AntidepresaN
New member
Fransa bile "silahsız işgal ediliyoruz" diyor bizimkiler zil takıp oynuyor
En son OYAK Bank Hollandalılara satıldığında, emperyalist uzantıları, “Gördünüz mü, haklıymışız” diye bayram yaptı. Başbakan Erdoğan, bu gelişmeden aldığı güçle olsa gerek, “Paşa’ya dedim ki” sözleriyle, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt’ı, borsayla tehdit ettiğini açıkladı. Peşi sıra Petkim’in Ermenilere satışı geldi.
Erdoğan ve şurekasına göre, her şeyin başı ekonomi. Ülke yağmalanıp, kuşatılıyor, silahla değil parayla teslim alınıyormuş umurlarında değil. Barzani karşısında bile “ekonomimiz zarar görür” diye susmadılar mı? Ekonomiyi, ülkenin güvenliğinden dahi önde tuttuklarını açıkça da söylüyorlar. Bunun, Soros’un, “En iyi ihraç ürününüz askerinizdir” zihniyetinden ne farkı var? Zaten ağabeyleri Maliye Bakanı Unakıtan, “Muhalefet bizi Türkiye’yi satmakla suçluyor. Ülkenin işgal altına girdiğini vurguluyor. Gelsinler işgal etsinler. Ne banka bırakacağız, ne fabrika, ne liman. Hepsini satacağız. Neymiş, yabancıya satmayalım, yerliye satalımmış. Kimmiş yerli? Parayı veren düdüğü çalar. Stratejik yer imiş. Ne stratejisi, önemli olan müşteri bulmak” dememiş miydi?
Giderayak çıkardıkları, Cumhurbaşkanı Sezer’in veto ettiği Petrol Yasası’nı alın. İngiliz şirketlerin siparişiydi ama onların istediklerinden de fazlası verildi. AB için dendi ama, “Petrol, doğalgaz ve hidrokarbon kaynakları, her ülkenin kendi egemenliğindedir” diyen AB mevzuatına aykırı olduğu ortaya çıktı.
AKP, “Stratejik yer neymiş” diyerek, ne var ne yoksa satıyor ama AB ülkeleri, “ekonomik ulusalcılığa” yöneliyor. İşte Hollanda, Fransa, “AB’nin ruhuna aykırı” itirazlarına rağmen, değil kamu, stratejik önemi olan özel şirketlerin dahi yabancılara satışına kısıtlama ve engellemeler getiriyor.
İNGİLİZLER FETHE ÇIKMIŞ
Şu toprak satışı işine bakın. Erdoğan ve şurekasına göre, bu da çok normal ve tüm dünyada olan işlerden. Acaba?
AB üyesi Malta’da en az 5 yıl yaşamayan AB vatandaşları ev bile satın alamıyor. Polonya’da tarım ve orman arazilerinin AB üyesi ülkelerin vatandaşlarına bile en az 12 yıl yasak. İngiltere’de topraklar kraliçeye ait. İngiliz vatandaşlarına ancak 49-99 yıllığına kullanma hakkı tanınıyor. Yunanistan’da, yabancıların sınırda, sınıra yakın bölgelerde ve adalarda toprak satın alması yasak. Burada mülk edinen bir yabancı, mülkünü satsa bile kazancını ülke dışına çıkaramıyor vb.
Bakın geçen yıl Fransız Le Figaro Gazetesi, son 15 beş yılda Fransa’ya yerleşen İngilizlerle ilgili bir dosya yayınladı. Bu dosyada, Fransa’daki İngilizlerin sayısının 500 bine yaklaştığı, bazı bölgelerde “İngiliz şehirleri” oluştuğu vurgulanıp, “İngilizler, Fransa’yı fethe çıktı. Bu sessiz bir çıkarma, yavaş yavaş ilerleyen bir sömürgecilik ve silahsız bir işgaldir” denildi.
Fransızlar bile bu kaygıyı duyuyor ama bizim küreseller, raflardan indirilen dünün işgal planlarına aldırmaksızın, emperyalistlere tanıdıkları kapitülasyonlardan da öte imtiyazlarla, “Türkiye’yi fırsatlar ülkesi yapmakla” övünüp, zil takıp oynuyor.
İnönü, Osmanlı’yı çökerten kapitülasyonlar Lozan’la ortadan kaldırılınca şunları söylemişti:
“Türkiye’yi meçhul şartlarda, meçhul imtiyazlara bağlayamazdık. Biz memleketimize gelip sermaye dökecek ve ekonomik teşebbüste bulunacaklara asla zorluk ve engel çıkarma zihniyetinde değiliz. İsteğimiz, gelecek olanların, bu memleketin her hangi bir memleket gibi sahibi belli, hukuku ve hukuki bağımsızlığı kabul edilmiş bir yer olduğunu bilmeleri, kanunlarımız çerçevesinde kalıp, meşru kazanç elde etmeyi kabul etmeleridir. Ülkemize şu veya bu şekilde zorluk çıkarma veya hakimiyeti ele geçirmeyi düşünmemeleridir.”
Halimiz ortada. Maliye Bakanı Unakıtan, “Bütçemiz güçlü, Hazinemiz dolu olursa Dışişleri Bakanı Gül’ün yürüyüşü de değişir” demişti. Bu yol, Gül’ün yürüyüşünü değiştiriyor mu bilinmez ama, şu kesin ki, koca Türkiye’nin kolu-beli bükülüyor.
