HackheLL Mafyaya Girdi!..

KaRma

Moderatör
Moderatör
Katılım
6 Kas 2005
Mesajlar
20,169
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Yedi TepeLi $ehirden..
ALaattin Çakıcı Kimdir?

12 Eylül öncesinin kabadayı. 17 yaşındayken bir İETT görevlisinin yaralanmasına; 1980 sonrasında ise 41 kişinin ölümü ve çok sayıda kişinin yaralanmasına adı karıştı. 1 Nisan 1984 tarihinde eski MİT görevlisi Süleyman Seba'nın başkan seçildiği Beşiktaş Jimlastik Klübü kongresinde salon güvenliğini sağladı [Tempo, sayı.560, 1998]. 1988'de yurtdışına çıktı. Emniyetin çağrısı üzerine 27 Ocak 1989'da Ankara'da polise teslim oldu, tutuklandı, yargılandı ve mahkum oldu. 7 Haziran 1989'da cezaevinden çıktı. 12 Eylül 1989'da İstanbul'da zorla tahsilat, haraç alma, pavyon kurşunlama gibi olaylara karıştığı için gözaltına alındı. 5 Mart 1994'de gazeteci Hıncal Uluç'u kurşunlattı.

19 Eylül 1994'de Emlak Bankası Eski Genel Müdürü Engin Civan'ı, Selim Edes ile Civan arasındaki alacak meselesi yüzünden adamı Davut Yıldız'a vurduttu. Civan Skandalında önemli rol oynayan ve bildiklerini mahkemede açıklayan eski eşi ve Dündar Kılıç'ın kızı Uğur Kılıç'ı 21 Ocak 1995'de Uludağ'da öldürttü. 30 Mayıs 1995'de İşadamı Emin Cankurtaran'ı vurdurdu.
Çakıcı'nın MİT tarafından ASALA'ya karşı Lübnan ve Yunanistan'da kullanıldığı iddialarına, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren "Devlet bu tür adamları yararlı olacaksa kullanır" diye yanıt verdi.

1 Mayıs 997'de Flash TV'de canlı yayına telefonla katılan Çakıcı, Türk Ticaret Bankası'nın Erol Evcil'e satışı için Özer Uçuran Çiller'in, 20 milyon dolar komisyon istediğini söyledi. Çakıcı'nın Ahmet Özal'a ait Kanal 6'nın Mehmet Kurt'a satışını sağladığı, Çillerler'e yakınlığı ile bilinen Mehmet Üstünkaya'yı; DYP Milletvekili Cavit Çağlar'ı öldürmek için adamlarını görevlendirdiği; eski çalışma arkadaşı Tevfik Ağansoy'u öldürttüğü ortaya çıktı. İnterpol tarafından kırmızı bülten ile aranıyordu.

17 Ağustos 1998'de Fransız Polisi'nin Nice'da düzenlediği bir operasyon sonucu sahte pasaport ve silah ile yakalandı. Yanında Selçuk Ural-Canan Yaka çiftinin kızı Aslı Ural vardı.
Yakalandıktan sonra ortaya çıkan telefon görüşmeleri, Korkmaz Yiğit tarafından satın alınan Türkbank ihalesinin durdurulmasına, Yiğit'in satın aldığı Milliyet gazetesinin satışının iptaline, Yiğit'in cezaevine girmesine; ANAP'lı bakan Eyüp Aşık'ın bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifasına; MİT mensubu Yavuz Ataç'ın soruşturma geçirmesine ve emekliliğini istemesine ve 56. Hükümetin düşmesine sebep oldu. 1999 Haziranında Fransa'ya sahte kimlik ile giriş yapmasına ilişkin cezası dolunca kendi isteği ile Türkiye'ye iade edildi.


