Greenpeace

FéRvénTßQY

Banned
Katılım
23 Nis 2006
Mesajlar
963
Reaction score
0
Puanları
0
Arkadaşlar bir greenpeace üyesi olarak;
Sizleri greenpeace' ın ne olduğunu açıklamak, greenpeace hakkında bilgilendirmek, yaptığı çalışmalar, organizasyonlar hakkında bilgi vermek, güncel haberlerden sizide haberdar etmek amacı ile bu başlığı açtıyorum!!!

Bundan sonra GreenPeace(Yeşil Barış) ile ilgili her türlü mecba, basın yayın yoluyla yapılan bildiriler, haberler ve güzel yazılar, Her Telden bölümünde bu başlık altında verilecektir!!!






Biz Kimiz?



Greenpeace Avrupa, Amerika, Asya ve Pasifik'te 40 ülkedeki varlığıyla kar amacı gütmeyen bir çevre kuruluşudur.

1971'den bu yana dünyanın dört bir yanında çevre katliamlarına karşı güçlü bir mücadele veren Greenpeace, çalışmalarını bağımsız olarak sürdürmek için devletlerden, şirketlerden ya da siyasi partilerden bağış ve sponsorluk kabul etmez; tüm çalışmalarının kaynağını sadece bireylerden aldığı maddi ve manevi destek oluşturur.
Greenpeace, gezegenimizi yaşanmaz hale getiren çevre suçlarına şiddet içermeyen doğrudan eylemlerle tanıklık eder ve bunları basın aracılığıyla gündeme getirir.

Çevre mücadelesi sabır ve kararlılık ister. Hedefler genellikle uzun vadede gerçekleştirilebilecek türdendir ve ancak kamuoyu desteğiyle başarıya ulaşabilir. Greenpeace eylemcilerini arada bir ortaya çıkıp ortalığı karıştıran bir grup maceracı olarak görenler de vardır kuşkusuz. Oysa her eylem, uzun ve yoğun araştırmalara ve çalışmalara dayanır.






Tarihçe

Greenpeace, bir avuç insanın kiraladıkları kırık dökük bir tekne ile nükleer denemeleri protesto etmek için Amerika'nın Alaska eyaletinde, Amchitka'daki nükleer deneme sahasına gitmeleri ile 1971 yılında Kanada'nın Vancouver şehrinde oluştu.

Ekolojik endişeleri ve nükleerden arınmış bir dünya özlemleri ile bağlantılı bir isim seçtiler kendilerine: Greenpeace (Yeşilbarış)

Şiddet içermeyen doğrudan eylem kavramını kullanarak çevreye verilen zararların önlenmesi o zaman -şimdi de olduğu gibi- Greenpeace'in ana ilkesi oldu. Greenpeace büyüdükçe ve geliştikçe, siyasi lobi çalışmaları ve bilimsel araştırmalarla doğrudan eylem tarzını güçlendirdi.

Gemilerini Pasifik'te yapılan nükleer denemeleri durdurmak ya da plutonyum atığı ile yüklü gemilerin ölümcül kargolarını taşımasını önlemek için kullandı.

Balinaları soylarının tükenme noktasına kadar avlanmaktan ve eski ormanları sorumsuzca yok edilmekten kurtardı.

Dünyamızı ciddi şekilde tehdit eden fosil yakıtların süregelen kullanımına, bunun iklim değişikliğiyle olan ilgisine ve havamızın ve su yollarımızın toksik kimyasallarla zehirlenmesine dikkat çekti.

Barışçıl protestoya kendilerini adamış olan Greenpeace eylemcileri, bazen şiddetin kurbanı olabiliyor. 10 Temmuz 1985'te Fransız Gizli Servisi, Greenpeace'in bayrak gemisi Rainbow Warrior'ı bombalayarak batırdı ve Hollanda-Portekizli Greenpeace fotoğrafçısı Fernando Pereira bu olayda yaşamını kaybetti.


Greenpeace, bilimsel verilere dayanan kampanyalar yürütür.

Çevreye karşı işlenen bir suça tanıklık etmek, kamuoyunun dikkatini çekerek suçu işleyenler üzerinde baskı oluşturmak amacıyla yapılan barışçıl eylemler; sabırla yapılan analizler, raporlar, basın açıklamaları, yetkililerle görüşmeleri içeren tüm çalışmaların 'vitrini'dir yalnızca...

