Madness
Banned
- Katılım
- 16 Nis 2007
- Mesajlar
- 14,032
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Soğuk bir kış günü serpildi,
uyuyan tenime yağan karın büyüsü,
Dalgalar sessiz,
ölmüş martıların çığlıkları bedensiz
eşlik eder yokluğuma...
Sessizce yürüyor hücrelerim,
göğsümdeki sızı iç çektikçe büyüyor
genetiği değiştirilmiş hayatın suretsizliği
ıhlamur kokularını çoktan öldürdü...
insanların bu kadar kahpe oluşuna,
şahitlik etmişse de kulaklarım,
gölün durgunluğuna inanarak
dalıp gitmişti gözlerim...
Yalanlar titreyen vicdanları ovuşturarak,
alacakaranlıkları uyandırmıştı,
içimde bembeyaz bir gelin çiçeği solarken,
afallamıştı yorgunluklara sarılmış gönül...
Bugün hiç dinmedi,
inmedi yıldızlar,
bitecek gibi değildi zaten,
bedenimi yaralayan bu perdeler,
tırnaklarını geçirmişti hayatın yüzüne,
ruhumun sokaklarında oturan
çocuksu ve saf yanım
ağıt tutturmuştu yalancı şehirlere...
Yağıyor yine usulca
kaldırımlarıma
sessiz sakin ve aldırışsız
suretlerin utanmaz kırmızılıkları,
oysa ben beyazları tutmuştum ellerimde
kutsallığımı soyunmuştum
ruhumun balkonunda solumuştum sevinçleri
aforoz etmeyin şimdi kendinizi...
Bahara hep geç kaldım,
geç kalışımı yargılıyorum yastıklarımda,
kilitli diller
buz kesmiş gözler
illegal aynalarda legal bakışlar asılı kaldı,
zamansız kan damlar toprağa
toprak kurur çölleşen yaşların tuzunda...
Neden diye bağırıyor içimdeki yaralı serçecikler,
soramamışlığın pençesinde,
saçlarımı dağıtıyor sözcükler,
toplayamıyorum dağılan düşlerimi...
Neden siyaha boyuyorsunuz sanki,
geleceğin eşiklerini
izliyorum sizi buğulu camın ardından,
bilmiyorsunuz,
savuruyor kendini anılar
hırçın karadenizin dalgalarında
vurgun yemişliğin acısıyla...
Kimse buluşmuyor artık maviliklerde,
kuşlar terk edeli gölgemi,
eksildim, eksilmeliydimde,
ölürken kendimi seyredişlerimde...
Yurtsuz bir gözyaşım kipriğim de takılı,
yanılgılar dallarımda
dolaşan,
izini sürüyorum aydınlığın,
yüreğim portakal çiçeğine tutkun
bir orkide yaprağı şimdi,
Bir elimde anılarım
bir elimde umutlarım
yorgun bir kumsalın döşünde
bata çıka
dalgaların asiliğinde sırılsıklam,
kendime yürüyorum...
uyuyan tenime yağan karın büyüsü,
Dalgalar sessiz,
ölmüş martıların çığlıkları bedensiz
eşlik eder yokluğuma...
Sessizce yürüyor hücrelerim,
göğsümdeki sızı iç çektikçe büyüyor
genetiği değiştirilmiş hayatın suretsizliği
ıhlamur kokularını çoktan öldürdü...
insanların bu kadar kahpe oluşuna,
şahitlik etmişse de kulaklarım,
gölün durgunluğuna inanarak
dalıp gitmişti gözlerim...
Yalanlar titreyen vicdanları ovuşturarak,
alacakaranlıkları uyandırmıştı,
içimde bembeyaz bir gelin çiçeği solarken,
afallamıştı yorgunluklara sarılmış gönül...
Bugün hiç dinmedi,
inmedi yıldızlar,
bitecek gibi değildi zaten,
bedenimi yaralayan bu perdeler,
tırnaklarını geçirmişti hayatın yüzüne,
ruhumun sokaklarında oturan
çocuksu ve saf yanım
ağıt tutturmuştu yalancı şehirlere...
Yağıyor yine usulca
kaldırımlarıma
sessiz sakin ve aldırışsız
suretlerin utanmaz kırmızılıkları,
oysa ben beyazları tutmuştum ellerimde
kutsallığımı soyunmuştum
ruhumun balkonunda solumuştum sevinçleri
aforoz etmeyin şimdi kendinizi...
Bahara hep geç kaldım,
geç kalışımı yargılıyorum yastıklarımda,
kilitli diller
buz kesmiş gözler
illegal aynalarda legal bakışlar asılı kaldı,
zamansız kan damlar toprağa
toprak kurur çölleşen yaşların tuzunda...
Neden diye bağırıyor içimdeki yaralı serçecikler,
soramamışlığın pençesinde,
saçlarımı dağıtıyor sözcükler,
toplayamıyorum dağılan düşlerimi...
Neden siyaha boyuyorsunuz sanki,
geleceğin eşiklerini
izliyorum sizi buğulu camın ardından,
bilmiyorsunuz,
savuruyor kendini anılar
hırçın karadenizin dalgalarında
vurgun yemişliğin acısıyla...
Kimse buluşmuyor artık maviliklerde,
kuşlar terk edeli gölgemi,
eksildim, eksilmeliydimde,
ölürken kendimi seyredişlerimde...
Yurtsuz bir gözyaşım kipriğim de takılı,
yanılgılar dallarımda
dolaşan,
izini sürüyorum aydınlığın,
yüreğim portakal çiçeğine tutkun
bir orkide yaprağı şimdi,
Bir elimde anılarım
bir elimde umutlarım
yorgun bir kumsalın döşünde
bata çıka
dalgaların asiliğinde sırılsıklam,
kendime yürüyorum...
Alıntı