SeDaT PeKeR'in İLk Ve Tek TV SöyLe$isi !..

sedatpeker.jpg

Kanal 7
Kırmızı Işık Programı
Sedat Peker'in 29 Mayıs 2002 Tarihinde Kanal 7'de yayınlanan söyleşisine ait programı, Media Player izleyebilirsiniz. Programın tamamı, seyredilebilirliğini kolaylaştırmak amacıyla 15'er dakikadan 8 bölüme ayrılmıştır.
ßöLüm1
ßöLüm2
ßöLüm3
ßöLüm4
ßöLüm5
ßöLüm6
ßöLüm7
ßöLüm8
 
Nuri Ergin Kimdir? [Nuri$]

Nuri Ergin Kimdir? [Nuri$]
nuriergun.jpg

Karagümrük Çetesi olarak bilinen organize suç örgütünün elebaşı. Çok sayıda cinayet ve silahlı yaralama olayına karıştığı iddiasıyla İstanbul ve Eyüp adliyelerinde yargılanan Nuri ve kardeşi Vedat Ergin, isimlerini ilk kez 12 Ağustos 1998'de Eyüp Adliyesi'ndeki bir duruşmaya getirildikleri sırada cezaevi aracından firar ettiklerinde duyurdu.

30 Kasım 1998'de kardeşi Vedat ve beş adamıyla birlikte yakalanan Nuri Ergin, Sibel Can'a seks kasetiyle şantaj yaptığı iddia edilen Can Kuzu'yu dövüp çıplak fotoğraflarını çektiği yönündeki iddialarla da gündeme geldi. Bu olay üzerine sanatçı, Can, Kuzu'yu etkisiz hale getirmek için Ergin'e başvurduğu gerekçesiyle emniyette 48 saat gözaltında kaldı.

"Yatak odası çetesi"
Amerikan Haber Ajansı Associated Press'in dünyaya "yatak odası çetesi" diye tanıttığı çetenin elebaşısı Nuri ve kardeşi Vedat Ergin'in şantaj olayından sonra gerçek yüzleri ortaya çıktı.

Fatih ve Karagümrük bölgesini yıllardır kan dökerek haraca bağlayan, 1997'de Metris Cezaevi'nde çıkan isyanın elebaşısı Ergin kardeşler çetesinin çökertilmesinin, Sibel Can'a şantaj yapan Kuzu'nun, çete tarafından kaçırılarak işkence yapıldığının ortaya çıkmasıyla gerçekleştiği belirlendi.

Olayla ilgili ifade veren Nuri Ergin, Selçuk Ural'a tehdit, Sibel Can'a hakaret yağdırdı. Ergin, "Selçuk Ural, bir daha denize kaçamayacak. Onu mermi manyağı yapacağım", kardeşi Vedat Ergin ise "Sibel Can Balkan kaşarıdır" sözleriyle dikkat çekti.

İstanbul DGM'de görülen duruşmalar sırasında Ergin kardeşlerden yardım almadığını iddia eden Can'la çete üyeleri arasında gerginlikler yaşandı.

Duyar'a cezaevinde infaz
Afyon Cezaevi'ne sevk edilen Ergin kardeşler, 15 Şubat 1999'da Sabancı suikastı sanığı Mustafa Duyar'ı kurşun yağmuruna tutarak öldürdüler.

Olay sırasında Tansu Çiller'in başbakan olduğu dönemde örtülü ödeneği dolandırmakla suçlanan Selçuk Parsadan'ı da başından vurdular.

Bu olaylardan sonra Ergin kardeşler, Kartal Özel Tip Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Ancak aynı cezaevinde Alaattin Çakıcı ve Erol Evcil gibi çete davası sanıklarının da bulunması yeni olaylara sahne oldu.

Cezaevine cep telefonu sokulduğu iddiaları üzerine arama yapan cezaevi yönetimi Nuri Ergin'de bir telefon buldu. Cep telefonu, kavgalı oldukları yönünde basında çıkan haberlerin aksine iki çete elebaşını da birbirine yakınlaştırdı.

Alaattin Çakıcı, avukatı aracılığıyla Ergin'e yazdığı mektupta temin ettiği telefonunun çok işine yaradığını belirterek, "Kardeşim Gencay Çakıcı'nın vurulması 16 yaşında bir çocuğun yapacağı iş değil. Doğru bilgiyi senden alacağım" dedi.