Greenpeace ayrıca, uluslararası anlaşmalara lobi etkinlikleriyle ağırlığını koyan, taslaklar öneren ve kabul ettirebilen az sayıdaki yetkin çevre örgütünden birisidir.

Greenpeace'in şu anda 24 ulusal ve 4 bölgesel ofisi ve bu ofislerin yaptığı çalışmaları olanaklı kılan 101 ülkede 2 milyon 800 bin destekçisi vardır.

Küresel bir örgüt olarak Greenpeace, dünya üzerindeki en kritik konular üzerinde çalışmalar yürütüyor:

- Okyanuslar ve yaşlı ormanların korunması,
- İklim değişikliğini durdurabilmek için fosil yakıtların kademeli olarak sonlandırılması ve yenilenebilir enerjilerin teşvik edilmesi,
- Nükleer silahlanma ve nükleer kirliliğe son verilmesi,
- Zehirli kimyasalların ortadan kaldırılması,
- Genleri ile oynanmış organizmaların doğaya bırakılmasının önlenmesi.




Greenpeace Akdeniz'in Tarihçesi

Greenpeace gemileri 1986'dan beri çevre sorunlarını araştırmak, halkla ve yerel yetkililer ile buluşmak, bilinci arttırmak ve seçilmiş hedefler üzerinde doğrudan eylemlerde bulunmak için Akdeniz'de dolaşıyor. Bu araştırmalar sonunda bu bölgede Greenpeace'in sürekli varlığının önemi görüldü ve bu yönde adımlar atıldı.

Politik gerilimler ve çatışmalarla tanınan bir bölge olan Akdeniz'de onu tehdit eden kirliliğin sınır tanımadığı ilkesi üzerine kurulan Greenpeace Akdeniz, aynı zamanda tek bir ofis olarak çalışarak bölge ülkelerine bir örnek oluşturmayı hedeflemiştir.

Bölgedeki Greenpeace eylemcileri bir amacı paylaşmaktadır: temiz ve barış dolu bir gelecek...

1995 Aralık'ta kurulan Greenpeace Akdeniz, şu an İsrail, Lübnan, Türkiye ve Malta'da aktif olarak şu amaçları güden çalışmalar yürütüyor:

- Çevreyi daha fazla toksik kirlilikten korumak,
- Bölgedeki atık yakma tesislerinin zehirli emisyonları ile mücadele etmek,
- Kirletici endüstrilerin "temiz üretim" teknolojilerini benimsemesini sağlamak,
- Daha fazla küresel ısınmayı engellemek için yenilenebilir enerji kaynaklarının benimsenmesini sağlamak

Greenpeace Akdeniz, genç bir ofis olmasına rağmen etkili çalışmalar sonucu birçok başarıya imza atmıştır.




Başarılar

Greenpeace, 35 yıldır sürdürdüğü çevre mücadelesi sayesinde türlü kazanımlar elde etti.

Greenpeace’in Bazı Küresel Başarıları

2005 - Elektronik şirketi Motorola ve sağlık-vücut bakım şirketleri L'Occitane, Melvitacosm ve Alqvimia toksik maddelerini üretim sürecinden çıkaracaklarını açıklayan şirketler arasına katıldı.

2005 - Fotokopi devi Xerox; Avrupa’nın en eski ve geriye kalantek ormanlarını kesmeye devam eden Finlandiya ulusal kereste şirketi olan StoraEnso’dan kağıt hamuru almamayı kabul etti. Greenpeace sanal eylemcilerinin baskıları sonucunda, şirket bundan sonra kereste satıcılarının üretimlerini, oldukça eski ormanlardan, koruma alında olan veya koruma için planlanmış alanlardan elde etmediklerinin güvencesini veren yeni bir tedarik sözleşmesini kabul etmiştir.

2005 - Sony Ericsson ürünlerinden zehirli kimyasalları çıkaracaklarını açıkladı. Bu binlerce sanal eylemcinin desteğiyle sağlandı.

