HALAMIN SAKALI OLSAYDI DEDİRTMEYECEKSİN
Gün geçtikçe Fenerbahçe taraftarının alkole olan bağımlılığı artıyor!
Arsenal karşısında kaçan goller,
O vursaydı, bu atsaydı, bu ofsayt değildi, bu yenmeseydi.
Yok 'Fenerbahçe'de kısmet yok!',
Yok tam argo tabiriyle 'Biraz bal olsa' gevezelikleri, arı kovanı ya bu takım.
Hey hey hey! Hayatımız Andersen'den masallar!
Fenerbahçe Arsenal karşısında -kaybetti-, başka açıklaması yok.
Ne iyi oynadı, ne iyi mücadele etti.
Bulduğu pozisyonların sahibi de İngiliz ekibiydi!
Rakip defansta Kolo Toure, William Gallas, Bacary Sagna'nın olmayışı piyango!
Bu üçlü Gunners'ın dikilitaşı!
Son 1 sene içinde 3'ünün olmadığı ciddi maç var mı?
Fenerbahçe piyangoyu amorti bile yapamayan koyun sürüsü!
Maçın özeti budur, kimse geyiklere inanmasın, onlar Vodafone reklamlarında var.
İstiyorlarsa açsınlar, onu izlesinler.
Saracoğlu'ndaki müsabaka herhangi bir Londra derbisi olmuş olsaydı,
Mesela Fulham olsaydı, Arsenal o sahadan -ezik- ayrılırdı, bırakın yenilmeyi.
Pinokyoluk pinokyoluk nereye kadar!
'Bu takımın ciğerini biliyoruz', gördük, utandık diye hırsla yazmıştık maç öncesi.
Maalesef aynen öyle.
Futbolcuya dem vurmayı, hele kişisellikten nefret ederim de!
Duramıyorum.
Selçuk'u domates tarlası yerine Saracoğlu'na çıkaranlara sorun.
Ali Bilgin, Emre Belözoğlu, Burak Yılmaz hangi amaçla alındı?
Gidin birilerine(!), istediklerinize sorun.
Albert Camus olsa, yaşasa da güzel laflar hazırlasa keşke bu takıma, sahiplerine!
Öneri;Halamın sakalı olsaydı dedirtmeyeceksin, -futbolcu- alacaksın, gerekirse sürüyle.
Gerekirse eksiye düş, ekonomin altüst olsun, büyük Fenerbahçe taraftarı öder.
***
OLMASI GEREKEN BUYDU, KAZIM'A TOKAT!
Yanlışlıkla mı oldu, nasıl oldu tam detayını öğrenme şansım olmadı.
Colin Kazım Richards'a vurulan tokattan bahsediyorum.
Sağ açık olmadan bir kadro çıkarmak 'Komedi Dükkanı' tamam.
70'lik rakının artık moda olduğu Temmuz'dan beri böyle de, hadi neyse.
Fakat Colin Kazım Richards kararı -tam isabet-
Naçizane önerim 2-3 futbolcunun kesilmesi, jiletlenmesiydi, birkaç yazı önce.
Kazım ile başlar, devam eder, ısrarcı ve gerçekçi olur umarım!
Futbolcuları uyaracak olan budur, taraftarın ıslığı değil.
Onlara diktatörlük yapması gereken zamanda yemeğe çağıran yönetim değil!
Çubuklunun ciddiyeti ağızlardaki sakızla birleşemez.
Teşekkürler Luis Aragones.
(Sakat olduğu için alınmadıysa sizi havale ediyorum, istediğiniz yere.)
Unutmadan bir teşekkür daha edeceğim.
Futbolcularına 3 ay oldu dik durmayı öğretemediğin için,
Bir de şu var, bu tip maçlar sonrası,
"Çok çalışmamız lazım, kalan maçlarımız var" diye Noel baba oluyorsun ya!
Onun için.
Öneri; Bu aralar tatillerde indirim var, kış dönemi malum, bir göz at.
Bir hoca bir takımda kalmaya ısrar ediyorsa, bu takım Fenerbahçe ise.
Kağıt parçacıkları içindir, gören görüyor, bu ülkede asaletini umursamıyorsun.
Dikkat et ulusal kariyerine sıçrar!
Gidemiyorsan, göndermelerine izin ver.
***
FENERBAHÇE İÇİN SARACOĞLU BİR SÜREDİR DEPLASMAN
Kadıköy büyü mü? Cehennem mi? Dev atmosfer mi? Destek mi?
Yoksa deplasman mı? Sormanın zamanı geldi de geçiyor.
