biosx
New member
Gürsel Tekin'e 150.000 dolarlık yargı(tay) kalkanı!
Ankara'da Yargıtay koridorlarında dolaşan bir iddia bu ülkenin yargı reformuna ne derece ihtiyaç duyduğunu göstermek için yeter de artar bile. Üstelik bu iddia, yargı reformunun sınırlarının şekilden öte; bir zihniyet değişimiyle ifade edilmesi gerektiğinin de en önemli kanıtı.
Malumunuz baş döndüren bir hızla CHP Genel Başkan Yardımcılığına yükselen Gürsel Tekin, Kadıköy Belediye Başkan Yardımcısı olduğu günlerdeki bir eylemi nedeniyle ”evrakta sahtecilik suçundan” mahkum olmuş; Tekin'i mahkum eden olaylarsa şöyle gelişmişti:
Suadiye Movieplex Sinema Salonu’nun yapımıyla ilgili Kadıköy Belediye Encümeni 10 Mart 2005 tarihinde, ruhsata aykırı ilave bulunduğu gerekçesiyle yıkım ve para cezayı kararı alır. Ancak Gürsel Bey Kadıköy Belediye Başkan Yardımcısı sıfatıyla, 26 Mayıs 2006 tarihinde buraya ruhsat verir.
Gürsel Bey’in burada attığı imza yargıya taşınır. Gürsel Tekin hakkında Kadıköy 5. Asliye Ceza Mahkemesinde, “görevi kötüye kullandığı” iddiasıyla ilgili dava açılır. Ne var ki mahkeme işlenen suçun, “görevi kötüye kullanma” değil; “evrakta sahtecilik” olduğuna kanaat getirerek dosyayı Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderir.
Zira Gürsel Bey’in imzasını taşıyan ruhsattaki usulsüzlükler dikkat çekicidir. Ruhsat için Kadıköy Belediye Encümenin kararı gerekirken, Gürsel Bey, bunu kendi attığı tek imza ile onaylamış; bu ruhsat belgesine tarih ve sayı bile vermemiştir.
İşin aslı ve konunun özeti; Gürsel Bey“sahte evrak hazırlayarak Belediye Encümeni’ni by-pas etmiştir. Bilirkişinin hazırladığı raporda, bu sahtecilik aynen şöyle ifade edilmiş:
"Sanık Gürsel Tekin Belediye Encümenine ait ruhsat verme yetkisini, Belediye Encümeninin by-pas ederek, mevzuata aykırı iş yeri açma ve çalışma ruhsatı vermiştir."
Yine mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda da bu usulsüzlük şöyle dile getirilmiş:
"Gürsel Tekin'in tek imza ile tarih ve sayı olmayan ruhsat denetleme raporu hazırladığı ve raporda 'faaliyet uygun görülmüştür' ibaresinin yer aldığı". (Yeni Şafak/4 Ocak 2010)
Eldeki delil durumu ve bilirkişi raporları ışığında yapılan yargılama sonucu Gürsel Tekin Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 3 yıl hapisle cezalandırılır. Bu ceza duruşmalardaki iyi halinden dolayı 2 yıl 6 aya indirilir.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ise, TCK’nın “evrakta sahtecilik” suçunu düzenleyen maddeden dolayı aldığı bu 2 yıl 6 aylık cezayı temyiz talebiyle Yargıtay'a götürür.
Gürsel Bey’in “temyiz talebi” 1 yılı aşkın zamandır Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından görüşülmeyi beklemektedir.
Buraya kadar her şeyin hukuk çerçevesinde, mevcut yargı düzeninin seyrinde işlediğine dair bir itiraz yok.
Ama ne olursa, CHP’nin eski lideri Deniz Baykal’ın bir kaset skandalıyla devrilmesinden sonra olur. Gürsel Bey’in CHP’deki baş döndüren yükselişi, özel bir kasetten Genel Başkanlık çıkarmayı başaran Kemal Bey’in Yardımcılığına kadar taşır onu.
Bu yükselişin, Haziran 2011’de milletvekilliği ve sonrasında da CHP Genel Başkanlığına kadar uzanacağına dair çeşitli senaryolar yazılır. Ama bir engel vardır. O da Yargıtay’da bekleyen “sahtecilik” dosyası.
Bu dosyanın onanması durumunda Gürsel Bey’in siyasi hayatı bitmekle kalmayacak, siyasi rakiplerine dosyalar üzerinden saldıran, Başbakan’a her fırsatta “kalpazan” yakıştırmasında bulunan Kemal Bey ve CHP’nin elindeki tek malzeme de güme gidecektir.
Yargıtay koridorlarında yankılanan iddialar da işte tam bu noktaya işaret ediyor.
İddiaya göre, 2 Aralık 2010 Perşembe günü saat 14-15 arasında Ö. A. isimli bir avukat, Gürsel Bey’in Yargıtay’daki dosyasından, temyiz incelemesinde karar vermeyi engelleyecek şekilde evrak“çıkarır”. Yargıtay ve avukatlar arasındaki jargon ile; dosyayı boşaltır. Bunu organize eden de, İstanbul’dan CHP milletvekili adaylığına kesin gözüyle bakılan H.S. isimli bir eski yerel yönetici ve iş adamdır. Hukuk çevrelerindeki jargonla “dosya boşaltma” diye anılan eylemin mükafatı da 150.000 ABD Doları’dır.
Gürsel Bey’in yaşanan bu süreçten haberi var mı bilinmez. Ama ona yapılan bu jestin amacı, “Haziran seçimlerinden önce Yargıtay’ın bir iş kazasına kurban gidip dosyanın görüşülerek karar bağlanmasını engelleyerek, evrak eksikliğinden dosyanın tekrar yerel mahkemeye gönderilmesini ve bu süreçte hem milletvekilliği dokunulmazlığına bürünmeyi hem de zamanaşımı sürecini lehte işletmeyi” garanti altına almaktır.
Tabi bu bir iddia… Yargıtay’ın ilgili dairesinin dosyayı görüşmesiyle bu iddianın doğruluğu ortaya çıkacaktır. Ama “temiz ve dürüst siyaset” söylemleriyle rakiplerine caka satan CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’e tavsiyemiz, kendisinin de kulağına giden bu iddiaları boşa çıkarmak için, bizzat kendisinin ya da avukatının ilgili daireye İlhan Cihaner’e tanınan ayrıcalığın kendisine de tanınmasını içeren ve dosyayı acil iş kapsamına aldırmayı talep eden bir dilekçe vermesi.
Malum Yargıtay bazı dosyaları 10 yılda tamamlamaktan yoksunken, Cihaner dosyasını, Başbakan Erdoğan’ı siyasetten men eden dosyayı ve Mehmet Haberal’ın savcı ve hakimlere açtığı dava dosyasını kimi zaman özel kuryeler kullanarak jet hızıyla sonuçlandırabilecek yeteneğe sahip olduğunu ispatlamıştı.
Üzerinde bu kadar spekülasyon yapılan ve Yargıtay’ı da töhmet altında bırakan iddiaları boşa çıkarmak için pekala aynı yolu izleyebilir.
Bakalım “bağımsız yargı”dan kim ne anlıyor!
Görelim “temiz ve dürüst siyaset” söylemlerinin altı ne kadar dolu…
Yargının bağımsızlık sınırları yargıçların “onursal CHP üyeliğiyle” sınırlı değilse, CHP’nin “temiz ve dürüst siyaset” söylemleri koca bir “sahtecilik” dosyasına mahkum edilmemişse; eyvah ne kadar da yanılmışız deriz!
Zihni ÇAKIR / Rotahaber