Geliştiren Video'lar (Mutlaka izleyin!)

1001Design

330i ///M3 Design
Çocuklarımız Bizden Öğreniyor

[VIDEO]LXQVGLB37f4[/VIDEO]

Çocuk yaşadıklarından öğrenir...

Eğer bir çocuk eleştiriyle yaşarsa,kınamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk düşmanlıkla yaşarsa, savaşmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk utançla yaşarsa, suçlu hissetmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk hoşgörü ile yaşarsa, sabırlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk övgüyle yaşarsa, değer vermeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk alayla yaşarsa, utanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk adil yaşarsa, adaleti öğrenir.
Eğer bir çocuk güvenceyle yaşarsa, inanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk dürüstlükle yaşarsa, doğruyu öğrenir.
Eğer bir çocuk yüreklendirmeyle yaşarsa, kendine güvenmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk arkadaşlıkla yaşarsa, dünyada sevgiyi bulmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk onaylamayla yaşarsa, kendinden hoşlanmayı öğrenir.

Dorothy Law Nolte




Maç Bitmeden Yenilmiş Sayılmassın

[VIDEO]KLT2aTokMZ0[/VIDEO]

Hayatta başarılı olmuş kişilere bakarsak onların ruhen, bedenen ve fikren huzurlu kişiler olduğunu görürüz. (Thomas Edison)

Başarı kazanan kişiler büyük ruha sahiptirler, bir olaydan hemen etkilenmez ve olayların devamını düşünürler. (Maurice Maeterlinck)

Başarı kuvvetli olana gülümser, başarısızlık zayıflara çullanır. (Oscar Wilde)

Dünyanın gördüğü her büyük başarı önce bir hayaldi. En büyük çınar bir tohumda, en büyük kuş bir yumurtada gizlidir. (Allen)

Başarının önündeki en büyük engel, yılgınlık ve kararsızlıktır. Azimli ve kararlı olmak, başarının temel şartıdır.

Başarısızlıktan ders almayı bilenler, her başarısızlıktan sonra başarıya biraz daha yaklaşmış olurlar.

Dünyada sertlikle elde edilen hiçbir başarı kalıcı olmamıştır. Ancak sevgi ve yumuşaklıkla sağlanan başarılar devam edebilmiştir.

Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir. Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir.




Ağaç ve İnsan

[VIDEO]ej7UIIDz_8U[/VIDEO]

Bir zamanlar bir ağaç varmış

ve küçük bir çocuğa aşık olmuş

Ve küçük çocuk her gün gelmeye başlamış

Küçük çocuğa yapraklarını uzatmış sevgi ile… verebileceği ilk şeymiş...

Küçük çocuk kendini ormanın kralı ilan etmiş

Küçük çocuk ağaca tırmanmış ve…..

Dallarında sallanmış

Küçük çocuk lezzetli elmalardan da yemiş

Ve Küçük çocuk ile ağaç saklambaç bile oynamışlar

Küçük çocuk yorulunca gölgesinde uyumuş ağacın

Ve Küçük çocukta ağaca aşık olmuş

O kadar çok ki !...

Ağaç artık mutluymuş

Fakat acımasız zaman hızla geçiyormuş

Ve Küçük çocuk artık çok büyüyüp başkasını bile bulmuş...

Ve sonunda ağaç yalnız başına kalmış

Sonra bir gün Küçük çocuk geri gelmiş ağaç ise “ haydi gel dallarımda sallan , elmalarımdan ye , saklambaç oynayalım ,gölgemde bile uyursun “demiş.Ama küçük çocuk; “ben artık büyüdüm o dediklerini yapamam”.Bunları sana söylemek istemezdim.Ama ”Bana biraz para verirmisin? Sana para veremem.Ama benim elmalarımı al ve onları kasabada sat böylece sana para vermiş olurum.
Ve Küçük çocuk tüm elmaları toplamaya başlamış

Ağaç ise çok mutluymuş

Küçük çocuk uzun süre gelmemiş tabi ağaç etkilenmiş ve o nu görür görmez hemen “ haydi gel dallarımda sallan , elmalarımdan ye , saklambaç oynayalım ,gölgemde bile uyursun “ demiş .
“Artık ben büyüdüm o dediklerini yapamam. Evlendim bir eşim ve bir çocuğum var artık onları düşünmeliyim. Bana bir ev verebilirmisin ?”demiş “benim evim yok ama orman benim evim. İstersen dallarımı kes ve kendine bir ev yap “ demiş ağaç. Ağaç hala onu seviyormuş...

Ve o kesmiş bir çok dalı, hiç sormadan, kurumu, yaşmı diye ...Ev yapmak için hepsini götürmüş...
Ama ağaç hala çok mutluymuş...

Fakat bu sefer çocuk uzun bir zaman gelmemiş ve; geldiğinde ise “ haydi oynayalım demiyorum, biraz sohbet edelim hiç olmazsa mutlu olurum “ demiş ağaç... Ama çocuk artık yaşlı bir adamdır; ve” bana bir kayık verebilirmisin? buralardan gideceğim ”demiş ...

Sonra adam ağacı kesmiş

Ve bir kayık yapmak için götürmüş...

Ama Ağaç hala mutludur.

Fakat gerçekten değil...

Çok ama çok uzun süre sonra adam geri dönmüş.“ senden çok şey almama rağmen sana bir şey veremedim, ben bir vefasız aptalım” demiş...

Çok ama çok uzun süre sonra adam geri dönmüş.“ senden çok şey almama rağmen sana bir şey veremedim, ben bir vefasız aptalım” demiş...

Elmalar gitti, dişlerimde, artık elma yiyemiyorum. Dallarında gitti,Kollarımda, artık birşey kaldıramıyorum. Gövden gitti,Benim gövdemde artık birşey yapamıyorum. Evet zavallı kök, bu dediklerimden sonra seni ben, beni yıllar öldürdü...