Evet kulübün sahibi taraftarıdır, aşıkları.
Taraftara sezon başı özeleştiri yapma zamanı geldi diye kendimce uyarıda bulunmuştum.
Arsenal maçındaki görüntü, yanıltmadı.
Üst üste gelenler, geçen sezonun hayali, görüntüdeki bozukluk taraftarın psikolojisini bozmuş olabilir.
Fakat bu yine de büyük Fenerbahçe taraftarının kendi futbolcusunu kırbaçlamasına sebep olamaz!
Bahsettiğim şudur ki bir küçük pas hatasında,
Kaçan bir golde, yerini bulamayan bir şutta, büyük Marmara depremi kadar şiddetli bağırışlar!
Takıma bu kadar bağırılmıyor artık!
Allah aşkına bırakın kendinizi biraz düşünün.
O atmosferde nasıl oynar o futbolcular!
Oynamak görevleri, aldıkları para, giydikleri forma, üzerlerindeki amblem, evet haklısınız!
Halı sahada arkadaşınız size bağırdığında sonraki pozisyona devam edemiyorsunuz.
Yapmayın, etmeyin, güllük gülistanlık pollyanna modülünde de olun demiyorum ama,
Takımın üzerindeki baskı ancak, Güiza'nın kaçırdığı gollerden sonra gösterilen töleransın,
Tüm takıma gösterilmesiyle atılır.
Şu görüntüde taraftarın da çileden çıkmasına hak veriyorum da, işte.
Hepsi istiyor takır takır futbol oynamak.
Fakat o yırtınışlar, o stadı deplasmana çevirmek ne getirecek?
Çok şey götürecek.
Öneri; Maç sonu bir avuç olmasın -Biz Fenerbahçeliyiz- diye bağıran.
Bir stat olsun.
Hayal kırıklarınızı yine her zamanki vefanız, cefanız ile birleştirin.
Hep destek, tam destek.
Gidin kahvehane köşesinde sabahlara kadar kızın ama o 90 dakika anında...
Durun ve onların yerine kendinizi koyun.
60 saniye.
Ruhsuz olduklarının ben de farkındayım, o ayrı.
Sizin için söylüyorum,
Tuncay Şanlı'yı özlüyorum, gözlerim kapalı!
Bu arada aferin Volkan!
Hatalı goller yemiş olabilirsin, taraftar hıncını senden çıkarmak istedi.
Bütün stadın senle dalga geçmesine rağmen, dümdüz yürüyerek içeri girdiğin için.
Bu sefer sakin olduğun için! Haddimse, aferin.
***
RIDVAN DİLMEN DANIŞMADA BEKLENİYORSUNUZ
3 vakte kadar bir basın toplantısı daha var.
Yine Aziz Yıldırım mı olacak acaba mikrofonun ucunda, büyük merak!
Senaryoları herkes okuyor, oynayan çok.
Filmin sonu, yapımcılar, oyuncular listesi, bir de final müziği mi bekleniyor ki!
Rıdvan Dilmen göreve, belki 2 aylık nefes aldırır takıma ama en azından değişim -harekettir-
Arsenal maçı kazanılsa belki Rıdvan Dilmen yine Güntekin Onay ile tartışacaktı maç sonları.
Devam edecekti ama görünen köy klavuz istemiyor.
Yabancı bir cisim Fenerbahçe'ye yaklaşıyor, öyle umuyoruz.
Yabancıdan kastım, değişim, soğukkanlılıktan vazgeçmek.
Yıldız oyuncu getirerek sessiz filme sokma senaryosu da var raflarda duran.
Kimbilir Ocak ayında herkesin şiddetiyle takip ettiği bir film olur, izleriz!
Öneri; Daha ne kadar kaybedeceksiniz?
Önünüzde bu kulübün kapılarını tekrar çeliğe dönüştürecek bir fırsat var,
Turkcell Süper Ligi.
Kazanmak demek, prensliğe dönüş.
Kaybetmek demek, ömür boyu kurbağa.
Anlayana.
Mayıs'ta görüşürüz.
Klasik son not kısmımızda bu sefer konuğumuz çubukluyu taşıyan futbolcular.
Bu takımın, bizim öğretmenlerimiz sizsiniz.
Tutturdunuz ders boş diyorsunuz.
Bir cümle sizi korkutmalı, titretmeli, gerekirse sabahlara kadar hırslandırmalı, ağlatmalı.
FENERBAHÇE GÜÇLÜDÜR.
