Bakkal Necati zoru zor etti beklemekten. Sedanın ekmek almaya geleceğini bildiği için sabırsızlanıyor. Yüzünün ifadesini merak ediyordu. Sedanın uzaktan geldiğini görünce hemen tezgahın arkasına geçip kasanın olduğu alçak tabureye oturdu. Başı zor görünüyordu oturduğu yerden. Aklınca onu göremeyince tezgahın arkasına geçecek, oda sıkıştıracaktı laflarıyla:
-Günaydın Necati amca.
-..?
Seda ses gelmeyince daha önceden iyi bildiği oyunu tahmin etmiş başını yazar kasanın yanındaki mermerin üstünden uzatıp :
-Günaydın dedim duymadın mı?
-Ooo günaydın seda kızım dalmışım .
-Uyumuyordun ama .
-Yok gözüm açık dalmışım .
-Hayırdır seni böyle daldıran ne ?
-Vicdansızın kahpenin biri bir bebek bırakmış bu gün cami avlusuna da ona vicdanım sızlıyordu.
-Bebekmi?
-Evet. Hem de iki günlük ya var ya yok.
-Allah Allah. Peki ne oldu bebek şimdi.
-Muhtarı çağırdık. O bugün araştıracak kimden olabilir diye. Çok kızdı cemaat çok. Bir bulunsa Allah kurtarsın. Hiç iki günlük bebe terk edilir mi? Allahsız.
-Yaa.Ne insanlar var .
-Ha seda sabah namaza giderken seni aşağı sokakta gördüm tam ezan vakti. Nerden geliyordun öyle.
-Benimi? Ne zaman? Benzetmişsindir. Benim ne işim var o saatte oralarda?
-Hadi hadi saklama tanırım ben seni yürüyüşünden bile. Seslenecektim vazgeçtim sonra sorarım diye.
-Yok ben değildim, yanılmışsındır sen.
-Ben seni iki kilometreden görsem tanırım. Ama sen bilirsin. Ben kimseye söylemeden sana bir sorayım dedim. Belki bana açılırsın diye.
Sedanın suratı bembeyaz olmuş, bu yakalanıştan nasıl kurtulacağını hesap etmeye çalışırken titremeye başlamıştı. Heyecandan kekeleyerek konuşuyor. Pot kırmamaya çalışsa da gittikçe batıyordu. Bakkal Necati iki ekmeği poşete koyup eline sıkıştırırken:
-Sen al şunları eve git bir.İyice düşün. Bir karar ver. Ben bu işi yani çocuk işini çözeceğim. Bir düşünde öyle gel.
Son kelimelerini söylerkenki sırıtışı sedayı kızdırır gibi olsa da ekmeği kaptığı gibi koşarak eve yöneldi.
-Bak zilliye parasını da vermedi!!! Şimdi tamamen emin oldum işte. Ben bu işten pay çıkarmazsam adam değilim.
Necati dayı sedanın geri geleceğini bekleyedursun, Seda kahvaltı bile yapmadan odasına kapanmış , bu işten nasıl kurtulabileceğinin hesabını yapmaya çalışıyordu. Kendi kendine kızmaktan da geri durmuyordu.
-Ah be kızım. Sen tam dokuz ay annene bile bir şey belli etme karnını saklamayı becer. Tam bitti derken dünyanın en nalet adamına yakalan. İnkar etsen ne yazar. Beni o saatte orada gördüğünü birine söylesin her şey çıkar ortaya. Zaten dedikodular ayyuka çıkmış kim inanır senin olmadığına. Rezil olmayı boş ver. Bunlar insanı ipe götürür birde. Bu adamı susturmalıyım ama nasıl? Bir yolunu mutlaka bulmalıyım.
Bakkal Necati hayatında belki de ilk defa öğlen vakti dükkanı kapatıp camiye gitti.Ger çek niyetini Allah bilir fakat bu satırların yazanı Çocuğun akıbetinin merakının da bunda payı olduğunu Biliyordu.
-Hayırdır Necati dayı sen öğlenleri pek gelmezdin?
-İşler zaten kesat. Pek gelen giden olmuyor. Hiç olmazsa hem öğleni kılayım hem de şu çocuk ne oldu bir öğreneyim dedim muhtar.
-Ha.Karakola götürdük sabah ama komiser şimdilik Musa dayıda kalsın daha iyi dedi. Onlarda bir araştırma yapacaklarmış. Bir iki yazışma falan işte.
-Allah Allah yazık bebeğe bir orada bir burada. Peki kimin olduğu hakkında bir duyum var mı?
-Yok dayı nereden olsun. Olsa polis bırakır mı peşini?
Bakkal Necati camiden çıkıp bakkala geldiğinde sedayı kapıda beklerken buldu. Bir çırpıda kapıyı açıp tezgahın arkasına geçti gene içeri buyur ederken.