“Çok yorgunum ama çok, nasıl anlatayım keşke burada ağaç olsaydın da, gölgende dinlenseydim” demiş yaşlı adam... Kök ise seslenmiş “ gel otur üstüme hiç olmazsa bu ormanda hala dinlenipte oturabileceğin bir yer var” demiş. Çünkü Ağaç onu hala seviyormuş, hemde daha çok...
Ve yaşlı adam oturmuş ve başlamış düşünmeye……..

Ağaç tekrar bana döndü diye çok mutluymuş, çünkü o artık bir yere gidemez…….




Sorularla Okul Başarısı

[VIDEO]Deszjx8LVxM[/VIDEO]



Motivasyon Üzerine

[VIDEO]94Ng2Fyt9_4[/VIDEO]

Size istediğim şeyi yaptırmamın tek yolu size istediğiniz şeyi vermektir. Dale Carnegie

Hiçbir yeri sadece ben istediğim için verimli bir çalışma mekanı haline getiremem. İnsanların, kendileri istedikleri için çalışmalarını sağladığınız yerde full kapasite ile yürüyen bir çalışma ve verimli üretim vardır. Charles H. Steinway

Beni heyecanlandıran ve hep devam etmemi sağlayan elimizdeki geleceğe meydan okuma gücüdür. Yoshihisa Tabuchi

Her insan arada bir motive olur. Birisi otuz dakika için bir diğeri ise otuz gün boyunca motive olabilir ama otuz yıl boyunca motive olan insan başarılı olur. Edward B. Butler

Dünyadaki en büyük banka soygununu motivasyonunu kaybeden bir adam yaşamıştır. Herşeyini kaybetmiş bir insan bile motivasyon ile tekrar başarılı olabilir. H. W. Arnold

Güçsüz bir kıvılcımın bir yangın başlatamayacağı gibi ruhsuz insanlar motive olamazlar. Güçlü istekler günlük çalışmanızdaki eforu ateşler ve işlerinizi zevkli kılar. Stanley Baldwin

Başarı; fikir ve motivasyonun birleşimiyle oluşur. Thomas J. Watson

Bildiğiniz başarılı insanları innceleyin; çevresine de yaydığı bir motivasyon enerjisi olduğunu göreceksiniz. Yaptığı işlerde heyecanlı olmakla kalmazlar sizi de heyecanlandırırlar. Paul W. Ivey

Övgü; iyi adamı daha iyi, kötü adamı daha kötü yapar. Thomas Fuller

Çok iyiyi amaçlamak motive, kusursuzu amaçlamak ise demoralize eder. Dr. Harriet Braiker

Alelade bir girişim, girişimsiz bir mükemmellikten çok daha iyidir. Baltasar Gracian

İçinizdeki motivasyon ateşini canladıramazsanız patronunuz sizi yakar. Vince Lombardi

Küçük bir kıvılcım büyük bir yangına sebep olabilir. Dante

Para o kadar da önemli değildir bir parmak şıklatmasıyla elde edilebilir. C.P. Snow

İnsan doğasındaki en derin prensip takdir edilme isteğidir. William James

İnsiyatif, doğrunun söylenmeden yapılmasıdır. Irving Mack

Güdülenmenin enerjisi tüm çağlarda mucizeler yaratmış ve herzaman yüksek bir karaktere sahip olmanın kaynağı olmuştur. Samuel Smiles

İstekli olmak kontrol altındaki bir yangını ifade eder. Norman Vincent Peale




Sihirli Matematik...

[VIDEO]FmbHn59hS3w[/VIDEO]



Kararlı Tavşan

[VIDEO]BYzWnmba9Cw[/VIDEO]

TAVŞAN KARAR VERDİ, VAZGEÇMEDİ...

"Üstelemek başarının temel unsurudur. Kapıyı yeterince uzun süre ve yüksek sesle çalarsanız, birilerini uyandıracagınızdan emin olabilirsiniz. "
Henry Wadsworth Longfellow

"Engeller beni durduramaz, her bir engel kararlılığımı daha da güçlendirir."
Leonardo da Vinci

"Bilgi insanı şüpheden, iyiylik acı çekmekten, kararlı olmak korkutan kurtarır."
Konfüçyus

"Büyük adamlar olmassa hiçbir şey başarılmaz, insanlar da ancak karar verilirse büyük olabilirler." Gaulle

"Yapmak istediğiniz şeyi düşünerek karar ver, verdiğin kararı da mutlaka gerçekleştir."
Benjamin Fraklin




Dünyanın Bütün Çiçekleri.

[VIDEO]yFYarvsDE8c[/VIDEO]



Bu sizin hayatınızın temeli

Bedenimizin temel taşı hücrelerde saniyelerle ölçülen zamanlamayla birbirinden karışık işlemler gerçekleşir. İzleyeceğiniz video, bu işlemleri çarpıcı bir şekilde anlatıyor.

Hücredeki üretim sistemi, dünyada henüz benzeri tesis edilememiş, son derece ileri teknolojiyle çalışan hayali bir fabrikaya benzer. Bu hayali fabrika, çok sayıda gelişmiş birimlerden oluşur ve her birimde farklı teknolojik ürünler üreten dev bir tesis gibidir. Ürünlerinin bir kısmını kendi iç yapısında kullanır, bir kısmını birbirine monte edip yeni üretim makineleri yapar. Ürettiği ürünlerin bir çoğunu da hammadde ve makina olarak dışarıya gönderir. Üretimde en az sarfiyatı yapıp, en yüksek verimi elde eder. Yeryüzünde hiçbir fabrikanın olamayacağı kadar çevrecidir. Atıklarını kendisi yok edip çevreyi hemen hemen hiç kirletmez.


[VIDEO]iTeljGxsiVc[/VIDEO]

Fabrikadaki üretim ve işletim sistemleri mükemmel olarak dizayn edilmiştir. Yöneticiler, mühendisler, işçiler, kısacası bütün personel, görevlerini en mükemmel şekilde yerine getiren üstün nitelikli robot ve bilgisayarlardan oluşmuştur. Bu bilgisayar ve robotlar ise, benzerlerine ancak bilimkurgu filmlerinde rastlayabileceğimiz düzeyde gelişmişlerdir.

