HABLEMİTOĞLU, NGO'LAR ve TUNA BEKLEVİC

Vtnsvr

New member
Haber3.com / Gazeteci.tv



Dr. Necip HABLEMİTOĞLU

Cumhuriyet tarihçisi.1954 yılında Ankara’da doğdu..Ankara üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden 1977 yılında mezun oldu.Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde master ve doktora yaptı.
İlk kitabı, II. Dünya Savaşı sırasında Sovyet Rusya tarafından Kırım Türkleri'nin kendi topraklarından zorunlu göç ettirilişini anlatan ve 1974 yılında yayınlanan "Yüzbinlerin Sürgünü" dür.
Diğer kitapları, "Çarlık Rusyası'nda Türk Kongreleri (1905-1917)", "Şefika Gaspıralı ve Rusya'da Türk Kadın Hareketi (1893-1920), "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası" ve "Kırım'da Türk Soykırımı" isimli çalışmalardır. Hablemitoğlu'nun özellikle Türkiye dışında yaşayan Türk toplulukları ve Kırım Türkleri konusunda yayınlanmış tarihi belgelere dayalı çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Bir Kırım Türkü olan Dr. Necip HABLEMİTOĞLU, Kırım Türkleri’nin Türkçü lideri İsmail Gaspıralı’ya ait tarihi belgelerden oluşan bir arşive de sahipti.
Ayrıca, Türkiye'de ve yurt dışında faaliyet gösteren bölücü terör örgütleri ve Alman Vakıfları ile Avrupa Birliği Uyum Yasaları içinde yer alan vakıflar yasası konularında çeşitli araştırmaları bulunan Hablemitoğlu, çalışma alanına ilişkin Türkiye’de ve yabancı ülkelerde sempozyum, panel gibi toplantılarda sayısız konferanslar verdi, çeşitli televizyon ve radyo programlarına katıldı.(1)

Dr. Necip Hablemitoğlu Avrupa Parlamentosunun A4-0432/98 sayılı kararından sonra AB ülkelerinin neden Bergama'daki altın üretimiyle ilgilendiklerini araştırdı. Uzun araştırma sonunda bu kararın arkasındaki ülke ortaya çıktı. Almanya... Sonra Bergama'da, Havran'da, Sivrihisar'da, Uşak'ta ve daha pek çok altın yatağına sahip yerleşik merkezinde Alman Vakıfları ve örgütleriyle karşılaştı. Almanya'daki Türkleri biliriz de, Türkiye'deki Almanları bilenimiz var mıdır? Türkiye'de her türlü etnik, dinsel-mezhepsel ajitasyonu gerçekleştiren, toplumsal, siyasal, ekonomik ve hatta genetik alanlarda hazırlattığı projelerle her türlü espiyonaj faaliyetini sürdüren, yerel basında, yerel yönetimlerde, üniversitelerde, sendikalarda, kamu kurum ve kuruluşlarında, kısaca stratejik öneme sahip birimlerde "etki ajanı" ve "Alman sempatizanı" yetiştiren, şeriatçı yapılanmalardan çevreci örgütlere, bölücü yapılanmalardan terör örgütlerine, legal derneklerden siyasi partilere kadar uzanan çizgide, Türkiye'ye, Atatürk ilke ve devrimleri ile Cumhuriyet'in tüm değerlerine karşı olan, ulus devletin parçalanmasını isteyen tüm rejim karşıtlarına lojistik destek veren, bu ülkeyi alttan oyan bir avuç Alman istihbaratçısı, Türkiye'de Vakıf temsilcisi statüsünde görev yapmakta ve Türkiye'deki Sivil Toplum Örgütleri (NGO) olgusunu çok iyi kullanmakta.(2)

NGO’LAR

Türkiye’nin milli güvenliği açısından asıl önemli olan dış kaynaklı sivil toplum örgütleridir.(NGO).Bunlar ülkeyi örümcek ağı gibi kuşatıp, kara propagandalarını diledikleri gibi uygulayabilmektedirler.Halkımıza kendi menfaatleri doğrultusunda kötü emellerini enjekte ederek yardım kisvesi altında Türkiye’de kendi ülkelerinin sempatizanlarını yetiştirmeye çalışmaktadırlar.Bu tip NGO’lar;

