_KarabaS_
Banned
- Katılım
- 29 Ara 2008
- Mesajlar
- 143
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
TÜRKÇE EZAN... 90 YIL ÖNCE...
Bazen mısralar biliriz de şairini bilmeyiz, bazen de şairler tanırız ama şiirlerini bilmeyiz.
" Çocuktum, ufacıktım,
Top oynadım, acıktım. "
mısraları çoğumuzun dilindedir ama, acaba kaçımız şairini biliriz? Bu mısralar Ziya Gökalp'in "Alageyik" adlı şiirinin girişindendir.
Ziya Gökalp'i hepimiz biliriz ama şiirlerinden çoğumuzun haberi yoktur. 1918 yılında yayınlamış olduğu "Yeni Hayat" adlı şiir kitabında yer alan "Vatan" şiirinin girişini aktaralım;
" Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur,
Köylü anlar manasını namazdaki duanın,
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur'an okunur,
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hudâ'nın,
Ey Türkoğlu işte senin orasıdır vatanın. "
Dikkatinizi çekeriz, yıl 1918. Tam 90 yıl önce. Cumhuriyetin kuruluşundan önce.
Atatürk 1932'de, önce Türkçe ezan okunmasının dinen caiz olup olmadığını tartıştırır ve caiz olduğu belirlenir.
Bunun üzerine içlerinde Hafız Burhan, Sadettin Kaynak, Hafız Nuri gibi dönemin önemli hafızlarının bulunduğu bir komisyon kurularak ezanın Türkçe çevirileri yapılır, hangisinin ahenginin daha uygun olduğu tartışılır.
Kabul edilen metin şöyledir:
" Tanrı uludur;
Şüphesiz bilirim, bildiririm;
Tanrı'dan başka yoktur tapacak.
Şüphesiz bilirim, bildiririm;
Tanrı'nın elçisidir Muhammed.
Haydin namaza, haydin felaha,
Namaz uykudan hayırlıdır. ''
Diyanet İşleri Başkanlığı, 18 Temmuz 1932 tarihli bir genelge ile bu metni bütün camilere bildirir ve ezan Türkçe okunmaya başlanır.
Bu uygulama 18 yıl sürer.
14 Mayıs 1950'de genel seçimler olur, Demokrat Parti iktidara gelir. Adnan Menderes'in kurduğu hükümetin güvenoyu aldığı tarih, 2 Haziran 1950'dir.
Yalnızca 14 gün sonra, 16 Haziran 1950'de, ezanın Arapça okunmasını serbest bırakır.
(Dikkatinizi çekeriz, Türkçe ezan yasaklanmamış, yalnızca Arapça ezan serbest bırakılmıştır. Ama bugün, değil Türkçe ezan okumak, okunmasını talep etmek bile bir cesaret işidir.)
Hadi bakalım, şimdi şu türban işini bir daha düşünelim... Acaba sonuç aynı mı olur farklı mı?
Demokrat Parti hükümeti neden bu kadar telaşla, daha ayağının tozuyla ilk iş olarak ezan konusuna el atmıştır?
Çünkü Karşı Devrimciler tehlikenin farkındaydılar. 18 yıl boyunca dişlerini zor sıkmış, devrim'i beklemişlerdi. Yitirilecek bir dakika dahi yoktur.
Eğer kulaklar kadar beyinler de Türkçe ezana biraz daha alışsa, arkasından "Biz neden ana dilimizde ibadet etmiyoruz ki? Biz neden kutsal kitabımızı ana dilimizde okumuyoruz ki?" tepkisinin güçlü bir şekilde geleceğinden korkulur.
Ana dil kullanım hakkı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını içine sindirmiş olanların aklına henüz gelmemiş bir özgürlük istemidir.
"Ak"la "kara"yı ayıramamamızın, "kara"yı bize "ak" diye yutturmalarının temelinde ana dilimizin kısıtlanmasının yattığını düşünmez misiniz? Özellikle de bu toplumun yaşamında en büyük yeri tutan din konusunda.
Ekte size Sadettin Kaynak'ın sesinden (taş plak kaydı) Türkçe ezan'ı sunuyoruz.
Siz ne hissedersiniz bilemem ama ben dinlerken tüylerim diken diken oldu...
