Çaykur-Tekel Vatandır, Satılamaz

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
Çaykur-Tekel Vatandır, Satılamaz

Mahiye Morgül - Mersin Tercüman



Bitlis Tekel işçileri ve tütün köylüleri birlikte miting yaptılar. (12.1.2008)

Ne diyorlardı hiç merak ettiniz mi? Ulusal Kanal dışında nerde yer aldı da…

“Tekel vatandır, vatan satılmaz!”

Tekel kapatılırsa, ki satışlar kapatmayla eş anlamlıdır, bunu herkes biliyor, tütün üreticisi köylü de kalmaz.

Şehirdeki tek devlet yatırımı olan bu fabrika giderse Bitlis şehri biter, bunu haykırıyorlardı. Ulusal Kanal televizyonu mitingi görüntülerdi, kar altında binlerce insan oradaydı.

Bitlis mitinginin arkasından Rize’de ADD ve İşçi Partisinin yaptığı basın açıklaması görüntüye geldi. Çaykur satışa hazırlanıyor!

Direnecek sendika kalmasın diye şimdilerde hükümet yanlısı bir sendika, Tek Gıda İş’in üyelerini kendisine çekmek için çalışma yapıyor şeklinde açıklamada bulunuyorlardı. Çok doğru bir saptamayla Rize Çay üreticisini ve Tekel işçisini uyanık olmaya, Tek Gıda İş’de örgütlenmeye çağırdılar.

Onları kutluyorum.

Ben de bu köşemde yıllardır “özelleştirme halkı devletsizleştirmedir” diye yazıyorum. Bunu iyi anlamak gerek.

Halkı sahipsiz bırakmak, emperyal korsanların çayımızı bitirmesine seyirci kalmak bize yakışır mı?

Çay, Cumhuriyettir.

Cumhuriyetimizi kuranların Rize’ye ve Türkiye’ye armağanıdır çay. Yıllarca savaşıp kovduğumuz emperyalist sömürgecilere geri teslim olmak bize yakışır mı?

Sonra ne yapacak bu halk, bu güzelim toprakları terk edip göç edecek, iş aramaya gidecek, varoşlarda sürünecek değil mi?

İşte istedikleri budur.

Yaylalarımıza göz diktiler. Ne güzel yaylalar, ballı, yağlı, kayaklar, seller sular, diye ağızlarının suyu akıyor.

Onlar buraları insansız istiyor, onun için uzun vadeli hesapları var.

Bakınız, sahilde balıkçı bırakmadılar, kestiler ayağımızı denizden, olmadık masraflar çıkardılar, limanlar halka kapandı, yani insansızlaştırıldı.

Sırada köylüyü kaçırtmak var.

Biraz zihin cimnastiği için Afrika resimlerini düşünün; sanki orda insanlar yokmuş gibi hep vahşi doğa, hayvanlar, ağaçlar, göller, safariler... Neden insansızdır bu resimler?

İyi bir düşünün. Afrikalı insan değildir yani…

Şimdi Funda Özyurt’un çektiği Rize belgeseline bakın; daha afişte başlıyor mesajı, bir gözü başka diğer gözü başka bir “atmaca”, istilâcı Roma’dan kalma (asla Cinibizli korsan kalesi denilmez, ticaretmiş) kaleler ve yaylalar.

Bir de Fırtına vadisindeki projelere bakınız.

Biz sanıyoruz ki sadece doğa tahrip edilecek, oysa uzun vadedeki amaç buradan insanları kaçırtmak.

Neden Hemşin civarındaki bütün doğacı projelere AB destek veriyor, bir bakar mısınız?

Sadece doğa ile ilgili olan projelerdir, çiçek böcek belgeselleri, içinde insanın olmadığı…

Nedir hedefi bu AB emperyalist korsanlarının acaba?

Bölgemizde yapılanları ve yapılmak istenenleri alt alta koyduğumuzda şunu anlamak mümkün; insansız Rize istiyor vahşi batı ve İsrail.

Kendilerine safari bölgesi açıyorlar.

İlkel vahşi duygularını tatmin için safari yapan o çok çevreci medeni batı, şimdi insan avcılığı yapıyor; yaşam alanlarını kapatıp insanların ölüme doğru nasıl kaçıştıklarını seyrediyor!

Türk asıllı Ortodoks cemaatinin sözcüsü Sevgi Erenol artık açık açık söylüyor;

“Yahudi Mason localarında alındı bizim tehcir kararımız, doğuyu boşalttırdılar. Şimdi Kürtlere aynı oyunu oynuyorlar, soruyorum, boşaltılan Kürt köylerine Türkler mi gelip yerleştiler? GAP’ı yaptırdılar, kullandırmıyorlar, kim satın alıyor o toprakları?”

