Gün gelir, “Kur’an-ı Kerim’in yazarı”nı da sorarlar!

LOOPUSED

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
12,048
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
€z€Ld€n €b€d€
Gün gelir, “Kur’an-ı Kerim’in yazarı”nı da sorarlar!


Bu, ne yaman çelişkidir?.. Bir yandan “çarşaflıya rozet takmak” ve “Kur’an kursu açmak” gibi “açılım”lar, bir yandan da, Kur’an-ı Kerim’e “suç delili” muamelesi yapmak, dahası “çarşaf” ile “Kürtçe”yi birbirine alternatif gibi göstermek çabaları!.. Bu ne yaman çelişkidir Yarabbim!.. Bu ne “hınç” ve bu ne “öfke”dir?.. Kim ne yapmak istiyor, kim nereye varmak istiyor?..

Önce “olayları” hatırlatayım... Efendim, Erzincan’da, önceki gün sabah saatlerinde Jandarma’nın düzenlediği operasyonlarda, çeşitli adreslere “baskın”lar düzenlenmiş!..
Basılan adreslerde, “Kur’an” öğrenip, sohbet eden insanlardan 29’u gözaltına alınmış...
“Gözaltı” olayının dikkat çeken iki boyutu var... Birincisi: “Operasyon” yapılan bölgelerin bir kısmı “polis bölgesinde” olmasına rağmen, baskınlar “polisten habersiz” yapılmış!..
İkincisi: Evlerdeki dini kitapları toplayan askerlerden biri; “Komutanım, buradaki Kur’an’ları ne yapalım?” diye sormuş... Bu soruya, operasyona katılan askerlerden biri cevap vermiş; “Poşetlere koyun!.. Onlar, suç delili!”


KİM ULAN BUNUN YAZARI?!?


Yine de şükretmek lazım... Askerler, hiç olmazsa, topladıkları kitapların “Kur’an-ı Kerim” olduğunu biliyorlar!.. Ya, “KKTC’deki baskındaki gibi” olsaydı!..
Olayı hatırlıyor olmalısınız...

KKTC güvenlik görevlileri, “birileri”nin ihbar ve şikâyeti üzerine, bir “ev”e baskın düzenlerler... Vatandaşın evinde küçük bir kitaplık, orada da çeşitli kitaplar vardır... Polis, hepsini birer birer elden geçirir ve atar bir kenara...
Sonra, en tepede duran bir “kitap” çeker dikkatini...
Uzanır ve onu da alır...
Evirir, çevirir, sonra içine bakar!..
Görür ki, yazıları “Arapça”dır!..
Sorar ev sahibine;
“Bu ne?.. Ne kitabı bu?!?”
“O” der, ev sahibi;
“Bir Kur’an-ı Kerim’dir.”
“Tamam, anladık” der, KKTC polisi;
“Kur’an-ı Kerim olduğunu anladık anlamasına da; hele söyle, bunun yazarı kim?!? Niye yazarın ismi yok kitabın üzerinde?!? Yoksa, bu kitap illegal mi?!?”
Hayır, “mizah” değil, “ayniyle vaki” bir olaydır bu!.. Yanılmıyorsam 1995 veya 1996 yıllarında yaşanmıştır!..


BOYNU HAÇ’LI KIBRISLI KIZ!​

Dedim ya;