Cep telefonunun içeride rahatlıkla kullanıldığı yönünde basında çıkan haberlerin ardından cezaevi yönetimi, bir sistem yerleştirerek telefonların çalışmasını engelledi. Bunun üzerine Nuri ve Vedat Ergin kardeşler, "işlerine yaramadığı" gerekçesiyle cep telefonlarını cezaevi yönetimine teslim etti.

Ancak bir süre sonra Çakıcı'nın "Bu cezaevi ya ona ya bana dar gelecek" yönünde bir açıklama yaptığının ileri sürülmesi üzerine Nuri Ergin, basına gönderdiği açıklamayla sert tepki göstererek, "Bana dostane mektuplar yazan biri düşman ise başımız üstünde yeri var. Önümüz bayram, açıkta kalınır" dedi. Bunun üzerinde Çakıcı bir avukatı aracılığıyla kamuoyuna gönderdiği başka bir mektupla Ergin kardeşlere meydan okudu. Çakıcı, mektupta; "Nuriş ve Vedat denen, kişilik ve milliyet erozyonuna uğramış, garip göçebegillere: Biraz adamlığınız varsa, basına demeç vermeyin, bu cezaevinde siz altı kişi bir arada yatıyorsunuz, ben de tek yatıyorum. Gereğini yapmazsanız, yapmayıp da basına demeç verirseniz şerefsizsiniz" dedi.

Çakıcı'ya savaş açtı
Mektup savaşlarında Nuri Ergin, avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada, Çakıcı hakkında ağır sözler söyledi. Ergin, "Çakıcı adam mı, madam mı?", "Şerbeti katmerli şambabası", "Voltajı düşük sihirli lamba", gibi sözlere yer verdi.

Ergin, Çakıcı'ya yönelik koruma istediği şeklinde çıkan haberlere ilişkin de, "Fransa'dan beri tutturmuşsun koridor yok. Bu maltalarda bir de savcıdan utanmadan koruma istiyorsun. Satanist düşünceli şambabası, bırak bu kurnazlığı. Milleti ziyaretine bile çıkartmıyorsun. Kolpacı mesajında aman beni koruyun mesajı değil mi? Beni yorma. Benim seninle uğraşacak vaktim yok, boşuna yalvarma" dedi.

Kartal Cezaevi'ndeki mektup savaşları sonucu Nuri ve kardeşi Vedat Ergin, Uşak Özel E Tipi Cezaevi'ne sevk edildi. Ergin kardeşler, burada ayrı koğuşlara konuldu.

Çakıcı'nın adamlarının Karagümrükspor lokaline yaptığı baskına karşılık olarak 19 Nisan 2000'de Nuriş'in adamları, Gültepe ve Zeytinburnu'nda iki kahvehaneyi taradı. Bir kişi öldü, 10 kişi yaralandı. Olaydan sonra yapılan operasyonlar sonucunda aralarında Ergin'in firari olarak aranan adamı Yavuz Erdoğan'ın da bulunduğu dört saldırgan silahlarıyla birlikte yakalandı.

20 Nisan 2000'de Nuri ve Vedat Ergin'in yattığı Uşak E Tipi Cezaevi'ne buzdolabı içinde dört tabanca, 80 mermi ve 2 cep telefonu sokulurken yakalandı. Olayla ilgili 18 kişi gözaltına alındı. Aynı aileden beş kişi tutuklandı.

26 Nisan 2000'de bir kişinin ölümü, 10 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan iki kıraathaneye yönelik silahlı saldırının ardından düzenlenen operasyonlanra, Ergin'in ağabeyi Nejat Ergin'in de aralarında bulunduğu yedi kişinin yakalandığı açıklandı. Sanatçı Sibel Can'ın halasının eşi Erol Urguçbay'ın evini kurşunlayan, Selçuk Ural'ın da silahla vurulması için planlar yapan bu kişiler, İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'na sevk edildi.

