Gül, Erdoğan'la ayrı düştü......
Gül, Erdoğan'la ayrı düştü, Fehmi'yi konuşturdu!
Önce iddiayı aktaralım.
İddia sahibi Milliyet’ten Can Dündar’dır. Taraf’tan Ahmet Altan aynı şeyi dün gazetesinin sürmanşetinden yineledi.
Söylenen şu:
Başbakan Tayyip Erdoğan’a göre Aktütün baskını ile ilgili görüntüler Taraf Gazetesine ABD ya da İsrail tarafından iletilmiş!
Can Dündar’ın ifadesine göre bu haber Başbakanın çok yakın çevresinden alınmış ve yazılmış.
Şu saat itibari ile aradan iki gün geçmesine rağmen en küçük şeylerde bile açıklama yapan Başbakanlık Basın Merkezinden haber ile ilgili bir yalanlama yoktur.
Bu, size sunacağım birinci fotoğraftır.
İkinci görüntü, Tayyip Bey’in TSK ile adeta sarmaş-dolaş olması olayıdır.
Genelkurmay Başkanının bizzat Bakanlar Kurulu’na gelip brifing vermesi ve hemen ardından Başbakan’ın da Eğirdir Komando okuluna gitmesi.
Bütün bu süreçlerde Cumhurbaşkanı Gül yoktur.
Öyle ya istediğinde Bakanlar Kurulu’nu toplayabilme yetkisi olan Cumhurbaşkanı bu brifingde olabilir ve Eğirdir’e Başbakanla beraber gidebilirdi.
Devam edelim.
Başbakan bu etkinliklerin hemen sonrasında Diyarbakır’a Van’a ve Hakkâri’ye gidiyor ve “istemeyen bu ülkeden gitsin” diyor.
Bu söylem ve tavır, alışıldık Erdoğan tutumu değil, yani yenidir.
Erdoğan’da mübalağasız olarak paradigma değişikliği yani güneydoğu sorunu bağlamında askerle örtüşme var.
Peki Tayyip Bey’deki bu değişiklik niye mi?
Yazımın başına dönelim ve Can Dündar’ın Başbakanın çok yakınına atfen aktardığı yalanlanmayan haberini tekrar sunalım:
- “Başbakan Aktütün görüntülerinin Taraf Gazetesine ABD, ya da İsrail tarafından iletildiğine inanıyor.”
Görüldüğü gibi Başbakan’ı paradigma değişikliğine iten bu kesin tespitidir.
Peki böyle bir şey yanlış ya da yalan olabilir mi?
Yani Başbakan yanıltılabilir mi?
Mümkün değil. Bildiğimiz Tayyip Erdoğan çok emin olmasa bir anda böylesi radikal bir değişimin içine girmez.
Gelelim işin Abdullah Gül boyutuna?
Dikkat edin bütün bu süreçlerde Abdullah Gül’ün esamesi bile okunmuyor.
Oysa Sayın Gül, Cumhurbaşkanı konumuyla bölünmezlik ve bütünlük bağlamında Erdoğan’ın çok daha önünde olmalı mesela Güneydoğudaki kalkışma süreçlerinde, bölgeye Tayyip Bey’den önce gitmeliydi ve dahası Başbakan’ın tavrını o koymalıydı.
Gül yapmadı bunu.
Dahası bunu yapmadığı gibi Tayyip Bey’in tutumunu destekleyici tavırlar da takınmadı.
Tersine, Çankaya’dan adeta “Tayyip Bey ne yapıyor böyle” diye şaşkınlıklarını yansıtan belirtiler bile var.
İşte bu belirtilerin somut yansıması da Fehmi Koru’nun malum Obama-Bush çıkışıdır.
Bu satırların yazarı Sayın Gül’ü de Sayın Erdoğan’ı da Fehmi’yi de 20 yıldır tanır ve kimyalarını bilir.
Fehmi Koru gibi aldığı nefesi bile tartan biri, Abdullah Gül’ün hadi teşviki demeyelim ama bilgisi olmaksızın Tayyip Erdoğan’a o sözü etmez, edemez.
Koru’nun yaptığı Gül’e sözcülüktür.
Bazıları bilmez, Gül ile Koru’nun yoldaşlığı zannedilenin ötelerindedir yani bu ikilinin ilişkileri artık ev arkadaşlığını çok çok aşmış ve sınırların ötelerine taşmıştır.
Dolayısı ile Fehmi bir süreci başlatmış ise bunun mutlaka bir perde gerisi vardır.
Peki Gül ile Koru’daki endişe ne midir?
Tayyip Erdoğan’ın kurumsal olarak Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilk kez samimi olarak kucaklaşması buna mukabil Abdullah Bey’in bu kucaklaşmaya dahil edilmemesidir.
Star ve Yenişafak gibi sadece Erdoğancı olan gazetelere ansızın Genelkurmay kapılarının açılması iyi okunmalıdır.
Evet, TSK, Tayyip Bey’in meşruiyetini onaylarken Gül’e rezervini sürdürüyor. Fehmi’nin Erdoğan’a sataşması bunun içindir.
Sabahattin ÖNKİBAR
YENİÇAĞ
Kaynak