A. Türkiye’yi Türklerden daha iyi tanıyarak ve hizmet ettiği ülkelerin istihbarat personelini çalıştırarak Türkiye üzerindeki emellerine ulaşmayı hedefleyebilirler
B. Her türlü etnik –dinsel-mezhepsel karışıklık çıkartabilirler.
C. Toplumsal-siyasal-ekonomik hatta genetik alanlarda çalışmalar yapabilirler.
Ç. Yerel basın ve yönetimlerde-üniversitelerde-sendikalarda-kamu kurum ve kuruluşlarında,kısaca stratejik öneme sahip birimlerde “ETKİ AJANI” ve “ÜLKELERİNİN SEMPATİZANI” yetiştirebilirler.
D. ULUS-DEVLET yapısını bozabilirler.
E. Yaptıkları propaganda sayesinde faaliyet gösterdikleri bölge halkının milliyetçilik duygularının körelmesine sebep olabilirler.
F. Ülkenin tarih bilgisi verecek olan kurum ve kişilerine ulaşarak,kendi menfaatleri doğrultusunda tarih bilgilerinin aktarılmasını sağlayıp,yeni nesillerin milliyetçilik duygularının körelmesine sebep olabilirler.
G. Türkiye’deki eğitim kurumlarının içine girerek, bu üniversite ve okullarda eğitim gören Türk çocuklarını kendi ülkelerinin sempatizanı durumuna getirebilirler.
H. Türkiye’yi etnik bakımdan bölerek devletin bölünmez bütünlüğüne karşı girişim içinde olabilirler.
I. Gençlerin kazanılmasına önem vererek, gençlere kendi ülkelerinde burs verip,kendi amaçları doğrultusunda kullanabilirler.
J. Ülkede faaliyet gösteren bölücü,yıkıcı ve terör odaklarıyla insan hakları konuları altında temas kurarak bunları maddi bakımdan destekleyebilir, yurtdışında seslerinin duyurulmasına ve davalarındaki sözde haklılıklarının dile getirilmesine önayak olabilirler.
K. Türkiye’de ki azınlıkları yönetime ve mevcut düzene karşı kışkırtabilirler.
L. Ülkede misyonerlik faaliyetlerini yürütebilirler,bu faaliyetler ile ülke içinde ve dışında binlerce Türk vatandaşını dinlerinden uzaklaştırabilirler.
M. Ülkenin kültür kaynağı olan basına sinsice girip,gerekli mali destekte bulunarak ülke basınında yabancı ülke sempatizanı gazetecileri araştırmak,yetiştirmek ve bunları gündem belirleyici olarak etkili medya kuruluşları olarak kullanabilirler.
N. İşbirliği yaptığı Türk NGO’larına para vererek kendi yanlarına çekebilir ve yönlendirebilirler.
O. Yaptıkları çalışmalar ile kendi çıkarları ve politikaları doğrultusunda Türkiye’nin ulusal enerji politikalarını baltalayarak enerjide Türkiye’yi batıya bağımlı kılmak ve ekonomiye nefes aldıracak olan ekonomik zenginlik kaynaklarımızın üretiminin engellenmesine neden olabilirler.
Ö. Ekonominin temel taşlarından olan ve istihdam sağlayan özellikle verimliliği ve karlılığı fazla olan kamu kuruluşlarının özelleştirilerek, kendi çıkarları doğrultusunda satışının yapılmasını isteyebilirler.

ALMAN VAKIFLARI VE TÜRKİYE HESAPLARI

Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı kaynaklı NGO’ların dağılımına baktığımızda ilk sırayı Alman Vakıfları almaktadır.
Türkiye’de faaliyet gösteren Alman Vakıflarının Altın rezervleri (özellikle Bergama)ile ilişkisi ve ilgileri sıkça gözler önüne serilmiştir.Bu konudaki araştırmaları ile dikkat çeken Dr. Hablemitoğlu bu konuyu “ALMAN VAKIFLARI VE BERGAMA DOSYASI “ adlı kitabında çok net ortaya koymuştur.Kitaptan özet bir alıntı aşağıdadır.