Bizim askerler, hiç olmazsa o kitapların “Kur’an-ı Kerim” olduğunu biliyorlar!..
Ya; bilmeyip de, sorsalardı;
“Kim ulan bu kitabın yazarı?!?”
Hayır, gülmeyin!.. Bu tür olaylar, bir gün gelir “Türkiye’de” de yaşanırsa, hiç şaşmam!..
Zira, bugün Kur’an-ı Kerim’i “suç delili” olarak gören zihniyet, yarın “Kur’an-ı Kerim’in yazarı”nı da sormaya kalkar!..
“Olmaz” demeyin!..
Burası Türkiye!..
Bu ülkede olmaz, olmaz!..
Her an, her şey olabilir!.
Unutmayalım ki;
Bugün KKTC sokaklarında dolaşan “Boynu Haç’lı kızlar”ın müsebbipleri, “Kur’an-ı Kerim’in yazarı”nı sorduran “zihniyet”lerdir!..
Hatırlarsınız...
Dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 9 Nisan 2004’te canlı yayına katıldığı Star TV’de, Hulki Cevizoğlu’na 14-15 yaşındaki bir kız çocuğu ile aralarında geçen diyaloğu anlatmıştı. Denktaş, boynunda “haç” bulunan kız çocuğuna “Niye ay ve yıldız takmıyorsun? Sen Müslüman değil misin?” diye sorduğunu, ondan “Galiba Müslümanım” cevabını aldığını belirterek şöyle devam etmişti:
“Suçu kendimizde görüyoruz... Gençlere dini bilgi vermemişiz. Geç kalmışız... Bu vebal hepimizindir!”
Herhalde söylemeye gerek yok;
“Tabiat, boşluk kabul etmez!”
Herhangi bir yerde doğan bir boşluk, mutlaka doldurulur!..
“İnanç” boşluğu varsa, birileri bunu “Haç”la, “taç”la veya “tıkaç”la mutlaka doldurur!..
Sen, bir çocuğun dinini öğrenmesini engellersen, dinini öğrenmeye çalışan insanların evlerine baskınlar düzenler ve üstelik “Kur’an-ı Kerim’in yazarı”nı soracak “ebleh” ve “zırcahil”ler yetiştirirsen, olacağı budur!..
Hiç kuşkunuz olmasın ki;
Dün KKTC’de olanlar, yarın pekalâ Türkiye’de de olabilir!..
Şu hale baksanıza;
Kur’an-ı Kerim gibi bir kitap, “suç delili” olarak poşete doldurulup götürülüyor!..


KÜRTÇE VE ÇARŞAF... NE ALÂKA?

Ne ilginçtir ki;

Kur’an-ı Kerim’in “suç delili” olarak görüldüğü gün, “İslâm’ın emri” olan “çarşaf ve başörtüsü” de, sanki bir “suç” olarak lanse edildi!..
Kim tarafından?..
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk tarafından!..
Olayı duymuş olmalısınız...
Ahmet Türk, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 21 Şubat’ın “Dünya Anadili Günü” olarak kutlandığını ifade ederek;
“Türkçe” başladığı konuşmayı, “Kürtçe” sürdürmüş!..
Dün, gündeme damgasını vuran bu olayla ilgili gelişmeleri, elbette haber sayfalarımızda okuyacaksınız...
Ama ben, bu “Kürtçe” konuşmadan ziyade, Ahmet Türk’ün, “tavırlarını savunmak” için sığındığı “bahane”ye değinmek istiyorum...
Ahmet Türk demiş ki;
“Bu, grubumuzun bir çalışması. Dillerin güzelliğinden, kardeşliğinden söz ediyoruz... Şimdi birileri çıkacak efendim Parlamentoda böyle bir şey... Eğer bu ölçü ele alınırsa o zaman çarşaflılar da Meclis’e girmemeli.”
Söyler misiniz Allah aşkına;
“Kürtçe”nin alternatifi “çarşaf” mıdır?..
“Dil” başka, “din” başka bir mesele!..
Ama, belli ki;
Ahmet Türk’ün beyninin bir kenarında “din”e duyduğu bir “kin” var!..
“Kürtçe” konuşmadan dolayı eleştiriye uğrayacağını bildiği için, hemen gardını alıyor!..
Neymiş, “Meclis’e de çarşaflı vatandaşlar geliyor”muş!..
Gelir, gelir!..
Sana ne be adam?..
Bir yerine mi batıyor çarşaf?!?..
Bu, ne biçim kıyaslamadır?..
“Kürtçe”yi savunacaksan, erkek gibi savun!.. “Çarşaf”a saldırıp da düze çıkacağını mı sanıyorsun?..
Ama dedim ya;
Bunların beyinlerinin bir kenarında “dine alerji” var!.. Bu alerji “Zerdüşt”lükten mi kaynaklanmaktadır, yoksa “marksist”likten mi, orasını bilemiyorum!..
Bildiğim bir şey var ki;
“Din”e, “dindar”lara ve “dinin emirleri”ne karşı tavır ala ala “küçüldükleri” Güneydoğu’da, bir gün gelecek, hepten “eriyecek”ler!..
Çünkü, benim bildiğim Kürt halkı;
“Önce Müslüman, sonra Kürt”tür!..
Ki, bunu, geçen Cumartesi günü “Diyarbakır mitingi”nde bir defa daha gördüm... İstasyon Meydanı’nda toplanan onbinlerin alkışladığı ve hatta coştuğu iki olay vardı... Başbakan Tayyip Erdoğan’ın iki konudaki sözü, büyük alkış almıştı!.. Bunlardan biri “Gazze” konusundaki sözleri, diğeri de “Kürtçe TV” ile ilgili sözleri!..
Ama, görüyorum ki;
Ahmet Türk ve DTP kurmayları, “Kürt halkının gerisinde”dir!.. Ahmet Türk ve kurmayları, “Kürt halkından kopuk”tur, onun “inanç ve duyarlılıklarından uzak”tır!..
O kadar “uzak”tırlar ki;
Bir “Ramazan” günü, “oruçlu milyonlar”ın gözleri önünde “su içecek” kadar!..
Ama, şunu unutmasınlar;
Bir gün gelecek, Kürt halkı da, DTP’nin üstüne “soğuk su” içecek!..
Ondan sonra öğrenecekler;
“Zerdüşt”lük neymiş, “Ramazan’da su içmek” neymiş ve “çarşafa dil uzatmak” neymiş!..
Görecekler ve öğrenecekler!..


