HeLLSPoRT
нα¢кнєℓℓ ѕρσя ѕσяυмℓυѕυ
ABDÜLKADİR HAKKINDA BİLMEK İSTEDİKLERİNİZ...
06 Ocak 2009 Salı * 12:04
Genç transferimiz Abdülkadir Kayalı geçtiğimiz aylarda Ziya Adnan ile özel bir söyleşi gerçekleştirmişti. İşte onun hakkında bilinmeyenler...
Yeni transferimiz Abdülkadir Kayalı tüm futbolseverler üzerinde merak uyandırıyor. İşte 17 yaşındaki futbolcunun geçtiğimiz aylarda Ziya Adnan ile yaptığı bir söyleşi;
Ankaragücü PAF takımı ve 16 Yaş Altı Türk Milli Takımı'nın kaptanı. Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında Ankaragücü A takımıyla antrenmanlara çıktı. Onu yaşıtlarından farklı kılan, futbol sahalarındaki ustalığı.
Yeni transferimiz Abdülkadir Kayalı tüm futbolseverler üzerinde merak uyandırıyor. İşte 17 yaşındaki futbolcunun geçtiğimiz aylarda Ziya Adnan ile yaptığı bir söyleşi;
Ankaragücü PAF takımı ve 16 Yaş Altı Türk Milli Takımı'nın kaptanı. Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında Ankaragücü A takımıyla antrenmanlara çıktı. Onu yaşıtlarından farklı kılan, futbol sahalarındaki ustalığı.
Öyle ki, İngiltere Premier Liginin köklü kulüplerinden Manchester City'nin davetlisi olarak Manchester'e gitti ve bu takımdan transfer teklifi aldı. Dünyaca ünlü bir kulüpten teklif almak, üstelik 16 yaşında, her futbolcunun en büyük hayali olmalı.
Yaz sıcağının Ankara'yı kavurduğu bir paf takımı antrenmanı sonrası görüştüm abdülkadir ile. Hayallerini, İngiltere macerasını, futbola olan tutkusunu, özel yaşantısını sordum, içtenlikle cevapladı..
RÖPORTAJ: ZİYA ADNAN
(Röportaj eski tarihlidir)
- Bize kısaca kendini anlatır mısın? Futbola nasıl başladığını, aileni, okulunu...
Adım Abdülkadir Kayalı, 1991 yılının Ocak ayında Ankara'da doğdum, 16 yaşındayım. Batıkent kaya beyazıtoğlu lisesi'nde okuyorum. Üç kardeşiz. Annem ev hanımı, babam bir bankada şube müdürü. Babam iyi bir Ankaragücü taraftarı. Ankaragücü'nün maçlarını kaçırmaz. Ailemle birlikte ankara batıkent'de oturuyorum. Ankaragücü'ne altı sene önce yaz okulunda başladım. Altı sene içersinde paf takıma oradan da a takıma yükseldim.
Futbol ile ilk tanışmam hemen her çocuk gibi sokakta oldu. Sonrasında, babam beni yaz okuluna yazdırdı. Önceleri diğer yaz okullarına gittim ama gerçek anlamda futbola başlangıcım Ankaragücü yaz okulunda oldu. Üç aylık bir dönemden sonra, kış okuluna devam ettim. Hocalarım bir süre sonra beni özel gruba dahil etti. Yaklaşık iki sene özel gurupta C genç takımına hazırlandım. Yaşıtlarımdan bir sene önce c genç oynadım. Sonra, kendi yaşıtlarıma bir sezon daha c genç oynadım. Sonrasında, arif hocanın (Ankaragücü alt yapı sorumlusu Arif Peçenek) desteğiyle PAF takıma yükseldim.
- Kaç senedir PAF takımda oynuyorsun?
Bu ikinci senem. Aynı zamanda a takımla antrenmanlara çıkıyorum.
- İdealin nedir diye sorsam...
Her futbolcu belli bir yerlere gelmek ister. Ben farklı olmak, özel bir futbolcu olmak istiyorum. Gerçek anlamda bir yıldız olmak en büyük hedefim. Zaman neyi getirir bilmiyorum ama en iyisini yapmak için elimden geleni yapacağım. Gelecekte bir gün, Türk Milli Takımı'nda kaptanlık yapmak istiyorum.
- Oynamak istediğin bir takım var mı?