Cezaevini kan gölüne çevirdiler
Uşak Cezaevi'ne nakledilmelerinin ardından Nuri Ergin, kardeşi Vedat ve adamları, 3 Aralık 2000'de, Çakıcı'nın kendilerini öldürtmek için yolladığını iddia ettikleri sekiz adamı bulmak için 200 yandaş mahkumla birlikte Uşak Cezaevi'ni kan gölüne çevirdiler. Ellerindeki tabancalarla yöneticileri rehin alan, beş mahkumu öldürüp, sekiz mahkum ve cezaevi 2. müdürünü yaralı halde pencereden dışarı atan isyancıların başı Nuri Ergin, daha sonra silahını koğuş penceresinden atıp "Ben iyi niyetimi gösterdim. Gerisini size bırakıyorum" diyerek teslim oldu. Ergin, kendilerini öldürmek için gelen kişileri yakalayıp, itiraflarını video bantlara kaydettiklerini de söyledi.

Bu olayın ardından Nuri Ergin'in kardeşi Vedat'la yolları ayrıldı. Cezaevini kan gölüne çeviren Ergin Kardeşler'den Nuri Ergin Bergama Cezaevi'ne, Vedat Ergin ise Bilecik Cezaevi'ne sevk edildi. Vedat Ergin, nakledildiği Bilecik Cezaevi'nin dış avlusunda aranmak istendiği sırada, üzerinde bulundurduğu tabancayı görevlilere göstererek, üç arkadaşıyla birlikte direnişe başladı. Daha sonra teslim olan Vedat Ergin, Ödemiş Cezaevi'ne gönderildi. Bu olaydan sonra Nuri Ergin'in cezaevi birinci müdürüyle makam odasında çektirdiği fotoğraflarla, koğuşta "kral hayatı" yaşadığını belgeleyen fotoğrafların ortaya çıkmasıyla Uşak savcıları görevlerinden oldu. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Uşak Cezaevi'nde meydana gelen olaylardan sonra başlatılan soruşturma kapsamında, Uşak Cumhuriyet Başsavcısı Kürşat Kayral ile cezaevi savcısı Nevzat Engin'i geçici olarak görevlerinden aldı.

Nuriş'in acısı
Nuri Ergin, 2001'e ailesinin geçirdiği trafik kazası haberiyle girdi. Ödemiş'te hapis yatan Vedat Ergin'i ziyaret edip, Bergama Cezaevi'nde bulunan Nuri Ergin'i görmeye giden Ergin kardeşlerin annesi Sevil Ergin, Nuri Ergin'in eşi Alev ve oğlu Anıl Ergin ile otomobili kullanan Levent Teker, Tire'de bir kamyonetle çarpıştı. Kaza sonucu anne Sevil Ergin komaya girdi, Nuri Ergin'in eşi hayatını kaybetti. Aile, Alev Ergin'in cenaze töreninden önce Nuri Ergin'in eşini son kez görmesi için cenazeyi Bergama Cezaevi'ne götürdü, ancak Ergin'in eşinin cenazesini görmesine cezaevi yönetimi tarafından izin verilmedi.

Hakkındaki bir dava için İstanbul'a getirilen Nuri Ergin, duruşma sırasında eşini görmesine izin vermediği gerekçesiyle Ceza ve Tefkifevleri Genel Müdürü'ne tehdit savurdu. Ergin, "Bunun intikamını 20 sene geçse de alacağım. Babamın intikamını da 20 sene sonra aldım. Cezaevinden çıktığım ilk gün, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü'nü öldüreceğim. Allah şahidimdir. Karımın intikamını da nasıl alacağımı görecekler" dedi. Ergin'in bu sözleri üzerine soruşturma başlatıldı.

O da "F tipi"nde
Ergin de aralarında Alaattin Çakıcı'nın da bulunduğu diğer çete elebaşları gibi "F tipi" cezaevine sevk edildi. İzmir DGM'de bir duruşmaya götürülen Nuri Ergin Tekirdağ kardeşi Vedat Ergin ise Edirne F Tipi'ne nakledildi.

