-GENEL OLARAK
İhtiyati tedbir isteyen kimse,tedbiri haksız olarak koyduğu anlaşılırsa,karşı taraf veya 3.kişi konulan ihtiyati tedbir nedeniyle uğramış oldukları zararı isteyebilirler.Nitekim ileride ihtiyati tedbirin haksız çıkma olasılığına binaen başlangıçta HUMK 110.maddesi gereğince ihtiyati tedbir isteyen kimseden teminat alınmaktadır.Eğer açılan tazminat davası kazanılırsa bu tazminat öncelikle teminattan karşılanacaktır .
HUMK’da haksız ihtiyati tedbirden dolayı zarar uğrayan kimsenin açacağı dava ile ilgili olarak ayrıntılı düzenleme yapılmamıştır.Sadece HUMK 110.maddede,ihtiyati tedbir isteyen kimseden teminat alınacağı belirtilmiştir.Ancak bu dava daha çok haksız filden doğan tazminat davasına benzemesi nedeniyle davanın şartları da buna göre belirlenmektedir .
Yeni Neuchatel Kanununda da bu dava kural olarak haksız fiil davasının şartlarına tabi tutulmuştur .
II-İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLEMEYEN HALLER
Mahkemeye yapılacak olan ihtiyati tedbir talebine karşılık,mahkemenin ihtiyati tedbir talebini benimsemesi gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır.Mahkeme yasal şartların oluşması halinde takdir yetkisini de kullanarak ihtiyati tedbire karar verebilecektir.Ancak bazı hallerde yasal koşullar oluştuğu halde ihtiyati tedbir kararı verilemeyen haller vardır.
A)İhtiyati Tedbir Kararları,Esas Davayı Çözümler Nitelikte Olmamalıdır
Verilecek olan ihtiyati tedbir kararı ile davanın esası çözümlenemez.Hatta ihtiyati tedbir kararı ile ileride verilecek olan hükmün ne olacağını belirtecek nitelikte olmaması gerekir .
B)İdari Nitelikteki İşler İçin İhtiyati Tedbir Kararı Verilmemelidir
Adli yargıda,idari işler için ihtiyati tedbir kararı verilemez.İdari işler idari yargının yargısal denetimi altındadır.Örneğin,idare tarafından alınmış olan yıkma kararına karşı adli yargı kararı ile ihtiyati tedbir kararı verilemez .
III-HAKSIZ İHTİYATİ TEDBİRDEN DOĞAN TAZMİNAT DAVASININ ŞARTLARI
Haksız olarak ihtiyati tedbir kararına karşı,ihtiyati tedbir kararı ile muhatap olan taraf ile bu karardan etkilenen 3.kişilerin tazminat davası açabileceklerini daha önceden belirtmiştik.Böyle bir davanın açılabilmesi için bazı şartların oluşması gerekecektir.Bu şartlar şunlardır;
-İhtiyati tedbir kararının icra edilmiş olması
-İhtiyati tedbir kararının haksız olduğunun anlaşılması
-Haksız ihtiyati tedbirden dolayı bir zararın ortaya çıkması
-Haksız ihtiyati tedbir ile zarar arasında uygun nedensellik bağının kurulması
-Kusursuz sorumluluk
A)İhtiyati Tedbir Kararının İcra Edilmiş Olması
İhtiyati tedbir kararının verilmesi ile karşı taraf bir zarara uğramaz.Söz konusu zarara uğraması için bu kararın icra edilmiş olması gerekir.Çünkü ihtiyati tedbir kararı icra edilmeden karşı tarafın zarara uğraması mümkün değildir .
Nitekim Yargıtay’da bir olayda ‘’...İstihkak davacısının tazminatla sorumlu tutulabilmesi için,istihkak iddiası nedeniyle takibin talik edilmiş olması icap eder.Teminat şartı yerine getirilmediğinden,takibin talikine müteallik kararın infaz edilmemiş olması nedeniyle alacaklının zarara uğramış olduğu düşünülemez.O halde alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi İİK’nın 97.maddesine aykırıdır’’şeklinde karar vermiştir .
B)İhtiyati Tedbir Kararının Haksız Olduğunun Anlaşılması
Tedbir isteyen kimsenin ileri sürmüş olduğu hakkını tam olarak ispat etmesi beklenmez.Böyle bir hakkının varlığını gerçeğe yakın bir şekilde göstermiş olması yeterlidir.Buna rağmen tedbir isteyen kimsenin dava sonunda haksız çıkması mümkündür.Bu takdirde tedbir haksız alınmış demektir .Mesela,davacı bir gayrimenkulün kendisine ait olduğu gerekçesiyle davalıya karşı tescil ve müdahalenin önlenmesi davası açmışsa ayrıca gayrimenkulün üzerinde yapılmakta olan inşaatın durdurulması için ihtiyati tedbir kararı almışsa ancak dava sonunda sözkonusu gayrimenkulün davalıya ait olduğu anlaşılmışsa,sözkonusu ihtiyati tedbir kararının haksız olduğu ortaya çıkmış olacaktır .
Açılmış olan davada ihtiyati tedbir isteyen taraf kısmen haklı kısmen haksız çıkmışsa,davacı sözkonusu haksız çıktığı kısım açsından sorumluluğuna gidilebilecek midir?Konu tartışmalıdır.
Yılmaz’a göre, davacı kısmen haksız çıktığı kısım açısından sorumlu olacaktır .
Özkök’e göre,esas davanın kısmen kabul edilmesi,verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının haksız olduğu anlamına gelmeyecektir .
