Gülen ve PKK ile ilgili çarpıcı iddia

luckleon

New member
Gülen ve PKK ile ilgili çarpıcı iddia

Yaptığı aykırı açıklamalarla zaman zaman büyük tepki toplayan Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı Eski Başkanı Doç. Dr. Şahin Filiz, "Fetullah Gülen, PKK ve Ergenekon" için çok çarpıcı tespitlerde bulundu. Filiz'in sözleri uzun süre gündemde tartışma konusu olacak. İşte yapılan söyleşinin detayları:

"Fethullah Gülen, AKP Yönetiminde Büyük Etken"

"Liderleri Amerika'da bulunan cemaatler kendilerini önce hazreti peygamber yerine koyuyorlardı. Şimdi artık oda yetmedi, tanrı yerine koyuyorlar. Ve milyonlarca bağlılarından söz ediyorlar. Madem milyonlarca bağlılarınız var ülkenin başına gelen bu kadar felaket karşısında bu milyonlar nerede? Neden kendi çıkarınız olduğu zaman milyonları topluyorsunuz? Ortak akıl diye mitinglerde yürütüyorsunuz da 17 askerimiz şehit olduğu zaman bu milyonlar nerdedir? Demek ki karşımızda bir uydurulmuş İslam vardır. Bu daha çok ABD'nin ılımlı diye tanımlamış olduğu İslam modelidir. Bu artık bir ülkenin kan dökülmeden zihinlerini ve ruhlarını işgalini hazırlayan bir uyuşturucu islamıdır ki buna biz ılımlı İslam diyoruz. Ilımlı islamı hazırlayanda Fethullah grubudur. Şu anda ülke yönetiminde Fethullah Gülen grubunun ciddi ağırlığı vardır. Devrimin dinsel gerekçisini ihaleyle almışlar gibi bir görüntü var karşımızda. Ve gerçektende bazı örnekler bunu doğruluyor. Ülkenin yönetiminin de ötesinde Cumhuriyete karşı, karşı devrim yürütmeye çalışıyorlar."

"Ya Cumhuriyet Başa, Ya Tarikatlar Leşe"

"AKP 7'den 70'e dini kullanarak siyaseti ve siyaset içerisindeki yönetim beceriksizliğini meşrulaştırma yolunda gerçekten belli bir başarı sağlamıştır. Türkiye AKP'nin bu politikalarıyla yönetilmeye devam ederse post modern İran daha ince ayarlı bir din devletine doğru gidebilme tehlikesini içermektedir. Bunu değiştirecek olan halktır. Demokrasi ve hukuk ile nasıl ki sandıkta bunları inanarak getirdiyse bunların böyle olmadığına inanarak yine halk götürecektir. Bunun yolu seçimlerdir. Başka bir yolu da yoktur. "Cumhuriyetin faziletini halkımıza yeniden anlatmamız gerekir. Bu ülkeyi şeyhler, dervişler, tarikatlar, cemaatler örüntüsünden mutlaka kurtarmamız gerekiyor."

"Cemaat ve Tarikatlar Aileleri Parçalıyor"

"Cemaat ve tarikatlarda demokrasi yoktur, dinci faşizmi vardır. "Hayır biz faşist değiliz" desinler, söylesinler bütün üniversite öğrencilerinden başlayarak onların acizliğinden, imkansızlığından, öğrencilik zaaflarından faydalanarak onları nasıl muma çevirdiklerini anne ve babalarından bile daha fazla Müslüman oldukları gibi daha fazla bir inancı onlara aşıladıklarını ve aileleri parçaladıklarını görüyoruz. Demek ki sadece cemaatler toplumu birbirinden ayırmıyor. Aileleri kendi içerisinde parçalıyorlar. Cemaat ve tarikatlar demokrasi kuruluşları değildir, sivil toplum örgütleri asla değildir."

"Ulus Devlete Karşı, Cemaat ve Tarikat Çarpışıyor"

"Cemaat ve tarikat bir tarafta, Cumhuriyet bir tarafta. İran veya post İran tarzı bir dincileşme bir taraftadır. Müslümanlık çok ayrıdır, dindarlık çok ayrıdır. Bu aynı zamanda dincilikle dindarlığında çarpışmasıdır."

"Dindarlığın Krokisi Çizildi"

"Dinde bir takım semboller yaratıldı. Bunlardan bir tanesi de türban. En yetkili ağızdan "siyasal simge" sözleri kullanıldı. Dindarlığın krokisi çizildi. Bu tamamen siyasallaşan dinciliğin bir marifetidir. Bu marifet Türkiye'yi bu hale getirmiştir. Türk halkını dindar, Müslim, gayrimüslim gibi ayrımlara düşürecek tehlikeli bir süreçtir bu. Bu süreci besleyen temel etkenlerden bir tanesi de cemaat ve tarikatlardır. Ben bir akademisyenim. Bunu açıkça söylüyorum.Çünkü bunu söylemek akademik namus işidir."

"Cumhurbaşkanı Dindaşına Değil, Soykırımcıya Gitti!"

