Vtnsvr
New member
Nurten AKYAZILILAR
Dünkü yazımı, NYT yazarı Roger Cohen’in GazeteVatan.com sitesinde yer verilen makalesinden yola çıkarak hazırlamıştım. Yazımın özünde yaşadığımız gelişmelerin rastlantı olmadığını ve belli bir strateji çerçevesinde geliştiğini belirtmek istemiştim. Ve şimdi bu yazımı hazırlarken de farklı haberlerin içeriğindeki mesajların tahlil edilerek, birleştirilip doğru yorumlanması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Dün, “Roger Cohen Ne Dediğini Biliyor mu ?” başlığıyla verdiğim yazıda değindiklerimle bağlantılı ama farklı yeni gelişen üç sıcak haberle başlayalım ve yorumu değerli okurlarımıza bırakalım:
SUSURLUK GİBİ BİR KAZA !..
Roger Cohen’in yazısını irdelerken kısaca Cohen ailesine de değinmiştim.
Belki garip bir tesadüf ki bugün Örümcek Ağı operasyonunda işadamı Erol Kohen'den rüşvet aldığı ve üniversite öğrencilerine işkence yaptığı iddiasıyla meslekten ihraç edilen Sayın Adil Serdar Saçan İkitelli'de trafik kazası geçirdi…
Trafik kazasının oluş şekliyle, kazayı geçiren Adil Serdar Saçan’ın kim olduğu ve özellikle hangi operasyonlarda görev aldığını değerlendirirsek bu olaya pek de kaza demenin doğru olmayacağı ihtimallerinin üzerinde durmak gerekir kanaatindeyim: Adil Serdar Saçan 1985 yılında Polis Akademisi'ni birinci olarak bitirdi. İstanbul Üniversitesi Kamu Yönetimi'nde mastır ve doktora yaptı. Ardından Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Saçan bir dönemin hızlı ve korkulu polis müdürüydü.
1998'de İstanbul Organize Suçlar Şubesi'ni kurup, 2003'e kadar da bu birimin müdürlüğünü yaptı. 600'ün üzerinde operasyona imza attı, 11 bin sanığın ifadesini aldı. Malki cinayeti, Albayraklar Holding, BİT'ler, Akbil, Adnan Hoca, Telekulak ve şike soruşturmalarını yürüttü. Sedat Peker, Alaattin Çakıcı, Sedat Şahin, Ayvaz Korkmaz, Kürşat Yılmaz, Nuri ve Vedat Ergin kardeşlere yönelik operasyonlar yaptı.
Adil Serdar Saçan, polislik mesleğinden ihraç edildikten sonra, AKP’nin iktidara gelmesinin ardından Kürt mafyasının kollandığı ve emniyetteki Fethullahçı kadrolaşma hakkında önemli iddialar içeren demeçler verdi. Necip Hablemitoğlu ve Hrant Dink cinayetlerinde "CIA bağlantılı F Tipi tarikat"ın izleri bulunduğunu öne süren Saçan, "Türk Devleti’ni istedikleri gibi bölüp parçalamak istiyorlar. Bunun için de bu cinayetleri tertip edip ulusalcıların üzerine atıyorlar " demişti.
İşkence yaptığı iddiası ile İçişleri Bakanlığı Disiplin Kurulu tarafından meslekten çıkarılan Adil Serdar Saçan "Can güvenliğinin tehlikede" olduğunu öne sürerek, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den yardım istemişti. Sezer’e üçer sayfalık iki mektup yazan Saçan, iddialarıyla ilgili bilgi ve belgeleri de göndermişti. Bazı tarikatların esnaftan topladığı paraların İstanbul Emniyeti’ne ait resmi araçlarla nakledildiğini iddia eden Saçan, sözünü ettiği grubun, düşman olarak nitelendirdikleri kişiler hakkında arşiv çalışması yaptıklarını öne sürmüştü.
Adil Serdar Saçan çeşitli gazetelere verdiği demeçlerde emniyetteki Fethullahçı yapılanmaya da dikkat çekerek,
Polis Koleji öğrencilerinin Işık Evleri’nde eğitildiğini ve İstihbarat Dairesi’nin Fethullah Cemaati’ne bağlı çalıştığını iddia etmişti.
ABD, GÜLEN’İ GÖNDERİYOR !..
