Ha terörist, ha rektörist!.. Onlar "sınır içi"nde!

T

Banned
Katılım
8 May 2006
Mesajlar
3,665
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun
Ha terörist, ha rektörist!.. Onlar "sınır içi"nde!

Askerlerimiz niye "sınır ötesi"ne geçti?.. Uçaklar, helikopterler ve toplarla, niye "dağ"ları bombalıyoruz?.. Askerlerimiz; gece-gündüz ve kar-kış demeden "kimler"in peşinde?.. Niçin "şehit" veriyoruz?..

Binlerce asker, kışlalarda rahat rahat talim etmek varken, şu karda-kışta kime karşı "operasyon" yapıyor?..
Elbette "terörist"lere karşı!.. Peki, biz kime ve niçin "terörist" diyoruz?..
Sözlükler, "terörist"i şu şekilde tarif ediyor: "Sürekli ve sistemli şiddet hareketlerinde bulunan, korku uyandırmaya uğraşan, insanları yıldırmaya ve dehşete düşürmeye çalışan kişi/kişilere terörist veya tedhişçi denir!"
Aynı sözlükler, "terörizm"i de şu şekilde tarif ediyor: "Terörü, siyasi fikrini yayma ve kabul ettirmede bir metod olarak kullanma görüşü!"
Demek oluyor ki;
"Sürekli ve sistemli şiddet uygulayan" kişiye, biz "terörist" diyormuşuz!.. Ayrıca; insanlar arasında "korku" uyandırmaya, onları "yıldırmaya" ve "dehşete düşürmeye" çalışan kişiye veya kişilere de "terörist" veya “tedhişçi” deniliyor!..
Terörün ve teröristin amacı;
"Kargaşa" çıkarmak ve "otoriteye başkaldırmak"tır!.. Bir "başıbozukluk" havası oluşturmaktır, "kaidelere, kanunlara ve otoriteye isyan etmek"tir!..
Böyle olduğu içindir ki;
Binlerce askerimiz "teröristlerin peşinde"dir, "terör yuvalarını imha etmeye" çalışmaktadır!..
Ve biz, yani 70 milyonluk vatan evladı, "askerinin arkasında"dır, onlara destek vermekte, "terörün kökünü kurutması" için dua etmektedir!..
Ki, ülkeye "huzur" gelsin!..
Ki, "hukuk" egemen olsun ve herkes yürürlükteki "anayasa"ya uysun!..
Evet, binlerce askerimiz işte bunun için Kuzey Irak'ta, işte bunun için "sınır ötesi"ndedir!..

REKTÖRLER DE TERÖR UYGULUYOR!
Pekiii... "PKK'lılar" birer "terörist"tir de, "bazı üniversite rektörler"i nedir?..
Onlara da "terörist diyebilir miyiz?..
Bana kalırsa, diyebiliriz!..
Çünkü, onlar da; özellikle dünkü "uygulama"ları ve "beyanat"larıyla, "kurulu düzene isyan bayrağı" açmışlar; "anayasa"ya da, "yasa"lara da, "kanun" ve "talimat"lara da uymayacaklarını, “Meclis’i ve Cumhurbaşkanı’nı tanımadıklarını” deklâre etmişlerdir!..
Hele söyleyin;
Bir ülkede; "milli iradenin tecelligâhı" olan Meclis, hem de 411 gibi rekor bir oyla "bundan böyle üniversitelerde başörtüsü serbesttir" diye karar alıyor ve "devletin başı" konumundaki Cumhurbaşkanı da, "Aldığınız karar doğrudur" diye onay veriyor, "üniversitelerin başı" konumundaki YÖK de; "Yeni bir yasaya ihtiyaç yok, Meclis'in kararı yeterlidir" diyor ama "bazı rektörler" buna karşı çıkıp; "Hayır, ben Anayasa'yı da yasaları da takmam" diyorsa; bunun adı "anarşi", bunun adı "terör" değil de, nedir?..
Biz "PKK'lı terörist"leri niye "düşman" belliyoruz?.. "Birlik ve bütünlüğümüze saldırdıkları" için değil mi?.. "Bölücülük" yaptıkları ve bizim topraklarımızda "ayrı bir devlet, ayrı bir cumhuriyet" kurmaya çalıştıkları için değil mi?..
Peki, "bazı rektörler"in yaptığı ne?..
Dünkü tavır ve açıklamaları, onların "devlet içinde devlet" olmaya başladıklarının bir ilânı değil mi?..
"Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"na karşı çıkmak, bir "ayrılıkçılık" hareketi başlatmak değil midir?.. Bu, bir "bölücülük" değilse, nedir?.. Bu, "Üniversite Cumhuriyeti"nin bağımsızlığını ilân etmek değil midir?..
Evet, "Üniversite Cumhuriyeti!"
Türkiye Cumhuriyeti "Cumhurbaşkanı"nın kararını tanımayan, Türkiye Cumhuriyeti "Meclis"inin iradesine ve dolayısıyla "millet iradesi"ne başkaldıran bir yapılanmaya, siz olsanız "ayrı bir cumhuriyet" demez misiniz?..
"Ayrı bir cumhuriyet!"
Yani, "Üniversite Cumhuriyeti!
Cumhuriyet içinde Cumhuriyet!..
Devlet içinde devlet!.."

