Gerilim!

Ŧ ℓ ε ŧ ¢ ħ

ےσℓđ
Katılım
3 Eki 2005
Mesajlar
13,708
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
37
Gerilim!

Dilimizde güzel bir deyim vardır "dokunursan patlayacak" derler, bugün Türkiye'de gerilimin o aşamaya tırmandığı görülüyor.

İşveren işçive meslek kuruluşları birbiri ardına yaptıkları açıklamalarla bu gerçeğin altını çiziyorlar.Bayraklı mitingler veşehit cenazeleri ise ulusal vicdanı sarsan acıların ve tepkilerin dışavurumlarını sergiliyorlar.
22 Temmuz seçimine kırk gün kalmışken ülkeye bir tedirginlik havası egemen.Dışardaki ve içerdeki gözlemciler, genel seçimin bir çözüm getirip getirmeyeceği konusunda kuşkulu yorumlar yapıyorlar.


Türkiye' nin içine düştüğü bunalımı irdeleyebilmek için her şeyden önce AKP iktidarını masaya yatırmak gerekiyor.
Akp Hükümeti bugünkü gerilimin üreticisidir.Üniversiteler, YÖK, Cumhurbaşkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi vb. devlet kurumlarıyla, deyim yerindeyse, çatışma halindedir.
Ana muhalefet partisi başta olmak üzere hiçbir kurum ve kuruluşla uzlaşma niyetinde bulunmadan cumhurbaşkanı saptamak girişimi başarıya ulaşamadığı için AKP iktidarı üst kadrosu alabildiğine öfkelidir.
Başbakan Erdoğan'ın liderliğinde AKP iktidarı, erken seçim ile birlikte, rejimi değiştirecek yarı başkanlık sistemini de gündeme getirecek karar almıştır.
Devlet yapısını, temel sistemini değiştirecek bu kararı seçim sonrası oluşacak Meclis'e bırakması doğal değil miydi?

Ancak öyle anlaşılıyor ki bu iktidarın telaşı vardır.Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi bu telaş, iktidar kadrosunu her konuda gerilime sürüklüyor.
Bir devlette azınlık oylarıyla parlementoda büyük çoğunluk elde eden iktidarın telaşı, gerilimi, acelesi,
ülkede huzur, sükun, güven, denge bırakmaz.

********

Üstelik Türkiye ithal malı terörizmle karşı karşıyadır.
"Stratejik müttefikimiz" Amerika'nın işgali altındaki Kuzey Irak'ta üslenmiş bulunan PKK terörü, AKP iktidarı sürecinde gemi azıya almıştır.
Şehit cenazeleri birbirini izlemekte, toplumsal duyarlılık ve tepki doruğa tırmanmakta, AKP iktidarının edilgenliği gerilimi artıran bir etken işlevini görmektedir.
Terör tehdidi altında yaşayan ülkede AKP ile TSK arasındaki apaçık uzlaşmazlık, eski deyişle, şayanı hayrettir.
Sonuçta Erdoğan liderliğindeki AKP iktidarı, hiçbir kurum ve kuruluşla uzlaşmaya ve işbirliğine yanaşmadan ülkeyi yönetmeye çabalıyor ve yönetemiyor ya da hedefine kavga sonucunda ulaşabileceğini sanıyor.
Türkiye'de toplumu saran AKP kaynaklı gerilim 22 Temmuz seçimiyle çözülecek midir?Dileriz ki seçim, terör ve rejim kavgası yüzünden alabildiğine gerilmiş ülkemizde, aklı başında bir siyasal iktidar kurabilecek sonuçları sandığa taşıyabilir.


11 Haziran 2007
Cumhuriyet​
 
paylasım için thanx ;)
 
Geçen hafta cumhurbaşkanına ters çaktı, orduya dirsek gösterdi, ana muhalefete direkt girdi.

Özel bir fırsat doğmadığı için YÖK ve yargının payına her hangi bir şey düşmedi.

“Sakinleşmiştir” derken...

Önceki gün yine açtı ağzını yumdu gözünü...