Yargıtay’a göre,davanın kısmen kabul edilmiş olması,bir bölüm isteğin reddedilmiş davanın ve ihtiyati tedbir kararının haksız olduğunu göstermez .
Bize göre ise,davacı açmış oluğu davada kısmen haklı çıkıp kısmen haksız çıkmışsa,haksız çıktığı kısım bakımından sorumlu olmalıdır.Sorumlu olmayacağını kabul etmemiz halinde bu hak kötüye kullanabilecek duruma gelir.Bu sebeple davacı haksız çıktığı kısımdan sorumlu olmalıdır.Aksi taktirde davadan tamamen haklı çıkan kimse ile kısmen haklı çıkan arasında bir farkın olmaması adaletsiz durumların ortaya çıkmasına sebebiyet verecektir.
C)Haksız İhtiyati Tedbirden Dolayı Bir Zararın Ortaya Çıkması
Herhangi bir zarar meydana gelmemişse sözkonusu tazminat istenemeyecektir.Zarar,maddi olabileceği gibi manevi de olabilir.
Tedbir kararı farklı şekillerde sona erebilir.tedbir kararı dava açılmadan önce verilmişse,davacı on gün içinde esas hakkındaki davasını açması gerekir.Davasını açmadığı takdirde ihtiyati tedbir kendiliğinden ortadan kalkar,yine ihtiyati tedbir kararı esas hakkında verilen kararın tefhim veya tebliğ edilmesinden itibaren kendiliğinden ortadan kalkar ayrıca aleyhine tedbir kararı verilen kimse teminat gösterirse mevcut ihtiyati tedbir değiştirilebileceği gibi kaldırılabilirde .
Görüldüğü üzere ihtiyati tedbir kararı farklı şekillerde sona ermektedir.Bu da istenebilecek olan zararın tespitinde farklılık yaratmaktadır.
İhtiyati tedbir kararı on gün içinde dava açılmamış olması nedeniyle kalkmış ise(HUMK 109) bu durumda yalnız ihtiyati tedbirin kalktığı tarihe kadar meydana gelen zarar istenebilir.İhtiyati tedbir kararı hükmün tefhim veya tebliğ edilmesiyle ortadan kalkmış ise ihtiyati tedbir kararının icra edildiği tarih ile hükmün tefhim veya tebliğ edildiği dönemdeki zarar istenebilir.İhtiyati tedbir kararı,teminat karşılığında kaldırılmışsa, istenebilecek olan zarar ihtiyati tedbirin ortadan kalkması için teminat göstermek zorunda kalmış olmasından dolayı uğradığı zarardır. Burada davacı,ihtiyati tedbirin kaldırılması ile hükmün verildiği tarih arasındaki zararını da isteyebilir .Çünkü teminat ile ihtiyati tedbir kalkmış ise de,tazminat davası açan davacının zararı sona ermemiştir.Teminatı göstermesi nedeniyle de bir zararı olmuştur.
D)Haksız İhtiyati Tedbir İle Zarar Arasında Uygun Nedensellik Bağının Kurulması
Haksız İhtiyati tedbir nedeni ile tazminat davası açan davacının,ödenmesini istediği zarar ile haksız ihtiyati tedbir arasında uygun illiyet bağı bulunması gerekir.
İhtiyati tedbir kararının sona ermesinden sonraki döneme ait zararlar ile haksız ihtiyati tedbir arasında uygun illiyet bağı yoktur.Sonraki dönemle ilgili ortaya çıkan zararlar için genel hükümlere göre dava açılabilir .
E)Kusursuz Sorumluluk
Davacı,davalının kötüniyetle tedbir aldığını veya bu konuda ihmalinin bulunduğunu ispatla yükümlü değildir .
Haksız ihtiyati tedbiri koyduran kimsenin kusurlu sorumluluğu açısından gerekli değildir.İhtiyati tedbiri kötüniyetle koydurmuş olması gerekmez.İhtiyati tedbirin haksız olması ve bundan bir zararın doğmuş olması tazminatın ödenmesi için yeterlidir.Ancak kusursuz sorumluluk esası maddi tazminat açısından geçerlidir,manevi tazminat istenebilmesi için ihtiyati tedbiri koyduran kimsenin kusurlu olması gerekir .
Yargıtay’da ‘’...haksız ihtiyati tedbirden doğan sorumluluk,kusura dayanmayan objektif sorumluluktur...’’ şeklindeki kararı ile,haksız ihtiyati tedbirden doğan tazminat davasında kusura gerek olmadığına karar vermiştir .
IV-YARGILAMA USULÜ
A)Davanın Tarafları
Haksız ihtiyati tedbirden doğan tazminat davasını öncelikle bu kararın muhatabı olan karşı taraf (asıl uyuşmazlıktaki davada tavalı) açabilir.Ancak ihtiyati tedbir kararından etkilenen üçüncü kişilerin tedbire karşı itiraz etme imkanları olmamakla birlikte,bu tedbirden zarar görmüşlerse tazminat davası açabilirler.Davalı taraf ise tedbiri koyduran kimsedir .
B)Yetkili ve Göreli Mahkeme
Haksız ihtiyati tedbirden doğan tazminat davasında görev genel hükümlere göre belirlenecektir.Yetkili mahkeme ise davalının ikametgahı veya kararın uygulandığı (haksız fiilin ortaya çıktığı,HUMK 21) yer mahkemesidir .
