Gaflet Uykusu
13 vatan evladının şehit edildiği gün, 14 Temmuz 2011'de Diyarbakır'da toplanan sözüm ona Demokratik Toplum Kongresi, Devlete meydan okuyarak özerklik ilan ettiklerini duyurmuştu.
Açılımın mucidi bugünkü iktidar sayesinde bir hayal daha gerçek olmuş, Türkiye şehitlerine ağlarken, Şırnak’da özerklik kutlamaları yapılmıştı.
O gün bu durumu anlatıp şu satırları yazmıştım.
“Bütün bunlar yaşanırken, çok güzel şeyler olacak diyen Cumhurun başı Gül'den tık yok.
Kahraman subaylarımızı, paşalarımızı ve gazetecileri sabah sabah ani baskınlarla içeriye alabilen, makam odalarının kapısının üstünde, Cumhuriyet Savcısı yazanlarda da tık yok.
Her olaya müdahil olan, yeri geldiğinde savcı, yeri geldiğinde hakim olup 23 Nisan’da yerine oturan öğrenciye şimdi başbakansın ister as, ister kes diyen Recep Tayyip Bey ve açılımcı saz arkadaşlarından da tık yok..
Oysa her şeye kükreyen dünyaya meydan okuyan Recep Tayyip Bey'den sağlam ve haklı bir van minıt duymamız gerekmez miydi?
Ama tabi demokratik özerklik ilan etmişsin devlete meydan okumuşsun hepsi hikaye..
Recep Tayyip Bey'in kükremesi için hakkını ariyan memur, parasız eğitim isteyip şifreyi protesto eden öğrenci, devri bitmiş bakkal, esnaf, işçi ya da çiftçi olmanız gerekiyor.
Demokrasi gereği yürüyüş yaparsanız, bolca yediğiniz biber gazı ve copla birlikte her türlü sözü hakareti de duymayı hakketmişsiniz demektir.
Öyle devlete meydan okumuşsun, özerklik ilan etmişsin, ciddiye almıyorlar böyle şeyleri, kendi kendilerine çalıp oynarlar deyip geçiştiriyorlar..
Bilerek veya bilmeden yapılan bu söylem bile nasıl bir gaflet içinde olduklarını göstermeye yetmiyor mu?
Yapılan Devlete ve otoritesine açıkça meydan okumadır ki, bu, küçümsenecek bir olay değildir.
PKK ilk eylemi gerçekleştirdiğinde de dönemin başbakanı Özal, üç beş çapulcunun yaptığı iş deyip geçiştirmişti. Bugün o çapulcular devletle müzakere edip, özerklik ilan ediyor.
Küçümsedikçe, bana ne dedikçe, aman yahu bir şey olmaz dedikçe, olmaz denilen şeyler oluyor bu ülkede..
9 yıldır en fazla oyu ben aldım, ben yaptım oldu diyerek devletin kırmızı çizgilerini darma duman eden zihniyetin karşısına, bir başkası ben yaptım oldu sen de tanı diye geliyor.
Bugün gelinen noktada toplumda ve siyasette yaratılan bananecilik, aman canım ne olacak ki demeler yüzündendir.
Her eylemlerinde şehirleri, mahalleri savaş alanına çevirip yakıp yıktılar.
PKK’nın ilk saldırısını kahramanlık destanı diye şenliklerle kutladılar.
Karayollarındaki tabelaları değiştirip Kürtçe tabelalar koydular.
Belediyeler Kürtçe afiş bastırıp astılar.
Adım adım özerklik ilanın ön aşamasını tamamladılar.
Bütün bunlar olurken devletin valileri savcıları, kaymakamları, polisi ve ülkeyi yönetenler sadece seyretti!. Oysa Atatürk’ün dediği gibi vazifeyi ihmale sürükleyen merhamet de vatana ihanettir!
Şunu da unutmamak gerek,
BDP’nin yaptığı açıklama tüm Kürtleri bağlamadığı gibi, bu adamlar tüm Kürtleri temsil etmemektedir.
Ve nice bilinçli Kürt vatandaşımız vatanına ve bayrağına bağlıdır.
Bu olayı ciddiye almayanlar altını çizerek söylüyorum gaflet uykusundan halen uyanamamış olanlardır.
Burası bir Muz cumhuriyeti değildir
Biz kanla, canla aldığımız bu vatanı sokakta bulmadık.
Gerekirse bedel ödemekten çekinmeyiz. Bu vatan Türkü,Kürdü, Lazı, Çerkezi ile birdir, tektir…
Türkiye Cumhuriyetini Kuran Türk halkına Türk Milleti denir… Bizlerse bunu şerefle bilir, gururla söyleriz… Ve söyleyemeyenlere inat binlerce kere;
Ne Mutlu Türküm Diyene… “
Peki ne değişti o günden bu güne.
Şehit vermeye devam ettik, PKK sözde mahkemeler kurup üstüne bir de para bastı.
Gaflet uykundan uyan artık Türkiyem.
