+u+énsté!n
FoRum ineği
- Katılım
- 31 Eki 2005
- Mesajlar
- 3,166
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
En basta müzikten baslamalisin.Etrafta duran tüm gruplari, tüm sarkilarini ezbere bileceksin.Sonra az bilenenlere geçeceksin.
Anti-Tikky olman gerek! Tikky gördügüne yüzüne tükereceksin.Mumkunse giydiklerin siyah olucak. Yirtacaksin file çoraplarini, kopkoyu siyah bir makyaj yapacaksin.Somurtacaksin hep! Gulersen eger iki saniye içinde tekrar somurtacaksin.Unutma! hayat b*k, sen boksun, herkes b*k, gülmek yok.
Internetin olucak.Vampirefreaks'e üye olacaksin, doldurucaksin "Insanlardan nefret ediyorum" demeyi de unutma.Bir de msn adresin olucak.Nick'ine, kisisel iletine alabildigine karamsar seyler yazacaksin ve ingilizce olucak.Bunu da unutma.
Eger messenger, vampirefreaks (yonja da olabilir bak simdi geldi aklima!!!) üyeliklerini aldiysan bir de resmin olucak gothic gothic.. Makineyi üstte tutacak ters ters bakacaksin.Çektin mi? Harika.Goth olma yolunda hizla ilerliyorsun.
Bunlari; yapinca, dogal olarak çevrende olmaya baslayacak.Onlarla alemin en kral yerlerine gideceksin, konusacaginiz en büyük konu gruplardir ki zaten bastan hallettin bunu dimi? Yirttin gotikim benim ve bir de samimi oldugun herkese kanka diyeceksin.Sokakta görüp tanimasan, seni arasa "Gel takilalim" derse, adini bile hatirlamasan "Oo kanka naber?" diyeceksin!
Kankalarinla özlesmen gerekecek.Sigara içerlerse bakacaksin ki sende içiyorsun.Alkolse her gece alacaksin.Derslerin kötü olmali, ailenle aran bozuk olmali.Varsa yoksa müzik ve kankalar.
Bunlari; yaptiktan sonra, artik sende "çok moda olan 'gothic'" özentisi olabilirsin!
Dikkat:Bu tip insanları; sokaklarda görebilirsiniz.Çogu ozel okula gidiyordur, para boldur.
Peki gerçek gothic severlerle, özentileri nasil ayiracaksiniz?
Özenti her yerde özentidir.Zekası dusuktür, mantikli degildir, hayat görüsü yoktur ya da zirvadir.Özentiye tek laf edersiniz, tek bir elestiricik yaparsaniz, o size 10-20 kat laf eder.Dedim ya zekasi dusuktur.Kolayca anlasilir.Resmen "Ben burdayim" diye bagirir.Hizlica uzaklasin oradan! Caninizi kurtarin! Ozentiler gun geçtikçe bagisiklik kazanmaktadir.Taklit yetenekleri o kadar gelismistir ki, yaninizdakinin özenti oldugunu uzun bir zaman sonrasinda anlamaya basliyorsunuz.O yuzden uyariyorum.
Kusmuk Kokusu..
Şimdi de Bazı Müzik GrupLarı.
Cradle Of Filth
"Isa tarafindan ellendi , Tanri tarafindan parmaklandi " Cradle Of Filth'in kendilerine ait Vampyrotica adli firmasinin çikardigi t-shirtlerinin üzerindeki slogan ... Zevksiz ? Belki ... Tahrik Edici ? kesinlikle .. Yeterli ? Herzaman kusku uyandirici... Cradle Of Filth sadece kendi isini yapmaktadir . Onlar dünyanin en büyük black metal grubudur. Sadece görünüste degil hayat tarzi olarakta müziklerini benimsemislerdir . BBC belgeselerinden The Face onlarin bu siradisi hayatlarini dünya turnelerini ödüllerini içeren yaptigi belgesel büyük sansasyon yapmistir. Onlari sevin ya da nefret edin onlar islerini yapiyorlar .....
Ingiliz black metal grubu Cradle of Filth, 1991’de kuruldu. Baslangiçta solist Dani Davey, gitarci Paul Ryan, onun klavyeci kardesi Benjamin, basçi John Richard ve davulcu Darren’dan olusuyordu. Bir yil sonra “Invoking the Unclean” adli bir demo kaydettikten sonra, grup gitarci koltugunu ikinci demolari “Orgiastic Pleasure”dan sonra grubu terk edecek olan Robin’e verdi. Ancak basçi Richard da kisa süre sonra grubu birakinca Robin, bas gitarin sorumluluklarini üstlenmek üzere gruba döndü.
Tabii bu da gitarci Paul Allender’a kapilari açti. Üçüncü bir demo’yu takiben , Cradle of Filth -yeni davulculari Nicholas Barker’la- 1994 ortasinda ilk albümleri “The Principle of Evil Made Flesh”i yayinlayacak olan Cacophonous firmasiyla anlasti. Kadro degisiklikleri devam etti: Ryan kardesler gruptan ayrildi; yerlerine gitarci Stuart ve klavyeci Damien Gregori geldi. Grupla ilk ortak çalismalari olan “Vampire or Dark Faerytales in Phallustein” mini albümünü 1996’da yaptilar. Normal uzunluktaki ilk albümleri “Dusk and Her embrance” ayni yilin sonunda yayinlandi; klavyeci Les Smith Damien’in yerini aldi. Cradle of Filth’in bir sonraki çalismasi “Cruelty and the Beast” 1998’de yayinlandi. 2 yil sonra grup “From the Cradle to Enslave”le dönüs yapti.
Gelecegin kendilerinin oldugunu söyleyen grup son 10 sene içinde yeni bir metal prensi ortaya çikarmistir... Ruhunun 250 sene önce Cadi Avcisi General Matthew Hopkins tarafindan katledildigini iddia eden Dani, yeni bedeninde dünyaya geldigini söylemekte...
..ve EVANESCENCE
Evanescence "duman gibi yok olmak" anlamına geliyor.Vokalde ve piyanoda Amy Lee,gitarlarda John LeCompt, Will Boyd,Terry Balsamo ve bateride William Gray'den oluşan ilk albümü "Fallen"'ı yayınlamıştır(Mart 2003).Peki Fallen albümü ilk albümleri miydi?Tabi ki hayır.
Grup Arkansaslıdır.Amy Lee'nin inanılmaz güzel sesi ile grubu diğer nu-metal gruplarından ayrı tutuyor.Amy Lee'ye göre grubun sırrı müziklerinin epik, dramatik ve karanlık olmasıdır.Belki de Amy Lee'nin ta kendisidir.
Grup Amy Lee ve Ben Moody tarafından kurulmuştur.İkisi çocukken yaz kampında tanışmışlar ve grubu kurmaya o gün karar vermişler.Amy Lee piyanoda Meat Loaf'ın "I'd Do Anything For Love"ını çalarak oyalanırken Meat Loaf hayranı olan Ben Moody ise gidip hemen Amy Lee ile tanışmış ve grubu kurmaya karar vermişler.Kendi çabalarıyla yayınladıkları, cd yazıcı ile çoğalttıkları ilk EP'leri ile yerel olarak tanınmışlar.Onlar eski albümleri şu an komik diye nitelendiriyorlar.Arkasından ikinci EP "Whisper" ve 2000 yılındaki ilk albüm "Origin" albümü gelmiş.Ancak grup özel bir neden yüzünden bu albümü hiç yayınlanmamış saymak istiyorlar.Bu sebeple bazı sitelerde ve resmi sitelerinde "Falen" ilk albüm gibi görünmektedir.
Grup "Fallen" albümüyle büyük bir kitleye ulaşmıştır.Grubun albümü 600.000 satıp Billboard ilk 10'a girmiştir.Cristian-Rock kitlesi tarafından çok sevilip başarı grafiği hızla yükselişe geçince bu kitleye hitap eden müzik marketlerinden toplatılmış.Amerika'da Hristiyan Rock şeklinde bir olgu vardır.Dini temalar işleyen gruplar büyük ilgi toplar.Sadece bu türe endekslenmiş plak dükkanları, radyolar ve festivaller var fakat grup üyeleri kendilerini gotik tarzını kabul etmedikleri gibi yalnız bu kitleye hitap ediyor durumuna gelmek istemedikleri için bu tür dükkanlardan albümlerini toplatma kararı almışlardır.Şarkılarda çoğunlukla aşk ve çaresizlikle birlikte karanlık temaları dikkati çekiyor.
Evanescence piyasadaki diğer nu-metal veya goth gruplarından çok farklıdır.Grup:"Öfke dolu gençlerin hazırladıkları, önceden paketlenerek satışa sunulmuş gibi duran çok albüm var piyasada Biz böyle değiliz.Bir görüntü satmaya çalışmıyoruz, sadece kalbimizdekileri yazıyoruz."diye açıklıyorlar.
Grup turnedeyken Ben Moody grubu terketmiştir.Bu bazıları için hayal kırıklığı yaratırken bazıları için de sevinç yaratmıştır!Ben Moody Avril Lavigne'ın bir ara gitaristliğini yaparken grup devam etme kararı alarak turneye kaldığı yerden devam etmiştir ve Ben Moody'nin yerine Cold grubunun gitaristi Terry Balsamo geçmiştir.2004 yılının Kasım ayında unutulmaz Paris konseri görüntüleriyle oluşan "Anywhere But Home" adında bir konser albümü çıkarmışlardır.
İlk albümleri bu kadar patlama yarattıysa iler ki albümleri nasıl olacak düşünemiyorum...Dinleyicileri her geçen gün artan, tarzıyla, müzik kalitesi ve sarf ettiği cümleleriyle gönüllerde taht kuran gruptan daha fazlası da beklenemez zaten.Bizde Evanescence varoldukça hep arkalarında olacağız.Kalitesinden taviz vermeyen grubun müzikleriyle büyümeye devam edeceğiz...
H.I.M - Dark Light (Gothic/Rock)
H.I.M 1995 yilinda Finlandiya'da kurulan, Hardrock ve Gothic metal muzigi yapan gruptur. Gerci butun H.I.M dinlemeyenler Bu grup hakkinda degisik yorumlar yapiyorlar. Bunlardan biri ise ; Metal ve Gothic tarz yapmiyorlar demesi. Digeri ise vokal Ville Hermanni Valo'ya Gay demeleri. Fazla Bilgi icin haberin devamini okuyunuz..
Grubun parcalarina soyle bir baktigimiz da H.I.M'in insani depresif edici, Melankolik havaya sokacaginihemen anlayabiliyoruz. Genellik le Sevgi yuklu, parcalar yazildigindan dolayi Hayranlarin genelde hepsi Depresifligi ve Melankolikligi seven insanlardir. Grubun Son albumleri 28 Eylul tarihinde '' Dark Light '' olarak piyasa da yerini aldi. Turk ve Yabanci Rock Tv'lerde gozuken H.I.M, Son klibini '' Killing Loneliness '' isimli parcasina cekti. Ville valo'ya gore hayat biraz daha kutsallik. Bir dergide ; '' Ben insanlari sevgi yonunde neler yapmak istediklerini anliyorum, Ona gore kayit yapiyoruz '' demesi, butun Hayranlarini uzerine cekti. Hayranlari icinde ; '' Onlar depresifligi seviyor ise, bizde devamini getirmeliyiz '' demisti. H.I.M 1995 tarihinde kurulduktan 2 yil sonra ilk albumu olan "Greatest Lovesongs, Vol. 666" isimli Albumu ile Hardrock olarak muzik piyasasina ismini yazdirdi. Bu albumde hakikaten guzel parcalar da vardi, Wicked game, The Heartless, It's all Tears ve For you gibi. Bu albumde 9 parca vardir. Aradan 3 sene gectikden sonra H.I.M tarzini biraz daha sertlestirdi ve beklenen album ''Razor Blade Romance'' adi altinda cikti. Bu albumde 13 parca olmasi dikkat cekerek, Album icerisinde sizi depresifligi, melankolige itecek dolu parcalar vardi. Bunlar dan su anda da bilinen ; Join me in death, Gone with the sin gibi parcalar. Posion Girl, heaven Tonight, Razorblade Kiss gibi seckin parcalarda vardi. H.I.M bu sefer hic fazla beklemedi, Album icin erkenden Studyoya girdi ve 2001 senesinde "Deep Shadows & Brilliant Highlights" isimli albumu cikardi. In joy and sorrow, Please Don't Let It Go, Heartache Every Moment, Love You Like I Do Albumde ki en iyi calismalar olarak Finlandiya Rock Muzik piyasasindan Odul aldi. H.I.M Bu albumden sonra Dunya Turnesi olarak konserlerine basladi, İngiltere, Almanya, İspanya, Norvec, İsvec ulkelerinde konser verip, hayranlarina guzel canli performans izleten Ville Valo ; Bir dergi de Spikerin ; '' Gunden gune hayranlariniz buyuyor, gelisiyor, Bunun icin neler diyeceksiniz ? '' Sorusuna ; '' Eger hayranlarimiz bizleri seviyorsa, bu bizim icin cok guzel bir olaydir, Guzel bir seyler yapmak ve onlar ile bir seyler paylasmak icin Bu tarzi yapiyoruz '' dedi. H.I.M Konser turnesini tamamladikdan sonra o Muhtesem albumu olan, '' Love Metal '' ile gundeme tekrar ust seviyelerde haber olarak basladi. Bazi Rock ve Metal dergileri H.I.M'in bu tarzini cok seviyor, digerleri de elestiriyorlardi. Album ciktikdan sonra hayran kitlesi bir hayli cok oldu. Ville valo ve ekibi, Guzel seyler yapti. Bu albumde ki guzel parcalarin canli performans olarak kayit edilmesi, Konserlerde soylenmesi hayranlarinin hosuna gidiyordu. Albumde ki Guzel parcalar ; Buried Alive By Love, Soul On Fire, The Funeral Of Hearts, Endless Dark, Circle Of Fear ve The Sacrament.. 1 Sene sonra H.I.M "And Love Said No: The Greatest Hits 1997-2004" isimli Hit bir album cikararak, Tekrar degisik versiyonlar ile Hayranlari ile beraber oldu Ozellikle bu senesinde Cok fazla taninan H.I.M ; Hayran kitlesini 4-5 e katladi. Bu sene de surekli konserler ile gecti, Ancak konserler azdi, konser bittikden sonra Son album olan '' Dark Light '' albumu cikti. Dark Light albumunde ki ilk video klip, Rip out the wings of a Butterfly oldu, Ardindan Killing Loneliness klibi cekildi. 28 Eylul cikmis olan Bu album icin ; H.I.M hayranlari genellikle, Diger albumlere gore cok kotu oldugunu soyluyorlar. Belki biraz parcalarina isinamamislardir, bu yuzdendir. Ayrica H.I.M vokali, Ville Hermanni Valo icin soylenen '' gay '' kelimelerini, Siyahpark.org Sitesi olarak kiniyoruz, Lutfen boyle dememeleri icin rica ediyoruz.