Bu kez muhalefetin her biri nasiplendi!

CHP’yi bıraktı, MHP’yi aldı eline..

MHP’yi bıraktı, bu kez garip bir biçimde garip kalmış DP Genel Başkanı Mehmet Ağar’a bile vurdu!

Şehit cenazelerinde hükümeti protesto edenlere verdi veriştirdi; “terbiyesizler” dedi, fatura ödeteceğini söyledi ve polisi harekete geçirdi.

Televizyonlarda görüş açıklayan emekli paşalar da paylarına düşeni aldılar.

...............

Geçen hafta “aralarından su sızmıyor” dediğimiz TÜSİAD’a da ters bir kroşe atmaz mı?

Sen misin “Önce güvenlik, sonra ekonomi” diye açıklama yapan!

Askere de haddini bildirdi aslında:

- Sen bırak sınır ötesini, sınırlarımız içinde daha çok terörist var, önce onları temizle!

Tabii öyle sinirli ki...

Kimse çıkıp da “ama efendim, siz askerden sınır ötesi harekat için yazılı müracaat beklemiyor muydunuz?” diyemedi...

Dese; kafa, yumruk, tekme yeme ihtimali var.

Herkes suspus.

..............

Dün yine “sakinleşmiştir artık” beklentisi sürerken...

Aldı sazı eline...

Yine verdi veriştirdi, esti gürledi.

Muhalefet partileri cevap verdiler ama...

Bizimki tam anlamıyla aslanlar gibi kükremeyi sürdürdü.

Tam bu sırada özel kalem müdürü çok önemli ve acil bir bilgi ulaştıracak...

Fakat cesaret edemeyip, korka korka yakınındaki milletvekillerinden birine danıştı:

- Şimdi beyfendiyi arayıp bir şey söylemek istiyorum, söyleyeyim mi?

- Ben yarım saat önce aradım, öyle bir fırça attı ki, VÜCUT KİMYAM DEĞİŞTİ; hâlâ kendime gelemedim hiç aramanı tavsiye etmem.

- Ama ABD Dışişleri Bakanı Rice arıyor.

- Haaa! O zaman hemen ara, böylece sakinleşebilir.

Milletvekilinin dediği oldu, ortalık biraz sakinleşti.

...............

Öğleden sonra “Bizimki” yine esip gürlemeye başladı ve bu kez hedefinde terör örgütü PKK vardı.

Hayret...

Türkiye’de herkes korkmuş, tırsmış, pısmış; ağızlarını bıçak açmıyor.

“Bizimki” herkesi korkuttu ama...

PKK’nın bir kulağından giriyor o “aslan kükremeleri,” öteki kulağından çıkıyor!..

Bu arada, sizin vücut kimyanız nasıl sahi?!.

---

Pardon yani!

Hükümetle ordu terör konusunda tam uyum içindeymiş, terörist sayısında farklı farklı sayılar veriyorlarmış.

Yine de şükür...

Terör örgütünün adı konusunda hemfikirler!..


Şakir Süter​

Bende bu konuya karşılık bu yazıyı uygun buldum . Çok güzel açıklamış Cumhuriyet gazeteside .
Yorum yapmaya gerek yok .
 
ErdoĞani KÖtÜleyebİlmek İÇİn Pkkyi YÜcelten Gazete Yazisina Ne Dİyebİlİrİz?
Herkesİ Korkutan Tayyİp Pkkyi KorkutamamiŞ .vay Be!!!
Kİmyamizda Öncekİnden Çok Daha İyİ.
Bu Ülkede Kavga ,kurumlarla Mİllet Arasinda. PadİŞahlik Hala Devam Edİyor
Mİlletİn SeÇtİĞİ DeĞİl,atananlarin YÖnettİĞİ Bİr Ülkede YaŞiyoruz.ama ErgeÇ
Mİllİ İrade Tecellİ Edecektİr.
 