2005 - Kötü Barbie bebekler, toksik Teletubbieler ve kötü plastik ördekler küçük çocuklarımızı yavaş yavaş zehirliyor. Yapılan araştırmalar bu oyuncaklara yumuşaklık veren kimyasal maddenin çocuklara zarar verdiğini ortaya koyuyor. Avrupa Parlementosu oyuncak üreticilerinin bu toksik maddelerden altısının kullanımını yasakladı. Bu, Avrupa'nın toksik oyuncaklardan kurtulması için çok önemli bir adım oldu.

2005 - Elektronik şirketi LG kullanıcılara yönelik tüm elektronik serisinden toksik maddelerin arındırılacağını taahhüt etti.

2005 - Kyoto Protokolü, Greenpeace ve birçok çevre kuruluşunun yıllardır yürüttüğü kampanya ve lobi faaliyetleri ile nihayet hayata geçiyor.

2004 - Greenpeace ve diğer çevre kuruluşları tarafından uzun yıllardır yürütülen kampanya sonucu Brezilya hükümeti, kanundışı yollarla ağaçları kesenleri ve aç gözlü soyaağacı ve sığır eti patronlarının güçlerine iki milyon hektarlık Amazon ormanını koruma altına alarak karşı çıkmıştır.

2004 - On yıl süren şiddet içermeyen doğrudan eylemler, lobi etkinlikleri, ve bilimsel araştırmalar sonucunda Greenpeace ve diğer çevre grupları Rusya’nın Kyoto Protokolu’nu imzalayarak dünya üzerinde küresel iklim değişikliğini engellemek üzere yapılan ilk anlaşmanın geçerlilik kazanmasını sağladı.

2004 - Tehlikeli Atık Ticaretini düzenleyen Basel anlaşmasının hurda gemileri de atık kapsamına alması

2004 - Coca-Cola, McDonald’s ve Algida’nın, hidroflorokarbon içeren soğutucularını değiştireceğini açıklaması

2004 - Greenpeace'in hazırladığı Disney'in çocuk giysilerindeki zararlı kimyasallar ile ilgili rapor ve benzer bilimsel çalışmalar sonucu Puma, Adidas, Chicco, Nokia gibi küresel markalar, bazı ürünlerindeki tehlikeli kimyasalları üretimlerinden kaldıracaklarını taahhüt ettiler.

2003 - Amazon’da yerel Deni halkının yaşadığı bölğede 18 yıldır süren orman katliamının durdurulması

2001 - Birleşmiş Milletler’in “Kalıcı organik kirleticilere kaynakta son verilmesi” için hazırladığı taslağın 151 ülke tarafından imzalanması

1998 - Shell’in Brent Spar petrol platformunun 1995’te Kuzey Denizi’ne batırılmasının engellenmesinden sonra, benzer tesislerin Kuzey Atlantik’te denize batırılmasının yasağı

1996 - Atom bombası denemelerinin dünya çapında yasaklanması

1994 - Türlerin yok olmasına yol açan ticari balina avcılığının 1982 yılında sınırlandırılmasından sonra, Antarktika balina sığınağının kurulması

1994 - Endüstrileşmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere toksik atık ticaretinin yasaklanması

1993 - Londra Sözleşmesi’nin (1983) yürürlüğe girmesiyle denizlere toksik ve radyoaktif atık boşaltımının yasaklanması

1991 - Antarktika’nın koruma altına alınması

1989 - Okyanuslarda akıntı ağlarıyla avlanmaya karşı Birleşmiş Milletler yasağı

1982 - Kanada’daki eylemler sonucunda Avrupa Komisyonu’nun yavru fok kürkü ithalatını yasaklaması

1975 - Fransa’nın atmosferdeki atom bombası denemelerinden vazgeçmesi

1971 - İlk Greenpeace eyleminin ardından ABD’nin Alaska’da nükleer denemeleri durdurması





Greenpeace’in Türkiye’de Elde Ettiği Bazı Kazanımlar:



2005 - Yıllar boyu süren çalışmalar sonunda, Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün gemi sökümünün daha temiz ve güvenli bir şekilde yapılmasını yasal olarak bağlayıcılığı olan kurallarla yürütülmesine karar vermesiyle gemi sökümü kampanyamız amacına ulaştı.