"Bülent Arınç, Sayın Cumhurbaşkanının dindar olduğundan söz etmişti. Eğer sayın Cumhurbaşkanı İslam dinine göre dindar olsaydı, Ermenistan'a değil, Azerbaycan'a giderdi. Azerbaycan'da 1 milyon insan Ermeni soykırımından dolayı vagonlarda yaşıyor. İslam dinine göre Kuran-ı Kerim'i açın bakın zalimin, katliamcının, işkencecinin, insanları öldürenlerin yanında yer almanın ne kadar büyük bir vebal ve günah olduğunu söyleyen açık ayetler var. Dindarlık dindaşını ve soydaşını bırakıp onların katillerini ziyaret etmek değildir."

"Siyasal Dinciliğin Zeminini, Deniz Feneri'nde Gördük"

"Siyasal dinciliği besleyen tarikat ve cemaatlerin salgın gibi ortaya yerleştirmeye çalıştıkları şey budur. Bu salgın, hurafecilik, çıkarcılık ve sahtekarlıktır. Deniz Feneri'nde bunu gördük. Deniz Feneri dinciliğin sahtekarlığını abideleştiren bir örnektir. Allah Türk Milletini seviyor ki, Deniz Feneri'nin üçkağıdını ortaya çıkardı. Cemaat ve tarikatların lojistik destek sağlayarak yaratmış oldukları dincilik siyasete taşınınca, bu ayrım hem tepede hem de tabanda meydana gelmiştir. En iyi dindarlık ülkesine yararlı bir yurttaş olabilmektir. Artık insanlar gün geçtikçe dine olan saygısını da kaybediyor. Bunu Deniz Feneri'nde de gördük."

"İnsanlar Siyasetin Yarattığı Dine Yöneltildiler"

"Din çok hassas ve duyarlı bir konu. Her şey kullanılabilir, her şey istismar edilebilir. Fakat dinin dışında istismar edilen kullanılan durumlardan çabucak dönülebilir. Ancak din siyasete gerçekten alet edildiği zaman, siyasal bir dincilik ortaya çıkmakta ve bu dincilik iman ve islam meselesi olmanın ötesine geçip bir iktidar mücadelesine dönmekte ve insanlar artık siyasetin yarattığı dinle yönelişe girmektedirler. Nitekim de bu böyle oldu. Siyasal dincilik belki bazılarının iktidar olmasına neden oldu. Ancak tehlikenin çok ötesinde Türk halkı parça parça, birbirinden ayırıcı derinleşen çatışmalara sokuldu."

"AKP'yi Eleştirmek İslam Dinini Eleştirmekle Eş Değer Hale Getirildi!"

"İşte en tehlikelisi budur. İşte biz her partiyi eleştirebiliriz, partinin yanında oluruz karşısında oluruz ama eğer bir parti kendini İslam diniyle özdeşleştirerek bir siyasal dinciliğin mümessili gibi görüyorsa o partiyi eleştirmek dinli dinsiz şeklindeki ayrımları beraberinde getirecek kadar farklı anlaşılmalara neden olmaktadır."

"Diyanet Doğru Din Eğitimi Vermiyor"

"Ben doğru bir din eğitiminden yanayım. Şunu kesinlikle söylemeliyim ki Diyanet'i doğru din eğitimi veren kurum olarak asla görmüyorum. Çünkü Diyanet hala Arap merkezli, Ortadoğu merkezli bir gerici din anlayışına Türkiye'de uygulamaya devam ediyor. İçi geçmiş bin yıllık eski fıkıh kitaplarıyla 21. Yüzyıldaki Türk ulusuna din öğretmeye kalkıyor ki bu aşı tutmuyor. Bakın Diyanet bütçesi büyük olan ilk altı kuruluştan bir tanesi. Ancak ne parayı ne de Cumhuriyet kurumunu hak edecek bir faaliyet içerisinde olmadığını görüyoruz. Diyabet baştan sona kendini yenilemelidir. Reform yapılmalıdır. Dinin kendisi demokratikleştirilmelidir. Özgürleştirilmelidir. Daha doğrusu dinin kendisinin özgürleştirilmesi gerekiyor. Çünkü bütün cemaat ve tarikatlar, mahkumiyeti, faşizmi, baskıyı ve toplumsal ayrışmayı sürekli tahrik eden provoke eden bir yapıyı ortaya çıkartıyor."

"Türk Toplumunun Temel Ahlak İlkeleri Ortadan Kaldırılıyor!"

"Din satıldı, din tüccarlığı yapıldı. Ne yazık ki insanlar partilerin tarikat ve cemaatler kanalıyla kendilerine telkin edilen bir siyaset diniyle birbirinden ayrıldılar. Daha Öncede bunlar yaşandı. Fakat Bu AKP döneminde derinleşti. En yüksek ağızlardan üstüne basa basa vurgulandı. En kötüsü her dönemde yolsuzluk ve usulsüzlük olur. Bu dönemde de vardır. Fakat şöyle savunma yapmak mümkün değildir. Her dönemde olan yolsuzluk bugünde olmuştur. Dolayısıyla bunun normal olduğunu söylemek anormalliktir. İkincisi Yolsuzluk ve hırsızlığın dinin arkasına sığınılarak meşru gösterilmeye çalışılması kadar büyük bir cinayet yoktur. Bu doğrudan Türk toplumundaki temel ahlak erdemlerini ortadan kaldıran tuzu da kokutan bir tavırdır. İnsanları "Çalan, çırpan yanına kalsın, Allah için yapmıştır" gibi bir anlayışa itmek cinayeti, sahtekarlığı meşru görmeye başlamasıyla orantılı bir durumu ortaya çıkarır. En kötüsü ise dinle Allah adına fetva vermek ve kendisini tanrının temsilcisi gibi görmektir."