Var. Liverpool takımını çok seviyorum. Steven Gerrard ile yan yana oynamak en büyük hayalim. Onun oynadığı bütün maçları heyecanla izlerim. Mükemmel bir orta saha oyuncusu olduğunu düşünüyorum.
-İngiltere macerandan bahseder misin?
Ben aynı zamanda kendi yaş grubumun mili takım kaptanıyım (U16). U15 ile başladım, orada kaptanlık yaptıktan sonra U16'ya geçtim. Hocalarımız şenol ustaömer ve hami mandıralı. O zaman U15 de turan mesci hoca idi. 2006 Senesinin yaz aylarında, İrlanda'ya kampa gittik ve orada İrlanda'ya karşı iki maç oynadım. O iki maçta da iyi oynadım. Ankara'ya döndükten yaklaşık bir hafta kadar sonra, bir türk menajer benimle görüşmek istediğini söyledi. Görüşmede, Manchester City kulübün beni beğendiğini, kampa davet ettiklerini dile getirdi. O zaman çeşitli nedenlerden dolayı gidemedim. Paf takımında ve milli takımda oynamaya devam ettim. Sonrasında bir kez daha davet ettiler. Bu sefer kulübüm izin verdi, babamla birlikte Manchester'a gittik, oradaki kampa katıldım. Dünya şampiyonu olmuş Manchester City genç takımı ile antrenmanlara çıktım. Kamp süresi çok güzel geçti. Anlaşabileceğim kadar ingilizcem var. Ben istersem bu takımda oynayabileceğimi söylediler. Tesisleri, antrenman sahaları futbola olan yaklaşımları mükemmeldi. Beni transfer etmek istediklerini söylediler. Ancak ben Ankaragücü'nün sözleşmeli futbolcusuyum.
- İngiltere'de ne kadar kaldın?
Yaklaşık iki hafta kadar...
- Manchester City'de veya başka bir ingiliz takımda futbol oynamak ister misin?
Evet çok isterim. Zira oradaki şartlar, olanaklar çok farklı. Orası futbolun beşiği ve ben orada kendimi çok daha fazla geliştireceğime inanıyorum. Orada gerçek anlamda yıldız bir futbolcu, avrupa'nın sayılı isimlerinden biri olabilirim. Buna yürekten inanıyorum.
- İngiltere ile Türkiye arasındaki gözlemlediğin farklılıklar neler?
Futbol üzerine konuşursak oyun sistemi, ve tempo çok farklı. Bilirsiniz, İngiltere için ‘futbolun beşiği' derler, ben orada gerçekten bunu hissettim. Antrenman yöntemleri, beslenme, saha dışındaki yaşam biçimleri örnek alınası. Gerçek anlamda futbol oynamak için ne yapılması gerekiyorsa onu uygulamaya koymuşlar. Imkanları bize göre çok daha geniş. Maddi bakımdan da kulüpleri bizim kulüplerimize göre çok daha ileri boyutta.
Dışarıdaki yaşam biçiminde de gözlemlediğim herkesin kurallara uyuyor olması.
- Konuyu paradan açmışken, sana maddi açıdan bir teklif sundular mı?
(Burada gülümsüyor, bu soruya cevap vermek istemediğini anlıyorum.)
- Diyelim ki Manchester City'e transfer oldun; İngiliz futboluna adapte olacağına inanıyor musun?
Evet, kesinlikle inanıyorum. Ben takımım da ön libero görevinde oynuyorum. Aynı zamanda orta sahanın her bölgesinde oynayabilirim. Tempolu futbola ayak uydurmakta zorlanacağımı sanmıyorum. Ingiliz futbolu tempolu ve sert ki bu da benim oyun stilime çok uygun. Elbette bunun bir uyum süreci vardır, zira İngiltere ligi bizim ligimize göre daha üst düzeyde. Yine de uyum sağlayacağıma inanıyorum.
- Eksiklerin nelerdir sence?
Her futbolcunun mutlaka eksik olduğu yönleri vardır. Bende eksiklerimin çok olduğunu düşünüyorum. Mesela fizik ve kondisyon açısından çok daha iyi bir seviyede olmam lazım. Şimdi yaşım küçük sayılır, ama yaşım ilerledikçe kuvvetimi ve dayanıklılığımı artırmam lazım. Daha hızlı oynamam lazım. Daha önce de söylediğim gibi, ben sıradan bir futbolcu olmak istemiyorum. Gerçek anlamda bir yıldız olmak hayalim ve bunun içinde çok çalışmam gerektiğinin farkındayım.