HIRİSTİYAN PAPAZLAR CUMHURİYETİ!
Peki, bazı rektörlerin "anayasaya ve yasalara isyan bayrağı" açarak başlattıkları "başkaldırı"nın sonunda ilân ettikleri "cumhuriyet" ve "devlet"in temel esasları ne?..
Yani, bunlar "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"na karşı çıkarken, nasıl bir "yönetim modeli"ni amaçlıyorlar?..
Bana kalırsa, temeli "Hıristiyanlığa" dayanan bir "din devleti" istiyorlar!..
Biliyorum; "Hoppalaaa!. Bu da nereden çıktı?" diyorsunuz!..
Şuradan çıktı efendim:
Biliyorsunuz; "rektör" ve "profesör"ün, köken itibariyle anlamı "mahalle papazı" demektir!..
Evet, evet; "mahalle papazı!"
Sırtlarındaki cüppe de, "papaz cüppesi"dir!.
Yani "dinî bir simge" taşımaktadırlar!.
Şimdi, siz söyleyin;
"Mahalle papazı" olan, sırtında "papaz cüppesi" taşıyan bir insan, eğer "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"na karşı çıkıyor ve bir "Üniversite Cumhuriyeti"ni savunuyorsa, işte bu cumhuriyetin temel esaslarını "Hıristiyanlık" oluşturuyor demek değil midir?..
Lütfen dikkat;
"Üniversite Cumhuriyeti"nin kurulduğu topraklar, bu ülke topraklarıdır... Evet, "nüfusunun yüzde 99'u Müslüman" olan bu ülkenin toprakları!..
Tekrar hatırlatalım;
Biz "PKK'lı teröristler"e niye karşı çıkıyorduk?..
Bu toprakları "kültürel" olarak da, "coğrafi" olarak da "bölmek" ve yerine "marksist/ateist bir devlet" kurmak istedikleri için, değil mi?..
"Terör"ün amacı böyledir de, "rektör"ün amacı farklı mıdır?..
Rektörlerin çoğu da; "nüfusunun yüzde 99'u Müslüman" olan bu topraklarda, temeli "Hıristiyanlığa" dayanan bir "Rektörler Cumhuriyeti", bir diğer ifadesiyle "Papazlar Cumhuriyeti" kurmak istemiyorlar mı?..