2005 - Greenpeace İncirlik Nato Üssü'nde tahmini olarak 90 adet nükleer bombanın depolanmasına dikkat çekmek amacıyla İncirlik'te bir "Barış Elçiliği" kurdu. 'Barış için Belediyeler' projesine imza atan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı da dahil olmak üzere bölge halkının desteği alındı.

2005 - Yıllar boyu süren lobi faaliyetleri ve Rüzgar Enerjisi Raporu’nun yayınlanmasının ardından, Türkiye Meclisi ilk Yenilenebilir Enerji Yasası’nı yürürlüğe koydu.

2005 - Çevre Bakanlığı, MV-ULLA'nın atıklarının çıkarıldığını ve İspanya'ya geri gönderildiğini açıkladı.

2004 - İskenderun Limanında batan MV Ulla gemisinin çıkarılması ve atıklarının İspanya’ya gönderilmesi kararı

2004 - Hurda gemiler tehlikeli atık kapsamına alındı. 163 ülke tarafından imzalanan anlaşmaya göre hurda gemiler, gemi sökümü yapan ülkelere (Hindistan, Çin, Bangladeş ve Türkiye) gönderilmeden önce zehirli maddelerinden arındırılacak.

2004 - Irak’ta Savaşa Hayır Koordinasyonu ile birlikte yapılan çalışmalar sonucu, Türkiye’nin Irak’a asker göndermesini ve ABD kuvvetlerinin Türkiye’yi üs olarak kullanmasını öngören tezkerenin onaylanmaması

2004 - Denizcilik Müsteşarlığı’nın hurda gemilerin sökümü sonucu ortaya çıkan çevre kirliliğinin önlenmesini amaçlayan yeni bir yönetmelik yayımlaması

2003 - Türkiye hükümetinin gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere yapılan Tehlikeli Atık Ticareti’ni önleyen Basel Anlaşması’ndaki değişikliği onaylaması

2003 - Greenpeace’in su yüzüne çıkardığı 17 yıllık çevre skandalında, İtalyan verileriyle ilgili iki hükümetin Çevre Bakanlarının ilk kez bir araya gelerek görüşmesi, İtalyan hükümetinin sorumluluğunu kabul etmesi

2003 - Binlerce ton asbest ve tehlikeli atık içeren Fransız uçak gemisi Clemenceau’nun ve İspanya’dan gelen Novoçerkask adlı geminin Türkiye’ye girişinin engellenmesi

2002 - Akdeniz’deki kirliliği durdurma ve önleme amacı güden Barcelona Anlaşması’nın altı protokolünden dördünün Meclis’ten geçerek onaylanması

2002 - Fransa’dan gelen Sea Beirut isimli asbestli geminin Aliağa gemi söküm tesislerine girmeden durdurulması

2000 - Nükleer Karşıtı Platform ile birlikte yapılan etkinlikler sayesinde, Türkiye’deki nükleer enerji ihalesinin iptali

1997 - Petrol-İş’in desteğiyle Petkim’in klor üretim süreceinde kullandığı cıvalı yöntem yerine alternatif yönteme geçilmesi

1995 - İzmir Körfezi’ni zehirleyen Vizon Deri Fabrikası’nın kapatılması

1993 - The SS United States adlı asbestli geminin Türkiye’de sökülmesinin engellenmesi
 
ben üyesi değilim ama her seferinde helal olsun elemanlara dyorum..
 
Enerji

Enerji

greenpeace-eylemcileri-sugoezue.jpg


Türkiye, 2000 yılında terk ettiği nükleer santral planlarına Enerji Bakanı Dr. Hilmi Güler'in açıklamalarıyla tekrar geri dönmüşe benziyor. Bu, kelimenin tam anlamıyla bir geri dönüş. 2020 yılı enerji planları, yüzde 100 hazine garantili yabancı kredi ile satın alınacak 10 adet anahtar-teslim nükleer reaktör ve fosil yakıtlar (linyit, ithal kömür, petrol ve doğalgaz) ile çalışan düzinelerce termik santrali içeriyordu. Yeni planlarda(!) ise 2020 yılına kadar 2 ya da 3 santral hedefleniyor. Türkiye'nin halen enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili bir resmi planı, hedefi ve takvimi bulunmuyor.

Hükümet, enerji gereksinimini karşılamak üzere, kirletici ve tehlikeli projeler yerine, enerji verimliliği ve yerli, bol ve çeşitli yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya başlayarak, daha temiz, daha güvenli, ve daha ucuz seçenekler geliştirebilir.