TÜRKİYE ALTIN KONSEPTİ VE BERGAMA OPERASYONU

Federal Alman İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Ocak 1990'da yayınlanan "Türkiye'de Altın Konsepti"nde şu talimatlar dikkat çekmektedir:

a. Eurogold Şirketi'nce Bergama-Ovacık'ta bulunduğu açıklanan altın yatağı, Almanya açısından göz ardı edilmemesi gereken çok önemli bir gelişme olarak algılanmalıdır. Yakında, altın arama faaliyeti sürdüren diğer yabancı şirketlerin yeni altın yataklarını açıklamaları beklenmektedir. Böylece Türkiye, Bergama'dan Truva'ya kadar uzanan Ege hattındaki onlarca altın yatağı ile tüm ülkedeki yüzlerce altın yatağının peş peşe bulunmasına ilişkin açıklamalarla olumlu yönde sarsılacaktır. Aynı sarsıntı, kaçınılmaz bir biçimde ve olumsuz yönde Alman ekonomisinde de kendini hissettirecektir. Bölgede ekonomik ve siyasal istikrarsızlığını koruyan ve sürdüren bir Türkiye, Almanya açısından yaşamsal önem taşımaktadır. Mevcut statükoyu değiştirebilecek tüm gelişmeler "tehdit" ve "risk" olarak algılanmalı ve önlem senaryoları hazırlanarak en pratik ve rasyonel biçimde uygulamaya konulmalıdır.

b. Türkiye'de altın aramayı ve üretmeyi baştan durdurmak için radikal çevreciliğin tüm söylem ve eylemleri yaşama geçirilecektir. Bu iş için FIAN ((Food First Information and Action Network) yani "Önce Gıda Danışma ve Eylem Ağı", 1986'da kurulmuş bir örgüttür) görevlendirilmiştir... Heinrich Böll ve Gustav Stresemann vakıflarınca da her türlü lojistik destek faaliyeti yürütülecektir.... Üniversitelerin Kimya, Çevre ve Maden Mühendisliği bölümlerinden Türkiye'de alan çalışması yapabilecek deneyimli akademisyenler talep edilecektir... Ankara'daki GTZ Ofisi'ne bilgi vermek kaydıyla, programda olmayan ek harcamalar, İzmir'deki Konsolosluğumuzdan nakit olarak karşılanacaktır. Türkiye'ye gidecek delegasyonların güvenlik önlemlerinden de -havaalanında karşılamadan başlanarak yine havaalanında yolcu edilinceye kadar- yine İzmir'deki Konsolosluğumuz sorumlu olacaktır (Beklenilmeyen sorunların çözümünde başvurulacak yetkili diplomatların adları ve telefonları, FIAN tarafından ayrıca yayınlanacak delegasyon yönergesinde yer alacaktır).

Delegasyonlar, alan çalışması yapacakları bölgede, kendilerine gösterilen oteller dışında, başka bir yerde konaklamayacaklardır. Delegasyonların, bulundukları hedef bölgede, aynı saatler içinde yerli personelin illegal eylem yapmamasına, özellikle de güvenlik görevlileriyle karşı karşıya kalınmamasına özel dikkat gösterilecektir.... Yerli elemanlara ödemelerin limitini FIAN belirleyecektir. Almanya'ya davet edilecek yerel yöneticilerin, yerel liderlerin, yerel medya mensuplarının ve yerel çevrecilerin tüm yol ve ağırlama masrafları Bakanlığımıza ait olacaktır.

c. Pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye'deki nasyonalistlerin, fundamentalistlerin ve de merkez sağda yer alanların çevreciliğe karşı ilgi ve duyarlılıkları bulunmamaktadır. Kitlesel eylemlerin gerçekleştirilmesi için Bergama'da öncelikle üç Tahtacı-Alevi-Çepni köyü, merkez üssü olarak kullanılacaktır. Ekteki ön araştırma raporunun belirttiği saptamalar çerçevesinde, Türkiye'de sistemin uysal vatandaşları olan Sünniler yerine, protest özellikleri nedeniyle sistemin dışladığı Alevileri kullanmak, rasyonel bir tercih olacaktır.... Dağ köyleri kapsamında kabul edilen Tepe köy, Narlıca ve Pınar köy, ovadaki Sünni köyleri ile karşılaştırıldığında ekonomik açıdan daha yoksuldurlar, boş zamanları daha çoktur. Önce bu köylerdeki yerel yöneticilerin harcama prosedürüne uygun biçimde kazanılması gerekmektedir.... BfV ve BND'nin "Alevi Uzmanları"ndan oluşturulan bir Danışmanlar Grubu, FIAN bünyesinde operasyon süresince görevlendirilecektir.... Zeus Altarı tartışmalarına asla yol açılmayacaktır ve de bu konuya girilmeyecektir.... Operasyonun tüm evrelerinde asıl olan bilgilendirme değil, ajitasyon ve provokasyondur... Operasyon süresince kullanılacak tüm sloganların, çevreciliğe, yabancı sermayeye karşı duyarlılığı fazla olan sosyalist, anarşist, nasyonal sol kesimin rahatça sahipleneceği söylemlerden seçilmesi gereklidir.... Antiemperyalizm ve yabancı sermaye düşmanlığı bu söylemlerin merkezinde yer almalıdır.... Almanya'da akredite tüm sol örgütlerden LfV talimatları doğrultusunda destek vermeleri, Türkiye'deki bağlantılarını harekete geçirmeleri istenmiştir. Brüksel'deki DHKPC örgütü de operasyona destek vermeyi kabul etmiştir “

Maden Tetkik Arama Enstitüsünün verilerine göre Türkiye de ki altın rezervi 575 ton,tahmini altın potansiyeli ise 6500 tondur.Parasal değeri ise 70 milyar dolardır. Türkiye’nin Altın ithalatı ise 1994 yılında 48 ton,2000 yılında 205 tondur.parasal değeri 2 milyar dolardır.

Almanya’ya bakacak olursak ,bu ülkenin 1998 yılında altın stoğu 100.000 tondur aynı yıl dünyadaki altın miktarı ise 2600 tondur.

İşte Almanya’nı Bergama ile özel olarak ilgilenmesinin ve altın çıkarılmasına karşı çıkmasının asıl sebebi budur.”

Yeni altın arzının oluşması ile altın fiyatları düşecek ve altın arzından büyük paralar kazanan Almanya zarara uğrayacaktır.

Almanya’nın; ABD, Kanada,Avusturalya GİBİ çevre konusunda son derece hassas ülkeleri engellemesi söz konusu olmadığı ve dünya altın üretiminin artmasını engellemek istediği için kendisine hedef olarak, TÜRKİYE, PERU, GANA VE HİNDİSTAN gibi ülkeleri seçmiştir.
Bunun 2 sebebi vardır;

A. Bu ülkelerin medyasında ve sivil toplum örgütlerinde harekete geçirebileceği yeterli sayıda etki ajanlarına sahip olması,

B. Bu 4 ülkenin, dış müdahale yolu ile kullanılmaya müsait etnik dinsel,mezhepsel farklılıklarını çok iyi bilmesidir.

NGO’LARIN İÇİMİZDEKİ YERLİ VE YABANCI TEMSİLCİLERİ

Yukarıda NGO’ların çalışma yöntemleri ve hedeflerinin sırlandığı maddelerden özellikle Ç,F,G,M. ve N maddelerine bakılırsa özet olarak “içimizden birlikte çalışabilecekleri kişi ve kurumları tespit ederek” bunlarla işbirliği içerisinde olabilecekleri görülmektedir.
Hablemitoğlu 13 Şubat 2002 tarihli Star gazetesinde yaptığı açıklamada bu konuyla ilgili olarak şunları söylemektedir:

“Kapatılması gereken vakıfların başında, Vakıflar Genel Müdürü Nurettin Yardımcı’nın yönetim kurulu üyesi olduğu Türk Demokrasi Vakfı bulunmaktadır. Yardımcı suç işlemektedir ve görevden alınmalıdır. Türk Demokrasi Vakfı’nın Bakanlar Kurulu kararı ile yıllar önce almış olduğu yurtdışı faaliyet izni, eğitim, bilim, sanat, tıp ve sağlık alanları ile sınırlıdır...”(3)