EK 17. MADDE MAYINI!
İşin enteresan tarafı;
"Teröristler"in kullandığı "taktik" ile "rektörist"lerin kullandığı taktik, aynı...
Ne yapıyor teröristler?..
Yollara "mayın" döşüyorlar!..
Ki, askerler mayınların üzerine bassın ve ölsünler!
"Rektöristler" de, üniversite yollarına "mayın" döşüyorlar!.. Ki, "Hükümet" bu mayına bassın ve ilerleyemesin!..
O "mayın"ın adı, "Ek 17. Madde"dir!..
Ne diyor "rektörist"ler;
"Anayasa değişikliği yetmez, Ek 17. Madde'nin de değişmesi gerekir!"
Oysa, Ek 17. Madde'nin mevcut hali şöyle:
“Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir.”
Peki, madde bu kadar “açık ve net” iken, Anayasa’nın değişen 10 ve 42. maddeleri de bu açık ve netliği daha da pekiştirirken, “rektöristler” bu maddenin değişmesini niye istiyor?..
İstiyorlar, çünkü;
“Başörtüsü” ve başörtüsünün “bağlama şekli” kanuna girsin ki, Anayasa Mahkemesi; “laik bir devlette dinî ibare olamaz” diye karar verip, yasayı iptal etsin!..
İşte bu “tuzak”tır!.. İşte bu, “üniversite yolu”na döşenmiş bir “mayın”dır!..
Tıpkı, “teröristler”in döşediği mayın gibi!..

REKTÖRİSTLER İÇİMİZDE!
Uzun lafın kısası;
Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Irak’ta, yani “sınır ötesi”nde, yani Kandil ve Gabar dağlarında “terör yuvaları”nı dağıtırken, biraz da “sınır içi”ne, yani “üniversite”lere baksa, hiç fena olmaz gibime geliyor!..
Zira, “birlik ve bütünlüğümüze yönelik saldırı”lar sadece “dışarıdan” değil, “içeriden” de geliyor!..
“Bölücü”ler sadece sınır ötesinde değil, onların bir kısmı, “Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içinde” ve burada “bölücülük” yapıyorlar!..
“Mayın” döşeyenler, sadece “teröristler” değil, “rektöristler” de aynı işi yapıyor!..
Teröristler, evet; “ayrı bir devlet” kurmak istiyorlar!.. Fakat, “rektöristler”in “devlet içinde devlet” olmaya başladıkları da apayrı bir gerçek!..
Ancak, şu da var:
“Terörist”leri bağrından söküp atmaya kararlı bu millet, bir gün gelir “bölücü rektöristler”e de hakettikleri cezayı verir!..
Keser döner sap döner,
Bir gün hesap döner!..
Ben, şimdilik bu kadarını söylüyorum!..
------
Öğrenimi engellemek "suç"tur!
Anayasa'nın "13. Maddesi" diyor ki:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
Anayasa'nın "112. Maddesi" de diyor ki:
"Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla; a) Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine,
b) Öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına engel olunması suç oluşturmaktadır."
Demek oluyor ki; gerek devlet eliyle gerek özel hukuk kişileri aracılığıyla yürütülen eğitim ve öğretim faaliyeti, kişiler açısından bir kamu hizmeti ifade etmektedir. Bu sebeple; kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetinin engellenmesi, aynı zamanda kişilerin eğitim ve öğretim hakkının kullanılmasını engellemek olarak düşünülmelidir.
Bu engelleme girişimi de, "suç"tur!..
Suç işleyen de, kendini "hakimin huzurunda" bulur!..
"Yasakçı rektörlere" ilânen tebliğ olunur!..


HASAN KARAKAYA
kaynak:www.tevhidhaber.com
 
Oktay EKŞİ
[email protected]

İğrençlikte rekor


ÇOK şükür, "aklını peynir ekmekle yemiş" bir YÖK Başkanımız da var artık.

Göreve başlarken "özgürlükçü" olacağını vaat etti, ama ağzını ilk açışında üniversitelerden önce "yasaları gevşek bir şekilde uygulamalarını", onun ardından da "kışla disiplini" istedi.