Nitekim Yargıtay’da ‘’...Gerek doktrinde gerekse uygulamada haksız eyleme ilişkin hükümlerin bu kabil davalarda da uygulanacağı ittifak gösteren görüştür.Şüphe yok ki haksız eyleme ilişkin davalarda davacı genel hükümlere göre davasını davalının ikametgahında açabileceği gibi,HUMK 21.maddesi uyarınca haksız eylemin meydana geldiği yer mahkemesinde de ikame edebilir.Başka bir ifade ile bu konudaki seçimlik hak davacıya aittir.Haksız ihtiyati tedbire dayalı davada haksız eylemin meydana geldiği yerin ise haksız ihtiyati tedbirin icra edildiği yer mahkemesi olacağı herhalde tereddütsüz bulunmak gerekir...’’ şeklinde karar vermiştir .
C)Zamanaşımı
Bu davanın zamanaşımı süresi BK.60. maddesinde düzenlenen 1 yıllık zamanaşımına tabidir.zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi tedbir kararının kalktığı tarih değil,esas hükmün kesinleştiği tarihtir.Esas hakkındaki davanın 10 gün içinde açılmaması durumunda zamanaşımı,tedbirin kalkmış olduğu tarihten itibaren başlar .
Nitekim bir olayda Yargıtay,’’...İhtiyati tedbir konulmasına ilişkin davada tedbirin kalktığı değil,ona dair kararın kesinleştiği gün ,zamanaşımı başlangıcına esas alınmalıdır...Yargıtay’ın kökleşmiş uygulaması da bu doğrultudadır...’’şeklinde karar vermiştir .
Sözkonusu dava temyiz veya karar düzeltme yolundan geçmek suretiyle kesinleşmişse bu durumda 1 yıllık zamanaşımı süresi ilgilinin esas hükmün kesinleştiğini öğrendiği tarihten itibaren başlamalıdır.Çünkü BK.60.maddesinde süre öğrenmeden itibaren başlar .
10 yıllık süre ise ihtiyati tedbirin uygulanmasından itibaren başlar .
D)Yargılama ve Davanın sonucu
Haksız ihtiyati tedbirden doğan tazminat davası,haksız fiilden doğan tazminat davası gibi genel hükümler çerçevesinde görülür.Böyle bir dava açılırken davacıdan teminat alınmaktadır.Sözkonusu teminatın bazı özellikleri vardır.
Buna göre haksız ihtiyati tedbirden doğan zarar nedeniyle açılan tazminat davası kazanılmış ise,uğranılan zararlar öncelikle bu teminattan karşılanır .
Peki ihtiyati tedbir kararı alan kimse esas davasında haksız çıkmışa,davalının tazminat davası açma ihtimaline binaen bu teminat 1 yıl süreyle muhafaza mı edilecektir?Yoksa belirli şartlar altında iade edilebilecek midir?
Kuru,asıl dava sonuçlandıktan sonra haksız ihtiyati tedbir nedeniyle tazminat davası açılmamışsa ,teminat uzun süre muhafaza edilmemeli,teminatı yatıranın talebi üzerine,asıl davaya bakan mahkeme tarafından karşı tarafa tazminat davası açması için süre verilmeli.Sözkonusu süre içinde dava açılırsa teminat dava süresince sahibine iade edilmez.Sözkonusu süre içinde dava açılmazsa o zaman teminat sahibine iade edilir görüşünü savunmakta .
Yılmaz,haksız ihtiyati tedbir uygulatan tarafın esas davayı kaybetmesi üzerine,karşı tarafın tazminat davası açmaması üzerine teminat yatıran tarafın mahkemeye başvurarak karşı tarafa uygun süre verilmesini istemesini doğru bulmamakta.Çünkü bu durumun hak arama özgürlüğünü zedelediğini ileri sürmektedir .
Bize göre de karşı tarafa uygun süre verilip tazminat davası açmasının istenmesi menfaatler dengesine uygun düşmemektedir.Dava açmakta tereddütü olan kimseye sırf teminatın sürüncemede kalmaması için belli bir süre verilmesi hakkaniyete uygun değildir.İhtiyati tedbiri uygulatanda teminatı zaten karşı tarafın uğrayabileceği zarara karşılık olarak yatırmıştır.O halde tedbiri uygulatan taraf davasından haksız çıkmışsa teminatını,tazminat davasının açılma süresine kadar iade edilmemesine katlanmak zorundadır.
Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle zarara uğrayan taraf tazminat davasını kazanırsa ,bu kimseye teminat ayni olarak verilmez.Yapılacak olan ilamlı takip üzerine teminat paraya çevrilerek ödenir .
E-Yanlış İhtiyati Tedbir Kararı Verilmesi Hakimin Hukuki Sorumluluğuna Yol Açabilir
Hakimler kural olarak vermiş oldukları kararlardan sorumlu değildir.Ancak hakimlerin kasten veya ağır ihmal ile kanuna aykırı karar vermiş oldukları bazı önemli hallerde hakimlerin mali sorumluluğuna gidilebilmektedir .
Eğer hakim ihtiyati tedbir kararında yanlışlık yapmışsa ve bu kararında kasıt yada ağır ihmali bulunuyorsa kendisine karşı tazminat davası açılabilecektir.
Örneğin,ihtiyati tedbir kararı verilemeyen hallerden birisinin bulunduğu halde tedbir talebiyle karşılaşan hakim,ihtiyati tedbir kararı vermişse sorumluluğuna gidilebilecektir.Sözkonusu dava BK.m.60 gereğince 1 yıl içinde açılmalıdır.
F-Üzerinde İhtiyati Tedbir Bulunan Malı Alan Kişinin İhtiyati Tedbirle Bağlılığı
Eğer bir mal üzerinde ihtiyati tedbir kararı bulunuyorsa ve u malı üçüncü bir kişi satın almışsa,bu kimse sözkonusu malı ihtiyati tedbir şerhi ile satın alır .