Her kesim çatışma halinde ülkemizde işçi işverenle bile çatışma halinde. Akp nin derdi sol kesmin önceden yapmış olduğu kadrolaşmayı yani demokrasi sandığınız ve gerçekleri kendinizce kabullendiğiniz şeyleri bozmak. Bu ülkede sağcılarda yaşıyor ve çoğunlukta bunu herkes biliyor, ama neden bütün devlet kurumları solun elinde ???? Yök sol Askeriye sol danıştay sol sayıştay sol Anayasa mahkemesi sol. Şunuda öğrenmiş oldukki kanun nizam ne olursa olsun Anayasa mahkemesi ve Askeriye elinde olursa herşeyi rahatça yaparsın bu ülkede. Demokrasi falan hikaye. İşinize gelince demokrasi işinize gelmeyince olur canım nolacakki hesabı.
Bu ülkede kiliseler açılırken ve o kilisede 13-18 yaşları arasındaki çocuklar eğitim görürken ayinlere katılırken kimsenin sesi çıkmadı Ama Camilerde yaz tatili döneminde ders verilirken her kafadan ayrı bi ses çıktı, çocuğun dinini öğrenmesi kötümüydü yani? Gene bakarsak şöyle bi cem evlerinde çocukların semaha katılmaları, örnekleri çoğaltabilriz..
A partisi B partisi hiç umrumda bile değil. Eşitlik tam anlamıyla özgürlük ve demokrasi kimde ise ben oradayım.
Bu ülkede üniversitelerde türban taktırmamak güzel bir politika (Önemli olan kafanın içindeki, türban inanç meselesidir) çünkü onları öğrenimden soğutmak ve sağ kesmi pıstırmak yıllardır yapılan politikalar. Üniversitelerde Türban takılana kadar eşitlik sağlana kadar bazı sol grubun tamam ben demokrasinin eğmenliği altındayım demesine kadar Chp Başta deniz baykal olmak üzere hiçbirine inanmıyorum.
Şehit cenazeleri ülkemizde hiç eksik olmadı bunuda akp ye maal ediyonuzya yazıklar olsun diyorum. akp mi destekliyor pkk yı ? destekçileri açıkca belli anket bile var sitede. Bundan 10 yıl önce daha çok şehit asker cenazelerimiz oluyordu. (Hepsine Allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun)
Yapılan mitinglerden birkaç kelimeye karşılık = sol grubun birleşme mitingi başka bişi değil.
Her ülke özelleştirmeye gider akp özelleştirme yapınca damarlarmı çatlamış oldu. Her Avrupa ülkesinde özelleştirme doruk aşamasındadır sonra avrupa birliğinden bahsetmeyelim o zaman.
Eğemenlik kayıtsız şartsız millette ise bunada inanıyorsanız Cumhurbaşkanlığı seçimlerini halka götürmeyi desteklemeniz gerek.
Şimdi Chp yi savunan arkadaşlarım Akp yi eleştiriyorlar tmm gayet normal bişi ama bi de dönün Deniz baykala bakın ülkesini seven adammış güya öyle diyorlarya geçmişine bi göz atın geçi geçmişede gerek yokya. Hükümete ortakken hükümetten desteğini çekerek borsayı düşüren ve düşen borsadan hisse senetleri toplayan ve ertesi gün hükümete desteği vererek borsayı yükselten ve düşük paraya aldığı hisselerin bir gün sonra ikiye katlayan adamdan bu ülkeye ne hayır gelir ya Jet Fadıldan daha beter benim gözümde çünkü vatansever değil vatansatar dır böyle insanlar. Nerde Gerçek Kemalistler Nerde Eğemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyen atanın torunları Nerde Din ile devlet işlerini siyasete karıştırmayan insanlar Nerde ......?

İsterdimki isviçre gibi olalım herkes istediği gibi yaşasın kimse kimseye karışmasın. İçimden geldi yazdım boş vaktimde işte öyle.
 