Dünkü gazetelerde görmüş olmalısınız:

YÖK Başkanı, üniversitelerde yeni yarıyılın başlamasından bir gün önce tüm rektörlere talimat göndermiş. Anayasa’da MHP’nin "değerli katkılarıyla" gerçekleşen değişikliğe atıfta bulunmuş. Örneğin, yeni haliyle 42’nci maddenin, "Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğretim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez" dediğini belirtikten sonra, "Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir" hükmünü içerdiğini yazmış.

Böylece Anayasa’yı değiştiren iradenin bile, "bu konuda bir yasa çıkarılmadıkça bu hüküm uygulanamaz" dediğini itiraf etmiş.

Sonra ne yapmış?

Başkan bey, Anayasa’nın şart saydığı "yeni yasa"ya gerek görmemiş.

Öyle ya... Rektörlere -merhum Turgut Özal’ın "Anayasa’yı bir kere ihlal etmekle bir şey olmaz" vecizesini (!) andırır şekilde- "yasaları gevşek bir şekilde uygulamayı" tavsiye eden de o idi.

Bir insanın "hukuk"la ilgisi bu kadar zayıf olunca, ona her sorunun çözümü kolay görünür.

Nitekim Başkan bey, -yeni yardımcısı Prof. Dr. İzzet Özgenç’in kaleminden çıktığı izlenimini veren talimatında- "Anayasa değişikliği göz önünde bulundurulmak suretiyle uygulama yapılması, kamu görevi ifa eden yüksek öğretim kurumlarının yöneticilerinin görev, yetki ve sorumluluğunda olduğu izahtan varestedir" buyurmuş.

Dahası... Anayasa’nın açık hükmüne rağmen, "Anayasa’nın 10 ve 42’nci maddelerine göre uygulama yapılabilmesi için ayrıca bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç bulunmamaktadır" demiş.

Yani, "Benim talimatım Anayasa’nın emrinden de önemlidir" diyor.

Peki neden öyle imiş?

Çünkü "hangi kıyafetlerin toplumsal ortamda giyilemeyeceğine dair açık düzenleme" meğer "Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair" 1934 tarih ve 2596 sayılı "Devrim Yasası"nda varmış.

Yüce Tanrım! Büyük Atatürk’ün "Devrim" yasasını "irticai" amaç için kullanan şu demagojinin ihtişamına veya iğrençliğine şapka çıkarılmaz da neye çıkartılır?

Bakın YÖK Yasası’nın "Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir" diyen ek 17’nci maddesinden söz etmiyor. Çünkü Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay ve son olarak da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kesin kararlar karşısında o maddeyi uygulamanın "laik devlet" ilkesine ters olduğunu biliyor.

Peki YÖK Başkanı’nın sığındığı 2596 sayılı yasa ne diyor?

O yasa, "ruhani"lerin yani din adamlarının, "izcilik, sporculuk" gibi konularla meşgul cemiyet ve okulların (üniversitelerin değil) özel kıyafet kullanmak istedikleri zaman uyacakları kuralların, "yabancı ülke temsilcilerinin" uyacakları kural ve yasakların ne olduğunu belirlemiş.

YÖK Başkanı o yasaya sığınacağına -bu kadar saçmaladıktan sonra- "Tababet ve Şuabatı (bölümleri) San’atlarının Tarz-ı İcrasına dair" 1933 tarihli kanuna sığınsa daha iyi olmaz mıydı?
 
Çüşşş derler Hasan Karakaya.

Rektörleri dağdaki kalleşlerle aynı kefeye ancak sizin zihniyetiniz koyar. 1 ay önce YÖK başkanı yasayı uygulamayın esnetin diyor, şimdi ise sakız gibi sündürülmüş esnek bir Anayasa değişikliğinden türbana evet kararı vermelerini bekliyor.
Hasan Karakaya militer takiyeci bir şeriat savunucusudur. Türkiye caoğrafyasında bugüne kadar ortaya çıkmış tüm cemaat ve şeriat hareketlerinde olduğu gibi doğulu ya da batılı gizli servislerin dına çalışmaktadır.
Nasıl Osmanlı'da acemlerin şii hareketleri varsa, nasıl ingilizler Osmanlı ve Türkiye dönemi boyunca misakı milli sınırları içinde ve dışında sünni radikalleri yönlendirdilerse bugün de bu oyunun son perdesi oynanmaktadır.