Hakkında ihtiyati tedbir kararı bulunan taşınmazların cebri icra yoluyla satılıp satılamayacağı konusunda Yargıtay’ın vermiş oluğu kararlar çelişkilidir.
Bir olayda Yargıtay,’’...Tedbir kararları taşınmazın rızai olarak üçüncü kişilere devir ve temlikini önleyici nitelikte olup,cebri icra yoluyla taşınmazın satışına engel teşkil etmez...’’şeklinde karar vermiştir .
Başka bir olayda ise ,’’...İhtiyati tedbir kararının devam ettiği sürede satış istenmesi sonuç doğurmaz...’’şeklinde karar vermiştir .
Yılmaz’a göre,taşınmazların cebri icra yoluyla satışı mümkün olsada uygulamada böyle bir taşınmazın alıcısının olması pek mümkün olmayacaktır.O sebeple cebri icra yoluyla satışın mümkün olması pek bir anlam ifade etmeyecektir .
Bize göre de,taşınmazı cebri icra yoluyla alan kimsenin daha sonradan malik sıfatını kaybetme ihtimali vardır.O sebeple taşınmazın cebri icra yoluyla satılması pek uygun görünmemektedir.
IV-MENFİ TESPİT DAVASINDA HAKSIZ İHTİYATİ TEDBİRDEN DOĞAN TAZMİNAT DAVASI
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasında mahkeme icra takibinin durdurulmasına,icra takibinden sonra ise ihtiyati tedbir olarak icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine karar verebilir(İİK.m.72/II-III).
Menfi tespit davası reddedilirse ,davacı borçlunun koydurmuş olduğu ihtiyati tedbirin haksız olduğu ortaya çıkar.Bu nedenle davalı alacaklı uğramış olduğu zararı isteyebilir.Ancak bunun için ayrı bir dava açmasına gerek yoktur.Çünkü İİK.72/IV maddesinde özel bir düzenleme yer almaktadır.Bu sebeple bu hüküm öncelikle uygulanacaktır.Mahkeme menfi tespit davasını reddetmişse kendiliğinden borçluyu alacağın %40’ı oranında tazminata mahkum edecektir .
Buna karşın alacaklı zararın daha fazla olduğunu iddia ediyorsa bu yöndeki iddiasını yargılama sonuna kadar ileri sürebilir.Bu durumda alacaklı zararın tamamını ispat etmek zorundadır .
VI-İSTİHKAK DAVASINDA HAKSIZ İHTİYATİ TEDBİRDEN DOĞAN TAZMİNAT DAVASI
Yapılan haciz nedeniyle istihkak iddiasında bulunulmuşsa davaya bakacak icra tetkik merciinin icra takibinin ertelenmesine ilişkin karar (İİK.m.97/I-V),hukuki niteliği bakımından ihtiyati tedbir kararıdır .
İstihkak davası üzerine icra tetkik merci takibin ertelenmesine karar verdiği halde dava sonunda davanın reddine kararı vermişse alacaklı zarara uğramış demektir.
Bu durumda davalı olan alacaklı tahsili geciken miktarın %40’ından az olmamak üzere tazminat talep edebilir.Tazminata karar verilebilmesi için burada talebin olması gerekmektedir(İİK.m.97/XIII).Davalı alacaklının ayrı bir dava açmasına gerek yoktur.Çünkü burada özel bir düzenleme bulunmaktadır.Alacaklı,alacağın %40’ına kadarki zararını ispat etmek zorunda değildir,bu oranı aşan kısım için ise zararı ispat etmek zorundadır .
SONUÇ
İhtiyati Tedbir uygulatan taraf,esas davasında haksız çıkmışsa sözkonusu ihtiyati tedbir kararı da haksız uygulanmış olacağından karşı tarafın uğramış olduğu zararı açılacak dava üzerine karşılamak zorundadır.Tazminat davasını kendisine karşı haksız ihtiyati tedbir uygulanan taraf veya ihtiyati tedbir kararından zarara uğrayan üçüncü kişi açabilecektir.İhtiyati tedbir kararına karşı davalının itiraz hakkı olduğu halde,ihtiyati tedbir nedeniyle zarara uğrayan üçüncü kişinin itiraz hakkı bulunmamaktadır.Sadece tazminat davası açabilmektedir.Yapılacak olan kanuni düzenleme ile üçüncü kişiye de itiraz hakkı verilmelidir.
Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle açılacak olan tazminat davasında tazminata hükmedilmişse,tazminat öncelikle ihtiyati tedbir kararını talep eden tarafın göstermiş olduğu teminattan alınacaktır.Teminat,haksız ihtiyati tedbir kararı uygulanan taraf için güvencedir.Bu nedenle teminat,tazminat davasının açılabilme süresi olan 1 yıllık zamanaşımı süresine kadar sahibine iade edilmemelidir.
Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle zarara uğrayan tarafın tazminat isteyebilmesi için ayrı bir dava açması gerekmektedir.Bu dava davalının ikametgahı mahkemesinde açılabileceği gibi haksız ihtiyati tedbir kararının icra edildiği yer mahkemesinde de açılabilir.Görevli mahkeme genel hükümlere göre belirlenecektir.Oysaki kanundaki özel düzenleme nedeniyle menfi tespit davasında ve istihkak davasında haksız ihtiyati tedbirden dolayı zarara uğrayan tarafın tazminat isteyebilmesi için ayrı bir dava açmasına gerek yoktur.görülmekte olan davada sözkonusu tazminata hükmedilebilecektir.