Draconian
İsveçli grup Draconian'ın başlangıcı 1994 Mayısına dayanıyor. Johan Ericson(davul-vokal), Andy Hindenäs(gitar) ve Jesper Stolpe "Kerberos" adında black metal etkileşimli bir melodic heavy death metal grubu kurdu, birkaç ay sonra vokalist ve şair Ander Jacobsson'un gruba katılmasıyla grup bugünkü ismini aldı.
Draconian 27 Ekim 1995'te ilk demosunu kaydetti. "Shades of a lost moon" adlı demoda Jessica Eriksson(flüt,vokal), Susan Arvidson (vokal,klavye) ve Andreas Haag(intro "My Nemesis") de emeği geçenlerden. Fakat demo gruubun arkadaşı olan gitarist Magnus "Bergis" Bergström da gruba katılıncaya dek yayınlanmamış.
İlk demo "Shades of a lost moon" yayınlanmasının ardından dünya çapında iyi tepkiler aldıysa da grup herhangi bir kontrat imzalamamıştı. Ocak 97'nin sonunda Draconian 2. demosu In Glorious Victory'yi kaydetti. Fakat ses kalitesinden memnun kalmayınca demoyu yayınlamamaya karar verdiler.
Sonraki aylar grup iki elemanın askerlik görevleri sebebiyle daha az üretkendi. Klavyede kişisel sebeplerle gruptan ayrılan Susan Arvidsson'un yerini Andreas Karlsson aldı. Daha sonra grup tarzını gotik metalin atmosferik, melodik ve duygusal bir türü olarak belirledi.
Ağustos 99 başlarında grup The Closed Eyes of Pradise'ı kaydetmek için tekrar stüdyodaydı. Albüm şeytan, O'nun düşmüş melekleri, Tanrının gerçek yüzü ve gelecekteki savaşı konu alıyordu. Susanne Arvidsson misafir olarak vokallerde yer aldı. Fakat maalesef kayıtlar yine kötü prodüksiyon yüzünden Draconian'ın yüksek standartlarına uygun değildi. 2000 yılının Mayıs-Haziran ayları boyunca Andreas Karlsson, Anders Jacobsson ve Johan Ericson demonun kalitesini yükseltmek için uğraştılar. Yeni melodiler ve efektler eklediler. Emekler işe yaradı ve demo sonunda yayınlandı.
Draconian daha sonra yeni şeylere konsantre oldu. Soundları daha yavaş, daha karanlık ve daha doom bir hal aldı. 2 şarkılık tanıtımları Frozen Features internette ve cd formatında yayınlandı
Frozen Features'ın kaydından kısa bir süre sonra Andy Hindenäs gruptan izin aldı. Yerini davulu Jerry Torstensson'a bırakan Johan aldı. Bu arada demoları da eleştirmenler ve gotik metal dinleyicileri tarafından ilgi görüyordu. 2002 yazında son bir demo kaydettiler-Dark Oceans We Cry... Daha sonra grup Napalm Recordsla kontrat imzaladı.
Daha sonra grup Temmuz 2003'te ilk albümleri Where Lovers Mourn'u kaydetti. Albüm aynı yıl 21 Ekim'de piyasaya sürüldü. Çoğu şarkı öncekilerin tekrar kaydedilmişiydi fakat albümdeki 3 yeni şarkı onların gotik metal birikimini gösteriyordu.
Sonraki sene grup daha sert,karanlık ve daha doom bir sound üzerinde çalışmaya başladı. Pelle Saether'ın direktörlüğünde grup Arcane Rain Fell'i kaydetmek üzere stüdyoya girdi. Albüm düşmüş melekler hakkındaydı.Ayrıca grubun en popüler şarkısı "Death come near me" yeni 15 dakikalık versiyonuyla albümde yerini aldı ve şarkıda Amerikan Doom/Death grubu Necare'den Ryan Henry de misafir edildi.
Grubun şu anki kadrosu:
Johan Ericson (lead ve ritm gitar) | Lisa Johansson (vokalist)
Anders Jacobsson (vokalist) | Jerry Torstensson (davul)
Daniel Arvidsson (ritm gitar) | Andreas Karlsson(klavye) | Jesper Stolpe (bas gitar)
Dimmu Borgir
Dimmu Borgir, 1993 yılında Shagrath, Silenoz ve Tjodalv tarafından kurulmuş bir melodik black metal grubu. Brynjard Tristan'ın basçı, Stian Aarstad'ın da klavyeci olarak katılmasıyla tam anlamıyla doğmuş olan Dimmu Borgir; Emperor, Cradle Of Filth ve Kreator kadar başarılı, kaliteli bir topluluktur.
Agresif gitarlar, yıkıcı davullar, dinleyenin tüylerini diken diken eden yırtıcı, melodik ve operatik vokaller, ürkütücü klavye melodileri, müthiş bir ahenk... İşte Norveçli grubun müziğini böyle tanımlayabiliriz. 80'lerin black ve heavy metal etkilerini taşıyan Dimmu Borgir, Wagner ve Dvorak gibi klasik müzik bestecilerinden de etkilenmiş.
Topluluk, piyasaya, 1994'te Necromantic Gallery Productions'dan çıkardıkları "Inn I Evighetens Morke" adlı çalışmalarıyla girdiler. Albüm büyük ilgi gördü ve birkaç haftada yüksek satış rakamlarına ulaştı. Black metal çevresinde artık adları duyulmuştu. Ve aynı yıl "For All Tid" isimli ilk uzun albümlerini hazırladılar. Yavaş, karamsar ve atmosferik bir kayıttı bu. Albümde Dødheimsgard'dan ldrahnand'a, Ved Buens Ende'den Vicotnik'e kadar birçok ismin yardımları vardı. Shagrath davul ve vokallerde (ve beşinci şarkıda gitarda), Silenoz gitar ve vokallerde, Tjodalv gitarda, Tristan bassta, Aarstad ise klavyede ve efektlerde şarkıları icra eden isimlerdi.
1996'da black metal tarihinin önemli albümlerinden biri olan "Stormblåst"'ı yayınladılar. Bu albüm, Dimmu Borgir'ın diğer birçok melodik black metal grubundan daha başarılı olduğunun göstergesiydi. Bugünkü tarzlarına doğru büyük bir adım attılar. Olgun şarkı sözleri, klasik müziğin güçlü etkisi ve mükemmel bir müzik... "Stormblåst" ile Dimmu Borgir hızını arttırmış ama atmosfer ve melodiyi yerli yerinde tutmasını bilmiştir. Bu albümde; Shagrath lead Gitar ve vokalde, Silenoz ritim gitar ve vokalde, Tjodalv davul ve perküsyonda, Tristan bass gitarda, Aarstad ise klavye ve piyanoda karşımıza çıkıyordu.
Topluluğun ilk iki albümünde şarkılar Norveççeydi. Daha sonra bütün dinleyicilerin anlaması ve daha geniş bir kitleye hitap edilmesi açısından sözler İngilizce olarak yazılmaya başlandı.
"Stormblåst" dan sonra 1996'da Dimmu Borgir "Devil's Path" isimli bir MiniCD yayınladı. 4 şarkıdan oluşan bu çalışmaya adını veren "Devil's Path" isimli parça, büyük beğeni toplamış, kalitesiyle dikkat çekmişti. Bu albümde bassa Tristan yerine Nagash geçti. Stian Aarstad askere gittiği için klavye işlerine katılamadı. Albüm; gitarda Shagrath, vokal ve klavyede Silenoz, davulda Tjodalv ve bassta Nagash ile kaydedildi.
1997'de Dimmu Borgir çok başarılı bir çalışmaya daha imza attı: "Enthrone Darkness Triumphant". Black metal dünyasının en önemli 10 albümünden biri sayılabilecek olan çalışma, daha büyük bir firmadan, Nuclear Blast'tan çıkmıştı. Çünkü önceki firma dağıtımda yeterli performansı sağlayamamış, istenilen satışı gerçekleştirememişti. "Enthrone Darkness Triumphant" 150.000'den yüksek bir satış rakamına ulaştı. Dimmu Borgir artık black metalin en büyük isimlerinden biriydi. Hala sert, melodik ve agresif... Bu arada albümdeki "Tormentor Of Christian Souls" parçasının sözlerinin neden CD kitapçığında olmadığı merak konusu olmuştu. Bunun nedeni, Nuclear Blast'ın, sorun çıkmasından çekinerek şarkının sözlerini basma sorumluluğunu üzerine alamamış olmasıydı. Dimmu Borgir çalışmaları arasında önemli bir yeri olan bu albümde; Shagrath gitar ve vokallerde, Silenoz gitarda, Tjodalv davulda, Nagash bassta, Aarstad klavye ve piyanoda çalışmıştı.
"Enthrone Darkness Triumphant" kayıt edildikten sonra, Shagrath'ın canlı performanslardaki vokal ve sahne etkinliğinin artmasını sağlamak amacıyla gruba sezonluk olarak Astennu dahil edildi. Gitarlarda etkin olan bu isim, daha sonra grubun daimi üyesi olacaktı.
Dimmu Borgir, "Enthrone Darkness Triumphant" turundan sonra bi küçük tur daha yaptı ve bu program esnasında Tjodalv ailesiyle ve yeni doğan çocuğuyla daha fazla zaman geçirebilmek için birkaç aylığına gruptan ayrılmak durumunda kaldı. Onun yerine Auro Noir'den Aggressor sezonluk davulcu olarak alındı. Bu isim, şarkılara çok çabuk adapte oldu. "Enthrone Darkness Triumphant" turu sırasında bazı konserlerde sorun çıkaran Aarstad kendini kapının önünde bulmuştu. Onun yerine; Therion ve Ancient ile de çalışmış olan Kimberly Goss geldi. Ancak sezonluk bi klavyeci olduğundan gruptan kendi isteğiyle ayrıldı. Bu kez de Mustis adlı genç bi müzisyen katılmıştı gruba. İlk konseri de Dynamo Open Air 1998 festivalinde olmuştu.
Mustis önceden herhangi bi grupta çalmamış olmasına karşı Dimmu Borgir'a önemli katkılar sağlamayı başardı. "Spiritual Black Dimensions" albümünde de ağırlığı ciddi şekilde hissedilmektedir. Şarkıların % 60'ı klavye üzerinde bestelenmişti.
1998'de Nuclear Blast etiketiyle "For All Tid" albümü, bazı eklentilerle tekrar yayınlandı. "Inn I Evighetens Morke" albümünden de 2 parça, bu çalışmada yer almıştı. Aynı yıl Dimmu Borgir bi MiniCD daha çıkardı. 2 yeni, 2 eski, 1 cover ve 3 canlı performanstan oluşan Nuclear Blast etiketli bu albümün adı "Godless Savage Garden" idi. Norveç'in Grammy'si olarak kabul edilebilecek olan "Spellemannsprisen"de bu çalışma için oldukça iyi bir değerlendirme yapılmıştı. Ancak The Kovenant ve Mundanus Imperium'un albümleriyle birlikte aday gösterilen "Godless Savage Garden", ödülü Kovenant'ın "Nexus Polaris"'ine kaptırdı.