Çakıcı - Ergin Söz Düellosu
Çakıcı ne dedi?

Benimle kimin problemi varsa maltada hesaplaşabilir.

Onlara çok abilik yaptım. Beni bilirler, tanırlar.

Ama adam değiller. Ben onların sadece anneleriyle görüşürüm.

Kişilik ve milliyet erozyonuna uğramış, garip göçebegiller.

Biraz adamsanız, basına açıklama yapacağınıza benimle görüşürsünüz.

Bir daha basına demeç verirseniz şerefsizsiniz.
Ergin ne dedi?

Şerbeti katmerli şambabası.

Voltajı düşük, sihirli lamba.

Adam mısın, madam mısın?

Sana kim dostluk yaptıysa, hep düşmanlık görmüştür.

Sen ancak kantine yarım kilo boya yazdırıp saçını boyarsın.

Havalar soğuk ve yağışlı, boyaların akar. Kınalı kuzu.

Utanmaz adam. Kokuşmuş.

Satanist düşünceli şambabası.

Kaşarlanmış edepsiz. Sen bu alemin de edebini bozdun.

Anafor kolpacı. Paranoyak.

Fiziğin, kimyan değişti. Ben de sanal dünyanı değiştiririm.
 
SusurLuk Kazası !..
Susurluk Kazası:

3 Kasım 1996: Balıkesir'in Susurluk ilçesine 7 kilometre uzaklıkta, Uçakyolu mevkiinde, saat 19:30'da meydana gelen trafik kazasında İstanbul Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ, Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı ve Melahat Özbay sahte kimlikli Gonca Us ölürken; DYP Şanlıurfa Milletvekili ve Bucak aşiteri lideri Sedat Edip Bucak yaralandı.

4 Kasım 1996: 06 AC 600 plakalı Mercedes'de yapılan incelemede araç içinde bulunanların tam listesi şöyle:


º 1 adet 9 mm çaplı Baretta tabanca (Hüseyin Kocadağ adına ruhsatlı),
º 1 adet 9 mm çaplı Baretta tabanca (Mehmet Özbay adına ruhsatlı),
º 1 adet 9 mm çaplı Sig Sauer tabanca (Sedat Bucak adına ruhsatlı),
º 1 adet 9 mm çaplı Saddam (Tarıg) marka tabanca (ruhsatsız),
º 1 adet 22 kalibrelik Bertta tabanca (ruhsatsız),
º 2 adet 22 kalibre tabancaya göre susturucu,
º 2 adet 9 mm çaplı MP5 otomatik tabanca (ruhsatsız),
º 13 adet 7,62 mm çapında BKS (biksi) mermisi,
º 100 adet 5,56 mm çapında M16 mermisi (Emniyet Genel Müdürlüğü-Ankara yazılı, 20'şerlik, 5 sarı kutu içinde),
º 1 adet cep telefonu (Baysa Şirketi çalışanlarından Ali Alptekin adına kayıtlı ve Abdullah Çatlı tarafından kullanılan)
º 1 adet cep telefonu (Bucak'ın şoförü Osman Tosun adına Kayıtlı ve Bucak tarafından kullanılan)
º 1 adet cep telefonu (Hüseyin Kocadağ adına kayıtlı ve kendisi tarafından kullanılan)
º 35 adet fotoğraf (1996 yılı Temmuz-Ağustos aylarında Siverek'de Bucak'a ait ikametgahta çekildiği belirtilen Abdullah Çatlı, Sami Hoşta ve Ercan Ersoy'un samimi pozları)
º Mehmet Özbay adına düzenlenmiş nüfus kağıdı (Abdullah Çatlı'nın Üzerinde),
º Mehmet Özbay adına düzenlenmiş sürücü belgesi (Abdullah Çatlı'nın Üzerinde),
º Mehmet Özbay adına düzenlenmiş ticaret odası üyelik kartı (Abdullah Çatlı'nın Üzerinde),
º Mehmet Özbay adına düzenlenmiş çok sayıda kredi kartı (Abdullah Çatlı'nın Üzerinde),
º Mehmet Özbay adına düzenlenmiş silah taşıma ruhsatı (Abdullah Çatlı'nın Üzerinde),
º Mehmet Özbay adına düzenlenmiş ve Mehmet Ağar imzalı Emniyet Uzmanı olduğunu gösteri belge (Abdullah Çatlı'nın Üzerinde),
º Beyaz kağıt içerisinde 0,33 gram ağırlığında beyaz toz (yapılan inceleme sonucu kokain olduğu tespit edildi) (Abdullah Çatlı'nın Üzerinde)
º Kahverengi toz içeren bir paket (yapılan inceleme sonucu toprak olduğu tespit edildi)(Hüseyin Kocadağ'ın üzerinde)