- Örnek aldığın bir futbolcu var mı?
(Burada gülümsüyor) Steven Gerrard. Liverpool'u çok seviyorum, aynı zamandan Barcelona'ya da sempatim var.
- İngiltere'deki yaşam hakkındaki görüşlerin?
Türkiye'ye göre çok farklı. Daha sade ve herkes kendi yaşantısında. Toplum olarak kurallara uyuyorlar, birbirlerine karşı saygılılar ve en önemlisi futbolu çok seviyorlar.
- Bu söyleşiden önce, bana senin İngiltere maceranla ilgili bir hikaye anlattılar. Bir kez de senin ağzından duymak isterim Manchester City'li yöneticinin söylediklerini...
Kamp esnasında beni bir gün Manchester City'nin stadına götürdüler. Stadın özel bir yerinde, gelecekte yıldız olacağına inandıkları futbolcuların duvarlara asılmış büyük resimleri vardı. Bana 4 veya 6 numaralı formayı vereceklerini ve resmimi buraya asacaklarını söylediler. Benim de gelecekte bir gün, bu takımda yıldız olabilecek yetenekte olduğumu söylediler. Maine road stadı bayağı büyük ve görkemli, doğrusunu söylemek gerekirse hayran kaldım.
Yöneticilerden bir bana; "bu sahaya baktığında ne görüyorsun?'"
diye sordu. Ben, çok ihtişamlı bir stat ve mükemmel bir saha gördüğümü söyledim. O da bana dönerek; "ben bu sahada seni gelecekte bir gün Manchester City forması ile oynarken görüyorum..." dedi.
Ben bu konuşmadan, o stat da yaşadıklarımdan, orada gördüklerimden, stadın ihtişamından çok etkilendim. Dünyaca tanınan bir ingiliz takımının, benimle bu derece ilgilenmesi beni duygulandırdı.
- Bu görüşmenin sonucu ne oldu, kulübün ile temasa geçip resmen seni istediler mi?
Bildiğim kadarı ile kulübüm ile irtibata geçtiler ve beni istediler. Ancak türkiye'nin avrupa birliği üyesi olmaması, benim yabancı futbolcu statüsünde oynayacak olmam işleri zorlaştırıyor. Şu anda ben de beklemedeyim, hala takip ettiklerini biliyorum. Bana düşen çok çalışmak, elimden gelenin en iyisini yapmak ve hep ileriye bakmak. Babam beni Ankaragücü forması ile 19 mayıs stadının yeşil çimlerinde görmek istediğini söylüyor ve ben de Ankaragücü ile en iyi yerlere gelmek için çalışıyorum.
(Burada ben de Abdülkadir'I Ankaragücü forması ile a takımda oynarken görmek istediğimi söylüyorum, gülümsüyor.)
- Manchester'de unutamadığın, seni gülümseten bir anın var mı?
Var. Orada bulunduğum ikinci günümde, takım hazırlık maçı yapacaktı ve benim de oynayacağımı söylediler. Maça başladım ve ilk on dakikada üç kez topla buluştum ve üçü de dar alanda ve zor pozisyondaydı. Üç kez de topu olumlu kullandım, pas hatası yapmadım. Maçı yandan izleyen antrenör, düdüğünü çaldı, beni yanına çağırdı. Ben oyundan çıktım ama oyun devam ediyordu. Şaşırdım. Tercüman aracılığı ile yeteneğimden bir kez daha emin olduklarını, üç kez topu çok iyi kullandığımı, maça devam etmeme gerek olmadığını söyledi.
Sonrasında kamp yaptığımız otelde, üzerimizde takımın eşofmanları ile dolaşırken, Manchester City tarafarları ile karşılaştık. Gerçekten çok fanatikler. Bir anda etrafımı sardılar, imza isteyenler, fotoğraf çektirmek için sıraya girenler. O otelde bana inanılmaz ilgi gösterdiler. Iki tane t-shirt'üm vardı, birini imzalayıp hediye etmek zorunda kaldım. A takımın bir futbolcusu olsam, bana gösterecekleri ilgiyi tahmin edebiliyorum.
- Futboldan geriye kalan zamanlarında ne yaparsın, hobilerin nelerdir?