Hayranlarının sabırsızlıkla beklediği "Spiritual Black Dimensions" albümü, adı pek fazla duyulmamış olan Abyss Sütüdyoları'nda kaydedildi. Dimmu Borgir, göze çarpan, büyüleyici bir albüme imza atmıştı. Ve Phantasmagoria ilk kez Dynamo 1998'de çalındı. Bir diğer şarkı da "Beauty In Darkness Vol. 3" derlemesindeki "The Insight And The Catharsis" idi. Bu da albüm piyasaya sürülmeden ortaya çıkmıştı. 1 Mart 1999 tarihinde beğeniye sunulan "Spiritual Black Dimensions" albümü, büyük yankı uyandırdı. Dimmu Borgir'ın karanlık krallığının tahtının tek sahibi olduğu bir kez daha kanıtlanıyordu.
Bir kesim, Dimmu Borgir'ın müziğinin nereye gittiğini tam kestirememiştir. Ancak krallar, tarihlerindeki en iyi albümü yapmışlardı. Nagash, The Kovenant'a tam anlamıyla konsantre olabilmek için gruptan ayrıldı ve yerine Simen Hestnaes geldi. Operatik vokalleriyle gruba yeni şeyler katan Simen, bir süre sonra grubun değişilmez elemanı olacaktır. Piyasada fırtına gibi esen, Dimmu Borgir'a altın çağını yaşatan "Spiritual Black Dimensions"; vokalde Shagrath, gitarda Erkekjetter Silenoz, lead gitarda Astennu, davul ve perküsyonda Tjodalv, bassta Nagash, klavye ve piyanoda Mustis kadrosuyla oluşturulmuştu.
"Spiritual Black Dimensions" albümü yayınlandıktan bir ay sonra "Old Man's Child"la bi albüm daha yaptılar. "Sons of Satan Gather for Attack" adlı çalışmadan sonra, aynı ay içinde, Astennu'nun yan projesi olan "Carpe Tenebrum, Mirrored Hate Painting" albümünü yayınladılar. Burada Nagash ın vokalleri yer aldı. Müzik, Dimmu Borgir müziğine çok yakın olmakla beraber biraz daha hızlıydı.
1999 başlarındaki New Jersey ve Montreal konserlerinden sonra; Tjodalv, gruptan ayrılmasının herkes için en iyisi olacağı görüşünü belirtti. Nedenleri müzikal açıdaki değişikliği ve bakması gereken bir ailesi olmasıydı. Onun yerine kimin geleceği belliydi; Cradle Of Filth'in eski davulcusu Nick Barker. Nick, henüz Borknagar'la olan Kuzey Amerikadaki "Kings Of Terror" turunu tamamlamıştı.
Dimmu Borgir 2000 yılının Mart ayında yeni albüm kayıtları için Abyss sütüdyosuna girmeyi planlıyordu ama bu gerçekleşmedi. Çünkü yeni materyali tamamlamak için zamana ihtiyaçları vardı. Finansal problemler söz konusuydu, Nick hala İngiltere'de yaşıyordu ve her istediğinde Norveç'e gelmesi mümkün değildi. Kişisel sorunlar yüzünden Astennu gruptan atıldı ve yerine Norveç black metal müziğinin önemli gitaristlerinden Galder geldi. Bu değişikliklerden bir süre sonra aynı yılın sonbaharında İsveç'teki Fredman Stüdyosu'na girdiler. (At The Gates, In Flames, Dark Tranquillity gibi topluluklar burada kayıt yapmıştır.) Ve yine oldukça kaliteli bir işle dinleyenlerinin karşısına çıktılar: "Puritanical Euphoric Misanthropia". Ürkütücü atmosferiyle hayranlarını kendilerinden geçiren bu albüm, büyük bir kesime göre Dimmu Borgir'ın o güne kadarki en iyi albüm çalışmasıydı. Şarkı yazma işi en yüksek noktaya ulaşmıştı artık. "Blessings Upon The Throne Of Tyranny", "Kings Of The Carnival Creation", "The Mealstrom Mephisto" ve "Architecture Of A Genocidal Nature" parçaları bu açıdan özellikle dikkat çeken çalışmalardı.
Bazı parçaları Göteborg senfoni orkestrasıyla kaydetmişlerdi. Sonuç; mükemmel gitar işleri ve dinamik klavyeler... Nick Barker, şarkılarda patlamalar yaratmış, basta mükemmeliğe ulaşan Hestnaes çok iyi geri vokal icra etmiş, Shagrath' ın korkutucu vokalleri, Dimmu Borgir müziğini zirveye çıkarmıştır.
Grup, Mart 2001'de yollara düştü ve yüzbinlerce hayranına müthiş gösteriler sundu. 2001 sonbaharında 11 Eylül saldırısı nedeniyle turlarını yarıda kestiler. 26 Ekim 2001 de Alive in Torment adlı canlı performans albümlerini çıkardılar. Çalışmanın içeriğini şu parçalar oluşturdu; "Tormentor of Christian Souls", "The Blazing Monoliths of Defiance", "The Insight and the Catharsis" ve "Puritania and The Maelstrom Mephisto".
Dimmu Borgir
Dimmu Borgir, 1993 yilinda Shagrath, Silenoz ve Tjodalv tarafindan kurulmus bir melodik black metal grubu. Brynjard Tristan'in basçi, Stian Aarstad'in da klavyeci olarak katilmasiyla tam anlamiyla dogmus olan Dimmu Borgir; Emperor, Cradle Of Filth ve Kreator kadar basarili, kaliteli bir topluluktur.
Agresif gitarlar, yikici davullar, dinleyenin tüylerini diken diken eden yirtici, melodik ve operatik vokaller, ürkütücü klavye melodileri, müthis bir ahenk... ?ste Norveçli grubun müzigini böyle tanimlayabiliriz. 80'lerin black ve heavy metal etkilerini tasiyan Dimmu Borgir, Wagner ve Dvorak gibi klasik müzik bestecilerinden de etkilenmis.
Arch Enemy
Amacı thrash metal ile death metali karıştırıp “saf” bir sound yakalamak olan Arch Enemy 1995 senesinde kuruldu. 96’da “Black Earth” isimli çıkış albümlerini hazırlayarak kariyerine başlayan grup tüm Avrupa metal camiasının dikkatini çekti. Melodik ve progresif ritimler, çift gitar melodileri ve güçlü vokaliyle oluşturdukları sound eşsizdi. Wrong Again Records etiketiyle 1996 yılında çıkan bu albümden sonra artık herkes gruptan başka bir çalışma bekliyordu.1997 yılında tekrar stüdyoya girdiler ve “Stigmata” albümlerini doldurdular. Albüm 1998’de Savage Messiah Music firması tarafından çıkarıldı. Daha olgunlaşan ama hala saf duran müziğiyle bu albüm de tüm metal sevenler tarafından tam not aldı. Kariyerini yükselten ve Century Media Records firmasıyla anlaşan grubun üçüncü albümü ise “Burning Bridges” oldu. Death, thrash ve progresif metalin bir karşımı olan albüm ayrıca dozajı dengeli bir şekilde melodikti. Albümde, grubun prodüktörlüğünü yapan Fredrik Nordström de klavyesiyle yer aldı. Per Wiberg de piyanosuyla albümde misafir sanatçı olarak bulundu.Japonya’da oluşan hayran kitlesine konser vermek üzere 99’da bir turne düzenlediler. Bu konserin görüntüleriyle “Burning Japan” adında sadece Japonya’ya dağıtılan bir de live albümleri çıktı. Daha agresif bir sounda sahip olan dördüncü albümleri “Wages Of Sin” 2001 yılında metal dinleyicilerinin beğenisine sunuldu. Albüm Arch Enemy’nin şu ana dek yaptığı en sert ve en titiz hazırlanmış çalışmasıydı. Japon hayranları için albüm kısa bir süre sonra Japonya’da da piyasaya çıktı.Century Media Records, Arch Enemy sevenleri için yine “Wages of Sin” adında 2 CD’lik bir albüm hazırladı. 2002 yılında çıkan albümde bonus parçalar ve video klipler de bulunuyordu. Bir sene sonraysa limitli sayıda üretilen ve her Arch Enemy hayranının arşivinde bulunması gereken “Anthems Of Rebellion” çıktı. Arch Enemy bu albümleriyle halen “saf metal” yapan ender teknik gruplar arasında bulunuyor. Hayran kitlesiyse her geçen gün artmaya devam ediyor.Arch EnemyAmacı thrash metal ile death metali karıştırıp “saf” bir sound yakalamak olan Arch Enemy 1995 senesinde kuruldu. 96’da “Black Earth” isimli çıkış albümlerini hazırlayarak kariyerine başlayan grup tüm Avrupa metal camiasının dikkatini çekti. Melodik ve progresif ritimler, çift gitar melodileri ve güçlü vokaliyle oluşturdukları sound eşsizdi. Wrong Again Records etiketiyle 1996 yılında çıkan bu albümden sonra artık herkes gruptan başka bir çalışma bekliyordu.1997 yılında tekrar stüdyoya girdiler ve “Stigmata” albümlerini doldurdular. Albüm 1998’de Savage Messiah Music firması tarafından çıkarıldı. Daha olgunlaşan ama hala saf duran müziğiyle bu albüm de tüm metal sevenler tarafından tam not aldı. Kariyerini yükselten ve Century Media Records firmasıyla anlaşan grubun üçüncü albümü ise “Burning Bridges” oldu. Death, thrash ve progresif metalin bir karşımı olan albüm ayrıca dozajı dengeli bir şekilde melodikti. Albümde, grubun prodüktörlüğünü yapan Fredrik Nordström de klavyesiyle yer aldı. Per Wiberg de piyanosuyla albümde misafir sanatçı olarak bulundu.Japonya’da oluşan hayran kitlesine konser vermek üzere 99’da bir turne düzenlediler. Bu konserin görüntüleriyle “Burning Japan” adında sadece Japonya’ya dağıtılan bir de live albümleri çıktı. Daha agresif bir sounda sahip olan dördüncü albümleri “Wages Of Sin” 2001 yılında metal dinleyicilerinin beğenisine sunuldu. Albüm Arch Enemy’nin şu ana dek yaptığı en sert ve en titiz hazırlanmış çalışmasıydı. Japon hayranları için albüm kısa bir süre sonra Japonya’da da piyasaya çıktı.Century Media Records, Arch Enemy sevenleri için yine “Wages of Sin” adında 2 CD’lik bir albüm hazırladı. 2002 yılında çıkan albümde bonus parçalar ve video klipler de bulunuyordu. Bir sene sonraysa limitli sayıda üretilen ve her Arch Enemy hayranının arşivinde bulunması gereken “Anthems Of Rebellion” çıktı. Arch Enemy bu albümleriyle halen “saf metal” yapan ender teknik gruplar arasında bulunuyor. Hayran kitlesiyse her geçen gün artmaya devam ediyor.
Amon Amarth
Kökleri Viking mitolojisine ve Deathmetal e sımsıkı bağlanmış olan AMON AMARTH 1992 yılında Stockholm'un güneyinde Tumba (Isveç) adındaki küçük bir yörede ortaya çıktı.İsmini Tolkien'in Orta Dünyasında, Mordor daki dağdan (Amon Amarth) alan grup kurulduğu tarihten itibaren birçok melodi ve armoni içeren; Vikingleri ve Kuzey tanrılarını anlatan parçalar yazmaya başladı.AMON AMARTH ı diğer Deathmetal gruplarında ayıran ve bugün bulunduğu yere getiren en büyük farklılık ta buydu...
Vokalist Johan Hegg niçin bu konuyu işlediğini; "Viking teması ve Iskandinav mitolojisi benim için daha çok bir hayat felsefesi haline geldi." şeklinde açıklıyor. Grup kurulurken elemanlar kendi aralarında kendi müziklerini yapmak,eğlenmek için bir araya geldi hatta yapılan açıklamalara göre grup kurulduğunda büyük hedefleri yoktu ve Isveç piyasasından çok küçük bir pay almayı ve ülke gençleri tarafından tanınmayı bile kendileri için yeterli görüyordu.
Grup 1993 yazında Lagret Studios'a girdi ve grubun hiçbir zaman yayınlanmayan demosu "Thor Arise" ı kaydetti.Grup bu kayıdı yeterince güçlü görmüyordu ve dünyada bu şekilde tanınmak istemiyordu.