[Silahların aracın neresinde olduğunu görmek için lütfen klikleyin]

5 Kasım 1996: Abdullah Çatlı'nın Türk Bayrağına sarılı cenazesi, Nevşehir'de toprağa verildi. Aralarında İnterpol'ün kırmızı bültenle aradığı Haluk Kırcı ve BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun da bulunduğu çok sayıda ülkücünün katıldığı cenaze töreninde dağıtılan bildiride "Yıllar var ki ülkemiz örtülü bir savaş içinde. Çatlı bu savaşta yan tuttu. Yan tutmakla kalmadı, risk aldı, bedel verdi. Kılıç gibi savaştı, onurlu bir ömür sürdü. Hakka yürüdü." deniliyordu.

6 Kasım 1996: İçişleri Bakanı ve DYP Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar kendisine yöneltilen suçlamalara karşılık "Ödülüm bu mu olacaktı?" dedi.

8 Kasım 1996: Mehmet Ağar, kızının sağlık sorunlarını sebep göstererek görevinden istifa etti. İçişleri Bakanlığına DYP İstanbul Milletvekili Meral Akşener getirildi.

11 Kasım 1996: Susurluk Cumhuriyet Savcısı İsmail Kantaş, Susurluk Kazasını çete teşekkülü olarak değerlendirdi ve dosyayı İstanbul DGM'ye gönderme kararı aldı.

ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, KanalD Televizyonunda katıldığı ARENA'da Ömer Lütfü Topal'ın rant kavgası yüzünden öldürüldüğünü iddia etti.

12 Kasım 1996: Siyasi partilerin, Devlet-Mafya-Polis ilişkilerin ve Susurluk kazasından sonra ortaya atılan iddiaların araştırılması için verdikleri Meclis Araştırma Komisyonu açılması yönündeki önerge TBMM Genel Kurulunda oy birliği ile kabul edildi.

Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz, kumarhaneler kralı Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi ile ilgili belge ve bilgileri aktarmak için Çankaya Köşküne çıktı.

13 Kasım 1996: Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Necmettin Erbakan'a yazdığı mektupta Yılmaz'ın aktardfığı bilgilerden bahsetti.

14 Kasım 1996: Mehmet Ağar, Abdullah Çatlı'yı tanıdığı iddiasını reddetti.

15 Kasım 1996: Sedat Bucak tedavi edildiği İ.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesinden gece saat 03:00 sıralarında taburcu edildi.

20 Kasım 1996: İstanbul DGM Savcısı Ahmet Gürses, Bucak'ın resmi korumaları Ayhan Çarkın, Oğuz Yorulmaz, Mustafa Altınok, Enver Ulu ve Ercan Ersoy'un ifadelerini aldı.

21 Kasım 1996: Bucak, olay günü kaza yerine ilk gelenlerden biri olan Gözcü Gazetesi muhabirlerinden Mehmet Şehirlioğlu'na verdiği demeçte, arabada bulunan silahların kendisine ve adamlarına ait olduğunu söyledi.