Greenpeace'in bir raporu, (Enerji Yol Ayrımında Türkiye) uygulanacak bir enerji verimliliği programıyla 2020 yılına kadar tasarruf edilebilecek enerjinin, bugün Türkiye'nin tükettiği elektrikten daha fazla olabileceğini ortaya koymuştur.

Türkiye, sahip olduğu büyük miktarda güneş, rüzgar, su, jeotermal ve biyokütle kaynaklarına dayalı çözümler aracılığıyla, iklimi değiştiren pahalı ve ithal fosil yakıtlara bağımlılığını azaltabilir; enerji güvenliğini arttırabilir.

Enerji Bakanlığı'nın 21. yüzyıl için yaptığı planlar, gittikçe daha fazla sayıda kirletici santrali devreye sokmaktan ibarettir. Bu ise Türkiye'nin dış borcuna milyarca doların eklenmesine yol açacak; ülkemizi endüstrileşmiş ülkelerin kirletici teknolojilerinin çöplüğü haline getirecektir.

Türkiye, küresel ısınma yaratan seragazı salınımını azaltmayı hedefleyen 1992 İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ni imzaladı. Ancak sırada Kyoto Protokolü var. Bu anlaşma, imzalanarak TBMM'de onanmalı. Dahası, Türkiye, zengin bir potansiyele sahip olduğu rüzgar, güneş, jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynakları yatırımlarını özendirecek yasal düzenlemeleri acilen yaparak uygulamaya sokmalıdır.

Enerji Bakanlığı, aşağıdaki konular için resmi hedefleri ve takvimi olan somut bir programı yaşama geçirmeli:

- işletmedeki santrallerin verimliliğinin yükseltilmesi,
- iletim ve dağıtım kayıplarının azaltılması,
- konut ve endüstri sektörlerinde son kullanım verimliliğinin yükseltilmesi,
- yenilenebilir enerji teknolojilerinin devreye sokulması!



http://www.turkla.com/kiyamet.htm =======>>>>>>>>>>>> LÜTFEN BU LİNKE TIKLAYINIZ VE KIYAMETE NE KADAR SÜRE KALDINI GÖRÜNÜZ!!!!
 
Toksik Maddeler

Toksik Maddeler


Yaşamımızı kolaylaştırmak için üretildiği iddia edilen birçok kimyasal, aslında üretimden tüketime kadar, insan sağlığı ve çevre açısından küresel bir tehdit oluşturuyor.

Dünyadaki kimyasal sanayi ise çoğunlukla çok az deney yapıp, insan sağlığı ve çevreye etkilerini araştırmadan her yıl binlerce kimyasal bileşiği üretip piyasaya sürüyor.

Greenpeace, özellikle Kalıcı Organik Kirleticiler (KOK) olarak bilinen insan yapımı en kötü kimyasallar başta olmak üzere, zararlı yapay maddelerin üretimi ve kullanım sürecini sona erdirmek için kampanyalar yürütmektedir.

Örneğin, bu maddelerden birkaçının doğaya salınmasına neden olan Polivinil Klorür (PVC), birçok seçeneğinin olması, üretim ve kullanım sürecinin toksik kirlilik yaratmasına rağmen, en yaygın kullanılan plastiktir. Ancak büyük firmalar, ürünlerinde PVC kullanımı konusunda sınırlı da olsa olumlu adımlar atmaya başladılar.

Fakat sorun burada bitmiyor. Dünya endüstrileştikçe, insanlar tarafından üretilen atık miktarı da hızla artıyor. Bu atıkların yönetimi de miktar arttıkça güçleşiyor. Buna karşılık bulunan 'atık yakma' gibi çözümler ise, aslında çözüm olmaktan çok, sorunun bir parçası.

Bu nedenle, bu eğilimi durdurmak için kökten siyasi ve endüstriyel sınırlamalar gerekiyor. Dünyada gitgide rağbet gören bir yaklaşım, 'sıfır atık'. Sıfır atık yaklaşımı, atığın hem kaynakta azaltılmasını, hem de varolan miktarın kaynak olarak kullanılmasını yani üretim döngüsünde faydalanılmasını öngörüyor.