İşte hücredeki üretim de aynı bu hayali fabrikadaki gibi gerçekleşir. Fabrikadaki robotların ve makinaların yerini hücrede, "enzim" adı verilen, özel işlemler için uzmanlaşmış karmaşık yapılı protein molekülleri tutar. Fabrikadaki, bilgileri depolayan ve yönetimi sağlayan bilgisayarlara karşılık hücredeki bilgi ve yönetim, bu konuda uzmanlaşmış, çok sayıda atomların birleşmesinden meydana gelmiş, "DNA" molekülü ile yapılır....

Kaynak: haber7




Sakın hayalinden vazgeçme

Dünyaya yön verenler yola çıktıklarında "hayalci olmakla" suçlanmıştır ama hayatları pahasına vazgeçmemiştir. İşte ´öleceğini bilsen de hayalinden vazgeçme diyen güzel bir hikaye:

İnsan idealleri ile yaşar. Kimimiz bu dünyada fedakarlık yaparak inançlarımız doğrultusunda hedeflerimize ulaşmaya çalışır, kimimiz de iyi bir ev, araba ya da kariyeri kendimize amaç ediniriz... Ulvi idealleri olanlar da vardır... İnsanlığa büyük hizmetleri dokunan bilim adamları, liderler ve sanatçıların gerçekleştirdikleri idealleri dünyayı daha güzel hale getirir... Kısacası hemen hemen herkesin bir ideali vardır ama idealden önce hayaller gelir... Bir düşünür "İnsan, hayallerinin peşinde koşan hayvan" derken ne kadar da haklı...

Hayal kurmak bu kadar önemliyken, ´hayalcilik´ hemen her toplumda adeta suç olmuştur. Dünyaya damgasını vuran bilim adamları, lider ya da sanatçılar yola çıkarken hep "hayal kurmak"la suçlanmıştır. Hayalleri için mücadele ederken, hayatlarından vazgeçenler, ideallerini gerçekleştiremezse bile ortaya koydukları eylemleriyle ´hayalci´ diyenlere anlamlı bir cevap vermiştir aslında. Bu yüzdendir ki köleyken, bir kişiyle dünya devleti kurmak için yola çıkan Cengiz Han bugün kurduğu devletin büyüklüğü ile değil, hayalinin eyleme geçirme çabasıyla anılıyor. Roma´yı fethetmek için harekete geçtiğinde herkesin güldüğü Kartaca komutanı Hanibal de amacına ulaşamadı ama yüzlerce yıl sonra hala bir kahraman...

Konuyla ilgili söylenecek çok şey var ama sözden daha güçlü olanına ´sözü´ bırakmak yerinde olacaktır. İşte ´hayalin ne kadar küçük olursa olsun ondan hayatın pahasına sakın vazgeçme´ diyen güzel bir hikaye:


[VIDEO]sdUUx5FdySs[/VIDEO]

KİWİ: Yeni Zelanda´nın ulusal kuşu olarak bilinen Kiwi uçamaz. Yerde bulunan bir delikte yaşar, hemen hemen tamamen kördür ve her sene sadece tek bir yumurta bırakır. Buna rağmen, bilim adamlarının araştırmalarına göre yaklaşık 70 milyon yıldan beri hayatta kalmayı başarmıştır.

Kaynak: Haber7




Racky Motive

Bildiğimiz Racky filminin sizi motive edecğini söylesek ne dersiniz. İşte sizi, çocuklarınızı, öğrencilerinizi motive edebileceğiniz harika bir video gösterisi. Sesi daha iyi duymak için hopalörün sesini açabilirsiniz.

[VIDEO]hDMrYJdBYyg[/VIDEO]





Video / Derleme: www.kisiselbasari.com
 

1001Design

330i ///M3 Design
Üşenme, Erteleme, Vazgeçme

Danışman ve PDR Uzmanı olan Ahmet Yıldız´ın mutlak aokunması gereken "Üşenme Erteleme Vazgeçme" kitabında yer alan herkese motivasyon ve güç kazandıracak sözleri resim ve müzik eşliğinde klip yaptık. Mutlaka İzleyin..

KİTAP ARKA KAPAK YAZISI

Öğrencisin. Dersten yana dertlisin!
Matematiği sevmiyorsun.
Sınav arası hayat yaşıyorsun.
Derslere konsantre olamıyorsun!
Ödevleri zamanında yapamıyorsun!
Kendi kendini motive etmek istiyorsun ama olmuyor!
Kendini başarıya programlamak istiyorsun ama beceremiyorsun!
Kendine güvenin sık sık ´servis dışı´ oluyor!
Sınav kaygısı ve ders stresi yaşıyorsun!
Ezberleme yeteneğinden şikâyetçisin!
Ha bi´ de saç modelini beğenmiyorsun!
Gençlik işte: ))
Çözümler farklı olsa da sorunlar aynı.
Çok satan Güçlü Hafıza´nın yazarı
PDR uzmanı Ahmet Yıldız,
Başarılı öğrenci olmanın psikolojisini anlatıyor.


[VIDEO]mvcsxuxWxEc[/VIDEO]
 

CounTRy

Gülen Manyak
Sabah ayaklarınızı yerde sürüyerek uyanıyorsunuz. İşinizin çok ağır, patronunuzun da bir canavar olduğunu düşünüyorsunuz. Hayat daha zor olmak zorunda değil, niye bana yüklenip duruyor bu hayat diyorsunuz.

Bir de , bu videoyu bir izleyin, ondan sonra karar verin!

İşte o verdiği azimle şok eden video.


[VIDEO]6_3af5A8tQ4[/VIDEO]
 

casari

New member
Emeklerİnİze SaĞlik ArkadaŞlar...

Bu Harİka Ve Çok Faydali PaylaŞiminizdan DolayiteŞekkÜr Ederİm Sİze...
 