22 Kasım 1996: HBB Televizyonunda kendisiyle canlı olarak yapılan röportajda Kocadağ'ın Çatlı'yı gerçek kimliği ile tanımadığını belirtti ve hakkındaki iddialara karşılık "bana yargısız infaz yapılmak isteniyor" diyen Bucak hafıza kaybı nedeni ile kontrolsüz konuştuğunu söyledi ve arabada ruhsatlılar dışında silah yoktu dedi.

23 Kasım 1996: Yeşil kodadlı Mahmut Yıldırım, MİT tarafından sağlanan ve Mahmut Atmaca adına düzenlenmiş pasaport ile yurt dışına çıktı.

24 Kasım 1996: ANAP lideri Mesut Yılmaz Almanya gezisi sonrasında program dışı olarak Macaristan'a gitti. Budapeşte Hilton Otelinde kalan Yılmaz, lobide kimliği belirsiz bir kişinin saldırısına uğradı ve burnu kırıldı.

26 Kasım 1996: 9 milletvekilinden oluşan TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu çalışmalarına başladı.

DYP Genel Başkanı Tansu Uçuran Çiller, meclis grubunda "Bir ülke uğruna, bir millet uğruna, devlet uğruna kurşun atan da, kurşun yiyen de bizim için saygıyla anılır, onlar şereflidirler..." dedi.

27 Kasım 1996: Budapeşte'de Yılmaz'a saldıran kişinin Veysel Özerdem adlı bir ülkücü olduğu ortaya çıktı. Özerdem Yılmaz'ı, Çatlı aleyhine söylediği sözlerden dolayı yumrukladığını açıkladı.

28 Kasım 1996: Yeşil kodadlı Mahmut Yıldırım, MİT tarafından sağlanan ve Mahmut Atmaca adına düzenlenmiş pasaport ile yurda döndü.

4 Aralık 1996: Kamyon şoförü Hüseyin Gökçe'nin yargılanmasına Susurluk'ta başlandı. Gökçe'nin tahliye talebi, mahkeme tarafından reddedildi.

MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş, Susurluk'ta bir araya gelenlerin beraberliğinde yadırganacak bir şey olmadığını belirtip, "devletin kendi menfaatleri içinde gizli servislerin çalışmaları da var. Bu üç kişi belki onun için bir araya gelmiştir." dedi.

5 Aralık 1996: İçişleri Bakanı Meral Akşener, İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu, Özel Harekat Daire Başkan vekili İbrahim Şahin, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Bilgi Ünal ile Topal cinayetine adı karışan ve Bucak'ın korumalığını da yapan Özel Harekat Tim Memurları Ercan Aksoy, Adnan Çarkın ve Oğuz Yorulmaz'ı görevlerinden alındılar.

Jandarma Kriminal Dairesi, Abdullah Çatlı'nın üzerinde çıkan Emniyet Uzmanı belgesinin sahte, ancak belgedeki Mehmet Ağar imzasının gerçek olduğunu açıkladı.

8 Aralık 1996: İçişleri eski Bakanı ve DYP Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar, “Abdullah Çatlı’nın Emniyet Genel Müdürlüğünde uzman olarak çalıştığı ve kendisine yardımcı olunması ricasını” içeren belgedeki imzanın sahte olduğunu iddia etti.

Ağar’ın dokunulmazlığına ilişkin olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı fezleke Adalet Bakanlığına gönderildi. Adalet Bakanı Şevket Kazan, fezlekenin Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce incelendiğini bildirdi.

13 Aralık 1996: Adalet Bakanlığı, DYP Milletvekili Ağar’ın dokunulmazlığının kaldırılması talebi ile gönderilen fezlekeyi, “dosyada eksiklikler bulunduğu” gerekçesi ile iade etti.

14 Aralık 1996: İstanbul Eminiyet Müdürlüğü Topal'ın öldürülmesinde kullanılan Kalaşnikov tüfeklerin şarşörlerini bir birine başlamakta kullanılan koli bantlarında bulunan parmak izlerinden birinin Şahin Ekli sahte kimliğini kullanan Abdullah Çatlı'ya ait olduğunu açıkladı.

