degazor35
TÜRK oğlu TÜRK
- Katılım
- 6 Mar 2007
- Mesajlar
- 5,674
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Osman Pamukoğlu Paşa’nın “Hakkâri elden çıktı” şeklindeki sözlerine başbakan fena kızdı. Paşa’yı “seviyesizlikle” suçladı. Oysa Osman Paşa, Bu ülkede terörle mücadele konusunda konuşanlar arasında tecrübe ve “seviye” itibariyle “en üst seviyede” bulunan birkaç kişiden biri.
Yani “seviye” sorunu yok paşanın.
Bugün Hakkâri’yi konuşuyoruz değil mi? Osman Paşa tam 44 yıl askeri üniformayı giydi. 1993- 1995 yılları arasında Hakkâri’de Dağ ve Komando Tugayı ve Güvenlik Komutanlığı yaptı. Onun döneminde Hakkâri’de PKK tam anlamıyla “bitmişti.” 1. Dereceden Altın Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, 2 kez Üstün Cesaret ve Feragat Nişanı ve 5 kez Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı almıştır. Pamukoğlu, Türk Ordusu’nda 5 tane Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı’na sahip tek kişidir.
Hakkâri’de PKK’ya karşı verdiği olağanüstü savaşı anlatan “Unutulanlar dışında yeni bir şey yok” kitabı terörle mücadele konusunda bir manifestodur. Hakkâri’de bilmediği bir kaya parçası, girmediği bir mağara yoktur. Böyle bir “ADAM” için seviyesiz diyen başbakan bilmeli ki Pamukoğlu paşa bu ülkede nadiren kalmış “seviye abidelerindendir.”
Bülent Arınç diyor ya “bu askerle savaşa girseydik vay halimize!” Ah Bülent Arınç, ah! Bu askerin Güneydoğu’da nasıl bir savaşa girdiğini ve bu savaşta nasıl bir zafer kazandığını ve size 2002 yılında nasıl sıfır terörle bir ülke bıraktığını” sizin dönemizde ise terörle demokratik yöntemlerle mücadele edilecek diyerek o kahramanların nasıl darmadağın ettiğinizi anlatan olsa ne iyi olurdu.
Osman Paşa’nın “Hakkâri elden çıktı” sözünü hangi anlamda söylediğini, Hakkâri’nin elbette PKK tarafından işgal edilmiş bir toprak parçası haline geldiği anlamında söylemediğini, Hakkâri’de halk ve militan tabanının bugüne kadar görülmemiş biçimde PKK lehine olduğu ve bununda terörle mücadelede “tehlikeli son” demek olduğunu “Hakkâri elden çıktı” gibi şık bir ifadeyle anlattı paşa.
Eminim Paşa, yukarıda yazdığım anlamda ifadelerle açıklamasını tavzih edecek.
Başbakan Hakkari konusunda bu kadar eminse daha iki yıl önce dönemin genelkurmay başkanı İlker Başbuğ ile Şemdinli’deki Tekeli Sınır Taburu’nda mevzide çektirdiği o “çömelmiş haldeki fotoğrafın” benzerini yeniden çektirsin. Gitsin Şemdinli’ye çektirsin o fotoğrafı!
Çektiremez maalesef.
O dağlarda çok şey değişti.
Büyük gafletler, büyük hatalar şimdi acı bir bedel olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ülkenin doğusundaki bir kentte cehennem yaşanırken, Halep’i kurtarma peşine düştü! Sınırdan ambulanslarla Suriye’deki isyancılara mühimmat taşındığı haberleri hançer gibi yüreğimize saplanıyor.
“Ne işiniz vardı Halep’te? Siz Hakkari’yi kurtarın” diye feryat eden benim gibi milyonlarca Türk vatandaşının sesi Şemdinli dağlarında yankılanıyor.
Gerçi Amerika’nın kumandalı askerleri Halep’te de kaybettiler. Bu köşede bunun böyle olacağını defalarca anlattık. “Suriye’nin öz evlatları Halep’i kurtaracak” diye sahiplenilen eşkıya sürüsü tam bir bozguna uğradı. Hepsi sürüler halinde Türkiye’ye kaçıyor. ABD ve yandaşlarının kışkırtıp ayaklanmaya dahil ettiği, “haydi devam edin, Esad’ın bir sıkımlık canı kaldı” diye silahlandırdığı Halepli Türkmen kardeşlerimiz evsiz, barksız, işsiz, güçsüz, vatansız kaldılar.
Ne yapacaklarını şaşırdılar.
Bindirilmiş kıtalar halinde “savaş muhabiri olarak değil, adeta isyancılara destek vermek amaçlı” Halep’e koşan ‘yandaş “Türk!’ basını” tabanları yağlayarak kaçtı bölgeden.
Ve gelelim yeniden Osman Paşa’nın “Hakkari elden çıktı” sözüne.
Paşa az bile söylemiş. Bu politikalarla sadece Hakkâri değil bütün Türkiye elden çıktı.
Oslo’da PKK ile pazarlık yapanlar, Habur’dan PKK’ları davul zurna ile karşılatıp çadır mahkeme kuranlar, Kürt açılımı diye efkârlı türküler söyleyenler, bu ülkenin topraklarını cari açığı kapatmak için yabancılara peşkeş çekenler, en önemli ve stratejik KİT’leri ecnebiye verenler, Amerika’nın en “muti” müttefiki olarak cepheden cepheye koşup Müslüman kanı dökenler, Ankara’da bütün bakanlıklara AB teftiş heyetlerini dolduranlar, Beyaz Saray kapılarında “ne olur bizi süpürüp atmayın, kullanmaya devam edin” diye yalvaranlar; size sesleniyorum. Sadece Hakkâri değil bütün Türkiye gitti.
Siz kör müsünüz?