Yaşım küçük olmasına rağmen mümkün olduğu kadar profesyonel yaşamaya ve düzene inanırım. Sinemayı ve kitap okumayı çok severim. Futboldan arda kalan zamanlarımı evde geçiririm. Her şey futbol ile başlayıp futbol ile bitmiyor. Insanın her alanda kendini geliştirmesi gerektiğine inanıyorum.
- Taraftarın olduğun takımı sorsam?
Ankara'lıyım, ankaragüçlüyüm. O yüzden de burada futbol oynamaktan çok mutluyum. En minik C genç takımında da oynasam, a takımına da sahaya çıksam, benim için Ankaragücü forması ile sahaya çıkmak gururdur. Ankaragücü'nün her maçına giderim…
- Gelecekte bir gün sana üç istanbul takımından teklif gelse onlara mı, yoksa Manchester City'e transfer olmayı tercih edersin?
Manchester city'I tercih ederim, çünkü İngiltere premier lig, dünyanın en iyi ligi, ve bu ligde forma giymek, bir türk olarak ülkemi orada temsil etmek bana onur verir. Biliyorsunuz, avrupa'da türkiye'den gitmiş türk futbolcusu çok az. Orada oynamak ve kendini kabul ettirmek benim hayalim.
- Ingiltere'de futbol oynuyor olsan, sence karşılaşacağın zorluklar neler olur?
Yaşam tarzına alışmam zaman alabilir zira orada yaşam çok farklı. Biliyorsunuz, biz türkler duygusal insanlarız, çabuk küser, çabuk alınırız. Dil konusunda ilk başlarda biraz sıkıntı yaşayabilirim ama zamanla bu sorunu aşacağıma inanıyorum. Ayrıca, oradaki futbol standardı çok yüksek. Sürekli çalışmak gerek. Inanır mısınız Manchester City'nin akademisinin altı çalışma sahası ve iki kapalı çim sahası var. Tesisleri mükemmel, futbola gerçekten önem verdiklerini hemen anlıyorsunuz. Haliyle beklenti de yüksek oluyor. O beklentiye cevap verebilmek için sürekli çalışmak ve kendini hep ileriye götürmek gerekir. Premier lig'de, alt yapıdan a takıma en çok futbolcu veren kulüp Manchester City ve bu gerçeği orada gözlemledim.
- Avrupa'da formasını giymek istediğin başka bir takım var mı?
Barcelona'ya sempatim var, orada da en çok beğendiğim futbolcu deco.
- Sence, Türkiye'de futbolcu olmanın zorlukları nelerdir?
Futbol öyle bir meslek ki, gelecekte ne olacağını bilemiyor insan. Türkiye'de futbolcu hak ettiği standartları ve güvenceyi bulamıyor. Mesela, ülkemizde alt yapılara gerektiği kadar önem verilmiyor. Yabancı futbolcuya takılmış vaziyette Türk futbolu. Avrupa'da, kendine kaliteli liglerde yer bulamayan futbolcular buraya geliyorlar, haliyle genç futbolcuların kendini gösterme fırsatı kısıtlanıyor. Inanın, Türk futbolunda çok yetenekli futbolcular var, ama şans verilmediği için kaybolup gidiyorlar. Türk futbolunda, gençlere önem ve şans verilmesi gerek diye düşünüyorum.
- Türkcell Süper Ligin kalitesi hakkında düşüncelerin nelerdir?
Avrupa'nın kaliteli ligleriyle mukayese edersek bence kaliteli değil, çok daha iyi olması lazım. Zaten avrupa'da aldığımız sonuçlardan da bu gerçek ortaya çıkıyor. Avrupa'da tek başarı yakalayan takım galatasaray, o da bir kez uefa kupası. Sonrasında devamı gelmiyor. Ama bakarsanız, Fenerbahçe'nin ön eleme turundaki belçika takımı anderlecht bile sayısız kupa kazanmış, ki belçika ligi de çok üst düzey bir lig değil.
Bence Türkiye Liglerinin, Türk futbolunun çok daha iyi yerlerde olması lazım.
- Kendini şanslı sayıyor musun?
Hem de çok. Öncelikle kulübüm bana tanıdığı imkanlar benim bu noktaya gelmemi sağladı ve biliyorum ki daha önümde çok yol var. Tesis ve imkanlar olarak yetersiz bir anadolu takımında olsa idim kendimi bu kadar geliştiremezdim. Burada arif hoca başta olmak üzere, tüm hocalarıma (gökhan hoca, dünyacan hoca, nazmi hoca) teşekkür ediyorum. Onların bende emekleri büyüktür.