Demo'nun tracklisti;
1. Risen From The Sea
2. Atrocious Humanity
3. Army Of Darkness
4. Thor Arise
5. Sabbath Bloody Sabbath (Black Sabbath cover)
şeklindeydi ve şu anda hit olmuş birçok parçayı içeriyordu.Grup daha sağlam birşeyler ortaya çıkarmak için yeni prova ve çalışmalara başladı ve tekrar stüdyoya girdi.Sonuç olarak ortaya ikinci demo "The Arrival Of The Fimbul Winter" çıktı. Bu demo birinci demoya göre gerek yakaladıkları sound gerek müzikalite bakımından daha tatmin ediciydi ve grup bu demoyu underground piyasaya sürmek için arayışlara başladı.Alınan cevap mükemmeldi.Grubun bu demosunu satmak ve haklarını güvence altına almak için Pulverised Records (Singapur) grupla bağlantı kurdu.
Grup 1995 yılının Kasım ayında 5 günlüğüne Peter Tägtgren (Hypocrisy) e ait olan The Abyss Studios'a girmeye karar verdi ve bu süre içinde "Sorrow Throughout The Nine Worlds" albümü kaydedildi.Bu albüm 3 yeni parça ve ikinci demodan tekrar kaydedilmiş 2 parça içeriyordu.Albüm, 1996 Nisan ında piyasaya sürüldü ve grubun dünya çapındaki kariyeri daha da sağlamlaştı.Albümün piyasaya çıkışından 2 ay sonra davulcu Nico gruptan ayrıldı ve yerine Martin Lopez gruba dahil edildi.Bu andan sonra Amon Amarth'a birçok plak şirketinden teklif geldi ve grup bunların içerisinden Metal Blade ile anlaşmayı tercih etti. 1997 yılının Mart ayında grup, Metal Blade deki ilk albümü "Once Sent From The Golden Hall" i Peter Tägtgren ile kaydetmek için tekrar The Abyss Studio'ya girdi.Kayıt sonuçları AMON AMARTH'ın Swedish Death Metal sahnesinin en hiddetli ve agresif gruplarından birisi olacağını daha o zaandan kanıtlıyordu.
"Once Sent From The Golden Hall" albümünün kaydından sonra gitarist Anders Hansson gruptan ayrıldı.Grup bir ay sonra Deicide, Six Feet Under ve Brutal Truth ile turneye çıkacağı için acele gitarist arayışına girdi ve Johan Söderberg gruba dahil oldu.Grup artık iyice sağlamlaşmıştı.Haziran 1998 de çıkılan turnede grup en üst düzeye ulaştı.Aynı yıl içinde davulcu Martin Lopez kariyerini OPETH de sürdürmek için gruptan ayrıldıve boşluğu Fredrik Andersson (ex-MARDUK) ile dolduruldu.Bu grubun son eleman değişikliği oldu ve 1999 yılının şubat-mart ayları boyunca tekrar The Abyss Studios a girerek "The Avenger" albümü kaydedildi. 7 parçalık albümün kayıtları esnasında herhangi bir prodüktörle çalışılmadı. Death ve Black metal tarzları; Viking etkileşimi ve brutal altyapı ile sağlamlaştırılarak harika bir albüm ortaya çıkarıldı.Grup albümün tanıtımı için Morbid Angel ın headliner olduğu birkaç festivale çıktı.
2000 Kasımında The Abyss Studios un kapanması söz konusu olunca grup yeni kayıt için aceleci davrandı.Çok kısa bir sürede "The Crusher" albümü oluşturuldu."The Crusher" AMON AMARTH'ın şimdiye kadar kaydettiği en brutal albümdü.Bu albüm gruba daha çok turneye çıkabilmesi için fırsat verdi.Grup artık bir çok ülkeden festivallere çağırılıyordu ve grup headliner olduğu ilk festivale Danimarka ve Almanya'da; Purgatory ve Seirim gruplarıyla çıktı.Turne büyük bir başarıyla sonuçlandı ve AMON AMARTH bu turne sayesinde Almanya'da yeni binyılda (2001 Ocak) sahneye çıkan ilk metal grubu olarak kayıtlara geçti.AMON AMARTH bu konserden sonra MARDUK ve VADER gibi devlerle birlikte No Mercy Festivals e katıldı ve bu festivalden sonra Marduk'un 2001 deki Amerika turlarını desteklemeye karar verdi.Fakat sponsorlar bulunamadığı için tur Ocak 2002 ye ertelendi.Grup 2002 yi beklemedi ve kendilerinin ilk Amerikan turnesine Diabolic (Tampa, Florida) in desteğiyle çıktı.Turne harika bir şekilde devam ediyordu fakat kordinatörler turneyi bir hafta gibi kısa bir sürede durdurdu ve AMON AMARTH Isveç'e geri döndü.Grup, Isveçli Death/Gore efendisi VOMITORY'ye Avrupa turu teklifinde bulundu.Teklif kabul edildi ve AMON AMARTH tekrar yollara düştü.Tur sırasında yeni albüm için birşeyler hazırlanmaya devam edildi.
Ağustos 2002 de grup 2. kez WACKEN OPEN AIR'e çıktı ve şov yaklaşık olarak 12.000 kişi tarafından izlendi ve yapılan röportajlarda herkes konserden son derece memnun olduğunu açıkladı. Grup WACKEN'dan çıkar çıkmaz "Versus the World" ü kaydetmek için 7 Ağustos'ta kendini stüdyoya attı.Uzun zamandan beri Peter Tägtgren stüdyosunu kendisine ayırdığı ve başka grupların kayıt işleriyle uğraşmadığı için grup, Malmö'deki Berno Studio'da çalışmaya başladı ve bu harika bir seçimdi.Stüdyonun Isveç metal sahnesinde mükkemmel bir ünü vardı.AMON AMARTH Berno (mühendis ve stüdyo sahibi) veya Henrik (mühendis) ile çalışırken hiç bir zorluk çekmedi ve bu yeni stüdyo grubun müzikal yapısına yeni bir boyut kazandırdı.Kayıtlar sırasında grup ara verip Almanya'ya ve Summer Breeze festivaline geziler düzenledi ve buralarda mükemmel bir şekilde karşılandı.Yeni albüm 18 Kasım da piyasaya sürüldü.Albümün sınırlı sayıdaki "Viking" baskısı ise grubun hiç yayınlanmamış eski demolarını içeriyordu ve bu albüm grubun kariyerindeki kilometre taşlarından birisi oldu.Albümün tanıtımı için 3 Amerika ve 2 Avrupa turnesine çıkıldı.
AMON AMARTH'ın yeni albümü "Fate Of Norns" da bir önceki albüm gibi Bernö Studios da kaydedildi.Bu albüm ve diğerleri arasındaki fark sorulduğunda Mikkonen; "Biraz klasik kaçacak ama albümde yakalanan sound süper ve şarkılar diğerlerine göre çok daha güçlü.Johan Söderberg'in şarkı yazımına katkısı öncekilere göre çok daha fazla oldu ve bu da müziğe yeni bir tat ve bakış açısı kazandırdı.Stüdyoya girdiğimizde birçok şarkının yazımı henüz tamamlanmamıştı ve stüdyoya girince farklı birşeyler çıkarabilir miyiz diye merak ettik.Düşündüğümüz gibi oldu ve Bernö sayesinde müzik çok farklı bir noktaya geldi.Bu Prodüksiyonda diğer hiçbirisinde harcamadığımız kadar enerji harcadık." şeklinde açıklıyor."
slipknot
owa’nin Des Moines köyünden gelen bir çok poser gruptan farklı olarak kendi müziğini yapan Iron Maiden, Kiss, Slayer dinleyerek büyümüş müzikleriyle Des Moines’u haritada gösterilebilecek hale getiren bir nefret makinasıdır Slipknot.
1996 yılında kaynak işinde çalışan Shawn Crahan ve arkadaşı Anders Colsefini tarafindan Slipknot fikri ortaya cıkar. Shawn, Paul Gray isimli arkadaşını denemek için L.A’dan cağırır. Daha sonra gruba Paul’ün eski grup arkadaşı(Anal Blast) Joey Jordison, Donnie Steele (Body Pit) ve Josh Brainiard (Modifidious) eklenir. Böylece grubun ilk kadrosu oluşur.(Shawn Crahan-perkusyon,Anders Colsefini-vokal, Paul Gray-bas, Joey Jordison-davul, Donnie Steele-gitar, Josh Brainard-gitar). Kasabalarında ve çevre köylerde çalmaya başladılar.
1996’nın yarısında ilk albümleri Mate Feed Kill Repeat’ı cıkardılar(Producter Sean McMahon). 1000 kopyayla sınırlı albüm kısa sürede tükendi. Albüm bölgesel radyolarda çalınmaya başlamıştı bile.
Anders’ın Painface’e gitmesiyle yerine Corey Taylor geldi. Corey’in gruba dahil olmasıyla herşey daha iyiye gitmeye başladı. Kıyafetler değisti, keçi amblemli tulumlar giymeye başladılar. Her biri ayrı renkte barkodlara ve rakamlara sahip oldu. Ve maskeler. Hepsi ayrı korkunçlukta maske takmaya basladi. Kendileri, bunun muziklerini daha iyi yansıttığını düşünüyorlar…
Corey’den sonra DJ Sid Wilson ve perkusyonist Cuddles da gruba dahil olur. Cuddles’ın da ayrılması uzun sürmez. Yerini Chris Fehn’e bırakır.
1997 yılında Sepultura(Roots), Korn ve Limp Bizkit için yaptıklarıyla adından bir hayli söz ettirmiş olan Ross Robinson yeni grup bir ararken, tavsiyeler üzerine Slipknot’ı yerinde izlemek üzere Iowa’ya gider, gösterdikleri canlı performanstan etkilenerek albüm yapma teklifinde bulunur. Bir çok büyük şirketten teklif almalarına rağmen (Epic, Mercury vs) Ross Robinson sayesinde Roadrunner Records bağlantılı I Am Records ile sözleşme imzalarlar ve Californiya-Malibu’da bulunan Indigo Ranch Stüdyoları’nda kayıtlara başlarlar.
Her şey güzel gitmektedir. Ancak Josh ailesinden ayrı kalamayacağını söyleyerek gruptan ayrılır. Onun yerine gelen James Root(Deathfront) gitara geçerek ‘Purity’yi çalar.
Kendi isimlerini taşıyan albüm 29 Haziran 1999’da piyasaya çıkar. Bu albümle büyük üne kavuşurlar. Aynı yıl içerisinde katıldıkları Ozzfest’de patlamayı yaparlar ve önceleri sadece bölge sınırları içerisinde kalan ünleri ülke sathına yayılır.
Albüm önce Altın Plak sonrada Platin Plak mertebesine erişir. Rolling Stone tarafından "Hakkında En Çok Konuşulan Grup" ilan edinildikten sonra Billboard Heatseekers listelerinde 1 numaraya çıkarlar. Bir buçuk yıl süren dünya turnesinden geri döndüklerinde bir çok Rock-Alternative radyosununda zirvesini ziyaret etmiş durumdadırlar. Hard Drive dergisi "Son On Yılın En İyi Canlı Performans Grubu", Kerrang! dergisi ise okuyucu oylarıyla "En İyi Uluslararası Canlı Performans Ödülü"nü layık görür Slipknot’a.
Slipknot’ın bu kadar konuşulmasına şaşmamak gerekir. Cünkü gerçekten etkileyici ve orjinal sahne şovlarıyla seyirciyi coşturuyorlar. Shawn’ın bu konuda ise şöyle bir açıklaması var ; "Sahneye çıkmadan önce biliyoruz ki bu birilerinin bizi izlediği ilk konser ve bu nedenle mümkün olduğunca akılda kalıcı olmasını sağlamaya çalışıyoruz."
28 ağustos 2001 tarihinde Iowa albümü I Am Records’dan çıktı. Slipknot bu albümle de müziğini kanıtladı.Bu albümden de People=Shit, Left Behind, Heretic Anthem gibi hitler çıkardı.
Bu kadar hit çıkaran ve altın çağını yaşayan Slipknot’ın elemanları kendi yan projelerinde de uğrasmaya başladılar. Joey Statix-X’in gitaristi Tripp Eisen ile Murderdolls grubunu kurdu. Corey Stone Sour grubunda vokaline devam etti(Jim Stone Sour da da çalıyor).
Slipknot 3 yıl aradan sonra 24 mayıs 2004 tarihinde Road Runnerrecords etiketi altında 4. albümünü çıkararak bir patlama daha yaptı. Subliminal Verses adlı albümde Duality, Pulse of the Maggots gibi şarkılarla yine hayran kitlesini coşturdu. Halen daha turnelere devam
ediyorlar.
Anti-Tikky olman gerek! Tikky gördügüne yüzüne tükereceksin.Mumkunse giydiklerin siyah olucak. Yirtacaksin file çoraplarini, kopkoyu siyah bir makyaj yapacaksin.Somurtacaksin hep! Gulersen eger iki saniye içinde tekrar somurtacaksin.Unutma! hayat b*k, sen boksun, herkes b*k, gülmek yok.