Gidin Osman Paşa gibi kahramanların elini öpün, görüşünü sorun, hatanızı anlayın da belki “bu son kaleyi” son kahramanlarımızla kurtarma şansını elde edersiniz.
MUHARREM BAYRAKTAR
Yani “seviye” sorunu yok paşanın.
Bugün Hakkâri’yi konuşuyoruz değil mi? Osman Paşa tam 44 yıl askeri üniformayı giydi. 1993- 1995 yılları arasında Hakkâri’de Dağ ve Komando Tugayı ve Güvenlik Komutanlığı yaptı. Onun döneminde Hakkâri’de PKK tam anlamıyla “bitmişti.” 1. Dereceden Altın Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, 2 kez Üstün Cesaret ve Feragat Nişanı ve 5 kez Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı almıştır. Pamukoğlu, Türk Ordusu’nda 5 tane Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı’na sahip tek kişidir.
Hakkâri’de PKK’ya karşı verdiği olağanüstü savaşı anlatan “Unutulanlar dışında yeni bir şey yok” kitabı terörle mücadele konusunda bir manifestodur. Hakkâri’de bilmediği bir kaya parçası, girmediği bir mağara yoktur. Böyle bir “ADAM” için seviyesiz diyen başbakan bilmeli ki Pamukoğlu paşa bu ülkede nadiren kalmış “seviye abidelerindendir.”
Bülent Arınç diyor ya “bu askerle savaşa girseydik vay halimize!” Ah Bülent Arınç, ah! Bu askerin Güneydoğu’da nasıl bir savaşa girdiğini ve bu savaşta nasıl bir zafer kazandığını ve size 2002 yılında nasıl sıfır terörle bir ülke bıraktığını” sizin dönemizde ise terörle demokratik yöntemlerle mücadele edilecek diyerek o kahramanların nasıl darmadağın ettiğinizi anlatan olsa ne iyi olurdu.
Osman Paşa’nın “Hakkâri elden çıktı” sözünü hangi anlamda söylediğini, Hakkâri’nin elbette PKK tarafından işgal edilmiş bir toprak parçası haline geldiği anlamında söylemediğini, Hakkâri’de halk ve militan tabanının bugüne kadar görülmemiş biçimde PKK lehine olduğu ve bununda terörle mücadelede “tehlikeli son” demek olduğunu “Hakkâri elden çıktı” gibi şık bir ifadeyle anlattı paşa.
Eminim Paşa, yukarıda yazdığım anlamda ifadelerle açıklamasını tavzih edecek.
Başbakan Hakkari konusunda bu kadar eminse daha iki yıl önce dönemin genelkurmay başkanı İlker Başbuğ ile Şemdinli’deki Tekeli Sınır Taburu’nda mevzide çektirdiği o “çömelmiş haldeki fotoğrafın” benzerini yeniden çektirsin. Gitsin Şemdinli’ye çektirsin o fotoğrafı!
Çektiremez maalesef.
O dağlarda çok şey değişti.
Büyük gafletler, büyük hatalar şimdi acı bir bedel olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ülkenin doğusundaki bir kentte cehennem yaşanırken, Halep’i kurtarma peşine düştü! Sınırdan ambulanslarla Suriye’deki isyancılara mühimmat taşındığı haberleri hançer gibi yüreğimize saplanıyor.
“Ne işiniz vardı Halep’te? Siz Hakkari’yi kurtarın” diye feryat eden benim gibi milyonlarca Türk vatandaşının sesi Şemdinli dağlarında yankılanıyor.
Gerçi Amerika’nın kumandalı askerleri Halep’te de kaybettiler. Bu köşede bunun böyle olacağını defalarca anlattık. “Suriye’nin öz evlatları Halep’i kurtaracak” diye sahiplenilen eşkıya sürüsü tam bir bozguna uğradı. Hepsi sürüler halinde Türkiye’ye kaçıyor. ABD ve yandaşlarının kışkırtıp ayaklanmaya dahil ettiği, “haydi devam edin, Esad’ın bir sıkımlık canı kaldı” diye silahlandırdığı Halepli Türkmen kardeşlerimiz evsiz, barksız, işsiz, güçsüz, vatansız kaldılar.
Ne yapacaklarını şaşırdılar.
Bindirilmiş kıtalar halinde “savaş muhabiri olarak değil, adeta isyancılara destek vermek amaçlı” Halep’e koşan ‘yandaş “Türk!’ basını” tabanları yağlayarak kaçtı bölgeden.
Ve gelelim yeniden Osman Paşa’nın “Hakkari elden çıktı” sözüne.
Paşa az bile söylemiş. Bu politikalarla sadece Hakkâri değil bütün Türkiye elden çıktı.
Oslo’da PKK ile pazarlık yapanlar, Habur’dan PKK’ları davul zurna ile karşılatıp çadır mahkeme kuranlar, Kürt açılımı diye efkârlı türküler söyleyenler, bu ülkenin topraklarını cari açığı kapatmak için yabancılara peşkeş çekenler, en önemli ve stratejik KİT’leri ecnebiye verenler, Amerika’nın en “muti” müttefiki olarak cepheden cepheye koşup Müslüman kanı dökenler, Ankara’da bütün bakanlıklara AB teftiş heyetlerini dolduranlar, Beyaz Saray kapılarında “ne olur bizi süpürüp atmayın, kullanmaya devam edin” diye yalvaranlar; size sesleniyorum. Sadece Hakkâri değil bütün Türkiye gitti.
Siz kör müsünüz?
Gidin Osman Paşa gibi kahramanların elini öpün, görüşünü sorun, hatanızı anlayın da belki “bu son kaleyi” son kahramanlarımızla kurtarma şansını elde edersiniz.
MUHARREM BAYRAKTAR