BUGÜN GELİNEN NOKTADA EN BÜYÜK DEMOKRASİ DÜŞMANLARI DEMOKRASİ SAVAŞÇISI, GİBİ GÖRÜNMEYE ÇALIŞIYOR.

EN BÜYÜK VATAN HAİNLERİ, GÜNÜN BÜYÜK VATANPERVERLERİ GİBİ GÖRÜNMEYE ÇALIŞIYOR.
 
laik devletler kimsenin dinini rencide etmemek için dini inanç (ki başörtüsü olarak adlandırılan türbanın siyasi bir simge olduğu artık açıklandı) içeren kıyafetlerle bir kamusal alanda bulunulmamasını öngörür. çünkü laiklikte, halk dinle uğraşanların dışında kalan kişilerdir. işte bu topluluğun oluşturduğu devlet de laik olmuş olur. yani devlet laik ben değilim demek çelişki oluşturur ki, siz zaten çelişki kişilerin gözlerinizi mühürlemesi sonucu nereye gittiğinizi bilmiyorsunuz. umarım bir gün o mühürler açılır.

ayrıca bir mozaiğin bölünmemesi için mehmetçik çalışıyor. yoksa çekoslavakya gibi 7'ye mi ayrılalım. bunu mu istiyorsunuz. böylece daha kolay yabancılar tarafından yönetilelim. yazık, sizin için üzülüyorum. oysa islam dini "yurdunuzu düşmana karşı savunun" der.
 
biz din-laiklik dengesini ne zaman yakalayabilecez oo başarıya ne zaman ulaşabilecez bunu çook merak ediyorum.. bu dengeyii yakalayana kadar birbirimizi yer-bitiririz...
 
Sıkıyorsa istemesin!

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, üniversite rektörlerine bir yazı göndererek, üniversitelerdeki türban yasağına son verilmesini istedi. Bu haberi gazetede okurken içimden "sıkıyorsa istemesin" diye geçirmedim de değil.

Çünkü herkes Prof. Dr. Özcan’ın o koltuğa oturma nedeninin "türban konusu ile ilgili" olduğunu biliyor.

Başbakan’ın "ağzından kaçırma" dediğini söylemeyen, Maliye Bakanı’nın "sıkıyorsa yapmasın" dediğini yapmazlık etmeyen bir "üniversite profesörü" var karşımızda!

Ülkenin hukukçuları Anayasa değişikliğinden sonra bir kanun değişikliği de gerekip gerekmediğinde hálá bir fikir birliğine varabilmiş değilken, o aldığı emirle yazıyı yazıp, imzalayıp, yolluyor.

Medyanın gözünün önünde, hükümetin üyeleri tarafından alenen aşağılanıyor ama koltuğunda oturmaya da devam ediyor.

Acaba bundan sonra doktora ve doçentlik jürilerinin "akademik yeterlilik" kadar "kişisel yeterlilik" konusuna da önem vermelerini nasıl sağlayabiliriz?
Mehmet Y. YILMAZ
 
biz din-laiklik dengesini ne zaman yakalayabilecez oo başarıya ne zaman ulaşabilecez bunu çook merak ediyorum.. bu dengeyii yakalayana kadar birbirimizi yer-bitiririz...

ne zaman medeni insanlar gibi yasalara uyarak uygulayarak saygı gösterirsek o zaman bu dengeyi yakalarız...