İhtiyati tedbir isteyen kimse,tedbiri haksız olarak koyduğu anlaşılırsa,karşı taraf veya 3.kişi konulan ihtiyati tedbir nedeniyle uğramış oldukları zararı isteyebilirler.Nitekim ileride ihtiyati tedbirin haksız çıkma olasılığına binaen başlangıçta HUMK 110.maddesi gereğince ihtiyati tedbir isteyen kimseden teminat alınmaktadır.Eğer açılan tazminat davası kazanılırsa bu tazminat öncelikle teminattan karşılanacaktır .
HUMK’da haksız ihtiyati tedbirden dolayı zarar uğrayan kimsenin açacağı dava ile ilgili olarak ayrıntılı düzenleme yapılmamıştır.Sadece HUMK 110.maddede,ihtiyati tedbir isteyen kimseden teminat alınacağı belirtilmiştir.Ancak bu dava daha çok haksız filden doğan tazminat davasına benzemesi nedeniyle davanın şartları da buna göre belirlenmektedir .
Yeni Neuchatel Kanununda da bu dava kural olarak haksız fiil davasının şartlarına tabi tutulmuştur .
II-İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLEMEYEN HALLER
Mahkemeye yapılacak olan ihtiyati tedbir talebine karşılık,mahkemenin ihtiyati tedbir talebini benimsemesi gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır.Mahkeme yasal şartların oluşması halinde takdir yetkisini de kullanarak ihtiyati tedbire karar verebilecektir.Ancak bazı hallerde yasal koşullar oluştuğu halde ihtiyati tedbir kararı verilemeyen haller vardır.
A)İhtiyati Tedbir Kararları,Esas Davayı Çözümler Nitelikte Olmamalıdır
Verilecek olan ihtiyati tedbir kararı ile davanın esası çözümlenemez.Hatta ihtiyati tedbir kararı ile ileride verilecek olan hükmün ne olacağını belirtecek nitelikte olmaması gerekir .
B)İdari Nitelikteki İşler İçin İhtiyati Tedbir Kararı Verilmemelidir
Adli yargıda,idari işler için ihtiyati tedbir kararı verilemez.İdari işler idari yargının yargısal denetimi altındadır.Örneğin,idare tarafından alınmış olan yıkma kararına karşı adli yargı kararı ile ihtiyati tedbir kararı verilemez .
III-HAKSIZ İHTİYATİ TEDBİRDEN DOĞAN TAZMİNAT DAVASININ ŞARTLARI
Haksız olarak ihtiyati tedbir kararına karşı,ihtiyati tedbir kararı ile muhatap olan taraf ile bu karardan etkilenen 3.kişilerin tazminat davası açabileceklerini daha önceden belirtmiştik.Böyle bir davanın açılabilmesi için bazı şartların oluşması gerekecektir.Bu şartlar şunlardır;
-İhtiyati tedbir kararının icra edilmiş olması
-İhtiyati tedbir kararının haksız olduğunun anlaşılması
-Haksız ihtiyati tedbirden dolayı bir zararın ortaya çıkması
-Haksız ihtiyati tedbir ile zarar arasında uygun nedensellik bağının kurulması
-Kusursuz sorumluluk
A)İhtiyati Tedbir Kararının İcra Edilmiş Olması
İhtiyati tedbir kararının verilmesi ile karşı taraf bir zarara uğramaz.Söz konusu zarara uğraması için bu kararın icra edilmiş olması gerekir.Çünkü ihtiyati tedbir kararı icra edilmeden karşı tarafın zarara uğraması mümkün değildir .
Nitekim Yargıtay’da bir olayda ‘’...İstihkak davacısının tazminatla sorumlu tutulabilmesi için,istihkak iddiası nedeniyle takibin talik edilmiş olması icap eder.Teminat şartı yerine getirilmediğinden,takibin talikine müteallik kararın infaz edilmemiş olması nedeniyle alacaklının zarara uğramış olduğu düşünülemez.O halde alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi İİK’nın 97.maddesine aykırıdır’’şeklinde karar vermiştir .
B)İhtiyati Tedbir Kararının Haksız Olduğunun Anlaşılması
Tedbir isteyen kimsenin ileri sürmüş olduğu hakkını tam olarak ispat etmesi beklenmez.Böyle bir hakkının varlığını gerçeğe yakın bir şekilde göstermiş olması yeterlidir.Buna rağmen tedbir isteyen kimsenin dava sonunda haksız çıkması mümkündür.Bu takdirde tedbir haksız alınmış demektir .Mesela,davacı bir gayrimenkulün kendisine ait olduğu gerekçesiyle davalıya karşı tescil ve müdahalenin önlenmesi davası açmışsa ayrıca gayrimenkulün üzerinde yapılmakta olan inşaatın durdurulması için ihtiyati tedbir kararı almışsa ancak dava sonunda sözkonusu gayrimenkulün davalıya ait olduğu anlaşılmışsa,sözkonusu ihtiyati tedbir kararının haksız olduğu ortaya çıkmış olacaktır .
Açılmış olan davada ihtiyati tedbir isteyen taraf kısmen haklı kısmen haksız çıkmışsa,davacı sözkonusu haksız çıktığı kısım açsından sorumluluğuna gidilebilecek midir?Konu tartışmalıdır.
Yılmaz’a göre, davacı kısmen haksız çıktığı kısım açısından sorumlu olacaktır .
Özkök’e göre,esas davanın kısmen kabul edilmesi,verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının haksız olduğu anlamına gelmeyecektir .