Gelişmiş ülkelerdeki birçok katı çevre yasası, sanayinin kirlilik yaratan teknolojilerini gelişmekte olan ülkelere taşımasına yol açtı. Türkiye de bu tek yanlı trafikten muzdarip ülkelerden biri. Gerek Karadeniz'in dibinde ve Sinop ve Samsun'daki depolarda bekleyen İtalyan kaynaklı zehirli variller, gerek hala denizin dibinden çıkarılmaya çalışılan MV Ulla ve atığı, bu trafiğin Türkiye'ye acı armağanları.

Greenpeace, dünyanın en yoksul bölgelerini bu teknolojilerin neden olacağı ve geri dönüşü olmayan kaçınılmaz kirlenme ve kazalardan korumak için kampanyalar yürütüyor.



hamidiye-hastanesi-ndeki-incel.jpg


Bhopal'de tarihin en büyük kimyasal felaketi yaşandıktan sonra ölen insanların kafatasları. 1984 yılındaki kazada, 20 bin kişi yaşamını yitirmiş, 500 bin kişi yaralanmış ya da sakatlanmıştı. Kafataslarını inceleyen doktorlar, kazanın etkilerinin en az birkaç kuşak daha süreceğini söylüyor.
 
Yapay Kimyasallar!!!

YAPAY KİMYASALLAR!!!


Birçok yapay kimyasalın üretim, ticaret, kullanım ve piyasaya sürülmesinin artık insan sağlığı ve çevre açısından küresel bir tehdit olduğu anlaşılmaktadır.

Dünyadaki kimyasal sanayi ise çoğunlukla çok az deney yapıp, insan sağlığı ve çevreye etkilerini araştırmadan her yıl binlerce kimyasal bileşiği üretip piyasaya sürmektedir.

Greenpeace özellikle Kalıcı Organik Kirleticiler (KOK) olarak bilinen insan yapımı en kötü toksinler başta olmak üzere zararlı yapay maddelerin üretimi ve kullanım sürecini sona erdirmek için kampanyalar yürütmektedir.

Polyvinil Klorid (PVC) bir çok alternatifinin olması, üretim ve kullanım süreci toksik kirlilik yaratmasına rağmen en yaygın kullanılan plastiktir.

İnsanlar tarafından üretilen atık miktarı artmaktadır. Bu nedenle bu eğilimi durdurmak için etkili siyasi ve endüstriyel sınırlamalar gerekmektedir. Atık yakma çözüm olmak yerine sorunun bir parçasıdır.

Gelişmiş ülkelerdeki bir çok katı çevre yasaları,sanayinin kirlilik yaratan bu teknolojilerini gelişmekte olan ülkelere taşımasına yol açtı. Greenpeace, dünyanın en fakir bölgelerini bu teknolojilerin neden olacağı kaçınılmaz kirlenme ve kazalardan korumak için kampanyalar yürütmektedir.



greenpeace-orica-olympic-tesis.jpg


Greenpeace Orica-Olympic tesisinden fabrikanın ürettiği 30 varil toksik atığı alırken
 
Kalıcı Kirleticiler!!!

Kalıcı Kirleticiler


İnsanlar ortadan kalkması oldukça güç olan organik bileşikler üretmeyi öğrenmişlerdir. Bunun sonucu olarak da bu bileşikler yoğun olarak çevreye yayılmış olarak bulunurlar. Bu kimyasallar "Kalıcı Organik Kirleticiler" (KOK) terimiyle isimlendirilir ve bunlar insanoğlunca bilinen en tehlikeli kimyasal zehirlerdir.

Çevreye salındığında birçok KOK, yıllarca hatta onyıllarca kalıcı olmaktadır. Birçok KOK da insan ve hayvanların yağ dokularında ortaya çıkmaktadır (Bioaccumulate: Biolojik birikim). İşte bu üç özellik KOK ları bu kadar tehlikeli kılmaktadır; uzun süreli kalıcılık, zehirlilik ve biolojik olarak birikmeye elverişli oluş.

Klorin'in yanma sürecinin bir yan ürünü olan Dioksin, bilimsel olarak, bilinen en tehlikeli KOK lardan birisidir. Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu (IARC) Dioksin'i temel bir kanserojen olarak sınıflandırmaktadır.