- trafik kurallarını ihlal et kırmızıda geç yasal hız limitini aşş sonra deki bu benim inancım bu benim aracım ister gaza basarım ister frene basarım kanunlar bana uysun ve buna karşı çıkanları demokrasi düşmanı ilan et ...bu dünyada bu ülkede bir tek kendileri yaşıyor diğer leri yok yada azınlık zatenn bu yüzden haklılarr çünkii onlar inançlı imanlı insanlarr
 
Ehehehe
rektörLerLe dağdakiLerin benzetiLmesine kızanLar
köşe yazarını gizLi servis ajanı iLan ediyor
hemde takiyeci şeriat savunucusu bir gizLi servis ajanı
komik adamLarsınız ha çok güLüyorum size :durdurun
 
ne zaman medeni insanlar gibi yasalara uyarak uygulayarak saygı gösterirsek o zaman bu dengeyi yakalarız...

- trafik kurallarını ihlal et kırmızıda geç yasal hız limitini aşş sonra deki bu benim inancım bu benim aracım ister gaza basarım ister frene basarım kanunlar bana uysun ve buna karşı çıkanları demokrasi düşmanı ilan et ...bu dünyada bu ülkede bir tek kendileri yaşıyor diğer leri yok yada azınlık zatenn bu yüzden haklılarr çünkii onlar inançlı imanlı insanlarr

tşk ederim:clap:clap:clap ama dikkat etmek gerekir dostum fazla sinirlenmemek gerek...
 
أĸяα;2658529' Alıntı:
rektörLerLe dağdakiLerin benzetiLmesine kızanLar
köşe yazarını gizLi servis ajanı iLan ediyor
hemde takiyeci şeriat savunucusu bir gizLi servis ajanı

:hhmanD

DağDaki adamlarla BilimAdamlarını aynı kefeye koyan zihniyet , Ajan değil olsa olsa Deli olabilir .
:durdurun

Bu zatın zaten tutarlı yada Akıllı bir insan gibi yazı yazdığını hiç görmedim . Sürekli boş beleş söylemler .
Sürekli Askere ve Rektörlere saldırmalar . Sürekli Laiklik'e Saldırmak .
Adamın amacı Zaten TakiYe yapmak . Sürekli boş beleş köşesinden millete saldırmak .
Ajan Değil .
:D

Belli şeyleri artık aşın . Yani Din üzerinden Allah-Kitap diyip siyaset yapmayı bırakın .
 
Bu millet ne zaman akillanacak cok merak ediyorum.Memlekette o kadar cok cahil adam var ki bunun kisa zamanda olacagina hic umidim yok. Ulkemiz ic ve dis dusmanlarimiz tarafindan cevrilmis, Milletin gozunun onunde oyun oynaniyor ama halkimiz bunun farkinda degil.Ulkemiz yoneten adam bence bu ulkenin en buyuk dusmani ve bir amerikan ajanidir.Bunu anlamak icin yaptigi icraatlara bakmak yeterlidir.
- Her secim oncesi kendisine magdurmus gibi gosterecek bir konu buluyor.Bunu da ozellikle din uzerinden yapiyor.Memlekette o kadar saf var ki sanki sadece bu musluman.
- Adamin agzinda bir kere ben turkum dedigini duymadim.Cunku adam Gurcu kokenli ve soyunda yahudiler var.Karisinin arap kokenli oldugunu soyluyor ama arap degil.Onun soyuda yahudilerden geliyor.( Kaynak: Musanin cocuklari Tayyip ve Emine ) Bu adam cikmis muslumanligi kimseye birakmiyor.
- Basini susturmuslar.Tv ye kendi gazetecileriyle cikip makara yapiyorlar adamlar soru soramiyor.
- Bu ulkeyi bolmek kargasa yaratmak icin herseyi yapiyor ama insanlar bunun farkinda degil.Bunlar iktidara gelene kadar bu kadar teror olayi yoktu.Alt kimlik ust kimlik mevzusunu bu cikardi.
- Teroristler bunlarin iktidarinda mecliste sokakta istedigini yapiyor.
- Ingilizler istanbulu isgal ettiginde ilk yaptiklari is telefon ve elektrik hatlarini ele gecirmek olmus.Bunlar ulkenin elindeki en onemli kurumlari zarar etmedigi halde yabancilara sattilar.Hemde bu kurumlarin bir kac senelik karlarina sattilar.Su anda Telekom yabacilarda ve yerli hic bir GSM oparatoru yok.Butun banklara yabancilarin elinde.Borsanin %75 yabancilarda.Sattiklarinin tamamini yazmaya yer yok malesef liste cok uzun.
- Daha yazacak cok sey var ama moralimi daha fazla bozmak istemiyorum.
- Bir de bu konuyu acan eleman.Sen rektorleri terorist olmakla suclayacagina once sitedeki avatarina bi bak kim terorist anlarsin.Memlekette senin gibi cok var.Sizi dergahlarda toplayip findik beyinlerinizi yikiyorlar
 