Uyanın artık gelin kendize
Levent Bulut
GÜNCEL MEYDAN
13 vatan evladının şehit edildiği gün, 14 Temmuz 2011'de Diyarbakır'da toplanan sözüm ona Demokratik Toplum Kongresi, Devlete meydan okuyarak özerklik ilan ettiklerini duyurmuştu.
Açılımın mucidi bugünkü iktidar sayesinde bir hayal daha gerçek olmuş, Türkiye şehitlerine ağlarken, Şırnak’da özerklik kutlamaları yapılmıştı.
O gün bu durumu anlatıp şu satırları yazmıştım.
“Bütün bunlar yaşanırken, çok güzel şeyler olacak diyen Cumhurun başı Gül'den tık yok.
Kahraman subaylarımızı, paşalarımızı ve gazetecileri sabah sabah ani baskınlarla içeriye alabilen, makam odalarının kapısının üstünde, Cumhuriyet Savcısı yazanlarda da tık yok.
Her olaya müdahil olan, yeri geldiğinde savcı, yeri geldiğinde hakim olup 23 Nisan’da yerine oturan öğrenciye şimdi başbakansın ister as, ister kes diyen Recep Tayyip Bey ve açılımcı saz arkadaşlarından da tık yok..
Oysa her şeye kükreyen dünyaya meydan okuyan Recep Tayyip Bey'den sağlam ve haklı bir van minıt duymamız gerekmez miydi?
Ama tabi demokratik özerklik ilan etmişsin devlete meydan okumuşsun hepsi hikaye..
Recep Tayyip Bey'in kükremesi için hakkını ariyan memur, parasız eğitim isteyip şifreyi protesto eden öğrenci, devri bitmiş bakkal, esnaf, işçi ya da çiftçi olmanız gerekiyor.
Demokrasi gereği yürüyüş yaparsanız, bolca yediğiniz biber gazı ve copla birlikte her türlü sözü hakareti de duymayı hakketmişsiniz demektir.
Öyle devlete meydan okumuşsun, özerklik ilan etmişsin, ciddiye almıyorlar böyle şeyleri, kendi kendilerine çalıp oynarlar deyip geçiştiriyorlar..
Bilerek veya bilmeden yapılan bu söylem bile nasıl bir gaflet içinde olduklarını göstermeye yetmiyor mu?
Yapılan Devlete ve otoritesine açıkça meydan okumadır ki, bu, küçümsenecek bir olay değildir.
PKK ilk eylemi gerçekleştirdiğinde de dönemin başbakanı Özal, üç beş çapulcunun yaptığı iş deyip geçiştirmişti. Bugün o çapulcular devletle müzakere edip, özerklik ilan ediyor.
Küçümsedikçe, bana ne dedikçe, aman yahu bir şey olmaz dedikçe, olmaz denilen şeyler oluyor bu ülkede..
9 yıldır en fazla oyu ben aldım, ben yaptım oldu diyerek devletin kırmızı çizgilerini darma duman eden zihniyetin karşısına, bir başkası ben yaptım oldu sen de tanı diye geliyor.
Bugün gelinen noktada toplumda ve siyasette yaratılan bananecilik, aman canım ne olacak ki demeler yüzündendir.
Her eylemlerinde şehirleri, mahalleri savaş alanına çevirip yakıp yıktılar.
PKK’nın ilk saldırısını kahramanlık destanı diye şenliklerle kutladılar.
Karayollarındaki tabelaları değiştirip Kürtçe tabelalar koydular.
Belediyeler Kürtçe afiş bastırıp astılar.
Adım adım özerklik ilanın ön aşamasını tamamladılar.
Bütün bunlar olurken devletin valileri savcıları, kaymakamları, polisi ve ülkeyi yönetenler sadece seyretti!. Oysa Atatürk’ün dediği gibi vazifeyi ihmale sürükleyen merhamet de vatana ihanettir!
Şunu da unutmamak gerek,
BDP’nin yaptığı açıklama tüm Kürtleri bağlamadığı gibi, bu adamlar tüm Kürtleri temsil etmemektedir.
Ve nice bilinçli Kürt vatandaşımız vatanına ve bayrağına bağlıdır.
Bu olayı ciddiye almayanlar altını çizerek söylüyorum gaflet uykusundan halen uyanamamış olanlardır.
Burası bir Muz cumhuriyeti değildir
Biz kanla, canla aldığımız bu vatanı sokakta bulmadık.
Gerekirse bedel ödemekten çekinmeyiz. Bu vatan Türkü,Kürdü, Lazı, Çerkezi ile birdir, tektir…
Türkiye Cumhuriyetini Kuran Türk halkına Türk Milleti denir… Bizlerse bunu şerefle bilir, gururla söyleriz… Ve söyleyemeyenlere inat binlerce kere;
Ne Mutlu Türküm Diyene… “
Peki ne değişti o günden bu güne.
Şehit vermeye devam ettik, PKK sözde mahkemeler kurup üstüne bir de para bastı.
Gaflet uykundan uyan artık Türkiyem.
Uyanın artık gelin kendize
Levent Bulut
GÜNCEL MEYDAN