Gelinen nokta

lastdream

New member
Hikaye bu ya;

Vaktiyle Ege`nin bir yöresinde tüm çevreyi titreten, astığı astık, kestiği
kestik bir efe varmış. Boylu, poslu ve çok da yakışıklıymış ama hiçbir
kıza gönül vermediği gibi kızlara bağlanırım diye mümkün mertebe
soygunlar dışında köylerden de uzak durmaya çalışıyormuş.

Gel zaman git zaman, bizim efe şeytana uymuş ve gece şehre yalnız inmiş.
Şehrin ileri gelen zenginlerinden bir Rum, efe` yi korkudan evinde
ağırlamış.. Zengin Rum`un güzel ve işveli kızını gören bizim efe de kıza
deli gibi tutulmuş.

Sabah dağa dönen efenin günleri, artık hep kızı hayal etmekle geçiyormuş.
Adamları ile eskisi kadar ilgilenmediği gibi artık soygunlara da pek
iştahlı katılmaz olmuş. Dağda otoritesinin
azalacağından korkan efe, kızı
babasından istemeye
karar vermiş. Öyle ya; Kızın babası zengin.. Evlenip şehre yerleşirse
hayatı da kurtulacak ve dağda ihtiyarlamak zorunda kalmayacak.

Kızı babasından ister ama kız, ailenin tek kızıdır ve babasının şartları
vardır. Kızın babası "İlk şartım; Madem benim damadım olacaksın. O zaman
bizim gibi kültürlü, medeni olmalısın. Önce bıyıklarını keseceksin ve
dağda bir ay öyle Efelik yapacaksın. Sonra diğer iki şartımı da yerine
getirirsen kız senin!" diye şart koşar. Bizim efe celallenir "Bıyıksız
efe mi olur lan?!" diye bağırır, kızar ama adam Nuh der peygamber demez.
Kaçıracak ama kız da babasının sözünden çıkmamaktadır. Efe ne yapsın? Tek
çare babayı memnun etmekten geçiyor.

Güç de olsa bıyıkları keser. Ama bu kez dağda otoritesi sarsılmaya

başlar.. Adamları " Efem bu ne iştir?" derler. Efe de bir kıza
tutulduğunu ama babasının bu şartı öne sürdüğünü söylese de adamları
inanmazlar.

Bir ay sonra kızın babasına gider ve ilk şartı yerine getirdiğini söyler.
Kızın babası, bu kez; " Senin niyetinin ciddi olduğunu anladım. Benim
kızım için çeyiz dizmek gerek. Dağdaki tüm altınlarını bana getireceksin.
Nasıl olsa kızımı aldığında benim mallarımın tamamı senin olacak." Efe
çaresiz dağa çıkar, adamlarının hisselerine düşen altınları da borç
olarak alır. Sözünde duracağının nişanesi olarak da tüfeğini
arkadaşlarına verir, tabancası ile şehre gelir. Kızın babasına paranın
tamamını verir. Kızın babası da " Nikah yapılmadan evimde oturamazsın.
Söz yüzüğü takma törenine kadar benim bahçıvanım Yorgo ile kulübesinde
kalırsınız."
diyerek efe`yi Yorgo`nun kulübesine gönderir. Yorgo da çam
yarması gibi bir heriftir ama efe`den çekinir. Yorgo ile efe bir müddet
aynı kulübede yaşarlar.

Aradan bir süre geçtikten sonra efe kızın babasının karşısına dikilerek;
Söz takma töreninin hala niye yapılmadığını sorar. Kızın babası da "Yarın
bir ziyafet veriyorum. Şehrin tüm ileri gelenleri katılacaklar. Sen de o
toplantıya katılacaksın ve herkesin önünde benden kızımı istersin. Ben de
herkesin şahitliğinde kızı sana veririm. Kimse bana kızını korkudan verdi
demez." der ve efe de kabullenir ama arkadan üçüncü şart gelir; "Sen dağda
yaşamaktan insan içine pek çıkmamışsın. Böyle kaba konuşma ve yürüme ile
olmaz. Benim kız sana yürümeyi ve kibar konuşmayı öğretsin de; bizi
törende mahcup etme!" der.

Efe için son şart çok ağır gelmiştir ama kızı almak için tek
yol bu
kalmıştır. Kızdan vazgeçse dahi, artık dağa da çıkamayacaktır. Dağdakiler,
alacaklarını isteyeceklerdir. Çaresiz, son şartı da kabul eder ve ne
kadar ağır gelse de kızdan yürüme, kibar konuşma derslerini alır..

Akşam konakta büyük bir ziyafet vardır.. Şehrin tüm ileri gelenleri ile
efenin dağdan gelen arkadaşları toplanmışlardır. Bizim efe de şehirliler
gibi giyinir ama görünüşü, duruşu, konuşması itibariyle artık eski efe
değildir. Yemekte herkes gözlerine inanamamaktadır. Efe yemek esnasında
"Kuşum Aydın " gibi yürüyerek kızın babasının önüne gelir ve "Ben efe
...... olarak, herkesin şahitliğinde kızınıza talibim." der.

Kızın babası ise " BENİM İ.NE` YE VERİLECEK KIZIM YOK ! " diye kestirip
atar.

* * *
Galiba AB yolunda Efe(!) gibi olacağız.

* " Terörle mücadele yasasını değiştirin. " dediler.
Yasayı değiştirdik,
terörle mücadele edemez hale geldik. Artık teröristler, İstanbul`da,
Mersinde, İzmir`de kısacası her yerde yürüyüş yapar hale geldiler. ( Şu
anda, ABD de veya AB de El kaide yandaşları Usame Bin Ladin resimleri ile
gösteri yürüyüşü yapabilir mi? ) Oysa biz, hala da şehitler veriyoruz.