Sadi SOMUNCUOĞLU
En son OYAK Bank Hollandalılara satıldığında, emperyalist uzantıları, “Gördünüz mü, haklıymışız” diye bayram yaptı. Başbakan Erdoğan, bu gelişmeden aldığı güçle olsa gerek, “Paşa’ya dedim ki” sözleriyle, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt’ı, borsayla tehdit ettiğini açıkladı. Peşi sıra Petkim’in Ermenilere satışı geldi.
Erdoğan ve şurekasına göre, her şeyin başı ekonomi. Ülke yağmalanıp, kuşatılıyor, silahla değil parayla teslim alınıyormuş umurlarında değil. Barzani karşısında bile “ekonomimiz zarar görür” diye susmadılar mı? Ekonomiyi, ülkenin güvenliğinden dahi önde tuttuklarını açıkça da söylüyorlar. Bunun, Soros’un, “En iyi ihraç ürününüz askerinizdir” zihniyetinden ne farkı var? Zaten ağabeyleri Maliye Bakanı Unakıtan, “Muhalefet bizi Türkiye’yi satmakla suçluyor. Ülkenin işgal altına girdiğini vurguluyor. Gelsinler işgal etsinler. Ne banka bırakacağız, ne fabrika, ne liman. Hepsini satacağız. Neymiş, yabancıya satmayalım, yerliye satalımmış. Kimmiş yerli? Parayı veren düdüğü çalar. Stratejik yer imiş. Ne stratejisi, önemli olan müşteri bulmak” dememiş miydi?
Giderayak çıkardıkları, Cumhurbaşkanı Sezer’in veto ettiği Petrol Yasası’nı alın. İngiliz şirketlerin siparişiydi ama onların istediklerinden de fazlası verildi. AB için dendi ama, “Petrol, doğalgaz ve hidrokarbon kaynakları, her ülkenin kendi egemenliğindedir” diyen AB mevzuatına aykırı olduğu ortaya çıktı.
AKP, “Stratejik yer neymiş” diyerek, ne var ne yoksa satıyor ama AB ülkeleri, “ekonomik ulusalcılığa” yöneliyor. İşte Hollanda, Fransa, “AB’nin ruhuna aykırı” itirazlarına rağmen, değil kamu, stratejik önemi olan özel şirketlerin dahi yabancılara satışına kısıtlama ve engellemeler getiriyor.
İNGİLİZLER FETHE ÇIKMIŞ
Şu toprak satışı işine bakın. Erdoğan ve şurekasına göre, bu da çok normal ve tüm dünyada olan işlerden. Acaba?
AB üyesi Malta’da en az 5 yıl yaşamayan AB vatandaşları ev bile satın alamıyor. Polonya’da tarım ve orman arazilerinin AB üyesi ülkelerin vatandaşlarına bile en az 12 yıl yasak. İngiltere’de topraklar kraliçeye ait. İngiliz vatandaşlarına ancak 49-99 yıllığına kullanma hakkı tanınıyor. Yunanistan’da, yabancıların sınırda, sınıra yakın bölgelerde ve adalarda toprak satın alması yasak. Burada mülk edinen bir yabancı, mülkünü satsa bile kazancını ülke dışına çıkaramıyor vb.
Bakın geçen yıl Fransız Le Figaro Gazetesi, son 15 beş yılda Fransa’ya yerleşen İngilizlerle ilgili bir dosya yayınladı. Bu dosyada, Fransa’daki İngilizlerin sayısının 500 bine yaklaştığı, bazı bölgelerde “İngiliz şehirleri” oluştuğu vurgulanıp, “İngilizler, Fransa’yı fethe çıktı. Bu sessiz bir çıkarma, yavaş yavaş ilerleyen bir sömürgecilik ve silahsız bir işgaldir” denildi.
Fransızlar bile bu kaygıyı duyuyor ama bizim küreseller, raflardan indirilen dünün işgal planlarına aldırmaksızın, emperyalistlere tanıdıkları kapitülasyonlardan da öte imtiyazlarla, “Türkiye’yi fırsatlar ülkesi yapmakla” övünüp, zil takıp oynuyor.
İnönü, Osmanlı’yı çökerten kapitülasyonlar Lozan’la ortadan kaldırılınca şunları söylemişti:
“Türkiye’yi meçhul şartlarda, meçhul imtiyazlara bağlayamazdık. Biz memleketimize gelip sermaye dökecek ve ekonomik teşebbüste bulunacaklara asla zorluk ve engel çıkarma zihniyetinde değiliz. İsteğimiz, gelecek olanların, bu memleketin her hangi bir memleket gibi sahibi belli, hukuku ve hukuki bağımsızlığı kabul edilmiş bir yer olduğunu bilmeleri, kanunlarımız çerçevesinde kalıp, meşru kazanç elde etmeyi kabul etmeleridir. Ülkemize şu veya bu şekilde zorluk çıkarma veya hakimiyeti ele geçirmeyi düşünmemeleridir.”
Halimiz ortada. Maliye Bakanı Unakıtan, “Bütçemiz güçlü, Hazinemiz dolu olursa Dışişleri Bakanı Gül’ün yürüyüşü de değişir” demişti. Bu yol, Gül’ün yürüyüşünü değiştiriyor mu bilinmez ama, şu kesin ki, koca Türkiye’nin kolu-beli bükülüyor.
Sadi SOMUNCUOĞLU