Evet, dünkü yazımızın içeriğinde uzun süredir ABD'de yaşayan ve Türkiye'de "Laik devlet düzenini değiştirmek amacıyla örgüt kurmakla" suçlanan Fethullah Gülen’in hakkındaki davalardan beraat kararı çıktığına da değinmiştik. Ne tesadüftür ki bugün ABD, Fethullah Gülen'in Yeşil Kart başvurusunu reddederek 1 ay içinde ülkeyi terk etmesini bildirdi. Fethullah Gülen’in Yeşil Kart başvurusu için mahkemeye sunulan destek mektupları arasında ilk sırada CIA’in Balkanlar uzmanı olan analiz ve prodüksiyon direktörlüğünden emekli Yunan asıllı George Fidas’ın yazdığı mektup yer alıyor.
Gülen’e referans mektubu yazan kişiler arasında diğer dikkati çeken isimler şöyle: Eski CIA ajanı Graham Fuller, "Rand Corporation"da danışman, eski Başbakan Yıldırım Akbulut, AKP Kahramanmaraş Milletvekili, Meclis Milli Eğitim Komisyonu Başkanı ve eski Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam, ABD’nin eski Ankara büyükelçisi Morton Abramowitz de var. ABD’nin çeşitli üniversitelerinden teoloji profesörlerinin yanı sıra evanjelik ve katolik papazlarla TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Murat Saraylı...
AKP’NİN KAPATILMASI, ABD’NİN ULUSAL ÇIKARLARINA TERSMİŞ !..
Ve gelelim üçüncü rastlantıya; ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Matt Bryza bugün bir toplantıda, "AKP kapatılırsa bu, bizim ulusal çıkarlarımıza zarar verir" diyerek, “ABD’nin, ültimatom göndermesinin veya tehditte bulunmasının uygun olmadığını” ve “Türkiye'nin demokratik sistemi, anayasal düzeni, evrimden geçiyor; Türkiye, AB yoluna devam edecekse de evrimden geçmeli” demiş… ABD zaten AKP’nin kapatılmaması için Türkiye Cumhuriyeti’ne ültimatom gönderme hakkına hukuken sahip mi ki? AKP, şu an Türkiye Cumhuriyeti’nin hükümeti olarak görevdedir, AKP’nin kapatılması niye ABD’nin ulusal çıkarlarını etkilesin ki ?..
Tehditlere gelince; haberleri şöyle bir değerlendirirsek yeterince açık değil mi ?..
Roger Cohen’in yazısını değerlendirirken şöyle demiştim: Bütün bunlar sanki birbirine girmiş gibi...
Sanki stratejik bir takvim işliyor…
Sanki birileri gidecek, birileri gelecek !
Dünkü yazımı, NYT yazarı Roger Cohen’in GazeteVatan.com sitesinde yer verilen makalesinden yola çıkarak hazırlamıştım. Yazımın özünde yaşadığımız gelişmelerin rastlantı olmadığını ve belli bir strateji çerçevesinde geliştiğini belirtmek istemiştim. Ve şimdi bu yazımı hazırlarken de farklı haberlerin içeriğindeki mesajların tahlil edilerek, birleştirilip doğru yorumlanması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Dün, “Roger Cohen Ne Dediğini Biliyor mu ?” başlığıyla verdiğim yazıda değindiklerimle bağlantılı ama farklı yeni gelişen üç sıcak haberle başlayalım ve yorumu değerli okurlarımıza bırakalım:
SUSURLUK GİBİ BİR KAZA !..
Roger Cohen’in yazısını irdelerken kısaca Cohen ailesine de değinmiştim.
Belki garip bir tesadüf ki bugün Örümcek Ağı operasyonunda işadamı Erol Kohen'den rüşvet aldığı ve üniversite öğrencilerine işkence yaptığı iddiasıyla meslekten ihraç edilen Sayın Adil Serdar Saçan İkitelli'de trafik kazası geçirdi…
Trafik kazasının oluş şekliyle, kazayı geçiren Adil Serdar Saçan’ın kim olduğu ve özellikle hangi operasyonlarda görev aldığını değerlendirirsek bu olaya pek de kaza demenin doğru olmayacağı ihtimallerinin üzerinde durmak gerekir kanaatindeyim: Adil Serdar Saçan 1985 yılında Polis Akademisi'ni birinci olarak bitirdi. İstanbul Üniversitesi Kamu Yönetimi'nde mastır ve doktora yaptı. Ardından Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Saçan bir dönemin hızlı ve korkulu polis müdürüydü.
1998'de İstanbul Organize Suçlar Şubesi'ni kurup, 2003'e kadar da bu birimin müdürlüğünü yaptı. 600'ün üzerinde operasyona imza attı, 11 bin sanığın ifadesini aldı. Malki cinayeti, Albayraklar Holding, BİT'ler, Akbil, Adnan Hoca, Telekulak ve şike soruşturmalarını yürüttü. Sedat Peker, Alaattin Çakıcı, Sedat Şahin, Ayvaz Korkmaz, Kürşat Yılmaz, Nuri ve Vedat Ergin kardeşlere yönelik operasyonlar yaptı.
