Gerçeğin Yansıması (görkem Çakın'ın son yazısı)

gorkie

New member
Bu aydınlığın güneşin, ışığın renklerin hikayesi…

Gece bilindiği gibi karanlık… Hep karanlıktı zaten ama aydınlık yapılabilirdi işte…
Bu da onun hikâyesiydi!

Tabi ya, Her şey olabilirdi öyle değil mi? Hele istedikten sonra başarılmayacak hiçbir şey yoktu! Böyle bir hikâyede olumsuzluklar da çoktu tabi…

Bütün masal kahramanları gibi o da kendinde bir özel güç olduğunu biliyordu. Elinde ışıklar yaratıp gökyüzünü yarabiliyor, gözünü kapatıp açtığında istediği yerde olabiliyordu. Gücü o kadar kuvvetliydi ki görenler onda bir şeylerin varlığını sezebiliyordu. Bazen çok mutluydu, hareketleriyle hiç derdi tasası yokmuş gibi davranabiliyordu. Herkesin yüzüne gülmesi onda mutluluk yaratıyordu ama her masal kahramanın korkusu vardı, olmalıydı.

Kendi kendine kaldığında, tek bir odada tek bir ışığın altında, kendiyle baş başa kaldığını görünce dayanamayıp, sessizliğini yırtmaktansa: bütün kötülüklere yenildiğinin farkındaydı. Tüm masal kahramanları gibi tutunmaya gereksinimi vardı. Sarılacak bir nesneye, uğrunda savaşabilecek bir güce ihtiyaç duyuyordu. Yoksa ne masal kahramanı olabilirdi ne de korkusuz! Güçlerinin, bir önemi yoktu, sonuca varmadıktan sonra ne işe yarardı bir masal kahramanı…

Gece, karanlık daha fazla bastırdı. Daha bir gün öncesinde, elinde kılıcı, belinde kuşağı, gözlerinde parıltısı, elleri terlemekte, göz bebekleri titremekte, tüm hikayelerin yazılmış tüm masalların, gerçeğin ve hayalin bir yansıması karşısında, tüm mutlulukların ötesinde bir yaşamdaydı. Gerçekle hayalin arasındaki o ince çizgide, sevinçten gökkuşakları yapıp, sihirli iplerle gökkuşağında sallanıyordu, tüm adrenaliyle! O kadar ince bir çizgide korkusuzca dans edebiliyor, vücudunun terlemesine aldırış etmeden, gerçeğin en hissedilir dokunuşlarını tadıyordu. Her bir terlemesinde daha çok adrenalin yüklüyor, nefesler nefeslere karışıyordu. O anda dünyanın en güçlüsü olduğunun farkına vardı. Saçlarının uzunluğunda ona dokunmak, mistik bir koku içinde, insan vücutlarının birbirine bu kadar uyumlu olabileceğini hiç düşünmemişti… Çünkü bu hayalden öteydi… Gözlerini kapayıp anın tadını çıkarttı. İşte o an insanoğluna bahşedilmiş en büyük hazlarını yaşadığını fark etti.

Karanlığın verdiği bu hayallere şaşmamak elde değil doğrusu… Daha bir gün öncesinde ne kadar mutlu olan masal kahramanı, bu denli yalnız bu denli karanlığa yenik bu denli bitmiş olamazdı… Düne tekrar dönmek istemedi. Dün sadece o hazlarda, kendisine hediye edilmiş o mutlulukta kalmalıydı. Daha sonrasını düşünmek istemedi. O ürktükçe anılar daha çok yakasına yapıştı. Gerçeği kendinden saklamak istedi o gece. Onun gitmediğini bağırdı çağırdı kendini sıkıştıran duvarlara. Her çığlığında kılıcının, kuşağının, elindeki güçlerin yuvarlanan insanların hikayesini biliyordu. Kendine geldi. Yerinden kalkıp son kez masalla gerçeğin arasındaki o çizgide dikkatli bir şekilde telefonu açtı gitmesinin ardından.

Ben sensiz yapamam…
Ben de…

İşte sihirli sözcükler bu kadar basitti. Bütün hayal ürünleri geri döndü bir gece sonra. Bir ‘seni seviyorum’ cümlesinin bir günlük eksikliği ona her şeyi kaybettirmişti. Öyle ya, bizi biz yapan şeyleri bulmak gerekir hayatta. O bunu başarmıştı. Ona ait olan şeyin hayal dünyasını ne kadar çok etkilediğiydi. Gerçeğin bir önemi yoktu aslında. Neden ayrıldılar’ın bir önemi yoktu. Çünkü Bu aşk hayallerin ilmek ilmek ördüğü, kışın ortasında sıcacık tuttuğu bir masaldı. Her fani gibi, kısa bir kabustan uyanıp pencereyi açtı. Dört duvar dar değildi artık ona. Anladı ki hayaller gerçeğin aynısıdır. Hayalinin peşinden gitmek gerçeğini aramaktır. Daha güçlü olmak için kılıcına daha çok sarıldı. Şehre bakıp nice yorgun savaşçılar gördü. Kimilerinin kılıcı daha yeni parlıyordu, kimilerinki kırık… Pencereye yaslanıp hayallerin en güzelini düşünmeye başladı…

Ve yaşamaktı hayal! Hayata yeniden sarılmaktı.kılcını kuşanıp gerçekle savaşmaktı. En güzeli uğruna yaşadığı insanlar için yaşamaktı…
Bu hikayedeki bütün ışıklar zaten hep yanıyordu. Karanlık ancak düşününce geliyordu. Ve karanlığı yaratan insanlık, isteyince ve azmedince hep aydınlığa çıkabiliyordu.
Ve yaşamak, pes etmek yerine
Ve bağlanmak en güçlü duygulara…
Hayat masalsa ya da gerçekse
Kimin umrunda
Yaşamak bir ömür mutlulukla…



Bir teşşekkür yetecektir
 

yagmurROCK

New member
Çünkü Bu aşk hayallerin ilmek ilmek ördüğü, kışın ortasında sıcacık tuttuğu bir masaldı.!!!!!!!!!!!!! Masaldı.!!
neden gerçek olmadı neden masal bitti. Seven insan sevdiğini hiç üzermi? damla gözyaşına kıyamazken ben..bu kadar kolaymıydı kıymak bir bir hayallere, yaşanmışlıklara, sahiplik duygusuna..evet sadece bana ait dediğim sevgili... neden başkalarının oldun...neden?
 

HTML

Üst