İşte o zaman da işlerin iyice karışması kaçınılmaz gibi görünüyor!
Çünkü; o aşamada...
Eski DTP’liler, kendi anayasa değişiklik taleplerinin de pakete eklenmesini isteyecekler...
Peki; nedir onlar?
Şu günlerde konuşulduğu gibi sadece seçim barajının indirilmesi değil elbette...
Anayasa’nın değiştirilemez ilk 4 maddesinin değiştirilmesi...
‘Türkiye Devleti bir Cumhuriyet’tir şeklindeki ilk madde...
‘Türkiye Cumhuriyeti (...) Atatürk milliyetçiliğine bağlı (...) demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir’ şeklindeki ikinci madde...
‘... Dili Türkçe’dir. Bayrağı, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Marşı İstiklal Marşı’dır’ şeklindeki üçüncü madde...
Ve...
İlk üç maddenin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini öngören dördüncü madde...’
Kısacası; bu zihniyet, AKP’ye sanıldığı kadar kolay teslim olmaz...
AKP’nin referanduma gitmek hayali suya düşebilir...”
***
Aradan tam 27 gün geçti...
Anayasa değişiklik paketi konusunda her kafadan bir ses çıktı ama herkes yukarıdaki satırları görmezden gelmeyi tercih etti...
Televizyonda ahkâm kesen “stratejler ve uzmanlar” bu konuya girmedi bile...
Sonuçta BDP, pakete destek vermek için istediği şartları dün açıkladı:
“Anayasanın başlangıç maddeleri değişsin, seçim barajı yüzde 3 olsun!”
***
Eğer 330 AKP’liyi bulamazsınız, buyurun gidin referanduma!
..::MUSTAFA MUTLU::..
İktidar dün bu eleştirilerin, “hap” bölümünü doğruladı.
Başbakan dün maddelerin tek tek oylanmasını isteyenleri eleştirerek şunları söyledi:
“Maddelerin tek tek oylanması bir defa referandum mantığına ters, böyle bir şey olmaz. Milletin vekilleri zaten bunu tek tek oyluyor. Parlamento’da bütün değerlendirmesini yapıyor, milletin huzuruna bunu hazır olarak getiriyor, ön çalışma bu Parlamento’da bitiyor...”
Şimdi bombaya hazır olun:
“Bu çalışmalar bittikten sonra da bunu adeta bir hap gibi, tablet gibi sunuyor. Yani, ‘Biz bunu görüştük, bitirdik, size sunuyoruz ey milletim’ diyor.”
***
“Hap”a geleceğiz...
Ama öncelikle sormak gerekiyor:
Maddelerin tek tek oylanması, neden referandum mantığına ters olsun ki?
Referandumun amacı ne?
Yapılacak değişikliklerin her birini doğrudan halkın onayına sunmak...
Siz onlarca değişikliği bir pakete tıkıştırıp, halka “Sadece ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ de” derseniz...
Halkın hangi değişikliği istediğini, hangisine karşı çıktığını nasıl öğreneceksiniz?
***
Örneğin ben... Açıkça söylüyorum; eğer bu değişiklikleri maddeler halinde oylayacak olsam, en az yedisine gözümü bile kırpmadan ‘Evet’ oyu verebilirim.
Ama...
Paket halinde gelirse, vereceğim oy belli: Hayır!
Böyle olunca da gerçek irademi sandığa yansıtamamış olacağım...
***
Ne diyor Başbakan?
“Milletin vekilleri bunları zaten tek oyluyor, bir de milletin kendisinin oylamasına gerek yok...”
Neden?
Madem “asıl”a gidiliyor; o zaman vekile tanınan hak, “asıl”dan neden esirgeniyor?
Yoksa “millet”in kafasının, maddeleri tek tek değerlendirmeye yetmeyeceği mi düşünülüyor?
Eğer öyleyse; bu, “millet”e yapılan en büyük hakaret sayılmaz mı?
***
Vekiller maddeleri tek tek görüşüp “hap” haline getirecekmiş...
Siz ne yapacaksınız?
Hapı yutacaksınız?
Eeee; biz de zaten bunu söylemiyor muyuz?
*****
GÜNÜN SORUSU
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Adalet Bakanlığı Müsteşarı hakkında yaptığı suç duyurusundan sonra dün de Adalet Bakanı’nın anayasal suç işlediğini belirterek cezalandırılmasını istemiş...
Acaba birileri hâlâ, “Yargıyla yürütme arasında çatışma yok” diyebilecek mi?
*****
27 gün sonra nasıl haklı çıktım?
3 Mart’ta yayınlanan, “Referanduma gitmek o kadar kolay değil” başlıklı yazımda demiştim ki:
“AKP, Anayasa’nın bazı maddelerini değiştirmek için düğmeye bastı...
Değişikliklerin referanduma götürülmesi için 337 milletvekiline sahip olan AKP’nin 7’den fazla fire vermemesi gerekiyor...
Eğer fire sayısı 7’yi aşarsa; devreye BDP’nin girmesi gerekiyor...
İşte o zaman da işlerin iyice karışması kaçınılmaz gibi görünüyor!
Çünkü; o aşamada...
Eski DTP’liler, kendi anayasa değişiklik taleplerinin de pakete eklenmesini isteyecekler...
Peki; nedir onlar?
Şu günlerde konuşulduğu gibi sadece seçim barajının indirilmesi değil elbette...
Anayasa’nın değiştirilemez ilk 4 maddesinin değiştirilmesi...
‘Türkiye Devleti bir Cumhuriyet’tir şeklindeki ilk madde...
‘Türkiye Cumhuriyeti (...) Atatürk milliyetçiliğine bağlı (...) demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir’ şeklindeki ikinci madde...
‘... Dili Türkçe’dir. Bayrağı, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Marşı İstiklal Marşı’dır’ şeklindeki üçüncü madde...
Ve...
İlk üç maddenin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini öngören dördüncü madde...’
Kısacası; bu zihniyet, AKP’ye sanıldığı kadar kolay teslim olmaz...
AKP’nin referanduma gitmek hayali suya düşebilir...”
***
Aradan tam 27 gün geçti...
Anayasa değişiklik paketi konusunda her kafadan bir ses çıktı ama herkes yukarıdaki satırları görmezden gelmeyi tercih etti...
Televizyonda ahkâm kesen “stratejler ve uzmanlar” bu konuya girmedi bile...
Sonuçta BDP, pakete destek vermek için istediği şartları dün açıkladı:
“Anayasanın başlangıç maddeleri değişsin, seçim barajı yüzde 3 olsun!”
***
Eğer 330 AKP’liyi bulamazsınız, buyurun gidin referanduma!
..::MUSTAFA MUTLU::..