1001Design

330i ///M3 Design
Azim Başarı ve İşte Dans

İşte bu video sizlerin, kimin özürlü olduğunu tekrar düşünmenizi sağlayacak. Sizce kimdir özürlü; Hedefi, azmi olmayan,hayatta herhangi bir amacı bulunmayan oturduğu yerden hayallere dalıp aşarılı olmak isteyener mi? Yoksa bedensel bir özrü olmasına rağmen hayalinin peşinden koşup, azim ve sabır gösterip başarıya ulaşan mı? Karar verin, ama mutlaka objektif karar verin... (Ahmet YILDIZ)


[VIDEO]hsW-1a8A1ts[/VIDEO]

İşte size bir kaç meşhur özürlü:

BEDENSEL ÖZÜRLÜ ÜNLÜLER

Amr İbni Cemuh (Uhud Muharebesine Sakat Olarak Katılan Şehit Sahabe)

Aksak Timur (Timurlenk) (1336-1405): Türk-Moğol Soyundan Gelen Akdeniz’den Çin’e Kadar Bütün Asya’yı İstila Eden Tarihçilerin Hakkında Karar Veremediği Savaşçı

Topal Osman Ağa (1883-1923): Savaşlara Sakat Olarak Katılan Millî Mücadelede İsim Yapmış Renkli Bir Sima

Şeyh Ahmet Yasin (1938-2004): Bedensel Özürlü Olmasına Rağmen İsrail Füzelerinin Hedefi Olan Hamas Örgütünün Manevî Lideri

Mehmet Sait Köknar (1901-1944)

Aydın Menderes

Dilek Sabancı

Abraham Lincoln

Shakespare

Alexandre Pope (1688-1744)

Stephan Hawking

Lou Gehrig (1902-1941)

Jim Abbot

İtzak Perlman (1945-)

Franklin Roosevelt (1882-1945)

Henri de Toulouse-Lautrec (1864-1901)

Sir Walter Soot

Myra Brooks

Büyük İskender

Renoir

Charles Elliot

Dr. William Chester Minor

Christopher Reeve

GÖRME ÖZÜRLÜ ÜNLÜLER

Abdullah İbni Mektüm : Cennetle Müjdelenen İlk Görme Engelli İnsan

Aşık Veysel

Cemil Meriç

İsa Yusuf Alptekin

Hafız Kani Karaca

Metin Şentürk

John Stuart Milton (1806-1873)

Jahannes Keppler (1571-1630)

Otto Litzel

Tom Sullivan

Joaquin Rodrigo

Harry Truman

Aldous Huxley

Rudyard Kipling (1571-1630)

Homer

Steeve Wonder

Eşref Armağan

İŞİTME ÖZÜRLÜ ÜNLÜLER

İsmet İnönü

Ludwig Von Beethoven

Samuel Johnson (1709-1784)

Thomas Edison (1874-1931)

Granville Redmond (1803-1847)

Marlee Matlin

King Jordan

Helen Keller (1880-1968)

KONUŞMA ÖZÜRLÜ ÜNLÜLER

Demosthenes

Michael Faraday

Marc Chagall

Admiral Peary

Maurice Ravel (1875-1935)

Winston Churchill

Aristotle

ÇOCUKLUKLARINDA ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ ÇEKEN ÜNLÜLER

Agatha Christi

Albert Einstein

Thomas A. Edison

Leonardo da Vinci

Auguste Rodin (1840-1917)

Sergei Rachmaninoff (1873-1943)

Nelson Rockefeller

General George Patton

RUHSAL ÖZÜRLÜ ve(ya) DAVRANIŞ BOZUKLUĞU SERGİLEYEN ÜNLÜLER

Neyzen Tevfik (Kolaylı) (1879-1953)

Tevfik Fikret

Neron (37-68)

Deli Petro

II. Kral Ludwig (1845-1886)

Vincent Van Gogh (1853-1890)

Friedrich Wilhelm Nietsche (1844-1900)

Camille Claudel (1864-1943)

Nicolaus Lenau (1802-1850)

Mary Lincoln

Holderlein (1770-1843)

August Comte (1798-1857)

Robert Schumann (1810-1856)

Edgar Allan Poe (1809-1849)

Charles Darvin

Vaslav Nijinsky (1890-1950)

Harry Stack

Sullivan

Arhur Schoppenhauer (1788-1860)

John Stuart Mill (1806-1873)

Jean Jacques Rousseau (1712-1778)

Thomas Edward Lawrence (1888-1935)

Wilhelm Reich (1897-1957)

Jeanne D´arc

Charles Baudelaire (1821-1867)
 

CounTRy

Gülen Manyak
İşte sıra dışı, işte insanın gözlerini yaşartan şey!

İnanırsan Eğer!İşte sıra dışı, işte insanın gözlerini yasartan, işte imkansizi, sevginin ve kararlılığın estetiğinde yok eden bir gösteri. İstediğimiz şeyi “ne kadar” istediğimizi sorgulatan, “olmazların” içinde olduğumuzu sadece ZANNETTİREN, inanmanın güzelliğini imkansızlığın içinde eriten bir hayat dersi! Bazen gözyaşlarınızı tutamayacaksınız belki de… Göğsünüz kabaracak bir ara, tüyleriniz hazır ola(!) geçecek… İmreneceksiniz böylesi tutkuya…

Buyrun izleyelim…


[VIDEO]LnLVRQCjh8c[/VIDEO]
 

CounTRy

Gülen Manyak
Aç kalın, budala kalın!