Yargıtay’a göre,davanın kısmen kabul edilmiş olması,bir bölüm isteğin reddedilmiş davanın ve ihtiyati tedbir kararının haksız olduğunu göstermez .
Bize göre ise,davacı açmış oluğu davada kısmen haklı çıkıp kısmen haksız çıkmışsa,haksız çıktığı kısım bakımından sorumlu olmalıdır.Sorumlu olmayacağını kabul etmemiz halinde bu hak kötüye kullanabilecek duruma gelir.Bu sebeple davacı haksız çıktığı kısımdan sorumlu olmalıdır.Aksi taktirde davadan tamamen haklı çıkan kimse ile kısmen haklı çıkan arasında bir farkın olmaması adaletsiz durumların ortaya çıkmasına sebebiyet verecektir.
C)Haksız İhtiyati Tedbirden Dolayı Bir Zararın Ortaya Çıkması
Herhangi bir zarar meydana gelmemişse sözkonusu tazminat istenemeyecektir.Zarar,maddi olabileceği gibi manevi de olabilir.
Tedbir kararı farklı şekillerde sona erebilir.tedbir kararı dava açılmadan önce verilmişse,davacı on gün içinde esas hakkındaki davasını açması gerekir.Davasını açmadığı takdirde ihtiyati tedbir kendiliğinden ortadan kalkar,yine ihtiyati tedbir kararı esas hakkında verilen kararın tefhim veya tebliğ edilmesinden itibaren kendiliğinden ortadan kalkar ayrıca aleyhine tedbir kararı verilen kimse teminat gösterirse mevcut ihtiyati tedbir değiştirilebileceği gibi kaldırılabilirde .
Görüldüğü üzere ihtiyati tedbir kararı farklı şekillerde sona ermektedir.Bu da istenebilecek olan zararın tespitinde farklılık yaratmaktadır.
İhtiyati tedbir kararı on gün içinde dava açılmamış olması nedeniyle kalkmış ise(HUMK 109) bu durumda yalnız ihtiyati tedbirin kalktığı tarihe kadar meydana gelen zarar istenebilir.İhtiyati tedbir kararı hükmün tefhim veya tebliğ edilmesiyle ortadan kalkmış ise ihtiyati tedbir kararının icra edildiği tarih ile hükmün tefhim veya tebliğ edildiği dönemdeki zarar istenebilir.İhtiyati tedbir kararı,teminat karşılığında kaldırılmışsa, istenebilecek olan zarar ihtiyati tedbirin ortadan kalkması için teminat göstermek zorunda kalmış olmasından dolayı uğradığı zarardır. Burada davacı,ihtiyati tedbirin kaldırılması ile hükmün verildiği tarih arasındaki zararını da isteyebilir .Çünkü teminat ile ihtiyati tedbir kalkmış ise de,tazminat davası açan davacının zararı sona ermemiştir.Teminatı göstermesi nedeniyle de bir zararı olmuştur.
D)Haksız İhtiyati Tedbir İle Zarar Arasında Uygun Nedensellik Bağının Kurulması
Haksız İhtiyati tedbir nedeni ile tazminat davası açan davacının,ödenmesini istediği zarar ile haksız ihtiyati tedbir arasında uygun illiyet bağı bulunması gerekir.
İhtiyati tedbir kararının sona ermesinden sonraki döneme ait zararlar ile haksız ihtiyati tedbir arasında uygun illiyet bağı yoktur.Sonraki dönemle ilgili ortaya çıkan zararlar için genel hükümlere göre dava açılabilir .
E)Kusursuz Sorumluluk
Davacı,davalının kötüniyetle tedbir aldığını veya bu konuda ihmalinin bulunduğunu ispatla yükümlü değildir .
Haksız ihtiyati tedbiri koyduran kimsenin kusurlu sorumluluğu açısından gerekli değildir.İhtiyati tedbiri kötüniyetle koydurmuş olması gerekmez.İhtiyati tedbirin haksız olması ve bundan bir zararın doğmuş olması tazminatın ödenmesi için yeterlidir.Ancak kusursuz sorumluluk esası maddi tazminat açısından geçerlidir,manevi tazminat istenebilmesi için ihtiyati tedbiri koyduran kimsenin kusurlu olması gerekir .
Yargıtay’da ‘’...haksız ihtiyati tedbirden doğan sorumluluk,kusura dayanmayan objektif sorumluluktur...’’ şeklindeki kararı ile,haksız ihtiyati tedbirden doğan tazminat davasında kusura gerek olmadığına karar vermiştir .
IV-YARGILAMA USULÜ
A)Davanın Tarafları
Haksız ihtiyati tedbirden doğan tazminat davasını öncelikle bu kararın muhatabı olan karşı taraf (asıl uyuşmazlıktaki davada tavalı) açabilir.Ancak ihtiyati tedbir kararından etkilenen üçüncü kişilerin tedbire karşı itiraz etme imkanları olmamakla birlikte,bu tedbirden zarar görmüşlerse tazminat davası açabilirler.Davalı taraf ise tedbiri koyduran kimsedir .
B)Yetkili ve Göreli Mahkeme
Haksız ihtiyati tedbirden doğan tazminat davasında görev genel hükümlere göre belirlenecektir.Yetkili mahkeme ise davalının ikametgahı veya kararın uygulandığı (haksız fiilin ortaya çıktığı,HUMK 21) yer mahkemesidir .