Internetin olucak.Vampirefreaks'e üye olacaksin, doldurucaksin "Insanlardan nefret ediyorum" demeyi de unutma.Bir de msn adresin olucak.Nick'ine, kisisel iletine alabildigine karamsar seyler yazacaksin ve ingilizce olucak.Bunu da unutma.
Eger messenger, vampirefreaks (yonja da olabilir bak simdi geldi aklima!!!) üyeliklerini aldiysan bir de resmin olucak gothic gothic.. Makineyi üstte tutacak ters ters bakacaksin.Çektin mi? Harika.Goth olma yolunda hizla ilerliyorsun.
Bunlari; yapinca, dogal olarak çevrende olmaya baslayacak.Onlarla alemin en kral yerlerine gideceksin, konusacaginiz en büyük konu gruplardir ki zaten bastan hallettin bunu dimi? Yirttin gotikim benim ve bir de samimi oldugun herkese kanka diyeceksin.Sokakta görüp tanimasan, seni arasa "Gel takilalim" derse, adini bile hatirlamasan "Oo kanka naber?" diyeceksin!
Kankalarinla özlesmen gerekecek.Sigara içerlerse bakacaksin ki sende içiyorsun.Alkolse her gece alacaksin.Derslerin kötü olmali, ailenle aran bozuk olmali.Varsa yoksa müzik ve kankalar.
Bunlari; yaptiktan sonra, artik sende "çok moda olan 'gothic'" özentisi olabilirsin!
Dikkat:Bu tip insanları; sokaklarda görebilirsiniz.Çogu ozel okula gidiyordur, para boldur.
Peki gerçek gothic severlerle, özentileri nasil ayiracaksiniz?
Özenti her yerde özentidir.Zekası dusuktür, mantikli degildir, hayat görüsü yoktur ya da zirvadir.Özentiye tek laf edersiniz, tek bir elestiricik yaparsaniz, o size 10-20 kat laf eder.Dedim ya zekasi dusuktur.Kolayca anlasilir.Resmen "Ben burdayim" diye bagirir.Hizlica uzaklasin oradan! Caninizi kurtarin! Ozentiler gun geçtikçe bagisiklik kazanmaktadir.Taklit yetenekleri o kadar gelismistir ki, yaninizdakinin özenti oldugunu uzun bir zaman sonrasinda anlamaya basliyorsunuz.O yuzden uyariyorum.
Kusmuk Kokusu..
Sudaki aksi aynadakini tutmayan
Nasıl göründüğünü hiç bilmeyen
Yine de hava ayaza çektiğinde
Kürkünü giyip türlü maskelerle bezenen
Bağrında yetiştirdiği güllere inat
Her daim kusmuk kokan
Kupkuru dudaklarını yalarken birden
Kaderin ıslak ellerinden kayan dünyanın yırtık zarından sızarken
Kırık bir gölgeyim,sakın elleme beni ...
Nasıl göründüğünü hiç bilmeyen
Yine de hava ayaza çektiğinde
Kürkünü giyip türlü maskelerle bezenen
Bağrında yetiştirdiği güllere inat
Her daim kusmuk kokan
Kupkuru dudaklarını yalarken birden
Kaderin ıslak ellerinden kayan dünyanın yırtık zarından sızarken
Kırık bir gölgeyim,sakın elleme beni ...
Şimdi de Bazı Müzik GrupLarı.
Cradle Of Filth
"Isa tarafindan ellendi , Tanri tarafindan parmaklandi " Cradle Of Filth'in kendilerine ait Vampyrotica adli firmasinin çikardigi t-shirtlerinin üzerindeki slogan ... Zevksiz ? Belki ... Tahrik Edici ? kesinlikle .. Yeterli ? Herzaman kusku uyandirici... Cradle Of Filth sadece kendi isini yapmaktadir . Onlar dünyanin en büyük black metal grubudur. Sadece görünüste degil hayat tarzi olarakta müziklerini benimsemislerdir . BBC belgeselerinden The Face onlarin bu siradisi hayatlarini dünya turnelerini ödüllerini içeren yaptigi belgesel büyük sansasyon yapmistir. Onlari sevin ya da nefret edin onlar islerini yapiyorlar .....
Ingiliz black metal grubu Cradle of Filth, 1991’de kuruldu. Baslangiçta solist Dani Davey, gitarci Paul Ryan, onun klavyeci kardesi Benjamin, basçi John Richard ve davulcu Darren’dan olusuyordu. Bir yil sonra “Invoking the Unclean” adli bir demo kaydettikten sonra, grup gitarci koltugunu ikinci demolari “Orgiastic Pleasure”dan sonra grubu terk edecek olan Robin’e verdi. Ancak basçi Richard da kisa süre sonra grubu birakinca Robin, bas gitarin sorumluluklarini üstlenmek üzere gruba döndü.
Tabii bu da gitarci Paul Allender’a kapilari açti. Üçüncü bir demo’yu takiben , Cradle of Filth -yeni davulculari Nicholas Barker’la- 1994 ortasinda ilk albümleri “The Principle of Evil Made Flesh”i yayinlayacak olan Cacophonous firmasiyla anlasti. Kadro degisiklikleri devam etti: Ryan kardesler gruptan ayrildi; yerlerine gitarci Stuart ve klavyeci Damien Gregori geldi. Grupla ilk ortak çalismalari olan “Vampire or Dark Faerytales in Phallustein” mini albümünü 1996’da yaptilar. Normal uzunluktaki ilk albümleri “Dusk and Her embrance” ayni yilin sonunda yayinlandi; klavyeci Les Smith Damien’in yerini aldi. Cradle of Filth’in bir sonraki çalismasi “Cruelty and the Beast” 1998’de yayinlandi. 2 yil sonra grup “From the Cradle to Enslave”le dönüs yapti.
Gelecegin kendilerinin oldugunu söyleyen grup son 10 sene içinde yeni bir metal prensi ortaya çikarmistir... Ruhunun 250 sene önce Cadi Avcisi General Matthew Hopkins tarafindan katledildigini iddia eden Dani, yeni bedeninde dünyaya geldigini söylemekte...
..ve EVANESCENCE
Evanescence "duman gibi yok olmak" anlamına geliyor.Vokalde ve piyanoda Amy Lee,gitarlarda John LeCompt, Will Boyd,Terry Balsamo ve bateride William Gray'den oluşan ilk albümü "Fallen"'ı yayınlamıştır(Mart 2003).Peki Fallen albümü ilk albümleri miydi?Tabi ki hayır.
Grup Arkansaslıdır.Amy Lee'nin inanılmaz güzel sesi ile grubu diğer nu-metal gruplarından ayrı tutuyor.Amy Lee'ye göre grubun sırrı müziklerinin epik, dramatik ve karanlık olmasıdır.Belki de Amy Lee'nin ta kendisidir.
Grup Amy Lee ve Ben Moody tarafından kurulmuştur.İkisi çocukken yaz kampında tanışmışlar ve grubu kurmaya o gün karar vermişler.Amy Lee piyanoda Meat Loaf'ın "I'd Do Anything For Love"ını çalarak oyalanırken Meat Loaf hayranı olan Ben Moody ise gidip hemen Amy Lee ile tanışmış ve grubu kurmaya karar vermişler.Kendi çabalarıyla yayınladıkları, cd yazıcı ile çoğalttıkları ilk EP'leri ile yerel olarak tanınmışlar.Onlar eski albümleri şu an komik diye nitelendiriyorlar.Arkasından ikinci EP "Whisper" ve 2000 yılındaki ilk albüm "Origin" albümü gelmiş.Ancak grup özel bir neden yüzünden bu albümü hiç yayınlanmamış saymak istiyorlar.Bu sebeple bazı sitelerde ve resmi sitelerinde "Falen" ilk albüm gibi görünmektedir.
Grup "Fallen" albümüyle büyük bir kitleye ulaşmıştır.Grubun albümü 600.000 satıp Billboard ilk 10'a girmiştir.Cristian-Rock kitlesi tarafından çok sevilip başarı grafiği hızla yükselişe geçince bu kitleye hitap eden müzik marketlerinden toplatılmış.Amerika'da Hristiyan Rock şeklinde bir olgu vardır.Dini temalar işleyen gruplar büyük ilgi toplar.Sadece bu türe endekslenmiş plak dükkanları, radyolar ve festivaller var fakat grup üyeleri kendilerini gotik tarzını kabul etmedikleri gibi yalnız bu kitleye hitap ediyor durumuna gelmek istemedikleri için bu tür dükkanlardan albümlerini toplatma kararı almışlardır.Şarkılarda çoğunlukla aşk ve çaresizlikle birlikte karanlık temaları dikkati çekiyor.
Evanescence piyasadaki diğer nu-metal veya goth gruplarından çok farklıdır.Grup:"Öfke dolu gençlerin hazırladıkları, önceden paketlenerek satışa sunulmuş gibi duran çok albüm var piyasada Biz böyle değiliz.Bir görüntü satmaya çalışmıyoruz, sadece kalbimizdekileri yazıyoruz."diye açıklıyorlar.
Grup turnedeyken Ben Moody grubu terketmiştir.Bu bazıları için hayal kırıklığı yaratırken bazıları için de sevinç yaratmıştır!Ben Moody Avril Lavigne'ın bir ara gitaristliğini yaparken grup devam etme kararı alarak turneye kaldığı yerden devam etmiştir ve Ben Moody'nin yerine Cold grubunun gitaristi Terry Balsamo geçmiştir.2004 yılının Kasım ayında unutulmaz Paris konseri görüntüleriyle oluşan "Anywhere But Home" adında bir konser albümü çıkarmışlardır.
İlk albümleri bu kadar patlama yarattıysa iler ki albümleri nasıl olacak düşünemiyorum...Dinleyicileri her geçen gün artan, tarzıyla, müzik kalitesi ve sarf ettiği cümleleriyle gönüllerde taht kuran gruptan daha fazlası da beklenemez zaten.Bizde Evanescence varoldukça hep arkalarında olacağız.Kalitesinden taviz vermeyen grubun müzikleriyle büyümeye devam edeceğiz...
H.I.M - Dark Light (Gothic/Rock)
H.I.M 1995 yilinda Finlandiya'da kurulan, Hardrock ve Gothic metal muzigi yapan gruptur. Gerci butun H.I.M dinlemeyenler Bu grup hakkinda degisik yorumlar yapiyorlar. Bunlardan biri ise ; Metal ve Gothic tarz yapmiyorlar demesi. Digeri ise vokal Ville Hermanni Valo'ya Gay demeleri. Fazla Bilgi icin haberin devamini okuyunuz..