"TSK'ya Hakaret Ediliyor"

"Adına Ergenekon dedikleri tertibin ortaya çıkartılmasını tamamen dış güçlerle yürütülen bir organizasyon olarak görüyorum. Ergenekon isminin konulması da özellikle Türk ulusunun tarihsel kökenlerini kirletmeye yönelik bir isimmiş gibi konulduğunu düşünüyorum. Bugün artık soyadı Ergenekon olan insanlar soy isimlerini değiştirmek istediklerini söylüyorlar. Yıllardır teröre karşı mücadele eden komutanlar, apar topar evlerinden toplandılar. Bu Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı büyük bir hakarettir. ADD Genel Başkanı Şener Eruygur ve Hurşit Tolon paşalara büyük haksızlık yapıldı. Komutanlar darbe yapacak olsalardı bunu yıllardır emrinde binlerce asker varken yaparlardı, emekli olduktan sonra değil. İddianame zaten çok tartışılıyor. Objektifliği ve hukukiliği ayrı bir bilmece. Kuvvet komutanlarının bu şekilde alınması, terör örgütünü büyütür, geliştirir ve siyasallaştırır. Zaten Genelkurmay Eski Başkanı Yaşar Büyükanıt siyasallaştığını söylemişti. Bu da çok büyük bir talihsiz açıklamaydı. Terörle en üst seviyede mücadele eden insanları bu şekilde alırsanız, terör örgütü kendisinin haklı olduğu kanısına kapılacaktır. Bu da kamuoyu ve uluslar arası alanda baskıya dönüşecektir."

"PKK Ergenekon'dan Cesaret Alıyor"

"Bayramda 17 şehit verdik. Ardından Diyarbakır'da 5 polisimiz şehit oldu. Şimdi teröre karşı gösteri yapan insanlarımıza korku sarıldı. Tepki Ergenekonla bağdaştırılır mı? korkusu hakim. Cumhurbaşkanı şehit cenazeleri törenlerinde göstericilerin terbiyesizlik yaptığını söyleyiverdi. Şimdi bu tabloyu birleştirdiğimizde Ergenekon operasyonuyla PKK'nın faaliyetlerini yan yana koyduğumuzda ikisinin ne kadara da paralel gittiğini ve böyle bir talihsizlik yaşandığını görüyoruz. PKK bu operasyondan cesaret alarak siyasallaşıp kendisini temize çıkarmak gibi bir tehlikeyle ülkemizin karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Terörle mücadeleyi artık iki ülke arasında savaşmış gibi gösterecek kadar hem yurt içinde hem de yurt dışında satılık kalemlerin bunu yazıp çizmeye başladıklarını görüyoruz. Türkiye'yi Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, Silahlı Kuvvetlerine sahip çıkabilecek, terörü kökünden kurutabilecek bir demokratik idare sisteminin gelmesi kurtarabilir. Dinin sahtesi ortaya çıktı. Şimdi de hukukun sahtesini karşımıza koymaya çalışıyorlar. TSK'yı etkisiz ve hain ilan edebilecek duruma getirmeye çalışıyorlar. Atatürk devrimleri ve Cumhuriyete sahip çıkalım. Başka Türkiye yok..."

"Atatürk İlke ve Devrimleri Yeniden Keşfedilmeli"

"Atatürk ilke ve devrimlerinin yeniden keşfedilmesi için Atatürk'ün ve Atatürkçülüğün kullanılan ve yeri geldiğinde çöpe atılan bir ideoloji değil, Cumhuriyetin temel harcı, dinamizmi, felsefesi geleceği olarak gösterebilmek için bunu mutlaka yapmamız gerekiyor. Din devletine gidiş sadece AKP'nin bir siyasi parti olarak iktidarı elinde tutması ile de ilgili değil, o gider bir başkası da gelebilir. Her dönemde belirli siyasi partilerin kendi dar tarikat ve cemaat çıkarları doğrultusunda grupları var. AKP'den önce Refah ve Fazilet partileri bunun altyapısını oluşturdu. AKP'yi ileriye hedef gösterdi. Belli başlı bu grupları dağıtmak gerekiyor. Sosyal altyapı gerektiriyor. Bu da sosyal refahın yaygınlaşması ve milli hasıla gelirin artmasıyla gerçekleşir."

Kaynak:http://www.sonsayfa.com/Haberler-Gulen-ve-PKK-ile-ilgili-carpici-iddia-87025.html
 

HTML

Üst