Passenger
DontWannaMyDiaßLo
- Katılım
- 24 Eki 2006
- Mesajlar
- 3,253
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 44
az mevsimi bitti bitiyor dediğimiz bu günler de bunaltıcı sıcakların etkisinden kurtulurken süper lig başladı.
Hatta bu iki hafta arasına sıkışmış birde ön eleme maçı oynadık. Yeşil saha gözlemlerini, kadro yapısını, oyun sistemlerine değinmek istemiyorum. Malumunuz bu tür yorumlar, yazılar, eleştriler devamlı yapılıyor. Herkes birşeyler söylüyor zaten bu konuda.. Hep birlikte yeni transferleri de zaman geçtikce daha yakından tanıyacağız.
Ben tribünlerimiz hakkında yazmak istiyorum. Adımız üstünde bizler taraftarız. Önce herkes kendi işini iyi yapacak ki sonuca emin adımlarla yürüyebilelim. Sezon öncesinde açıklanan pahalı kombine fiyatları, stadyumumuzun belirsizliği ve geçen sezondan gelen bir takım olumsuzluklar herkesin canını sıkıyordu. Bunun neticesinde de önceki sezonlara göre çok daha düşük sayıda kombine satıldı. Bilet fiyatlarının pahalı olmasına rağmen oynadığımız 2 maçda da tribünlerimizin canlı ve doluya yakın oluşu adeta taraftarlarımızın Beşiktaş’ımızı yalnız bırakmamak için türlü fedakarlıklarda bulunduğunu gösteriyordu.
Takımımız geçen sezona göre çok daha istekli, koşan rakibe basan, yardımlaşan bir yapıda oynuyor. En önemlisi de bilinçli top yapıyor. Eksikleri elbette var zamanla giderileceğine inanıyoruz. 4 de 4 yapılarak bir hava yakalandı. Biz taraftarlara da bu havayı sezon sonuna kadar sürdürmek düşüyor. Yeni açık 2.katın ortasında çok güzel işler oluyor. Gerek açtıkları esprili pankartlar gerekse yaptıkları tezahuratlar ile dikkatleri çekiyorlar. "çekemeyen anTen taksın" diyoruz. Kapalı her zamanki gibi, değişen bir şey yok. Eski açık kapalı köşesi geçen seneki gibi coşkulu. Tribünlerimizin diğer bölgelerini de genelde maç izleyen ama gerektiği zamanda da desteğini veren seyircilerimiz dolduruyor. Zaten herkes devamlı bağıracak diye bir iddiamizda yok.
Eski ve yeni açıkdaki taraftarlarımız kapalıya kulak vererek aynı anda aynı tezahuratları yaptıkları zaman desteğin gücü artıyor elbette. Fakat rakiplerimizi rahatsız etmek adına ise ıslık yapılması gerekiyor. Top rakibin ayağında iken, bizlerin aynı tempoda devam edeceğimız tezahuratlar şüphesiz onları etkilemeyecektir. Ne de olsa kendi sahalarında oynadıkları maçlarda da onların seyircileri aynı tezahuratları yapıyor sadece takımların adları değişiyor. Islık sadece top rakibin ayağında iken değil, hakemlerin ters kararlarında da yapılmalı. Kapalı da ıslık olayı pek mümkün olmuyor malumunuz ıslık olayına girilince tezahurata girmek ve toparlamak güçleşiyor. Özetlersek ıslık olayı yani rakipleri baskı altına alma işi, açık tribünlerimize düşüyor. Zaten devamlı ıslık ve tezahurat yapıldığı sürece monoton bir uğultu oluşur. Konferanslarda konuşmacılar vurgu yapmaz ise hem dinleyicileri uyutur hemde kendilerini. Veya gürültülü bir disco ya girildiğinde ilk 10 dakika ses rahatsız eder daha sonraları bünye alışır ve monoton gelir.
Tribünlerdeki vurgu da yapılacak olan ıslık ve karşılıklı tezahuratlardır.
Bunları göz önüne alarak, kendi topçularımızın hatalarında homurdanmayı keserek hem rakiplerimizi baskı altına alırız, hemde kendi topçularımızı strese sokmayız.. Önümüzdeki hafta sonu milli maç arası var sonrasında da Trabzon deplasmanı.. Evimizde 2 hafta maç yok belki ama acısını UEFA ve G.antep maçlarında çıkartırız..