Dr. Necip Hablemitoğlu tüm bu çalışmaları, Cumhuriyetin karşısında yükselen gerici-bölücü yapılanmaları, uluslararası istihbarat örgütlerinin yapısını, söz konusu yapılanmalarla ve birbirleriyle olan ilişkilerini, Türkiye üzerindeki ortak çalışmalarını, yerli işbirlikçileri ve "Türklüğün Bağımsızlık Mücadelesi" olarak tanımlanabilecek Atatürk Ulusçuluğunu, Türklüğün Kırım'da ve dünyanın çeşitli yerlerinde türlü defalar karşı karşıya kaldığı soykırım örneklerini ve bunlara karşı direnişini anlatıyordu.(4)

Bu çalışmalarından rahatsız olan çevrelerin varlığından kendiside haberdardı.Son Almanya seyahati esnasında arkadaşı İnanç IŞIKLARA gönderdiği mesajda şunları söylüyordu.Bu mesajdan yaklaşık olarak bir ay sonrada bir suikast sonucu öldürüldü.

“Almanya'dan geçtiğimiz hafta dönen Doc.Dr. x. x.x.'nin x. x.(Almanya)da yayınlanan yazılarını gönderiyorum. Avrupa’yı ve AB'yi en iyi bilen Kemalist meslektaşlarım arasında bulunuyor.
Yazılarına yer verebilirseniz çok sevinirim, izin aldım. Bir başka dosyada da yine
Almanya'da yasayan x. x.'nun ayni gazetede çıkan yazılarından bazılarını gönderiyorum. Keza x. x.'nun yazılarını da gönderiyorum.Okuyunca bana hak vereceksiniz. Bu hafta başı Almanya'dan döndüm,Stuttgart ve Karlsruhe'de iki konferans verdik, tutuklanmadan,
sınır dışı edilmeden ama izlenerek, taciz edilerek geziyi tamamladık. Almanya'da bizim gibi düşünen ve yazan hayli Cumhuriyet aydını var. Bu yazılar bir anlamda bir köprüyü de oluşturacaktır. Selam ve sevgiler.21 Kasım 2002.Necip"(5)

KONRAD ADENAUER VAKFI VE TÜRK DEMOKRASİ VAKFI

Öncelikle yurt dışındaki vakıfların bir çoğunun siyasi parti vakıfları olarak görev yaptıklarını belirtmekte fayda var.

ADENAUER Kimdir?

Konrad Adenauer 05.Ocak 1876 yılında doğdu hukuk ve ekonomi eğitimi gördü:Köln üniversitesinin açılmasındaki katkılarından dolayı kendisine politika,tıp,felsefe ve hukuk dallarında fahri doktorluk unvanı verildi.Prusya senatosu daimi üyesi olan Alman devlet adamı 1967yılında öldü.

KONRAD ADENAUER VAKFI

…Vakıf, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğünün güvence altına alınması için yapılacak reformları, parlamentoların kurulması ve işlerlik kazanmasını, çevreye saygılı bir sosyal piyasa ekonomisi doğrultusunda gerçekleştirebilecek her tür ekonomik, sosyal ve çevreci reformu, yurttaşlık eğitimini, kalkınmaya ivme kazandıran çerçeve şartlarını olumlu etkileyebilecek toplumsal grupların, kuruluşların örgütlenmesini destekler.

Konrad Adenauer Vakfı'nın partnerleri, siyasi partiler, parlamentolar, hükümetler, Anayasa Mahkemeleri, öteki adli kuruluşlar, barolar, yerel yönetimler, yerel yönetim birlikleri, eğitim ve araştırma enstitüleri, işveren örgütleri ve sendikalar, kooperatifler, insan hakları örgütleri, kadın örgütleri, çevreci örgütler, yurttaşlık girişimleri ve medyadır. (www.konrad.org.tr. vakıf amaçlarından alınmıştır)

Türkiye, Konrad Adenauer Vakfı’nın uluslararası çalışmalarında ağırlıklı bir ülkedir.