Düşük miktarlarında dahi, KOK lar son derecede zehirlidir ve hava akımı yardımıyla uzun mesafeler katederek tüm dünyada vahşi yaşamı ve insanları tehlikeye sokmaktadırlar.

Dünya hükümetleri bu tehlikeli maddelerin ortadan kaldırılması gerekliliğini 2001 yılında "Stokholm - Kalıcı Organik Kirleticilerden Arınma Konvensiyonu"nu imzalayarak onaylamışlardır. Bu arınma planında Dioksin'leri de içeren 12 tane organoklorin, önceliklidir.


kirletici-tasman-ka-t-fabrika.jpg


Kirletici Tasman kağıt fabrikasının gün batımı manzarası
 
Pvc!!!

PVC!!!


Çoğu kez "vinil" olarak adlandırılan PVC dünyada ikinci en çok kullanılan ayrıca çevreye en çok zarar veren plastiktir.

Oyuncaklar, ambalajlama, [cyling film], şişeler, kredi kartları, ses kayıtları ve suni deri yanında pencere çerçeveleri, kablolar, borular, yer döşemeleri, duvar kağıtları ve pencere gölgelikleri gibi çok geniş tüketim ürününde bulunmaktadır. Ayrıca imalatçılar tarafından araba içlerinde ve hastanelerde tıbbi atık olarak kullanılmaktadır.
PVC dünyanın en büyük dioksin kaynaklarından birisidir. Dioksin, kansere yol açmaktadır. Bu grup kimyasallar bugüne kadar çevreye bırakılmış en zehirli kimyasallardır. Bu kimyasalların UNEP'in Stockholm Konvansiyonu altında küresel düzeyde ortadan kaldırılması hedeflenmiştir.
Dioksinler, PVC plastikleri atık yakma tesislerinde- (incinerators), ev sobalarında yakıldığında, açık çöp yakma sonucunda, binalarda ve araçlardaki kaza sonucu yangınlarda ortaya çıkmaktadır. Dioksinler ayrıca PVC gibi klorluürünlerin imalatı sırasında oluşmaktadır. PVC ürünlerinin içinde zehirli kimyasal katkısallar birleştirilmektedir.
Greenpeace, Petrol-Iş İşleri Sendikası ile de görüşerek Türkiye'deki petrokimya endüstrisinin temsilcisi ve tek PVC üreticisi Petkim'e karşı bir kampanya yürütüyor. Kampanya, klorin ve PVC ürünleri ile onların atıklarına ait tehlikeleri otaya çıkartmıştır. Ayrıca Petkim'e ait yasadışı atık alanını ortaya çıkararak 'Petkim'in Karanlık Yüzü' raporuyla kamuoyuna açıklamıştır. Yine Petkim'de petrol-iş sendikasının da yardımıyla, klor-alkali tesisinde çalışan 60 işçiden alınan saç örneklerinin analizini yaparak yüksek oranda cıvaya maruz kaldıklarını kanıtlamıştır. Bu çalışma tesisin klor-alkali bölümünde cıvalı yönteme son vererek alternatif membranlı sisteme geçmelerini sağlamıştır.
PVC'nin yaşam döngüsü
Yaşam döngüsü boyunca PVC, üretim için tehlikeli kimyasalların kullanımını gerektirmekte, zararlı katkısallar yaymakta ve zehirli atık yaratmaktadır. Neredeyse tüm PVC ürünlerinin daha güvenli, uygulanabilir alternatifleri şu an mevcut olmasına rağmen üretiminin tüm dünyada gittikçe artması rahatsız edici bir gerçektir.
Üretim
PVC tozunun üretimi vinil klorür monomer (VCM) gibi tehlikeli patlayıcı maddelerin taşınmasını içermekte ve özellikle etilen diklorür (EDC) katranları gibi zehirli atıkların yaratılmasına yol açmaktadır. Özellikle katran atıklar yüklü miktarlarda dioksin içermekte ve yakıldıklarında veya boşaltıldıklarında daha da geniş bir alana dioksinler yaymaktadır.
Daha önceleri bu atıklar 1991'de dünya çapında bir yasak kabul ettirilinceye kadar okyanus atık yakma gemilerinde yakılmaktaydı. Yasak bunların zehirli emisyonlarından ve sualtı ekosistemi tehdit etmelerinden kaynaklanmaktaydı. Bu atıklar şu an karada atık yakma tesislerinde yakılmakta veya derin çukurlara boşaltılmaktadır.