- Söyleşi için teşekkür ederim.
Kaynak: Fenerbahce.com
06 Ocak 2009 Salı * 12:04
Genç transferimiz Abdülkadir Kayalı geçtiğimiz aylarda Ziya Adnan ile özel bir söyleşi gerçekleştirmişti. İşte onun hakkında bilinmeyenler...
Yeni transferimiz Abdülkadir Kayalı tüm futbolseverler üzerinde merak uyandırıyor. İşte 17 yaşındaki futbolcunun geçtiğimiz aylarda Ziya Adnan ile yaptığı bir söyleşi;
Ankaragücü PAF takımı ve 16 Yaş Altı Türk Milli Takımı'nın kaptanı. Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında Ankaragücü A takımıyla antrenmanlara çıktı. Onu yaşıtlarından farklı kılan, futbol sahalarındaki ustalığı.
Yeni transferimiz Abdülkadir Kayalı tüm futbolseverler üzerinde merak uyandırıyor. İşte 17 yaşındaki futbolcunun geçtiğimiz aylarda Ziya Adnan ile yaptığı bir söyleşi;
Ankaragücü PAF takımı ve 16 Yaş Altı Türk Milli Takımı'nın kaptanı. Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında Ankaragücü A takımıyla antrenmanlara çıktı. Onu yaşıtlarından farklı kılan, futbol sahalarındaki ustalığı.
Öyle ki, İngiltere Premier Liginin köklü kulüplerinden Manchester City'nin davetlisi olarak Manchester'e gitti ve bu takımdan transfer teklifi aldı. Dünyaca ünlü bir kulüpten teklif almak, üstelik 16 yaşında, her futbolcunun en büyük hayali olmalı.
Yaz sıcağının Ankara'yı kavurduğu bir paf takımı antrenmanı sonrası görüştüm abdülkadir ile. Hayallerini, İngiltere macerasını, futbola olan tutkusunu, özel yaşantısını sordum, içtenlikle cevapladı..
RÖPORTAJ: ZİYA ADNAN
(Röportaj eski tarihlidir)
- Bize kısaca kendini anlatır mısın? Futbola nasıl başladığını, aileni, okulunu...
Adım Abdülkadir Kayalı, 1991 yılının Ocak ayında Ankara'da doğdum, 16 yaşındayım. Batıkent kaya beyazıtoğlu lisesi'nde okuyorum. Üç kardeşiz. Annem ev hanımı, babam bir bankada şube müdürü. Babam iyi bir Ankaragücü taraftarı. Ankaragücü'nün maçlarını kaçırmaz. Ailemle birlikte ankara batıkent'de oturuyorum. Ankaragücü'ne altı sene önce yaz okulunda başladım. Altı sene içersinde paf takıma oradan da a takıma yükseldim.
Futbol ile ilk tanışmam hemen her çocuk gibi sokakta oldu. Sonrasında, babam beni yaz okuluna yazdırdı. Önceleri diğer yaz okullarına gittim ama gerçek anlamda futbola başlangıcım Ankaragücü yaz okulunda oldu. Üç aylık bir dönemden sonra, kış okuluna devam ettim. Hocalarım bir süre sonra beni özel gruba dahil etti. Yaklaşık iki sene özel gurupta C genç takımına hazırlandım. Yaşıtlarımdan bir sene önce c genç oynadım. Sonra, kendi yaşıtlarıma bir sezon daha c genç oynadım. Sonrasında, arif hocanın (Ankaragücü alt yapı sorumlusu Arif Peçenek) desteğiyle PAF takıma yükseldim.
- Kaç senedir PAF takımda oynuyorsun?
Bu ikinci senem. Aynı zamanda a takımla antrenmanlara çıkıyorum.
- İdealin nedir diye sorsam...
Her futbolcu belli bir yerlere gelmek ister. Ben farklı olmak, özel bir futbolcu olmak istiyorum. Gerçek anlamda bir yıldız olmak en büyük hedefim. Zaman neyi getirir bilmiyorum ama en iyisini yapmak için elimden geleni yapacağım. Gelecekte bir gün, Türk Milli Takımı'nda kaptanlık yapmak istiyorum.
- Oynamak istediğin bir takım var mı?
Var. Liverpool takımını çok seviyorum. Steven Gerrard ile yan yana oynamak en büyük hayalim. Onun oynadığı bütün maçları heyecanla izlerim. Mükemmel bir orta saha oyuncusu olduğunu düşünüyorum.