şakir süter ne güzel yazmış öyle maşallah, konu biraz daha uzun olsa gülmekten yırtılacaktım burada :biggrin :durdurun :durdurun

gazetecilere tekme tokat girermiş,rice ararsa yumuşarmış yoksa adamın vücut kimyasını değiştirir fırça atarmış:durdurun falan filan...

bunu yazan adamın cumhurbaşkanına bizimki diyerek hitap edişinden ve abarta abarta anlattıklarından ne kadar muhalefetçi olduğu anlaşılıyor zaten, böyle komik şeylerle mi muhalefet yapacaksınız artık
 
"Akp Hükümeti bugünkü gerilimin üreticisidir.Üniversiteler, YÖK, Cumhurbaşkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi vb. devlet kurumlarıyla, deyim yerindeyse, çatışma halindedir."

gerginliğin kaynağını bu cümle çok iyi anlatıyor. Gerçektende AKP bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde yaptıklarıyla ülke içinde gerilime sebep oldu, ve hala ortamı geriyor. Bu stratejiylede siyasi rant sağlıyor AMA bir kesimin oylarını toplarken diğer kesimi kendinden tamamen uzaklaştırıyor, saflaşma yaratıyor. Öyleki iki kesim oluştu, AKP'yi sevenler, AKP'den nefret eden. ortası yok bu olayın. Bence durum tehlikeli bir boyut kazanıyor.

Türkiye'deki devlet kurumlarında sol kadrolaşma var diyenlere ise gülüyorum, 70'li yıllarda başlayan sağ kadrolaşma son yıllarda doruk noktasına ulaştı. Örnek olarak Milli Eğitim ve Polis Teşkilatı gösterilebilir. sizce polislerin içinde yüzde kaç oranında sol görüşlü insan vardır. Bence %1'in bile altındadır. Yaşananlar ortada kararı siz verin.
 
" Akp Hükümeti bugünkü gerilimin üreticisidir.Üniversiteler, YÖK, Cumhurbaşkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi vb. devlet kurumlarıyla, deyim yerindeyse, çatışma halindedir."

Yukarıdaki cümlede üniversitelerin, yargıtayın ve danıştayın bulunması çok gereksiz olmuş, bana göre cümlenin kalabalık görünmesi için araya sıkıştırılmış.

Yök, Cumhurbaşkanı, TSK ve Anayasa Mahkemesi bana göre de sol görüşün hakimiyetinde. Hükümetle yaşanan gerilimin sorumlularıda yine kendileri hükümet değil.

Yök başkanı Teziç'in Başbakanla laf dalaşı...
Anayasa Mahkemesinin 80 yıl sonra 367 şartını kabul etmesi...
Cumhurbaşkanının kimle arası iyi ki Baykal hariç....
TSK ise adeta hükümetin altında olmadığını göstermek istercesine resmi sitelerinden açıklama yapıp muhatap bile olmak istemediklerini açık bir göstergesi.....

... ve yazınızın geri kalanında ise adeta bir diktatörden bahsedilmesi, böylesine ılımlı bir başbakanımıza yakıştırılan tekme tokat girişir edası ile birde terörün sorumlusu gösterilmesi, kavgacı bir iktidar gibi gösterilmesi ve daha henüz hayal gücünüzün hayal etmemiş olduğu suçlamaları bir kenara bırakın artık yeter günah, hiçmi iyibir tarafını göremediniz, hiçmi kaydadeğer bir başarısı olmadı bu hükümetin.

Birde pek çok yorumlarınızda da akp yi savunanlara faşist suçlaması yapıyorsunuz. Bence insanları faşistlikle suçlamak faşistliğin daniskasıdır. Siz her yorum yada alıntınızda gerçekleri yazmak yerine fikirlerinizi kabul ettirmeye çalışıyorsunuz faşist olmuyorsunuz, ama biz gerçekleri yazıyoruz ve kimseye zorla birşey kabul ettirmediğimiz halde faşist oluyoruz. Umarım bundan sonraki yorumlarınızda bizleri faşistlikle suçlamazsınız.
 