Doğru yön, yol!
O üniversite mezunu değildi. Okurken terketmişti üniversiteyi. Fakat inişli çıkışlı hayatı, onu dünyanın en büyük üniversitelerin birinde bir mezuniyet programında onbinlerce üniversite mezununa seslenme fırsatı sunmuştu. Evet o başarıları sayesinde dünyanın en büyük üniversitelerinden biri olan Stanford üniversitesinde onbinlerce mezuna seslenmişti. O, Steve Paul Jobs. Apple ve Pixar Animation firmasının CEO’su (yöneticisi). Apple dünya bilgisayar devi, Pixar ise dünyanın en büyük animasyon şirketi. Steve Paul Jobs ise Microsft’un da yararlandığı (bir nevi kopya ettiği) ilk kişisel bilgisayarı oluşturan (Mac-Machintoch) kişi. Yani bugün evimize giren ve her şeyimizi halleden kişisel bilgisayarın mücidi…

Bakın stanford mezunlarına neler anlatıyor. Okuyunca hayatından kesitleri ve onu bu başarıya ulaştıran tutumları keşfedeceksiniz. Belki sizde bu metin sayesinde kendinizi ve başarı tutumunuzu keşfedecekseniz…


Steve Jobs Stanford Üniversitesi Mezuniyet Konuşması - 1.Bölüm
[VIDEO]soO0YXhvVGk[/VIDEO]

ve ardından…
Steve Jobs Stanford Üniversitesi Mezuniyet Konuşması - 2.Bölüm

[VIDEO]LG6OqP_rKjs[/VIDEO]


İşte Onbinlerce Stanford Mezununun Ayakta Alkışladığı Konuşma :

“Bugün dünyanın en iyi üniversitelerinden birinin diploma töreninde sizlerle birlikte olmaktan onur duyuyorum. Ben üniversiteden hiç mezun olmadım. Doğruyu söylemek gerekirse, mezuniyete en yaklaştığım an da bu an!



Sizlere hayatımla ilgili üç hikaye anlatacağım. Hepsi bu. Büyütülecek birşey değil. Sadece üç hikaye.

İlki noktaları birleştirmekle ilgili.

İlk 6 aydan sonra Reed Üniversitesinde derslere girmeyi bıraktım, ancak gerçek anlamda okulu bırakana kadar bir 18 ay kadar daha okulda kaldım. Okulu neden bıraktım?

Olay ben doğmadan başlamıştı. Biyolojik annem genç, evlenmemiş bir üniversite mezunuydu ve beni evlatlık vermeye karar vermişti. Beni üniversite mezunu bir çiftin evlatlık almasını çok istiyordu, sonunda da bir avukat ve karısı tarafından alınmam için herşey hazırdı. Tek sorun, ben ortaya çıktıktan sonra, beni evlat edinecek çiftin esasında bir kız çocuğu istediklerini anlamış olmalarıydı. Bir gece yarısı, bekleme listesinde olan müstakbel aileme bir telefon geldi: “Elimizde beklenmedik bir erkek bebek var, onu istiyor musunuz?”. Onlar da “tabii ki” diye yanıtladılar. Biyolojik annem, annemin üniversiteyi, babamın ise liseyi bile bitirmemiş olduğunu öğrendiğinde evlatlık verme işlemini tamamlayacak son kağıtları imzalamayı reddetti. Ancak birkaç ay sonra, ailemin beni üniversiteye yollayacaklarına dair söz verdikten sonra ikna oldu.

Ve 17 sene sonra üniversiteye başladım ama saf bir şekilde neredeyse Stanford kadar pahalı bir okul seçtim, ve emekçi ailemin bütün birikimleri benim okul parama gidiyordu. Altı ay sonra, buna değmeyeceğini farkettim. Hayatımla ilgili ne yapmam gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu ve üniversitenin de bunu bulmam için bana nasıl fayda sağlayacağını çözememiştim. Ve orada durmuş ailemin hayat boyu biriktirdiği parayı harcıyordum.. Sonuçta okulu bırakmaya ve herşeyin yoluna gireceğine inanmaya karar verdim. O zaman çok korkutucu gelmişti ama geriye dönüp baktığımda hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biri olduğunu görüyorum. Okulu bıraktığım an, zorunlu fakat gereksiz olan ve ilgimi çekmeyen tüm dersleri almama gerek kalmamıştı. Böylece sadece bana ilginç gözüken derslere girebilecektim.

Bu aslında hiç de romantik bir durum değildi. Yurt odam olmadığından arkadaşlarımın odalarında yerde yatıyor, kola şişelerinin 5 sentlik depozitolarıyla yemek alıyor, her pazar akşamı güzel bir yemek yemek için 7 mil uzaktaki Hare Krishna kilisesine gidiyordum. Çok güzeldi. Merakım ve sezgilerim sayesinde içine düştüğüm çoğu şey daha sonra benim için paha biçilmez deneyimlere dönüştü.

Bir örnek vereyim: O zamanlar Reed Üniversitesi muhtemelen ülkedeki en iyi kaligrafi dersini veriyordu. Kampüsteki her poster, çekmecelerdeki her etiket, çok güzel şekilde elle kaligre edilmişti. Okulu bırakmış olduğum ve zorunlu dersleri almak zorunda olmadığım için kaligrafi dersi alıp nasıl yapıldığını öğrenmeye karar verdim. Serif ve san serif yazı karakterleri, değişik harf kombinasyonları arasındaki boşluğu ayarlama ve harika bir tipografiyi harika yapanın ne olduğu hakkında çok şey öğrendim. Çok güzeldi; tarihsel ve sanatsal olarak o kadar inceydi ki bilim hiçbir şekilde bunu yakalayamazdı ve ben bunu muhteşem buldum. Bunların hayatımda pratik bir uygulama bulma olasılığı yoktu. Ama on sene sonra, ilk Macintosh’u tasarlarken, bir anda aklıma geliverdi. Bunların hepsini Mac’te kullandık. Mac güzel bir tipografiye sahip ilk bilgisayardı.