-İngiltere macerandan bahseder misin?
Ben aynı zamanda kendi yaş grubumun mili takım kaptanıyım (U16). U15 ile başladım, orada kaptanlık yaptıktan sonra U16'ya geçtim. Hocalarımız şenol ustaömer ve hami mandıralı. O zaman U15 de turan mesci hoca idi. 2006 Senesinin yaz aylarında, İrlanda'ya kampa gittik ve orada İrlanda'ya karşı iki maç oynadım. O iki maçta da iyi oynadım. Ankara'ya döndükten yaklaşık bir hafta kadar sonra, bir türk menajer benimle görüşmek istediğini söyledi. Görüşmede, Manchester City kulübün beni beğendiğini, kampa davet ettiklerini dile getirdi. O zaman çeşitli nedenlerden dolayı gidemedim. Paf takımında ve milli takımda oynamaya devam ettim. Sonrasında bir kez daha davet ettiler. Bu sefer kulübüm izin verdi, babamla birlikte Manchester'a gittik, oradaki kampa katıldım. Dünya şampiyonu olmuş Manchester City genç takımı ile antrenmanlara çıktım. Kamp süresi çok güzel geçti. Anlaşabileceğim kadar ingilizcem var. Ben istersem bu takımda oynayabileceğimi söylediler. Tesisleri, antrenman sahaları futbola olan yaklaşımları mükemmeldi. Beni transfer etmek istediklerini söylediler. Ancak ben Ankaragücü'nün sözleşmeli futbolcusuyum.
- İngiltere'de ne kadar kaldın?
Yaklaşık iki hafta kadar...
- Manchester City'de veya başka bir ingiliz takımda futbol oynamak ister misin?
Evet çok isterim. Zira oradaki şartlar, olanaklar çok farklı. Orası futbolun beşiği ve ben orada kendimi çok daha fazla geliştireceğime inanıyorum. Orada gerçek anlamda yıldız bir futbolcu, avrupa'nın sayılı isimlerinden biri olabilirim. Buna yürekten inanıyorum.
- İngiltere ile Türkiye arasındaki gözlemlediğin farklılıklar neler?
Futbol üzerine konuşursak oyun sistemi, ve tempo çok farklı. Bilirsiniz, İngiltere için ‘futbolun beşiği' derler, ben orada gerçekten bunu hissettim. Antrenman yöntemleri, beslenme, saha dışındaki yaşam biçimleri örnek alınası. Gerçek anlamda futbol oynamak için ne yapılması gerekiyorsa onu uygulamaya koymuşlar. Imkanları bize göre çok daha geniş. Maddi bakımdan da kulüpleri bizim kulüplerimize göre çok daha ileri boyutta.
Dışarıdaki yaşam biçiminde de gözlemlediğim herkesin kurallara uyuyor olması.
- Konuyu paradan açmışken, sana maddi açıdan bir teklif sundular mı?
(Burada gülümsüyor, bu soruya cevap vermek istemediğini anlıyorum.)
- Diyelim ki Manchester City'e transfer oldun; İngiliz futboluna adapte olacağına inanıyor musun?
Evet, kesinlikle inanıyorum. Ben takımım da ön libero görevinde oynuyorum. Aynı zamanda orta sahanın her bölgesinde oynayabilirim. Tempolu futbola ayak uydurmakta zorlanacağımı sanmıyorum. Ingiliz futbolu tempolu ve sert ki bu da benim oyun stilime çok uygun. Elbette bunun bir uyum süreci vardır, zira İngiltere ligi bizim ligimize göre daha üst düzeyde. Yine de uyum sağlayacağıma inanıyorum.
- Eksiklerin nelerdir sence?
Her futbolcunun mutlaka eksik olduğu yönleri vardır. Bende eksiklerimin çok olduğunu düşünüyorum. Mesela fizik ve kondisyon açısından çok daha iyi bir seviyede olmam lazım. Şimdi yaşım küçük sayılır, ama yaşım ilerledikçe kuvvetimi ve dayanıklılığımı artırmam lazım. Daha hızlı oynamam lazım. Daha önce de söylediğim gibi, ben sıradan bir futbolcu olmak istemiyorum. Gerçek anlamda bir yıldız olmak hayalim ve bunun içinde çok çalışmam gerektiğinin farkındayım.
- Örnek aldığın bir futbolcu var mı?