Adil Serdar Saçan, polislik mesleğinden ihraç edildikten sonra, AKP’nin iktidara gelmesinin ardından Kürt mafyasının kollandığı ve emniyetteki Fethullahçı kadrolaşma hakkında önemli iddialar içeren demeçler verdi. Necip Hablemitoğlu ve Hrant Dink cinayetlerinde "CIA bağlantılı F Tipi tarikat"ın izleri bulunduğunu öne süren Saçan, "Türk Devleti’ni istedikleri gibi bölüp parçalamak istiyorlar. Bunun için de bu cinayetleri tertip edip ulusalcıların üzerine atıyorlar " demişti.
İşkence yaptığı iddiası ile İçişleri Bakanlığı Disiplin Kurulu tarafından meslekten çıkarılan Adil Serdar Saçan "Can güvenliğinin tehlikede" olduğunu öne sürerek, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den yardım istemişti. Sezer’e üçer sayfalık iki mektup yazan Saçan, iddialarıyla ilgili bilgi ve belgeleri de göndermişti. Bazı tarikatların esnaftan topladığı paraların İstanbul Emniyeti’ne ait resmi araçlarla nakledildiğini iddia eden Saçan, sözünü ettiği grubun, düşman olarak nitelendirdikleri kişiler hakkında arşiv çalışması yaptıklarını öne sürmüştü.
Adil Serdar Saçan çeşitli gazetelere verdiği demeçlerde emniyetteki Fethullahçı yapılanmaya da dikkat çekerek,
Polis Koleji öğrencilerinin Işık Evleri’nde eğitildiğini ve İstihbarat Dairesi’nin Fethullah Cemaati’ne bağlı çalıştığını iddia etmişti.
ABD, GÜLEN’İ GÖNDERİYOR !..
Evet, dünkü yazımızın içeriğinde uzun süredir ABD'de yaşayan ve Türkiye'de "Laik devlet düzenini değiştirmek amacıyla örgüt kurmakla" suçlanan Fethullah Gülen’in hakkındaki davalardan beraat kararı çıktığına da değinmiştik. Ne tesadüftür ki bugün ABD, Fethullah Gülen'in Yeşil Kart başvurusunu reddederek 1 ay içinde ülkeyi terk etmesini bildirdi. Fethullah Gülen’in Yeşil Kart başvurusu için mahkemeye sunulan destek mektupları arasında ilk sırada CIA’in Balkanlar uzmanı olan analiz ve prodüksiyon direktörlüğünden emekli Yunan asıllı George Fidas’ın yazdığı mektup yer alıyor.
Gülen’e referans mektubu yazan kişiler arasında diğer dikkati çeken isimler şöyle: Eski CIA ajanı Graham Fuller, "Rand Corporation"da danışman, eski Başbakan Yıldırım Akbulut, AKP Kahramanmaraş Milletvekili, Meclis Milli Eğitim Komisyonu Başkanı ve eski Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam, ABD’nin eski Ankara büyükelçisi Morton Abramowitz de var. ABD’nin çeşitli üniversitelerinden teoloji profesörlerinin yanı sıra evanjelik ve katolik papazlarla TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Murat Saraylı...
AKP’NİN KAPATILMASI, ABD’NİN ULUSAL ÇIKARLARINA TERSMİŞ !..
Ve gelelim üçüncü rastlantıya; ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Matt Bryza bugün bir toplantıda, "AKP kapatılırsa bu, bizim ulusal çıkarlarımıza zarar verir" diyerek, “ABD’nin, ültimatom göndermesinin veya tehditte bulunmasının uygun olmadığını” ve “Türkiye'nin demokratik sistemi, anayasal düzeni, evrimden geçiyor; Türkiye, AB yoluna devam edecekse de evrimden geçmeli” demiş… ABD zaten AKP’nin kapatılmaması için Türkiye Cumhuriyeti’ne ültimatom gönderme hakkına hukuken sahip mi ki? AKP, şu an Türkiye Cumhuriyeti’nin hükümeti olarak görevdedir, AKP’nin kapatılması niye ABD’nin ulusal çıkarlarını etkilesin ki ?..
Tehditlere gelince; haberleri şöyle bir değerlendirirsek yeterince açık değil mi ?..
Roger Cohen’in yazısını değerlendirirken şöyle demiştim: Bütün bunlar sanki birbirine girmiş gibi...
Sanki stratejik bir takvim işliyor…
Sanki birileri gidecek, birileri gelecek !