FORZA
Hatta bu iki hafta arasına sıkışmış birde ön eleme maçı oynadık. Yeşil saha gözlemlerini, kadro yapısını, oyun sistemlerine değinmek istemiyorum. Malumunuz bu tür yorumlar, yazılar, eleştriler devamlı yapılıyor. Herkes birşeyler söylüyor zaten bu konuda.. Hep birlikte yeni transferleri de zaman geçtikce daha yakından tanıyacağız.
Ben tribünlerimiz hakkında yazmak istiyorum. Adımız üstünde bizler taraftarız. Önce herkes kendi işini iyi yapacak ki sonuca emin adımlarla yürüyebilelim. Sezon öncesinde açıklanan pahalı kombine fiyatları, stadyumumuzun belirsizliği ve geçen sezondan gelen bir takım olumsuzluklar herkesin canını sıkıyordu. Bunun neticesinde de önceki sezonlara göre çok daha düşük sayıda kombine satıldı. Bilet fiyatlarının pahalı olmasına rağmen oynadığımız 2 maçda da tribünlerimizin canlı ve doluya yakın oluşu adeta taraftarlarımızın Beşiktaş’ımızı yalnız bırakmamak için türlü fedakarlıklarda bulunduğunu gösteriyordu.
Takımımız geçen sezona göre çok daha istekli, koşan rakibe basan, yardımlaşan bir yapıda oynuyor. En önemlisi de bilinçli top yapıyor. Eksikleri elbette var zamanla giderileceğine inanıyoruz. 4 de 4 yapılarak bir hava yakalandı. Biz taraftarlara da bu havayı sezon sonuna kadar sürdürmek düşüyor. Yeni açık 2.katın ortasında çok güzel işler oluyor. Gerek açtıkları esprili pankartlar gerekse yaptıkları tezahuratlar ile dikkatleri çekiyorlar. "çekemeyen anTen taksın" diyoruz. Kapalı her zamanki gibi, değişen bir şey yok. Eski açık kapalı köşesi geçen seneki gibi coşkulu. Tribünlerimizin diğer bölgelerini de genelde maç izleyen ama gerektiği zamanda da desteğini veren seyircilerimiz dolduruyor. Zaten herkes devamlı bağıracak diye bir iddiamizda yok.
Eski ve yeni açıkdaki taraftarlarımız kapalıya kulak vererek aynı anda aynı tezahuratları yaptıkları zaman desteğin gücü artıyor elbette. Fakat rakiplerimizi rahatsız etmek adına ise ıslık yapılması gerekiyor. Top rakibin ayağında iken, bizlerin aynı tempoda devam edeceğimız tezahuratlar şüphesiz onları etkilemeyecektir. Ne de olsa kendi sahalarında oynadıkları maçlarda da onların seyircileri aynı tezahuratları yapıyor sadece takımların adları değişiyor. Islık sadece top rakibin ayağında iken değil, hakemlerin ters kararlarında da yapılmalı. Kapalı da ıslık olayı pek mümkün olmuyor malumunuz ıslık olayına girilince tezahurata girmek ve toparlamak güçleşiyor. Özetlersek ıslık olayı yani rakipleri baskı altına alma işi, açık tribünlerimize düşüyor. Zaten devamlı ıslık ve tezahurat yapıldığı sürece monoton bir uğultu oluşur. Konferanslarda konuşmacılar vurgu yapmaz ise hem dinleyicileri uyutur hemde kendilerini. Veya gürültülü bir disco ya girildiğinde ilk 10 dakika ses rahatsız eder daha sonraları bünye alışır ve monoton gelir.
Tribünlerdeki vurgu da yapılacak olan ıslık ve karşılıklı tezahuratlardır.
Bunları göz önüne alarak, kendi topçularımızın hatalarında homurdanmayı keserek hem rakiplerimizi baskı altına alırız, hemde kendi topçularımızı strese sokmayız.. Önümüzdeki hafta sonu milli maç arası var sonrasında da Trabzon deplasmanı.. Evimizde 2 hafta maç yok belki ama acısını UEFA ve G.antep maçlarında çıkartırız..
FORZA