(Burada gülümsüyor) Steven Gerrard. Liverpool'u çok seviyorum, aynı zamandan Barcelona'ya da sempatim var.
- İngiltere'deki yaşam hakkındaki görüşlerin?
Türkiye'ye göre çok farklı. Daha sade ve herkes kendi yaşantısında. Toplum olarak kurallara uyuyorlar, birbirlerine karşı saygılılar ve en önemlisi futbolu çok seviyorlar.
- Bu söyleşiden önce, bana senin İngiltere maceranla ilgili bir hikaye anlattılar. Bir kez de senin ağzından duymak isterim Manchester City'li yöneticinin söylediklerini...
Kamp esnasında beni bir gün Manchester City'nin stadına götürdüler. Stadın özel bir yerinde, gelecekte yıldız olacağına inandıkları futbolcuların duvarlara asılmış büyük resimleri vardı. Bana 4 veya 6 numaralı formayı vereceklerini ve resmimi buraya asacaklarını söylediler. Benim de gelecekte bir gün, bu takımda yıldız olabilecek yetenekte olduğumu söylediler. Maine road stadı bayağı büyük ve görkemli, doğrusunu söylemek gerekirse hayran kaldım.
Yöneticilerden bir bana; "bu sahaya baktığında ne görüyorsun?'"
diye sordu. Ben, çok ihtişamlı bir stat ve mükemmel bir saha gördüğümü söyledim. O da bana dönerek; "ben bu sahada seni gelecekte bir gün Manchester City forması ile oynarken görüyorum..." dedi.
Ben bu konuşmadan, o stat da yaşadıklarımdan, orada gördüklerimden, stadın ihtişamından çok etkilendim. Dünyaca tanınan bir ingiliz takımının, benimle bu derece ilgilenmesi beni duygulandırdı.
- Bu görüşmenin sonucu ne oldu, kulübün ile temasa geçip resmen seni istediler mi?
Bildiğim kadarı ile kulübüm ile irtibata geçtiler ve beni istediler. Ancak türkiye'nin avrupa birliği üyesi olmaması, benim yabancı futbolcu statüsünde oynayacak olmam işleri zorlaştırıyor. Şu anda ben de beklemedeyim, hala takip ettiklerini biliyorum. Bana düşen çok çalışmak, elimden gelenin en iyisini yapmak ve hep ileriye bakmak. Babam beni Ankaragücü forması ile 19 mayıs stadının yeşil çimlerinde görmek istediğini söylüyor ve ben de Ankaragücü ile en iyi yerlere gelmek için çalışıyorum.
(Burada ben de Abdülkadir'I Ankaragücü forması ile a takımda oynarken görmek istediğimi söylüyorum, gülümsüyor.)
- Manchester'de unutamadığın, seni gülümseten bir anın var mı?
Var. Orada bulunduğum ikinci günümde, takım hazırlık maçı yapacaktı ve benim de oynayacağımı söylediler. Maça başladım ve ilk on dakikada üç kez topla buluştum ve üçü de dar alanda ve zor pozisyondaydı. Üç kez de topu olumlu kullandım, pas hatası yapmadım. Maçı yandan izleyen antrenör, düdüğünü çaldı, beni yanına çağırdı. Ben oyundan çıktım ama oyun devam ediyordu. Şaşırdım. Tercüman aracılığı ile yeteneğimden bir kez daha emin olduklarını, üç kez topu çok iyi kullandığımı, maça devam etmeme gerek olmadığını söyledi.
Sonrasında kamp yaptığımız otelde, üzerimizde takımın eşofmanları ile dolaşırken, Manchester City tarafarları ile karşılaştık. Gerçekten çok fanatikler. Bir anda etrafımı sardılar, imza isteyenler, fotoğraf çektirmek için sıraya girenler. O otelde bana inanılmaz ilgi gösterdiler. Iki tane t-shirt'üm vardı, birini imzalayıp hediye etmek zorunda kaldım. A takımın bir futbolcusu olsam, bana gösterecekleri ilgiyi tahmin edebiliyorum.
- Futboldan geriye kalan zamanlarında ne yaparsın, hobilerin nelerdir?
Yaşım küçük olmasına rağmen mümkün olduğu kadar profesyonel yaşamaya ve düzene inanırım. Sinemayı ve kitap okumayı çok severim. Futboldan arda kalan zamanlarımı evde geçiririm. Her şey futbol ile başlayıp futbol ile bitmiyor. Insanın her alanda kendini geliştirmesi gerektiğine inanıyorum.