Nitekim Yargıtay’da ‘’...Gerek doktrinde gerekse uygulamada haksız eyleme ilişkin hükümlerin bu kabil davalarda da uygulanacağı ittifak gösteren görüştür.Şüphe yok ki haksız eyleme ilişkin davalarda davacı genel hükümlere göre davasını davalının ikametgahında açabileceği gibi,HUMK 21.maddesi uyarınca haksız eylemin meydana geldiği yer mahkemesinde de ikame edebilir.Başka bir ifade ile bu konudaki seçimlik hak davacıya aittir.Haksız ihtiyati tedbire dayalı davada haksız eylemin meydana geldiği yerin ise haksız ihtiyati tedbirin icra edildiği yer mahkemesi olacağı herhalde tereddütsüz bulunmak gerekir...’’ şeklinde karar vermiştir .
C)Zamanaşımı
Bu davanın zamanaşımı süresi BK.60. maddesinde düzenlenen 1 yıllık zamanaşımına tabidir.zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi tedbir kararının kalktığı tarih değil,esas hükmün kesinleştiği tarihtir.Esas hakkındaki davanın 10 gün içinde açılmaması durumunda zamanaşımı,tedbirin kalkmış olduğu tarihten itibaren başlar .
Nitekim bir olayda Yargıtay,’’...İhtiyati tedbir konulmasına ilişkin davada tedbirin kalktığı değil,ona dair kararın kesinleştiği gün ,zamanaşımı başlangıcına esas alınmalıdır...Yargıtay’ın kökleşmiş uygulaması da bu doğrultudadır...’’şeklinde karar vermiştir .
Sözkonusu dava temyiz veya karar düzeltme yolundan geçmek suretiyle kesinleşmişse bu durumda 1 yıllık zamanaşımı süresi ilgilinin esas hükmün kesinleştiğini öğrendiği tarihten itibaren başlamalıdır.Çünkü BK.60.maddesinde süre öğrenmeden itibaren başlar .
10 yıllık süre ise ihtiyati tedbirin uygulanmasından itibaren başlar .
D)Yargılama ve Davanın sonucu
Haksız ihtiyati tedbirden doğan tazminat davası,haksız fiilden doğan tazminat davası gibi genel hükümler çerçevesinde görülür.Böyle bir dava açılırken davacıdan teminat alınmaktadır.Sözkonusu teminatın bazı özellikleri vardır.
Buna göre haksız ihtiyati tedbirden doğan zarar nedeniyle açılan tazminat davası kazanılmış ise,uğranılan zararlar öncelikle bu teminattan karşılanır .
Peki ihtiyati tedbir kararı alan kimse esas davasında haksız çıkmışa,davalının tazminat davası açma ihtimaline binaen bu teminat 1 yıl süreyle muhafaza mı edilecektir?Yoksa belirli şartlar altında iade edilebilecek midir?
Kuru,asıl dava sonuçlandıktan sonra haksız ihtiyati tedbir nedeniyle tazminat davası açılmamışsa ,teminat uzun süre muhafaza edilmemeli,teminatı yatıranın talebi üzerine,asıl davaya bakan mahkeme tarafından karşı tarafa tazminat davası açması için süre verilmeli.Sözkonusu süre içinde dava açılırsa teminat dava süresince sahibine iade edilmez.Sözkonusu süre içinde dava açılmazsa o zaman teminat sahibine iade edilir görüşünü savunmakta .
Yılmaz,haksız ihtiyati tedbir uygulatan tarafın esas davayı kaybetmesi üzerine,karşı tarafın tazminat davası açmaması üzerine teminat yatıran tarafın mahkemeye başvurarak karşı tarafa uygun süre verilmesini istemesini doğru bulmamakta.Çünkü bu durumun hak arama özgürlüğünü zedelediğini ileri sürmektedir .
Bize göre de karşı tarafa uygun süre verilip tazminat davası açmasının istenmesi menfaatler dengesine uygun düşmemektedir.Dava açmakta tereddütü olan kimseye sırf teminatın sürüncemede kalmaması için belli bir süre verilmesi hakkaniyete uygun değildir.İhtiyati tedbiri uygulatanda teminatı zaten karşı tarafın uğrayabileceği zarara karşılık olarak yatırmıştır.O halde tedbiri uygulatan taraf davasından haksız çıkmışsa teminatını,tazminat davasının açılma süresine kadar iade edilmemesine katlanmak zorundadır.
Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle zarara uğrayan taraf tazminat davasını kazanırsa ,bu kimseye teminat ayni olarak verilmez.Yapılacak olan ilamlı takip üzerine teminat paraya çevrilerek ödenir .
E-Yanlış İhtiyati Tedbir Kararı Verilmesi Hakimin Hukuki Sorumluluğuna Yol Açabilir
Hakimler kural olarak vermiş oldukları kararlardan sorumlu değildir.Ancak hakimlerin kasten veya ağır ihmal ile kanuna aykırı karar vermiş oldukları bazı önemli hallerde hakimlerin mali sorumluluğuna gidilebilmektedir .
Eğer hakim ihtiyati tedbir kararında yanlışlık yapmışsa ve bu kararında kasıt yada ağır ihmali bulunuyorsa kendisine karşı tazminat davası açılabilecektir.
Örneğin,ihtiyati tedbir kararı verilemeyen hallerden birisinin bulunduğu halde tedbir talebiyle karşılaşan hakim,ihtiyati tedbir kararı vermişse sorumluluğuna gidilebilecektir.Sözkonusu dava BK.m.60 gereğince 1 yıl içinde açılmalıdır.
F-Üzerinde İhtiyati Tedbir Bulunan Malı Alan Kişinin İhtiyati Tedbirle Bağlılığı
Eğer bir mal üzerinde ihtiyati tedbir kararı bulunuyorsa ve u malı üçüncü bir kişi satın almışsa,bu kimse sözkonusu malı ihtiyati tedbir şerhi ile satın alır .
