Vtnsvr
New member
19.02.2009
Eski İstanbul Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna; 'Evet Sayın Topbaş Orada Piknik Yapmalıyız' başlıklı yazıma bir açıklama yolladı. Bugünkü belediye anlayışını yerden yere vuran Sayın Gürtuna'nın açıklamasından önemli bölümleri aktarıyorum:
'Sayın Zelyut; İstanbul'un içler acısı durumu ile ilgili değerlendirmelerinizin tümüne katılıyorum. Ancak; Belediye Başkanlığımız dönemini kapsayan yıllarla ilgili, bizi de sorumlular arasına dahil etmenizden üzüntü duydum.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımız süresince idrak ettiğimiz zihniyet farkı nedeniyledir ki, AKP'nin kuruluşu ile birlikte bağımsız kalmayı tercih ettik. Çünkü biz partizanlığı ve partizan şehir yönetimini reddettik. Kamu yönetiminde devamlılık ilkesini önemseyen bir yönetici olarak, yeni yönetimden beklentilerimiz bizi olağanüstü hayal kırıklığına uğratmış ve şaşırtmıştır. Şu anda İstanbul'un yüzde yüz iktidar desteğine, yığınla paraya rağmen böylesine çıkmaza saplanmasının baş nedeni, yönetim basiretsizliği ve rantiye hırsıdır.
İşte bu rantiye hırsıyladır ki; İstanbul -ormanları dahil- merkezinde bile tek kare yeşil alan bırakmamacasına satıp savrulmaktadır. Bu tam bir 'gözü dönmüşlük' dür.
Aşağıdaki değerlendirmemizi 4 yıl önce basın ve kamuoyuyla paylaştık.
'İstanbul'da Hükümet-Belediye işbirliği ile üretilen arazi kullanım politikaları, şehircilik ilkelerine aykırıdır ve İstanbul'u tüketmeye başlamıştır. İstanbul'un tüm boş alanları hovardaca imara açılmakta ve peşkeş çekilmektedir. 'Rantiye Şantiyeleri' trafiği çökertmiştir.
Bir yandan TOKİ, TCDD, Bayındırlık Bakanlığı, Turizm Bakanlığı; diğer yandan belediyeler gibi birçok kuruluşa plan yapma yetkisi verilerek İstanbul '7 Kocalı Hürmüz'e çevrilmiştir. Kentteki bütün boş alanlar yapılaşmaya açılmış, bu yetmiyormuş gibi, Belediye Meclisi imarlı yerlere yeni ve ilave yapılaşma hakkı vermektedir. Tüm bunların sonucu olarak İstanbul'un geldiği durum, çok yazık ki budur.
Sayın Zelyut, bizim bu yönetim anlayışı ve güzergah ile örtüşen hiçbir çizgimiz bulunmamaktadır. Dönemimizde bir tek yeşil alan imara açılmamıştır. Göl ve baraj havzaları bizden önce ve sonra olmadığı kadar korunmuştur. Aksi tek bir örnek gösterilemez.
Asıl son dönemdeki yağmaya karşı duran biziz. 4 yıldır bu şiddetli karşı duruşumuz esnasında medya ve STK'lar da yanımızda yer alsaydı, mücadelemize destek verseydi bu kadar yağma olmazdı.'
Eski Başkan Gürtuna ile İstanbul'un sorunlarının tespitinde ortak noktada bulunuyoruz. Anlaşılan odur ki 28 Mart gecesi Topbaş dönemi bitmezse, İstanbul bitecektir. Tercih de İstanbul halkınındır...
MELİK GÖKÇEK ÇEKİLSİN
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yapılan seçimlerde, tam üç dönem boyunca, MHP'li seçmenin önemli bir bölümü, kendi adayları bulunduğu halde ona değil Melih Gökçek'e oy verdi. MHP'li seçmen; soldan bir ismin başkan olmasını istemiyordu.
Şimdi, MHP; Ankara'da belediyecilikte çok başarılı olmuş bir ismi aday yaptı: Mansur Yavaş...
Mansur Yavaş; dürüst, becerikli, hoşgörülü ve şeffaf bir insan. Ankara'daki yoklamalar gösteriyor ki yüzde 20'nin üzerinde bir oyu var.
Melih Gökçek ile Murat Karayalçın ise başabaş gidiyorlar.
Şimdi sıra Melih Gökçek'te... Tam üç dönem belediye başkanlığı yaptı. Bu kadar uzun süre başta kalan padişah sayısı bile çok az iken dördüncü dönem aday olup oy istemesi gerçekten ayıptır.
Üstüne üstlük, Bay Gökçek ile ilgili ciddi yolsuzluk, usulsüzlük iddiaları basına yansımaktadır. Sadece şunu sorayım: Hangi maaşı ile 900 bin TL'lik villa aldı? Diğer mal varlıklarını da bilmiyoruz...
İyisi mi genç, başarılı, hakkında hiçbir dedikodu bulunmayan Mansur Yavaş lehine Sayın Gökçek yarıştan çekilmelidir.
Eğer çekilmez ise, anlaşılacak ki onun derdi bir fikri temsil etmek değil bir çıkarı temsil etmektir. Ankara halkı da buna göre tercihini belirlemelidir.
Bir de Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok'a kurulan tuzak var...
Acaba nereden esti bu rüzgar hiç düşünen var mı?