* " 48 saatlik gözaltı
süreniz uzun kısaltın." dediler. 24 saate düşürdük. Kendileri ise Londra
Metro saldırılarından sonra 28 güne çıkardılar.

* " İfade özgürlüğünü genişletin ." dediler. Atalarımıza sövenleri
yargılayamazken ( O. PAMUK `un davasının hangi kanuna dayanarak düştüğünü
açıklayabilecek hukukçu var mı? ) Kendileri Ermeni soykırımı olmamıştır
diyenleri yargılayabiliyorlar.

* " Dil özgürlüğünü genişletin." dediler. Genişlettik, Kürtçe, Zazaca
kursları açtık. Kendileri
(Hollanda) sokakta başka dillerin konuşulmasını
yasaklamaya çalışıyorlar.

* " Her türlü şartı yerine getirseniz dahi, sizin ülkeniz ve nüfusunuz çok
büyük olduğundan son kararda AB nin hazmetme kapasitesine (İngilizcesi
tam bu anlamı vermiyor ama gazetelerde bu şekilde tercüme ediliyor.) göre
sizi alıp almayacağımıza karar vereceğiz." diyorlar. Kahin değilim ama
yaptıkları çalışmalara göre, Türkiye AB`nin
tahmini müzakere süreci sonunda küçülmüş iki Devlet veya Federasyon
olacaktır. İnanmayan Sayın Osman DİYADİN` in Ben şehit miyim, Hain mi?..
adlı kitabını ve (3 Şubat 2006) TEMPO dergisini okusun.
Adamlar Diyarbakır Kürtlerin başkentidir diyebiliyorlar. Artık hangisini
hazmedebilirlerse onu alırlar. (Peki bu kadar verdiğimiz sivil - asker
şehitlerimiz mi? diye sormayın nasıl olsa onlar Türk` tü (!) )


* "Güney Kıbrıs Rum Kesimi için; Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıyın, yoksa
giremezsiniz! " diyorlar. Bizimkiler yakında tanıyacaktırlar. Daha doğrusu
tanımak zorundadırlar. Tanıdığımızda ise; KKTC`den vazgeçtiğimiz gibi,
bağımsız bir ülkenin toprağını da silah zoru ile 33 sene işgal altında
tutmuş olacağımızdan(!) 33 yıllık işgal tazminatı ödeyeceğiz. (Louzidiu
davası benzeri) Yetmedi; 1973 Barış harekatında ölen Rum askerleri için
dahi tazminat ödeyeceğiz. Tüm bu
tazminatları ödeyebilmek için herhalde Trakya`yı versek yine ödeyemeyiz.
(Ya bizim şehitlerimiz? diye sormayın nasıl olsa onlar Türk` tü (!) )

* " Ermeni soykırımını biz tanıdık. Siz de tanıyın, yoksa giremezsiniz!"
diyorlar. Haklı olmamız veya bizim insanlarımızın soykırıma uğramış olması
önemli değil. Önemli olan onların tanımış olmaları. Yoksa, "Sizi aramıza

almayız." diyorlar. Diyelim ki tanıdık; bu kez haksız yere katil millet
olarak damgalanacak ve korkunç tazminatlar ödeyeceğiz. Tazminatların
peşinden toprak talebi de gelecek. (Ermenilerce şehit edilen atalarımız
mı? nasıl olsa onlar Türk` tü (!) )

* " Azınlıklar ve Din özgürlüğünde adım atmalısınız! " dediler. Henüz biz
adım atmadan Misyoner radyolarını kurdular (İstanbul`dan dinlenebilen
Müjde FM), her gün 24 saat Hıristiyanlık propagandası yapılıyor. Aynı
derginin (TEMPO) 51. sayfasında da Watch Tower İncil ve
Dua Örgütünün verilerine dayanarak Türkiye`de 1679 Protestan misyonerin
görev yaptığını, 243 kişinin Hıristiyanlaştırılıp vaftiz edildiği
belirtiliyor. Hepimiz bir gecede hıristiyanlaşsak bile bizi aralarına
kabul etmezler.

* " Özelleştirmeleri
hızlandırın." dediler. Biz kıçımızdaki donumuzu bile
satmaya kalkışıyoruz.

(Atatürk Samsun`a çıktığında Madenler yabancılarda idi, Şehir hatları
yabancılarda idi, Demiryolları, sanayii yabancılarda idi. (Hatta T.
ÖZAKMAN Şu Çılgın Türkler kitabında Konya`dan askeri birliği taşıyan
trenin makinistinin Rum olduğunu, Türklere bu işin öğretilmediğini
yazar.)

Artık kesinlikle eminim ki, biz de Efe`nin akıbetine uğrayacağız..


ALINTIDIR

:eek: :eek: :eek:
 

kady

Kurucu Üye
mukemmel bır yazı zahmet edıp okumucamız kesın gıbı
yada buyuk bır cogunlumuzun okumuyacagı

allah sonumuzu hayreyleye
hak yolu bulmayı hatalardan ders almayı atalarının mıraslarına sahıp cıkan bır mıllet olmayı bıze nasıp etsın
 

HAŞAVRİ

Braveheart
arkadaşım helalı hoş olsun yedıklerının içtıklerının .......güzel bı konu
 

osiris_cemo

New member
başından sonuna kadar okudum haklısın sonuç galiba öyle olacak :D
 

karizma_5

karizmatik
çok anlamlı bir yazı,
aslında bu hükümette
a b ye girmeyi düşündüğünü sanmıyorum,
a b hayaliyle halkımızı avutuyor,
hayaller kurmasını sağlıyorlar,
 

HTML

Üst