Grubun parcalarina soyle bir baktigimiz da H.I.M'in insani depresif edici, Melankolik havaya sokacaginihemen anlayabiliyoruz. Genellik le Sevgi yuklu, parcalar yazildigindan dolayi Hayranlarin genelde hepsi Depresifligi ve Melankolikligi seven insanlardir. Grubun Son albumleri 28 Eylul tarihinde '' Dark Light '' olarak piyasa da yerini aldi. Turk ve Yabanci Rock Tv'lerde gozuken H.I.M, Son klibini '' Killing Loneliness '' isimli parcasina cekti. Ville valo'ya gore hayat biraz daha kutsallik. Bir dergide ; '' Ben insanlari sevgi yonunde neler yapmak istediklerini anliyorum, Ona gore kayit yapiyoruz '' demesi, butun Hayranlarini uzerine cekti. Hayranlari icinde ; '' Onlar depresifligi seviyor ise, bizde devamini getirmeliyiz '' demisti. H.I.M 1995 tarihinde kurulduktan 2 yil sonra ilk albumu olan "Greatest Lovesongs, Vol. 666" isimli Albumu ile Hardrock olarak muzik piyasasina ismini yazdirdi. Bu albumde hakikaten guzel parcalar da vardi, Wicked game, The Heartless, It's all Tears ve For you gibi. Bu albumde 9 parca vardir. Aradan 3 sene gectikden sonra H.I.M tarzini biraz daha sertlestirdi ve beklenen album ''Razor Blade Romance'' adi altinda cikti. Bu albumde 13 parca olmasi dikkat cekerek, Album icerisinde sizi depresifligi, melankolige itecek dolu parcalar vardi. Bunlar dan su anda da bilinen ; Join me in death, Gone with the sin gibi parcalar. Posion Girl, heaven Tonight, Razorblade Kiss gibi seckin parcalarda vardi. H.I.M bu sefer hic fazla beklemedi, Album icin erkenden Studyoya girdi ve 2001 senesinde "Deep Shadows & Brilliant Highlights" isimli albumu cikardi. In joy and sorrow, Please Don't Let It Go, Heartache Every Moment, Love You Like I Do Albumde ki en iyi calismalar olarak Finlandiya Rock Muzik piyasasindan Odul aldi. H.I.M Bu albumden sonra Dunya Turnesi olarak konserlerine basladi, İngiltere, Almanya, İspanya, Norvec, İsvec ulkelerinde konser verip, hayranlarina guzel canli performans izleten Ville Valo ; Bir dergi de Spikerin ; '' Gunden gune hayranlariniz buyuyor, gelisiyor, Bunun icin neler diyeceksiniz ? '' Sorusuna ; '' Eger hayranlarimiz bizleri seviyorsa, bu bizim icin cok guzel bir olaydir, Guzel bir seyler yapmak ve onlar ile bir seyler paylasmak icin Bu tarzi yapiyoruz '' dedi. H.I.M Konser turnesini tamamladikdan sonra o Muhtesem albumu olan, '' Love Metal '' ile gundeme tekrar ust seviyelerde haber olarak basladi. Bazi Rock ve Metal dergileri H.I.M'in bu tarzini cok seviyor, digerleri de elestiriyorlardi. Album ciktikdan sonra hayran kitlesi bir hayli cok oldu. Ville valo ve ekibi, Guzel seyler yapti. Bu albumde ki guzel parcalarin canli performans olarak kayit edilmesi, Konserlerde soylenmesi hayranlarinin hosuna gidiyordu. Albumde ki Guzel parcalar ; Buried Alive By Love, Soul On Fire, The Funeral Of Hearts, Endless Dark, Circle Of Fear ve The Sacrament.. 1 Sene sonra H.I.M "And Love Said No: The Greatest Hits 1997-2004" isimli Hit bir album cikararak, Tekrar degisik versiyonlar ile Hayranlari ile beraber oldu Ozellikle bu senesinde Cok fazla taninan H.I.M ; Hayran kitlesini 4-5 e katladi. Bu sene de surekli konserler ile gecti, Ancak konserler azdi, konser bittikden sonra Son album olan '' Dark Light '' albumu cikti. Dark Light albumunde ki ilk video klip, Rip out the wings of a Butterfly oldu, Ardindan Killing Loneliness klibi cekildi. 28 Eylul cikmis olan Bu album icin ; H.I.M hayranlari genellikle, Diger albumlere gore cok kotu oldugunu soyluyorlar. Belki biraz parcalarina isinamamislardir, bu yuzdendir. Ayrica H.I.M vokali, Ville Hermanni Valo icin soylenen '' gay '' kelimelerini, Siyahpark.org Sitesi olarak kiniyoruz, Lutfen boyle dememeleri icin rica ediyoruz.
Draconian
İsveçli grup Draconian'ın başlangıcı 1994 Mayısına dayanıyor. Johan Ericson(davul-vokal), Andy Hindenäs(gitar) ve Jesper Stolpe "Kerberos" adında black metal etkileşimli bir melodic heavy death metal grubu kurdu, birkaç ay sonra vokalist ve şair Ander Jacobsson'un gruba katılmasıyla grup bugünkü ismini aldı.
Draconian 27 Ekim 1995'te ilk demosunu kaydetti. "Shades of a lost moon" adlı demoda Jessica Eriksson(flüt,vokal), Susan Arvidson (vokal,klavye) ve Andreas Haag(intro "My Nemesis") de emeği geçenlerden. Fakat demo gruubun arkadaşı olan gitarist Magnus "Bergis" Bergström da gruba katılıncaya dek yayınlanmamış.
İlk demo "Shades of a lost moon" yayınlanmasının ardından dünya çapında iyi tepkiler aldıysa da grup herhangi bir kontrat imzalamamıştı. Ocak 97'nin sonunda Draconian 2. demosu In Glorious Victory'yi kaydetti. Fakat ses kalitesinden memnun kalmayınca demoyu yayınlamamaya karar verdiler.
Sonraki aylar grup iki elemanın askerlik görevleri sebebiyle daha az üretkendi. Klavyede kişisel sebeplerle gruptan ayrılan Susan Arvidsson'un yerini Andreas Karlsson aldı. Daha sonra grup tarzını gotik metalin atmosferik, melodik ve duygusal bir türü olarak belirledi.
Ağustos 99 başlarında grup The Closed Eyes of Pradise'ı kaydetmek için tekrar stüdyodaydı. Albüm şeytan, O'nun düşmüş melekleri, Tanrının gerçek yüzü ve gelecekteki savaşı konu alıyordu. Susanne Arvidsson misafir olarak vokallerde yer aldı. Fakat maalesef kayıtlar yine kötü prodüksiyon yüzünden Draconian'ın yüksek standartlarına uygun değildi. 2000 yılının Mayıs-Haziran ayları boyunca Andreas Karlsson, Anders Jacobsson ve Johan Ericson demonun kalitesini yükseltmek için uğraştılar. Yeni melodiler ve efektler eklediler. Emekler işe yaradı ve demo sonunda yayınlandı.
Draconian daha sonra yeni şeylere konsantre oldu. Soundları daha yavaş, daha karanlık ve daha doom bir hal aldı. 2 şarkılık tanıtımları Frozen Features internette ve cd formatında yayınlandı
Frozen Features'ın kaydından kısa bir süre sonra Andy Hindenäs gruptan izin aldı. Yerini davulu Jerry Torstensson'a bırakan Johan aldı. Bu arada demoları da eleştirmenler ve gotik metal dinleyicileri tarafından ilgi görüyordu. 2002 yazında son bir demo kaydettiler-Dark Oceans We Cry... Daha sonra grup Napalm Recordsla kontrat imzaladı.
Daha sonra grup Temmuz 2003'te ilk albümleri Where Lovers Mourn'u kaydetti. Albüm aynı yıl 21 Ekim'de piyasaya sürüldü. Çoğu şarkı öncekilerin tekrar kaydedilmişiydi fakat albümdeki 3 yeni şarkı onların gotik metal birikimini gösteriyordu.
Sonraki sene grup daha sert,karanlık ve daha doom bir sound üzerinde çalışmaya başladı. Pelle Saether'ın direktörlüğünde grup Arcane Rain Fell'i kaydetmek üzere stüdyoya girdi. Albüm düşmüş melekler hakkındaydı.Ayrıca grubun en popüler şarkısı "Death come near me" yeni 15 dakikalık versiyonuyla albümde yerini aldı ve şarkıda Amerikan Doom/Death grubu Necare'den Ryan Henry de misafir edildi.
Grubun şu anki kadrosu:
Johan Ericson (lead ve ritm gitar) | Lisa Johansson (vokalist)
Anders Jacobsson (vokalist) | Jerry Torstensson (davul)
Daniel Arvidsson (ritm gitar) | Andreas Karlsson(klavye) | Jesper Stolpe (bas gitar)
Dimmu Borgir
Dimmu Borgir, 1993 yılında Shagrath, Silenoz ve Tjodalv tarafından kurulmuş bir melodik black metal grubu. Brynjard Tristan'ın basçı, Stian Aarstad'ın da klavyeci olarak katılmasıyla tam anlamıyla doğmuş olan Dimmu Borgir; Emperor, Cradle Of Filth ve Kreator kadar başarılı, kaliteli bir topluluktur.
Agresif gitarlar, yıkıcı davullar, dinleyenin tüylerini diken diken eden yırtıcı, melodik ve operatik vokaller, ürkütücü klavye melodileri, müthiş bir ahenk... İşte Norveçli grubun müziğini böyle tanımlayabiliriz. 80'lerin black ve heavy metal etkilerini taşıyan Dimmu Borgir, Wagner ve Dvorak gibi klasik müzik bestecilerinden de etkilenmiş.
Topluluk, piyasaya, 1994'te Necromantic Gallery Productions'dan çıkardıkları "Inn I Evighetens Morke" adlı çalışmalarıyla girdiler. Albüm büyük ilgi gördü ve birkaç haftada yüksek satış rakamlarına ulaştı. Black metal çevresinde artık adları duyulmuştu. Ve aynı yıl "For All Tid" isimli ilk uzun albümlerini hazırladılar. Yavaş, karamsar ve atmosferik bir kayıttı bu. Albümde Dødheimsgard'dan ldrahnand'a, Ved Buens Ende'den Vicotnik'e kadar birçok ismin yardımları vardı. Shagrath davul ve vokallerde (ve beşinci şarkıda gitarda), Silenoz gitar ve vokallerde, Tjodalv gitarda, Tristan bassta, Aarstad ise klavyede ve efektlerde şarkıları icra eden isimlerdi.
1996'da black metal tarihinin önemli albümlerinden biri olan "Stormblåst"'ı yayınladılar. Bu albüm, Dimmu Borgir'ın diğer birçok melodik black metal grubundan daha başarılı olduğunun göstergesiydi. Bugünkü tarzlarına doğru büyük bir adım attılar. Olgun şarkı sözleri, klasik müziğin güçlü etkisi ve mükemmel bir müzik... "Stormblåst" ile Dimmu Borgir hızını arttırmış ama atmosfer ve melodiyi yerli yerinde tutmasını bilmiştir. Bu albümde; Shagrath lead Gitar ve vokalde, Silenoz ritim gitar ve vokalde, Tjodalv davul ve perküsyonda, Tristan bass gitarda, Aarstad ise klavye ve piyanoda karşımıza çıkıyordu.
Topluluğun ilk iki albümünde şarkılar Norveççeydi. Daha sonra bütün dinleyicilerin anlaması ve daha geniş bir kitleye hitap edilmesi açısından sözler İngilizce olarak yazılmaya başlandı.
"Stormblåst" dan sonra 1996'da Dimmu Borgir "Devil's Path" isimli bir MiniCD yayınladı. 4 şarkıdan oluşan bu çalışmaya adını veren "Devil's Path" isimli parça, büyük beğeni toplamış, kalitesiyle dikkat çekmişti. Bu albümde bassa Tristan yerine Nagash geçti. Stian Aarstad askere gittiği için klavye işlerine katılamadı. Albüm; gitarda Shagrath, vokal ve klavyede Silenoz, davulda Tjodalv ve bassta Nagash ile kaydedildi.
1997'de Dimmu Borgir çok başarılı bir çalışmaya daha imza attı: "Enthrone Darkness Triumphant". Black metal dünyasının en önemli 10 albümünden biri sayılabilecek olan çalışma, daha büyük bir firmadan, Nuclear Blast'tan çıkmıştı. Çünkü önceki firma dağıtımda yeterli performansı sağlayamamış, istenilen satışı gerçekleştirememişti. "Enthrone Darkness Triumphant" 150.000'den yüksek bir satış rakamına ulaştı. Dimmu Borgir artık black metalin en büyük isimlerinden biriydi. Hala sert, melodik ve agresif... Bu arada albümdeki "Tormentor Of Christian Souls" parçasının sözlerinin neden CD kitapçığında olmadığı merak konusu olmuştu. Bunun nedeni, Nuclear Blast'ın, sorun çıkmasından çekinerek şarkının sözlerini basma sorumluluğunu üzerine alamamış olmasıydı. Dimmu Borgir çalışmaları arasında önemli bir yeri olan bu albümde; Shagrath gitar ve vokallerde, Silenoz gitarda, Tjodalv davulda, Nagash bassta, Aarstad klavye ve piyanoda çalışmıştı.
"Enthrone Darkness Triumphant" kayıt edildikten sonra, Shagrath'ın canlı performanslardaki vokal ve sahne etkinliğinin artmasını sağlamak amacıyla gruba sezonluk olarak Astennu dahil edildi. Gitarlarda etkin olan bu isim, daha sonra grubun daimi üyesi olacaktı.
Dimmu Borgir, "Enthrone Darkness Triumphant" turundan sonra bi küçük tur daha yaptı ve bu program esnasında Tjodalv ailesiyle ve yeni doğan çocuğuyla daha fazla zaman geçirebilmek için birkaç aylığına gruptan ayrılmak durumunda kaldı. Onun yerine Auro Noir'den Aggressor sezonluk davulcu olarak alındı. Bu isim, şarkılara çok çabuk adapte oldu. "Enthrone Darkness Triumphant" turu sırasında bazı konserlerde sorun çıkaran Aarstad kendini kapının önünde bulmuştu. Onun yerine; Therion ve Ancient ile de çalışmış olan Kimberly Goss geldi. Ancak sezonluk bi klavyeci olduğundan gruptan kendi isteğiyle ayrıldı. Bu kez de Mustis adlı genç bi müzisyen katılmıştı gruba. İlk konseri de Dynamo Open Air 1998 festivalinde olmuştu.
Mustis önceden herhangi bi grupta çalmamış olmasına karşı Dimmu Borgir'a önemli katkılar sağlamayı başardı. "Spiritual Black Dimensions" albümünde de ağırlığı ciddi şekilde hissedilmektedir. Şarkıların % 60'ı klavye üzerinde bestelenmişti.
