Hıçkırarak ağlıyordu...

nedensiz35

New member
Ebû Bekr-i Verrak hazretleri öldükten sonra, bir sevdiği, Onu rüyada gördü. Baktı ki, hıçkırarak ağlıyor mübârek.
Yanına yaklaşıp;
- Niçin ağlıyorsunuz efendim? diye sordu.
Cevâben;
- Ey kardeşim! Öldüğüm günden beri, hep böyle ağlıyorum, buyurdu.
Adam merak etmişti:
- Ama neden efendim?
- Burası Müslüman kabristanı kardeşim. Ama “Îman ile” gelebilen maalesef pek az. Şöyle ki; on kişiden ancak bir kişi “Îmanla” geliyor buraya. Nasıl ağlamayayım!..

İLİM, AMEL VE İHLAS
Bu zât, bir gün de sohbetinde;
- Dînimiz üç esastır, buyurdu. İlim, amel ve ihlâs.
Sordular:
- İlimden maksat nedir efendim?
- İslâmiyeti öğrenmektir.
- Amel nedir efendim?
- Öğrendiklerini tatbik etmektir.
- Ya ihlâs hocam?
- İhlâs, samîmiyet demektir. Bir iş, “Allah için” yapılmazsa, hiç kıymeti olmaz. Bir amelin Allah indinde makbûl olması için, mutlaka “İhlâs”la yapılması lâzımdır, buyurdu.
Sonra îzah etti:
- Bir amelin, bir işin hâlisi ile bozuğu birbirine çok benzese de, ayrıdır. Nitekim “Hakîkî çiçek” ile yapma, “Sun’î çiçek” ne kadar benzeseler de ayrıdırlar, öyle değil mi?
- Evet efendim.
- Hakîkî çiçeği koklayın, hoş kokar. İşte bunun gibi hâlis ibâdet de mis gibi kokar.

ÖYLE PİŞMAN OLUR Kİ...
Bir gün de sohbetinde;
- Öyle zaman olur ki, cenâb-ı Hak, kulunu ibâdetle meşgûl eder. Fakat şeytan o kimseyi “Ucb” ve “Kibr”e itip, felâkete sürükler, buyurdu.
Ve ilâve etti:
- Yine öyle olur ki, Hak teâlâ, kuluna günah işletir. Ama o, pişmân olur, üzülür. Hattâ öyle çok üzülür ki, içi yanar, kavrulur. Bu pişmanlığı, derecesinin yükselmesine sebep olur.
 

HTML

Üst