BAYKAL’DAN ÇAĞRI: HAMDOLSUN DEME!


Tabiî, Bay Deniz Baykal da öğrenecek bazı şeyleri... 30 Mart sabahı görecek ki; “dini kavram”larla alay etmenin veya “Hamdolsun”u dile dolamanın faydası değil, zararı olacaktır kendisine!..
Görecek ve bilecektir ki;
Bu millet, “dinî kavram” kullananları sever ama “şükreden”leri eleştirenleri hiç hoş karşılamaz!.. Bay Baykal’ı da hoş karşılamayacaktır!.. “Çarşaflıya rozet” takmış, “Kur’an kursu” açılımını desteklemiş olsa da!..
Efendim, olay şu:
Bay Deniz Baykal, partisinin dünkü grup toplantısında, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın; “Bu kriz, Türkiye’ye pek fazla dokunmayacak!.. Teğet geçti!.. Hamdolsun!.. Krizin dibini gördük” şeklindeki demeçlerini eleştirirken, demiş ki;
“Teğeti, dibe vurduğu, bize dokunmayacağı ve Hamdolsun’u bırak!”
Bay Baykal; lâfın ucunun nereye gittiğinin belki farkında değil ama, ağzından çıkan söz; “çarşaf açılımı”nın da “Kur’an açılımı”nın da getirisini sıfıra indirecek derecede “skandal” bir sözdür!.
Görüyor musunuz;
Bay Baykal, Erdoğan’a sesleniyor;
“Hamdolsun demeyi bırak!”
Eleştiriyi anlarım... “Saldırgan” ifadeleri bile anlayışla karşılarım... Ama “ekonomik kriz”le ilgili eleştirinin içine, kalkıp da “Hamdolsun demeyi bırak” sözünü sokarsan, o zaman sorarlar adama;
“Sen hiç hamdetmez misin?!?”


YÜZDE 99 MÜSLÜMAN NEREDE?!?