1998'de Nuclear Blast etiketiyle "For All Tid" albümü, bazı eklentilerle tekrar yayınlandı. "Inn I Evighetens Morke" albümünden de 2 parça, bu çalışmada yer almıştı. Aynı yıl Dimmu Borgir bi MiniCD daha çıkardı. 2 yeni, 2 eski, 1 cover ve 3 canlı performanstan oluşan Nuclear Blast etiketli bu albümün adı "Godless Savage Garden" idi. Norveç'in Grammy'si olarak kabul edilebilecek olan "Spellemannsprisen"de bu çalışma için oldukça iyi bir değerlendirme yapılmıştı. Ancak The Kovenant ve Mundanus Imperium'un albümleriyle birlikte aday gösterilen "Godless Savage Garden", ödülü Kovenant'ın "Nexus Polaris"'ine kaptırdı.
Hayranlarının sabırsızlıkla beklediği "Spiritual Black Dimensions" albümü, adı pek fazla duyulmamış olan Abyss Sütüdyoları'nda kaydedildi. Dimmu Borgir, göze çarpan, büyüleyici bir albüme imza atmıştı. Ve Phantasmagoria ilk kez Dynamo 1998'de çalındı. Bir diğer şarkı da "Beauty In Darkness Vol. 3" derlemesindeki "The Insight And The Catharsis" idi. Bu da albüm piyasaya sürülmeden ortaya çıkmıştı. 1 Mart 1999 tarihinde beğeniye sunulan "Spiritual Black Dimensions" albümü, büyük yankı uyandırdı. Dimmu Borgir'ın karanlık krallığının tahtının tek sahibi olduğu bir kez daha kanıtlanıyordu.
Bir kesim, Dimmu Borgir'ın müziğinin nereye gittiğini tam kestirememiştir. Ancak krallar, tarihlerindeki en iyi albümü yapmışlardı. Nagash, The Kovenant'a tam anlamıyla konsantre olabilmek için gruptan ayrıldı ve yerine Simen Hestnaes geldi. Operatik vokalleriyle gruba yeni şeyler katan Simen, bir süre sonra grubun değişilmez elemanı olacaktır. Piyasada fırtına gibi esen, Dimmu Borgir'a altın çağını yaşatan "Spiritual Black Dimensions"; vokalde Shagrath, gitarda Erkekjetter Silenoz, lead gitarda Astennu, davul ve perküsyonda Tjodalv, bassta Nagash, klavye ve piyanoda Mustis kadrosuyla oluşturulmuştu.
"Spiritual Black Dimensions" albümü yayınlandıktan bir ay sonra "Old Man's Child"la bi albüm daha yaptılar. "Sons of Satan Gather for Attack" adlı çalışmadan sonra, aynı ay içinde, Astennu'nun yan projesi olan "Carpe Tenebrum, Mirrored Hate Painting" albümünü yayınladılar. Burada Nagash ın vokalleri yer aldı. Müzik, Dimmu Borgir müziğine çok yakın olmakla beraber biraz daha hızlıydı.
1999 başlarındaki New Jersey ve Montreal konserlerinden sonra; Tjodalv, gruptan ayrılmasının herkes için en iyisi olacağı görüşünü belirtti. Nedenleri müzikal açıdaki değişikliği ve bakması gereken bir ailesi olmasıydı. Onun yerine kimin geleceği belliydi; Cradle Of Filth'in eski davulcusu Nick Barker. Nick, henüz Borknagar'la olan Kuzey Amerikadaki "Kings Of Terror" turunu tamamlamıştı.
Dimmu Borgir 2000 yılının Mart ayında yeni albüm kayıtları için Abyss sütüdyosuna girmeyi planlıyordu ama bu gerçekleşmedi. Çünkü yeni materyali tamamlamak için zamana ihtiyaçları vardı. Finansal problemler söz konusuydu, Nick hala İngiltere'de yaşıyordu ve her istediğinde Norveç'e gelmesi mümkün değildi. Kişisel sorunlar yüzünden Astennu gruptan atıldı ve yerine Norveç black metal müziğinin önemli gitaristlerinden Galder geldi. Bu değişikliklerden bir süre sonra aynı yılın sonbaharında İsveç'teki Fredman Stüdyosu'na girdiler. (At The Gates, In Flames, Dark Tranquillity gibi topluluklar burada kayıt yapmıştır.) Ve yine oldukça kaliteli bir işle dinleyenlerinin karşısına çıktılar: "Puritanical Euphoric Misanthropia". Ürkütücü atmosferiyle hayranlarını kendilerinden geçiren bu albüm, büyük bir kesime göre Dimmu Borgir'ın o güne kadarki en iyi albüm çalışmasıydı. Şarkı yazma işi en yüksek noktaya ulaşmıştı artık. "Blessings Upon The Throne Of Tyranny", "Kings Of The Carnival Creation", "The Mealstrom Mephisto" ve "Architecture Of A Genocidal Nature" parçaları bu açıdan özellikle dikkat çeken çalışmalardı.
Bazı parçaları Göteborg senfoni orkestrasıyla kaydetmişlerdi. Sonuç; mükemmel gitar işleri ve dinamik klavyeler... Nick Barker, şarkılarda patlamalar yaratmış, basta mükemmeliğe ulaşan Hestnaes çok iyi geri vokal icra etmiş, Shagrath' ın korkutucu vokalleri, Dimmu Borgir müziğini zirveye çıkarmıştır.
Grup, Mart 2001'de yollara düştü ve yüzbinlerce hayranına müthiş gösteriler sundu. 2001 sonbaharında 11 Eylül saldırısı nedeniyle turlarını yarıda kestiler. 26 Ekim 2001 de Alive in Torment adlı canlı performans albümlerini çıkardılar. Çalışmanın içeriğini şu parçalar oluşturdu; "Tormentor of Christian Souls", "The Blazing Monoliths of Defiance", "The Insight and the Catharsis" ve "Puritania and The Maelstrom Mephisto".
Dimmu Borgir
Dimmu Borgir, 1993 yilinda Shagrath, Silenoz ve Tjodalv tarafindan kurulmus bir melodik black metal grubu. Brynjard Tristan'in basçi, Stian Aarstad'in da klavyeci olarak katilmasiyla tam anlamiyla dogmus olan Dimmu Borgir; Emperor, Cradle Of Filth ve Kreator kadar basarili, kaliteli bir topluluktur.
Agresif gitarlar, yikici davullar, dinleyenin tüylerini diken diken eden yirtici, melodik ve operatik vokaller, ürkütücü klavye melodileri, müthis bir ahenk... ?ste Norveçli grubun müzigini böyle tanimlayabiliriz. 80'lerin black ve heavy metal etkilerini tasiyan Dimmu Borgir, Wagner ve Dvorak gibi klasik müzik bestecilerinden de etkilenmis.
Arch Enemy
Amacı thrash metal ile death metali karıştırıp “saf” bir sound yakalamak olan Arch Enemy 1995 senesinde kuruldu. 96’da “Black Earth” isimli çıkış albümlerini hazırlayarak kariyerine başlayan grup tüm Avrupa metal camiasının dikkatini çekti. Melodik ve progresif ritimler, çift gitar melodileri ve güçlü vokaliyle oluşturdukları sound eşsizdi. Wrong Again Records etiketiyle 1996 yılında çıkan bu albümden sonra artık herkes gruptan başka bir çalışma bekliyordu.1997 yılında tekrar stüdyoya girdiler ve “Stigmata” albümlerini doldurdular. Albüm 1998’de Savage Messiah Music firması tarafından çıkarıldı. Daha olgunlaşan ama hala saf duran müziğiyle bu albüm de tüm metal sevenler tarafından tam not aldı. Kariyerini yükselten ve Century Media Records firmasıyla anlaşan grubun üçüncü albümü ise “Burning Bridges” oldu. Death, thrash ve progresif metalin bir karşımı olan albüm ayrıca dozajı dengeli bir şekilde melodikti. Albümde, grubun prodüktörlüğünü yapan Fredrik Nordström de klavyesiyle yer aldı. Per Wiberg de piyanosuyla albümde misafir sanatçı olarak bulundu.Japonya’da oluşan hayran kitlesine konser vermek üzere 99’da bir turne düzenlediler. Bu konserin görüntüleriyle “Burning Japan” adında sadece Japonya’ya dağıtılan bir de live albümleri çıktı. Daha agresif bir sounda sahip olan dördüncü albümleri “Wages Of Sin” 2001 yılında metal dinleyicilerinin beğenisine sunuldu. Albüm Arch Enemy’nin şu ana dek yaptığı en sert ve en titiz hazırlanmış çalışmasıydı. Japon hayranları için albüm kısa bir süre sonra Japonya’da da piyasaya çıktı.Century Media Records, Arch Enemy sevenleri için yine “Wages of Sin” adında 2 CD’lik bir albüm hazırladı. 2002 yılında çıkan albümde bonus parçalar ve video klipler de bulunuyordu. Bir sene sonraysa limitli sayıda üretilen ve her Arch Enemy hayranının arşivinde bulunması gereken “Anthems Of Rebellion” çıktı. Arch Enemy bu albümleriyle halen “saf metal” yapan ender teknik gruplar arasında bulunuyor. Hayran kitlesiyse her geçen gün artmaya devam ediyor.Arch EnemyAmacı thrash metal ile death metali karıştırıp “saf” bir sound yakalamak olan Arch Enemy 1995 senesinde kuruldu. 96’da “Black Earth” isimli çıkış albümlerini hazırlayarak kariyerine başlayan grup tüm Avrupa metal camiasının dikkatini çekti. Melodik ve progresif ritimler, çift gitar melodileri ve güçlü vokaliyle oluşturdukları sound eşsizdi. Wrong Again Records etiketiyle 1996 yılında çıkan bu albümden sonra artık herkes gruptan başka bir çalışma bekliyordu.1997 yılında tekrar stüdyoya girdiler ve “Stigmata” albümlerini doldurdular. Albüm 1998’de Savage Messiah Music firması tarafından çıkarıldı. Daha olgunlaşan ama hala saf duran müziğiyle bu albüm de tüm metal sevenler tarafından tam not aldı. Kariyerini yükselten ve Century Media Records firmasıyla anlaşan grubun üçüncü albümü ise “Burning Bridges” oldu. Death, thrash ve progresif metalin bir karşımı olan albüm ayrıca dozajı dengeli bir şekilde melodikti. Albümde, grubun prodüktörlüğünü yapan Fredrik Nordström de klavyesiyle yer aldı. Per Wiberg de piyanosuyla albümde misafir sanatçı olarak bulundu.Japonya’da oluşan hayran kitlesine konser vermek üzere 99’da bir turne düzenlediler. Bu konserin görüntüleriyle “Burning Japan” adında sadece Japonya’ya dağıtılan bir de live albümleri çıktı. Daha agresif bir sounda sahip olan dördüncü albümleri “Wages Of Sin” 2001 yılında metal dinleyicilerinin beğenisine sunuldu. Albüm Arch Enemy’nin şu ana dek yaptığı en sert ve en titiz hazırlanmış çalışmasıydı. Japon hayranları için albüm kısa bir süre sonra Japonya’da da piyasaya çıktı.Century Media Records, Arch Enemy sevenleri için yine “Wages of Sin” adında 2 CD’lik bir albüm hazırladı. 2002 yılında çıkan albümde bonus parçalar ve video klipler de bulunuyordu. Bir sene sonraysa limitli sayıda üretilen ve her Arch Enemy hayranının arşivinde bulunması gereken “Anthems Of Rebellion” çıktı. Arch Enemy bu albümleriyle halen “saf metal” yapan ender teknik gruplar arasında bulunuyor. Hayran kitlesiyse her geçen gün artmaya devam ediyor.
Amon Amarth
Kökleri Viking mitolojisine ve Deathmetal e sımsıkı bağlanmış olan AMON AMARTH 1992 yılında Stockholm'un güneyinde Tumba (Isveç) adındaki küçük bir yörede ortaya çıktı.İsmini Tolkien'in Orta Dünyasında, Mordor daki dağdan (Amon Amarth) alan grup kurulduğu tarihten itibaren birçok melodi ve armoni içeren; Vikingleri ve Kuzey tanrılarını anlatan parçalar yazmaya başladı.AMON AMARTH ı diğer Deathmetal gruplarında ayıran ve bugün bulunduğu yere getiren en büyük farklılık ta buydu...
Vokalist Johan Hegg niçin bu konuyu işlediğini; "Viking teması ve Iskandinav mitolojisi benim için daha çok bir hayat felsefesi haline geldi." şeklinde açıklıyor. Grup kurulurken elemanlar kendi aralarında kendi müziklerini yapmak,eğlenmek için bir araya geldi hatta yapılan açıklamalara göre grup kurulduğunda büyük hedefleri yoktu ve Isveç piyasasından çok küçük bir pay almayı ve ülke gençleri tarafından tanınmayı bile kendileri için yeterli görüyordu.
Grup 1993 yazında Lagret Studios'a girdi ve grubun hiçbir zaman yayınlanmayan demosu "Thor Arise" ı kaydetti.Grup bu kayıdı yeterince güçlü görmüyordu ve dünyada bu şekilde tanınmak istemiyordu.