" Akp Hükümeti bugünkü gerilimin üreticisidir.Üniversiteler, YÖK, Cumhurbaşkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi vb. devlet kurumlarıyla, deyim yerindeyse, çatışma halindedir."

cümlesinde Üniversitelerin, Yargıtayın ve Danıştayın bulunmasının sebebi;

* AKP hükümetinin "mevcut üniversitelerdeki sorunları halletmeden", 15 yeni üniversite açarak ve topu YÖK e atarak; görünüşte iyi ancak içerikte boş iş yaparak yüksek öğretim sistemini baltalamasıdır.

* Danıştay saldırısı ile hafızaları tazelemek lazım!

Vakit hedef göstermişti

"Okul yolunda başını örten öğretmen"e yönelik kararından dolayı saldırıya uğrayan Danıştay 2. Dairesi'nin üyelerini 13 Şubat'ta hedef gösteren Vakit, üyelerin fotoğraflarını da yayımlamıştı

Vakitdanistay.jpg


Anadolu'da Vakit gazetesi, dün saldırıya uğrayan Danıştay 2. Dairesi'nin üyelerini, "Okul yolunda başını örten öğretmenin anaokulu müdürü olamayacağı" yönündeki idare kararını onayladığı için ağır bir biçimde suçlamıştı. Üyelerin fotoğraflarını 13 Şubat tarihli nüshasında sürmanşetten yayımlayan gazete, "İşte o üyeler" başlığını kullanınca tartışma yaratmıştı.
Okula gelip giderken türban takan öğretmen Aytaç Kılınç'la ilgili kararı "skandal" olarak değerlendiren gazete, 2. Daire Başkanı Mustafa Birden ile üyeler Mustafa Yücel Özbilgin, Engin Kumrulu ve Nevin Gönenç'in fotoğraflarını yayımladı. Karara karşı oy veren tek üye Ayfer Özdemir'in fotoğrafı ise diğer dört üyeden ayrı olarak gösterildi.
Yayın üzerine harekete geçen Bağcılar Basın Savcısı Ali Çakır, gazetenin sorumluları hakkında Terörle Mücadele Yasası'nın 6. maddesi uyarınca, "yüksek mahkeme üyelerini terör örgütlerine hedef gösterdiği" gerekçesiyle resen soruşturma başlattı.
Vakit yazarı Ali Karahasanoğlu, 2 Mayıs tarihli yazısında açılan davayı eleştirerek kendilerini şöyle savunmuştu:

Vakit'ten itiraz

"Danıştay'dan bazı üyeler şikayetçi olunca, etkin kişiler telefon üzerine telefon edip araya başsavcılıktan, bakanlıktan bazı hatırlı kişiler girince, iddianamenin şekli, olması gerekenden bir hayli değişik ortaya çıkıyor böyle.
Olsa olsa en ağırından basit bir hakaret davası, bakın, Terörle Mücadele Kanunu 6. maddesine aykırılık davasına nasıl dönüşüveriyor... Konuyla ilgilenen sayın Çiçek'ten başlayalım sormaya. Duydunuz mu sayın Adalet Bakanı, Adalet Komisyonu Başkanı? Duydunuz mu AKP'li sayın milletvekilleri? Duydunuz mu sayın Başbakan? 'Bir öğretmen okula giderken de başını örtse, öğrencilere kötü örnek olacağından, müdür olarak atamasının yapılmaması hukuka uygundur' şeklinde karar veren Danıştay hâkimlerinin isimlerini yazdınız mı, savcı bey suçlamayı yapıveriyor:
'Şeriatçı terör örgütlerine hedef gösterme!' Haberin neresinde 'terör', 'hedef gösterme', neresinde 'suç işleme tahriki', neresinde örgüt var?"