Sırada Bitlis’in ve Rize’nin köylerini boşaltmak var.

Bu satışları yapacağını açık açık söyleyenleri seçtik başımıza getirdik, türban dedi biz dini bütün zannettik, dinimizi bir türbanla test ettik, ya şimdi Allah için söyleyin ne yapıyoruz?

Kendi çocuklarının rızkını korumayan, onların lokmasını gavura kaptıranın dinini de biz test etmeyelim mi?

Ey bu toprağın kızları ve oğulları! Geleceğiniz oy sandığında değil sizin ellerinizdedir!
 
TEKEL Zevkle Satıldı! Oğlanda Keyif Keka!

TEKEL Zevkle Satıldı! Oğlanda Keyif Keka!


Yazan: Necati DOĞRU on 25 Şubat, 2008 14:52:05



ir2tqd.jpg




146 yıllık TEKEL, 20 dakikada zevkle satıldı, İngiliz sigara şirketi BAT, TEKEL’e 1 milyar 720 milyon doları peşin olarak zevkle ödeyeceğini açıkladı.

Türk’ün parasıyla...

Türk’ün TEKEL’i vuruldu.

TEKEL, zarar eden bir şirket değildi. 2007 yılı faiz ve vergi öncesi kârı 151 milyon dolardı. 6 fabrikası, şehir merkezlerinde kalmış milyonlarca metrekarelik değerli arsaları olan TEKEL’e ihalede büyük bir zevkle en yüksek parayı veren İngilizler, o parayı da Türk bankalarından kredi olarak bulacak. Türk’ün parasıyla Türk’ün TEKEL’ini böylece almış olacaklar.

Şimdi eğilim (trend) böyle.

Kriz rüzgârları esiyor.

Özelleştirilen devlet mallarını “varlık satışı” yoluyla alan yabancılar, krediyi Türk bankalarından buluyor.

MİGROS’u alan yabancılar da dışardan Türkiye’ye para filan getirmedi, Türk bankalarından çektikleri döviz kredisi ile MİGROS’a sahip oldu.

TÜRK TELEKOM’u ve MEY İÇKİ’yi alan yabancılar da finansmanı Türk bankalarından sağladı.


***


Zevk ala ala alıyorlar.

Yılda 110 milyar adet sigara satışı yapılan Türkiye iç pazarında TEKEL’in payı yüzde 29... TEKEL’i alan İngiliz BAT, önümüzdeki günlerde 6 fabrikanın 5’ini kapatıp arsalarını, mülklerini “varlık satışı” yoluyla elden çıkartabilir, sadece “Samsun Ballıca Fabrikası”nı yeni teknoloji ile donatıp yoluna daha yüksek zevkler alarak devam edebilir.

TEKEL zevkle satıldı.

Oğlanda ise keyif keka!

TEKEL’in özelleştirilmesinde “Baba rolü...” oynayan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oğlu Abdullah Unakıtan’ın adı “rüşvet kokan 30 bin dolarlık bir banka havalesi...” olayına karışmıştı.

Bu olay da unutuldu.

Bu yüzden ben bugün; “TEKEL zevkle satıldı, oğlanda keyif keka...” diye tahminimi yazabiliyorum. Not: Keka “keyfin en üst noktası...” demek.


***


Hatırlayacaksınız, Uğur Katar adlı temiz süt emmiş bir Hazine Kontrolörü, TEKEL’e “sert karton kutu yapacak makine satan” bir İspanyol şirketinin Türk ortağı Nevzat Şenol’dan Maliye Bakanı’nın oğlunun firmasında santral görevlisi 21 yaşında, yoksul bir aile çocuğu, bekâr, gariban Sedat Güngörmüş’e 30 bin dolar göndermişti. Gariban santral memuru, “Bu para benim adıma fakat şirkete gönderildi” demişti.

30 bin dolar niçin geldi?

Neyin karşılığı olarak geldi?

Niçin TEKEL’in özelleştirilmesinden sorumlu olan Maliye Bakanı’nın oğlu’nun şirketinde santral memurluğu yapan garibana geldi?

Niçin üzerine kimse gitmedi?

Ne Başbakan!

Ne Cumhurbaşkanı!

Ne Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ne de ilk adı “Adalet” olan AKP!

Tekel zevkle satıldı!

Oğlanda keyif keka!
 
Geri
Üst