Türkçe ezan mp3 http://www.irtica.org/ezan.mp3
Zeki GÖKTÜRK
http://www.irtica.org/index.php?option=com_content&task=view&id=1836&Itemid=1
Bazen mısralar biliriz de şairini bilmeyiz, bazen de şairler tanırız ama şiirlerini bilmeyiz.
" Çocuktum, ufacıktım,
Top oynadım, acıktım. "
mısraları çoğumuzun dilindedir ama, acaba kaçımız şairini biliriz? Bu mısralar Ziya Gökalp'in "Alageyik" adlı şiirinin girişindendir.
Ziya Gökalp'i hepimiz biliriz ama şiirlerinden çoğumuzun haberi yoktur. 1918 yılında yayınlamış olduğu "Yeni Hayat" adlı şiir kitabında yer alan "Vatan" şiirinin girişini aktaralım;
" Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur,
Köylü anlar manasını namazdaki duanın,
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur'an okunur,
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hudâ'nın,
Ey Türkoğlu işte senin orasıdır vatanın. "
Dikkatinizi çekeriz, yıl 1918. Tam 90 yıl önce. Cumhuriyetin kuruluşundan önce.
Atatürk 1932'de, önce Türkçe ezan okunmasının dinen caiz olup olmadığını tartıştırır ve caiz olduğu belirlenir.
Bunun üzerine içlerinde Hafız Burhan, Sadettin Kaynak, Hafız Nuri gibi dönemin önemli hafızlarının bulunduğu bir komisyon kurularak ezanın Türkçe çevirileri yapılır, hangisinin ahenginin daha uygun olduğu tartışılır.
Kabul edilen metin şöyledir:
" Tanrı uludur;
Şüphesiz bilirim, bildiririm;
Tanrı'dan başka yoktur tapacak.
Şüphesiz bilirim, bildiririm;
Tanrı'nın elçisidir Muhammed.
Haydin namaza, haydin felaha,
Namaz uykudan hayırlıdır. ''
Diyanet İşleri Başkanlığı, 18 Temmuz 1932 tarihli bir genelge ile bu metni bütün camilere bildirir ve ezan Türkçe okunmaya başlanır.
Bu uygulama 18 yıl sürer.
14 Mayıs 1950'de genel seçimler olur, Demokrat Parti iktidara gelir. Adnan Menderes'in kurduğu hükümetin güvenoyu aldığı tarih, 2 Haziran 1950'dir.
Yalnızca 14 gün sonra, 16 Haziran 1950'de, ezanın Arapça okunmasını serbest bırakır.
(Dikkatinizi çekeriz, Türkçe ezan yasaklanmamış, yalnızca Arapça ezan serbest bırakılmıştır. Ama bugün, değil Türkçe ezan okumak, okunmasını talep etmek bile bir cesaret işidir.)
Hadi bakalım, şimdi şu türban işini bir daha düşünelim... Acaba sonuç aynı mı olur farklı mı?
Demokrat Parti hükümeti neden bu kadar telaşla, daha ayağının tozuyla ilk iş olarak ezan konusuna el atmıştır?
Çünkü Karşı Devrimciler tehlikenin farkındaydılar. 18 yıl boyunca dişlerini zor sıkmış, devrim'i beklemişlerdi. Yitirilecek bir dakika dahi yoktur.
Eğer kulaklar kadar beyinler de Türkçe ezana biraz daha alışsa, arkasından "Biz neden ana dilimizde ibadet etmiyoruz ki? Biz neden kutsal kitabımızı ana dilimizde okumuyoruz ki?" tepkisinin güçlü bir şekilde geleceğinden korkulur.
Ana dil kullanım hakkı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını içine sindirmiş olanların aklına henüz gelmemiş bir özgürlük istemidir.
"Ak"la "kara"yı ayıramamamızın, "kara"yı bize "ak" diye yutturmalarının temelinde ana dilimizin kısıtlanmasının yattığını düşünmez misiniz? Özellikle de bu toplumun yaşamında en büyük yeri tutan din konusunda.
Ekte size Sadettin Kaynak'ın sesinden (taş plak kaydı) Türkçe ezan'ı sunuyoruz.
Siz ne hissedersiniz bilemem ama ben dinlerken tüylerim diken diken oldu...
Türkçe ezan mp3 http://www.irtica.org/ezan.mp3
Zeki GÖKTÜRK
http://www.irtica.org/index.php?option=com_content&task=view&id=1836&Itemid=1