Görüyorsunuz ya;
Erzincan’dan başlayıp KKTC’ye, Ankara’ya ve Diyarbakır’a kadar uzandık...
Uzandığımız yerlerin ortak noktası, odak noktalarında “İslâm ve Müslümanlar”ın bulunmasıydı!..
Şunu gördüm ve anladım ki;
Dine en büyük kötülük sadece “din düşmanları”ndan gelmez!.. En az “din düşmanı” kadar, “din cahilleri” de din için zararlıdır!..
Bir insan ki; Cenab-ı Allah’ın kitabı olan Kur’an-ı Kerim’i “suç delili” olarak görüp poşetlere dolduruyorsa!..
Bir insan ki; rafın en üstünde bulduğu Kur’an-ı Kerim’i ev sahibine gösterip; “Söyle ulan, kimdir bu kitabın yazarı?” diye soruyorsa!..
Bir insan ki; yaptığı “Kürtçe” konuşmaya kılıf bulabilmek için “çarşafa” sarılıyor ve “Kürtçe Meclis’e giremeyecekse, çarşaflılar da girmesin!” diyebiliyorsa!..
Bir insan ki; sırf Başbakan’a saldırabilmek için, “Hamdolsun demeyi bırak” çağrısında bulunuyorsa!..
Hiç kimse, bu ülke için “Nüfusunun yüzde 99’u Müslüman” demesin bana!..
Çünkü, o zaman sorarım;
“Bu ülkenin nüfusunun yüzde 99’ü Müslüman” ise; Meclis’te “çarşaflı vatandaş” görmek istemeyen DTP’ye ve Başbakan’a çağrıda bulunup, “Hamdolsun demeyi bırak” diyen Baykal’ın CHP’sine oy verenler kimdir?..
Onlar, kendilerine “hakaret” edilmesinden ve “manevi işkence” yapılmasından hoşlanan, bundan zevk duyan Müslümanlar mıdır?..
Onlar, “mazoşist Müslümanlar” mıdır?!...
===========
CHP ve AK Parti... Halk farkı!
Cumhuriyet Halk Partisi için; “İçinde Halk olan bir parti” diyebiliriz... Deniz Baykal da, “İçinde Halk olan parti”nin genel başkanı olarak dünkü CHP Meclis Grubu’nun sıcacık odasında, kürsüye çıkmış ahkâm kesiyordu!..
Ya Tayyip Erdoğan neredeydi?!?..
Tayyip Erdoğan da, “halkın içinde olan bir parti”nin lideri olarak; bu karda-kışta “halkın içinde”ydi!..
Yani Yozgat’ta... Yani Çorum’da...
Demek oluyor ki;
“Halk”ı partinin adının içine değil, “kendi içine” yani kalbine, yani gönlüne yerleştireceksin!..
Eğer öyle yapmazsan; mesela Deniz Baykal için, “İçinde Halk olan partinin genel başkanı” derler!..
Ama AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan için derler ki;
“O, içinde Halk olan bir partinin değil, halkın içinde olan bir partinin lideridir!”
Gerçekten öyle değil midir?.. Bay Baykal, dün “partililerin içinde”ydi, Erdoğan ise, bu karda-kışta “halkın içinde!”



kaynak
 
kuranı kerim suç unsuru olamazmı?

bal gibide olur

en büyük hırsızlıkların en büyük ahlaksızlıkların en büyük cinayetlerin en büyük entrikaların-bozgunculuğun kaynağı suç unsuru olmuştur!

Tarihten acı dersler aldık Boşuna Laikliği savunmuyoruz dinden menfeat çıkar sağlanmamalıdır buna engel olmalıdır laiklik uygulanazsa kitabı eline alan düzenbazlarla mücadele edilemez.
 
kuranı kerim suç unsuru olamazmı?

bal gibide olur

en büyük hırsızlıkların en büyük ahlaksızlıkların en büyük cinayetlerin en büyük entrikaların-bozgunculuğun kaynağı suç unsuru olmuştur!