1983 yılından beri Türkiye’de aktif olan Konrad Adenauer Vakfı, Türkiye’de demokratik istikrara ve demokrasinin gelişmesine hizmet eden, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne politik ve ekonomik entegrasyonuna katkıda bulunan her tür faaliyeti ve kurumu destekler.
Konrad Adenauer Vakfı’nın faaliyetleri Türkiye’de aşağıda belirtilen hedefler doğrultusundadır:

En alt demokratik karar zeminini teşkil eden komünlerin güçlendirilmesi (TBB ortak projesi - Türkiye Belediyeler Birliği).
Yerel medyaların güçlendirilmesi ve yapılandırılması (TGC ortak projesi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti)
Küçük ve Orta Ölçekli işletmelerin teşviki. (TOSYÖV ortak projesi - Türkiye Orta Ölçekli Sanayiciler ve Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı)
Küçük ve Orta Ölçekli işletmelerin Karadeniz Ekonomik İşbirliği üye ülkelerinde teşviki. (KEİB Daimi Sekretaryası)
Hukuk devleti ve demokratik düzenin ve öz sorumlulukla angaje olan vatandaşları ve NGO’ları bulunan çoğulcu sivil toplumun yapılandırılması ve sağlamlaştırılmasındaki katkılar (TDV ortak projesi.- Türk Demokrasi Vakfı). (www.konrad.org.tr Vakıf işbirliği sayfasından alınmıştır)

Yukarıda görüldüğü ülkemizde de faaliyetlerini sürdüren Alman vakfı ile işbirliği içerisinde bulunan bir çok yerli sivil toplum örgütü bulunmaktadır.Biz bu noktada içlerinden su an için TDV’yi yani Türk Demokrasi Vakfını inceleyeceğiz.

TDV TÜRK DEMOKRASİ VAKFI

Türk Demokrasi Vakfı, 20 Şubat 1987'de bir grup siyasetçi, işadamı, akademisyen ve gazeteci tarafından kar gütmeyen bir sivil toplum örgütü olarak kurulmuş olup, sınırlı ve seçkin üyelere sahiptir. Vakıf, temel hak ve hürriyetler içinde insan kişiliğinin serbestçe geliştirilmesini sağlamak için istikrarlı bir demokrasinin yaratılmasına yardımcı olmaya çalışmaktadır.

TDV, öz kaynakları yanında çeşitli yerli ve uluslar arası kurum ve kuruluşlardan maddi destek almaktadır. Bu destek, her yıl ödenen belirli bir katkı şeklinde olduğu gibi, yapılan bir etkinliği veya bir projeyi desteklemek şeklinde de olabilir. Mesela Konrad Adenauer Vakfı her yıl belirli bir çalışma programı kapsamında katkıda bulunmaktadır. National Democratic Institute, sadece ortaklaşa düzenlediğimiz etkinliklere katkı yapmaktadır. Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler ise proje bazında sponsorluk yapıyor. Vakfımızın çalışmalarını takdir edip bağışta bulunanların katkıları ise haftalık etkinliklerin içinde değerlendirilmektedir.

TDV Birçok Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları ile İşbirliği Yapar:
Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV)
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV)
Siyasi Sosyal Araştırmalar Vakfı (SİSAV)
Türk Sanayiciler ve İşadamları Derneği (TÜSİAD)
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV)
Tarih Vakfı
Türk Diyanet Vakfı (TDV)
Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı (TÜRDAV)
Türk Ocakları
Liberal Düşünce Cemiyeti
Türk Çevre Vakfı
Beyaz Nokta Vakfı
Ankara Gazeteciler Cemiyeti
Bilgi Vakfı
Türk Hukuk Enstitüsü
Ankara S.M Mali Müşavirler Odası (ASMMMO)
Türkiye Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV)
TRT Çocuk ve Gençlik Vakfı
Dış Politika Enstitüsü

TDV Ayrıca Birçok Seçkin Uluslararası Teşkilatlarla da İşbirliğine Girmektedir:

Konrad Adenauer Vakfı (KAS), Almanya
Ulusal Demokrasi Enstitüsü (NDI), ABD
Milli Demokrasi Vakfı (NED), ABD
Uluslararası Cumhuriyet Enstitüsü (IRI), ABD
Uluslararası Diyalog Vakfı, (IDF) Hollanda
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (OSCE), Avusturya
Özel Girişimler Merkezi, ABD
Avrupa Birliği (EU)
Avrupa Konseyi
Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü (IDEA),İsveç
Avrupa Araştırma Topluluğu (ERG)
Uluslararası Halk Hürriyetleri ve Hakları Cemiyeti, İsviçre
Uluslararası Gelişme Yüksek Araştırma Vakfı (FACID)
Friedrich - Ebert Vakfı, Almanya
Friedrich - Nauman Vakfı, Almanya
Hans Seidel Vakfı, Almanya
Türk Araştırma Merkezi, Almanya
BM Sistem Teşkilatları

Bazı Yayınları
2002 Cyprus vs Cyprus (Bülent Akarcalı, Kamil Raif)
2002 Üçüncü Dalga: Yirminci Yüzyıl Sonlarında Demokratlaşma (Çev: Prof.Ergun Özbudun)
2000 Demokrasi Dosyası (Kamil B. Raif)
1999 Demokrasi ve İnsan Hakları El Kitabı (İhsan Dağı / Necati Polat)
1999 Demokrasi ve İnsan Hakları Serisi IV: “Terörizm ve Organize Suçlar” (Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca) (TDV)
1999 Kıbrıs Türk Hukuk Dosyası (Haz.: Kamil B. Raif)
1999 Terörden Huzura (Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca) (TDV)
1998 Demokrasi ve İnsan Hakları Serisi - I: “Demokrasi ve İnsan Hakları Eğitimi” (Prof. Dr. Savaş Büyükkaragöz)
1998 Demokrasi ve İnsan Hakları Serisi - II: “Poliste Demokrasi ve İnsan Hakları” (Yard.Doç. Dr. Halil İbrahim Bahar)
1998 Demokrasi ve Insan Hakları Serisi - III: “Türkiye’de İnsan Hakları” (Haz.: Kamil B. Raif)
1998 Numan Rights in Turkey (Haz.: Kamil B. Raif, İhsan Dağı, Necati Polat)
1998 Kıbrıs Türk Basın Dosyası -1998 (Haz.: Kamil B. Raif)
1998 Kıbrıs Türk Kalkınma Dosyası-1997 (Haz.: Kamil B. Raif)
1998 Türk Gençliğinden Teröre Cevap (TDV)
1997 A Turning Point in the History of Armenia (İngilizce, Türkçe) (Yasin Aslan)
1997 Milli Mücadele Dönemi ve sonrasında Atatürk veDemokrasi (Dr. M. Galip Baysan)
1996 Denıokrasi ve Eleştirileri (TDV)
1996 Demokrasi, İnsan Hakları ve Terör Üçlüsünde Türkiye (Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca) (TDV)
1996 Diyalog Siyaset Teorisi Dergisi (TDV)
Son olarak ;

YÖNETİM:
Başkan : Bülent AKARCALI (İstanbul Milletvekili)
Başkan Yardımcısı : Prof. Dr. Ergun ÖZBUDUN
Genel Sekreter : Murat ŞENGÜL
Yönetim Kurulu Üyeleri: Gönül Saray ALPHAN, Müjdat KAYAYERLİ, Kamil BAĞCI, Emre KOCAOĞLU, Mehmet N. GÖK
Genel Koordinatör: Kamil B. Raif

Görüldüğü gibi TDV ,Konrad Adenauer vakfı ile sıkı bir ilişki çerisinde bulunmakta hatta bu vakıftan belirli dönemlerde maddi yardımda aldığını açıkça belirtmektedir.
Bir dönem Eski turizm,Sağlık ve Sosyal Yardım bakanlığı yapan ve Bilgi üniversitesi kurucu-yöneticisi Bülent AKARCALI aynı zamanda TDV’nin de kurucu başkanıdır.

Tüm bu ayrıntıları belirtmem deki sebep son zamanlardaki BİLGİ ÜNİVERSİTESİ tartışmalarına bir başka açıdan bakmak içindir.