-Rıza Zelyut
AKP DOSYASI
http://www.solbirlik.net/haber_detay.asp?haber_id=9803&yid=171
Eski İstanbul Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna; 'Evet Sayın Topbaş Orada Piknik Yapmalıyız' başlıklı yazıma bir açıklama yolladı. Bugünkü belediye anlayışını yerden yere vuran Sayın Gürtuna'nın açıklamasından önemli bölümleri aktarıyorum:
'Sayın Zelyut; İstanbul'un içler acısı durumu ile ilgili değerlendirmelerinizin tümüne katılıyorum. Ancak; Belediye Başkanlığımız dönemini kapsayan yıllarla ilgili, bizi de sorumlular arasına dahil etmenizden üzüntü duydum.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımız süresince idrak ettiğimiz zihniyet farkı nedeniyledir ki, AKP'nin kuruluşu ile birlikte bağımsız kalmayı tercih ettik. Çünkü biz partizanlığı ve partizan şehir yönetimini reddettik. Kamu yönetiminde devamlılık ilkesini önemseyen bir yönetici olarak, yeni yönetimden beklentilerimiz bizi olağanüstü hayal kırıklığına uğratmış ve şaşırtmıştır. Şu anda İstanbul'un yüzde yüz iktidar desteğine, yığınla paraya rağmen böylesine çıkmaza saplanmasının baş nedeni, yönetim basiretsizliği ve rantiye hırsıdır.
İşte bu rantiye hırsıyladır ki; İstanbul -ormanları dahil- merkezinde bile tek kare yeşil alan bırakmamacasına satıp savrulmaktadır. Bu tam bir 'gözü dönmüşlük' dür.
Aşağıdaki değerlendirmemizi 4 yıl önce basın ve kamuoyuyla paylaştık.
'İstanbul'da Hükümet-Belediye işbirliği ile üretilen arazi kullanım politikaları, şehircilik ilkelerine aykırıdır ve İstanbul'u tüketmeye başlamıştır. İstanbul'un tüm boş alanları hovardaca imara açılmakta ve peşkeş çekilmektedir. 'Rantiye Şantiyeleri' trafiği çökertmiştir.
Bir yandan TOKİ, TCDD, Bayındırlık Bakanlığı, Turizm Bakanlığı; diğer yandan belediyeler gibi birçok kuruluşa plan yapma yetkisi verilerek İstanbul '7 Kocalı Hürmüz'e çevrilmiştir. Kentteki bütün boş alanlar yapılaşmaya açılmış, bu yetmiyormuş gibi, Belediye Meclisi imarlı yerlere yeni ve ilave yapılaşma hakkı vermektedir. Tüm bunların sonucu olarak İstanbul'un geldiği durum, çok yazık ki budur.
Sayın Zelyut, bizim bu yönetim anlayışı ve güzergah ile örtüşen hiçbir çizgimiz bulunmamaktadır. Dönemimizde bir tek yeşil alan imara açılmamıştır. Göl ve baraj havzaları bizden önce ve sonra olmadığı kadar korunmuştur. Aksi tek bir örnek gösterilemez.
Asıl son dönemdeki yağmaya karşı duran biziz. 4 yıldır bu şiddetli karşı duruşumuz esnasında medya ve STK'lar da yanımızda yer alsaydı, mücadelemize destek verseydi bu kadar yağma olmazdı.'
Eski Başkan Gürtuna ile İstanbul'un sorunlarının tespitinde ortak noktada bulunuyoruz. Anlaşılan odur ki 28 Mart gecesi Topbaş dönemi bitmezse, İstanbul bitecektir. Tercih de İstanbul halkınındır...
MELİK GÖKÇEK ÇEKİLSİN
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yapılan seçimlerde, tam üç dönem boyunca, MHP'li seçmenin önemli bir bölümü, kendi adayları bulunduğu halde ona değil Melih Gökçek'e oy verdi. MHP'li seçmen; soldan bir ismin başkan olmasını istemiyordu.
Şimdi, MHP; Ankara'da belediyecilikte çok başarılı olmuş bir ismi aday yaptı: Mansur Yavaş...
Mansur Yavaş; dürüst, becerikli, hoşgörülü ve şeffaf bir insan. Ankara'daki yoklamalar gösteriyor ki yüzde 20'nin üzerinde bir oyu var.
Melih Gökçek ile Murat Karayalçın ise başabaş gidiyorlar.
Şimdi sıra Melih Gökçek'te... Tam üç dönem belediye başkanlığı yaptı. Bu kadar uzun süre başta kalan padişah sayısı bile çok az iken dördüncü dönem aday olup oy istemesi gerçekten ayıptır.
Üstüne üstlük, Bay Gökçek ile ilgili ciddi yolsuzluk, usulsüzlük iddiaları basına yansımaktadır. Sadece şunu sorayım: Hangi maaşı ile 900 bin TL'lik villa aldı? Diğer mal varlıklarını da bilmiyoruz...
İyisi mi genç, başarılı, hakkında hiçbir dedikodu bulunmayan Mansur Yavaş lehine Sayın Gökçek yarıştan çekilmelidir.
Eğer çekilmez ise, anlaşılacak ki onun derdi bir fikri temsil etmek değil bir çıkarı temsil etmektir. Ankara halkı da buna göre tercihini belirlemelidir.
Bir de Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok'a kurulan tuzak var...
Acaba nereden esti bu rüzgar hiç düşünen var mı?
-Rıza Zelyut
AKP DOSYASI
http://www.solbirlik.net/haber_detay.asp?haber_id=9803&yid=171