Tarihten acı dersler aldık Boşuna Laikliği savunmuyoruz dinden menfeat çıkar sağlanmamalıdır buna engel olmalıdır laiklik uygulanazsa kitabı eline alan düzenbazlarla mücadele edilemez.

sen biraz fazla tozutuyorsun kardeş.. kuran-ı kerim suç unsuru olmazzzz.. onu senin gibi yok sayanlar ile,yanlış yorumlayan kendini şucu -bucu diye başka bir tanım altına sokup dinin üstünden pazar açanlar yapar belki ama KURANIN kendisi suç unsuru olmaz,olamaz,, lafın nereye gittiğini bil öyle yorumla... haberde verilenle senin yorumunun alakassı yok... varsa bu yönde belgen,kurandaki şu hükümler şu suçtur falan dediğin belirt...
 
sen biraz fazla tozutuyorsun kardeş.. kuran-ı kerim suç unsuru olmazzzz.. onu senin gibi yok sayanlar ile,yanlış yorumlayan kendini şucu -bucu diye başka bir tanım altına sokup dinin üstünden pazar açanlar yapar belki ama KURANIN kendisi suç unsuru olmaz,olamaz,, lafın nereye gittiğini bil öyle yorumla... haberde verilenle senin yorumunun alakassı yok... varsa bu yönde belgen,kurandaki şu hükümler şu suçtur falan dediğin belirt...

cihat diye bir şey duydunmu?

cihat emri veren alman imparatorunu duydunmu?

peki ya rum askerlerine ''halifenin ordusudur cihat ordusudur'' fetvalarından haberin yokmu?

duymadın ve haberin yoktuysa milli mücadele yıllarını araştırıp öğrenmeni tavsiye ederim.

( iftira atma ben kuranı yok saymıyorum sadece kuranı suç unsuruna dönüşmesine karşıyım yani laikim hiç kimse menfeatleri doğrultusunda kuranı kullanmamalıdır)
 
son paragrafına diyecek söz yok böyle düşünüyorsan meselede yok, cihat senin hafsalanda iz bırakacak derinlikte bir mevzu değil onu bana anlatma istersen,laiklikle işi sulandırmak islamı anlmadığın gibi, bir hükmü ,tartışılması bile mümkün olmayan dogmatik beşeri unsurların dünyasında karşılaştırmalı kıyasa tabi tutamassın.. eşit şartlara haiz fikirler özgürce savunulduğunda birbirini kıyas edebilirsin.. tabi sen şimdi bunca tamlamadan ve gramerdende bişey anlamadın büyük ihtimal,neyse...
 
insanın fikri neyse zikri de odur.

Gün gelmiş zaten!!!
 
son paragrafına diyecek söz yok böyle düşünüyorsan meselede yok, cihat senin hafsalanda iz bırakacak derinlikte bir mevzu değil onu bana anlatma istersen,laiklikle işi sulandırmak islamı anlmadığın gibi, bir hükmü ,tartışılması bile mümkün olmayan dogmatik beşeri unsurların dünyasında karşılaştırmalı kıyasa tabi tutamassın.. eşit şartlara haiz fikirler özgürce savunulduğunda birbirini kıyas edebilirsin.. tabi sen şimdi bunca tamlamadan ve gramerdende bişey anlamadın büyük ihtimal,neyse...

anladımsa arap olayım ...

yaf ben hükmün tartışılmasından bahsetmiyorumki, tartışılması mümkün olmayan kıyastan bahsediyorsun beşer şaşardan bahsediyorsun .(ayrıca hükümlerde tartışılır neden tartışılmasınki? bir hükmün ne olup ne olmadığı eninine boyuna tartışılmalı, hüküm doğru algılanmalı doğru anlaşılmalıdır)


eğer bildiğin bir şey varsa paylaşta öğrenelim ,suç unsuru olarak kullanılamadığını kanıtlayabilirsen buyurun büyük saygı duyarım fakat hiç bir sağlam kanıt bulamazsın aksine münafıkların dini istismar ettiğine dair suç unsuru olarak kullandığına dair bir çok kanıt bulursun...
 