16 Aralık 1996: Ağar’ın dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke hazırlayan Ankara Cumhuriyet Savcısı Nihat Artıran, fezlekenin yeniden hazırlanması görevinin başsavcıya verilmesine tepki göstererek soruşturmayı yürütme görevinden çekildi.

Dilek Örnek, İstanbul Atatürk Havalimanına içinde 25 milyar lira değerinde Alman Markı bulunan bir çantayı sokarken yakalandı.

18 Aralık 1996:İçişleri Bakanı Meral Akşener, “Yazıcıoğlu bana değil ANAP Lideri Yılmaz’a bilgi verdi ve Çatlı’nın parmak izini beş buçuk ay sakladı. Soruşturma biterse kendisini Rize’ye vali yapacağım böylece ona yakınlığı tescillenir” dedi.

20 Aralık 1996: Bakanlar Kurulu kumarhanelerin kapanmasını kararlaştırdı. Türkiye'deki kumarhanelerde toplam 20 bin kişi istihdam ediliyor ve 164 trilyon vergi ödeniyordu.

Emniyet'in İsrail'den aldığı 16 UZİ ve 25 adet Jerico marka silahın kayıtlarda mevcut olmadığı anlaşıldı.

22 Aralık 1996: Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, TBMM’de temsil edilen siyasi parti liderlerini (Necmettin Erbakan, Tasu Uçuran Çiller, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, ve Muhsin Yazıcıoğlu) Susurluk’ta meydana gelen trafik kazası sonrasında ortaya atılan iddiaları görüşmek üzere Çankaya Köşkünde topladı.

23 Aralık 1996: Atatürk Havalimanında içinde 25 Milyar lira değerinde dövizle Türkiye’ye giriş yaparken yakalanan Dilek Örnek ile İran uyruklu bir kişi çıkarıldıkları DGM’de tutuklanırken; Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin’in yakın koruması ve şoförü Ayhan Akça serbest bırakıldı.

24 Aralık 1996: Mesut Yılmaz TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'na 4 saat süreyle bilgi verdi.

26 Aralık 1996: TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu 3 saat süreyle MİT görevlisi Mehmet Eymür’ü dinledi.

İçişleri Bakanı Meral Akşener, haklarında muhtelif gıyabi tutuklama kararları bulunan suç faillerine yardım ve yataklık yapmak iddialarıyla haklarında soruşturma yürütülen 7 emniyet mensubunu görevden aldı.

27 Aralık 1996: İstanbul valisi Rıdvan Yenişen ve İstanbul Emniyet eski Müdürü Kemal Yazıcıoğlu, TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'na bilgi verdiler.

Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Ankara Cumhuriyet Savcısı Nihat Artıran hakkında inceleme başlattı.

30 Aralık 1996: Meral Akşener tarafından açığa alınan İstanbul Kemal Yazıcıoğlu’nun yerine Ankara Emniyet Müdürü Ramazan Er’in “geçici görevle” atandığını bildirdi.
 
ellerine saglık güsel bi calısma ....
her ne kadar nefret etsem de bu adamlardan......
 
karma sen polat gibi mafya dünyasınamı daldın kurut bunları :D emeğin için sağol
 
paylaşım icin saol bilmedigim bilgiler vardı ii oldu
 
walla onur gurur duymasamda pekerle çakıcının i yönleride wardı..
 
paylaştığın bilgiler için saol.
 
şuraya bak . kaç tane 9mm lik silah , akrep , heyt be
 
Arkadaşlar Isterseniz Ercan Arafat Oglunu Araştirin Kendisi Benim Abiim Olur Ama öz Degil Sedat Pekerin Sağ Kolu Isterseniz Araştirin Bi Deneyin
 
_scream_17' Alıntı:
Arkadaşlar Isterseniz Ercan Arafat Oglunu Araştirin Kendisi Benim Abiim Olur Ama öz Degil Sedat Pekerin Sağ Kolu Isterseniz Araştirin Bi Deneyin
ßakalım ßuLabiLcekmiyiz hakkında ßişey:)
 
Geri
Üst