Kışlalı'ya koyulan çarpı

Daha önce "Akit" adıyla yayın yapan gazete, türbanlı avukatları barodan çıkardığı belirtilen Gümüşhane Baro Başkanı Ali Günday'ı da manşetine taşımıştı. Günday, haberden birkaç gün sonra, 26 Temmuz 1995'te İzzet Kıraç tarafından bürosunda öldürüldü.
Gazete, 28 Eylül 1998 tarihindeki sayısında da, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın şiir davasından mahkûmiyetinin onanmasını isteyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin 4 üyesinin fotoğrafını yayımladı. 'Cezacılar insan içine çıkamıyor' ve 'Evlerine kapandılar' başlıklı haberde, onama kararı veren üyeler, 'mezhepçilik yapmakla' suçlanmıştı.
Bu arada, Günday'ı öldüren Kıraç, Danıştay'a yapılan saldırının yıllardır başörtüsüne yönelik zulmün beklenen sonuçlarından biri olduğunu söyleyerek, "Bu ve benzeri olayların olmasına şaşmamak lazım" diye konuştu.
"Akit", 13 Mayıs 1999 tarihli sayısında da, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nın fotoğrafını yayımlamış ve fotoğrafının üzerine çarpı işareti koyarak, "Yuh pişkin zorba", "Zorba Kemalist gemi azıya aldı" başlıklarını atmıştı. Kışlalı, bu haberden beş ay sonra, 21 Ekim 1999'da evinin önündeki arabasına konulan bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirdi.


Üyeler Vakit'ten şikâyetçi olmuş


Danıştay üyeleri için, "İşte O Üyeler" manşeti atan Anadolu'da Vakit gazetesi yöneticileri 13 Haziran'da hâkim karşısına çıkacak. Kararı alan ve dün silahlı saldırıya uğrayan Danıştay üyelerinin de dilekçe göndererek gazeteden şikâyetçi oldukları ortaya çıktı.
Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığı'nca açılan davanın iddianamesinde, Vakit gazetesinin 13 Şubat 2006'da Danıştay'ın "türban" ile ilgili kararına karşı haber verme ve eleştiri getirme sınırlarının dışına çıkıldığı belirtildi. Gazetenin sahibi Nuri Aykon ve Sorumlu Müdürü Harun Aksoy'un 3 yıla kadar hapsinin istendiği iddianamede, Danıştay üyelerinin fotoğraflarına da yer verilen haberde, "Örtü sokakta bile yasak diyen üyeler... İşte o üyeler" şeklinde büyük puntolar kullanılarak, hâkimlerin irticai çevrelere ve şeriatçı örgütlere hedef olarak gösterildiği kaydedildi.



Başbakan'ın uçağındaki yazar


axgun021.jpg


Danıştay'ı hedef gösteren yazılar yazan Vakit yazarı Hasan Karakaya, 15 Mayıs'ta Erdoğan'ın Endonezya gezisine katıldı. Karakaya (soldan ikinci), Erdoğan'ın ATA uçağında diğer gazetecilerle birlikte yer aldı. Karakaya'nın Danıştay'ı suçlayan yazılarından bazı cümleler şöyle: 12 Şubat 2006: "İlginç değil mi, Türkiye'nin içinde bulunduğu İslam coğrafyasını 'infial'e sürükleyen 2 kelime de 'Dan' la başlıyor. Birisi 'Dan'imarka, diğeri 'Dan'ıştay! Her ikisi de 'Dan!..Dan!..' diyerek kurşun sıktılar inançlara!.. Hadi Danimarka'nın bir markası var ve amblemi de Haçlı!.. Peki Danıştay'ın markası ne? Ya da bu kararın arkasında hangi zihniyet var?"

http://www.milliyet.com.tr/2006/05/18/guncel/axgun02.html

Sorularım var:
1-Başbakan nasıl oluyorda "bu zihniyeti" uçağına alıyor???
2-Cumhuriyet gazetesindeki yazıda bundan dolayı hükümete tepki verilmesinin neresi yanlıştır???
3-Bu hususta Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'i(Allah rahmetle elesin)
katledenleri kışkırtanları uçağında adeta "ödüllendiren" tarafta mı olmak lazım?

TABİ DİYENLER YİNE DE ÇIKACAKTIR NE ALAKASI VAR BU KURUMLARIN AKP KAVGASI İLE
CÜMLE OLSUN YAZI DOLSUN DİYE YAZMIŞ CUMHURİYET BUNLARI! :saskin
 
Geri
Üst