Çarpar
Esat Derginin Köşe yazısından alıntıdır...:Kaynak:Sporx
Gün geçtikçe Fenerbahçe taraftarının alkole olan bağımlılığı artıyor!
Arsenal karşısında kaçan goller,
O vursaydı, bu atsaydı, bu ofsayt değildi, bu yenmeseydi.
Yok 'Fenerbahçe'de kısmet yok!',
Yok tam argo tabiriyle 'Biraz bal olsa' gevezelikleri, arı kovanı ya bu takım.
Hey hey hey! Hayatımız Andersen'den masallar!
Fenerbahçe Arsenal karşısında -kaybetti-, başka açıklaması yok.
Ne iyi oynadı, ne iyi mücadele etti.
Bulduğu pozisyonların sahibi de İngiliz ekibiydi!
Rakip defansta Kolo Toure, William Gallas, Bacary Sagna'nın olmayışı piyango!
Bu üçlü Gunners'ın dikilitaşı!
Son 1 sene içinde 3'ünün olmadığı ciddi maç var mı?
Fenerbahçe piyangoyu amorti bile yapamayan koyun sürüsü!
Maçın özeti budur, kimse geyiklere inanmasın, onlar Vodafone reklamlarında var.
İstiyorlarsa açsınlar, onu izlesinler.
Saracoğlu'ndaki müsabaka herhangi bir Londra derbisi olmuş olsaydı,
Mesela Fulham olsaydı, Arsenal o sahadan -ezik- ayrılırdı, bırakın yenilmeyi.
Pinokyoluk pinokyoluk nereye kadar!
'Bu takımın ciğerini biliyoruz', gördük, utandık diye hırsla yazmıştık maç öncesi.
Maalesef aynen öyle.
Futbolcuya dem vurmayı, hele kişisellikten nefret ederim de!
Duramıyorum.
Selçuk'u domates tarlası yerine Saracoğlu'na çıkaranlara sorun.
Ali Bilgin, Emre Belözoğlu, Burak Yılmaz hangi amaçla alındı?
Gidin birilerine(!), istediklerinize sorun.
Albert Camus olsa, yaşasa da güzel laflar hazırlasa keşke bu takıma, sahiplerine!
Öneri;Halamın sakalı olsaydı dedirtmeyeceksin, -futbolcu- alacaksın, gerekirse sürüyle.
Gerekirse eksiye düş, ekonomin altüst olsun, büyük Fenerbahçe taraftarı öder.
***
OLMASI GEREKEN BUYDU, KAZIM'A TOKAT!
Yanlışlıkla mı oldu, nasıl oldu tam detayını öğrenme şansım olmadı.
Colin Kazım Richards'a vurulan tokattan bahsediyorum.
Sağ açık olmadan bir kadro çıkarmak 'Komedi Dükkanı' tamam.
70'lik rakının artık moda olduğu Temmuz'dan beri böyle de, hadi neyse.
Fakat Colin Kazım Richards kararı -tam isabet-
Naçizane önerim 2-3 futbolcunun kesilmesi, jiletlenmesiydi, birkaç yazı önce.
Kazım ile başlar, devam eder, ısrarcı ve gerçekçi olur umarım!
Futbolcuları uyaracak olan budur, taraftarın ıslığı değil.
Onlara diktatörlük yapması gereken zamanda yemeğe çağıran yönetim değil!
Çubuklunun ciddiyeti ağızlardaki sakızla birleşemez.
Teşekkürler Luis Aragones.
(Sakat olduğu için alınmadıysa sizi havale ediyorum, istediğiniz yere.)
Unutmadan bir teşekkür daha edeceğim.
Futbolcularına 3 ay oldu dik durmayı öğretemediğin için,
Bir de şu var, bu tip maçlar sonrası,
"Çok çalışmamız lazım, kalan maçlarımız var" diye Noel baba oluyorsun ya!
Onun için.
Öneri; Bu aralar tatillerde indirim var, kış dönemi malum, bir göz at.
Bir hoca bir takımda kalmaya ısrar ediyorsa, bu takım Fenerbahçe ise.
Kağıt parçacıkları içindir, gören görüyor, bu ülkede asaletini umursamıyorsun.
Dikkat et ulusal kariyerine sıçrar!
Gidemiyorsan, göndermelerine izin ver.
***
FENERBAHÇE İÇİN SARACOĞLU BİR SÜREDİR DEPLASMAN
Kadıköy büyü mü? Cehennem mi? Dev atmosfer mi? Destek mi?
Yoksa deplasman mı? Sormanın zamanı geldi de geçiyor.