Eğer o derse hiç girmemiş olsaydım, Mac hiç çok yönlü yazı karakterlerine veya boşlukları doğru orantıda kullanan fontlara sahip olmayacaktı. Windows da Mac’ten kopyaladığına göre, hiçbir kişisel bilgisayarın bunlara sahip olmayacağı muhtemeldir. Okulu bırakmamış olsaydım, o kaligrafi dersine girmemiş olacaktım, ve kişisel bilgisayarlar şu an sahip oldukları o harika tipografiye sahip olamayabileceklerdi. Tabii ki üniversitedeyken noktaları ileriye bakarak birleştirmek imkansızdı. Fakat on sene sonra geriye dönüp baktığımda herşey çok ama çok berraktı.

Tekrar söylüyorum, noktaları ileriye bakarak birleştiremezsiniz; onları sadece geriye baktığınızda birleştirebilirsiniz. Noktaların gelecekte bir şekilde birleşeceğine inanmanız gerekiyor. Birşeye güvenmelisiniz - cesaretinize, kaderinize, hayata, karmaya, herhangi birşeye. Bu yaklaşım beni hiçbir zaman yolda bırakmadığı gibi hayatımı da bütünüyle değiştirdi.

İkinci hikayem sevgiyle ve kaybetmekle ilgili.

Hayatımın erken bir döneminde neyi sevdiğimi bulduğum için şanslıydım. Woz (Steve Wozniak) ve ben Apple‘ı 20 yaşındayken ailemin garajında kurduk. Çok yoğun çalıştık, ve 10 sene sonra Apple garajdaki iki kişiden, 4000 çalışanı olan 2 milyar dolarlık bir şirkete dönüşmüştü. En nadide ürünümüz Macintosh’u piyasaya sürdüğümüzde ben 30 yaşına yeni basmıştım.

Ardından kovuldum.

Kendi kurduğunuz bir şirketten nasıl kovulabilirsiniz? Şöyle: Apple büyük bir şirket haline geldiği için biz de şirketi benimle birlikte yönetebilicek, yetenekli olduğuna inandığım birini işe aldık ve ilk sene işler iyi gitti. Fakat daha sonra, geleceğe yönelik görüşlerimiz farklılık göstermeye başladı ve bir noktada koptu. Bu noktada yönetim kurulumuz onun tarafında yer aldı. Sonuçta 30 yaşında dışarıda kalmıştım. Hem de herkesin gözü önünde. Hayatımın odak noktası olan şey bir anda yokolmuştu, bu büyük bir yıkımdı.

Birkaç ay ne yapacağımı bilemedim. Bir önceki girişimci nesli yüz üstü bırakmış, rütbe tam bana teslim edilirken onu elimden düşürmüş gibi hissetmiştim. Dave Packard ve Bob Noyce’dan bu başarısızlığım için özür diledim. Fazla göz önünde olan bir başarısızlık sembolü olmuştum ve vadiden kaçmayı bile düşündüm. Fakat içimde bir şeyler uyanmaya başladı, yaptığım işi hala sevdiğimi farkettim. Apple’da olanlar bunu en ufak şekilde değiştirememişti. Dışlanmıştım ama hala aşıktım. Ve yeniden başlamaya karar verdim.

O zaman farkına varmamıştım ama Apple’dan kovulmak başıma gelebilecek en iyi şey olmuştu. Başarılı olmanın ağırlığı yeniden başlamanın hafifliğiyle yer değiştirmişti, hiçbir şey hakkında eskisi kadar emin değildim. Hayatımın en yaratıcı dönemine girmek üzere özgürleşmiştim.

Sonraki beş sene NeXT adında bir şirket kurdum, Pixar adında başka bir şirket, ve eşim olacak inanılmaz kadına aşık olmuştum. Pixar’da dünyanın ilk bilgisayar animasyon filmi Toy Story‘yi yarattık ve şu an dünyanın en başarılı animasyon stüdyosuyuz. İnanılmaz olaylar zincirinden sonra, Apple NeXT’i satın aldı, ben Apple’a döndüm ve Apple’ın yenilenmesinin kalbinde NeXT’te geliştirdiğimiz teknoloji yatıyor. Ve Laurence ile harika bir aile kurduk.

Apple’dan kovulmamış olsaydım bunların hiçbirinin olmayacağından son derece eminim. Tadı çok kötü bir ilaçtı, ama sanırım hastanın da buna ihtiyacı vardı.

Bazen hayat kafanıza bir tuğlayla vurur. Sakın inancınızı kaybetmeyin.

Devam etmeme sebep olan şeyin yaptığım işe olan aşkım olduğuna ikna olmuş durumdayım. Neyi sevdiğinizi bulmanız gerek. Ve bu aşklarınız için geçerli olduğu gibi işiniz için de geçerlidir. İşiniz hayatınızın büyük bir kısmını kaplayacak ve gerçek anlamda tatmin olmanın tek yolu harika bir iş olduğuna inandığınız şeyi yapmanızdır. Ve harika bir iş yapmanın tek yolu ise yaptığınızı sevmenizden geçer. Henüz bulamadıysanız, aramaya devam edin.

Durulmayın. Tüm gönül meseleleri gibi, onu bulduğunuz zaman anlayacaksınız. Ve her büyük ilişki gibi, seneler geçtikçe daha da güzelleşecek. Yani bulana kadar devam edin. Yılmayın.

Üçüncü hikayem ölüm hakkında.

On yedi yaşındayken, şöyle bir şey okumuştum:

“Her gününü, hayatının son günüymüş gibi yaşarsan, günün birinde haklı çıkarsın.”

Bu cümle beni çok etkilemişti ve o günden bu yana, yani 33 yıldır, her sabah aynaya bakıp, kendi kendime hep şunu sordum: “Eğer bugün hayatının son günü olsaydı, bugün (normalde) yapacağın şeyleri yapmak ister miydim?” Uzun süre art arda, “Hayır,” yanıtını verdiğimde, bir şeyleri değiştirmem gerektiğini anladım.

İnsanın kısa süre içinde öleceğini bilmesi, yaşantısına damga vuracak kararlar vermesi açısından büyük önem taşır. Çünkü her şey, tüm dış beklentiler, gururlar, küçük düşme ya da başarısızlık korkuları - tüm bunlar ölüm karşısında değerlerini yitirir, yalnızca ölümdür önemli olan.

