k@rdelen
σяgαηιк ѕ
Evetgit demiştim sana… Beni bana bırak da git demiştim… Ama yürekten söylememiştim ki… Sen ki bir sözümden bir bakışımdan anlardın ne hissettiğimi ne demek istediğimi… Ama anlamadın. Anlamak istemedin…
Belki de anlamak istediğin buydu ve sende bunu anladın… Hani hep duymak istediğimiz gibi algılarız ya… Sen de öyle yaptın…
Bir kez baksaydın gözlerime bir kez dinleseydin sesimi; anlardın sensizliği istemediğimi. Anlardın yüreğimin nasıl ürkeknasıl korkuyla çarptığını… Bir yandan kapıyı gösterirken diğer yandan gitme diye ne dualar ettiğimi içten içe…
Sahi sen fark etmedin ama ben ne dualar ettim o anda… Son bir şans versin diye bu aşka yaradan… Son kez olsun başımı göğsüne yaslayıp uyumak için… Son kez olsun gözlerin eskisi gibi sıcak baksın diye… Son kez olsun yüreğini avuçlarımdaymışçasına yakından hissedeyim diye…
Çaresizce son bir umutla sorduğum oyalama sorularıma inat beni bana bırakıp gittin… Oysa bilirsin ben sensiz olamam kendime yetemem ki… Bir kaprise yenilip bir gurura kurban ettin ya bizi;
Sabahları kimin hayaliyle uyanmalı şimdi?
Ya da geceleri kimin kavuşma ümidi aydınlatmalı odamı?
Sen söyle hangi ateşe atıp yakmalı arınması için yüreğimi?
Hangi omuzda ağlayıp hangi yürekte teselli bulmalı?
Olur mu ki?
Yüreğimin yangını söner mi ki?
Nasıl sönsün ki…
Niye sensizliğin narı yakmasın ki?
Yakacak ki;
Göstersin gücünü.
Alsın öcünü.
Sarsın alevi bağrımı…
Alsın canımı…
Peki;
Kim iki çift sözüyle sevgisini salacak yüreğime?
Yüreğimin isyanlarını varlığıyla dindirecek?
Rüyaları teklif edip gecelerime uyku salacak?
Ya da kim tüm benliğiyle işleyecek benliğime?
Artık çok zor be zamansızım. Artık ne sana ne aşka ne hayata ne de ölüme var gücüm... Yalnızca ve yalnızca aşkına beni inandırmayı başarmış ruhumun ve bedenimin tek sahibi avutacak yüreğimi…
Merak ediyorsun değil mi? Yerini kim aldı? Adını yüreğimden kim kazıdı? Ya da zihnini meşgul eden esas soru şudur: Kim bu kadar şefkatli anlayışlı alçak gönüllü ve fedakâr aşkın sahibi?
Biliyor musun ona hiç bir şey vaat etmedim. Ne aşka ne hayata dair… Sadece geldi… Çağırmamıştım oysa… Gittiğin an bitti yüreğimin kenarında…
Kovacak oldum masum baktı kıyamadım. İsyan ettim küfürler savurdum ses çıkarmadı âşık oldum. Sana yaptığımı yaptım Dedim]
—Bende gidersem dayanamaz hayatta kalamazsın! Dedi kendinden emin haline tutuldum kaldım.
—Ya beni sensiz bırakırsan bir gün? Dedim—Ben kimseden gitmem korkularında yanlışlarında yanılgılarında sararım benliklerini. İstemem gitmeyi. Yaka paça kovulmazsam hep yerimde dururum… Bir de çağıran oldu mu huyla beraber çıkarım ancak o gönülden… Dedi sadakatine hayran kaldım...
—Tamam dedim. Ben çağırıyorum seni… Madem gel deyince gitmiyorsun gel o zaman yalnızlığım. Gel de sar sarmala yaralarımı. Gel de sar gidişiyle beni benden eden elini kolunu sallaya sallaya giden korkağın hediyesi çaresiz benliğimi…
Şimdi sakın bana sorayım deme nerde o büyük sevgin? Diye… Sen sahip çıktın hayata kadere mesafeye ve zamana inat benimsin dedin de ben mi olmaz dedim?
Anla artık! Bir korkak gibi gittin!.. Şimdi de bir yabancı gibi uzaktan bak bir tanene… Bak ben artık daha mutluyum yalnızlığımla… En azından bana yalan söylemiyor. En azından verdiği sözünde duruyor. En azından GİT! Desem de yüreğimin kenarından ayrılmıyor…
Gittin! Git dedim ve gittin! Bundan böyle yalnızlık aşığıyım bende… Hiçbir sevgi ısıtamaz artık yüreğimi… Hiçbir yürek delikanlıyım diye çıkamaz karşıma…
Gör de övün eserinle!