son paragrafına diyecek söz yok böyle düşünüyorsan meselede yok, cihat senin hafsalanda iz bırakacak derinlikte bir mevzu değil onu bana anlatma istersen,laiklikle işi sulandırmak islamı anlmadığın gibi, bir hükmü ,tartışılması bile mümkün olmayan dogmatik beşeri unsurların dünyasında karşılaştırmalı kıyasa tabi tutamassın.. eşit şartlara haiz fikirler özgürce savunulduğunda birbirini kıyas edebilirsin.. tabi sen şimdi bunca tamlamadan ve gramerdende bişey anlamadın büyük ihtimal,neyse...

Kurandan süper suç unsuru olur. Hatta suç aleti bile olur. Kuran bir kitaptır. Onu anlamak istemeyenler, onu kendi sapkın fikirlerine alet etmek isteyenler oldukça Kuran da suç unsuru olur.

Kalın bir Kuranı Kerimi alıp birinin kafasına vurarak öldürürsen Kuran suç unsuru değil suç aleti bile olur.
Hatta Allah Kuran'da bir insanı öldüren tüm insalığı öldürmüş gibidir yazsa da Kuran ı kendine kaynak gösterip milyonlarca insa da öldürülebilir.

Kuran ı Allahın göndermesi bir şey değiştirmez.
Ama Kuran a saygıyı sadece kağıt parçasına saygı olarak anlayanlardan ne beklenir ki. Kuranda insan gibidir bir ruhu ve bir bedeni vardır.
Bizim mollalar sadece Kuranın bedenine saygı gösterir, ruhunu ise görmek istedikleri gibi görürler.
Daha da açık konuşayım Kuranın kağıt ve mürekkepten ibaret olan haline saygı üst düzeydedir. Ama Kuran ın anlattığı hoşgörü ve sevgi konuları sallanmaz, sanki kuran bir ceza ve tehdit manzumesiymiş gibi davranılır.

ASKERLER KAĞIT PARÇASI OLAN KURAN IN BEDENİNİ DELİL DİYE ALMIŞLAR. Ahlaksız Karakaya da her zamanki gibi islamcı demogog zihniyeti ile olayı çarpıtmış. Sanki delil olarak alınan şey Kuran ın ruhuymuş gibi olayı provake etmeye çalışıyor.

Çünkü Hasan Karakaya gibi ahlaksız islam satıcıları İNSANLARIN DİNİ ÖFKELERİNDEN para kazanır. İnsanların dini duyguların provake ederek yaşayabilirler. Çünkü bunların siyasi gazeteciliği adamlığı bilgisi görgüsü başka türlü yazı yazmalarına yetmez.

NEREDE GAZETECİLİK? KIBRIS TA BİR OLAY ANLATILIYOR. OLAY ŞEHİR EFSANESİ. HANGİ TARİHTE, HANGİ OPERASYONDA. HANGİ KIBRISLI POLİS BU LAFLARI KİME SÖYLÜYOR BELLİ DEĞİL.
Belli ki karakaya islamcılar arasında şehir efsanesi olmuş, kıbrıs taki islamcı hareketlerine vurulan darbenin ardından uydurulmuş hikayeleri anlatarak bir yandan islamcılığı reddeden kıbrıs a giydirecek bir yandan da vatandaşı galeyana getirmeye çalışacak.

Kuran Allah ile ilgili herşey değildir. Kuran Allahın bize verdiği tek şey değildir. Allahın bize verdiklerinden sadece bir tanesidir.
Allah Kuran'dan önce herkese 2 el vermiş. Elleriniz Kuran'dan daha mı az kutsaldır sanıyorsunuz. Allah Kuran'dan önce insana akıl vermiş, aklınız Kuran'dan daha az kutsal mı sanıyorsunuz?
Eee Allahın verdiği elle hayır işleyen de var adam öldüren de...
Allahın verdiği Kitaptan erdem ve sevgi çıkaranlar da var. İnsan katline onay çıkaran da...