Evet kulübün sahibi taraftarıdır, aşıkları.
Taraftara sezon başı özeleştiri yapma zamanı geldi diye kendimce uyarıda bulunmuştum.
Arsenal maçındaki görüntü, yanıltmadı.
Üst üste gelenler, geçen sezonun hayali, görüntüdeki bozukluk taraftarın psikolojisini bozmuş olabilir.
Fakat bu yine de büyük Fenerbahçe taraftarının kendi futbolcusunu kırbaçlamasına sebep olamaz!
Bahsettiğim şudur ki bir küçük pas hatasında,
Kaçan bir golde, yerini bulamayan bir şutta, büyük Marmara depremi kadar şiddetli bağırışlar!
Takıma bu kadar bağırılmıyor artık!
Allah aşkına bırakın kendinizi biraz düşünün.
O atmosferde nasıl oynar o futbolcular!
Oynamak görevleri, aldıkları para, giydikleri forma, üzerlerindeki amblem, evet haklısınız!
Halı sahada arkadaşınız size bağırdığında sonraki pozisyona devam edemiyorsunuz.
Yapmayın, etmeyin, güllük gülistanlık pollyanna modülünde de olun demiyorum ama,
Takımın üzerindeki baskı ancak, Güiza'nın kaçırdığı gollerden sonra gösterilen töleransın,
Tüm takıma gösterilmesiyle atılır.
Şu görüntüde taraftarın da çileden çıkmasına hak veriyorum da, işte.
Hepsi istiyor takır takır futbol oynamak.
Fakat o yırtınışlar, o stadı deplasmana çevirmek ne getirecek?
Çok şey götürecek.
Öneri; Maç sonu bir avuç olmasın -Biz Fenerbahçeliyiz- diye bağıran.
Bir stat olsun.
Hayal kırıklarınızı yine her zamanki vefanız, cefanız ile birleştirin.
Hep destek, tam destek.
Gidin kahvehane köşesinde sabahlara kadar kızın ama o 90 dakika anında...
Durun ve onların yerine kendinizi koyun.
60 saniye.
Ruhsuz olduklarının ben de farkındayım, o ayrı.
Sizin için söylüyorum,
Tuncay Şanlı'yı özlüyorum, gözlerim kapalı!
Bu arada aferin Volkan!
Hatalı goller yemiş olabilirsin, taraftar hıncını senden çıkarmak istedi.
Bütün stadın senle dalga geçmesine rağmen, dümdüz yürüyerek içeri girdiğin için.
Bu sefer sakin olduğun için! Haddimse, aferin.
***
RIDVAN DİLMEN DANIŞMADA BEKLENİYORSUNUZ
3 vakte kadar bir basın toplantısı daha var.
Yine Aziz Yıldırım mı olacak acaba mikrofonun ucunda, büyük merak!
Senaryoları herkes okuyor, oynayan çok.
Filmin sonu, yapımcılar, oyuncular listesi, bir de final müziği mi bekleniyor ki!
Rıdvan Dilmen göreve, belki 2 aylık nefes aldırır takıma ama en azından değişim -harekettir-
Arsenal maçı kazanılsa belki Rıdvan Dilmen yine Güntekin Onay ile tartışacaktı maç sonları.
Devam edecekti ama görünen köy klavuz istemiyor.
Yabancı bir cisim Fenerbahçe'ye yaklaşıyor, öyle umuyoruz.
Yabancıdan kastım, değişim, soğukkanlılıktan vazgeçmek.
Yıldız oyuncu getirerek sessiz filme sokma senaryosu da var raflarda duran.
Kimbilir Ocak ayında herkesin şiddetiyle takip ettiği bir film olur, izleriz!
Öneri; Daha ne kadar kaybedeceksiniz?
Önünüzde bu kulübün kapılarını tekrar çeliğe dönüştürecek bir fırsat var,
Turkcell Süper Ligi.
Kazanmak demek, prensliğe dönüş.
Kaybetmek demek, ömür boyu kurbağa.
Anlayana.
Mayıs'ta görüşürüz.
Klasik son not kısmımızda bu sefer konuğumuz çubukluyu taşıyan futbolcular.
Bu takımın, bizim öğretmenlerimiz sizsiniz.
Tutturdunuz ders boş diyorsunuz.
Bir cümle sizi korkutmalı, titretmeli, gerekirse sabahlara kadar hırslandırmalı, ağlatmalı.
FENERBAHÇE GÜÇLÜDÜR.
Çarpar
Esat Derginin Köşe yazısından alıntıdır...:Kaynak:Sporx