Bak hiçbir beklentim kalmadı hayattan…
Gönlün olsun…
Hani gittin ya;
Sana da gitmeler yakışırdı zaten…
Yolun açık olsun o zaman…
Yolun açık olsun…
Belki de anlamak istediğin buydu ve sende bunu anladın… Hani hep duymak istediğimiz gibi algılarız ya… Sen de öyle yaptın…
Bir kez baksaydın gözlerime bir kez dinleseydin sesimi; anlardın sensizliği istemediğimi. Anlardın yüreğimin nasıl ürkeknasıl korkuyla çarptığını… Bir yandan kapıyı gösterirken diğer yandan gitme diye ne dualar ettiğimi içten içe…
Sahi sen fark etmedin ama ben ne dualar ettim o anda… Son bir şans versin diye bu aşka yaradan… Son kez olsun başımı göğsüne yaslayıp uyumak için… Son kez olsun gözlerin eskisi gibi sıcak baksın diye… Son kez olsun yüreğini avuçlarımdaymışçasına yakından hissedeyim diye…
Çaresizce son bir umutla sorduğum oyalama sorularıma inat beni bana bırakıp gittin… Oysa bilirsin ben sensiz olamam kendime yetemem ki… Bir kaprise yenilip bir gurura kurban ettin ya bizi;
Sabahları kimin hayaliyle uyanmalı şimdi?
Ya da geceleri kimin kavuşma ümidi aydınlatmalı odamı?
Sen söyle hangi ateşe atıp yakmalı arınması için yüreğimi?
Hangi omuzda ağlayıp hangi yürekte teselli bulmalı?
Olur mu ki?
Yüreğimin yangını söner mi ki?
Nasıl sönsün ki…
Niye sensizliğin narı yakmasın ki?
Yakacak ki;
Göstersin gücünü.
Alsın öcünü.
Sarsın alevi bağrımı…
Alsın canımı…
Peki;
Kim iki çift sözüyle sevgisini salacak yüreğime?
Yüreğimin isyanlarını varlığıyla dindirecek?
Rüyaları teklif edip gecelerime uyku salacak?
Ya da kim tüm benliğiyle işleyecek benliğime?
Artık çok zor be zamansızım. Artık ne sana ne aşka ne hayata ne de ölüme var gücüm... Yalnızca ve yalnızca aşkına beni inandırmayı başarmış ruhumun ve bedenimin tek sahibi avutacak yüreğimi…
Merak ediyorsun değil mi? Yerini kim aldı? Adını yüreğimden kim kazıdı? Ya da zihnini meşgul eden esas soru şudur: Kim bu kadar şefkatli anlayışlı alçak gönüllü ve fedakâr aşkın sahibi?
Biliyor musun ona hiç bir şey vaat etmedim. Ne aşka ne hayata dair… Sadece geldi… Çağırmamıştım oysa… Gittiğin an bitti yüreğimin kenarında…
Kovacak oldum masum baktı kıyamadım. İsyan ettim küfürler savurdum ses çıkarmadı âşık oldum. Sana yaptığımı yaptım Dedim]
—Bende gidersem dayanamaz hayatta kalamazsın! Dedi kendinden emin haline tutuldum kaldım.
—Ya beni sensiz bırakırsan bir gün? Dedim—Ben kimseden gitmem korkularında yanlışlarında yanılgılarında sararım benliklerini. İstemem gitmeyi. Yaka paça kovulmazsam hep yerimde dururum… Bir de çağıran oldu mu huyla beraber çıkarım ancak o gönülden… Dedi sadakatine hayran kaldım...
—Tamam dedim. Ben çağırıyorum seni… Madem gel deyince gitmiyorsun gel o zaman yalnızlığım. Gel de sar sarmala yaralarımı. Gel de sar gidişiyle beni benden eden elini kolunu sallaya sallaya giden korkağın hediyesi çaresiz benliğimi…
Şimdi sakın bana sorayım deme nerde o büyük sevgin? Diye… Sen sahip çıktın hayata kadere mesafeye ve zamana inat benimsin dedin de ben mi olmaz dedim?
Anla artık! Bir korkak gibi gittin!.. Şimdi de bir yabancı gibi uzaktan bak bir tanene… Bak ben artık daha mutluyum yalnızlığımla… En azından bana yalan söylemiyor. En azından verdiği sözünde duruyor. En azından GİT! Desem de yüreğimin kenarından ayrılmıyor…
Gittin! Git dedim ve gittin! Bundan böyle yalnızlık aşığıyım bende… Hiçbir sevgi ısıtamaz artık yüreğimi… Hiçbir yürek delikanlıyım diye çıkamaz karşıma…
Gör de övün eserinle!
Bak hiçbir beklentim kalmadı hayattan…
Gönlün olsun…
Hani gittin ya;
Sana da gitmeler yakışırdı zaten…
Yolun açık olsun o zaman…
Yolun açık olsun…