Demo'nun tracklisti;
1. Risen From The Sea
2. Atrocious Humanity
3. Army Of Darkness
4. Thor Arise
5. Sabbath Bloody Sabbath (Black Sabbath cover)
şeklindeydi ve şu anda hit olmuş birçok parçayı içeriyordu.Grup daha sağlam birşeyler ortaya çıkarmak için yeni prova ve çalışmalara başladı ve tekrar stüdyoya girdi.Sonuç olarak ortaya ikinci demo "The Arrival Of The Fimbul Winter" çıktı. Bu demo birinci demoya göre gerek yakaladıkları sound gerek müzikalite bakımından daha tatmin ediciydi ve grup bu demoyu underground piyasaya sürmek için arayışlara başladı.Alınan cevap mükemmeldi.Grubun bu demosunu satmak ve haklarını güvence altına almak için Pulverised Records (Singapur) grupla bağlantı kurdu.
Grup 1995 yılının Kasım ayında 5 günlüğüne Peter Tägtgren (Hypocrisy) e ait olan The Abyss Studios'a girmeye karar verdi ve bu süre içinde "Sorrow Throughout The Nine Worlds" albümü kaydedildi.Bu albüm 3 yeni parça ve ikinci demodan tekrar kaydedilmiş 2 parça içeriyordu.Albüm, 1996 Nisan ında piyasaya sürüldü ve grubun dünya çapındaki kariyeri daha da sağlamlaştı.Albümün piyasaya çıkışından 2 ay sonra davulcu Nico gruptan ayrıldı ve yerine Martin Lopez gruba dahil edildi.Bu andan sonra Amon Amarth'a birçok plak şirketinden teklif geldi ve grup bunların içerisinden Metal Blade ile anlaşmayı tercih etti. 1997 yılının Mart ayında grup, Metal Blade deki ilk albümü "Once Sent From The Golden Hall" i Peter Tägtgren ile kaydetmek için tekrar The Abyss Studio'ya girdi.Kayıt sonuçları AMON AMARTH'ın Swedish Death Metal sahnesinin en hiddetli ve agresif gruplarından birisi olacağını daha o zaandan kanıtlıyordu.
"Once Sent From The Golden Hall" albümünün kaydından sonra gitarist Anders Hansson gruptan ayrıldı.Grup bir ay sonra Deicide, Six Feet Under ve Brutal Truth ile turneye çıkacağı için acele gitarist arayışına girdi ve Johan Söderberg gruba dahil oldu.Grup artık iyice sağlamlaşmıştı.Haziran 1998 de çıkılan turnede grup en üst düzeye ulaştı.Aynı yıl içinde davulcu Martin Lopez kariyerini OPETH de sürdürmek için gruptan ayrıldıve boşluğu Fredrik Andersson (ex-MARDUK) ile dolduruldu.Bu grubun son eleman değişikliği oldu ve 1999 yılının şubat-mart ayları boyunca tekrar The Abyss Studios a girerek "The Avenger" albümü kaydedildi. 7 parçalık albümün kayıtları esnasında herhangi bir prodüktörle çalışılmadı. Death ve Black metal tarzları; Viking etkileşimi ve brutal altyapı ile sağlamlaştırılarak harika bir albüm ortaya çıkarıldı.Grup albümün tanıtımı için Morbid Angel ın headliner olduğu birkaç festivale çıktı.
2000 Kasımında The Abyss Studios un kapanması söz konusu olunca grup yeni kayıt için aceleci davrandı.Çok kısa bir sürede "The Crusher" albümü oluşturuldu."The Crusher" AMON AMARTH'ın şimdiye kadar kaydettiği en brutal albümdü.Bu albüm gruba daha çok turneye çıkabilmesi için fırsat verdi.Grup artık bir çok ülkeden festivallere çağırılıyordu ve grup headliner olduğu ilk festivale Danimarka ve Almanya'da; Purgatory ve Seirim gruplarıyla çıktı.Turne büyük bir başarıyla sonuçlandı ve AMON AMARTH bu turne sayesinde Almanya'da yeni binyılda (2001 Ocak) sahneye çıkan ilk metal grubu olarak kayıtlara geçti.AMON AMARTH bu konserden sonra MARDUK ve VADER gibi devlerle birlikte No Mercy Festivals e katıldı ve bu festivalden sonra Marduk'un 2001 deki Amerika turlarını desteklemeye karar verdi.Fakat sponsorlar bulunamadığı için tur Ocak 2002 ye ertelendi.Grup 2002 yi beklemedi ve kendilerinin ilk Amerikan turnesine Diabolic (Tampa, Florida) in desteğiyle çıktı.Turne harika bir şekilde devam ediyordu fakat kordinatörler turneyi bir hafta gibi kısa bir sürede durdurdu ve AMON AMARTH Isveç'e geri döndü.Grup, Isveçli Death/Gore efendisi VOMITORY'ye Avrupa turu teklifinde bulundu.Teklif kabul edildi ve AMON AMARTH tekrar yollara düştü.Tur sırasında yeni albüm için birşeyler hazırlanmaya devam edildi.
Ağustos 2002 de grup 2. kez WACKEN OPEN AIR'e çıktı ve şov yaklaşık olarak 12.000 kişi tarafından izlendi ve yapılan röportajlarda herkes konserden son derece memnun olduğunu açıkladı. Grup WACKEN'dan çıkar çıkmaz "Versus the World" ü kaydetmek için 7 Ağustos'ta kendini stüdyoya attı.Uzun zamandan beri Peter Tägtgren stüdyosunu kendisine ayırdığı ve başka grupların kayıt işleriyle uğraşmadığı için grup, Malmö'deki Berno Studio'da çalışmaya başladı ve bu harika bir seçimdi.Stüdyonun Isveç metal sahnesinde mükkemmel bir ünü vardı.AMON AMARTH Berno (mühendis ve stüdyo sahibi) veya Henrik (mühendis) ile çalışırken hiç bir zorluk çekmedi ve bu yeni stüdyo grubun müzikal yapısına yeni bir boyut kazandırdı.Kayıtlar sırasında grup ara verip Almanya'ya ve Summer Breeze festivaline geziler düzenledi ve buralarda mükemmel bir şekilde karşılandı.Yeni albüm 18 Kasım da piyasaya sürüldü.Albümün sınırlı sayıdaki "Viking" baskısı ise grubun hiç yayınlanmamış eski demolarını içeriyordu ve bu albüm grubun kariyerindeki kilometre taşlarından birisi oldu.Albümün tanıtımı için 3 Amerika ve 2 Avrupa turnesine çıkıldı.
AMON AMARTH'ın yeni albümü "Fate Of Norns" da bir önceki albüm gibi Bernö Studios da kaydedildi.Bu albüm ve diğerleri arasındaki fark sorulduğunda Mikkonen; "Biraz klasik kaçacak ama albümde yakalanan sound süper ve şarkılar diğerlerine göre çok daha güçlü.Johan Söderberg'in şarkı yazımına katkısı öncekilere göre çok daha fazla oldu ve bu da müziğe yeni bir tat ve bakış açısı kazandırdı.Stüdyoya girdiğimizde birçok şarkının yazımı henüz tamamlanmamıştı ve stüdyoya girince farklı birşeyler çıkarabilir miyiz diye merak ettik.Düşündüğümüz gibi oldu ve Bernö sayesinde müzik çok farklı bir noktaya geldi.Bu Prodüksiyonda diğer hiçbirisinde harcamadığımız kadar enerji harcadık." şeklinde açıklıyor."
slipknot
owa’nin Des Moines köyünden gelen bir çok poser gruptan farklı olarak kendi müziğini yapan Iron Maiden, Kiss, Slayer dinleyerek büyümüş müzikleriyle Des Moines’u haritada gösterilebilecek hale getiren bir nefret makinasıdır Slipknot.
1996 yılında kaynak işinde çalışan Shawn Crahan ve arkadaşı Anders Colsefini tarafindan Slipknot fikri ortaya cıkar. Shawn, Paul Gray isimli arkadaşını denemek için L.A’dan cağırır. Daha sonra gruba Paul’ün eski grup arkadaşı(Anal Blast) Joey Jordison, Donnie Steele (Body Pit) ve Josh Brainiard (Modifidious) eklenir. Böylece grubun ilk kadrosu oluşur.(Shawn Crahan-perkusyon,Anders Colsefini-vokal, Paul Gray-bas, Joey Jordison-davul, Donnie Steele-gitar, Josh Brainard-gitar). Kasabalarında ve çevre köylerde çalmaya başladılar.
1996’nın yarısında ilk albümleri Mate Feed Kill Repeat’ı cıkardılar(Producter Sean McMahon). 1000 kopyayla sınırlı albüm kısa sürede tükendi. Albüm bölgesel radyolarda çalınmaya başlamıştı bile.
Anders’ın Painface’e gitmesiyle yerine Corey Taylor geldi. Corey’in gruba dahil olmasıyla herşey daha iyiye gitmeye başladı. Kıyafetler değisti, keçi amblemli tulumlar giymeye başladılar. Her biri ayrı renkte barkodlara ve rakamlara sahip oldu. Ve maskeler. Hepsi ayrı korkunçlukta maske takmaya basladi. Kendileri, bunun muziklerini daha iyi yansıttığını düşünüyorlar…
Corey’den sonra DJ Sid Wilson ve perkusyonist Cuddles da gruba dahil olur. Cuddles’ın da ayrılması uzun sürmez. Yerini Chris Fehn’e bırakır.
1997 yılında Sepultura(Roots), Korn ve Limp Bizkit için yaptıklarıyla adından bir hayli söz ettirmiş olan Ross Robinson yeni grup bir ararken, tavsiyeler üzerine Slipknot’ı yerinde izlemek üzere Iowa’ya gider, gösterdikleri canlı performanstan etkilenerek albüm yapma teklifinde bulunur. Bir çok büyük şirketten teklif almalarına rağmen (Epic, Mercury vs) Ross Robinson sayesinde Roadrunner Records bağlantılı I Am Records ile sözleşme imzalarlar ve Californiya-Malibu’da bulunan Indigo Ranch Stüdyoları’nda kayıtlara başlarlar.
Her şey güzel gitmektedir. Ancak Josh ailesinden ayrı kalamayacağını söyleyerek gruptan ayrılır. Onun yerine gelen James Root(Deathfront) gitara geçerek ‘Purity’yi çalar.
Kendi isimlerini taşıyan albüm 29 Haziran 1999’da piyasaya çıkar. Bu albümle büyük üne kavuşurlar. Aynı yıl içerisinde katıldıkları Ozzfest’de patlamayı yaparlar ve önceleri sadece bölge sınırları içerisinde kalan ünleri ülke sathına yayılır.
Albüm önce Altın Plak sonrada Platin Plak mertebesine erişir. Rolling Stone tarafından "Hakkında En Çok Konuşulan Grup" ilan edinildikten sonra Billboard Heatseekers listelerinde 1 numaraya çıkarlar. Bir buçuk yıl süren dünya turnesinden geri döndüklerinde bir çok Rock-Alternative radyosununda zirvesini ziyaret etmiş durumdadırlar. Hard Drive dergisi "Son On Yılın En İyi Canlı Performans Grubu", Kerrang! dergisi ise okuyucu oylarıyla "En İyi Uluslararası Canlı Performans Ödülü"nü layık görür Slipknot’a.
Slipknot’ın bu kadar konuşulmasına şaşmamak gerekir. Cünkü gerçekten etkileyici ve orjinal sahne şovlarıyla seyirciyi coşturuyorlar. Shawn’ın bu konuda ise şöyle bir açıklaması var ; "Sahneye çıkmadan önce biliyoruz ki bu birilerinin bizi izlediği ilk konser ve bu nedenle mümkün olduğunca akılda kalıcı olmasını sağlamaya çalışıyoruz."
28 ağustos 2001 tarihinde Iowa albümü I Am Records’dan çıktı. Slipknot bu albümle de müziğini kanıtladı.Bu albümden de People=Shit, Left Behind, Heretic Anthem gibi hitler çıkardı.
Bu kadar hit çıkaran ve altın çağını yaşayan Slipknot’ın elemanları kendi yan projelerinde de uğrasmaya başladılar. Joey Statix-X’in gitaristi Tripp Eisen ile Murderdolls grubunu kurdu. Corey Stone Sour grubunda vokaline devam etti(Jim Stone Sour da da çalıyor).
Slipknot 3 yıl aradan sonra 24 mayıs 2004 tarihinde Road Runnerrecords etiketi altında 4. albümünü çıkararak bir patlama daha yaptı. Subliminal Verses adlı albümde Duality, Pulse of the Maggots gibi şarkılarla yine hayran kitlesini coşturdu. Halen daha turnelere devam
ediyorlar.
Aşağıdan Devam