CounTRy
Gülen Manyak
- Katılım
- 5 Haz 2006
- Mesajlar
- 10,687
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Gelecek 10 yılda Türkiye'de prim yapacak 15 sektörler açıklandı.
Ülkede 15 sektörün, gelecek 10 yılın
Türkiye’sine damgasını vuracağı bildirildi.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi (TEKAM)
Müdürü Prof. Dr. Muammer Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gelecek 10 yılda
Türkiye’de önemli yere sahip olacak 15 sektör arasında 130 milyar dolarlık
yatırım yapılması gereken enerji sektörünün başı çektiğini söyledi.
Perakende, lojistik, çevre ve yeniden dönüşüm sektörlerinin yeni alanlar
olarak ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Kaya, şöyle konuştu:
"Enerji sektörü hem dünyada hem de Türkiye’de katlanarak büyüyecek.
Global ekonomide önümüzdeki 10 yılda yıllık yüzde 3-4 civarında bir büyüme
olacağı varsayımına göre, enerji sektörü hem ülkemizde hem de dünyada büyüme ve
refahı belirleyecek temel parametre olacaktır. Türkiye’nin önümüzdeki 10 yılına
damgasını vuracak sektörler enerji, otomotiv, tekstil, telekomünikasyon-iletişim,
bilişim sistemleri ve teknoloji, savunma ve hava teknolojileri, eğitim,
perakende, elektronik, çevre ve geri dönüşüm, güvenlik, danışmanlıktır. Bunlar
Türkiye’de en çok yatırım ve istihdamın gerçekleşeceği sektörlerdir."
"EKONOMİK KALKINMADA SIKIŞILAN NOKTALAR SAPTANDI"
Prof. Dr. Kaya, bu sektörler belirlenirken 2000’li yılların başından
itibaren performansı yüksek, sürdürülebilir sektörlerin dikkate alındığını ifade
ederek, "Belirlemede, ülkemizin, küreselleşen dünyada, Avrupa Birliği ve dünya
ile entegrasyonu göz önüne alınarak, ekonomik kalkınmada sıkışılan noktalar
saptandı" dedi.
Bu sıkıntıların aşılmasında dünyanın neler yaptığı ve hangi yollardan
geçtiğinin de izlendiğini anlatan Prof. Dr. Kaya, "Ayrıca ülkemizde işsizlik,
özellikle üniversite mezunu işsizler göz önüne alınarak yoğun istihdam
üretebilecek sektörler incelenmiştir" diye konuştu.
Prof. Dr. Kaya, "ortaya çıkan 15 sektör arasında çevre ve geri dönüşüm
sektörünün bugüne kadar hiç gündeme gelmediğini, geleceği çok parlak bir alan
olduğunu" bildirerek, şöyle devam etti:
"Türkiye’de denetlemeye dayalı sektörlerin henüz yeterince
gelişmemesinin nedenleri, ihtiyaç duyulmadığı için yasal zemin oluşmaması ve
çevre kültürü ve bilincinin istenilen düzeyde oluşmamasıdır. Yeni gelişen
sektörler çerçevesinde üniversite tercihi yapılırken istihdam alanına göre tercih
yapılmalı, ailenin veya dar sosyal çevrelerin klişelerine uyulmamalıdır.
Üniversite öğrencilerinin, seçtiği sektörde hangi dilleri bilmesi gerektiği ve
hangi ülkeleri yakından takip etmesi gerektiğini araştırıp kendini yetiştirme
sürecine girerse çok başarılı olacaktır."
Prof. Dr. Muammer Kaya, gelecek vaat eden 15 sektörü ve özelliklerini
şöyle sıraladı:
GELECEK VAAT EDEN SEKTÖRLER
BİLİŞİM SİSTEMLERİ VE TEKNOLOJİ SEKTÖRÜ:
Türkiye’nin bundan sonraki bütün konsantrasyonu teknoloji, inovasyon ve yenilikçilik üzerinde olacak. Çünkü,
Ar-Ge ile başlayan süreçte, teknoloji gelişiyor, bu kalite ve verimlilik artışı
olarak artan üretime yansıyor. Bu alanda nanoteknoloji, genetik ya da
biyoteknoloji, yeni nesil nükleer yakıtlar ve teknolojileri; hidrojen ve yakıt
pili teknolojileri ile süper-iletkenlerin üretimi öne çıkacak.
- EĞİTİM: Teknik eğitimden tarımdan göçenlerin dönüştürülmesine kadar her
alanda değişen ekonomi ve değişen rekabet, buna uygun üretim, Ar-Ge ve nitelikli
insan gücü gerektiriyor. Sektörler ya kendi elemanlarını yetiştirecek ya da bu
işi başkalarına yaptıracaklar, yani standartlarını koyup, siparişini verip satın
alacak. Bu alanda mesleğe dönük eğitimin derinleşmesi bekleniyor. Hayat boyu
sürekli eğitim (çalışmayanlar için), mesleki eğitim (ara elemanlar için) ve
meslek içi eğitim (çalışanların gelişmesi için), uzaktan eğitim (zaman ve
mekandan bağımsız) önem kazanacaktır.