Geniş çeşitlilikte ürünler yaratabilmek için PVC'ye çok sayıda katkısal eklenmektedir. Bu katkısallardan bazıları, yumuşatmak ve esnekleştirmek için yumuşatıcılar (plasticisers), stabilitör veya renk verici olarak ağır metaller ve mantarların diğer katkısalları yemesini önlemek için fungi ilaçlarıdır. Böylece PVC üretimi çok büyük ikincil bir zehir üreten ayrı bir endüstriyi de içermektedir.
Kullanım
Çevresel olarak zararlı olmanın yanında PVC tüketim ürünleri ayrıca tüketicilere de yönelik tehlikeler oluşturmaktadır. Plastikleştiriciler plastiğe bağlanmamakta ve zamanla koparak yayılmaktadır. Örnek olarak PVC yer döşemelerindeki plastikleştiriciler odanın içinde uçuşmaya başlayacaktır. En çok kullanılan plastikleştiricilerin (fatalat DEHP) kanserojen olduğundan şüphelenilmektedir. Fatalat yumuşatıcıları küresel kirleticilerdir ve %90'ı yalnızca yumuşak PVC yapımında kullanılmaktadır.
Son zamanlarda birçok hükümet yumuşatıcıların emildiğinde veya çiğnendiğinde bebeklerin ağzından içeri sızma riskine karşılık yumuşak PVC bebek oyuncaklarını ve dişliklerini yasaklamış bulunmaktadır.
Son olarak 2005 haziranında Avrupa Birliği oyuncaklarda kullanılan fatalatları tamamen yasakladı.
Bertaraf
PVC'nin bertarafı daha fazla çevresel problemler yaratmaktadır. Yakılması durumunda (açık alanda veya yakma tesisinde), klorlu içeriğinden dolayı PVC dioksinlerle beraber asidik bir gaz yayacaktır. Düzenli depolama (landfill) durumunda sonunda yer altı su kaynaklarını tehdit edecek katkısallar bırakacaktır. PVC içeren atıkların açık depolama alanlarındaki yakılmaları daha da fazla dioksin kaynağı açığa çıkmasına yol açacaktır.
Geri Dönüşüm
PVC'nin geri dönüşümü ne teknik açıdan ne de finanssal açıdan uygulanabilir değildir. Şu an PVC nin yüzde birinden daha azı maddesel olarak geri dönüştürülmektedir. Tüketim sonrası ürünler veya PVC atıkları aynı kalitedeki ürünleri yapmak için gerekli PVC kalitesine dönüştürülemez. Toplanan bu atıkların büyük bölümü indirgenmekte [downcycle] veya bahçe bankları ve otoyol boyunca ses bariyerleri gibi daha alt ürünlerin yapımında kullanılmaktadır.
Geri dönüştürülen PVC ürünlerinin birçoğu zehirli ağır metal bileşikleri veya diğer stabilitörler ile tekrar oluşturulmak zorundadır. Bu, ikincil üründeki zehirli bileşikler dizilimini daha da arttırmaktadır.
PVC ve Dioksin
Dioksinler, PVC üretildiğinde, geri dönüştürüldüğünde ve atık yakma tesislerinde imha edildiğinde veya toplama alanlarındaki yakmalar ya da kaza eseri yakıldığında yaratılmaktadır.
Dioksinler şu anda çevrede ve besin zincirinde baştan sona bulunmaktadır. Özellikle süt ürünleri, et, balık ve yumurta gibi yağlı yiyecekler yoluyla hepimizin günlük diyetlerinde bulunmakta ve bu şekilde hepimiz maruz kalmaktayız.
Dioksin ailesinin en öldürücü şekli olan TCDD kanserojen ve hormon bozucu olarak bilinmekte ve şu ana kadar üretilen en zehirli sentetik bileşik olarak tanınmaktadır.



sydney-olimpiyat-sahas-nda-gre.jpg


Sydney olimpiyat sahasında Greenpeace eylemi. PVC borular alternatif malzemeyle değiştiriliyor
 
Geri
Üst