biosx
New member
Gelin dürüst olun, niyetinizi açıkça söyleyin...
Ankara’da AK Parti’ye yeni bir kapatma davasının açılma ihtimali ciddi ciddi konuşuluyor. İkitelli medyası da bu kapatma davasına delil yaratmak için harıl harıl çalışıyor... Topyekun bir ikinci yargısal darbe girişimine hazırlanıyorlar. Mesela, şimdilerde “Aman
AK Parti’ye kapatma davası açılmasın çünkü bu partinin işine yarar” diyen Ergekekon-darbe hattının yeni ‘Nurettin Veren’i Ahmet Hakan ise ilk kapatma davasının açıldığı günlerde dolaylı olarak ‘Bu partiyi muhakkak kapatın yoksa Tayyip’in önü açılır’ demekten çekinmiyordu...
Nasıl mı?
O günlere dönelim...
Tarih:17 Mart 2008
Yazısında “Aman ben de kapatılmasın diyorum, yanlış anlamayın” diye eveliyor geveliyor ama çaktırmadan statükoya mesaj vermeyi de ihmal etmiyor...
“Bu dava sonunda eğer kapatma kararı çıkmazsa Erdoğan’ın durumdan bir kez daha yararlanacağı kesin...
Ama kapatma kararı çıkar ve Erdoğan da yasaklı hale gelirse... İşte bu durumda yolun sonu görülmüyor...”
Alenen “Bu davayı açtınız ama kapatmazsanız bu iş Tayyip Erdoğan’a yarar” diyor... Aynı günkü yazısından diğer satırlar da şöyle:
“AKP kapatılacaktır çünkü eğer ‘laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı’ olmak, parti yöneticilerinin ya da üyelerinin bazı sözlerine ve fiillerine dayandırılacaksa, bu konuda mahkeme üyelerinin elinde hayli malzeme vardır. AKP kapatılacaktır çünkü Başbakan Erdoğan ‘birden fazla kadınla evlenmenin koşulları’ ya da ‘katili affetme hakkının maktul yakınlarına ait olması’ gibi çok tehlikeli konularda, laik bir devletin başbakanından ziyade, çalışkan bir imam-hatip mektebi talebesi gibi konuşmuştur.”
Ardından da utanmadan “AKP kapatılacaktır demek, kapatılsın demek değildir” diyor... Şu yukarıdaki satırların nasıl statüko yanaşması, nasıl yargısal darbe yandaşı, nasıl sinsi satırlar olduğu açık değil mi?
Gel bu sefer dürüstçe ‘itiraf’ et... AK Parti kapatılsa, Tayyip Erdoğan yasaklansa çok mutlu olacaktın... Sonra o mutlulukla kahkahalar atarak nasıl “Sonuna kadar Tayyip’in yanındayım. Kahrolsun yasakçılık” diye sinsice yazılar kaleme alacaktın... Hem sahte demokratlığından taviz vermeyecektin, hem de Nurettin Veren tipi itirafçılıkla hizmet ettiğin adamlar tarafından yine başın okşanacaktı...
Sonra hâlâ ve hâlâ senle görüşmeye devam eden AK Partilileri ve kimi sözde muhafazakar ve liberal yazarları arayacaktın... AK Parti’nin kapatılması için yeni delil yaratma aracısı olan arkadaşınla birlikte “Çok üzüldük, demokrasi adına utandık.B iz muhaliftik ama böyle olsun istemiyorduk” diyecektiniz, yine kimilerine bu herzeleri yedirecektin... Sizi devşiren adamla.
Medyada Ergenekoncu olduğunu itiraf eden tek akıllı!...
Bu arada, İrtica Eylem Planı’nın imzası bir kez daha gerçcek çıkınca canın sıkılmış. Öfkeden ağzını bozmuşsun. Ve “İyi ki Başbuğ’un sözüne uyup plan sahtedir, demedik” kabilinden kaçış sözleri döktürmüşsün.
Böyle demekle kurtulmak mümkün değil, sevgili Nurettin! Pardon Ahmet. Arşivler ortada.
Ama beni asıl şaşırtan ne biliyor musun? Sen ki, hiç bir yandaşının cesaret edemediği bir şeyi yapmış ve “Ben Ergenekoncuyum” diyen tek medya çalışanı olarak tarihe geçmişsin. Biz de senin bu cesaretine ve elbette ‘zeka’na şapka çıkartıyoruz.
Ama şimdi neden ‘planın imzası sahte mi gerçek mi’ oyunlarına giriyorsun, anlayamadım. Bundan sonra inanların gözündeki o acımasız hükümden kaçmakla kurtulman mümkün değil ki!