Demek ki mesele Kuran değil. Mesela bir kitap değil.
Mesele o kitabın içeriğini anlayıp anlayamama meselesidir.
Günde 10 saat kuran okuyup üzerine bağladığı bombalarla insan canı alan adamlar Kuranı suç aleti yapmaktadır.

Kuran kursu adı altında devletin rejimine insanların güvenliğine kastedersen, müslümanların ülkesinde, kendini Allahın kılıcı olarak görüp cihat etmeye kalkarsan merkeze seninle beraber okuduğun herşeyi delil olarak götürürler.

Çünkü önemli olan Kuran ın ne için geldiği değil ne amaçla kullanıldığıdır.

İşte Hasan Kara nın tipik ahlaksız kıyaslamalarına bir örnek daha verilmiş.

Bu ülkenin %99 unun müslüman olduğuna inanmıyormuş.
Neden Başbakan a hamdolsun deme diyenler varmış.
Herkes bir ülkenin hamdolsunla yönetilmesini düşünmeliymiş.

Bu karacahil takunyacılar sürüsü gerçek islam kendilerinin inandığı zannederler.
Kendileri gibi inanmayan herkesin müslümanlığını da mundar görür düzeltmeye çalışırlar.

O yüzden bugün insan hakları diye bağıran islamcıların %99 u sahtekardır.
Çünkü onlar bugün başta olsa bırakın inanmayanları, kendileri gibi ya da kendileri kadar inanmayanların hepsine ne muamelesi yapacaklarını gösteriyorlar.

KÖRCAHİL HASAN ANLATMIŞ İŞTE
GAZZEDEKİ MÜSLÜMAN TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK VERMEYEN, HAMDOLSUNLA SİYASET YAPILMASINA KARŞI OLANLAR MÜSLÜMAN DEĞİLDİR DEMİŞ.
BİZ İSLAMİYETTE AFOROZ EDİLMEK YOKTUR SANIYORDUK.

AMA YANILMIŞIZ,
POST MODERN İMAMCIKLAR KATOLİK KİLİSESİNDEN DAHA YOBAZ OLDUKLARINI KANITLAMIŞLAR.
MİLYONLARCA İNSANIN İNANCINI KENDİNE UYMUYOR DİYE MUNDAR SAYMIZ AHLAKSIZ.

SORAR ADAMA O ZAMAN,
Senin inandığın islamiyetin cennet garantisi var mı diye?
 
sorsan sucları ne basortuusu bitek universiteye giremio o kadar bence girsin ama aynı ozgurlukler herkese verilsin ama benim ozgurluklerimi savunmuosunz
 
çarşaf açılımı kuran kursu söylemi ve JANDARMA baskını


bu 3 ünün bir araya getirerek akp li halkı ordu aleyhine kışkırtmaya çalışmaktan başka hiç bierşey değil bu yazı.

nasılmı


akp açısından bakalım

chp laikçidir (yani dinsizdir)

halk orduyu sever

laikçi chpyle orduyu aynı cümle içinde sanki kol kola gibi gösterirsen masum vatandaş bunu orduda dinsiz chp liymiş olarak algılar

sonra nolur
halkın orduya olan sevgisi azalır
bu da kimin işine yarar


ezelden beri türk silahlı kuvvetlerini şeriat yolunda en büyük engel oalrak gören sinsi hain kendini şeriatcı oalrak adleden ama ne dinle nede şeriatla ilgisi olmayan vatan hainlerinin


nokta
 
bence konunun özü
halkın oylarını elinden alabilmek düşünmesini hak aramasını engelleyebilmek eğitimsiz öğretimsiz bırakabilmek için
dini ve dili kullanan siyasetçilerden kaynaklanıyor
kendi menfaatleri için kutsal ne kadar değer varsa kullanmaktan çekinmeyen siyasetçileri tarihe gömmek lazım
yoksa bu olaylar böyle sürüp gidecek
 
Geri
Üst