- Taraftarın olduğun takımı sorsam?
Ankara'lıyım, ankaragüçlüyüm. O yüzden de burada futbol oynamaktan çok mutluyum. En minik C genç takımında da oynasam, a takımına da sahaya çıksam, benim için Ankaragücü forması ile sahaya çıkmak gururdur. Ankaragücü'nün her maçına giderim…
- Gelecekte bir gün sana üç istanbul takımından teklif gelse onlara mı, yoksa Manchester City'e transfer olmayı tercih edersin?
Manchester city'I tercih ederim, çünkü İngiltere premier lig, dünyanın en iyi ligi, ve bu ligde forma giymek, bir türk olarak ülkemi orada temsil etmek bana onur verir. Biliyorsunuz, avrupa'da türkiye'den gitmiş türk futbolcusu çok az. Orada oynamak ve kendini kabul ettirmek benim hayalim.
- Ingiltere'de futbol oynuyor olsan, sence karşılaşacağın zorluklar neler olur?
Yaşam tarzına alışmam zaman alabilir zira orada yaşam çok farklı. Biliyorsunuz, biz türkler duygusal insanlarız, çabuk küser, çabuk alınırız. Dil konusunda ilk başlarda biraz sıkıntı yaşayabilirim ama zamanla bu sorunu aşacağıma inanıyorum. Ayrıca, oradaki futbol standardı çok yüksek. Sürekli çalışmak gerek. Inanır mısınız Manchester City'nin akademisinin altı çalışma sahası ve iki kapalı çim sahası var. Tesisleri mükemmel, futbola gerçekten önem verdiklerini hemen anlıyorsunuz. Haliyle beklenti de yüksek oluyor. O beklentiye cevap verebilmek için sürekli çalışmak ve kendini hep ileriye götürmek gerekir. Premier lig'de, alt yapıdan a takıma en çok futbolcu veren kulüp Manchester City ve bu gerçeği orada gözlemledim.
- Avrupa'da formasını giymek istediğin başka bir takım var mı?
Barcelona'ya sempatim var, orada da en çok beğendiğim futbolcu deco.
- Sence, Türkiye'de futbolcu olmanın zorlukları nelerdir?
Futbol öyle bir meslek ki, gelecekte ne olacağını bilemiyor insan. Türkiye'de futbolcu hak ettiği standartları ve güvenceyi bulamıyor. Mesela, ülkemizde alt yapılara gerektiği kadar önem verilmiyor. Yabancı futbolcuya takılmış vaziyette Türk futbolu. Avrupa'da, kendine kaliteli liglerde yer bulamayan futbolcular buraya geliyorlar, haliyle genç futbolcuların kendini gösterme fırsatı kısıtlanıyor. Inanın, Türk futbolunda çok yetenekli futbolcular var, ama şans verilmediği için kaybolup gidiyorlar. Türk futbolunda, gençlere önem ve şans verilmesi gerek diye düşünüyorum.
- Türkcell Süper Ligin kalitesi hakkında düşüncelerin nelerdir?
Avrupa'nın kaliteli ligleriyle mukayese edersek bence kaliteli değil, çok daha iyi olması lazım. Zaten avrupa'da aldığımız sonuçlardan da bu gerçek ortaya çıkıyor. Avrupa'da tek başarı yakalayan takım galatasaray, o da bir kez uefa kupası. Sonrasında devamı gelmiyor. Ama bakarsanız, Fenerbahçe'nin ön eleme turundaki belçika takımı anderlecht bile sayısız kupa kazanmış, ki belçika ligi de çok üst düzey bir lig değil.
Bence Türkiye Liglerinin, Türk futbolunun çok daha iyi yerlerde olması lazım.
- Kendini şanslı sayıyor musun?
Hem de çok. Öncelikle kulübüm bana tanıdığı imkanlar benim bu noktaya gelmemi sağladı ve biliyorum ki daha önümde çok yol var. Tesis ve imkanlar olarak yetersiz bir anadolu takımında olsa idim kendimi bu kadar geliştiremezdim. Burada arif hoca başta olmak üzere, tüm hocalarıma (gökhan hoca, dünyacan hoca, nazmi hoca) teşekkür ediyorum. Onların bende emekleri büyüktür.
- Söyleşi için teşekkür ederim.
Kaynak: Fenerbahce.com