Hakkında ihtiyati tedbir kararı bulunan taşınmazların cebri icra yoluyla satılıp satılamayacağı konusunda Yargıtay’ın vermiş oluğu kararlar çelişkilidir.
Bir olayda Yargıtay,’’...Tedbir kararları taşınmazın rızai olarak üçüncü kişilere devir ve temlikini önleyici nitelikte olup,cebri icra yoluyla taşınmazın satışına engel teşkil etmez...’’şeklinde karar vermiştir .
Başka bir olayda ise ,’’...İhtiyati tedbir kararının devam ettiği sürede satış istenmesi sonuç doğurmaz...’’şeklinde karar vermiştir .
Yılmaz’a göre,taşınmazların cebri icra yoluyla satışı mümkün olsada uygulamada böyle bir taşınmazın alıcısının olması pek mümkün olmayacaktır.O sebeple cebri icra yoluyla satışın mümkün olması pek bir anlam ifade etmeyecektir .
Bize göre de,taşınmazı cebri icra yoluyla alan kimsenin daha sonradan malik sıfatını kaybetme ihtimali vardır.O sebeple taşınmazın cebri icra yoluyla satılması pek uygun görünmemektedir.
IV-MENFİ TESPİT DAVASINDA HAKSIZ İHTİYATİ TEDBİRDEN DOĞAN TAZMİNAT DAVASI
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasında mahkeme icra takibinin durdurulmasına,icra takibinden sonra ise ihtiyati tedbir olarak icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine karar verebilir(İİK.m.72/II-III).
Menfi tespit davası reddedilirse ,davacı borçlunun koydurmuş olduğu ihtiyati tedbirin haksız olduğu ortaya çıkar.Bu nedenle davalı alacaklı uğramış olduğu zararı isteyebilir.Ancak bunun için ayrı bir dava açmasına gerek yoktur.Çünkü İİK.72/IV maddesinde özel bir düzenleme yer almaktadır.Bu sebeple bu hüküm öncelikle uygulanacaktır.Mahkeme menfi tespit davasını reddetmişse kendiliğinden borçluyu alacağın %40’ı oranında tazminata mahkum edecektir .
Buna karşın alacaklı zararın daha fazla olduğunu iddia ediyorsa bu yöndeki iddiasını yargılama sonuna kadar ileri sürebilir.Bu durumda alacaklı zararın tamamını ispat etmek zorundadır .
VI-İSTİHKAK DAVASINDA HAKSIZ İHTİYATİ TEDBİRDEN DOĞAN TAZMİNAT DAVASI
Yapılan haciz nedeniyle istihkak iddiasında bulunulmuşsa davaya bakacak icra tetkik merciinin icra takibinin ertelenmesine ilişkin karar (İİK.m.97/I-V),hukuki niteliği bakımından ihtiyati tedbir kararıdır .
İstihkak davası üzerine icra tetkik merci takibin ertelenmesine karar verdiği halde dava sonunda davanın reddine kararı vermişse alacaklı zarara uğramış demektir.
Bu durumda davalı olan alacaklı tahsili geciken miktarın %40’ından az olmamak üzere tazminat talep edebilir.Tazminata karar verilebilmesi için burada talebin olması gerekmektedir(İİK.m.97/XIII).Davalı alacaklının ayrı bir dava açmasına gerek yoktur.Çünkü burada özel bir düzenleme bulunmaktadır.Alacaklı,alacağın %40’ına kadarki zararını ispat etmek zorunda değildir,bu oranı aşan kısım için ise zararı ispat etmek zorundadır .
SONUÇ
İhtiyati Tedbir uygulatan taraf,esas davasında haksız çıkmışsa sözkonusu ihtiyati tedbir kararı da haksız uygulanmış olacağından karşı tarafın uğramış olduğu zararı açılacak dava üzerine karşılamak zorundadır.Tazminat davasını kendisine karşı haksız ihtiyati tedbir uygulanan taraf veya ihtiyati tedbir kararından zarara uğrayan üçüncü kişi açabilecektir.İhtiyati tedbir kararına karşı davalının itiraz hakkı olduğu halde,ihtiyati tedbir nedeniyle zarara uğrayan üçüncü kişinin itiraz hakkı bulunmamaktadır.Sadece tazminat davası açabilmektedir.Yapılacak olan kanuni düzenleme ile üçüncü kişiye de itiraz hakkı verilmelidir.
Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle açılacak olan tazminat davasında tazminata hükmedilmişse,tazminat öncelikle ihtiyati tedbir kararını talep eden tarafın göstermiş olduğu teminattan alınacaktır.Teminat,haksız ihtiyati tedbir kararı uygulanan taraf için güvencedir.Bu nedenle teminat,tazminat davasının açılabilme süresi olan 1 yıllık zamanaşımı süresine kadar sahibine iade edilmemelidir.
Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle zarara uğrayan tarafın tazminat isteyebilmesi için ayrı bir dava açması gerekmektedir.Bu dava davalının ikametgahı mahkemesinde açılabileceği gibi haksız ihtiyati tedbir kararının icra edildiği yer mahkemesinde de açılabilir.Görevli mahkeme genel hükümlere göre belirlenecektir.Oysaki kanundaki özel düzenleme nedeniyle menfi tespit davasında ve istihkak davasında haksız ihtiyati tedbirden dolayı zarara uğrayan tarafın tazminat isteyebilmesi için ayrı bir dava açmasına gerek yoktur.görülmekte olan davada sözkonusu tazminata hükmedilebilecektir.