admiral
New member
- Katılım
- 30 Haz 2006
- Mesajlar
- 12,510
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Sezona Emre Belözoğlu'nun yerini dolduramayacağı eleştirileri ile başlayan, alınan kötü sonuçlarda hep "iyi bir oyuncu olduğu ancak Fenerbahçe'nin aradığı orta saha olmadığı" belirtilen Mehmet Topal, M'Gladbach maçının adeta gizli kahramanıydı.
Takımda Hasan Ali Kaldırım (1072 dakika) ve Gökhan Gönül'den (990 dakika) sonra 974 dakika ile en çok forma giyen üçüncü futbolcu olan Topal'ın 13 maçta 2 golü bulunuyor. Mersin İdman Yurdu maçında skor 1-0 iken devreye beraberlikle girilmesini sağlayan, G. Antep maçında kilidi açan orta saha oyuncusu Spartak Moskova maçında ise belki de turu getirecek golü direkler yüzünden bulamamıştı.
Maç trafiğinin artması ve takımın yavaş yavaş oturmasıyla Topal'ın eleştirilen performansı da yükselişe geçti. Sezon başı olduğuna dikkat etmeden herkesin özellikle Emre Belözoğlu ve Galatasaraylı Selçuk İnan ile kıyasladığı oyuncu Meireles'in gelmesiyle Cristian ile birlikte Sarı Lacivertliler'in orta saha yükünü daha rahat paylaşmaya başladı. En son M'Gladbach maçında Topal'ın Caner'e attığı ve Kuyt'ın golüyle sonuçlanan pas ise muazzamdı. O pası Meireles, Selçuk İnan, Melo ya da Fernandes atsa manşetler bu oyuncuların resimleri ile süslenecekti büyük ihtimalle...
Topal'ın en dikkat çeken özelliği ise hırsı. Spartak Moskova maçında sakatlandığında sinirden sağlık malzemelerine vurması bile onun savaşçı kimliğinin göstergesi.. Mehmet Topal savaşçı olmanın şartının; hakemin üstüne yürümek, karşı takım oyuncusuna sözlü saldırıda bulunmak, teknik direktörüyle sürekli münakaşa etmek, sürekli saha içinde sinirleri germek ve takımın kimyasını bozmak olmadığını zamanla herkese gösterecektir.