Kaybedecek bir şeyler olduğu (tuzak) düşünceyi yok etmenin en iyi yolu insanın öleceğini hatırlamasıdır. Zaten çıplak ve savunmasızsın. Yüreğinin sesini dinlememen için hiçbir neden yok.

Bir yıl kadan önce bana kanser teşhisi kondu. Sabah 7:30?da girdiğim ultrasonda pankreastaki tümör bariz bir şekilde görünüyordu. Bense pankreasın ne olduğunu bile bilmiyordum. Doktorlar bu tip bir kanserin tedavisinin neredeyse imkansız olduğunu ve üç ila altı aydan fazla yaşamayı beklemememi söylediler. Bu, çocuklarınıza ilerideki 10 yıl içinde söyleyeceklerinizi birkaç ay içinde söylemeye çalışmak demekti. Bu, aileniz rahatı için gerekli herşeyin kısa zamanda yapılması demekti. Bu veda etmek demekti.

Bütün gün o teşhisle yaşadım. Akşama doğru biyopsi yapıldı, boğazımdan bir endoskop soktular, mide ve bağırsaklarımdan geçerek bir iğneyle pankreasımdaki tümörden birkaç hücre aldılar. Ben narkozla uyutulmuştum, fakat eşimin söylediğine göre doktorlar alınan hücreleri mikroskobun altına koyduklarında sevinç çığlıkları attığını söyledi. Benim kanserim ameliyatla tedavi edilebilecek bir türdenmiş. Ameliyat oldum ve şimdi iyileştim.

Beni ölüme en çok yaklaştıran olay budur ve umarım uzun yıllar boyunca bir daha bu denli yaklaşmam. Bu deneyimi yaşamış biri olarak diyebilirim ki ölüm faydalı fakat sadece entelektüel bir kavramdır.

Hiç kimse ölmek istemez. Cennete gitmek isteyenler bile, oraya gitmek uğruna ölümü göze almak istemezler. Oysa ölüm hepimizin ortak sonu. Şimdiye dek hiç kimse ölümden kaçamamıştır. Bunun böyle de olması gerekir, çünkü ölüm hayatın en güzel icatlarından birisi. Hayat’ın değişim ajanı. Yenilere yer açmak için, eskilerden kurtulmanın tek çaresi. Şu an için yeni sizsiniz, ama günün birinde, üstelik pek yakında siz de eskiyecek ve aradan çıkarılacaksınız. Bu kadar acımasız olduğum için üzgünüm, ama gerçek bu.

Zamanınız kısıtlı, bu yüzden başkalarının hayatını yaşayarak onu harcamayın. Başkalarının düşüncelerinin sonuçlarıyla yaşama dogmasına takılıp kalmayın. Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin. Ve en önemlisi kalbinizin ve sezgilerinizin yolundan gidecek cesarete sahip olun. Kalbiniz ve sezgileriniz ne yapmak istediğinizi bilirler. Bunun dışındaki herşey ikinci planda.

Gençliğimde, bizim neslin kutsal dergilerinden biri sayılan, The Whole Earth Catalog adında inanılmaz bir yayın vardı. Menlo Park yakınlarında yaşayan Steward Brand adında biri tarafından şiirsel bir tarzla kaleme alınmıştı. Size anlattığım bu olay, 1960′lardan kalma, masa üstü bilgisayarlardan ve bilgisayar destekli yayınlardan önce, yani bu dergi daktilolar, makaslar ve polaroid kameraların yardımıyla yapılmıştı. Google ortaya çıkmadan 35 yıl önce, dergi formatında bir Google gibiydi: idealistti, anlaşılır bilgiler ve harika görüşlerle doluydu.

Stewart ve ekibi bunun birçok baskısını yayımladılar ve dergi miyadını doldurduğunda son bir baskı yaptılar. 1970′lerin ortalarıydı, o zamanlar sizin yaşlarınızdaydım. Son baskının arka kapağında, sabahın erken saatlerinde çekilmiş bir yol fotoğrafı vardı, hani her maceracının kendini otostop çekerken bulabileceği yollardan biri.

Fotoğrafın altında şu sözler yer alıyordu: “Aç Kalın, Budala Kalın (Stay Hungry. Stay Foolish).” Aramızdan ayrılırken bize verdikleri veda mesajları buydu. Aç Kalın, Budala Kalın. Kendim için hep bunu diledim. Ve şimdi, sizin için de aynı dilekte bulunuyorum:

Aç Kalın, Budala Kalın.

Hepinize çok teşekkür ederim.”

Steve Jobs.

Kaynak: e-gunce
 

1001Design

330i ///M3 Design
Müzikterapi İçin Seçme Müzikler

Müzikterapi İçin Seçme Müzikler

"İnsanı artık bilim yalnızca biyolojik olarak ele almayıp onun ruhunun derinliklerine inmeye çalışıyor. İnsan vücudunun ve beyninin en ince noktalarına ulaşabiliyoruz. Bunun için bir çok araç geliştirilmiştir. Ancak henüz ruh dünyamıza inebilen, ruhumuzun derinliklerinden haber verebilen araçlar keşfedilememiştir.

Bu manada sanatı kullanarak ruhu anlamak, ruhtan haber almak mümkün hale
gelebilmiştir. Sanat henüz keşfedemediğimiz bir şekilde ruhumuzun derinliklerine inmeyi başarmış ve oralardan bir şeyleri alıp ortaya çıkarabilmiştir.

Bilindiği gibi mental retardasyon (zeka geriliği), davranış bozuklukları (hiperaktivite vb) ve öğrenme bozukluklarında müzikterapi bir çok açıdan kullanılabilmektedir. Müzik bu çocuklarda ruhsal, duygusal, toplumsal gelişime katkıda bulunur. Ayrıca hareket ve duyu sistemleri ile ilgili yetersizliklerin giderilmesine, dikkat-konsantrasyon gibi zihinsel melekelerin kuvvetlendirilmesine ve iletişim yeteneğinin gelişmesine yardımcı olur. Müzikterapi esnasında çocuk (kişi), bozulmuş olan fiziksel yeteneklerini yeniden şekillendirebilir. Bir takım davranış kusurları varsa bunları değiştirebilir.