ENERJİ ve DOĞAL KAYNAKLAR:
Enerji sektörü hem dünyada hem de Türkiye’de
katlanarak büyüyecek. Ülkemizde enerji tüketimi dünya ortalamasının iki katından
fazla büyüyeceği tahmin edilmektedir. Global ekonomide önümüzdeki 10 yılda yıllık
yüzde 3-4 civarında bir büyüme olacağı varsayımına göre, enerji sektörü büyüme ve
refahı belirleyecek temel parametre olacak. Hesaplamalara göre, Türkiye’nin
enerji sektöründeki açığını kapatması için tam 130 milyar dolarlık yatırım
yapması gerekiyor. Bu, aynı zamanda büyük bir istihdam sahası anlamına da
geliyor. Yerli madenler ve doğal kaynakların önemi anlaşılacak, özellikle
enerji-hammadde-ürün üretiminde temiz, yenilenebilir yerli doğal kaynaklar
geliştirilerek değerlendirilecektir. İthale dayalı fosil yakıtların önemi kısmen
azalacak.
OTOMOTİV:
Son yılların Türkiye’de en rekabetçi ve en hızla yükselen
sektörü olarak kabul ediliyor. İhracat 2006 yılına göre 2007’de yüzde 33,8
artarken, ithalattaki artış ise yüzde 8,7 düzeyinde kaldı. Yani Türkiye
otomotivde dış ticaret fazlası vermiş oldu. Türkiye otomotiv sektöründe
yakaladığı bu ivmeyi sürdürmek zorunda olduğundan, yatırımlara ve istihdama uzun
vadede devam edecek. Ekonomik krizler nedeniyle kısa süreli duraksamalar olsa da
uzun vadede bu sektör ülkemiz için lokomotif sektörlerden biri olmaya devam
edecektir.
TEKSTİL:
Dünya pazarının yaklaşık üçte ikisini Çin’in ele geçirmesi,
Türkiye’nin tekstil ve hazır giyim sektörlerinde ihracat hacmini fiziksel olarak
azaltmış bulunuyor. Ancak, kalite, hız, dar alandaki özel taleplere cevap
verebilme, esneklik, AB piyasalarına olan yakınlık gibi üstünlükleri sayesinde
Türkiye, bu sektörde küresel aktör olma konumunu halen muhafaza ediyor. Ülkemizde
tekstil sektörü döviz kurlarından kısa vadeli sorunlar yaşasa da uzun vadede
büyük firmalar biraz sarsılsa da ayakta kalabilecek, fakat küçük firmalar sıkıntı
çekebilecek.
TELEKOMÜNİKASYON:
Sektör, 15 yıl içinde yeni oyuncularla ciddi bir
büyüme içine girecek. Büyük şirketler olduğu gibi, taşeron firmalar da gelişecek.
Telekom sektöründe bugüne kadar ön planda olan daha çok GSM firmalarıydı ama
önümüzdeki 15 yılda sektör daha farklı bir tablo çizecek. Alternatif telekom
operatörleri büyük atılım içine girecek. Telekominikasyon alanında ülkemizdeki
yabancı firmalar Türk çalışanlarını daha fazla oranda yurt dışındaki iş yerlerine
çalışmaya gönderecek.
SAVUNMA ve HAVACILIK TEKNOLOJİLERİ:
Savunma sektörünün dünyadaki yıllık
bütünlüğü 1,3 trilyon dolar. Bunun yarısını tek başına ABD karşılıyor.
Türkiye’nin Aselsan, Roketsan, Havelsan, Kale Savunma Sanayi gibi bazı şirketleri
bu piyasadan pay almaya başladılar. Son yıllardaki atılım sayesinde Türkiye,
silah sanayi ihtiyaçlarını yüzde 45 oranında içeriden tedarik ediyor. Uçak,
helikopter ve havacılık sanayine parça üreten TEI, TAİ, Alp Havacılık gibi
firmaların gelecekte önemli görevler yapacağı tahmin edilmekte.
PERAKENDECİLİK:
Sektördeki hareketlilik yeni açılacak alışveriş
merkezleri ile daha büyük bir boyut kazanacak. Sektörde büyük oyuncuların yanı
sıra küçük oyuncular da harekete geçecek. Perakende sektöründe yetişmiş insan
sayısı çok az olduğu için ciddi transferler olacak, eğitim veren şirketlere
ihtiyaç duyulacak. Bazı illerde gereğinden fazla açılan alışveriş merkezlerinde
sıkıntılar yaşanacak da olsa gelecekleri oldukça parlak gözüküyor. Alışveriş
merkezlerinde daha iyi yaşam alanları yaratanlar, promosyon yapanlar, topluma
daha fazla çekici faaliyetlerde bulunan alışveriş merkezleri başarılı olacaklar.