Dağdaki terörist ile rektörü aynı kefeye koyacak kişiler varken daha ne diyelim...
Dini imanı bi siz bilirsiniz zaten. Özgürlük de başlarını kapatıp da beyni yıkanmış öğrencilerin okullarımıza girmesidir zaten öyle değil mi ??
Atatürk gençliği uyumaz kardeşler.. Girseniz de çıkacaksınız sonunda.. Sevinciniz kursağınızda kalacak , bundan eminiz.. Siz de emin olun...
 
Din Aklı selime İnmiş se Akılla YARANA ulaşabilirsen neden Başkalarının aklıyla yaradana ulaşırsın..Kaynaksa KUARNI kerim Peyganberse H.Z Muhanmet .Dinse İslam.Araya başkalarını koyupda mesafe koyma seni yaradanına.Eğer inanıyorsan Yaradanın sonsuz AFFINA sıgın..İSLAMIN ŞARTINI yerine getirmeyen islamı tam anlamıyla yaşayamayanlar politik ve siyasi cıkar uğruna Türbana sahip cıkıyorlar..
 
:hhmanD

DağDaki adamlarla BilimAdamlarını aynı kefeye koyan zihniyet , Ajan değil olsa olsa Deli olabilir .
:durdurun

Bu zatın zaten tutarlı yada Akıllı bir insan gibi yazı yazdığını hiç görmedim . Sürekli boş beleş söylemler .
Sürekli Askere ve Rektörlere saldırmalar . Sürekli Laiklik'e Saldırmak .
Adamın amacı Zaten TakiYe yapmak . Sürekli boş beleş köşesinden millete saldırmak .
Ajan Değil .
:D

Belli şeyleri artık aşın . Yani Din üzerinden Allah-Kitap diyip siyaset yapmayı bırakın .

Ağzına sağlık Leke, keşke imkanım olsa da akşama kadar mesajına teşekkür etsem :) Boşver; biz kafamızı yormayalım. Başımızda -hernekadar ***********onları terörist ilan etse de- askerimiz war bizim. Dini, peygamberi, Allah'ı, kitabı gösterip, başı açık olanları kafir olarak gören bu zihniyet elbet bitecek. Gençlik bunun en büyük habercisi. İmam Hatipler'deki kızların ne haltlar yediğini kendi gözlerimle gördüm, kızmayın bana. Bu kesinlikle bi yargı değil, kapalıymış, açıkmış beni çok ilgilendirmiyor. Ama insanlar benim gibi düşünmüyor, kapalı olmayana farklı gözle bakılıyor. Haaa, benim çok umurumda mı; hiç değil. Ben işime giderim, kimseye yük olmadan, şu dernekten bu dernekten KAPALI karım olduğu için para almadan, sakal uzattığım için yakacak yardımı almadan geçiniiiir giderim. Bu düşüncelerimin arkasında tüm dünyaya korku salan TSK da war, yani arkamı da güvenceye almışım, Tayyip şunu yapmış, Tayyip şöyle demiş hiiiç umurumda olmaz benim; gülerim geçerim. Ağzımla da değil ama başka yerimleee :biggrin
 
Geri
Üst