Müzikterapi bu değişim ve gelişimleri sağlarken çocuğa (kişiye) iki türlü haz duygusu yaşatır. Bunlardan birincisi sıkıntı verici ortamın dışına çıkabilme hazzıdır. Bu evrensel bir hazdır. Dünyanın neresinde olursanız olun, duyduğunuz müzik sizi önce rahatlatır sonra da içinizde bir güven duygusu uyandırır." (Memory Center)

Tabiki bazı müzikler ters etkide yapabilmektedir. İşte sizi rahatlatacak terapi müzklerinden bazı seçmeler:


[VIDEO]I0kZ56mgRt0[/VIDEO]

[VIDEO]_ih1kaIWsuc[/VIDEO]

[VIDEO]veS8QBb88V0[/VIDEO]​
 

BaLaTLy

New member
helal olsun valla süper çalışmalar sadece yazılarınızı okudum youtube malum kapalı

teşekkürler size
 

CounTRy

Gülen Manyak
Siz küçücük gülümseyin, hayat değişsin!


Dunyayi degistir!Küçük bir gülümsemedir hayatın kırılmayan dalı!
VE tutmak ve hatta bırakmamak gerekli ne pahasına olursa olsun. Yüzünüzdeki güzelliğin dışa vurmasıdır o! VE aslında farketmeden başka akıllara girdiğiniz “kapı çalmak bilmeyen” dostunuz…
Siz küçücük gülümseyin, hayat değişsin!

(Özgür ŞAHİN)

GÜLÜMSE HAYATA

İş-güç, okul, sınavlar, yapılması gereken işler, aile içindeki dertlerimiz, iş yerindeki sorunlarımız, özel hayatımızdaki iniş-çıkışlar, ülkemizdeki yerli-yersiz kavgalar…
Bunların her biri bizleri biraz daha da karamsarlığa itiyor, yüzümüze acı ve üzüntü karışımı bir duyguyu taşıyor, ileriye dönük umutlarımızı yerle bir ediyor. Önümüze konulan büyük amaçları başaramamanın sırtımıza getirdiği yük, her geçen gün bedenimizi birden uzaklaştırıyor. Umutlar kayboluyor, cesaret kırılıyor, psikolojiler bozuluyor, toplum rahatsızlanıyor.
Hiç durup 5 dakika düşündünüz mü? Her şey gerçekten o kadar da kötü mü? Bu kadar kötü bir hayat gerçek olabilir mi? Başarısızlık ve mutsuzluk kaderimiz mi?

Şimdi hep birlikte şu hikayeciğe kulak verin.

Küçük kiz, hüzünlü bir yabanciya gülümsedi. Bu gülümseme adamin kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakin geçmiste kendisine yardim eden bir dosta tesekkür etmediğini hatirladi. Hemen bir not yazdi, yolladi. Arkadasi bu tesekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garsona yüklü bir bahsis birakti. Garson, ilk defa böyle bir bahsis aliyordu. Aksam eve giderken, kazandiği paranin bir parçasini her zaman köse basinda oturan fakir adamin sapkasina birakti. Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki… Iki gündür boğazindan asaği lokma geçmemisti. Karnini iki günden beri ilk defa doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki odasinin yolunu islik çalarak tuttu. Öyle neseliydi ki, bir saçak altinda titreyen köpek yavrusunu görünce, kucağina aliverdi. Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sicak odada sabaha kadar kosusturdu. Gece yarisindan sonra apartmani dumanlar sardi. Bir yangin basliyordu. Dumani koklayan köpek öyle havlamaya basladi ki, önce fakir adam uyandi, sonra bütün apartman kalkti. Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularini kucaklayip, ölümden kurtardilar.
Bütün bunlarin hepsi, hiçbir maliyeti olmayan bir “TEBESSÜM”ün sonucuydu..

Evet, Bir günlük hayatımızda bizi mutlu edecek o kadar fazla ayrıntı var ki birazcık bunlara odaklanmamız, birazcık detaylarla kendimizi mutlu etmemiz gerekiyor. Modern hayatın üzerimizde oluşturduğu baskı, sürekli daha iyisini istememize, daha çok tüketmemize sebep oluyor. Bu da insanın mutlu olmasına değil, mutsuz olmasına hizmet ediyor. Şimdi aşağıda başarılı öğrencilerce hazırlanan videoyu da izleyin ve mutlu olmayı bir kez daha düşünün.


[VIDEO]9SwbHl3L3Q4[/VIDEO]​
 

spike

New member
HELAL OLSUN BABA SİZE BU GÜZEL YAZILAR GERÇEKTEN İNSANLARIN HAYATINDA BAZEN DÖNÜM NOKTASI OLABİLİR!!! büyük harf yazdım cünkü duygulandım cok teşekkürler ellerinize sağlık interneti bu denli faydalı kullanmak cok güzel helal olsun
 

CounTRy

Gülen Manyak
videoları neden izleyemiyorum acaba
Youtube adlı siteye Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri tarafından erişim engelleme yasağı konulduğu için şuan videolar izlenememektedir.

Youtube ile ilgili yasak kalkıncaya kadar bu başlık kapalı kalacaktır.

Başka bir şekilde video paylaşaka üyeler olursa pm ile bana ulaşıp konuyu tekrardan açtırabilirler..
 

CounTRy

Gülen Manyak
1001 hacı konulardaki video eklentilerinin çoğu uçmuş ayrıca uçmayanlar saçma sapan videolar içeriyor. E malum artık Youtube'a da bir şekilde giriyoruz, Konudaki videoları düzeltelim. Seninde benimde videolarda sorunlar var..

Başlık tekrardan açılmıştır...
 
Üst