Gıda ürünleri mobilya, ev-bahçe, aydınlatma, banyo ve mutfak eşyaları sunan yapı
marketler daha önem kazanacak.
ELEKTRONİK:
Elektronik sektörü perakendecilikte büyük bir yol alacak.
Mağazacılık yapan firma sayısı gittikçe artacak, yurt dışı elektronik devlerinin
Türkiye’ye olan ilgisi sürecek ve yatırımlar yapacaklar. Diğer bir dalga ise
sektördeki birleşmeler ve evlilikler olacak.
TAŞIMACILIK VE LOJİSTİK:
Hem hava yolu taşımacılığı hem de lojistik
alanında büyük bir patlama yaşanıyor. Bunu ülkemizde piyasa uyumlu reformların ve
vergisel teşviklerin tetiklediği görülüyor. 17 milyar dolar civarında bir
büyüklüğe sahip olan sektörün ilk dinlenme yeri 40 milyar doları bulacak. Bu
arada parlayan yıldız ise depoculuk-antrepoculuk olacak. Yabancı ve yerli
firmalar evlenecek. Kara yolu yolcu taşımacılığı pazar payının yaklaşık yüzde
10’luk kesimini hava, demir ve deniz taşımacılığına kaptıracak.
SAĞLIK:
Büyüklüğü 25 milyar doları aşan sektörde hedef 10 yıl için 50
milyar dolar olarak gösteriliyor. Artan kişi başı gelir ve sağlık bilinci
nedeniyle kişi başına düşen doktor, kişi başına sağlık ve ilaç harcamaları
artacak. Yeni özel hastaneler, tesisler ve klinikler açılacak. Sağlık sektöründe
mesleğin haricinde eğitimler gündeme gelecek. Özellikle tıbbi kongre turizmi
Türkiye’nin önümüzdeki yıllardaki gündemi olmaya devam edecek.
ÇEVRE VE YENİDEN DÖNÜŞÜM:
Sanayileşmenin yol açtığı tahribatı yok etmek
veya bunlara kısmen mahal vermemek için alınacak tedbirler dev sektörlerin
doğmasına sebep olacak. Türkiye’nin AB çevre standartlarına geçmesi ve Kyoto
Protokolü’nün gereklerini yerine getirmek için yaklaşık 140 milyar dolar
gerektiği anlaşılıyor. Bu, gelecekteki yeni iş hacmine işaret ediyor. Türkiye’de
bundan sonra çevre dostu üretim, madencilik, geri dönüşüm sektörleri önem
kazanacak. Yarınların başladığı yerin geri dönüşüm sektörü olduğu anlaşılacak.
Hurdaların atık olmadığı, geri dönüşümünde nihai yok etme olmadığı bilinci
yerleşecek.
ABD’de 2006 yılında geri dönüşüm sektörünün büyüklüğü 65 milyar doları
aştı. Özellikle elektronik atık, hurda araçlar, demir-çelik, kağıt, lastik geri
dönüşümü önem kazanacak. Kurumsal olarak çevre standartları alma ve uygulama
konularında uzmanlara ihtiyaç artacak.
GÜVENLİK:
Güvenliğin her alanı terör, hacker gibi birçok tehdide bağlı
olarak katlanarak büyüyecek. Bilgi güvenliği, müşteri güvenliği, altyapı ve
kimlik güvenliği, işletme, sokak, bina, kişi güvenliği hızla gelişecek. Güvenlik
hizmetlerindeki tüm pozisyonlarda yetişmiş insana ihtiyaç duyulacak. Özel
güvenlik kurumları sayısı artacak. Güvenlik görevlilerinin eğitimi önem
kazanacaktır. Ev ve iş yeri elektronik güvenlik ekipmanları satış ve montaj
sektörü büyüyecek.
DANIŞMANLIK:
İmalat sanayinin gelişimi sonucunda ortaya çıkan refah
artışı ve yüksek gelir seviyesi hizmet sektörünün önemini artırıyor. Hizmet
sektörünün bir kolunu oluşturan danışmanlık, kişisel ve kurumsal alanlarda hızlı
bir büyüme gösterecek. Teknik, hukuksal, mali danışmanlık daha da önem kazanacak.
Medya takibi, webometrik değerlendirme, kalite, e-devlet, sertifikasyon
hizmetlerinde danışmanlığın önemi artacak.
TARIM:
Dünya nüfusu ile gıda kaynakları arasındaki makas her geçen yıl
artıyor. Bu da gıda arzı güvenliğini tehlikeye sokmaktadır. Küresel ısınma, su
kıtlığı, tarıma dayalı alanların azalması gibi unsurlar Türkiye’nin bu alanda
yıldızını parlatıyor. Verilmekte olan teşvikler ve yapılan yasal düzenlemelerin
de katkısıyla ölçekler büyüyecek, bilinçli tarım pratiklerine yer verilecek.
Özellikle organik tarım, damlama sulama, topraksız tarım, suda tarım önem
kazanacak.
Kaynak: Milliyet