Bilindiği üzere Bülent AKARCALI’nın kurucusu olduğu Bilgi üniversitesinde kimler yok ki;
M.Ali BİRAND,SARIGÜL,Mehmet ALTAN, Cengiz ÇANDAR …v.s

Son bombalarından biriside Tuna BEKLEVİC.

Bilgi üniversitesi mezunu olan BEKLEVİÇ ile AKARCALI ilişkisi aşikardır.

Akarcalı aynı zamanda Tuna Bekleviç’in kurduğu Ekonomistler Platformunun da üyesidir.
Son dönemlerde gerek yurt içinde gerekse ABD’de yaptığı çalışmalarla ANADOLU’NUN GENC LİDERLERİ hareketini tanıtmaya çalışan ve bu nedenle bazı kişi ve kurumlarla ilişki içerisine giren Tuna BEKLEVİÇ son olarak Beyaz Saraydan aldığı davet üzerine bu ülkeye giderek çalışmalar yapmış ve oradaki Genç Türklerin aklını çelmeye çalışmıştır.Bu çalışmalarının yanı sıra yurt içinde de 2023’ün Liderlerini (!) belirlemeye yönelik faaliyetleri devam etmektedir.

Son olarak geçtiğimiz günlerde Kerkük'te Cumhurbaşkanı Celal TALABANİ'nin Yardımcısı Jalal Jawhar AZIZ, Erbil'de Mesut BARZANİ'nin Yardımcısı Kemal KERKUKİ ile görüşmüş. Bu toplantılar öncesinde Türkmen Cephesi, Kerkük iş adamları Derneği, Fatih Torunları Derneği, Musalla Spor Kulübü, Friends of Democracy grubu, Kerkük Üniversitesi yetkilileriyle çeşitli toplantılar gerçekleştirmiştir.

Üstelik bu gezilerinden övgüyle söz eden yine aynı şahıs yani Bülent AKARCALI’dır.

Şimdi tüm bu yazılanlardan sonra aklı selim her Türk gibi şu ilişkiyi kurmamız gayet normaldir.

1-Alman Vakıflarının yukarıda amaçları belirtilmiştir.Bu amaçları inceleyen ve belgeleyen aydınımız Dr. Necip Hablemitoğlu 2002 yılında uğradığı bir suikast sonucu öldürülmüştür.(Bu ayrıntıdan kimse suikastın sorumlusu şunlardır gibi bir sonucuna ulaşmasın.Bu bilgi Alman vakıflarının Türkiye ile ilişkileri için kaynak olarak verilmiştir.)

2-Konrad Adenauer Vakfı da bu amaçlar doğrultusunda bir çok kişi ve kurumla (sivil toplum örgütü) ilişkiye girmektedir.Bunlardan bir tanesi de (bizim ele aldığımız) TDV yani Türk demokrasi Vakfıdır.

3-Türk Demokrasi Vakfı Kurucusu ve başkanı Bülent AKARCALI aynı zamanda Bilgi Üniversitesi kurucusu ve yöneticisidir.TDV aynı zamanda AGL Anadolu’nun Genç Liderleri hareketi ve Ekonomistler Platformu başkanı Tuna Bekleviç’in çalışmalarını desteklemektedir

4- Tuna Bekleviç dolaylı olarak ABD ve AB ülkelerinden aldığı destekle bu çalışmalarını yürütmektedir(Ozansoy)

5- Bu destekle ve ABD’den aldığı davetle Amerika’da yaşayan özellikle Türk gençlerini etkilemek üzere bir dizi toplantılar düzenlemiştir.

6- Son olarak Celal Talabani ve Mesut Barzani’nin yardımcıları ile görüşmelerde bulunmuştur.

Kaynakca:
(1) Hablemitoglu.org
(2) Alman vakıfları ve Bergama noktası-2003
(3)Yabancı vakıflara karşı çıkması gerekenler M.Bayraktar
(4) Hablemitoglu.com/amacı
(5) Hablemitoglu.com/inanc.htm İ.Işıklar
 

64general1

New member
Degerli Vatansever Şehidimiz Hablemitoglunuda bu vesileyle anmış olalım.Tebrikler Öncevatan güzel konu.
 

HTML

Üst